23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 'Yurt Sanatçısı' Cemal Tollu'nun retrospektifi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde UyanışıntuvaleyansımasıKAY4ÖZSEZGİN Üç yıl sonra Cemal ToDu' nun (1899 - 1978) ölümünün üzerinden otuz yıl geçmiş olacak Bu süre içinde onun ya- pıtlannı gündeme getirecek hemen hiçbirgirişimin olmamasım. insanya- pımızdaki unutkanlık duygusuna bağ- îamak yeterli olabilir mi? Çağdaş sa- natımızda Tollu'nun sanatçı etkinliği- nin dönem arkadaşlanndan hiç de ge- ride olmadığı düşünülürse; b u ihmal- de, güncel olanla fazlaca diişüp kalk- maktan kaynaklanan bir koşullanma- nın büyük payından söz edilebilir. Ger- çekten de böyle bir koşullanmanın et- kisi, üısanlanmızı, yapılanlan değer- lendirmekten alıkoyuyorya da değer- ler sıralamasında, öncelik-sonralık so- rununu görmezden gelmeye itiyor. Eldeki belgelenn taranması ve aile- de kalan yapıtlann gün yüzrüne çıka- nlmasıyla hazırlanan retrospektif ser- gi, gençlik yıllan yurt savunmasıyla sanatı arasına sıkışan, belki de bu ne- denle olacak. yaşanan gerçekleri sa- natının temel taşı yapmakta kararlı bır üslup geliştiren Cemal Tollu'yu kap- samlı biçimde gündeme getiriyor. Ser- ginin girişini oluşturan, modelden çi- zilmiş çıplaklardan da anlaşılacağı gi- bi, bir kurama ya da akıma mensup ol- makla yetinecek bir sanatçı kimliği taşımıyordu Tollu. Onun benimsedi- ği kübizm de. yüzyılın başlannda bu akıma öncülük yapmış sanatçı kuşa- ğının izıni sürmek gibi klasik bır uyum düşüncesıni yansıtmaktan uzaktı. Çün- kü yazılannda da üstüne basarak be- lirttiği gibi, bir tek kübizm değil, bu düşünceden kaynaklanan farklı kü- bizmler vardı. Akımın başına Picas- so'nun adının yerleşmiş olması, yaşa- nan koşullann getirdigi gelişmelerle ilgiliydi. AndreLhoteatölyesinde ge- çen çalışmalan, bizzat hocasının da be- lirtmiş olduğu gibi, sanatta değişme- yen plastik değerlerin varlığını düşün- dürecek kökensel oluşumlar üzerinde kafa yormaya yöneltmişti onu. îçinde yaşadığı Kurtuluş Savaşı'nın ve Ana- dolu gerçeklerinin sert koşullarıyla sanatına temel yaptığı biçimsel yapı arasında ılişkiler kurmuş olması, ay- nı zamanda da bu ilışkileri kuramsal planda açıp yorumlaması, çizgıye ve hacımsellığe bağlı çalışmalannda, de- neysel olmayı zorunlu kılıyordu. Ce- mal Tollu'yu öncelıkle bu deneysel- lik kapsamında yorumlamak gerekti- ği kanısındayım. Sanatın tamklık gerçefll Insan bedeninin anatomik ve den- geli ölçülerinden yola çıkmakla, ana yapıyı çözmeye çalışıyor, bunun ya- nı sıra da bu ana yapıyı bellı oranlar- da bozup değiştirerek yorumsal bir ifadeciliğe yönelmiş oluyordu. Ken- di kuşağının sanatçılan arasında, mo- deli kimliğinden sıyırarak böyle bir ya- pısallığı ısrarla araştıran bir başkası- nı bulmak pek de mümkün değil. Can- lı insan bedeninden soyut bir "yapı" inşa etmenin peşinde görünür bu de- senlerinde Tollu. 0 nedenle kimi de- senleri, başlı başına mimari bir yapı- sallık temelı üzerine kuruludur. Kes- kin hatlarla oluşturulmuş biçim kat- manlan üst üste ya da yan yana gele- umhuriyet sonrası Türk resminin ustalanndan Cemal Tollu'nun retrospektif sergisinin, Picasso sergisiyle aynı tarihlere raslamış olması ilginç bir birliktelik oluşturuyor. Tollu, serginin girişindeki, modelden çizilmiş çıplaklardan da anlaşılacağı gibi. bir kurama ya da akıma mensup olmakla yetinecek bir sanatçı kimliği taşımıyordu. Onun benimsediği kübizm de, yüzyılın başlannda bu akıma öncülük yapmış sanatçı kuşağının izini sürmek gibi klasik bir uyum düşüncesini yansıtmaktan uzaktı. Çünkü yazılannda da üstüne basarak belirttiği gibi, bir tek kübizm değil, bu düşünceden kaynaklanan farklı kübizmler vardı. Akımın başına Picasso'nun adının yerleşmiş olması, yaşanan koşullann getirdigi gelişmelerle ilgiliydi. rek konusu insan olan soyut bir anıta dönüşür neredeyse. Tollu'yu bu derece yapısallığa iten nedenler neyse, Anadolu yaşamından derlediği konularda Cumhunyet ilke- lerini hayata geçirmekte paletini kul- lanırken bilinçli bir sanatçı tavrını sa- hiplenmesinde etken olan nedenler de odur. Yumuşak ve bır ölcüde duyum- lu desenleri de, yaşamının ilk yıllann- da olmamış değildir, ama özellikle 193O'lu yıllann ardından oluşturduğu boyaresimlerinde, birden toparlanmış görünür, örneğin "Alfabe okuyan köy- fiiler* ve "Anadolu çobanlan" ya da "ToprakAna" düzenlemelerinde, yurt yaşamı ve toprak gerçeğini dışavuran gerçeklerle konstrüktif ifadenin birbi- rine dönüşen Uişkisini keşfeder. Bu resimlere ve aynı çizgi üzerinde geli- şen başka işlere bakıldığında, bir yurt sanatçısıyla karşı karşıya bulunduğu- muz izlenimi giderek güçlenir. Tollu'da rengin, çizgisel yapı bağ- lamında değer taşıdığının alünı çizmek gerekiyor burada. Sergiyi oluşturan resimlere bugünün gözüyle bakıldığın- da, sanatın özünde saklı olan kimlik ve kişilik olgusunun, temelden başla- yarak adım adım gelişen ve giderek yükselen bir çalışma ve üretme bilin- ciyle bağımlı olduğu gerçeği bir kez daha öne çıkmış olacaktır. Tollu için resim ya da daha geniş anlamıyla sa- nat, bir noktadan başlayan ve evre ev- re gelişip olgunlaşan bir disiplindi. Yaşanan dönemin kısır koşullanna karşın bir baknna bu koşullan inanç ve kararlılık ilkeleri çevresinde bir üs- lup dayanağı yapmayı başarmış olan sanatçılardan biriydi Tollu, bugün ar- tık belleklerimize kazınmış olan kimi tablolan, "uyanış"ın sanatsal cephe- dekı oluşum dinamiğini gün yüzüne çıkardığı gibi, bir dönemin yaşam çiz- gilerini de somutlaştırarak, sanatın ta- nıklık gerçeğini de yeni baştan anım- satıyor bize. Cemal Tollu'nun başta paleti ve fir- çalan olmak üzere, yaşamına tamklık eden kimi objeler eşliğinde hazırlanan ve çoğunluğu aile koleksiyonu ile Re- sim ve Heykel Müzesi'nden derlenen sergi, d Grubu'nun kurucu üyeleri ara- sında yer alarak çağdaş sanatımızda- ki yenileşme dönemi kapılannın açıl- masında etkin bir görev üstlenmiş ve inandığı yolda dirençli bir sanatçı ldm- liğini temsil etmiş olan Cemal Tol- lu'yu, daha çok da genç sanatçılann her türlü koşullanmışlık duygusun- dan annmış olarak incelemelerine ola- nak verecektir. Serginin, toplu yapıt- lanyla Istanbul'a gelen Picasso sergi- siyle aynı tarihlere rastlamış olması da ilginç bir beraberlik oluşturuyor. (Sergi 30 Arahk 'a dek görülebilir. Tel: 0212 252 47 00) Kitap ilk kez 1946'da Yurt ve Dünya Yayınları'ndan çıkmıştı Sabiha SertePin Fikret yorumu Çığ ve Şoray'a ödiil ATAOL BEHRAMOĞLU "Militan" dergisinin Ağustos - Eylül 1975 ta- rihli 8.-9. sayılan, ölümü- nün 60. yıhnda TevfikFık- ret'in yapıtını ve kişiligi- ni irdeleyen yazılara ay- nlmıştı. Özel sayıda Fikret, *ma- teryalist, insancı ilk şairi- miz" başlığı ıle sunulu- yordu. Bu üst başlığı Sabiha SerteTın o sırada heyecan- la okuduğum "TevfikFik- ret-İdeolojisi ve FefaefesT adh kitabından esinlenerek koyduğumu anımsıyorum. Derginin sözünü etriğim sa>ısında "Sabiha SerteTin KitabıDola\ıa\ia'' başlık- lı bır de yazım yayımlan- mıştı. Sertel'in Fikret üzerine çalışması, adından da an- laşılacağı üzere şairin şi- irlerimn sanatsal açıdan irdelenmesinden çok, bu ürünlerin düşünsel altya- pısına ilişkindir. Sertel bu kitabıyla a>iu zamanda güncel bir siya- sal ödevi de üstlenmiştir. Flkrefin güncelliği 1940 yılında Yenı Sa- bah gazetesınde Fikret ko- nusunda başlahlan bir "so- ruşturma", onu ölümün- den yıllar sonra yerüden, bu kez dönemin Turancı ve Islamcılanrun saldın hede- fı yapmıştı. Bu saldın aynı zaman- da, Sertel'lerin de arala- nnda olduğu ilerici, banş- çı, toplumcu çevrelere yö- nelikbir sövgü kampanya- sına dönüşmüştü. Sabiha Sertel, kitabını böyle bir ortamda yazdı. Bu nedenle böyle bir ça- lışmanın sadece edebiyat araştırmasınm sınırları içinde kalması beklene- mezdi. Öte yandan, bu çalışma, bir yazann ve yapıtının düşünsel altyapısının "bi- • Sabiha Sertel'in bir başyapıt olduğundan kuşku duymadığım kitabında Fikret' in kişiliğinin ve yapıtının derinliklerini daha yakından kavrayacak olan günümüz okuru. bu kitapta aynı zamanda, bugünün Türkiye'sinde yaşanan düşünsel ve siyasal çatışkılann kaynaklannı görecek ve ülkeyi tehdit eden büyük tehJikeler konusunda bir kez daha aydınlanmış ve uyanlmış olacaktır. Bmsd sosyaKst" dünya gö- riişü açısından ve bu oy- lumda irdelenişınin bizim edebiyaumızda sanıyorum ki (bugünün edebiyat araş- tıncısına da ışık rutabile- cek) ilk örneğidir. 1946'da Yurt ve Dünya Yayınlan arasında yayım- lanan (Cumhuriyet kitap- lan arasında yeni bir bası- mı yapılan) kitap üç bö- lümden oluşuyor. "Fikret'in Yaşadığı De- vir" başlıklı ilk bölümde, yazar Osmanlı Imparator- luğu'nun çöküş süreçleri- nı (yine bugünün sosyal bilimcisine ve tarihçisine ışık tutabilecek bir yakla- şımla) irdelemektedır. Ser- tel, yaşanılan toplumsal dönemin. yazann (ya da sanatçının) dünya görüşü- nün oluşmasrnda temel et- ken olduğunu belirtmek- le birlikte, Tevfık Fikret'in "devTİninideolojfei üsrün- de" bır kişilik olduğunu saptıyor. Böylece, bü>nük şairin bilinen yalnızlığının ve "rübab"ından vükselen seslerin zaman zaman kö- tümser, "kmk" tırulannın nederu de açıklanmış olu- yor. Kımı araştırmacılar (örneğin Mehmet Kapkuıı Fikret'in bu türden sesle- nişlennı daha çok onun "kişisd mizaç" özellikle- riyle açıklamak eğılımin- dedirler. Şaınn "ideoloji- si" ve "febefesi"nın ırde- lendıği ikıncı ve üçüncü bölümlerde, bir yandan ırkçı ve saldırgan bır mıl- liyetçiliğin (Turancılığın), biryandan İslamcı ideolo- jinın doğup palazlandığı dönemlerde. Tevfik Fik- ret'in "maddeci", "natü- raüst", "aydınlanmacı" dünya görüşünün özelük- len, başlıca şiirleriyle de örneklenerek ortaya ko- nuyor. Sabiha Sertel'in ki- tabı sadece edebiyat tari- himiz bakımından değil. ülkemızın si) r asal ve dü- şünsel tarihı bakımından da büyük öneme sahip en- der bir kışiliğin \araticih- ğına özgün bir ışık düşü- rürken, 19 yüzyılortala- nndan Cumhunyet döne- mine kadar yaşanmış siya- sal ve düşünsel oluşumla- nn ve çatışkılann akıcı ve aydınlatıcı bir tarihi olma özelliğini de taşıyor. Bu çatışkılar günümüzde de sürmekte. Sabiha Sertel'in bir baş- yapıt olduğundan kuşku duymadığım kitabında Fikret'in kişiliğinin ve ya- pıtının derinliklerini daha yakından kavrayacak olan günümüz okuru. bu kitap- ta aynı zamanda, bugünün Türkiye'sinde yaşanan dü- şünsel ve siyasal çatışkı- lann kaynaklannı görecek ve ülkeyi tehdit eden bü- yük tehlıkeler konusunda bir kez daha aydınlanmış ve uyanlmış olacaktır. Kültür Servisi - TÜRSAK Vakfı tara- findan bu yıl sekızıncısi düzenlenen "İs- tanbul Uluslarara» Sinema Tarih Buluş- masrnın 'IşıkSaçan ApoOon Ödülü" Tür- kan Şoraj 'a, tarih alanındaki 'Onur Ödü- lü' ise Sümerolog Muazzez İlmrve Çığ'a verilecek. 1960 yılında 'Köyde Bir Kız Se\dim' adh filmle sinemaya başlayan Türkan Soray i]k ödülü olan 'En lyiKadın O\iın- cu Ödülü'nü, 1964 yılında 1. Antalya Al- tın Portakal Film Festivalı'nde *Acı Ha- yat 1 filmiyle almıştı. Şoray'a "sinemaj'a yaptigı katkılar* 1 ın yam sıra başta çocuk- lar ohnak üzere sosyal hayata yaptığı de- ğerli destekler için de \erilen 'Işık Saçan Apollon Ödülü', festivalın bır kadın oyoın- cuya \erdığı *ük onur ödülü 1 olma özel- liğini taşıyor. 8. tstanbul Uluslararası Sinema Tanh Buluşması'nın 'tarih' alanındaki 'Onur Ödülü' bu yıl Sümer ve Hitit kültürlen- ni tarutan çalışmalanyla rüm dünyada ta- nınan değerli sümerolog Muazzez Ilmı- ye Çığ'a \ erilecek. "Aziz Atamız, dilleri diUmize benzediğinden Türklerin atası olabileceğini varsa\dığı Sümerterin dil ve kültürlerinin ülkemizde araşünunasını istiyordu. Bugünkü külrürümüzün teme- KnioluşturanSümer kültürünün halkımı- za, aydmlannuza da tanıülınasryia geçmi- şin aydınlaülması geleceğin de a\ dınlan- ması demektir" diyen Çığ, bılımde Türk kadını ıçın önemli bu^ örnek olma özel- liğini taşıyor. Böyle bir ödüle değer gö- rüldüğünü öğrendiğinde çok şaşırdığını söyleyenÇığ, "YazdığDnkitapiarınülketn- detakdiredildigini görmek beniçokmut- lu ediyor. Halkımızın kitap okumadığı sö\ieniyor. Ama okuyorlar ve okudukla- nnıdeğeriendiriyorlar.Her kesimden, her kültür seviyesinden insana yazdıklarun- la ulaşabilmek çok mutluluk verici bir şey" diye düşüncelerini açıkladı. 8. ULUSLARARASI SİNEMA TARİH B U L U 5 M A S 1 AVRUPA AVRUPA 0 9 - 16 ARALIK 2005 Avrupa "fîlmleriyle kendini anlatıyor... • Avrupa Avrupa • Hangi Avrupa? • Bir Türk Yönetmenin Kamerasından Avrupa • Avrupa'dan Uzakta • Siyahlar, Beyazlar ve Renkliter • Şavaşın Çocukları • İnsan Hakları • Bir Ülke Sinemas»: Potonya • Fransız Klasikleri • Avrupa Medeniyetinde Osmanlı İzleri • Ustaya Saygi: Andrzej Wajda • ARTE'nin Avrupa'sı Konferans" Avrupa'daki Osmantılar'7 Prof. Dr. İlber Ortaylı U Aratık 2005 Çarşamba Saat: 17.00 Topkapı Sarayı Müzesi-Konferans Salonu 1. Avtu Alkazar;0212-293 6 Atlas: 02t2-252 85 76 Fransız Kültür Merkezi: 0212-334 8740 KÛLTÛfi VE TURBM BAKANUÖİ TÜRSAK www.tursak.org.tr türsak DEFNE GÖLGESİ TURGAY FtŞEKÇİ Yazılı Yerlep' Bilmem gözünüze ilişiyor mu, çok satışlı ga- zetelerimizde sayfalarca yer kaplayan gezi ilanları? Bu olguya bakarak gezip görme alış- kanlığı giderek artan bir toplum olduğumuz düşünülebilir. Gezmek tek başına bir kültür eylemi midir? Gidilen yerlerle kurulan ilişkiler insanın kül- tür dünyasını, hayata bakışını nasıl etkiler? Bu soruların yanıtları kişilere göre değişse de, yalnızca eğlenmek ve alışveriş için ge- zenlerden serüvencilere, kültür meraklıların- dan doğa gözlemcilerine dek çok geniş ilgi- ler yelpazesinin olduğu da bir gerçek. On yıl önce Milliyet Sanat Dergisi'nin dü- zenlediği Abdi Ipekçi Gezi Yazıları Yanşma- sı'na görülmemiş bir katılım olmuş, gönde- rilen ürünlerden insanlarımızın neredeyse dünya kazan onlar kepçe yeryüzünü arşın- ladıkları izlenimi doğmuştu. Üç kıtaya yayılmış bir imparatorluğun kül- tür hayatının mirası olan geçmişe baktığı- mızda övünülecek bir toplamın olmadığı ger- çeğiyle karşılaşırız. Piri Reis'ten Cumhuri- yete dek geçen dört yüz yıllık sürede gezi ede- biyatımıza kalan yapıt sayısı çok az. Cum- huriyetle birlikte nitelikli bir artış gerçekleşi- yor. Günümüzde ise gezen ve yazanların çokluğuna karşın, edebiyat ürünü olma özel- liğini taşıyanlar azınlıkta. Denemeyazınımızın önde gelen isimlerin- den Gürhan Tümer'in gezi yazıları Yazılı Yer- ler (Geniş Kitaplık) adıyla yayımlandı. Yazar yazma nedenini daha başta açıklıyor "Birşe- yi yaşamak demek, onu yazmak demektir. Işte bu nedenle, ben, bir kenti yazmadan, onu yaşamış saymam kendimi." Böylelikle bir edebiyat adamı ve mimar olan yazarın gözünden ülkemizin ve dünya- nın çeşitli köşelerine bakmaya başlıyoruz. Gördüğümüz ne? Bir yanda çeşitli kentler, ya- pılar ve insanların oluşturduğu maddi gerçek.. öte yanda da yazann gözünden, kültür dün- yasından yansıyıp dile gelen yazınsal gerçek. Yazar gezip gördüğü yerleri anlatırken bizi bir kültür dünyasına taşıyor. Anlattıkları, gördü- ğünü aktarmaktan çıkıp bireysel ve toplum- sal tarihin ve yaşamın dokularına ulaşmamı- zı, yön bulmamızı, anlatılanla derinlikli ilişki- ler kurmamızı sağlıyor. Gürhan Tümer'in kitabı, insanın gezmesi- nin değil, gördüğünü farklı boyutlarıyla algı- layabilmesinin ve anlatabilmesinin önemini açığa vuran bir yapıt. • •• Adatet Banş Günersel in yeni yayımlanan Rio'da BirSene (Broy Yayınevi) adh kitabı ise yazann bu kentte geçirdiği bir yıla ilişkin iz- lenimlerini yansıtıyor. Ülkenin tarihi, doğası, yaşam sevinciyle dolu halkı ve günlük haya- tına ilişkin gözlemler. Ister istemez Aslı Erdoğan'ın Rio'yu an- latan romanı Kırmızı Pelerinli Kent'i anımsa- dım. O kitabı okuduğumda bir karabasan duygusu çökmüştü üzerime. Hiçbir zaman o kente gitmek istemeyeceğimi düşünmüş- tüm. Yazar, kitabında ortaya koyduğu roman gerçeğiyle beni buna inandırmıştı. iki kitap arasındakı bunca farkı nasıl açık- lamalı? Gezi kitabı yazan gördüğünü ya da algıla- dığını aktarıyor. Oysa romanda yazar farklı bir gerçeklik kuruyor. Sanırım Kafka'nın roman- larını yazdığı yıllarda Prag üzerine gezi izle- nimleri yazmış olanlar, onun kitaplarında hiç rastlayamayacağımız şeylerden söz etmiş- lerdir. Demek edebiyatın gerçeği ile hayatın gö- rünen gerçeği her zaman örtüşmüyor. O zaman hangisini daha gerçek sayaca- ğız? Bütün edebiyat yapıtlarında yazar bir dün- ya kurar. Bu dünya kimi zaman gerçek dün- yaya benzer, kimi zaman da gerçek dünya- dan da daha gerçektir. Yani dünyanın göre- meyeceğimiz gerçeğini bize gösterir. turgay fisekci.com K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle