19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ARALIK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET MİiJVUil \JİVJLİ [email protected] •# Ersin Ozince, konut kredilerindeki faiz oranının Emlak Bankası dönemini de geride bıraktığını açıkladı 'Hıç bu kadarucuz olmamıştı' TBB RAPORU Riskler de bol, olumlu gelişmeler de Ekonomi Servisi- TBB'nin Türkiye ekono- misı ve bankacılık siste- mındekı gelişmeler üzeri- ne hazırladıgıraporda enf- lasyon ve faizde olumlu gelişmeler yaşandığı ifade edüırken: gelecek döneme ilişkin olarak şu konulann önem kazanacağı kayde- dildı: • Sermaye hareketlerinin yönetimi •Portfoy tercıhlerinde (ya- bancı yatınmcılann) hızlı değişme •ABD ve AB'de faİ2 oran- lannda yükselme eğilimi •Enerii maliyetinde artış •Kamunun davranış deği- şikliği •Rekabet gücünün zayıf- laması •Özel sektörde tasarruf düşüşü ve tasarruf açığın- dabüyüme •Kayıtdışıük ıle mücadele. FAÎZ YÜZDE 0.99 Bankalar mortgage \ da beklemedi Ekonomi Servisi - Bankalann konut kredisinde artan rekabeti, beklentilerin aksine 2006 yılı gelmeden faiz oranını yüzde 1 'in altına düşürdü. Bankalann son zamanlarda ardı ardına düşürdüğü konut kredisi faizlerinde ilk kez 1 'in altına düşen banka Anadolubank «ldu. Anadolubank, 120 aya kadar vadeyle kullandırdığı konut kredilerine uyguladığı faiz oranını dünden itibaren yüzde 0.99 olarak uygulayacağuıı açıkladı. Türk Ekonomi Bankası (TEB) da 10 yıl vadede aylık yüzde 1.15 olan konut kredisi faizi oranını yüzde 1.09'açekti. Türkiye'de krizin yaşandığı 2001 yılımn sonunda konut kredisi faiz oranı yüzde 5.50 düzeyindeyken bu oran 2002 sonunda yüzde 3.65, 2003 sonunda yüzde 2.40 seviyesini gördü. Ekonomideki gelişmeler ve düşen faizlerle birlikte 2004 sonunda yüzde 2.10 düzeyine kadar gerileyen konut kredisi faiz oranlan. beklentilerin aksine, 2006 yılı gelmeden yüzde 1 'in altına inmiş oldu. 1963'TENBERİVAR VergiKonseyi 'nden cemaat açıklaması Haber Merkea - Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysai, yeni hazırlanan Kurumlar Vergisi Yasa Taslağf ndaki "cemaatfcrle" ilgili düzenlemenin cemaatlere Lozan Antlaşması ile verilen haklann kullanımı sırasında ortaya çıkan vergisel sorunlann çözümüne yönelik olduğunu ve vergi yasasına ilk kez 1963 yılında yapılan düzenlemeyle girdiğini açıkladı. Uysal, Vergi Konseyi'nce son şekli verilen Kurumlar Vergisi Yasa Taslağı'nda, cemaatlere 'vakrf statüsü' verilerek, tarikat şeyhlerine vakıf ve iktisadi işletme başkanı sıfatı kazandınlacağına ilişkin iddialarla ilgili bir açıklama yaptı. Cemaatlerin kururnlar vergisi mükellefleri arasında sayılmasına yönelik olan bu düzenlemenin, yasada ilk defa yer almadığını belirten Uysai, 1963 yılında Inönü hûkümetı döneminde Kurumlar Vergisi Kanunu'na eklendiğini ve o tarihten bugüne kadar bu kanunda yapılmış olan 40 civanndaki değişikliğe karşın aynen korunduğunu ifade etti. Sistemin yurtdışından sağlanan kaynaklarla finanse edilebildiğini ve bu bakımdan "taşıma suyla değirmen döndürmeye çalıştıklannı" belirten Özüıce, "Fiyatlar çok çok uygun yerlere geldi. Kredi borçlusu borcuna sadık olduğu için risk görmüyoruz. Tek düşündüğüm risk, ya deprem olursa" dedi. Yurtiçi Tasarruf Oranı (GSMH'rajyüzdesi) 110 Kamu Borç Stoku Kredi Stoku (GSMH'ye oranı,%) 40 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 ^m Kamu borç stoku Kred Stoku Ekonomi Servisi - Türkiye Bankalar Birliği Başkanı (TBB) ErsinÖzince, "Emlak Bankası'nın fınansman yapb- ğı dönemlerde dahi konut ü- nansmaru bu denU ucuzolmamış- u. Bu fiyaüar çok çok uygun yer- lere geldi" dedi. Türkiye'de konut kredisi sis- teminı finanse edebilecek tahvil ihracı sistemi- nın şu anda mümkün olma- dığını ve kay- nak sorunu- nun daha çok yurtdı- şından sağ- lanan sen- dikasyon- larla çö- zümlendi- ğini ve "taşıma suyla değirmen döndürüldüğünü" belirten Ozince, bu konuda yalnızca tüketiciyi değil, sistemi koruyan bir düzenlemeye ihtiyaç bulunduğunu vurguladı. Ozince ve TBB yönetim kurulu üyeleri, sektörün ekonominin ge- nel gidişine ilişkin görüşlerini ak- tarmak amacıyla düzenledikleri basınla sohbet toplantısında, ban- kacılığın güncel sorunlan üzerine yöneltilen sorulan da cevaplarken şu sonuçlar ortaya çıktı: ^ Konut kredilerinde faiz oran- lan sürekli geriliyor. Bu kredileri- nin GSMH'ye payı yüzde 2.5, top- lam akrifler içindeki payı da yüz- de 4. - Vade uzadıkça kaynak so- runu kendini belli ediyor. Türki- ye'den tahvil ihraç edebilmek ge- rekiyor ama bu da şimdilik yapı- lamıyor. Mortgage yasası çıksa bi- le, devlet kâğıtlanndan daha cazip bir enstrüman çıkarabilmek için daha zaman var. Bu nedenle her banka, kendi kaynağını kendi ya- ratıyor. • Bankalar, 30 yıla kadar vade ile konut kredisi veriyorlar ama ta- lep en fazla 5 yıl için geliyor. Kul- lanılan ortalama vade ise 3 yıl ci- vannda. Bu da kredi kullananlann da dikkatli olduğunu gösteriyor. »/ BankacıJar, yurtdışından 20 yıl vadeli, yıllık yüzde 8 sabit fa- izli, üstelik TL cinsinden kredi teklifleri bile alıyorlar. Kendileri de faizler düştükçe aylık yüzde 1 'in altının görülebileceğini (yay- gınlaşabileceğini) düşünüyorlar. Düşük faizi fiyatlarken genel faiz oranlannın daha da düşeceğini, uzun vadede kârlı olacaklannı, ay- nca diğer ürünlerini de satarak kredi müşterisini bağlamayı he- saphyorlar. • Konut kredileri için altından kalkılamaz bir risk de görmüyor- lar. Gözlem ve istafistiklerine gö- re tüketici, özellikle konut ve eği- tim gibi temel konularda hesabını çok iyi yapıyor ve ödemelerini hiç aksatmıyor. Sistem, kriz sırasuıda otomobil kredilerinde karşılaştığı yükselen faiz riskini bu kez bek- lemiyor. • Buna karşılık Özince'nin "ya deprem olursa" gibi endışelen de yok değil. Aynca bankacılann hepsi, kredi katlan faizi tartışma- lannda olduğu gibi konut kredile- rinde de basının "borcumı ödeye- meyen zavalb mağdurlar edebrya- ü" yaptığını ileri sürerek bunun, sistemin geleceği açısından sakın- calı olduğunu belirtiyorlar. Para ve maliye politikalan ile büyümede tehlike çanlan çalıyor 2006 hedefleri zorda• Deutsche Bank, Türkiye'nin yüzde 5'lik 2006 hedefinin tutturulamayacağını ileri sürdü. Prof. Kızılot da hükümetın kurumsal vergideki indirimlerle hem mali disiplini bozduğunu hem de 'fakırden ahp zengine verdiğini' belirtti. MURATKIŞLALI ANKARA - Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin enflasyon he- deflemesine dönük açıklamalan, 2006'nın para politikalan, mali politika- lar ve büyüme açısından zorlu geçece- ğini ortaya koydu. Alman Deutsche Bank, Merkez Ban- kası'nm yüzde 5'lik 2006 enflasyon he- defıne ulaşılamayacağını ileri sürdü. Serdengeçti'nin döviz kurunda değişik- lik olmayacağına dair açıklaması, Tür- kiye Üıracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Saücı tarafından "Başkan, Türkiye'nin üretimini ve ihracaünı tamamen gözden çıkarmışgözüküyor" şekUnde nitelendi- rildi. Vergi uzmanı Prof. Dr. Şükrü Kıa- lot da hükümetin kurumsal vergı oranla- nndayaptığı indirimin mali disiplini bo- zacağını söyledi. Bazı başlıklar itibany- la 2006'daki ekonomik görünüm şöyle: Para Politikalan: Deutsche Bank'ın, Serdengeçti'nin açıklamalanndan sonra 'Hükümetfakirden alıyor, zengine veriyor y Maliye Politikalan: Prof. Dr. Şükrü Kızılot, Istanbul'da 356 bin gelir vergisi mükellefinin yüzde 27'sinin gelir beyan etmediğini, yüzde 50'sinin ise asgari ücretliden bile düşük gelir beyan ettiğini söyleyerek "Buradan kaynak yaraülması gerekirken, hükümet, kurumlar vergisi oranını indiriyor" diye konuştu. Vergi oranının indirimüıden 4 katrilyon liralık vergi kaybı doğacağını belirten Prof. Kızılot, "Buradan kaynaklanacak azalmayı, dolayh vergüere yüklenerek ve halkın temel ihtryaçlanna zam yaparak karşılayacaklar. O zaman hem şirketkrin vergi indirimini 'fakirden al zengine ver örneği' vatandaş karşılayacak, hem de mali disipBn bozulacak. Dargeürfi ve iç piyasa açısından da 2006 zor geçecek" dedi. hazırladığı 5 Aralık 2005 tarihli "Tür- kiye'nin 2006'daki Para Politikası n baş- lıklı raporunda, "Merkez bankasuun 2006 için koyduğu yüzde 5'lik enflasyon bedefı ciddi bir meydan okuma. Son dö- nemdeki aynk enflasyon rakamianna ba- kıldığuıda, Banka'nın 2005 hedefı (yüz- de 8) bile güçlükk rutturulacak. Enflas- yondaki düşüş eğilimi,TUdeki değerlen- meninde kesümesiyleetkisininbir kısmı- nı kaybetmiş dunımda. Bize göre2006 so- nu enflasyonu yüzde 6Ü olacak" dendi. Raporda, 2006 yılında Türkiye'yi bekleyen riskler de "Petrol fiyaüannda- ki betirsiznk, Merkez Bankası'nın bir sonraki başkanının kim olacagL, konut, eğitim, sağhk gibi hizmet sektöründeki fiyatlann düşme eğinmine direnci, yapı- sâl ve malireformlanndevam etmeme- siriski,ahnan önlemlere karşın enflas- yonda nokta hedefmden sürekli sapü- ması" şekJınde sıralandı. 'Uretki gözden çıkanldı' Büyüme: Türkiye thracatçılar Mecli- si (ITM) Başkanı Oğuz Saöa da bu dü- zende ürerici ve ihracatçının kâr etme- diğini, kâr etmeyen düzeoin de sürdürü- lebilir olamayacağını ifade ederek "Jb- racat patiarken, itfaalau da hızia artön- yoruz. tthalaûmızuı yüzde 80'inin ham- madde ve aramadde olması, ihracatiçin de olsa Türkiye'deki üretici ve ihracatçı hücreJeri öldürüyor" diye konuştu. Ekonomideki riskler: OECD Ekono- mik Görünüm Raporu'nda da şu riskle- re dikkat çekildi: "Bireysel kredilerin son derece hızh artması, kalitelerinin düşmesi durumunda bankacıhk siste- minde ciddi sıkmü \ aratabüir. Bunun da ötesinde, TL'deki değeriemenin devam etmesi hatinde, sanayi sektörünün reka- bet gücü daha da bozulabüir. Türkiye, dış prv-asalardakiani faizarüşlarma kâr- şj aşm duyarb durumdadır." İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK [email protected] Konuya hafif ilgi duyanlann bile artık bildiği bir gerçek: Dünyayla rekabet için "bilim, teknoloji ve yenilikçilik" ol- mazsa olmaz bir üçgen. Avrupa Komisyonu Araştır- ma Genel Müdüriüğü Yeni Bi- lim ve Teknolojiler Genel Mü- dürü Uğur Müldür, AB için- deki hem eski hem de yeni üyelerin Ar-Ge politikalannın modernizasyonu için nasıl hummalı bir hazırlık içinde ol- duklarını anlatıyor: "25 ülke reform paketterini hazırlayıp komisyona sundular. Içlerin- de 22 'sinin en öncelikli konu- su Ar-Ge, inovasyon ve giri- şimcilik. Çünkü küresel eko- nominin bugüngeldiğinokta- da hem daha rekabetçi olma- nın hem de daha fazla istih- dam yaratmanın formülü sa- nayinin katma değeri yüksek piyasalarda variık gösterme- si. Bunun dayolu Ar-Ge ve inovasyon, yami yenilikçilik." Ar-Ge, İnovasyon ve Tozlu Raflar Ancak Ar-Ge yüksek mali- yetli bir iş. öte yandan veriler şunu gösteriyor ki sanayinin Ar-Ge yatırımını istemesi ve ciddi katkıda bulunması şart. Yalnız devlet eliyle olmuyor, olamıyor. ABD-Japonya, Ko- re, AB ve diğerierinde hep böyle. Peki ya sanayici Ar-Ge'ye ilgi duymuyorsa ne yapalım? Türkiye'de birçok kesimin dediği gibi "O zaman yapa- cak bir şey yok..." söylemine katılalım mı? Ekonomide bu- gün çizilen "pembe tabloyuü" ve devletin her şeyden elini eteğini çekmesi gerektiğini savunanların nedense üzerin- de düşünmeye, adım atmaya değer bulmadığı inovasyon, Ar-Ge gibi sözcükleri günde- me almadan es geçelim mi? Müldür, belki de en can aiı- cı cümleyi söylüyor: "Sanayi- ciyi Ar-Ge yatınmına çeken güç devlettir. Devlet teşvik- lerle, akılcı yaklaşımlarla ve politikalarla yönlendirici ol- mak zorundadır." Zaten Türkiye'nin AB llerle- me Raporu'nda da konu vur- gulanmış durumda: "Türki- ye'nin yeni birAr-Ge, inovas- yon stratejisi inşa etmesi şart." Türkiye'nin nasıl bir politika inşa etmesi gerektiği, önceki gün TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİ- AD tarafından ortak düzenle- nen 6. Teknoloji Kongresi'nde tartışıldı. Müldür, milli gelirie- rinden Ar-Ge'ye ayırdıklan pa- yı yüzde 1 ve üzerine çıkar- mayı başaran ülkelerin geliş- miş ülke statüsüne girdikleri- ni söyleyip şu vurguyu yaptı: Japonya bunu 1960'larda ba- şardı, Kore 1980'lerde. Çin ve Singapur gibi ülkeler ise 1990'larda. Türkiye'nin miHi gelirden Ar- Ge'ye ayırdığı pay yüzde 0.68. Avrupa Birliği ortalamasj 1.98. Ancak tüm bunlar girdi. Işin bir de çıktı, yani kazanım yö- nü var. Ar-Ge için aynlan kay- nağın etkin idaresi, patent ve buluşlann ekonomiye katma değer kazandırılması gibi ko- nular... Biz hâlâ Ar-Ge sözcüğün- de emekleyip dururken dün- yada konuşulan konu "ino- vasyonun yönetimi". önde gelen düşün dergilerinden Strateji ve Business, son sa- yısında dünyada Ar-Ge için en fazla para sarf eden 1000 şir- ketin profillerini ortaya koyu- yor. Aİr-Ge için en çok parayı sarf edenlerin, kârlannı en faz- la arttıranlar olduğu gibi bir bulgunun söz konusu otma- dığının belirtildiği araştırma- da, "önemli olan, Ar-Ge'ye çok fazla yatınm yapmak de- ğil, Ar-Ge için aynlan kaynak- lan doğru ve akıllıca kullan- mak. Artık Cırünlerin yaşam süreleri o kadar kısaldı ki inovasyonyönetimi en önem- li unsur olarak karşımıza çıkıyor" değeriendirmesi yapılıyor. Işin belki en üzücü yönü ise tüm bunlann toplantı konuş- malarından öteye geçe- memesi. Zaten ışin farkında olan küçük bir çevre arasında tartışılıyor ve orada kalıp du- ruyor. Tıpkı yüzlerce bilim in- sanının katılımı ile hazırlanan "Türkiye'yi 2023yılına taşıya- cak politikalann belihendiği Vızyon 2023" raporunun toz- lu raflarda, diğer benzer raporiann yanındaki yerini al- ması gibi... - WB97R Beko Loder İŞÇİMNEVTIENİNDEN ŞÜKRAN SONER ABD Atakta... Bush'un Irak'ta kalıcı olduklan mesajını veren basın toplantısının ardından bir dizi "atak" ola- rak değerlendirilebilecek gelişme yaşandı... Rice'ın AB gezisinin başında AB ülkelerinin si- yasi lideriiklerine verilen mesaj en çarpıcısı idi. Ozetle CIA'nın şirketleri, uçaklan ile taşınan tut- saklara uluslararası hukuk, insan hakları çiğne- nerek yapılan işkencelerin yok sayılması isteni- yordu. Rice'ın tehdit kokan uyansında, AB ülkeleri- nin siyasi iktidarlannın olup bitenden haberii ol- malarından öte katkıları olduğu anımsatılıyor- du. Kendi kamuoylanna dönük olarak olaylan büyütmeleri iyi olmayacaktı. Hele ABD yöneti- mine hesap sormaya kalkışma haklan yoktu. Bilmiyorum dikkatinizi çekti mi? ABD'nin res- tini AB'nin siyasi iktidarian görmüş olmalı ki, bu büyük uluslararası suçun üzerine pek de gidil- miyor. Rice'ın AB ülkelerinde sürdürdüğü stra- tejik işbiriiği görüşmelerinde yeni karariar çıkı- yor. ABD yeni üsler bile kopanyor. Bu arada tut- sak taşıyan işkence aracı uçaklann AB'nin mer- kez ülkelerine sayısız iniş-kalkış yaptığının bil- gileri dünyayı sarsmıyor. Irak işgali, savaşın ilk günlerinin banştan, insan haklanndan yana du- yarlılıklan, yerini suç ortaklığının ezikliğine terk etmişe benziyor. Zengin kuzeyin çıkar ittifakın- da siyasal cepheleşmenin ağıriığı, kitlelerin du- yarlılığını şimdilik sindirmiş gibi. Aslında savaşın şahinleri, Bush iktidarı, en çok ABD'ye dönen asker cenazeleri ile kendi kamuoyu desteğini kaybediyor. Sıkışıklığın hırçınlığı ile çıkış yolları ararken, çıkar ittifakı içinde olduğu siyasi iktidar- lardan destek istiyor. Daha doğrusu ödenecek bedelleri de paylaşma niyetini ortaya koyuyor. Bush ilk kez çok açık konuştu. Irak'ta daha ağır bedel ödemek istemediklenni, ancak vaz- geçmeyeceklerini de söyledi. Ödenecek bedel- leri öncelikle siyaseten, işbırliği yaptıkları Iraklı- lar ve ülkeler paylaşacaklardı. Hafta içinde Tür- kiye'ye dönük muhtıra gibi yazıda, tehdit görü- lürse, gerekirse Suriye ve de Iran'a müdahale vardı. Bu türden bir operasyon gündeme geldi- ğinde Türkiye, siyasi iktidar müttefik olmanın gereğini yapmalı, ABD'den her tür desteği esir- gememeliydi. Bush yönetimi bir yandan da Irak seçimlerini bir çıkış yolu olarak pazarlama niyetinde. Ne il- ginç değil mi? Iraklı Sünnileri seçime katılmala- n için ikna elmeye arabulucu Türkiye. Dışişleri Bakanı Gül, Istanbul'da ABD yetkilileri ile Sün- ni liderleri buluşturdu. Kötü bir zamanlama. Irak'ta çatışmalarda yine bir tırmanış ve ölen ABD'li asker sayısında artış oldu. Şii, ABD yan- daşı - karşıtı çatışma ve ölümlere Kürt aşiretle- rinin içindeki çatışmalar da eklendi. Bölünen bölünene, ABD için Afganistan'da olduğu gibi ülkenin bütününe egemen olmak yerine üs alanlan oluşturmak, en geçerii seçe- nek. öyte olunca da Israil - Irak Kürdistanı gibi iki temel üs, odaktan Ortadoğu'yu, çıkariannı denetlemek stratejik önemini arttırıyor. Irak'ı paramparça yapacak bu stratejik seçe- nek, Türkiye ve çıkarları için en ağır tehdit. ABD medyası Amerika için en cazip seçeneğin Tür- kiye için en kabul edilemez olduğunun şimdiden ahtını çizmeye başladı. Ortadoğu dengelerinde, Irak bataklığında, AB'nin rolünde, ABD'nin siyaset çizgilerinde ye- ni bir dönem, hesaplar, oyunlar ortada. Erdo- ğan Hükümeti, bu Türkiye'yi çok yakından ilgi- lendiren dalgalanmada, ülke çıkarlannın savu- nulmasında nerede? Ne kadar ciddi, ne kadar hazıriıklı?.. [email protected] ÖDEMELER BUGÜN BAŞLIYOR Nemalam yüzde 5 zam geldi ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Ta- sarrufu teşvik hesabı nema ödemelerinde 8'inci taksitin bugün- den itibaren ödenme- si öngörülürken bu taksitin bir öncekine göre yaklaşık yüzde 5.5 zamlı olması bek- leniyor. Üç aylık enflasyon ve yıllık yüzde 5'lik rakamın üç aya teka- bül eden kısmının ek- lenmesi ile birlikte 7'nci taksitte 1000 YTL alan hak sahibi- ne.bu kez 1055 YTL, 500 YTL alan hak sa- hibine ise yaklaşık 527.5 YTL ödenecek. Yaklaşık 4.3 milyon hak sahibine 8'inci taksit ödemeleri kap- samında 1.2 milyar YTL ödeme yapılma- sı hedeflenivor. Ayakkabıda moda rüzgârı esecek • Ekonomi Servisi - Uluslararası Ayakkabı Moda Fuan (AYMOD) bugün CNR-Expo'da tüketicilerle buluşuyor. Açılışını Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in yapacağı ve 11 Aralık'a kadar sürecek olan ftıara yerlı ve yabancı 400 firma temsilcisinin katılımı bekleniyor. Ariş'ten pırlanta günleri • Ekonomi Servisi - Mücevher fırması Ariş, kurumsal bilinirliğini arttırmak ve diğer mücevher firmalanna temel pırlanta eğitimi vermek için "Pırlanta Günleri Etkinliği" düzenliyor. 10 Aralık'ta ilk olarak Adana'da düzenlenecek olan etkinükte, eğitime katılan finna temsilcilerine sertifika verilejegi behrrildi;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle