18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Istanbul'a ne oldu? Kar-arth! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Vergi yönetimi parçalı olacakmış... "Şuna yamalı bohça desenize!" MünferitAnkara'dan Mustafa Yıldırım dostumuz yazıyor: "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde sınır nöbeti tutarken Rum Milli Muhafız Ordusu askeri tarafından vurulan Türk askeri öldü. AB'ye gîrmek uğruna, aman ortalığı bulandırmayalım diyenler, askerimizin vurulmasını münferit bir olay olarak değerlendirenler şimdi ne diyecek? Adı bile açıklanmayan bu askerimiz münferit olarak vurulup öldürüldü! Sokak serserilerinin münferit cinayetlerine 'Biz Avrupalı olamayız' yorumu yapanlar, taammüden öldürülen bir Türk askeri için açıklama yapmaktan kaçınır haldeler. Yazıklar olsun!" H ayat, insanlar için tesadüflerle dolu olsa da devletlerin varlığında tesadüfün yeri pek yoktur. Devletler "plan" yapar; devlet büyü- dükçe planları da büyür. Deylet, soyut bir kavram olduğu için sonuçta bu planlar insanların elin- den çıkar. Örneğin, ABD'nin Ortadoğu'yu yeniden şekillendi- rirken Türkiye'ye ılımlı Islam modeli çizmesi ve AKP iktidarının bu modele uyması tesadüf değildir. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Türki- ye'yi bir Islam ülkesi olarak boşuna tanımlamamıştır. Başbakan Erdoğan'ın Almanya'nın muhafazakar pazar gazetelerinden Welt am Sonntag'a Türkiye'de din özgürlüğü için türbanı serbest bırakacaklarını açıklaması "hoş" bir tesadüf değildir. Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyo- nu Genel Başkanı Dursun Atılgan'ın da Erdoğan için, "Takkesi düştü, takıyyesi göründü" demesi ve başbakanın laikliğe karşı savaş sinyali verdiğini söy- Tesadüf lemesi boşuna değildir. Atılgan, AKP iktidarının Islam devletine doğru adım adım uyguladığı politikaları şöyle sıralıyor: "Imam Hatip okulları mezunlarını lise mezunlarıyla eş tutma siyaseti. AB yetkililerinin baskısına destek vererek, Milli Güvenlik Kurulu'nda, laiklik konusunda en duyarlı devlet kurumlarından cumhuriyet orduları temsilcilerinin geri plana itilmiş olması. Cumhuriyet gazetesi dışındaki medya kuruluşlarını kendi güdü- müne sokmuş olması ve hatta medyadatekelleşme- ye yeşil ışık yakma siyaseti. Yargıtay'ın laiklik konu- sunda aldığı olağanüstü düşündürücü son kararının ortaya koyduğu gibi, yargı mensuplarmın da iktida- rın etki alanına çekilme siyaseti. Irak'ın kuzeyinde iz- lenen olağanüstü tehlikeli siyaset karşısındaki aciz- lik. KKTC konusunda AB beklentilerine uygun siya- set ve benzeri siyasetler." Bütün bunlar için kimileri kısaca "paranoya" diye- rek işin içinden çıkıyor. Ancak o kişilerin siyasi kim- liklerine baktığınız zaman karşınıza liboşlar, ikinci cumhuriyetçiler, şeriatçılar, mandacılar, işbirlikçiler, iş bitiriciler çıkıyor. Dursun Atılgan, Welt am Sonntag gazetesinin ana- sı olan Die Welt gazetesine 23 Kasım 2002'de döne- min AKP'li başbakanı Abdullah Gül'ün yaptığı bir açıklamayı anımsatıyor. Gazete, Kopenhag Zirve- si'nden beklentilerini sorunca Gül şu yanıtı veriyor: "Türkiye'nin hedefi çok açıktır: AB üyesi olmak. Bu- nun ülkemizde demokrasinin ve ekonominin güçlen- mesini sağlayacağını ummaktayız. Buna karşılık biz de AB'ye tam üye olarak kabul edilecek Türk Devle- ti'nin saydam, demokratik bir Islam devleti olacağı- nı taahhüt ediyoruz." Bu da mı tesadüf! NedenAkif Kökçe: "Kadıköy Bağdat Caddesi'ndeki petrol istasyonları ^ derhal kaldırılsın! | + Çünkü her petrol • .'- istasyonu, Bush'un X Bağdat Caddesi'ne demokrasi getirmesi için bir neden olabilir!" SESSlZSEDASIZO) SSK'liler eczanelerden ilaç alacak ve Tıp Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok ve Genel Sekreteri Dr. Ali Rı- za Üçer: "10 şubatta yürürlüğe gireceği söy- lenen 'Kamu İlaç Alımı Protokolü' ile i- laç alımlarında SSK'nin ihale yöntemiy- le sağladığı muazzam avantaj terk edile- rek perakende ilaç fiyatları üzerinden sağlanan cüzi ıskonto ile serbest ecza- nelerden ilaç alımı uygulamasınageçile- cek. Bu uygulama ile SSK'nin 1.5 milyar dolar olan yıllık ilaç harcaması en iyim- sertahminleiki katınaçıkacak. Sonrasın- da ne mi olacak? Artan ilaç ve sağlık harcamalarının yü- kü yurttaşların üzerine binecek. Katkı payları artacak, cepten ödemeler arta- cak, sağlık ve sosyal güvenlik primleri yükselecek. İlaç, tıbbi teknoloji ve tıbbi malzeme harcamalarımız bir yandan ar- tan tüketimle bir yandan dışa bağımlılı- ğımızın daha da derinleşmesiyle baş döndürücü biçimde artacak. Sağlık ve ^sosyal güvenlik temel bir hak olmaktan ;ıkacak, parayı verenin satın alabilece- ği metaya dönüştürülecek. Türkiye kay- bedecek, ulus ötesi şirketler kazanacak, küresel oyunun kaçınılmaz sonucu bu. Ülkemizde ruhsatlandırılmadığı ya da bulunmadığı için reçete edildiğinde te- min edilemeyen ilaçlar iki şekilde sağla- nabiliyor. Ya Türk Eczacılar Birliği'ne re- çetenizle başvuruyorsunuz ve ilacı getir- tiyorsunuz ya da SSK kapsamındaysa- nız SSK doğrudan bu ilaçları kendisi it- hal ediyor. SSK, toplu alım gücüyle bü- yük avantaj saglarken, Türk Eczacılar Birliği her reçete için ayrı ilaç getirdiğin- den pazarhkgücünü kullanamıyor. Birör- nek vermek gerekirse, VValter firmasının 'Alimta 500 mg 1 ampul'ünü SSK 1.919 euroya ithal ediyor; Türk Eczacılar Birli- ği ise 2.466 euroya. Ancak bunu bile gör- müyorlar; vicdanlar sağır olmuş." ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCÎ Sinan'ı Dino'yla Kucaklamak Gcçcn yil bugündü... Her yıl sadece ölüm günü olan 9 Ni- san'larda andığımız Mimar Si- ııan'ıu türbesine ilk kez "za- msınsız" gitmiştik. Açık olaca- ğından o kadar da emindik ki, kabrinin başında söyleyeceği- ıniz sözleri bile tasarlamıştık. Ne var ki, türbe kapalıydı. Muhteşem Süleymaniye'nin yanı başında, küçük, zarif ve al- çakgönüllü mimarisiyle yapa- yalnızdı. Biz ise söyleyeceklerimizi yine de söyledik. Umutlanmı- zı, beklentilerimizi, mimarlık heyecanlarımızı ve duyguları- mızı, türbenin bahçe duvarın- daki küçük pencereden baka- rak Sinan'a emanet ettik. Son- ra da yarattıklannın en etkileyi- cisi olan Süleymaniye'nin mu- azzam kubbesi altında, Si- nan'ın varhğını da orada, yanı- mızda hissederek, dünya dur- dukça duracak büyüklüğünün bize de yaşam bo- yu yol gösterme- sini diledik... Derken9Nisan geldiğinde, türbe- sinde düzenlenen törenekatılanVa- kıflar Bölge Mü- dürlüğü temsilci- sine sordum: "Bütün türbe- ler açık; Sinan'ın- ki niye kapak?" Üstelik olıımlu da bir iş yapmış- lar, bahçenin bir köşesinde Ko- ca Usta'nm yaşamını ve eserle- rini tanıtan bir de bilgi panosu düzenlemişler... Aklımda kalmadığına göre, aldığım yanıt "geçiştirme" tü- ründen olmalıydı. Anladığım ise Sınan'ın da Türbeler Mü- dürlüğü'nün insafına bırakıl- masıydı... Bir dağ ve bir anıt Şimdi aradan geçen bir yıla baktığımda, Sinan'a emanet et- tiğimiz umutlann ve duygula- nn güçlenerek sürdüğünü gör- mek acaba ne anlama geliyor?.. Sorunun yanıtını Abidin Di- no'dan başka kimse veremezdi. 1993 'te, 80'indeyken yaşamım noktaladığında Anadolu'nun yetıştirdiği dehalardan özellik- le YunusEmre ile Koca Sinan'a duyduğu derin saygı ve hayran- lıkla aramızdan aynlmıştı. Der- viş Yunus için senaryo dene- meleri yaparken, Sinan için yazdıklannın en "Abidûıce"si olan "düşsel yaşam öyküsü"nü elyazması olarak Zeynep Av- cı'ya bırakmıştı. Işte o öykü, Yapı Kredi Ya- yınlan'ndan "Sinan" adıyla 1999'da kitaplaşınca, okuyan- okumayan herkes Koca Mi- mar'ın sadece bir usta değil, "ulu bir bilge" ve dünyadaki tüm yaratıcıhklann simgesi ol- duğunu kavradı. Okuyanlar, "...dalgınlıklaEr- ciyes'e Süleynıaniye; Süleyıııa- niye'ye de Erciyes" neden de- nebileceğini Abidin Dino'dan şöyle öğrendiler: "Çünkü ölçekleri ayııı. Tera- /iyc vursan ikisi denkgelecek..." Okumayanlar ise bu destan- laşan birlikteliği kulaktan ku- lağa duysalar bile Sinan'ın Kayseri yakınlarındaki köyü Ağırnas'a gittiklerinde karşıla- nnda duran Erciyes'e bakıp Di- no'ya şöyle hak verdiler: "19 yaşuıa kadar bu büyük- lüğü seyrederek (aşlan okşadık- tan sonra 60 yıl aynı 'büyük- lük'Ieri mimariye taşunak bin- yılın efsanesi değil ınidir?" 'Evcik' ve 'gölcük köprfl' Dino'nun yazdıklarıyla, Ağırnas'ı gördükten sonra bu- luşmak ise aynı efsaneyi insanın yüreğine doldu- ruyor. örneğin, ora- h çocukların "evcik"ve"göl- cük-köpıü" oyunları kimin dikkatini çek- mişti?..Buoyun için: "...taştan ufak evler yap- maya denir, kü- çük ustalan vardır ki, yapnkla- n evlere sığümaz" diyor Dino ve anlatıyor: " (.nlcük köprüde dere kena- rında oynaıur; bir ufak havuz yaparsın, bir köprücük kurar- sııı, ağaç dallaı ıııdaıı dcsteldcr- letutturup,güzelce sıvalayıpça- murununkurumasuubekledik- ten sonra onlan çekersin." Dino' ya göre evcik ustası na- sıl olunur, gölcük köprünün ke- meri nasıl tutturulur; bu Erciyes çocuklarının sırndır. Işte o sır, yıllar sonra İstan- bul'un yedinci tepesinde Süley- maniye'ye dönüşünce, akıl al- maz emeğin ve yaratıcılığın kahramanlannı Dino şöyle ta- nımlıyor; "Sinan sakalını kanşonp et- raftna taşçı işçiierini toplamış olsa gerek. Hep birden yaman bir evcik oyunu oynamışlardL" Şimdi yine 9 Nisan yaklaşı- yor. Bu kez Sinan sadece anıl- mamah. Türbesinin sürekli açık kalacağı günler de artık o gün başlatılmalı. Abidin Di- no'nun "Sinan Kitabı" ise tür- beyi ziyaret den herkese "duy- gulannuı ıniııuırlaıı" olmalan için armağan edilmeli... oekincîf" cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(d)turk.net HARBt SEMİH POROY senrihporoyfyiyahoo.com &îfl ($$1Z AVAVA BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇI bulutbebekcihotmail.com Ha-ni, ömür boyu~\ Ü ) TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9Şubat tcivw.mumta3-arUtan.com GEMI ALIMINOA YOLSUZLUK KUŞKUSU.. 1933'DA BU&UfJ, ALMANYA'YA ISMARLANAGAK tNŞA ETTtfÜCEN ET7İÜSK GEMİSIYLE İLSİLİ BASf A&AÇrteMALAR &4SI- MA YANSIMffrr. Bl'fZ. SÜ/SBOİR ALMANYA 'PAN <*»/V- SAKUK.UH/2 VE 8u NEPENLE StX SrK ÜZ-E&İNE OiMfrV/ei/CAfJ KOMİSYON ÖRĞ Û GEMİSİNİN MUIÇAt/Et-E&eiCt ÖZEU.İKCS&E: UY- GUN OLMAPtĞI ; 13 MÎL H<Z YAPMASt SE- İ NU AMfJTtSlUl 8İİ-E T£/SS YÖfJOB lAPfS/ GÖZLEMLEMMİŞrr• O StlS^l-AIS, GEMİ AUM/NPA BAZI YOUSUZUJKLAt? yAPtLOIĞI SÖyLENTİSİ OLOUKÇA YAYGtfiJ&f., BEYKOZ1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2004/159 KararNo: 2004/899 Sevinç Yeşilbaş vekili tarafından mahkememize açılan gaiplik davasırun yapılan duruşması sonunda, Mahkememizin 2004/159 esas, 2004/899 karar sayılı ve 09.12.2004 tarihh ilamıyla, Istanbul ıli, Beykoz ilçesi, Paşabahçe Malıal- lesi, Cilt No:12, Hane No:181, BSN: 8'de nüfusa kayıth, Niyazt ile Seher'den olma 28.07.1960 doğum tarihli Eyüp Yaşar Yeşilbaş'ın gaipliğine karar verilmiş olmakla, bu ilanın gazetenizde ilanının yapılarak ilanııı yapıldıgına ilişkin gazete nüshasının mahkememize gönderilmesi rica olunur. 18.01.2005 Basın: 4836 Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. DOĞUŞ CAN YILDIZ Öğrenci pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. GÜLCAN CANtK 50470195898 T.C. Kimlik No'lu nüfiıs cüzdanım ile vergi kartım, Fransız nüfus cüzdanımla, B sınıfı süriicü belgem kaybolmuştur. Ilgili makamlara başvurulmuştur. Belgeler hükümsüzdür. Kirkor KALPAKÇİYAN Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (kısaca TSK'nden) alınan 334174 No'lu kimlik kartımı, 27210 no'lu ehliyetimi ve Açık Öğretim Fakültesi kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. DENİZ PEHLÎVAN PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU Amerika, Amenika• •• İki yıl önce gazetelerde Amerika Birleşik Devlet- leri.KanadaveAvustralyagibiülkeleregöçetmek üzere başvuran ve büyük çoğunluğu 35 yaşın al- tında olan yurttaşlarımızın sayısının 1.5 milyonun üzerinde oiduğunu okumuştum. Bu genç insan- lardan kaç kişinin düşünün gerçekleştiğini bilmi- yorum; gidenlere "Yollarınız açık olsun" diyor, ka- lanlara da "Bol şanslar" diliyorum. Merak bu ya, o gazete haberini okuduğumdan bu yana arada bir internet sitelerine girip öncelik- le de yurtdışına göçmek isteyenlerin ezici bölümü- nün "hayal ülkesi" olan ABD'de neler olup bittiği- ne bakıyorum. Hemen söyleyeyim, durum özelik- le son bir yıldır hiç parlak değil. ••• Biliyorsunuz, ABD 292 milyon nüfusu, adam ba- şına yıllık 30.271 dolar geliri ve dünyanın en güç- lü ordusuyla bir süper güç, küresel kapitalizmin ya da "eski moda" deyişle emperyalizmin lideri. Ne var ki bu süper gücün nüfusunun yüzde 4'ü hiç okuma yazma bilmiyor. Bu da o düşler ülkesinde 1 milyon 168 bin yetişkin kadın ve erkeğin, örne- ğin, sokak tabelalarını, fiyat etiketlerini okuyacak kadar olsun bir eğitimden geçmediğini gösteri- yor. Alman Goethe Enstitüsü'nün yaptığı biraraş- tırmaya göre ise ABD toplumunun yaklaşık 20 mil- yonluk bir bölümü zorlukla da olsa, fiyat etiketle- rini sökebilecek düzeye erişmiş olmakla birlikte, okuduğu bir sayfalık basit bir metni anlayamıyor. Bana ilginç geldiği için sizlerle paylaşmak iste- dim bu bilgileri. 2000 yılında yüzde 4.1 olan işsizlik oranı 2001 'de yüzde 4.6'ya, 2002'de 5.6'ya, 2003'te de yüzde 6.2'yeyükselmiş. MilyonlarcaAmerikalıso- kaklarda işsiz güçsüz dolaşıyor. Bu durum doğal olarak suç istatistiklerine de yansıyor. ABD Ada- let Bakanlığı verilerine göre işsizliğin yüzde 6.2 ile son on yılın en yüksek oranına ulaştığı 2003 yılın- da cezaevlerindeki hükümlü sayısı da 2 milyon 19 bin 234 kişiyi bulmuş."Ceza/ ehliyeti olan nüfus" esas alındığında ABD'deki tutukluluk oranı, örne- ğin Iran'dan 3, Polonya'dan 4, Tanzanya'dan da 5 kat daha fazla. ABD Adalet Bakanlığı'nın verile- rine göre 2002 yılında 20-30 yaş arasındaki her 8 siyah erkekten biri demir parmaklıklar ardına düş- müş. Princeton Üniversitesi'nden sosyolog Bru- ce VVestern araştırmış; liseyi terk eden siyah gençlerin yüzde 41 'i 22-30 yaşları arasında hapis- haneye düşüyormuş. Bruce VVestern bu durumu ırkçılıkla ilişkilendiriyor ve "Bu, son 30 yılda ABD'deki ırksal ilişkiler açısından en önemli ge- lişme" diyor. Bu arada FBI'ın resmi suç istatistiklerini içeren "Uniform Crime Report" bültenine de bir göz at- mayı ihmal etmeyelim. Bültene göre 1.5 milyon in- sanımızın düşlerini süsleyen o "fırsatlarülkesi"nöe her 100 bin kişiye yılda 10 cinayet düşüyor ve bu cinayetlerin üçte ikisi ateşli silahlarla işleniyor. 292 milyonluk toplumda özel konutlarda depolanmış silah sayısının 200 milyonun üzerinde olduğu bi- linince cinayet sayısındaki yükseklik insana pek şaşırtıcı gelmiyor. ABD'de yaşam hiç de sanıldığı kadar kolay de- ğil. örneğin, 35 milyonun üzerinde ABD yurttaşı, yani nüfusun yüzde 12'si yoksulluk sınırının altın- da yaşıyor. 30 milyonun üzerinde insanın ise hiç- bir sosyal güvenliği yok. İş olmayınca, sosyal gü- venlik olmayınca insanlar sokağa, oradan da ha- pishaneye düşüyor. New York Times gazetesine göre her 100 New Yorklunun 18'i yoksulluk sınırı- nın altında, kentteki evsiz sayısı ise 40 binin üze- rinde. Bu manzaraya bakınca insan küresel kapitaliz- min ağababasının Irak'taki varlık nedenini de da- ha iyi anlıyor. ••• Tüm bunlara rağmen Amerika'yı hâlâ "özgürlük- ler ülkesi" olarak görenlere söyleyecek fazla bir şe- yim yok. Ne diyebilirim ki? Belki işsizlik de, yok- sulluk da, cinayet de, bir kaldırım kenarında kıvrı- lıp ölmek de bir "özgürlük" biçimidir onlar için, bi- lemiyorum. e-posta: [email protected] BULMACA SEÜAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/Kuzeye dö- nük, bu yüz- den çok az güneş gören 3 ve hep serin olan dağ ya- macı. 2/ Ta- 5 rımda kulla- nılan azotlu gübre... Yer- den sıçrayan çamur. 3/Gü- neşten ya da yağmurdan korun- mak için bir şeyin üzerine çeküen ör- tü... Boru sesi. 4/ Kirpik boyası. 5/ Cinsiyet... Mısır, buğday, pirinç gibi bitkilerintohumu. 6/ Sadrazamlarınyada 8 devlet adamlarının 9 _ padişaha verdikleri armağan. II Hayvanlara vu- rulan damga... Bir zaman birimi. 8/Eşya üzerin- deki mikrop ya da ufak böcekleri başınçh buhar- la öldürmeye yarayan büyük kazan... Liste başı olmuş hafif müzik parçası. 9/ tncir ağaçlannda döllenmeyi sağlayan sinek... At üretilen çiftlik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir çeşit uzun rende. 2/ Silifke ilçesinde an- tik bir kent... Yakası kürklü ve kolsuz kaput. 3/ Keten tohumu... Bir cetvel türü. 4/ Bir vadi ya da ırmak üstüne kurulan yüksek ve uzun köp- rü. 5/Pek büyük, ulu... Hayvanı avcılığa alıştır- ma işi. 6/ Devinim olaylarını inceleyen bilim dalı. II Bağışlama... Herhangi bir konuda bir görüş ve düşünceyi bildirenyazı. 8/Bügisiz kül- türsüz kimse... tslam inancına göre ölüleri me- zannda sorguya çekecek olan iki melekten bi- ri. 9/ Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek... So- yundan gelinen kimse. n
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle