29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2005 PERŞEMBE 14 JV LJ İ J X U JK. kulturtş cumhuriyet.com.tr Sofokles'in ünlü 'Antigone' oyımu Ayşe Emel Mesci'nin yorumuyla sahnede Başkaldırankadınıngücü SEVDA-CENAP AND VAKFI'NDAN ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Devlet Tiyatrolan'nın yeni se- zon oyunlanndan "Antigone", 14 Aralık Çarşamba akşamı Irfan Şa- hinbaş Sahnesi'nde, tiyatrosever- lerle buluşuyor. Daha önce Brecth, Cocteau, Artaud gibi pek çok ya- zann sahneye uyarladığı Sophok- les'in bu klasik yapıtını bu kez, yıJ- lannıriyatroyavermiş, yurtiçinde ve yurtdışındapek çok oyuna yönetmen ve oyuncu olarak imzasını atmış olan Ayşe Emel Mesci yorumlu- yor. Oyun, ailesine sahip çıkan ve ge- lenekleri uğruna ölümü göze alan bir kadının yasalara karşı isyanını ve aş- kını anlatıyor. Oyunda, Zeynep Ya- sa Çimenser, Mustafa Şekercioğ- lu, Nihat Hakan Güney, Edip Tü- merkan, Haluk Cömert ve Te- oman Gülen gibi deneyimli tiyat- ro oyunculan oynuyor. Dekor tasa- nmı Murat Gülmez'in, ışık tasan- mı ise Zeynel Şahin'in. Oyunun yönetmeni Ayşe Emel Mesci ile An- tigone uyarlaması ve tiyatro üzeri- ne bir söyleşi yaptık. Tarihtekl ilk anarslst kadın - Antigone tarihteki ilk anar- şist kadın olarak bilinivor. Bu ka- rakteri neden seçtiniz? AYŞE EMEL MESCİ - Antigo- ne, konservatuvar yıllanndan beri hep zihnimi işgal etmiş bir konuy- du. Çok yönlü ve çok katmanlı bir oyun. Pek çok kişiye göre farklılık göstenyor. Tiyatroda, erkek kahra- man olarak Hamlet ne kadar önem- liyse, Antigone'da kadın kahraman olarak o derece önemli. Oyunda devlet, birey, yaşayanlann ve ölüle- rin haklan, gençlik ve yaşlılık, tan- nlar ve insanlar, kadın ve erkek ça- tışması yoğun olarak işleniyor. - Oyunda bir yöneticinin nite- liklerini, hırslarını görüyoruz. Bu açıdan bakarsak günümüz yöne- ticileriyle benzeriikler taşıyor mu? MESCİ - Tabii ki, o kadar çok benzer yanlan var ki. Bugün de her anlamda, her kurumda çok ataerkil ve ben merkezci bir düzene sahi- biz. Gerek genel, gerek özel plan- da kadın bir sömürge olarak görü- lüyor. Sophokles'in eseri yazdığı dönemlerde de bugün olduğu gibi Ayşe Emel Mesci'nin yönettiği oyun 14 Aralık'ta başlıyor. A yşe Emel Mesci: "Brecht'in, Cocteau'nun, Artaud'nun Antigone x B uyarlamaları var. Onlar, 2. Dünya Savaşı 'ndan sonrayazılmışlardır. <Z JL Metindeki Kral Kreon 'u Hitler ile benzeştirmişlerdir. Ben, metni yazıldığı döneme uygun olarak düzenledim, ama 21. yüzyıldan bir bakışı da oyuna yansıitım. Özellikle bir meseleye dayandırmadan, yaşadığımız dünya düzenine uygun bir rejiyaptık." "Her şeyi anlayan bir seyirci da- ima vardır" sözünden yola çıkarak eseri sahneye koyuyoruz. düzene boyun egen kadın figürünü görebiliyoruz. - Antigone klasik bir yapıt ve birçok yazar tarafından da yo- rumlanmış. Siz nasıl yorumladı- nız? MESCt - Brecht'in, Cocteau'nun, Artaud'nun Antigone uyarlamala- n var. Onlar, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yazılmışlardır. Metindeki Kral Kreon'u Hitler ıle benzeştirmişler- dir. Ben, metnı yazıldığı döneme uygun olarak düzenledim, ama 21. yüzyıldan bir bakışı da oyuna yan- sıttım. Özellikle bir meseleye da- yandırmadan, yaşadığımız dünya düzenine uygun bir reji yaptık. -1 cu açık bir oyun diyorsunuz. Günümüz Türkiyesi'ndeki pek çok soruna, üst kimlik-alt kimlik tartışmalanna, mezhep tartışma- larına dayandırabiliriz öyleyse Antigone'yi. MESCİ - Kesınlıkle dayandırabi- liriz. Seyirci, şartlanmadan oyuna ba- kabilsin istedim. Oyundaki bugü- nü ve yazıldığı dönemi seyirciye göstermek gerekir, ancak parmağı- mızı gözüne sokarak değil. Birtakım simgeler ve göstergelerle. Herkes birikimine göre anlayabildigini çı- karacak oyundan. Shakespeare'in 'Sanat politikanın üstündedlr' - Özellikle 80 sonrası, Türki- ye'de sanata politik yaklaşmak- tan korkulur oldu. Sahnede siya- si bir söylem aktarmak yanlış mı? MESCİ - Her şeyden önce bu işi estetik olarak yapmak önemli. Ti- yatro, sanat bence politikalann üs- tündedir. Bir politikaya angaje sa- nat yaratıcı olamaz. Ancak mesaj- lan çok sağlam olursa her yere gön- derme yapabilirsiniz. Politik olma- yan sanat yoktur. - Yurtiçinde olduğu kadar yurt- dışında da birçok oyuna oyuncu ve yönetmen olarak imza arrınız. Avrupa ve Türkiye'deki tiyarroya bakış açılannı nasıl değerlendirir- siniz? MESCİ - Çok farklı. Biz Avru- pa'dan bu alanda da çok gerideyiz. Her şeyden önce coğrafyamızın far- kında değiliz. Sanatuı fışkırdıgı bir alanda yaşıyoruz, ancak kullanma- yı bilmediğimizden gelişemiyoruz. Kötü taklitçiler olduğumuz için de kendi uygarhğımıza has bir anlayış geliştiremiyoruz. Disiplinli değiliz. Tiyatro disiplin üzerine kuruludur. Usta-çırak ilişkisi artık ortadan kalk- tığı için herkes usta olduğunu sanı- yor. Oysa oyunumuzda çok önem- li bir söz var: "Kimse bilmez ate- şin yaktığını, yaünayak ateşte yü- rümedikçe." Bu yolda ayağımız yana yana gidersek belki dünya ti- yatrosunun geldiği yerlere gelebi- liriz. - Seyircinin de seçici olması ge- rekiyor, değil mi? MESCİ - Seyircınin seçici olma- sını tiyatro sağlar. Seyirciyi düşün- dürecek, geliştirecek oyunlan sah- neye koymak gerekir. Seyircinin düzeyine inmek değil, seyirciyi yu- karıya çekmek gerekir. Özellikle Devlet Tiyatrolan için özel tiyatro- laruı kâr amacı gütmesi gibi bir du- rum söz konusu olamaz. Onlar hal- ka bir hizmet götürüyor. Seyircinin isteklerini karşılamak gibi bir gö- revleri yok. Seyirciyi eğitmek, ona bir kültür birikimi aşılayabilmek için tiyatro var. - Kültür BakanlığTnın kültüre ayırdığı binde beşlik bütçeyi ye- terli buluyor musunuz? MESCİ - Bir ülkede sanata bin- de beşlik bir pay ayırmak ülke kül- türsüz olsun diye uğraşmak demek- tir. A\Tupa topluluğuna girmek is- teyip kültüre bu kadar değer ver- meleri şaşırtıcı. Özellikle ödenekli ve özel tiyatrolann durumunu dü- şünecek olursak, çok az bir miktar bu. 40 yıldır tiyatroyla uğraşıyo- rum. Sözleşmeli değil, hizmet alı- mı karşılığında görev yapıyorum. Anlayacağınız sürekli bir işe, sos- yal güvenceye sahip değilim. '3. Akdeniz Çağdaş Müzik Günleri' kapsamında Hüseyin Sermet, îtalyan Kültür Merkezi'nde bir konser verdi Puslu anılardaki Istanbul...AYÇA TEZER Borusan Kültür ve Sanat Merkezi, îtalyan Kültür Merkezi, Ispanyol Cervantes Enstitü- sü ve Yunanistan Konsolosluğu'nun ortakla- şa düzenledikleri '3. Akdeniz Çağdaş Mü- zik Günleri' kapsamında, Fransa'da yaşayan, dünyaca tanınmış piyano sanatçınuz Hüse- yin Sermet bir konser verdi. Dün akşam Îtal- yan Kültür Merkezi 'nde gerçekleşen konser- de sanatçı 'Reminiscence' (Puslu Anılar) ad- lı kendi bestesinin yanı sıra Eray Özdemir "in de bir bestesini seslendirdi. Özdemir'in yapı- tını seslendirirken Sermet'e, Borusan Istanbul Filarmoni Orkestrası'nın başkemancısı Pelin Halkacı Akın ve îsveç 'ten gelen saksofon sa- natçısı Jörgen Petersson eşlik etti. Kendi bestesini seslendirdi Türkiye'ye ikinci kez besteci olarak çağnl- dığına dikkat çeken Hüseyin Sermet, daha ön- ce de Iş Sanat'ta Tokyo Senfoni Orkestrasrmn ısmarlaması üzerine besteledigi 'Rüya ve Kâ- bus' adlı yapıtının seslendirildiğini belirtti. Borusan Kültür Merkezi tarafından Çağdaş Mü- zik Günleri'ne besteci olarak çağnlmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Ser- met, konserde seslendirdiği bestesinin öykü- sünü şöyle anlatıyor: "Fransa'daki Çağdaş Müzik Günleri'nde seslendirilmesi için fes- tivai kurulu benden bir beste istedi. Bunun için aslında başka bir bestemi vermiştim. Ama festivalin başlamasına iki ay kala, ba- na bu parçanın seslendirilmesinin onlar için çok zor olduğunu söyleyerek, çalması daha kolay ve özgünlüğii de mümkün oldu- ğu kadar az olan başka bir yapıt bestele- memi istediler. Ben de iki-üç hafta içinde 'Reminiscence', yani 'Puslu Anılar' adlıya- pıtımı besteledim. Özgünlüğü az olan bir yapıt istemelerinc rağmen dayanamayarak yapıta çok sevdiğim sazlardan biri olan ne- yi de koydum." Yapıtını bestelerken esin kaynağı, son za- manlanna yetiştiği eski Istanbul günlerinin sisler içindeki anıları olmuş. Büyükbabası ile babaannesının Sanyer'deki sobalı, sedirli, cumbalı eski Istanbul evleri, 78'lik taş plak- Hüseyin Sermet 21 Arabk'ta yine İstanbulda. lar, eski gramafonlar... Bilinçaltında kalan bu puslu anılannm izinde eski bir Istanbul tür- küsü olan 'Çamlıca Yolunda'dan yola çıka- rak bestelemiş 'Reminiscense'ı. Fransa'da bestesini ilk kez seslendirirken özellikle ney konusunda çok zorluk yaşadığı- na değinen Sermet,"Yapıtı seslendirirken ba- na Fransız bir ney sanatçısı eşlik etti. Çok güzel çalmasına rağmen tıpkı Türkiye'de- ki ney sanatçıları gibi o da nota bilmiyor- du. Dolayısıyla çauşmamız çok zor oldu. İstediğimin tam anlamıyla yapılabildiğini söyleyemem" diye anlatıyor. Türkiye için blr artı Akdeniz Çağdaş Müzik Günleri'ne ilk kez katıldığını söyleyen Sermet, bu etkinligi elin- den geldiği kadar desteklemeye her zaman hazır olduğunu açıklıyorveekliyor: "Herfır- satta sanki birbirimizi ikna etmek ister gi- bi ne büyük ülke olduğumuzu söylüyoruz. • Çağdaş Müzik Günleri 'ne besteci olarak Çağnlmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Sermet konserde 'Reminiscence' (Puslu Anılar) adlı kendi bestesininyanı sıra Eray Özdemir 'in de bir bestesini seslendirdi. Sermet, "Türkiye'de Çağdaş Müzik Günleri 'nin yapılması Türkiye için bir artıdır. Bunun arkasının gelmesini, umuyorum " diyor. Büyük ülke olmak, sadece Ben büyüğüm' demekle olmuyor, davranışlarınızla da bu- na uygun bir siyaset üretmeniz gerekir. Bu da yalnızca siyasetle olmaz, kültür sanat da çok önemli. Türkiye'de 'Çağdaş Müzik Günleri'nin yapılması Türkiye için bir ar- tıdır. Bunun arkasının gelmesini, daha da gelişmesini umuyorum. Hatta bu, yalnızca Istanbul'la sınıriı kalmamalı, diğer şehir- lerde de yapılmalı." 21 Araİık'ta Akbank Sanat'ta, 20 Ocak'ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda birer konser verecek olan Hüseyin Sermet. mayıs sonunda da Iş Sanat'ın kendisine ısmarladığı 'Heykeller' adlı yapıtı seslendirecek. Aynı konserde Arif Mardin'in de bir yapıtını ses- lendireceğini belirten Sermet, "Arif Mar- din klasik müzik bestecisi olarak bilin- miyor. Ama Mardin babamın öğrencisidir ve çok iyi bir müzisyendir. Onun, ben bebek- ken, 'Bunu bir gün Hüseyin büyür de çalar' diye besteledigi bir yapıtını seslendireceğim İş Sanat'ta" dedi. * 'Makro/ Detay' atölyesi... Kültür Servisi - Fototrek Fotoğraf Merkezi tarafından düzenlenen 'Makro/Detay' başlıklı atölye çalışması katılımcılan 10 Aralık Cumartesi saat 19.00'da açılacak sergi ve düzenlenecek dia gösterisiyle çalışmanın sonuçlannı izleyicilerle paylaşacak. Makro; yakın çekimle büyültülerek girilen, bizlerin çıplak gözle göremediğimiz başka bir dünya, 'küçüklerin dünyası'dır. Makro fotoğraf olarak adlandınlan yakın çekimler, fotoğrafçılıkta en sevilen ve yaygın türlerden biridir. Ekirn topluluğu Nilay Yüksel, Tuncer Baybağ, Şerife Dalcı, Işıl Güçlü, Funda Çalık, Kerem Olgaç, Altay Genç, Gürkan Aslan, Cesur Uluocak, Aydın Demir, Kaan Kaner, Muzaffer Malkoç, 4 hafta boyunca danışman Mehmet Özşimşek ile birlikte çekimler yaptı. Atölyede katılımcılar en çok ilgi duyulan böcekler, çiçekler başta olmak üzere bu dünyaya ait birçok şeyi çekim alanına aldılar. Sergide 25 adet 26x38 cm. boyutlannda fotoğraf bulunuyor. Sergi 30 Aralık'a dek görülebilir. (0 212 251 90 14 - 245 78 57) Doğramaef va ödülü törenle verildi. îhsan Doğramacı 'ya Onur Ödülü AJVKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Sevda Cenap And Müzik Vakfı'nın, 1989 yıhndan beri Türk müzik yaşamı- na katkıda bulunmuş besteci, yorumcu ve müzik eğitimcilenne verdiği Vakıf Onur Ödülü Altın Madal- yası'nuı 18.'si, önce- ki gece MEB Şûra Salonu'nda düzenle- nen törenle Prof. Dr. İhsan Doğramacı'ya sunuldu. Bugüne kadar Ah- met Adnan Saygun, Leyla Gencer, Ce- mal Reşit Rey, Suna Kan, İdil Biret, Hik- met Şinışek, Faik Canselen ve Ayhan Baran gibi seçkin sa- natçılara verilen ödü- le, bu yıl "Türki>'e ve Ankara'nın çok ses- li müzik yaşamına ve müzik öğretimi- nin yaygınlaştınl- masına" önemli kat- kılanndan dolayı ilk kez müzik alanı dı- şında bir kişı. Prof. Dr. thsan Doğrama- cı değer görüldü. Törende konuşan Vakıf Yönetim Ku- rulu Üyesı Dr Erdo- ğan Okyay. ödülü Doğramacı'ya ver- melerinın nedenini açıklarken "Doğra- macı, uğraş alanına giren her konuda ol- duğu gibi, müzikçi- lerimizin desteklen- mesinde, korunma- sında ve müzik ku- rumlanmızın üni- versite içinde yapı- Iandırılmasında inançb, bilinçli, sa- bırlı ve inatçı bir tu- tum takınmış, ola- ğanüstü başarıiı bir eylem planı uygula- mıştır" dedi. "Şimdiye kadar birçok ödül aldım, ancak bu akşamki ödülün anlamı be- nim için bambaşka" dıyen Prof. Dr. Doğ- ramacı da duyguları- nı şöyle dile getirdi: "Teşekkür sözcü- ğü içimdeki hisleri ifadede cılız kalır. Mesleğim hekimlik ve eğitimdir. Fakat her zaman nıüziğin önemini anlamış ve buna dikkat etme- ye çalışmışımdır. Hiçbir gün bana böyle bir ödülün ve- riJeceğini düşünme- sem de aslında bu müzikle ilgili aldı- ğım 2. ödüldür. İlki 1981yılındaCenev- re'de toplanan Dün- ya Sağlık Assamble- si'nin verdiği Leon Bernard Vakfı Ödü- lü'dür. Bu ödülü alırken bana söyle- nen, yaşadığımız ça- ğın kültür enerjisi- ne muazzam bir destek verdiğimiz- di. Bu, benim şah- sımdan ziyade Tür- kiye için önemli bir jestti." Anlamlı blr ödül Cumhurbaşkanı • Ahmet Necdet Se- zer törene gönderdi- ği mesajda, "Sevda Cenap And Müzik Vakfi'nı, özverili ça- üşmalarla, sanatın yaşamımızın ayrü- maz bir parçası ha- line getirilmesine katkılanndan dola- >ıkutluyor,2005Yı- lı Onur Ödülü Al- tın Madalyası'nın Prof. Dr. İhsan Doğ- ramacı'ya verilme- sini aniamb buluyo- rum" dedi. Tören, Gürer Ay- kal yönetimindeki Bilkent Senfoni Or- kestrası ve Gülsin Onay konseriyle so- na erdi. Ali Sirmen "Âtatörk ülusçuluğu" 8 Âraiık 2005 torihfi söyieşimız 15 Âraiık 2005e erîeienmiştir. rARAŞTIRMACI mumcu§îi!! !tllit Pans Caddesı No 14 Kavaklıdere - Ankara Tel. (0312) 417 77 20 pbx Faks (0312)417 57 46 e-posta umag@umag org tr www umag org tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle