23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA HABERLER TBB Başkanı Ozok, AKP hükümetinin kadrolaşma girişimlerinin yarattığı tehlikeye dikkat çekti 'Yargıya gölge düşüyor' Özdemir Özok İLHANTAŞa ANKARA - Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ozdemir Ozok, yargıdaki si- yasi kadrolaşma girişimlerinin sürdü- ğüne işaret ederek hâkim alımındaki yazılı sınavda birinci olan kişilerin söz- lü mülakatı geçemediklerini vurguladı. Özok, "Mevcut sistemle mesleğe alma ve atama çok sakıncalıdır. Bu iktidar sakmcalı sistemle ahnan4 bin kadronun 2 binine atamavı yapmışür" dedı. TBB Başkanı Ozdemir Özok. yargı- daki kadrolaşma gırişimini ve sistemin yarattığı sakıncalan değerlendirdi. Tüm eleşririlere karşın hâkim ve savcı alım- lannda "sakmcah" sistemde ısrar edil- diğine işaret eden Özok, "Önceyazılıson- ra da mülakat yapıhyor. Mülakaü Ada- • Hâkim ve savcı alma yöntemi mevcut haliyle sürdükçe yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin ortadan kaldınlamayacağını vurgulayan Özdemir Özok, "Yazılıda birinci olan hâkim adayı sözlü sınavı geçemiyor" dedi. AKP'nin, yargıda 2 bin atama yaptığını belirten Özok, hâkim alımını HSYK'nin yapması gerektiğini söyledi. let BakanhğYnın üst düzey yönetkileri yapryor. Bu sakıncah bir sistem. Bu sa- kmcavarken atamalannyapılmayıp sis- temin değiştirilmesigerekiyor. Hâkimler veSavalarYüksekKuruhI(HSYK) ata- ma ve tayinlerde egemen olsun dryoruz. Aksi takdirde yargı bağımsızhğına göl- ge düşüyor. Siyasal kadrolaşma meyda- nageMyor" diye konuştu. ÖzdemirÖzok, bu sakıncalara karşın alınan 4 bin kad- rodan 2 binine atamanın yapıldığını be- lirterek "Bu sistemle yapdân atamalar tamamen sakmcahdır" dedi. Sınav birincisi meskge ahnmadı Hâkim ve savcı alma yöntemi mev- cut haliyle sürdükçe yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin ortadan kaldınla- mayacağını vurgulayan Özok, "Yazjh- da birinciolan arkadaşınuzVan'da avu- katiık yapıyor. Çünkü sözlü mülakaü kazanamamış. Yazılı sınavda ilk 3 dere- ceye girip mülakatı kazanamadığı için dava açanlar var. Işte bunun için diyo- ruz ki, bu sistemle mesleğe alma ve ata- ma sakmcalı" dedi. Hâkim ve savcı alımında Adalet Ba- kanlığı'nın devre dışı kahp HSYK'nin bunu yapmasını öneren Ozok, şunlan söyledi: "Mesleğekabuldensonrayapi- lacak atamada ne Adalet Bakanı'na ne de müsteşannasöyleyeceksözümüzolur. ÇünküHSYK'debunlanndışında5 yük- sekyargıç var. Onlann bu konulann üze- rinde durması ve dikkat etnıesi lazım. 5 kişiçok rahatlıklaeJeştirdiğinıiz konula- nn gerçekleşmemesine neden olabilir. Maalesef bugüne degin seçilen HSYK üyeleri de beklediğimiz bu objektiffiği yansıtamamışür. HSYK üyelerine, yar- gıç nitetiğini taşryan,yargıgüvencesineve bağımsızhğına önem veren kişileri seç- meierikonusundabüyükgörevdüşüyoıf ADD'YE TAHLtYE KARARI 'Atatürk'ün adından rahatsızlar' • AKP'li Yenimahalle Belediyesi, belediye binasında bulunan ADD şubesi hakkında tahliye karan aldı. 'Ihtiyaç' gerekçesiyle alınan karara tepki gösteren Şube Başkanı Kocabey, "Atatürkçü düşünceyi uzaklaştırmak istiyorlar" dedi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - AKP'li Ye- nimahalle Belediyesi, ay- nı binada bulunan Ata- türkçü Düşünce Derneği (ADD) ilçe şubesinin *ta- dilat ve ihtiyaç" gerekçe- siyle boşaltılmasını iste- di. Derneğin elektrik ve suyunun kesildiğini belir- ten Dernek Başkanı Der- ya Kocabey. "Atatürkçü düşünceyi uzaklaştırmak fetiyonar" dedi. Yenimahalle Belediye- si hizmet binası içinde bu- lunan ADD Yenimahalle Şubesi'nin yıllardır hiz- met verdığı yerinden çı- kanlmak istendiği öğre- nildi. ADD Yenimahalle Şubesi Başkanı Kocabey, belediyenin tahliye etme- leri için kendilerine 2 ay- n dava açtığını belirterek su ve elektriğin de kesil- diğini söyledi. Kocabey, tahliye gerekçesi olarak "inşaatçahşmalanik sağ- bk merkezi açılacağmın" gösterildiğini söyledi. Ko- cabey, "AmaçbrvAtatürk- çüdüşüncenin bekdivenin hizmet binası altından kalkması. Atatürk'ün adından rahatsız oluyor- lar. Yüdırma politikalan uygulayarak vazgeçeceği- mizi düşünüyorlar" dedi. Derneğin elektrik ve su- yununkesildiğini belirten Kocabey, "Sadece aydın- latma ve faks cihazı için kullandıgımız elektriğin ne kadar tuttuğu ortada. OysaBelediyeBaşkanıAh- met Duyar, Başbakan Re- cep Tayyip ErdoganveMe- lıh GökçekDebirtikteçek- tinögifotoğrafinısabaha kadarprojektörievatanda- şmparasrylaaydmlanyor" diye konuştu. 'Kahvehane büe var' Belediyenin kendileri- ne, Yenimahalle'nin ücra bir bölgesinde yer göster- diğini belirten Kocabey, şöyle de\ r am etti: "Oysa hizmetbinasmmiçinde bir kahvehane var. Orada in- sanlarkumaroynuyor,hiç- bir şeydemiyorlar. Başkan yarduncısı olduğunu söy- leyen biri geldi. İnşaat ya- pıkhğuu, burada oturma- mamızgerektiğinisöyledi 'tçende çocuklara ders ve- riyoruz, işçiler de çalışıyor, nerede oturacağız' dedim. Tahrikedfcibir şeküde ha- karetetti. Yapbğı hareket- lerçokçirkm." 'Ricaettik' Yenimahalle Belediye Başkan Yardımcısı Kenan Yıimazkonuyla ilgili eleş- tırilen yanıtladı. ADD'den bulunduklan yeri tahliye etmeleri için "ricaettikle- rini* savunan Yılmaz, der- neğin elektrik ve telefo- nunun tadilat gerekçesiy- le kesildiğini iddia etti. Yılmaz, "Zemin kattaki kiracüan ihüyaçlanmızı karşriayabflmekiçinçıkart- ük.AynışekfldeADD'yede rica ettik. Bize ohunlu ya- nıtvennedfler.Lokakk ku- mar oynandığıyönündeki iddialar asüsız" dedi. IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN UÇAK. (pardon) IŞKENCE UÇAGI Bakanlığın dağıttığı koyunlar AKP'lilerin köylülerine verildi Partizanbk ahıra da girdi ANKARA (ANKA) - Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'nın Kınkka- le'de dağıttığı 2 bin 500 koyunun ta- mamı Devlet Bakanı Beşir Atalay. AKP milletvekili Murat Yılmazer ve Belediye Başkanı Veli Kork- maz'ın köylülerine verildi. Bu du- ruma isyan eden CHP Kınkkale Millervekili HaBlTlr- , yaki ise "Partizanhk değü,arûkpartizanb- ğm daniskası. Parti- zanhğı ahıra kadar soktular, milleti bez- dirdiler. Bunlar yü- zündenKınkkale nıil- letveküiolmaktanuta- nırhalegeldim'' dedi. CHP Kınkkale Mil- letvekili Halil Tiryaki, Tanm ve Kö- yişleri Bakanı Mehdi Eker'in ya- nıtlaması istemiyle Meclis Başkan- lığı'na verdiği yazılı önergeyle, Kı- rıkkalelilerin tepkisini çeken koyun dağıtımındaki partizanlık iddiası- nm açıklığa kavuşmasını istedi. Tanm Bakanı Eker'in katılımıy- Ia21 Eylül2005'teKınkkale'nınBa- hşeyh ilçesine bağlı Dikmen kö- yünde düzenlenen törenle 50 aile- ye 50'şer adetkoyundağınldığını bil- diren Tiryaki, "Koyun dağıümının, Devlet Bakanı Beşir Atalav ın köyü olanKeskin'inArmuthıköyü,Kırik- kale mületvekUiMuratYılmazer'in • Tanm Bakanlığı'nın köylülere destek amacıyla dağıttığı koyunlar, Devlet Bakanı Atalay, AKP milletvekili Yıhnazer ve AKP'li Belediye Başkanı Korkmaz'ın köylerine verildi. Uygulamaya tepki gösteren CHP'li Halil Tiryaki, "Yapılan partizanlığın daniskası" diyerek konuyu TBMM'ye taşıdı. köyü olan Bahşeyh'e bağlı Dikmen köyü, Kınkkale Belediye Başkanı VefiKorkmaz'ınköyüolanKeskin'e bağlı Hacı Ömer Solakhsı köyünde yapıüııası yurttaşlarnnız arasuıda tepkilere neden olmuştur" dedi. Tiryaki. 171 köy varken koyun- lann dağıtıldığı üç köyün neye gö- re seçildiğini, aynca baş-vurması- na karşın koyun verilmeyen ko- operatif olup olmadığının açıklan- masmı da istedi. Tiryaki, "DeficelanmsalKalkm- ma Kooperatifi'nin kovım dağıü- mı yapılan kooperatiıierden daha önce kunılmasma karşın yardım- dan faydalandınlma- masuun gerekçeleri ne- dir" diyerek iddiasını da somutlaştırdı. CHP'h Tiryaki, buko- nuda şu açıklamayı yap- tı: "Kırıkkale'de işler AKP'ye vakın müteab- hidere\eriüyor.Bundan ' geçük,hayvanlandaken- di yandaşlanna dağıtı- yorlar. 300-500 değil, 2 bin 500 ko- yunu bakan, millervekili, belediye başkanımn köylerine dağıtülar. Par- tizanlık değil,arnkpartizanhğuı da- ntskasL Partizanhğıahn-akadarsok- tular, milleti bezdirdiler. Bunlar yü- zündenKmkkalemiDetvekfliohnak- tan utanır hale gekiim." SIVAS SANIĞI Şeriatçıya Almanya koruması Haber Merkezi - Sıvas davasında 7.5 yıla mah- kûm olan Adem .\ğbek- taş'ın ıltica talebının Fe- deral Almanya tarafından kabul edildiği bildirildi. Almanya'da Milli Gö- riiş'e ait bir camide imam- lık yaphğı ortaya çıktıktan sonra kayıplara kanşan Ağ- bektaş, bıterpol tarafindan kırmızı bültenle aranıyor- du. ANKA'nınANS'ye da- yandırdığı habere göre, Madımak davasına ilişkin eskiAnkaralNo'luDGM karannı. Almanya'daki yet- kili makamlara sunan Ağ- bektaş'ın iltica talebi kabul edildi. Sıvas sanıklannuı Almanya'da olduğunun or- tayaçıkmasından sonrayo- ğun kamuoyu baskısı ne- deniyle Federal Içişleri Ba- kanlığı'nın Federal Mül- tecilerDairesi'ne (BAFM) Sıvas sanıklannın ilticala- nnın geri alınması için di- rektif verdiği öğrenildi. Bu- nun için bir soruşturma açıldığı, gerekçe olarak da bu kişilerin Almanya'run güvenliği için tehdit oluş- turduklan kaydedildi. Al- manya'ya kaçan 7 Sıvas sanığından şu ana kadar 3'ünün de Mannheim \e çe\Tesinde yaşadığı belir- lendi.Sanıklardan Hayret- tin Gül'ün de iltica tale- binde bulunduğu, "Tero- rizm Yasası''nın uygulan- masıyla tutuklandığı kay- dedildi. Gül, cezaevinde tutulduktan sonra Türki- ye'ye gönderildi. Bu arada CHP Millet- vekili ABRızaGülçicek"in soru önergesıni yanıtlayan Adalet Bakanı Cemil Çi- çek, Sıvas Katliamı Dava- sı'nda gıyabında idam ce- zasına çarptınlan Mehmet Yıhnaz'ın Almanya tara- findan iade edilmeme ge- rekçesinin "Aknancezaya- salançerçevesindesamğm cezalandınlmasını gerek- tirecekbirsuçuntespitedi- lememesTne dayandınldı- ğını bildirdi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Hürriyet gazetesinin dünkü manşetine yansıyan Abdullah Öcalan'ın açıklamaları ve aynı gün Ertuğrul Özkök'ün aktardığı Imrah'daki MİT görüşmesi, bu ko- nuda yeni bir aşamaya mı gelindi, yeni bir arayışa rnı girildi sorusunu ister istemez gündeme getiriyor. Şemdinli olaylarının ardından, Türkiye'de yeniden bir değerlendir- me yapma ihtiyacı ortaya çıktı. Böl- gedeki büyük krtlesel gösteriler, böl- ge halkında gelişen tepkiler ve bu bölgedeki insanlarımızın ruh hali; Kürt sorununun, asayiş sorununun çok ötesinde büyük bir toplumsal olgu olduğu gerçeğini yüzümüze bir kez daha vurdu. Artık bazı gerçeklerle yüzleşme- nin zamanı geldi. Bu konuyu bir dış sorun olarak sınırlandırmaya çalışmak, olaylan yalnızca "terör" merceğinden değerlendirmek noktası aşılmak zorundadır. Sorun, öncelikle ülkemizin bir iç sorunu. Tabii bölgesel, global etkiler yok Kürt Sorununda Yeni Arayışlar mı? sayılamaz. Ancak şimdiye kadar vurgu daha çok dış etkenlere ya- pıldı. Bunlaria avunmak mümkün de- ğil. Bölgedeki insan, ciddi siyasi, kültürel, ekonomik taleplerle orta- ya çıkıyor. Alt kimlik-üst kimlik tar- tışması, iddia edildiği gibi yapay bir tartışma değil. Bölgede, farklı bir tarihi, dili, küttürü ve coğrafyası olan bir halk yaşıyor. Bu halk, Tür- kiye'nin birliğinden yana olduğu- nu, bölünme istemediğini bugün- lerde vurgulamaya devam ediyor. Bu açıdan iyi bir durum söz konu- su. Bunca acıya rağmen Türkler ve Kürtler bir arada yaşama irade- sini sürdürüyorlar. • • • Ertuğrul özkök'ün aktardığı MİT yetkilisiyle öcalan'ın görüşmesi ve bu görüşmenin bir daha yapılama- ması ve ardından PKK'nin yeniden eylemlere başlaması ve bu eylem- leri Şemdinli türü "devlet" bağlan- tılı bombalamalann izlemesi, insa- nın aklına çeşitli sorular getiriyor. Devlet içindeki bazı güçler, bu sorunun demokratik ve banşçı bir ortam içinde çözülmesini istemi- yorlar mı? Böyle düşünen çevre- ler olduğunu biliyoruz. Onlar, medyada kendi tutumlarını ifade ediyorlar. Sorunun askeri alanda tutulması ve bu çözümün dışında bir çözüm olmadığının kabul edil- mesi için psikolojik baskı uygulu- yortar. • • • PKK'nin eylemlerinin artması, asker cenazelerinin yeniden gün- deme gelmesi, radikal Türk milli- yetçiliğini güçlendiriyor. Bu mtlli- yetçi eğilim, sorunun demokratik bir ortamda çözümünü güçleştiri- yor. Bu yöndeki siyasi eğilimleri engelliyor. Şemdinli olaylanyla ortaya çıktı ki bu sorun krtlesel bir sorun. So- run yalnızca dağdaki PKK'liyi ko- valayarak, onları etkisizleştirerek halledilemeyecek kadar derin bir sorun. • • • Tabii ki olayın uluslararası boyut- lan da bulunuyor. Irak'ın ABD tara- fından işgalinden bu yana Kürt so- runu daha da öne çıktı. Kuzey Irak'ın PKK için bir lojistik destek alanı olması, Türkiye'de gözlerin daha çok sınır ötesine kaymasına neden oluyor. Ancak şunu görüp kabul etmeli- yiz ki bu aynı zamanda ve öncelik- le sınırlanmızın içindeki bir sorun. Bu ülkenin yurttaşları olan bölge halkıyla konuşmamız, diyaloğu ge- liştirmemiz ve birlikte çözüm üret- memiz gerekiyor. Şemdinli'de ortaya çıkan tablo, Türkiye'ye yön veren güçler için- deki ikilemi de gözler önüne seri- yor. Bir kesim hâlâ bu işin yalnızca "şiddet"\e halledilebileceğine ina- nıyor ve olaylann bu yönde geliş- mesi için kendince birtakım ey- lemler yapıyor. Ertuğrul Ozkök'ün anlattığı MİT- öcalan görüşmesi, öcalan'ın sav- cıya anlattıklan, bu işin başka bo- yutları olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. • • • Türkiye, bölgedeki sorunlan hep geriden izleyen bir ülke olarak ün yaptı. Çizgilerini doğru yerde ve doğru zamanda çizemedi. Bu ise pahalıya mal oldu. Kürt sorunu, çok fazla tarafı olan, karmaşık bir sorun. Şimdi yeni bir bakış açısı- na, durumu bütünüyle değertendi- ren bir bakış açısına gerek duyul- duğunu daha iyi anlıyoruz. Yeni bir aşamaya doğru mu gidi- yoruz? GLOBALpOLtTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Savaş ve Sermaye ABD dış politikasında artık bir yol aynmına ge- lindiği kesin. American Enterprise Institute'tan Thomas Donnelly gibi etkin "neo-con"lar bile artık böyle "tek başına" devam edilemeyeceğini düşünüyorlar. "Bush yönetimi bundan sonra ne yapacak" sorusu etrafında canlı bir tartışma geli- şiyor. Iki fraksiyon, iki refleks Bu tartışmalarda yorumlan genelde dış politika "gerçekçileri" (ittifaklarla birlikte davranma gere- ğini vurgulayan "hegemonyacılar") ile "idealist- ler" (imparatorluklann kendi gerçeklerini yarattı- ğına inanan neo-con'lar) arasındaki "ideolojik" farklara dayandınyortar. Orneğin The Economist, "Ideolojinin Sonu" başlıklı yorumunda, Bush yö- netiminin, vergi indirimi ve siyasi tercihlere en- deksli devlet harcamaları sonucu oluşan bütçe açıklarından, neo-con tezlerin "Bağdat'ın arka sokaklarında tokatianmasından" sonra muhafa- zakâr partinin seçkinlerinin de kaygılanmaya başladığını vurguluyor, artık ideolojinin sonuna gelindiğini vurguluyor, bundan sonra "pragmatiz- min" egemen olmasını istiyor. Belli ki The Eco- nomist, politikacılann "ideolojik saplantılannın", yerini, küresel ekonominin ortak çıkanna uygun politikalara bırakmasını istiyor Ancak "ufak" (!) bir sorun var: Sermaye grup- ları arasında, gerek ulusal gerekse uluslararası alanda, piyasalar, yatınm alanlan ve devlet kay- nakları üzerinde rekabetin giderek keskinleştiği bir konjonktürde, "sermaye" açısından bir ortak çıkar saptamak olanaksız. Dikkatleri "ideolojik tartışmalardan" başka bir yöne çevirmek gereki- yor. Bu nedenle biz de Bush yönetiminin "em- peryalist refleksini" yorumlarken dikkatimizi je- opolitiğin "satranç tahtalanndaki" ideolojik tar- tışmaların yanı sıra dünya ekonomisını etkileyen krizin dinamikleri üzerinde yoğunlaştırarak "mali sermaye" ile "askeri-smai kompleks" arasında bir aynm yapmaya çahşmıştık. Asya ve borsa krizlerinden sonra gücü kınlan mali-sermaye geri çekilirken askeri-sınai komp- leksin öne çıkarak inısiyatıfı (ABD sermaye sınıfı- nın "iktidar blokunun" lideriiğini) ele geçirmesine uygun bir ortam oluşmuştu. "Mali-sermaye" kü- resel serbest piyasa projesiyle, özgürce dolaşa- bileceği homojen bir ekonomik mekân kurmaya ve uluslararası işbirliğini canlı tutarak büyük sa- vaşların bu mekânı kirletmesini engellemeye çalı- şırken askeri-sınai kompleks enerji kaynaklannı, stratejik coğrafyalan ele geçirmeye, savaş harca- malannı arttırmaya, bu yönde tek başına davran- maya yönelik stratejileri benimseyecekti. Bu yüz- den, Clinton döneminde ABD Dışişleri Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı gibi çalışır, dış politikada çok taraflı "küreselleşmeci" yaklaşım izlenirken Bush döneminde Savunma Bakanlığı'nın askeri-sınai kompleksin çıkarlannı takip etmek üzere öne çık- masına şahit olduk. Ancak gerçeklik çok daha karmaşık Gerçekten de mali-sermaye içinde, Lehman Brothers, Blackstone, Carlyle Group ve KKR gibi grupların askeri-sınai kompleksle girift ilişkileri var. Buna karşılık, enerji ve havacılık alanında uz- manlaşmış, küresel alanda etkin, General Mor tors, Chrysler, Hevvlett Packard, Exxon-Mobit,' Chevron Texaco gibi gruplar, bu emperyal dış politikadan olumsuz yönde etkilendiler. Aslında, daha sağlıklı yorumlar yapmamıza yardımcı olacak bilgiler giderek birikiyor. önme- ğin, VVashington Post'un aktardığı Beyaz Saray kaynaklı bir belge, Başkan Yardımcısı Cheney'in ulusal enerji stratejisi hazıriarken enerji sektörü genel müdürleriyle yaptığı, ancak düne kadar şiddetle inkâr edilen bir toplantının variığını kanıt- ladı (16/11). Enerji sitesi Platform'un yayımladığı "Crude Designs: The Rip-off of lraqi O/7 We~ alth", ABD tarafından Irak yönetimine dayatılan "üretim paylaşım anlaşmalannın", Irak petrolleri- ni 40 yıl boyunca ABD petrol şirketlerine peşkeş çektiğini, bu talanın Irak halkına faturasının 194 milyar doları bulacağını gösterdi (http://www.car- bonweb.org/crudedesigns.htm). Mark Engler'in tomdispatch.com'da yayımla- nan "War Woes of Business" başlıklı çalışması da Marlboro, American Online, McDonald's, American Airiines, Exxon-Mobile, Chevron Texa- co, United Airiines, Chrysler, Budweiser, Barbie Doll, Starbucks ve General Motors gibi ABD şir- ketlerinin, Bush yönetimin "emperyal" dış politi- kasından zarar gördüğünü aktarıyordu. Aynca geçen yıl, ev inşaatı müteahhitleri, ev ipoteği ve- ren mali şirketler, yatırım fonlan, kimi TV-radyolar, turizm sektörü şirketleri, mali raporiannda savaş- tan zarar gördüklerini dile getirmişlerdi. Bunlar, Nike, Adidas vb. ve Hollywood fılm şirketieri gibi, performansları malların ve insanlann serbest do- laşımına, Amerikan kültürünün çekiciliğine, dün- ya piyasasında ABD mallanna yönelik tüketici ta- lebine bağımlı, ABD dış ticaret açığının fınans- manı açısından büyük öneme sahip şirket ve sektörier. Buradan hareketle askeri-sınai komp- leksin, Aegis, Bechtel, Halliburton, Lock-Heed Martin gibi dev şirketler için yaşamsal öneme sahip emperyal politikanın, ABD sermaye sınıfı- nın daha geniş bir kesiminin çıkanna tosladığını söyleyebiliriz. ergin.yildizoglu J gmail.com DARBE DOSYALARI SlLİNECEK Danıştoy'dan 12 Eylül fişlemesine iptal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay, yasak yayın bulundurduğu gerekçesiyle 22 Eylül 1980'de gözaltına alındığında hakkında bilgi fişi düzenlenen ve parmak izi alınan kişi hakkındaki işlemin iptalini hukuka uygun buldu. Ankara'da ikamet eden bir kişi, Sıvas Valiliği'ne başvurarak hakkında düzenlenmiş parmak izi kaydı ile bilgi fişinin arşivden silinmesini istedi. ValiHğin söz konusu baş\oıruyu reddetmesi üzerine ise kişi, ilgili karann iptali istemiyle dava açtı. Davayı görüşen Sıvas Idare Mahkemesi, Sıvas Valiliği'nin işlemini iptal etti. Sıvas Valiliği, bu karan temyiz edince dosya, Danıştay 10. Dairesi'ne geldi. Danıştay 10. Dairesi de yerel mahkemenin karannın usul ve hukuka uygun olduğunu belirterek yerel mahkemenin karannı oybirliğiyle onadı. »
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle