Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ŞUBAT 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR [email protected] 15
ALLEGRO EVİNİLYASOĞLU
Yem CD'lerdeseslerimizYoğunçalar (CD), sanatçıyı kısa
yoldan tanitan bir kartvizit. Ancak
bvıgünün elektronik zenginliklerle
donanımlı laboratuvarlannda sesler-
le oynamak, tempolan hızlandırmak,
dinamikleri değiştirmek ve daha ne-
lcr neler olası. Yine de sanatçının
kendine özgü soluğunu yansıtıyor.
Geçen yılın son günlerinden ve bu
yilin ilk günlerinden ne çok CD bi-
rikmiş elimde. Kimi yurtdışında se-
simızi duyuran sanatçılanmız, kimi
yurtıçınde yabancı sanatçıların çal-
dığı Türk bestecileri, kimi de arşiv
niteliğindeki kayıtlar.
Howard Griffiths yönetımindeki
Zürih Oda Orkestrası, Fazü Say'm
solistliğinde Mozart'ın üç piyano
konçcrtosunun kaydını yapmış. CD,
Naive etiketiyle piyasaya sürülmüş:
K. 414, 12. Konçerto, K. 467, 21.
Konçerto ve K. 488, 23. Konçerto.
Fazıl'ın Mozarf a özgü şarkıyı içten-
likle söyleyişı, çocuksu olduğu kadar
altta yatan o derin melankoliyi duyu-
ruşu kayda değer. GrirTiths'in eşliği,
Mozart söylemini ve Fazıl Say ile di-
yaloğu elden bırakmaması açısından
alkışlanmalı. Fazıl'ın o dizginlene-
meyen çocuksu coşkusu yer yer üste
çıkıyor, Griffiths ise topluluğunu
Mozart deyişinden ödün vermeden
aynı söyleme getiriyor. K. 467'de Fa-
zıl'ın kendi yazdığı kadans, Mo-
zart'ın oyuııcu, çocuksu yönünü öne
çıkarır nitelikte.
Cemal Reşlt Rey'den 2 CP
Ccmal Reşit Rey'in 100. doğum
yılını kutladığımız şu dönemde, o-
nun kimi yapıtlannın yoğunçalar ha-
lıne dönüşmesi sevindirici. 'Anado-
ludan I ürkülcr / Manzaralar' baş-
lığını taşıyan CD, Cemal Reşit'le
birlikte çahşmış, biçemini kendisin-
den öğrenmış sanatçılann yorumun-
dan derlenmiş.
Genç yaşta yitirdiğimiz piyanist
Vedat Kosal'ın çaldığı Türk Man-
zaraları (1928) bu CD'yi belgesel
kılıyor. Zira Vedat'ın kendine özgü
işlemeleriyle derin tuşesi artık yal-
nız kayıtlarda yaşayacak. Soprano
Ece tdil 'ın yine Cemal Bey'in ya-
kın öğrencilerinden Seher Tanrıyar
eşliğinde seslendirdiği 12 Anadolu
Türküsü (1926), bestecinin Anado-
lu ezgilerini ilk kez çok seslendirdi-
ği tarihi şarkılar. Peş peşe dinlediği-
mizde şan tekniği açısından zorluk-
1, ı'f
• 2004 'ün sonlanyla 2005 'in başlarında iki bestecimizin yapıtlannın yer aldığı ya da
yorumculanmızın çaldığı pek çok CD yayımlanmış. Bunlann arasında Cemal Reşit Rey ile Ulvi
Cemal Erkin 'in yapıtlannın seslendirildiği CD 'ler özellikle önemli. Cemal Reşit Rey 'in 100.
doğum yılı dolayısıyla yapılan CD'lerden biri Kalan Müzik'ten çıkan 'Anadoludan Türküler /
Manzaralar'. Orhan Şallıel 'in yönettiği Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası 'nın canlı konser
kaydından oluşan diğer CD ise Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası desteğiyle basılmış. TC
Merkez Bankası desteğiyle çıkan bir başka CD de Ulvi Cemal Erkin 'e ait. Emil Tabakov'un
yönettiği Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğinde ünlü Fransız piyanist Jean- Phüippe Collard
bestecinin ünlü Piyano Konçertosu 'nu çalmış.
lar taşıdığı, yorumcusuna her an de-
tone olabilecek tuzaklar kurduğu or-
taya çıkıyor. Eşlikteki piyano yer
yer çok yüksek kaydedilmiş, şan ile
iki ayn planda duyuluyor. Oysa Ko-
sal'ın piyano kaydı ayn bir ortamda
yapıldığı halde CD'nin bütünüyle iyi
kaynaşmış. CD, Ece tdil'in özverili
çabalanyla ve Kalan Müzik etike-
tiyle piyasaya çıktı. Gerçek bir arşiv
niteliğınde.
Cemal Reşit'e aıt bir diğer CD de
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkest-
rası'nın canlı konser kaydından olu-
şuyor. Bestecinin 100. yıl anmalann-
da tümüyle ona ayrılaıı ilkkonserden.
Şef Orhan ŞallıePin yönettiği genç
ve dinamik topluluk, Rnstanl aııcleı' ı
açılış parçası olarak çalmış. tstan-
bul'un ayn köşelennden çekilmiş iz-
lenimci fotoğraf kareleri. Kemancı
Cihat Aşkın, 'Andante ve Alleg-
ro'ya bir Sibelius edasıyla başlamış,
tutkulu yorumunu 'Allegro'da Cemal
Reşit'in zarifcoşkusuyla birleştırmiş.
Piyanist HandeDalkılıç'ın'Kâtibim
Çeşitlemeleri'nde orkestra da solist-
le birlikte akıp gidiyor. Dalkılıç'ın
parlak tekniği, ccsur yorumu yeni bir
tat getirmiş 'Çeşitlemeler'e. CD,
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Banka-
sı desteğiyle basılmış.
TC Merkez Bankası desteğiyle çı-
kan bir başka CD de Ulvi Cemal Er-
kin'e ait. Bilkent Senfoni Onkestra-
sı'nı EmilTabakovyönetmiş. Beste-
cinin Piyano Konçertosu'nu, hani şu
Berlin'de bombalar atılırken Ferhun-
de Erkin'in çaldığı, ona adanmış
konçertoyu bu kez ünlü Fransız piya-
nist Jean- Philippe Collard çalmış.
Senfonık yapıyla tümleşen, zengin tı-
nılı bir anlayış getirmiş. Bestecileri-
mizin tanınnıası ıçın en önemli şey
yapıtlarının uluslararası dağarcığa
girmesi. Umarız Collard, dağarcığın-
daki Erkin konçertosunu dünyanın
başka merkezlerinde de seslendirir.
CD'de aynca bestecinin Köçekçesi ve
1. Senfonisi yer alıyor. Tabakov özel-
likle 1. Senfoni'ye çağ başı Rus bes-
tecılerinıngemş soluğunu katmış. Ay-
nı dileğımiz şef Tabakov için de ge-
çerli. Umanz o da başka ülkelerde
programına Erkin'in yapıtlannı katar.
Tümüyle Erkin'e ayrılmış bu CD
yurtdışından çağdaş müziğimizı tanı-
mak isteyenlere güzel bir armağan
olabilir. Bu iki CD piyasaya çıkacak
mı, yoksa Merkez Bankası'nın arma-
ğanı olarak mı kalacak, bilemiyoruz.
Vierl Bottazzlnl'nln
Tılsımlı Flütü
italyan flütçü Vieri Bottazzini
ülkemizdeki orkestraların aranan
bir solisti ve üyesi, aynı zamanda
konservatuvarımızda öğretim ele-
manıdır. Bu kez kendı yetiştirdiği
öğrencilerle birlikte 'AH Flutes
Chamber Orchestra' başlığı al-
tmda bir flüt oda müziği toplulu-
ğu kurmuş. Vc Vivaldi'nin kon-
çertolannı yorumlamış. Aslı ke-
man solo için olan Mevsimler'ı
flüt solo ve flüt orkestrasıyla çal-
mış. Ayrıca bestecinin 'Saka Ku-
şu' ve 'Deniz Fırtınası' adlı kon-
çertolarını da yine fiütçüler eşli-
ğinde sunmuş. Son derece kıvrak
ve aynı zamanda flütün hüznünü
taşıyan yorumlar. Bottazzım'nin
piyanist Lilian Tonella ile kaydet-
tiği '19. Yüzyıl Fantezilcri' baş-
lıklı CD'si de flüt ve piyano için
yazılmış parlak ve vırtüöz parça-
ları içeriyor. Bir de ıyıce yürekli-
lik isteyen bir çalışması var Bot-
tazzini'nin: Piyanist Aııdrea
Anenna ile Cesar Franck'ın ün-
lü La Majör keman sonatını flütle
seslendirmiş. BunuProkofiyeFın
Rç Majör flüt sonatıyla birleştir-
miş CD'de. Franck'ta keman için
yazılmış bir sonatın flütün meka-
nizması içinde ne denli zor oldu-
ğunu duyuyorsunuz. Bütün bu
CüTer 'Callisto' etiketiyle ttal-
ya'da piyasaya çıkmış.
Avruça'da satışa çıkan bir başka
CD de Özgür Aydın'ın Berlin Fi-
larmoni 'nin baş viyolacısı olan eşi
Naoko Shimizu ile kaydettiği ya-
pıllardan oluşuyor. 'Genuin' eti-
ketiyle piyasaya çıkan CD'de
Schumann'ın Marchenbilder op.
113 adlıyapıtı, Britten'ın Lachry-
mae'si ve Bunch'un süiti yer alı-
yor. Sanatçıların kusursuz uyumu
ve güzel yorumları bir yana, ne ya-
zık ki CD kapağı son derece özen-
siz, albeniden yoksıın hazırlanmış.
'The Melodies of New Turkey'
başhkh dört CD'lik bir cilt, Yapı
Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ta-
rafından hazırlanmış. 'Vurttan
Sesler-Yeni Türkiye'nin Ezgile-
ri' olarak bir ait başlık taşıyor. Ce-
mal Ünlü'nün değerli taşplak ko-
leksiyonundan CD'ye aktarılmış
marşlar, tangolar, operetler. Cum-
huriyet öncesının, geçiş yıllarının
ve hemen sonrasının ezgileri.
Uğultulu seslcrine karşın arşiv de-
ğeri taşıyor. Ancak 'New Turkey'
yanlış bir başlık değil mi?
www.evinilyasoglu.com
SlNEMA DOSTLARI DERNEĞt YAYIMLIYOR
'Sekans' sinema
kültürü dergisiyayın
hayatına başlıyor
Kültür Servisi - Sine-
ma Dostları Derneği la
rafından yayına hazırla-
nan'Sekans' şubatayın-
da yayın hayatına başlı-
yor. Yapılan anket çalış-
ması, sinemayla ilgile-
nenlerin beşte birinin ara
sıra da olsa bir sinema
dergisi okumadığını orta-
ya koyunca bir yılı aşkın
süredir tasan olarak bek-
leycn Sekans'ın yayınına
karar verildi.
Popülcr, sanatsal veya
akademik, her türden
yaklaşım için nitelikli ol-
ma ölçütünü gözetecek
olan Sekans, sayısı mil-
yonlan bulan seyirci kit-
lesini, sinema okuru kitle-
sinc dönüştürebilmek için
konu zengini bir dergi
olarak ortaya çıktı. 2005
yılı boyunca iki ayda bir
yayımlanacak olan dcrgi-
de, ulusaldan dünya gene-
liııe doğnı bir açılım iz-
lenmektedir. Dergının
'tstatistiklerin Dili'nde
adlı bölümünde, sinema
dünyasını ilgilcndiren ra-
kamlar yorumlanarak sa-
yılann ardına gizlenen
değişımler ve olgular tar-
tışmayaaçılıyor. 'Sinema
Kitaplığımız' bölümün-
de, önemini yitirmeyen
eski kitaplarla yeni ya-
yırnlanan kitaplar arasın-
da denge konu alınırken
söyleşi, kitap, yorum,
dergi, oyuncu gibi çeşit-
li alternatifleri değerlen-
direcek olan bölümün
adı da 'Sinema Arke-
olojisi' adını taşıyor.
Okurlann, festıvaller
dünyasından ulusal ve
uluslararası film festi-
vallerinin programlanna
ve ödüllerine ulaşma ola-
nağı da sağlayacak olan
dergi, sinemanın geçmi-
şinde yaşananlan su yü-
züne çıkarmayı amaçla-
yan birçok konuyu da ele
almaktadır.
Her sayıda bir dosya
'Biyografi ve Filmog-
rafi' başlıkları altında, si-
nema dünyasının çeşitli
alanlannda çalışan sine-
macılann yaşamöyküleri-
ni de konu alan dergi,
'Kuram/Yorum' bölü-
münde dünden bugüne
uzanan geniş bir süreçte,
sinemanın kuıamsal açı-
lımlannı sergileyen yazı-
lara yer vererek bu gelişi-
min çeşitli evrelerini
'Tekno-Sinema' başlı-
ğında sunmayı amaçhyor.
Her sayısında bir dosya
konusuyla okurlann kar-
şısına çıkacak olan Se-
kans, ağırhklı olarak Tür-
kiye ve dünya gündemiy-
le ilişkili konulan okurla-
nna aktarnıayı lıedefliyor.
Sekans, yazınsal ve görsel
açıdan doyurucu, yeni gö-
rüş ve gelişmeler karşı-
sında ılımlı ve tartışmala-
ra açık bir kımlik taşıya-
cak biçimde kurgulan-
maktadır.
Kentin tek senfoni orkestrası kötü akustik ve ilgisizlik çemberinde boğuluyor
Bursa'dan buruk izlenimler
ÖNDER KUTAHYALI
14 Temmuz 1998 akşamı, Bursa'da bir
otelin terasındaydık. Masanın çevresinde
rahınetli Hikmet Şimşek, Sayın Ahmet
Say, Sayın Erol Gömürgen, Sayın Isma-
il Göğüş ile Abdullah Uz vardı. Bu kent-
te bulunuşumuzun nedeni, Bursa Senfo-
ni Orkestrasrnın başına sanal sorumlusu
olarak Şimşek'in getirilişi ve olayın bir
dinletiyle vurgulanışıydı. Sanatçıdan iste-
nen şey, Bursa Büyükşehir Belediyesi ile
Uludağ Üniversitesi'nin ortaklaşa kurdu-
ğu orkestrayı devletleştirmeye çalışma-
sıydı.
Yeni bir senfoni orkestrasının ortaya çı-
kışı herkesı heyecanlandırmıştı. Toplulu-
ğun şefliğine Orhan Şallıel getirilecek,
Şimşek de Kültür Bakanlığf nda gerekli
girişimleri yapacaktı. Konuşmalar sabaha
dek sürdü.
özverl ürünü blr orkestra
Kurumun devlete bağlanışı, 1999 yılı-
nın sonlarında gerçekleşti ve adı "Bursa
Bölge Devlet Senfoni Orkestrası" oldu
Olayın ardından Şimşek görevinden ayrıl-
dı; fakat yazar ve Halkla îlişkiler Uzma-
nı Sayın Ahmet Borova, kurumun yeri-
ne oturınası ve gençlerin onu yönetebilc-
cek yolda yetişmesi için özvenlı çalışma-
lar yaptı.
1998'dcn günümüze dek BBDSO'nun
dinletilerini birkaç kez yazdım; ama ye-
niden Bursa'ya gitme fırsatmı ancak ge-
çen hafta bulabildim.
BBDSO, hafta sonu dinletilerini per-
şembe ve cuma akşamları gerçekleştiri-
yor. Geçen haftanın sanatçı konuklan, şef
Ibrahim Yazıcı ile değerli piyanist Öz-
gür Aydın'dı. îzlence, "Üç B"nin, J.S.
Bach'ın, L. Van Beethoven'in ve J.
Brahms'ın yapıtlarından oluşturulmuş-
tu.
Önce Bach'ın Do Majör 1. Orkestra Sü-
iti'ni dinledik. Yazıcı, Barok tınısının ko-
runmasına özen göstermiş. Örneğın, yay-
lı çalgılar vibrato yapmıyor. Solo partile-
rini çalan orkestra sanatçıları özgür Tur-
gut, Fulya Aybars (Obua) ve tlker Kı-
roğlu (Fagot) çok başarılıydı. Teknik ve
müziksellik kusursuz, tını ise coşturucuy-
du Sanatçılarbu üçlüyü sürdürmelidirler.
• "Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası"nın geçen hafta
Ibrahim Yazıcı yönetiminde verdiği konserde değerli piyanist
Özgür Aydın'ı dinledik. "Üç B"nin, Bach, Beethoven ye
Brahms'ın yapıtlarından oluşan konserin ikinci yansında Özgür
Aydın, Brahms'ın Op. 83 Si Bemol Majör 2. Piyano
Konçertosu'nda, piyanodan elde ettiği gürlüklerle tınılann
çeşitliliği, tekniğindeki kusursuzluk ve olgun Brahms anlayışıyla
izleyicilere doyulmaz güzellikte bir dinleti sundu.
Bach'ı izleyen Beethoven'in 3. Leonore
Uvertürü de güzeldi. Coda kesiminde kur-
tuluşu simgeleyen ve sahne gerisinde ça-
lınan trompet soloda Evrim Kerpiççiler
etkiliydi.
Ellerlnden gelse kapatacaklar
İkinci yarıda Özgür Aydın, Brahms'ın
Op. 83 Si Bemol Majör 2. Piyano Konçer-
tosu'nu çaldı. Aşırı uzunluğunu not et-
mek koşuluyla bu yapıt, romantik duygu-
sallığı ve düşünceyi dile gctiren en büyük
söylevler arasındadır, Birınci bölümde
(Allegro non Troppo) korno sanatçısı Öz-
gür Çakıcı'nın soloları çok güzeldi.
Üçüncü bölümde (Andante) ise Çağlar
Çeliker'in viyolonsel solosu biraz daha
özeni gerektiriyordu.
Özgür Aydın'ın bu konçertoda sundu-
ğu yorumla ilgili izlenimleri sözcüklerle
anlatmak bence olanaksızdır. Piyanodan
elde ettiği gürlüklerle tınıların çeşitliliği,
tekniğindeki kusursuzluk ve olgun
Brahms anlayışı, doyumsuz güzelliklerin
belki bir özeti olabilir.
Bursa'nın dinleti koşullarında düzelme
olmamış. Tayyare Sineması'nın kötü
akustiği, sahnenin darlığı yüzünden kont-
rbaslarla timpaninin sütun arkalannda ça-
lışı, orkestra kadrosunda artış olmayışı
ve halktan gelen ilginin azlığı gibi kusur-
lar yerh yennde duruyor. Yanımda oturan
sevgili dostum Prof. Koral Çalgan'a
"Düzelen bir şey yok" dedim. Aldığım
yanıt kaygı verici ve düşündürücüydü:
"Düzelmeyi bırak. Ellerinden gelse ka-
patacaklar."
GUZELİN ARDINDA
BERTAN ONARAN
Antik Sergileri
Tevfik Ihtiyar, 2004'ü çarpıcı bir sergiyle bi-
tirdi: Nedim Günsür.
Her zamanki gibi, gerek özel derlemelerden,
gerek müzeden yararlanarak sevgili Nedim
Günsür'ün her dönemden belli başlı yapıtlannı
bir araya getirmişti.
Elbet bir de katalog basmış; başında Turgay
Gönenç'in ustaya yazdığı şiir. ardından Nilgün
Yüksel, Bilge Aydoğan, Yücel Sönmez ve Tev-
fik arasında bir söyleşi; en sonunda da Emine
Günsür'leyapılmış 'BirRessamla Yaşamak' ad-
lı konuşma var.
Emine Hanım, bir bakıma benim de tanık ol-
duğum resim serüvenirnizi özetliyor o konuşma-
da; 54-78 arasında, bir ressamla bir öğretmen,
ayakta kalabilmek, resmi sürdürebilmek için ne
çileler çekmiş, ne çarelere başvurmuşlar! Ben
bu ustalardan ikisini, Mehmet Pesen'le Hulu-
si Sarptürk'ü Haydarpaşa Lisesi'nde öğrenciy-
ken tanıma talihine erdim; daha sonra belki on-
ların aracılığıyla, belki gezmeye başladığım ga-
leriler arasındaki Cumalı'da Nedim Bey'i de can-
lı olarak tanıdım; ama elbet resmin zor satılışıy-
la, dahası hemen hiç satılmayışıyla ilgili sorun-
ları ancak Cihat Burak'ı tanıyıp yakın dostu ol-
duktan sonra ayrıntılı öğrenebildim.
Andıklarımın hepsi soylu, onurlu insanlardı,
resmin satılmayışıyla ilgili en küçük biryakınma-
larını işitmedim; satıldıgı dönem gelince de dav-
ranışlarında en küçük bir değişme, bir şişinme,
böbürlenme olmadı; bu hastalık 1980'den son-
ra, bütün öbür virüslerle birlikte bulaştı Türk top-
lumuna ve onun böyyük sanatçılarına.
Sergiyi gezerken de, kataloğa bakarken de,
bir şey gözden kaçmıyor; çok ender birkaç ki-
şinin dışında, bütün öbür yorumcular gibi, Ne-
dim Günsür de adaların modaların etkisinde kal-
mış bir süre; o dönemde yaptığı resimler elbet-
te sıradan, öykündüğü Batılı ustalar onların çok
daha gerçeklerini yapmışlar. Ama sonra yavaş
yavaş kendine güveni gelmiş, kişiliğini, anlatı-
mını, izleklerini bulmuş, onlar üzerinde çalışmış
ve şimdi artık Türk resim tarihine giren yapıtla-
rını sıralamış.
Bu tuzağa düşmeyen ender insanlardan biri
sevgili Cihat Burak'tı: Başından sonuna, kendi-
si; Picasso ile Rembrandt'ı resmin Himalaya-
ları sayar; Bonnard'ı çok severdi; ama tek bir
resminde, tek bir çizgisinde onların damgasını
göremezdiniz.
Tevfik daha sonra AKM'de iki dostumun ser-
gisini açtı: Şenol Yorozlu ile Yavuz Tanyeli.
Yavuz'un oğlu Can'ın uyuşturucuya kurban
verilişinden yola çıkmış iki yorumcumuz da; Şe-
nol arayışlarına: 'Beyaz Yazı ve Yolculuk' adını
vermiş, Yavuz'sa: 'lyilik ve Kötülük Üzerine.'
Bu iki duyarlı, dürüst insan, tüketim toplumu-
nun, daha doğrusu tüketim uğruna bir avuç aç-
gözlünün, aç beyinlinin bütün dünyaya, insan
kardeşlerine zorla yaşattıklarını derinlemesine
duyumsuyor; bu ugurda çevrilen bütün dolap-
ları biliyorlar; ama şimdilik herkes, hepimiz gibi
elleri kolları bağlı; canlı cansız doğanın, çevre-
nin, varlıkların, o arada elbette insanların ölü-
münden para kazanmaktan başka ereği olma-
yanları durduracak, etkisiz hale getirecek güç-
leri yok.
Biri çığlıklarını akıp giden simge ırmaklarına,
öbürü karanın, sarının, kızılın en koyusunadök-
müş; duyabilenin yüreğini paralamak üzere.
Kıyasladığında, Sevgili Nedim Günsür'ün ge-
çinebilmek, boya bezfırça alabilmek için bebek
boyaması bunlann yanında armağan gibi kalı-
yor.
Fransız düşünür bilim adamı Henri Laborit
boşuna demiyordu uygarlığın yeniden tanım-
lanmasının zamanı geldi, diye; geldi ne demek,
gözümüzün içine baka baka, canlarımızı ala ala
geçiyor!
sbonaran(« yahoo.com
En iyi canlandırma Inanılmaz Aile'
• Kültür Servisi- Çızgı film ve canlandırma
filmi Oscarları olarak bilinen, Uluslararası
Canlandırma Film Derneği tarafından televizyon
ve sinema animasyon filmlerine verilen ve bu yıl
32si düzenlenen Annie ödülleri çerçevesinde en
iyi animasyon, en iyi yönetmen ve en iyi
seslendırme dalında 'The Incredibles' (tnanılmaz
Aile) adlı animasyon filmi kazandı. En iyi
yönetmen ödülü filmin yönetmeni Edna Mode'a
verilirken, en iyi seslendirme ödülüne de Brad
Bird değer görüldü. 'Inanılmaz Aile', senaryo,
yapım tasanmı ve Michael Giacchino'nun
bestelediği müziğiyle de ödül aldı. Annie
Ödülleri'ni kazanan diğer yapımlar arasında
çocuk kanalı Nickelodeon'da yayımlanan
'SpongeBob SquarePants', en iyi animasyon
televizyon yapımı dalında, Fox TV'de yayımlanan
'King of the Hill' adlı canlandırma yapımda
'Luane' karakterinı seslendiren Brittany Murphy
de en iyi seslendırme dalında ödüle layık görüldü.
Kenter ve Dormen'e engel
• ANKARA (ANKA) - Konservatuvarlarda
sözleşmeli olarak çalışan emekli sanatçı
öğretim elemanları 2005 yılı bütçe kanunu
nedeniyle artık birikimlerinı öğrcncilerine
aktaramayacak. Aralannda Prof. Dr. Yıldız
Kenter ve Haldun Dormen'in de bulunduğu
25 emekli sanatçı, bütçe yasasının 25'inci
maddesindeki 'Herhangi bir sosyal
güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşhlık
aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin
kamuda çalıştınlamaz' hükmü nedeniyle
derslerini kesmek zorunda kaldı. Kenter ve
Dormen, söz konusu hükümden istisna
tutulmalannı sağlayacak 67 yaş sınırı
geçmemiş olma ölçütüne de uymuyor.
BUGUN
• CEMAL REŞİT REY KONSER
SALONU'nda saat 19.30'da 'Taşkın Savaş
Müzik Topluluğu'nun Hoş Seda adlı konseri.
(0 212 232 98 30)
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde saat 19.00'da 'Kısa Film
Günleri: (0 212 252 35 00) ,