24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Raykal tüm muhalifleıi Uıraç edip ihracat patlamasma l.nil.ı koyrruıh! TBI: 0.212.512 05 0S Faks: 0.212.512 44 97 - Irak'ta Bush'un heykelî dikilecekmiş... "Bush'un anıtı. enkaz üstüne tüy şeklinde olsun!" MersinBir ay kadar önce Mersin Üniversitesi'nden bir grup öğrenci, yaptıkları otobüs maketinin çevresinde toplanıp "Ucuz ulaşım istiyoruz" diye slogan atıyor. öğrenciler önce okul içindeki sivil polislerin sonra da ülkücülerin saldırısına uğruyor. Daha sonra da tam sınav dönemi başladığında, "ulaşım ücreti düşürülsün, diye slogan atmak" suçundan haklarında soruşturma açılıp ifade vermeleri isteniyor. Bu arada soruşturma başlatanlar, ikinci dönem için otobüs ücretlerinin ucuzlatılması kararını da alıyor! T ürkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesini iste- yenlerin oranı, bir ara yüzde 90'lara yaklaş- mıştı. Müzakerelerde sürenin ucu açık bıra- kılınca ve serbest dolaşım hakkının olmadı- ğı da anlaşılınca oran yüzde 75'lere düşürüldü. An- cakTürkiye'de kimin, nerede, nasıl yaptığı belli olma- yan kamuoyu araştırmalarında, Avrupa Birliği hep vazgeçilmez olarak gösterildi ve gösterilmeye de de- vam ediyor. Ulusal onur ayaklar altına alınsa bile hal- kın üçte ikisi Avrupa Birliği'nden yanaymış gibi bir iz- lenim hep canlı tutuluyor. Gelişmiş ülkelerde bu tür çalışmalara kısaca "lobi" faaliyeti deniyorveTürkiye'de parayı bastıran propa- gandasını yapıyor. Başkent Üniversitesi ise Prof. Dr. Ünsal Yavuz'un girişimiyle kendi öğrencileri arasında bir anket çalış- ması yapmış. 3 bin 614 öğrenciye dört soru sorulmuş. Sorular, kafa karıştırmayan türden. Daha doğrusu so- ru olarak değil, bir saptama şeklinde yöneltilmiş. Do- AB anketi layısıyla "evet", "hayır" ve "fikrim yok" seçeneklerin- de toplanan yanıtlar da, istenen yere çekiiemeyecek yalınlıkta ortaya çıkmış. Soru 1: AB ile bütünleşme sürecinde Türkiye'nin bağımsızlığı tehlikeye girecektir. Evet: Yüzde 51. Ha- yır: Yüzde 43. Fikrim yok: Yüzde 6. Soru 2: AB iie bütünleşme sürecinde ulusal birliği- miz tehlikeye girecektir. Evet: Yüzde 50. Hayır: Yüz- de 43. Fikrim yok: Yüzde 7. Soru 3: AB, Kıbrıs konusundaTürkiye'nin ulusal çı- karlarını zedeleyecektir. Evet: yüzde 76. Hayır: yüz- de 15. Fikrim yok: yüzde 9. Soru 4: Türkiye'nin AB dışında alternatifleri oldu- ğunu düşünüyorum. Evet: Yüzde 58. Hayır: Yüzde 26. Fikrim yok: Yüzde 16. Bu tablodan genel bir değerlendirme yapıldığı za- man Avrupa Birliği ile ilişkilere olumsuz bakanların oranı yüzde 58, olumlu bakanların oranı yüzde 32, fik- ri olmayanların oranı yüzde 10. Ve bu görüşlerin sahipleri, eğltim düzeyi olarak top- lumun üst katmanında yer alan üniversite öğrencile- ri. Gelin bir de gerçekleri, bütün saydamlığı ile dağ- daki çobana kadar anlatalım. Avrupa Birliği lobileri- nin bilgi kirletmesini, bilgi karartmasını, bilgi çarpıt- masını ortadan kaldıralım. Avrupa Birliği üzerine doğruları ve eğrileri dürüst- çe sergileyelim. Türk halkı Avrupa Birliği'ne nasıl ba- kıyor o zaman görelim! Fransa öncülüğünde bazı birlik ülkelerinin, Türki- ye'nin üyeliğini halkına soracağı belli. Peki, biz niye aynı yola başvuramıyoruz? Çünkü Türkiye'nin teslim alınacağı müzakere süreci tarnamlandığında, Türk halkına ihtiyaçları kalmayacak da ondan! Altiist Anıl Öcal: "Amerikalı Bill Gates e-devletin alt yüklenici olma garantisini, görünür hediyesini Başbakan'a vererek aldı. Devletin üst yapısı da Amerikalı ûeorge W. Bush'a emanet. Altüst olan Türkiye'nin altı da bir, üstü de bir; yani yukarı tükürsen Bush, aşağı tükürsen Gates." SESSİZSEDASIZ(I) Ertuğrul Özkök'ün katalitik' misyonu Kurban Bayramı'nda ortalık kana bulanırken Hürriyet gazetesi açıkta kesimleri eleştiriyor ve dinci basın da Hürriyet gazetesini yerden yere vuru- yordu. Fakat ne olduysa Vakit'ten mü- min bir hanım, bayram sonrası yazısın- da kanlı sahnelerden rahatsız olduğunu yazdı ve peygamberin "Kurbanlıklara iyi davranınız" dediğini hatırlattı. Bu yazı üzerine Hürriyet'ten Ertuğrul özkök kalem oynatma gereğini duydu: "Bu yazı bana çeşitli bakımlardan umut verdi. Bu yıl, kurban kesiminde sanki bir inatlaşma olduğu hissine kapılmıştım. O yüzden önceki gün yazıişleri toplantısında arkadaşlarıma, 'Gelecek yıl bayramdan önce bu meseleyi hiç büyütmeyelim. Çün- kü biz yazdıkça bazıları da sanki inadına bazı şeyler yapıyor' demiştim. Ama görü- yorum ki, Islami duyarlılığı radikal boyut- larda benimsemiş yayın organlarında bile, hayvan kesiminin daha medeni, daha in- sani biçimde yapılması yolunda bir eğilim başladı. Bu yazı vesilesiyle son zaman- larda dikkatimi çeken bir başka geliş- meyedahadeğinmek istiyorum. Muha- L fazakâr kesimin gazetelerinde son yılla- ra kadar bütün yazılar aşağı yukarı aynı düşünce çizgisini yansıtıyordu. Son yıllar- da, toplumda tartışılan bazı konularda, bu tür gazetelerin köşeleri arasında da farklı- laşmalar başladı. Yani Türkiye'de 'mono- litik' gazete anlayışı yavaş yavaş değişiyor. Umarım solun küçük gazetelerinde de bir gün aynı gelişmeleri görürüz." Ertuğrul özkök'ün işi valla zor; sadece gazetesini değil "katalitik soba" gibi sağ- dan sola hergazeteyi, iktidardan muhale- fete her partiyi ısıtıyor! Yüksek Yerilim Hattı CHP mcdyaya muhalcfct yapıyor, hükü- mete muhalefet görevinı de medya yapsın. erdincutkın" yahoo.com ÇED KÖŞESİ OKTAY EKtNCİ Edebiyatımı Geri İstiyorum DcmirtaşCeyhun'un son ki- tabı "Fdebivalımı Geri tstiyo- rum > 'u elimc alır almaz dal- dim, gittim... Gençliğimizde kitapları "okur'Muk... Şimdiki gibi baş- ladıktan sonra yanm biraktığı- mız kitap olmazdı. Dahası, ki- taplar elden ele dolaştığı için de birimizde uzun süre kala- mazdı. Işte öylesi bir dönemde De- mirtaş Ceyhun'la ilk tanışma- mız "Çamasan T1 ıyla olmuştu. O yıllarda "toplıımsal gerçek- çilik" olarak tanımlanan ve ül- kemizle insanlanmızın "yok- sul ama onurlu" duruşunu ya- şanun içindcn yansıtan roman- lar vc üyküler arasında Çama- san'nın etkisi farkhydı. Daha sonra bunun nedenini Demirtaş Ceyhun'un aynı za- manda "mi- mar" olması- na bağladık. Kuşkusuz, Güzel Sanat- lar Akademi- si'nde mimar- lık öğrencisi olmamızın böylesibiryo- rumda payı yok değildi. Hemen her alanda kültür ve bilgi sahibi olunmasmı gerektiren ve daha- sı, "buııu sağladığuıa" inandı- ğımız bir mesleğe hazırlanır- ken Çamasan'daki mekân ve yaşam betimlemelerinin insanı sarmalayan anlatımını da ya- zannın mimarlığına bağlamak- tan doğal ne olabilirdi? Hatta bizim gibi bir "Akade- mili" oluşuna... Nitekim Demirtaş Ceyhun, Mimarlar Odası'nın "Boğaz Köprüsü direnişiyle" tarihe ge- çen o efsanevi "68kuşağT yıl- larındaki en "militan" genel sekreter olarak da yine toplum- sal gerçekçiliğin mimarhktaki simge ısimleri arasına girmiş- ti. "Yurtsever"ler aynı zaman- da "kentsever" olmalıydılar. Ülkeyi, Batı'mn sömürgeci ni- yetlerine ve buna çanak tutan- ların "siyasi darbeleri"ne karşı savunmak bir "aydın" için na- sıl tarihsel bir sorumluluksa kentlerimizi de aynı sömürge- ci anlayışın "imardarbeleri''ne karşı korumak, hem mimar hem de aydın olmanın olmaz- sa olmaz koşuluydu. Işte bu düşünceler içinde ta- nıdığımız Demirtaş Ceyhun'la ilk "birlikteHgimizi'' ise yine 1970'ler Ankara'sının unutul- maz Belediye Başkanı, mimar Vedat Dalokay'ın da sahibi ol- duğu "Poütika" gazetesinde yaşadık. Her pazar "Kcnt ve 197O'lerden...(Cumhııriyetarşivi) Çocuk" sayfasını hazırlarken yazıişleri müdürümüz olarak derdık ki, "Çocuklanndaken- fin sakini ve sahibi olduklarını önce büyüklere anlaunalıyız". Politika gazetesi el değiştirip "DİSK"in olunca yazıişleri müdürlüğüne de tsmail Cenı getirilmişti. 12Eylül 1980dar- besi, o coşkulu "kent ve de- mukrasi gazeteciliğinin'' de anı- larda kalmasına neden oldu. 'Akademi'mi de istiyorum Bu duygularla "Edebiyalıım Geri îstiyorum w u okumaya başladığımda, "BendeAkade- mi'nıi geri istiyorum" diye mı- nldandım. Gerçi, rektörümüz tsmet VII- dan Alpteldn, 20 yıl sonra ''Mi- mar Sinan Üniversitesi" adına "Güzel SanaÜar" adının da ek- lenmesini sağ- lamakla yetin- miyor; buna uygun bir kül- türel ortamı eski Akademi geleneklerine deözengöste- rerekyaratma- ya çalışıyor. Ne var kı o yıllara has "ustalaı a say- gılı özgür ya- raluılık" anlayışımn yeniden yaşanabilmesi için de galiba önce "cdcbiyaüınızıır geri gel- mesi gerekiyor. Demirtaş Ceyhun'un "Sis Çaıu YayınlarTndan çıkan ki- tabı, sadece günümüzdeki "Ba- ncı" yaklaşımlan sorgulayan değerlendirmelerinden ötürü değil, bunlann "70. yaş biri- kimleriyle" yapılmış olması nedeniyle de çok özel bir değer taşıyor. 17 Aralık 2004 günü, kimse- nin duymayacağı bir şekilde ve sadece bazı dostlarıyla 70. ya- şını kutlayan "devrimci mi- mar", örneğin "postmoder- nizm" için lafı eveleyip geve- lemeden "Aınerikan tmpara- torluğunun yeni ideolojisidir" derken bunu "görmüş geçir- miş" bir edebiyatçı kimliğiyle de söylüyor. Kitaptaki, "Modern Takıy- ye" başlığıyla anlattıklannı; "Romandan Korkmakn taki duygulannı ve tüm yazılannda savunduklarınıysa keşke her- kes okusa... K.imse ahnmasın ama bu "uvanlar" karşısında içimden, "Aydınlanmı da geri istiyo- rum" demek geliyor. Dilerim Demirtaş Ceyhun daha nice yıllar duyarlı aklı ve her dem genç yüreğiyle sesimiz, solu- ğumuz olur. Ûekıncid! cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakuı turk.net HARBİ SEMİH POROY semihporoydiyahoo.com BULUT BEBEK NVRAYÇÎFTÇÎ bulutbebekuı hotmail.com HAYAT EPtK TtYATROSU MVSTAFA BILG, hayatepik(q>mynet.com TE5EKKUR EDERIM AMA BtZ KOLTUK tSTtyORUZI.. TARlHTE BUGÜN MÜMTAZAMKAN 2Şubat ıvıııı:mumtas-arikan. com ÇIPLAK YUMRUKLU AĞIRSİKL£T BOKSÖRÜ.. latH'DÜ BaSÜıV, İLK. DÜNYA AĞIieS/KLEr BOKS ŞA/UIP>yOfiJU JOHfiJ L. SULLtVAN (SAL/riA/), 6O yAf/MÛA ÖLMÜfTÜ. ÖZELLİKL£ Üİ.KESI AM£/2İKA 'OAf Sll SPOGUM HAIS G&JMeSıNDE 8ÜYÜK PAyi OLAN ÜS/LÜ i, OM Y/L £f88Z-i392) SÜA.SYLB $AM- <İMS£Y£ K4PTI/SMAMIÇT/. ZAfiAA- G£/eeĞf' ÇIPLAK yUMRUKLA PÖVÜÇMEKri VE JÖHfiJ LAWeBMC£ SULUVAN, ASieSİKLEr ÜNI/A- NiNt yırı'episı JAMES coeserr KAeşriAŞAAAstNA DE~ eİM, gOKS £L£>IV£Nl fCULlrtMMAMşr/. ÇlPLAfC yuMKUKLA DÖ- SOM OEReCE TEHU'KeÜ t/E (Z gt&4WW Bi/5 YÖMT&M OL - MÂSrMA ASf^ŞfM, SULUI/Abl 'W SUÜNU /alSlLA/fAMIÇ, yÜZÜ Ht'Ç BOZULMAtotÇT/. OUUU EM UNüTULMAZ OÖVÜfÜ, i889'DA,jAK£ _ KIL£AtN'l' NAKAVr £7776/ ZBCO ^^tJfJPL ÛA") Ç'PLAK Yl/MRUKCA 2. SAAT 16 0.1MKA PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU Yapmak İsteyip de Yapamamak (3) Okurlarım 20 ve 23 Ocak tarihlerinde bu köşede ya- yımlanan "Yapmak İsteyip de Yapamamak" (1) ve (2) başlıklı yazılarımı anımsayacaklardır. Bu yazılar dört bölümden oluşuyordu, fakat araya hastalık girince yazıp bir kenara koyduğum bu yazılar kesintiye uğra- dı. Bu arada ileride ülkemizin sosyal demokrasi tari- hinde hüzünle anımsanacak olayların yaşandığı Cum- huriyet Halk Partisi olağanüstü kurultayı gerçekleşti. Yayımlanmayan yazılarıma bir kez daha göz attığım- da her iki yazının da büyük ölçüde güncelliklerini ko- ruduğunu görüp sizlerle paylaşmayı düşündüm. Di- lerim, CHP'nin geldiği noktanın anlaşılmasında katkı- ları olur. ••• Olağanüstü kuraltayda delegelerin oy çoğunluğu- nun Sayın Deniz Baykal'a ya da Sayın Mustafa Sa- rıgül'e yönelmesi ciddi bir iktidar seçeneği olmaktan hızla uzaklaşan Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu yaz- gısını değiştirmeyecektir. Çünkü bu partiyi düzlüğe çıkaracak olan bir "lider değişikliği" ya da "mevcut li- derin yenilenmesi" değil, köklü yapısal değişiklikler- dir. Sosyal demokrat olma savındaki CHP, üyelerini "yapmak isteyip deyapamamanın" sancılarından kur- tarmak istiyorsa, mutlaka "lider part/s/"nden "prog- ram partisi"oe dönüşmek zorundadır. Program par- tilerinde belirleyici olan "lider" değil, "program"ü\r. Bu tür partilerde liderin temel görevi partinin progra- mında öngörülen amaçlar doğrultusunda çalışmak- tır. Dolayısıyla bir program partisinin liderinin başarı- sının ya da başarısızlığının başlıca ölçütü programda yer alan hedefleri ne ölçüde gerçekleştirdiğidir. Program partilerinde yönetici olsun ya da olmasın tüm parti üyelerine önemli görevler düşer ve bu gö- revlerin ilk adımında da partinin programını baştan sona okumak, öğrenmek ve içselleştirmek gelir. Par- tili bir "sosyal demokrat", partisinin programını içsel- leştirdiği, partisinin ilke ve hedefleriyle özdeşleştiği öl- çüde değerlidir. Bu nedenle dünyada birçok benzeri görülen sosyalist veya sosyal demokrat program par- tileri üyelerinin siyasal/ideolojik eğitimlerine büyük önem verirler. Birçok sol partide temel eğitim parti üyeliğinin önkoşuludur. Bu eğitimden geçmeyen ki- şiler partiye alınmazlar. Program partilerinde üyeler, üyeliklerinin daha ilk gününden başlayarak neyi, han- gi ilkeleri, hangi hedefleri savunacaklarını, parti dışın- daki çevrelerine hangi düşünceleri ileteceklerini, on- ları hangi düşünceye kazanacaklarını bilirler. "Bilinçli solculuk" denen şey de budur. Program partilerinde eğitim çalışmaları çok aşamalıdır. Ancak bu çok aşa- malı eğitimden geçen partili, partisinin dayandığı si- yasal/ideolojik düşünceyi "yardımsız" ve "mükem- mel" savunabilecek duruma gelebilir. Yaşamın diğer alanlarında olduğu gibi parti yaşa- mında da düşünce yeni düşünceleri doğurur. Bu dü- şünceler partiye egemen olan "merkezi görüşler" ile her zaman örtüşmeyebilir. Ne var ki çoğunluktan fark- lı düşünen üye, farkh görüşler taşıdığı, merkezi görüş- lere muhalefet ettiği gerekçesiyle herhangi bir baskı görmez. Tam tersine demokratik işleyişe sahip siya- sal yapılarda karşıt görüşlere değer ve önem verilir, çünkü demokrasi, farklı görüşlerin birbirleriyle karşı- laştırılmasıyla, tartışılmasıyla canlılığını korur ve geli- şir. Tüm üyelerin aynı düşünmeye zorlandığı, muha- lefete tahammül edilmediği siyasal örgütlenmelerde ise damarlar kurur, yapı çürür; yeni düşüncelerle bes- lenemeyen parti teklemeye, tökezlemeye başlar. Si- yasal/ideolojik tartışmaların yerini kişisel çekişmeler, çatışmalar, kavgalaralır. CHP örneği tüm olumsuzluk- larıyla ortadadır. Program partilerinde örgüt yönetimine karşıt güç- lerin çıkış noktası tüm parti üyelerince ortak kabul gö- ren ve dışarıya karşı ortak savunulan parti programın- dan kaynaklanan politikalara ilişkin farklı görüşlerdir. Parti içi fraksiyonlar da bu esasa göre oluşurlar ve dav- ranırlar. Fraksiyonların eğer yürürlükteki programın belli maddelerine bir itirazları varsa ya da programa ilişkin yeni öneriler getiriyorlarsa, bunlar özel bir sü- reçte ve program komisyonları gibi parti içi kurumsal organların desteğinde ve demokratik bir zeminde sür- dürülür ve bir program kurultayında karara bağlanır. Bu açıdan bakıldığında Cumhuriyet Halk Partisi bu- günkü durumuyla kendi üyelerine de, topluma da ge- leceğe yönelik hiçbir umut vermemektedir. Her şey- den önce kendisi demokratik olmayan bir örgütsel ya- pı, toplumu da demokratikleştiremediği gibi var olan sınırlı demokrasiyi de geliştiremez. Bilmiyorum tersini savlayan var mı? e-posta: dkavııkcııogluc/superonline.com) (Faks:0212-23468 73) 1 2 3 4 5 ; 8 9 1 : 2 ! 3 ! 4 5 6 7 8 9 I I I I • : n I I1 2 3 4 5 6 7 8 9 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Mimarlığın, şehir düzeni ile uğraşan kolu. 2/Kadın şapka- lanna konulan ve yüzü örten incetül... Ilave. 3/ Âşık, vur- guıı, tutkun... Birnota. 4/Os- manlılar döne- minde Roma kentine verilen ad... Birçok üflemeli çalgıda, gövdenin son kısmındaki huniyi an- dıran genişlik. 5/Tavır, davranış... Düz ve ge- niş arazi. 6/Suyosunla- n... "— kaldım susuz kaldım / Terk etmedi sevdan beni" (Alımed Arif). 7/EskiMısır'da güneş tannsı... Koyun 9 ve keçiye verilen ortak ad. 8/Kanşıklık, kargaşa... Mürekkebi kurutmaktakul- lanılan çok ince kum. 9/Romantizm akımına tepkı ola- rak 185O'de Fransa'da ortaya çıkan şiir akımı. YlIKARroAN AŞAĞIYA: 1/ Operada, perde açılmadan önce orkestranın çaldiğı parça. 2/Anadolu Selçuklulannın üsluplaştırdıklan do- laşık süsleme... Latife. 3/Bar tezgâhtan... Yüz metrc kare tutarında yüzey ölçüsü birimi. 4/ Bir çeşit Ingiliz birası... Halkııı Istanbul'daki yabancılara özellikle Fransızlara eskiden verdiği ad. 5/Bir soru sözü... Ey- er kolanının tokaya geçen kayışı. 6/Bir borcu azar azar ödeyerek kapatma... Konut. II Telefon sözü... Nazile- rin politikalannda Germen ırkından kimselere yakış- tınlan ad. 8/ Kuzu sesi... Osmanlılarda önceleri halk- tan yalnız olağanüstü durumlarda, sonralan ise sürek- li olarak toplanan vergi. 9/Tuzlanıp kurutulmuş yiye- cek Yüz merrenin kisa yazıhşı ^ ^ K E S T T R T M • 0 V A •L A V A I Ş TN IK | T N I u Y A K •S N 0 P N E K A H E J • T •A R A B IK A u s •0 B T •A K. •E P S T L 0 N 1 n • m M i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle