Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2005 PERŞEMBE
HABERLER
'Etnik unsurları birbirine din bağlar' diyen Başbakan'a hukukçular tepki gösterdi
'Erdoğanyüzyıl geride'FIRATKOZOK
ANKARA - Başbakan Recep Tay-
yipErdoğan'ın, "Bizdeki etnik unsur-
faui birbirine din bağı bağjar" sözü
hukukçulann tepkisini çekti. Erdo-
ğan'ın sözlerini "gerçekkrden ko-
puk, hiçbir değeri olmayan açıkla-
malar" olarak değerlendiren Prof.
Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, "Müslüman-
bk diye bir üst kimlik yok. Eğer \-ar-
saArapbrbdaortakknnBğiy.Bunun
yaşadıgımız dünyada bir realite payı
yoktur" dedi.
Türkiye'nin önde gelen anayasa
hukukçulan Başbakan Erdoğan'ın,
"Türkiye'de, Türk, Kürt, Laz, Çer-
kez, Gürcü, Boşnak akhnıza ne gelir-
se var. Etnik unsurlan birbirine bağ-
byan önendi bir din bağı vardır. Çün-
kü Türkiye'nin yüzde 99'u Müslü-
• 'Müslümanlık diye bir üst kimlik olmadığını' vurgulayan Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, "Eğer
varsa Araplarla da ortak kimliğiz. Bunun yaşadığımız dünyada bir realite payı yoktur.
Başbakan'ın sözleri gerçeklerden kopuk, hayali, hiçbir değeri olmayan ütopik şeyler" dedi.
mandır" sözlerini değerlendirdi. Hu-
kukçulann görüşleri ana hatlanyla
şöyle:
Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğhı: Baş-
bakan muğlak konuşuyor. Türk kim-
liği bir alt kimlik değildir. Bütün dün-
yada vatandaşlık kimlıği dışında bir
millet kimliği vardır. Vatandaşlık
kimliği hukuki kimliktir. Bunun dı-
şında bir de millet kimliği vardır. Onu
belirleyen de milleti oluşturan tarih-
sel süreç içinde etkili olan çoğunluk-
tur. Eğer siz sadece bir hukuki kim-
lik var, onun dışında hepsi alt kim-
lik derseniz o zaman azınlık kim?
Türk milleti üst kimlik, bunun altın-
da kültürel alt kimlikler vardır. Türk
kiınliğinin üstünde hukuki vatandaş-
lık kimliği vardır. Başbakan'ın son
sözlerine göre, asıl tartışılması gere-
ken Müslümanlık diye bir ortak kim-
liğin olup olmadığıdır. Eğer böyley-
se o zaman biz Araplarla da ortak
kimliğiz. Neden Türkıye'dekilerle sı-
nırlıyoruz. Bu dunımda, iş "Ümme-
ti Müslümana" gıder. Bunlar tarih
boyunca çok tarhşıldı. Bunlar iflas et-
miş, yüzyıl önce bitmiş düşünceler
ama Başbakan hâlâ oralarda. Başba-
kan'ın sözleri gerçeklerden kopuk, ha-
yali, hiçbir değeri olmayan ütopik
şeyler. Müslümanlık diye bir üst kim-
lik yok. Eğer varsa Araplarla da or-
tak kimliğiz. Bunun yaşadığımız dün-
yada bir realite payı yoktur.
Prof. Dr. Ülkü Azrak: Yıllardır "ül-
kenin yüzde 99'u Müslümandır" de-
niyor. Bu söz aslmda aynmcılık, din
aynmcılığı. Kimlik dine göre mi be-
lirlenecek? Yüzde 99 kimlik, Müs-
lüman kimliği, geri kalanı dini azın-
lık. Alt kimlik orada mı? Başbakan'ın
bu sözleri daha önce söyledikleriyle
çelişkili. Üst kimlik dini birlikse,
Müslümanlan kapsar, onun dışında-
kiler Türkiye Cumhuriyeti vatanda-
şı değil... llk söylediği şeylerde
AB'nin hoşuna gitmeye çalıştı, şim-
di ümmet kavramını ortaya attı. Onun
bu hususta hiçbir ciddi bilgiye sahip
olmadığı ortaya çıkıyor ve bunlar
ciddiye alınacak sözler değil.
Prof. Dr. Zafer Üskül: Sosyolojik
olarak Türkiye'de halkın önemh' bir
bölümünün Müslüman olduğu doğ-
ru, bunun oranının yüzde 99'a ulaş-
tığı tartışmalı. Başbakan bunu sık sık
söylüyor. Bunu öğrenmek istiyorsa,
Devlet Istatistik Enstitüsü sayımda
inancı da sormalı. Oran ne olursa ol-
sun, Türkiye Cumhuriyeti sınırlan
içinde Müslüman olmayanlar da var,
inançsız ya da başka inanca sahip
olanlar da var. Aynca Müslümanlar
içinde farklı mezhepten insanlar var.
Ama, yurttaş olarak kimlik, belirle-
yici bir unsur olarak ele ahnamaz.
Laik demokratik bir devlette yurttaş-
lık kimliği, inanç unsururuyla belir-
lenemez. Burada yurttaşlık kimliği-
ni belirleyecek olan Türkiye Cum-
huriyeti'ne vatandaşlıkla ilgıli bağdır.
CHP lideri, Erdoğan'ın gezisi sırasmda 'ülkeyi kanştırmaya yönelik açıklamalar' yaptığını söyledi
Baykal: Pusulasmı şaşırmış• Türkiye'nin birliğini kaybetmesi tehlikesi
karşısında uyanda bulunması gereken
Başbakan'ın tam tersini yaptığına işaret eden
Baykal, "Başbakan mı değişir, Başbakan'ı mı
değiştiririz, bu iş böyle gitmez" dedi.
ANKARA (Cumhuri-
yetBûrosu)-CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal,
kimlik tartışmasıyla il-
gili "Tûrkiye'de etnik un-
surlan birieştiriti unsur
dm" diyen Başbakan Tay-
yip Erdoğan'a sert tepki
gösterdi.
CHPMerkezYönetim
Kurulu (MYK), Baykal
başkanlığmda toplandı.
Baykal, toplantı öncesi
yaptığı açıklamada, Baş-
bakan Recep Tayyip Er-
doğan'ın Avustralya-Ye-
ni Zelanda gezisi sırasın-
da "ülkevi kanştirmaya
yönefkaçıktamalar
1
' yap-
tığını söyledi.
Baykal, Türkiye'nin
devlet sisteminin iki te-
mel dayanağından biri-
nin siyasetin dinin etki-
si dışında şekillenmesi,
diğerinin de milletin et-
nik kimliğe, mezhebe ve
inanca indirgenemeye-
ceği ilkesi olduğunu kay-
detti. Bu iki dayanak nok-
tasına yönelik sistemli
bir saldınmn söz konusu
olduğunu, saldınlann te-
melinde de Başbakan'ın
yaklaşımının yattığını sa-
vunan Baykal, dinin çağ-
daş devletin temel daya-
nak noktası olmadığına
işaret etti. Türkiye'nin
bugünbanş,istikrar için-
de yaşamasuını altında
herkesin birbirinin inan-
cma saygı göstermesi ve
değer vermesinin yattığı-
nı kaydeden Baykal, "Pe-
ki mezhep farkhhklan,
herkesin dini algılayışın-
daki farkhhklar ne ola-
cak? Bu nasıl bir anlayış,
nasıl bir zUuüyet" görü-
şünü dile getirdi. Başba-
kan Erdoğan'ın insanla-
n aynştırmaya, gettolaş-
tırmaya, insanların öz-
gürlüğünü ortadan kal-
dırmaya yönelik açıkla-
malar yaptığını söyleyen
Baykal, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Başbakan pusulasını
şaşırmıştır. Türkiye'nin
pusulası, laik, çağdaş bir
ulus anlayışına dayanan
sosyal demokratik bir
cumhuriyettir. Laikük U-
kesini, çağdaş bir tophım,
ulus oluşturma anlayışı-
ıu tahrip etmeye yönelen
bir yaklaşun, Türkiye'yi
çok tehlikeli akınülara,
kayahklara sürükler. Bu-
na hiçbirimiz izin verme-
YTZ. Din tarüşması çoksa-
kıncalı ve tehhkeli. Bu-
nun sonu yok. lran'a,
Irak'abakm. 'Büyük Or-
tadoğu. Büyük Ortadoğu'
derken küçükTürkiye'ye
varmayabm, 'AB, AB'
derken Türkiye'nin bir-
Bğini kaybetmeyetim."
Türkiye'nin birliğini
kaybetmesi tehlikesi kar-
şısında uyanda bulun-
ması gereken Başba-
kan'ın tam tersini yaptı-
ğına işaret eden CHP Ge-
nel Başkanı Deniz Bay-
kal, u
Başbakan mı deği-
şir, Başbakan'ı mı değiş-
tiririz, bu iş böyle gitmez.
Ya Başbakan değişmeü
ya da Başbakan'ı Türki-
ye değiştirmeli. Bu ciddi
tehükeier karşısında böy-
le bir Başbakan, Türki-
ye'nin taşımakta giderek
daha çok güçhık çekece-
ği bir durum yaraüyorT>
görüşünü dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'la büükte Melbourne'deki Osmanlı Yaşhlar Köyü'nü ziyaret etti. (AA)
Yine türbanı gündeme getirdi
Yurtdışına her çıkışında türban konusuna değinen Erdoğan, toplumsal
mutabakatın sağlandığını ancakMeclis 'te mutabakat aradıklarını ileri sürdü
MELBOURNE (AA) - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Tûrkiye'de kabul edilse
de edilmese de türban konusunun bir sorun
olduğunu ifade ederek "Parlamentoda da
bfiyük bir çoğunluğun bu mutabakatın için-
de olması gerekir. Bu mutabakat sağlandV
ğı andan itibaren, diğer kurumlardaki mu-
tabakat noktasmda da bu işin rahathkla çö-
züleceğineinanryorum" dedi. Erdoğan, söz
konusu mutabakatın toplumun önemli bir
kesiminde, yüzde 70-80 dolaylannda sağ-
landığını öne sürdü.
Erdoğan, Melbourne'un Hume beldesin-
de Türklere seslendi. 37 yıldır Avustral-
ya'ya bir Türk başbakannı gelmediğini be-
lirten Erdoğan, ziyaret konusunda eleştiri-
lergeldiğini anımsatarak şöyle konuştu: "Bu
eJeştirfleri yine alacağız. Ne dedOer? 'Ne işi
var Türkiye Cumhuriyet Başbakanı'nın Ye-
ni Zelanda'da veya Avustralya'da. Yani ora-
larda da mı ticaret yapacak? Oralarda da mı
büyük alışverişler, ticaretler yapacak? Ora-
lardan ne alır ne satabiliriz' gibi, hayaü ta-
nımayan, ha> aö bilmeyen bir anlayışı önü-
müze sürmek istedifcr. Tabii biz bunlan du-
yar geçeriz. Bu manaknr Türkiye'yi kine ka-
patan. Bu manukûr Türkiye'nin büyüme-
smiengeDeyen. Biz, Türkive'yi aruk içine ka-
panan bir ülke olarak görmüyoruz. Hele
hele dünyanın bir diğer ucunda benim bir
vatandaşım olacak, bizoraya gftmeyeceğiz~
Gideceğiz. Buradaki vatandaşlannuzm so-
runlanyla yakmdan Ogileneceğiz.''
Daha sonra sorulan yanıtlayan Başbakan
Erdoğan, bir katılımcının "Tûrkiye'de ba-
şörtüsü sorunu ne zaman sona erecek" so-
rusu üzerine, katılımcılara "Burada böyle
bir sorun yaşanuyorsunuz değil mi" diye
sordu. Kalabalıktan "Hayır" yanıtını alan
Erdoğan, Tûrkiye'de kabul edilse de edil-
mese de bunun bir sorun olduğunu söyle-
di. Bir gerginliğe neden olmasın diye ''top-
lumsal ve kurumsal mutabakatın sorunun
çözümü için gerekli olduğunu" vurguladık-
lannı dile getiren Erdoğan, mutabakatın
toplumun önemli bir kesiminde, yüzde 70-
80 dolaylannda sağlandığını iddia etti. Par-
lamentoda da büyük bir çoğunluğun bu mu-
tabakatın içinde olması gerektiğini kayde-
den Başbakan Erdoğan, bu mutabakat sağ-
landığı andan itibaren, diğer kurumlardaki
mutabakat noktasında da bu işin rahatlıkla
çözüleceğine inandığını kaydetti. Erdo-
ğan'ın, "Ama yasama orgammn içmdeki
mutabakat çok önemH Aksi takdirde top-
hımdagerOim olur ki bu ülkede sıkınüya yol
açar'' diye konuşması dikkat çekti.
ANAVATAN LlDERl MUMCU, BAŞBAKAN'A YÜKLENDÎ
'Mületin dininden eliniçek
9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anavatan
Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu. Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan'ın "etnik unsurlar
din bağı ile bağh" sözlerine tepki gösterirken
"Yine bir dinamit gibi tarüşma ortaya koydu.
ADah aşkma, milktin dininden eli-
ni çek" dedi. Enerjide "jrüzyıhn
soygunu''nun gerçekleştiğine dik-
kat çeken Mumcu, "AKP grubun-
dan >1ikselen. namuslu milletvekil-
lerinin vkdanmm sesidir. AKP gru-
bunun en az üçte ikisinin -pa\laşım
şebekesinin içinde olmayanlann-
vkdam çok rahatsız, yarah" açık-
lamasını yaptı.
Mumcu, dün parlamentoda par-
tisinin grup toplanhsında yaptığı
konuşmada, Erdoğan'ın "Dİj'ar-
bakır'dagörüpanlamadığını,Veni Ze-
landa'da anladığınıve sorunun admı 'bölücülük'
olarak amp teşhisini düzelttiğini'1
vurguladı.
Mumcu, "Kürt sorunu dediniz,karşısında Türk
sorunuyaratonız.Buetniktakmumzneredenge-
• MHP Genel
BaşkanYardımcısı
Vural, Erdoğan'a
artık dur denilmesi
gerektiğini
belirterek,
"Cumhuriyet
savcılannı göreve
davet ediyorum"
diye konuştu.
Kyor?" sözleriyle de Erdoğan'ı hedef aldı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural
da Erdoğan'ın açıklamalanna tepki gösterdi. Vu-
ral, Başbakan Erdoğan'ın ırkçılık ve bölücü-
lük yaptığını belirterek, "Cahiliye dönemiıün
kavmryetçiliğini reddeden İslam
anlayışını Başbakan bu sefer de
kavmiyetçüiği örtmek için kullan-
maya cüret etmektedir. Başbakan
miDi IdmKgimiyi aynşnrma görev-
Bsi gibi çahşmaktadır" dedi. Baş-
bakan'ın, Türk milletine kimlik
arama sevdasından vazgeçmesi ge-
rektiğini \'urgulayan Vural, "Türk
milleti adına egemenliği kullanan-
lann Türk milletinin mitti kimliği-
ni altüst etmesine artık dur deıül-
meh'dir. Bu konuda herkese görev
düşmektedir. Cumhuriyet savcıla-
rmı göreve davet edijıorum" dedi. DSP Genel
Başkanı ZekiSezerde "Uhısbflincine sahip bu-
lunmayan bir Başbakan, Türkiye için büyük
bir taKhsizüktir'
1
açıklamasını yaptı.
TOSUN: MECLÎS'TE BULUNAN MUHAFIZ ALAYINI ÇEKtN
ÂKP'nin 'asker'rahatsızlığı
ANKÂRA (ANKA) - AKP Tokat Millerve-
kıli Resul Tosun, Ankara'nm "sivil bü" baş-
kent" yerine "askeri bir başkent" görünümü
içinde olduğunu sa\aınarak Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral HilmiÖzkök'e, "Mecfis'te bu-
hınanMııhaDzAlayı'nıçeknr çağ-
nsuıda bulundu.
Tosun, AKP'ye yakınlığıyla bi-
linen Yeni Şafak gazetesindeki kö-
şe yazısında, Ankara'nm askeri
çehresinden şikâyet etti. Tosun, "Si-
yasetin merkezi olan başkent Anka-
ra, siyasi görüntüden ziyade aske-
ri bir görüntüye sahiptir. Başka bir
ifadeyle, Ankara'da atnğınız her
admı, askerin siyasi başkent üze-
rindeki eddsini hal diByle haykır-
maktadu"" dedi. AB'nin birçok
başkentini ziyaret ettiğini dile geti-
ren Tosun, ancak hiçbir başkentte Ankara ka-
dar "askeri renk" görmediğini söyledi. Tosun,
Ankara'nm giriş ve çıkışlannın kışlalarla dolu
olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
• AKP Tokat
Milletvekili Resul
Tosun, Yeni Şafak
gazetesindeki köşe
yazısında, AB'nin
hiçbir başkentinde
Ankara kadar
"siyasi renk"
görmediğini ileri
sürdü.
"Asıl milli iradenin vansıdığı yer olan TBMV1
çevnesindekigörüntü,AnkaraŞasrvübir başkent
ohnaktançok,askeri birbaşkent görüntüsü ver-
mektedir; askerin shaset üzerindekiağni^mıçok
bariz bir şekilde göstermektedir. Demokrasinin
temel unsunı olan halk iradesinin
yansıdığı TBMM'nin hemen yanı
başmdayeralanGeneflanrmay Baş-
kanhğL,Hava Ku\\iederi Komutan-
hğı, Kara Kmvetleri Komutanhğı,
DenizKuvvetieri Komutanhğı, Jan-
darma Genel Komutanhğı, Kara
HarpOkulu, hiçbirAB üyesi ülke-
de benzerine rastianmayan bir gö-
rüntü vermektedir."
Tosun, TBMM'nin orta yerin-
de, milletvekili bürolannın bitişi-
ğinde bulunan kışlanın, milletve-
killerinin çalışmalannı olumsuz
yönde etkilediğini belirtti. Tosun, "MflktvekO-
leri askeri eğitim sedalanmn gölgesinde görev
yapmaktadır, bürolanna gelen misafhier şaşa-
kalmaktadır" diye yazdı.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Cumhuriyet ve Hasan
Cemal
Hasan Cemal'in günlüğü, Cumhuriyet'ten nef-
ret eden herkes için şüphesiz bir deniz.. İçinde tür-
lü çeşitli Hasan Cemal "balıklan".. Büyük bir "Cum-
huriyet avı" var basında.. Bu avı ateşlediği için Ha-
san, memnun mu? Gazetelerde yayımlanan söyle-
şilerine, demeçlerine bakılacak olursa, zaten öyle
bir sorunu yok, bunları aşmış!..
Heranı, hergünlüktek yanlıdır. Yazan insanın "ba-
kışı, niyeti, siyaseti.." belirler yazılanlan.. Neyi vur-
gulayacaksınız, neyi ön plana çekeceksiniz.. Neyi
anlatmayacaksınız.. Neyi görmezden geleceksi-
niz.. Neyi, bağlamından kopartacaksınız..
Hasan, zerre kadar seçiçi olamamış, kendini tu-
tamamış, özellikle kişiler için sarf ettiği sözcükler-
de.. öyle ki bunları bir araya getirseniz, dersiniz ki,
siyasal terminolojiden bu kadar habersiz bir insan..
Bir TV'deki söyleşide hızını alamadı, "neo-faşist"
kavramını da "sepetine" attı!
Bir gazeteye verdiği yanıtta, "komünizm"\r\ he-
nüz bir ütopya olduğundan bile bihaber, neredey-
se!.. Insanlann ütopyasına saldınyor, tıpkı komüniz-
me gerçekmiş gibi saldıran ve onu öcü ilan eden-
lergibi..
Hasan, bütün "gelecek giysilerinden" soyun-
muş! Üzerine, günün, kapitalizmin, liberal giysileri-
ni çekmiş, caka satıyor manşetlerde! En büyük ço-
ğunluk gibi "zamanı yaşıyor"..
• ••
Hasan Cemal, Cumhuriyet'te iyi gazetecilik yap-
tı. Zaten bu özelligi ile 11 yıl Genel Yayın Müdürü
olarak kaldı.. Gazetecilik ilkeleri var.. Hasan Cemal,
salt gazeteci olduğu için oturmadı o makama, ay-
nı zamanda "solcu - Avcıoğlu geçmişi" de seçil-
mesinde yol gösterici olmuştur.
Acaba "solculuğu", daha o zamanlar kendisine
bile itiraf edemediği bir "takıyye" miydi? Hadi ha-
fifletelim: "Sürüklenen solcu" muydu, diye soralım..
• • •
"Cumhuriyet", tarihimizin "elmas parçası" Bir
pırlanta!
Bu nedenle herkes Cumhuriyet'i "kendi portfö-
yünde" görmek istedi, istiyor.
Aydın Doğan, Turgay Ciner, Uzan'lar, Koç ve
başkalan..
Cumhuriyet çok önemli..
Nadir Nadi'nin vefatından sonra, gazetede bir "ik-
tidar savaşı" başladı. Beklenen bir mücadele!
Nadir Bey'den sonra Gazete'yi esas kim belirie-
yecekti, sahiplenecekti? "Mirasın sürdürücüsü"
olacaktı?
Şüphesiz, Cemal - Selçuk farklı çizgilerdi.. Ama
Nadir Bey bu çizgileri bir arada tutabildiğine göre,
uçurumlar yoktu aralannda..
Burada belirleyici rol üstlenmesi gereken biri ge-
rekiyordu ve aslmda o da vardı: Emine Uşaklıgil!
Nadir Bey'in mirasını, sanki, en azından "ailepat-
ronajı" bakımından, Emine Uşaklıgil sürdürebilir
miydi?
"Müessese Müdiresi" Uşaklıgil'in zayıf yönü, ga-
zetenin fikir ve yayın tarafında olmamasıydı. Şüp-
hesiz bir Nadir Bey gibi, gazeteye damgasını vura-
mazdı.. Bu da beklenmiyordu.
Ama Emine'nin Nadir Bey'den öğreneceği bir
"tarihsel deneyim" yok muydu? Mesela Gazete'yi
"bir arada tutmak", "bütünlüğü korumak" gibi!
Cumhuriyet'in yakın geçmişi göstermişti ki, Gaze-
te'nin en önemli yönü olan fikir ve yazariannı dışla-
dığınızda, okur sırtını dönüyor ve satış hızla 30'la-
ra vuruyordu..
"Patron", ileriye bakar. Sahip olduğu değeri da-
ha da geliştirmeye önem verir.
Ancak, Uşaklıgil bu çatışmada taraf oldu! llhan
Selçuk'lara, en hafıf deyimiyle karşı olması, "pat-
ron " gibi davranmasını önledi.. Biriiktelikleri öne çı-
karma, "uzlaşı kültürü"yaratma, Gazete'nin en çok
ihtiyaç duyduğu "felsefe"nin yerinde, kavak yelle-
ri esiyordu!
Acaba Uşaklıgil, Cemal 'lerie biriik olmasaydı, ay-
nlıklan törpüleme rolü üstlenseydi, gazetede "rest-
Ieşme" yaşanır mıydı?
• • •
Hasan Cemal + Emine Uşaklıgil, bu savaşı kay-
bettiler. Gazete 33 binlere vurdu. Aile, llhan Selçuk'la-
n geri çağırmak durumunda kaldı..
Hasan Cemal, Gazete'de kaybetmiş bir insan. Her-
halde hayatındaki "en önemli"yenilgısi olsa gerek..
Günlüğünü en acımasızca yayımlamasında bu ye-
nilginin izlerini aramamak, safdillik olur! Kitaptan yan-
sıyanlar ve yorumlar, Hasan Cemal'in "özeli" nite-
liğini kaçınılmaz olarak taşır.
Hasan Cemal'in "öze//"ni, sadece Cumhuriyet
yenilgisi mi oluşturuyor? Hayır tabii ki..
Günlüğün acımasızlığında, başka bir "Hasan Ce-
mal Özeli" daha var: "Saf değiştirmiş" olmak! Gö-
rüş değiştirenlere bir şey demem. Eleştirmem! In-
sanlık durumlanndan biridir!
Görüşleri, bakışlan, tarihin mihenk taşı pratiğin-
de sentezlemek ve geliştirmek başka, reddetmek
başka.. Ama görüş değiştirenlerin, bu görüşleri hâ-
lâ savunanlara saldırmalarını anlamam!
Hasan Cemal, tamam. geçmişinin "özeleştirisi-
n/"yapanyüzbinlerceden bıri. Bugünün kapitalizm
destekçisi, Vvashington keşifçisi.. bu yeni konumu
da Hasan Cemal'in "özellerinden" ikincisi.
Hasan Cemal'in, gazetelerde yayımlanan söyle-
şilerinde, "AB'yi savunmak = demokrasi cephe-
si" denkiemini kurması da bir tuhaf!
Hasan, söyieşilerinde, "kendigörüşleri"n\ bir mi-
henk taşı yapıyor! Radikal laiklik, bir rezalet! Ola-
caksan "ılımlı laik" olacaksın!
AKP'ye asla "takıyye yapıyor" diyemezsin, yok-
sa "demokrasi ve parlamenter düzen düşma-
nı" safiardasın!
Daha bir sürü şey.. Ne diyeyim?
Hasan'ı bugünlere taşıyanın, Cumhuriyet ve sö-
vüp saydıklan olduğunu belirtmeyi de, az kaldı unu-
tuyordum!
Minnet duygusu beslemesi için değil, sadece bi-
raz "ölçü" duygusu aradığım için..
obursali(a cumhuriyet.com.tr.
Ata'ya sevgi seli
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk'e olan minnet ve sev-
gi duygusuyla milyonlarca yurttaş Anıtka-
bir'e sel olup akıyor. Anıtkabir'i, Kasım ayı-
nın 27 gününde gencinden yaşlısına, öğrenci-
sinden turistine 857 bin 994 kişi ziyaret etti.
Bu rakamın, 2004 yılı toplam ziyaretçi sayısı-
nın üçte birinden daha fazla olduğu bildirildi.