23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA DIZI Şensoy: Komünizmin son kalesini içerden görmek büyük birfırsat, ama dört haftatiyatroya kilit vuracağız Hayali Barbunya adasına tatile gönderilen bir ailenin komik serüvenlerinin anlatıldığı 'Şans Kapıyı Kırınca' filminde ünlü tiyatro sanatçısı Şensoy, izleyicilerin karşısına iki rolde birden çıkıyor. Küba'yagidiyoruz... Kapalıyız S enaryoyu okuduın. Bir durum komedi- si. Ailesince ezilen bir dolmuş şoförü, patatesin kalorisi kaç türünden bir te- levizyon yanşmasında son soruyu bi- lemeyerek büyük para ödülünü kaybe- diyor, avuntu armağanı olarak ailece bir hafta ha- yali Barbunya adasına tatile gidiyoılar. Şoför, ada- nın barbunyaca konuşan lideri Carios'a ikiz gi- bi benziyor. îki rolü birden oynayacağım ve film Küba'da çekilecek. Filmin ismi: Şans Kapıyı Kınnca! Şarabi'de buluştuk, şarap söyledik. Efendi, saygılı ve zeki bir genç. Beyoğlu ıpıssız ve hü- ziinlü. Sadece devriye gezen polisler var îstik- lâl Caddesi'nde. Şarabi çok sakin. - Ne zaman gidilecek Küba'ya? - Aralık başı. - Ne kadar kalmacak? - Dört hafta. - Tiyatroyu kapatıyoruz yani? - Evet ağbi. Sönmüş puromu yaktım, dikledim şarabi. Be- yoğlu'nda hiçbir fail yakalayamadıklan için üz- günce dolaşan polislere baktım. - îyi! Dingildek ahşap masanın ayağının altına bir- kaç kez katlanmış mukavva parçası soktu gar- son, daha fena dingüdiyor aramızdaki masa. Bü- yük balon kadehte titreşiyor kırmızı şarap, bir Alınıct I lasiııı şiiri gibi... Ağır ağır içiceksin bu şarapları, şişenin dibinden istiridye, istiridyenin içinden inci çıkmayacak. Tavana kadar, her ne- dense dikine dizilmiş şarap şişeleri bana bakı- yor. Anlamsızca ve bomboş geçiyortramvay İs- tüdâl Caddesi'nden, vatmanın gözünde bomba korkusu. Duvarda ışıklı "Garanli bonus card" yazısı! Nedir garanti olan, vatmanın hayatı mı? Tiyatro dört hafta kapalı Bir fırt şarap içtim. Küba? Dört hafta. Komünizmin son kalesini içerden görmek. Başka ne zaman gidebilirim ki Küba'ya? Bu bir fırsat işte. Dört hafta tiyatro- yu kapatmak biraz saçma. Beyoğlu'nun bomboş hali, çok eskılere, ço- cukluğuma görürüyor beni. Caddeden siular, komançiler, mohikanlar, cep telefon çalıcılar, pandik atıcılar, türbanlılar, dönmeler geçmedi- ği zaman, resim eski Beyoğlu! Ben geçiyorum ıpıssız Istiklâl Caddesi'nden, elimde kocaman okul çantam, başımda annemin ördüğü yün be- re, hiç bakmayarak Şarabi'ye. Ne bakıcakmışım, o zaman Şarabi değil ki burası, Sakarya Pasta- nesi. Çocuk ben, daha çerçeveden çıkamadan, ters yönden delikanlı ben giriyorum çerçeveye, parkalı, uzun saçlı, sakallı, başımda Che Gueva- ra beresi, elimde T cerveli. Faili meçhul işleri sevmeyen polisler T cetvelime bakıyorlar me- failün failün. Birden Comandante Che Guevara şarkısı çal- maya başlıyor. Şarabi'nin diskdöndüreninde: Aqui, se queda la clara la enteranable transparencia dc tu qtıcridu presencia Comandante Che Guevara... Kaderlmse glderlm Bu ne senkron, ne celâl! Kaderimse giderim lan ben bu Küba'ya... Çılgının biriydi Arjantinli Ernesto oğlu Ernes- to. Küba dağlannda savaşırken bindiği eşeğin adı- nı da Ernesto koymuştu. Ölümle dalga geçen beş parasız doktor, Küba devriminin bayrağı oluyor, Bolivya'da ölüyor, orada da devrim olsun diye savaşırken. - Şehirler düşebilir, dağlarda sürdürülür kav- galar! diyor afili beresi tek yıldızı genç adam, biz- ler Çakıı cah MehmetEfe'den biri hiç düşünme- mişken bu konuyu. Okudukça Guevara'yı Dev- Genç'te yaylaya çıkma ruhu giderek egemen. - Barbunyaca dediğin dil n'olucak? - Onu da sizden rica edicem ağbi. Siz benim ustamsınız. - Yeni bir dil mi uydurucaz yani? -Bizahmetağbi... - Yapma ya! diyerek dikledim şarabi... Uydurulacak dil ls- panyolcanın mıncıklanması olabilir. çünkü film- de Kübalı oyuncular da var, onlar tspanyolca konuşuyorlar. Hayali Barbunya adası Karayib- ler'de düşünülmüş. Tüm Karayibler'inkonuştu- ğu, Ispanyol denizcilerin oralara Akdeniz'den kü- rek çekerek getirdiği bu dili, Türkçe bir pence- reden bakarakhafif soslamak gerekiyor... Sanı- T ayfun Güneyer gülümseyerek gözümün içine bakıyor. Hem istiyorum Küba'ya gitmeyi hem gitmemek için sebepler aranıyorum. Sonuçta anlaşıyoruz Tayfun'la. Yeni şarap söylüyoruz.' Hacı komünist Ferhan Şensoy ile Ferhan Şensoy "I 'F , * ^ < , ı " ı ' i • ••*' • ' " •' i ı s ... , ^ ^^^^i^BİBB 1 i " "" WtPt'. '" * l r • / • • - • * / * f • • : • • ' ' • • ; ' • ' : • ' : ' • • • : • • • • • • - : . ' : > ' • • • • o j * f e .... . . . . \ 1 itir B i. 1 •' • • I . . . . ı • • • • • • • i ; • • • • • •••* " ^ • : • . ' • " • • • • . 1 . . . . . . •»: • •.-.::••«• L l f . '/ *• >-:.. , flHSp# ' . ••'•••*• t — nm Ispanyolca dersleri ahııam lazrnı... Tesettür- lü birpolis geçti tstiklâl Caddesi'nden, kıçından eop sallanıyor.. Olamaz... Bana öyle geliyor. Bir film gibi izliyorum tavana yükselen pencere- den Beyoğlu'nu. Gerçek fılmın ıçıne gerçeküs- tü kareler karışıyor, bir montaj hatası sanki. Galatasaray Lisesi'nin yıllar önce ölmüş mü- dürü gelip tıklıyor Şarabi'nin peneere camını, ge- ne mi şarap içiyorsun sen, dercesine işaretpar- mağını sallıyor, suçlarcasına. I layırhocam, üzüm suyu, gördüğünüz gibi dükkânın ismi Üzümi! Polisler tek tük geçen adamlardan birini durdu- rup kimlik soruyorlar. Niye soruyorlar ki? He- rifin kimliğinde "sinagog bombalayıcı" yazmı- yor ya! Arkalı önlü, uzun uzun ınceleyip, sina- gog bombalanmasıyla ılgili yeterli ıpucu bula- mayan polis, iade ediyor kimliği. Adam uzak- laşırken sıkıntılı sıkıntılı sağa sola bakınıyor iki polis, biri geçse de kimliğini sorsak diye, fakat gelen geçen yok. Birden Galatasaray Lisesi'nden resim öğretmenim kızıl saçlı, kocaman kırmızı burunlu PinokyoKemal ginyor çerçeveye, elin- de palet ve fırça. Değişik renklerle Şarabi'nin kapı canıına ağır ağır "LJzümT yazıyor i'nin üs- tüne kocaman bir inceltme işareti koyarak, ders- teki gibi bir ciddiyet içinde. Polisler ona hiç iliş- miyorlar. Pinokyo Kemal özenle işini bitinp gi- derken, polıslerden birinin alnma çıçek çiziyor. Polis çok bozuluyor, ama hiçbir şey yapmıyor ona. Ne yapabilir ki? Hadi, sıkıysa sor bakalım Pinokyo Kemal'e kimliğini! Nereye soruyor? Kemal hoca öleli çok yıllar oldu. Tayfun'la anlaştık Yeni şarap getiriyor garson. Gülümseyerek gözümün içine bakıyor Tayrun. Hem istiyorum Küba'ya gitmeyi, hem gitmemek için sebepler aranıyorum. Istiklâl Caddesi'ndeki polisler can sıkıntısında birbirlerine kimlik sormaca oynuyor- lar. N'apıyorsunuz be, manyak mısınız siz, desen, tatbikat yapıyoruz, diyecekler. Polislerden biri kameraya el sallıyor, duruyor çekim, baştan baş- lıyor, kamerdyabakmayın, diye uyanyorlarbütün polisleri. - Kaç saat uçacağız? - Avrupa'dan on bir saat! - On bir saat sigara içilmeyecek yani? - Hayır ağbi, sigara içilen uçuş var! - Tamam, o zaman. dedim. Anlaşmış olduk Tayfun'la. Yeni şarap söyledik, polisler avare dolanırken suskun ve bir "dış-gece" çekiminin sürdüğü Istiklâl Cad- desi'nde. Rasîm Öztekîn, Carlos'un komutanı rolünde sinemaseverlerin karşısına çıkarken Asuman Dabak da Türk ailenin annesi rolünde. ilmin Barbunyaca diyalogları üstüne çalışmaya koyuluyorum. Ispanyolca hocam Tanya, söylenecek sözleri düzgün Ispanyolcaya çevirdi, ben Ispanyolcayı bozarak barbunyaca üretiyorum.' KüBA'NIN TARİHİ İspanyoilar ölünce cennete mi giderler? M eğer ne kadar çok, adını bilmediğimiz uçak şirketi varmış. Condor Hava Yollan'nın Thomas Cook uçağındayız. Ve sigara içmek yasak! Tayfiın'u öldürmeyi düşünüyorum! Atlas Okyanusu üstünde uçmaktayız. Uçakta yemek servisi yapıldı bitti. Filmin barbunyaca diyalogları üstüne çalışmaya koyuluyorum mendil boyut masada. Ispanyolca hocam, çok şeİcer kız Tanya, söylenecek sözleri düzgün Ispanyolcaya çevirdi, ben Ispanyolcayı bozarak barbunyaca üretiyorum. Şonra Küba tarihi okuyorum. tlk sömürgeleştirilen yeni dünya toprağı Haiti. Kolomb ve adamlan yerlilerle savaşıp onlan kesip biçerek hizaya getırdikten sonra, adaya La Espanola ismini vermişler. Adanın yerli halkı bu Ispanyol teröristlerden hiç hoşlanmamış. - Kim lan bunlar? Nerden çıktılar? demişler birbirlerine, kendi dillerinde. Yeni düzenden mutlu olmayan kimi Haitililer Küba'ya kaçmış. lspanyollann Küba'ya ayak basmalan, Kolomb'un ölüınünden sonra, 1510 yılında olmuş. Adanın başına bu çorabı ören rahmetli oraya hiç adımını atmamış. Kanlı bir savaş sonunda Ispanyollar ve Ispanyolca adaya hâkım olmuş, adahlann konuştuğu Kübaca yok olup gitmiş. Yakın beni Haiti'den kaçan yerlilerin kabile reisi Hatuey adanm doğusunda oluşturduğu bir grupla dağlık bir yörede aylarca Ispanyollara karşı diremniş, sonunda yakalanarak, ateşte diri diri yakılma cezasına çarptmlmış. Bir odun yığınının üstüne bağlanmış, odunlar tutuşturulmuş, alevler Hatuey'in bedenıni yalarken bir İspanyol papaz, din kavramı olmayan adama yanaşıp, Huristiyan olduğuna yemin etmesini söylemiş. Nece söylemiş? Hatuey tspanyolca mı biliyormuş? Papazın Haiticesi mi kuvvetliymiş? Bir bıçimde konuşmuşlar işte... Demek ki, papazıyla, Incil'iyle çok kararlı olarak gelmiş bu allahsız yeni dünyaya, rönesansını yaşamamış engizisyoncu, işkenceci Hıristiyanlıkla sarmalanmış sömürgecilik. - Hıristiyanlık ne? Niçin Hıristiyan olacakmışım? diye sormuş Hatuey diyalektik olarak. - O zaman cennete gidersin! denilince bir an duralamış, sonra sormuş papaza: - Ispanyollar da ölünce cennete mi giderler? - Elbette! diye yanıtlamış papaz. - Ben oraya gitmeyeyim o zaman. Hiçbir Ispanyol görmek istemiyorum. Hıristiyan olmaya gerek yok, yakın a.ına koyim! demiş delikanlı ağbi Haitili Hatuey. Cayır cayır yakmışlar adamı, is duman olup uçmuş gökyüzüne, kapkararnuş aydınlık gökyüzü, Ispanyollar ermiş muradına, papaz çıkmış kerevetine ve Küba'ya da ulaşmış din ve tann ve Isa vesaire kavramı. Hızla kilise inşaatları başlamış. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle