Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2005 SALI
14 J V L J J - J I . L J J A kultur(a)cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN
Dobrinja'da düğün1993'te küçük bir îngiliz tiyatro
grubu minibüsle yola çıkarak
I jubljana 'da bır festivale katıhr. Dö-
niişte, ödemeleri gereken bir fonu
ödeyemedikleri içiıı sınırda takılır-
lar. Festival, gruba yardımcı olaca-
ğını, ama karşıhğında sinıra yakın
bir mülteci kampma giderek göste-
ri yapmalannı isteı. Topluluk, yüz-
de 90'ını kadın ve çocukların oluş-
tuıduğu bu kampta yaşadıklarını
NTQ dergisıne anlatırken dığer mül-
teci kamplarına gitmek üzere hazır-
lıklarını tamamlıyordu. Deneyim-
lcrini şöyle özetliyordu gençler:
" Kosnst11 kadınlann, çocukların,yaş-
lı erkeklerin adeta üst üste yaşamak
zorunda olduğu bu barakalarda bir
boşluğun içine yııvarlandığımızı lıis -
settik. Sanki çırılçıplaklar ve korun-
ınasız bedenleriyle sert rüzgârlara
karşı duruyorlar. Yılgınlar, sessi/ler,
oııııı lıılaı. Kalabalık, hijyen sorıın-
ları, snsii/lıı k, koku, sigara dumaıu,
çay... Sonsuz bir bekleyiş... Kendi
oyunumuzu oynanıak yerinc küçük
gruplar oluşturduk ve onlardan bi-
ze savaş öncesi yaşa ıııla rını anlatma-
larını, şarkılar söylemelerini istedik.
iç savaşın hayatlannı nasıl parçala-
dığını anlattılaı; şarkılarla ö/.lenıle-
rini dilc gctirdiler, ılans ederek o gün-
lcrc geri döndüler... Bedenleri ölse
bile ruhlan asla ölmeyecekti..." Sa-
raybosnah çellist Vedran Smajlo-
vic'in savaş sırasında düzenlenen
uluslararası bir festivalde, Ulusal
Kütüphane'nin yıkuıtıları arasında
verdiği konserin elden ele dolaşan
fotoğrafı da yok edilmek istenen bır
toplumun adeta bütün dünyaya kar-
şı dırenışinin simgesidir.
Bellek kaybı mı?
1991-95 yılları arasında yaşanan
bu etnik savaşı televizyon kanalla-
rından izlcdi insanlar. Körfez Sava-
şı'm, Afganistan'ı, Ruaııda'yı, Irak'ı
izledikleri gibi. Her seferinde de bcl-
ki önceleri uykusuz saatlcr geçirdi-
lcr ama.. sonralan ifadesız gözlerle
kilitlenip kaldılar ekrana. Bir çeşit
yabancılaşma mı böylesi bir seyir?
Alışkanlık mı? Vurdumduymazlık
mı? Dramaturg Art Borreca'nın bir
yazısında belirttiği gibi, yaşamlar
• Duyarlı, duyarlı olduğu kadar da sorgulayan bir oyun "Dobrinja'da Düğün".
Tito'nun ölümünden sonra Yugoslavya'da "milliyctçilik" adına başlatılan insan
kıyımmı sorguluyor. Ayak sesleri giderek yaklaşan hassas bir konu. Bir sistemi, bir
süreci belli bir olay çerçevesinde eleştirirken oyunun sınırlarını taşıyabileceğinden
fazlasıyla esnetmiyor yazar.
yaşamlarında kesişcn, aynşan an-
larla tartışıyor. Bunun ıçın de oyu
nu "bir günün trilogyası" olarak ta-
nımlıyor. Olayları geçici ateşkes sı-
rasında bir gün ve bir mekâna sığ-
dırırken oyun kişilennin özlemleri-
ni, ideallerini, yanlışlarını, doğru-
larını savaşın gölgesinde işliyor.
Oyunu yorumlarkcn dc gcrçeklerle
sağlam köprüler kuruyor Kazanka-
ya. Bır yandan gerçekleri eleştirel
bir gözle aktanyor. Öte yandan piş-
manlıklar, kıskançlıklar, beklenti-
ler, hatta küçük mutluluklar, çiçek-
leri kurumuş bir bahçe içinde bulu-
şan bu insanlann ilişkilerindeki akış-
telcvizyon sayesınde savaşlarla senk-
ronıze mi oluyor? Ya da televizyo-
nun yarattığı bir bellek kaybı mı söz
konusu?
Nesrin Kazankaya senkronizas-
yona, daha doğrıısu bellek kaybına
karşı çıkarak bir yıl süren titiz bir
araştırma ve inceleme sonucunda
yazmış "Dobrinja'da Düğün"ü. Du-
yarlı, duyarlı olduğu kadar da sor-
gulayan bir oyun. Tito'nun ölümün-
den sonra Yugoslavya'da "milliyet-
çilik" adına başlatılan insan kıyımı-
nı sorguluyor. Ayak sesleri giderek
yaklaşan hassas bır konu. Bir siste-
mi ve bir süreci belli bir olay çerçe-
vesinde eleştirirken oyunun sınırla-
nnı taşıyabileceğinden fazlasıyla es-
netmiyor yazar. Böylelikle sağlanan
rahat akış, dönemsel gelişmelerle
evrenselleştirme arasında köprü ku-
rabiliyor.
'Bir günün trllogyası'
24 saat içine sığdırılan acılar, kor-
kular, kınler, aşklar, nefretler, umut-
lar... Nesrin Kazankaya Bosna-Her-
sek'teki etnik kıyımın getirdikleri-
ni-götürdüklerini Dobrinja'da üç çif-
tin bir sabahın erken saatlerınden
akşaının geç saatlerıne kadar uzanan
la belırleniyor. Birbirlerine söyle-
yecek sözleri kalmamış ve o güııe ka-
dar suskunluklarını bozmadan yaşa-
mış olan Melisa (Ayşe Lebriz) ve
Asım (Nihat İleri) sadece savaşın
değil mutsuz bir beraberliğin de san-
cısını çekiyorlar. Melisa, bunalım-
larına, kızgınlığına, kınklığına kar-
şın, yine de yüzüne vuran güneşin
sıcaklığını hissedebilirken yadabir
erkeğin arzularına karşılık vercbilir-
ken, Asım, bir siperde saklanırken
kaybettiği koluyla dıbe vurmuş bir
insan olarak sürdürüyor varlığını...
Senija (Nesrin Kazankaya) ve Be-
go (Levent Öktenı) sankı yaşama
daha sıkı sarılan, geleceğe umut-
lu bakan insanlar olarak çıkıyor-
lar karşımıza. Kadın dışa dönük,
Bego hassas ve sakin ... Ama za-
man içinde gerçeğin ne denli fark-
lı olduğu, ikisinin de adeta bır ka-
pana sıkışıp kaldıkları gözlemle-
niyor. Slobodan (CüneytUzunlar)
ve Jasna (Başak Meşe) ise hırslı,
öfkeli, tutkulu, sevdalı ve diğerle-
ri gibi bu cehennemde yönlerini
kaybetmiş iki insan....
Tiyatro Pera'da oynamakta olan
'Dobrinja'daDüğün'ü ilgiyle izle-
nirkılan noktalardan biri de kuşku-
suz oyun kişileri arasındakı çevrım.
Ayşe Lebriz, Nesrin Kazankaya, Ni-
hat tleri, I .event Öktem birbirlerıy-
le ve mekânla kurduklan dcngeli iliş-
ki sayesinde gerçekleştiriyorlar bu
çevrimi. Sahnede izlenenlerindışın-
daki oluşumlan kimi zaman olay-
ların altını çizerek, kimi zaman sa-
tıraralarından seslenerek seyirciy-
le paylaşıyor ve söz konusu denge-
yi koruyorlar. Cüneyt Uzunlar vc Ba-
şak Meşe, sahnede deneyimli, güç-
lü oyuncularla birlikte olma şansı-
nı kullanabilen genç oyuncular. Dra-
maturg Şafak Eruyar'ın çalışma-
ları, Nilüfer Moayeri'nin özellikle
mekâna açılım sağlayan sahne ta-
sarımı, Yüksel Aymaz'ın alçak ta-
vanlı bu mekânda yaptığı ince ışık
tasarımı , Richard Laniepce'nin
Sevdalinka renklerini taşıyan mü-
zik seçimleri ve Pınar Çelebi'nin in-
sanlann yaşama sevinçlerini vur-
gulayan dans düzeni "Dobrinja"da
Düğün'e katkıda bulunan öğeler...
Zaha Hadid
Garanti Galeri'de
Kültür Servisi- Dünyaca ünlü mimar
Zaha Hadid, 3 Şubat Perşembe günü sa-
at 18.00'de İTÜ Maçka Kampusu'nda
konferans vermek üzcrc Istanbul'a ge-
liyor. 30 Kasım 2004-5 Şubat 2005 ta-
rihlen arasında Garanti Galeri'de (GG)
açılan "Son Projeler" adlı scrgi nedeniy-
le düzenlenen konfe-
ransta Zaha Hadid, mi-
mari perspektifini ve
son projelerini tasanm-
cılar ve tasanm öğren-
cıleriyle paylaşacak.
Eşzamanlı çeviri sağ-
lanacak konferans her-
kese açık olacak. Zalıa
Hadid tarafından GG
için özel olarak tasarlanan ve 15 bın zi-
yaretçı sayısına ulaşan sergi, konferans
nedeniyle 5 Şubat 2005 tarihine kadar
uzatıklı. "Son Projeler" başlıklı sergı-
de, VVeil anı Rheın'dakı LFOne Sergi Bi-
nası (1999), Strasburg Tramvay Termi-
nali (2001), Innsbruck Kayak Merkezi
• Zaha Hadid 3 Şubat
günü saat 18.00'de İTÜ
Maçka Kampusu'nda
Garanti Galeri'deki
sergisi nedeniyle bir
konferans verecek.
(2002), Rosenthal Çağdaş Sanatlar Mer-
kezi (2003) ve yapımı süren Wolfsburg
Bilim Merkezi maket ve fotoğraflarlata-
nıtılıyor. Sergide, mimarlığın nobeli
Pritzker ödüllü olarak tanıtılan projck-
siyon ise Zaha Hadid tarafından GG
için özel olarak tasarlandı. Bağdat
doğumlu Zaha Hadid,
1977'deOfficeofthe
Metropolıtan Arclıi-
tecture'a ortak oldu.
Harvard Üniversitcsi
Tasanm Yüksekoku-
lu'nda Kenzo Tange
Kürsüsü'nün ve Chi-
cago'dakı Illınoıs Ünı-
versitesi Mimarlık
Okulu'nda Sullivan Kürsüsü'nün baş-
kanlığını yaptı. 2004 yılında New Ha-
ven, Connectıcut'takı Yale Üniversite-
si'nde ve Eero Saarinen'de nıimari ta-
sanm misafir profesörü olarak çalışan
Hadid, halen Viyana'daki Uygulamalı Sa-
natlar Üniversıtesi'nde ders veriyor.
Oyunda Ahmet Uğurlu, Ülkü Duru ve Ali Atay rol alıyor
Yangnı Duasma Çjkarken
TÜRKİYE SİNEMA VE AUDİOVİSUEL KÜLTÜR VAKFI
SEVGt SANLI
Cıcçcn sabah hem
kendımle hem dünya
ile barışık uyandım.
Dünyaya sık sık kü-
senlerden değilinı.
Adım başı zora koşul-
sam da. Zaman zaman
öyle güzellikler sunaı
ki bütün çektiklerimi,
bütün çekeceklerimi
ödenmiş sayarım.
Dünya dünya, şu ya-
şıma kadar pes ettire-
medin beni. Gelgele-
lim kötülük böylesi-
ne kol ge/er, zulüm
arşa yükselir mıydı?
Kan gövdeyi götürür
müydü dört bucağın-
da?
Geçen sabah ken-
dimle de seninle de
banşık uyandım. Çün-
kti tiyatronun yenı ye-
ni filizlcr sürdüğünü
görmenin hafifliği ile
uyuyakalmıştım.
"Gençler geliyor"
bilmek
istediğ%ni¥her
türsak
SİNEMA SEMINERLERİ
26. Döncm / 05 Şubat 2005 - 30 Nisan 2005
Cumartesi Günleri saat:11.00-15.30
Dünya ve TUrk Sinema Tarihine Genel Bakış
Film Yapım Süreci - Film Eleştirmentiğı
Ses Kayıt Teknikleri ve Seslendirme Yöntemleri
Sinemada Oyunculuk - Animasyon Teknikleri
Sinemada Kurgu Tekniği - Sanat Yönetimi
Sinema ve Video Kameralan - Senaryo Yazım
Aşamaları ve Teknikleri - Senaryo Tasanmı ve
Temel Öğeleri - Aydınlatma Tekniği ve Işık Bilgisi
Sinema Kuramları ve Film Çöz.ümlemesi
F i l m Y ö n e t i m i n i n T e m e l l l k e l e r i
Adrcs: Gazeteci Erol Dernek Sk. No:11/2 Beyoğlu/lstanbul
Tel: 0 (212) 244 52 51 - 251 67 70 - 251 84 81
Web: http://www.tursak.org.tr E-Mail: tursak@tursak.org.tr
Bu ılulı Cumhuriyel *ııı katkıhırıylii y;ıyıınhırımıyi[
v
o
İki değerli oyuncu
"Yangın Duasa"na çık-
tnışlar. Ahmet Uğur-
lu ile Ülkü Duru AKMtiekiOda
Tiyatro sıına gıderken adımları-
mı ve solııklarımı sıklaştıran bi-
raz da bu adlar oldu. Ahmet
Uğurlu etkıleyici sesi, çarpıcı
göriintüsüyle salınede manyetik
bir alan yaratır. Daha sık gör-
meyı dilediğim bir oyuncu. Son
yıllarda Ülkü Duru'nun, her gös-
terisine yeni beceriler, ilginç ay-
rıntılar kattığına tanık oldum.
Bu ikili tekerlekli sandalyede
otursalar da öyle büyülüyor ki si-
zi, yerinize mıhlanıp kalıyorsu-
nuz. Rllerini, kollarını, gözleri-
ni, bakışlarını kullanmada öz-
gür her ıkısi de. Bu özgürlüğü en
anlamlı biçimlerde kullanıyorlar.
• Berkun Oya'nin yönettiği oyunda Ahmet Uğurlu,
Ülkü Duru ikilisi tekerlekli sandalyede otursalar da
öyle büyülüyor ki sizi, yerinize mıhlanıp
kalıyorsunuz. Ellerini, kollarını, gözlerini,
bakışlannı kullanmada özgür her ikisi de. Ali Atay,
göstcrinin sürprizi. Bu iki usta karşısında
ezilmcyen, onlarla verimli bir alışveriije
giren bir delikanlı.
mesek de... iki kuşa-
ğın birbırini böylesi-
ne tamamlamasında
yazar, tasarımcı ve re-
jisör Berkun Oya'nın
payı biiyük. Daha ön-
ceki yapıtlarını bilmi-
yorum ne yazık.
"Op'la Zo"nun Dra-
nıı', 'Adamlar' ilginç
olmalı. Ama dört göz-
le beklediğim yenı ya-
pıtları "Yangın Du-
ası"na amin demeye
hazırım. Hem diya-
loglarda alışılmış ka-
lıpları kırmada, hem
görsel sahneler yarat-
mada başanlı. Tan
Tünçağ'ın müzikleri,
efektleri de gösterıyı
güzel besleyen öğe-
ler.
ölumıın eğlencell
yüzü
Aa... Bu da kim? Bir oyuncu
daha beliriyor er meydanında.
Ali Atay, gösterinin sürprizi. Bu
iki usta karşısında ezilmeyen,
onlarla verimli bir alışverişe gı-
ren bir delikanlı. Duru ile Uğur-
lu deneyimlerinin doruğunda.
Atay onlardan yararlanmakla
kalmıyor, onlann oyunlarına bir
tazeliİc, bır çeşnı katıyor. Bır eş-
cinsel rolü ancak bu kadar ölçü-
lü, kalmanlı ve dcrinlemesine
oynanabilir. Birçok genç oyun-
cu, şarkıcı ve dansçı gibi Ali
Atay da figüran yevmiyesiyle
çalışıyor.
Gençler geliyor, gençler. Biz
kendilerine gerekli desteği vere-
Program dergisinde,
eserin, boşluğa karış-
mak, kaybolmak ve öl-
mek üzere bir fantezi
olduğu söyleniyor.
"Ölümün, boşluğa ka-
nşmanın bu kadar eg-
lenccli olduguna inan-
ınayacaksınız" kabilinden bir öv-
gü cümlesi de var. Umarım, siz de
benim gibi program dergilerine
sonradan göz gezdirip oyunu ken-
di gözlerinizle görür, kendi algıla-
nnızla değerlendirirsiniz. Kulağı-
nızı bükmüş olayım. "Yangın Du-
ası da ne\-ıııîıj, bu oyun da neye ben-
ziyor!" diye fiskos edenler eksık
değil. Bır çıft göz gökyüzünden,
yeryüzünden ancak görebildiğı ka-
dannı ahr.
Berkun Oya, Tan Tunçağ, Ali
Atay, Alnıila Uluer Mimar Sinan
Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nü
bitirmişler. Taze filizler, gür filiz-
ler. Nasıl yetiştiklerini görmek is-
tiyorum.
YAZIODASI
SELİM İLERt
Yitik Bir İstanbul
Romanı (1)
1978 ya da 1979'da başlayıp, yarım bıraktı-
ğım bir romandı.
Demek, HerGece Bodrum, Ölüm llişkileri fi-
lan yayımlanmış. Harıl harıl çalışıyorum...
Bitirebilseydim, bu romanın adı, Çağdaş Bir
Cinayet olacaktı. Epey de yazmıştım. lyice so-
nuna gelmiştim. Neden yarım bıraktığımı, ne-
den caydığımı unuttum.
Anarşi ve terörün pençesindeki Istanbul'u
anlatmak istiyordum. Kalabahk bir kadrosu var-
dı Çağdaş Bir Cinayet'in. Değişik çevrelere gi-
rip çıkmaya çalışıyordum. Tiyatrocular, bir hol-
ding, gençlik örgütleri, film dünyası, bütün bun-
lar iç içe geçecekti. Kurgusunu da unutmuşum
romanın.
Ama birkaç sahne, bir iki betimleme, bunca
yıl sonra, canlılığını koruyor.
Cankurtaran'daki KarışmaSen lokantasında
başlıyordu. Yaman bir bilmece bellek; çünkii ilk
iki cümleyi ezbere hatırlıyorum hâlâ;
"Karşı kıyıiar birden yaklaştı.
öbür günler, yaz kış, o kadar uzakta görü-
nenyapılar, akşam güneşine bulanmış, birşe-
rit gibi uzayıp giden Fenerbahçe, camdan ba-
kıldığında yanı başındaydı Orhan'/n."
Vardır Istanbul'un öyle lodoslu günleri. Kar-
şı kıyıiar birden yaklaşır. Hele, Sahil Yolu'ndan
Anadolu yakasına bakıyorsanız. Ya da Barba-
ros Bulvarı'ndan inerken, deniz, Kızkulesi an-
sızın size kucak açar...
Romanın ana kişileri dışında, birer figüran gi-
bi yaşayacak yan kişileri de olacaktı. Roman-
dan kopuk, küçük küçük yan öyküler.
örnekse, Karışma Sen'de, Orhan'ın sık sık
rastladığı üçlü. Orhan, tiyatro yönetmeniydi;
yaşamı gözlemekten çok hoşlanıyordu. Zaten
kendini tanıtırken, ille, "Röntgenci Orhan" di-
yordu.
Röntgenci Orhan'ın gözetlediği masada, genç
bir kızla bir delikanlı, kimi akşamlar da, altın çer-
çeveli gözlüğü olan biradam birlikte oturuyor-
lardı.
Orhan'ın uydurduğu hikâyede, delikanlı ha-
yata yeni atılıyordu. Evi, Aksaray'da bir arka so-
kaktaydı. Istanbul'un henüz İstanbul kaldığı so-
kaklardan birinde.
Bu sokağı betimlerken, Halîde Edib'in Sinek-
li Bakkal Sokağı'yla koşutluklar kurmak istemiş-
tim. Böylece, geçen zamanda, bazı İstanbul
sokaklarının, mimarinin, bitki örtüsünün, yaşa-
yışın hep aynı kaldığına işaret edecektim...
Delikanlının atak özlemleri, cesaretleri, top-
lum için bağlandığı ülküleri vardı. Aksaray'da
oturuyor, Kazlıçeşme'de bir deri işliğinde çalı-
şıyordu. Orhan kulak misafiri oluyordu ve de-
likanlı Kazlıçeşme'deki ortamı, yaşam koşulla-
rını anlatıyordu.
Yazabilmek için, günlerce, defalarca Kazlıçeş-
me'yegitmiştim. Tabakhanelersemti sırlarını ba-
na kolay kolay söylemiyordu. Bununla birlikte
o Kazlıçeşme gezintileri hayatımda derin iz bı-
rakmıştır. Burada yüzyıllardır dericilik her şeye
saltanatını hissettirmişti.
O kadar ki, semtin söylencesinde bile, deri-
cilik başı çeker. Rumeli'ye sefere giden aske-
re, Kazlıçeşme tabakhanelerinden deri malze-
me yetiştirilirmiş...
Semtte beni çarpan, doğrudan doğruya, Kaz-
lı Çeşme'nin kendisiydi. Tam ortada, kitabenin
altında bir kaz kabartması yüzyıllardır varlığını
koruyor. Handiyse beş yüz yıldır!
Kaz, soluk yeşildir.
Çeşmenin suyu o günlerde akıyordu. Yüzyıl-
larca akmış. Bilmem bugün de akıyor mu; Is-
tanbul'da -ne yazık ki- susuz pek çok çeşme
can çekişiyor.
Düşünüyorum da, delikanlı bunca ayrıntıyı
nasıl anlatacaktı, niye anlatacaktı? Çeşme, ta-
rihi hamam, Kasaplar Mescidi, Ayai Paraskevi
Kilisesi... Hepsi romandan taşacaktı.
Ama ben"/stenbu/"un da romanını yazmak is-
tiyordum.
öneriler:
Kitap / Bronz Yıllar, Sabahat Aykuteli, Ekim
2004. (Öğretmen yazar Kasev öğretmenler Din-
lenmeevi'nde geçen günlerini, derin bir içten-
likle dile getiriyor.)
Üniversite öğrencisinin sergisi
• ADIYAMAN (AA) - Mersin Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi 4. sınıf öğrencisi
Haydar Turan, memleketi Adıyaman'da
heykel sergisi açtı. Güzel Sanatlar
Galerısi'ndeki serginin açılışa katılan Vali
Hikmet Tan, Adıyamanlılan sanatsal ve
kültürel etkinliklerle buluşturacak
sanatçılara destek olacaklarını söyleyerek,
"Genç arkadaşımız bizim ilgiyle
ızlediğimiz bu güzel eserlerı meydana
getirmiş. Uıtıanm bundan sonra daha güzel
yapıtlar yaparak başarısını artırır" dedi.
Yapıtlanna ilişkın Tan'ı bılgılendıren
Haydar Turan da "Sergiyi gezenlerin
eserlenmı anlamlandımıada güçlük
yaşadıklarına tanık oluyorum. Zıyaretçıler
anlayamamakla birlikte eserlerimin önünde
bir haylı vakit harcıyor. Onları sanatı
anlamaya zorladığtm için bir bakıma görevimı
yaptığıma inanıyorum" diye konuştu. Sergi,
bir hafta süreyle açık kalacak.
Nejat Uygur Paris'te
• PARİS (AA) - Türk tiyatrosunun üstadı Ncjat
Uygur, Pans'te sahneye çıkacak. Avrupa'da
yaşayan vatandaşlan konu
alan, ilk kez sahnelenecek 'Vatan Kurtaran
Gurbetçi
1
oyunuyla Paris'te sanatseverlerle
buluşacak olan sanatçı, 'Bu oyunun ve Paris'in,
kendisi için özel bır anlamı olduğunu'
belirterek, 'gurbetçileri kendi yaşamlanndan
yola çıkarak güldürme konusunda çok istekli
olduğunu' söylcdi. Oyun, 5 ve 6 Şubat
tarihlerinde Theatre Gymnase Marie BelF
salonunda sahnelenecek.