24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I KASIM 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAGLIK Wehbi Koç Vakfi, Italyan Onkoloji ve Rehabilitasyon Hastanesi ile Anderson Kanser Merkezi 'nden işbirliği Kanseriçingiiçbiriiğiİstanbul Haber Servisi - Vehbi Koç Vakfi Italyan Onkoloji ve Rehabilitasyon Hastanesi ile The University of Texas MD Anderson Kanser Merkezi kansere karşı güçlerini birleştirdi. tki hastane arasında imzalanan işbirliği anlaşması kapsamında bilgi ahşverişi ve bilimsel etkinlikler gerçekleştirilecek. Tophane'deki Italyan Onkoloji ve Rehabilitasyon Hastanesi'nde düzenlenen toplantıda hastane müdürü George D. Rountree, kanser alanında uzman iki saglık kurumunun güçlerini birleştirmesiyle kansere karşı çalışmaların daha verimli sonuçlar doğuracağını söyledi. Rountree, Türkiye'de kanser oranırun yüksekliğine dikkat çekerek akciğer kanserinin nüfusun yüzde 33.5'ini etkilediğini dile getirdi. Italya Başkonsolosu Luciana Pezotti de, Italyan Hastanesi'nin lstanbul"dakı Italyan eserlerinin ilki olduğunu anımsatarak 19. yüzyılda Boğaz'dan geçen Italyan gemicilere sağhk hizmeti vermek için kurulduğunu belirtti. Hastanenin geçirdiği tarihsel süreci de anlatan Pezotti, yapılan bu anlaşmayla hastanenin sadece İstanbul'da değil Türkiye'de de odak noktası oluşturacağını ifade etti. Emekli Sandığı ile anlaşmalı olan hastanenin SSK ile anlaşma çalışmalan sürüyor. Italyan Hastanesi, fizik tedavi, rehabilitasyon bizmetleri, ağn yönetimi ve tedavisi, psikolojik danışmanlık, uzun süreli bakım, acil bakım, geriatrik bakım, poliklinik ve yatan hasta bakımı hizmetleri sunuyor. İNSANU\RIN YÜZDE 6O'I HEKİME GİTMEKTEN KORKUYOR | ÖLÜME YOLAÇAN HASTALIKLARSIRAU\MASINDA5'İNCİ Toplum dişlerine bakmıyor İstanbul Haber Servisi - Türk Diş- hekünleri Birliğı (TDB) Başkanı Dr. Celal Korkut Yıkhnm. toplumun yüz- de 60'ının son 1 yıl içinde hiç diş he- kımine gıtmediğini. gıdenlenn ise en büyûk nedeninin "diş çekimi, apse ve dişte kttfe" olduğunu söyledi Yıldınm, koruyucu diş hekimliğinin önemine işaret ederek "Şu anki mevcut ağp. ve diş sağhğı proMemlerini tedavi edebilmek için, Türkiye'de- ki 18 bin 500 diş hckiminin 34 yü boyunca günde 8 saat çalışması gerekü-" dedi. Sağhk Bakanlığrnın desteği ile Türk Diş He- kimleri Birliği ve Colgate 6. Diş Koruma Gün- leri gerçekleştiriliyor. Kampanya hakkında Swissotel'de düzenlenen toplantıda konuşan Yıldırım, Tür- kiye genelinde 3 bıne yakın diş he- kimınin katkılanyla gerçekleştiri- lecek olan Diş Koruma Günleri'nde amaçlannın, Türkiye'de ağız ve diş bakırnı bilincini geliştirmek ve ko- ruyucu diş hekimlıği bilincini arttırmak olduğu- nu söyledi. 2000 yüından beri gönüllü diş hekim- lerinin katılımıyla gerçekleştirilen Diş Koruma Günleri ile 582 bin 282 kişiye ulaştıklannın al- tını çizen Yıldmm, bu sayıyı 731 bıne çıkarma- yı hedeflediklerini dıle getirdi. Mutlaka zatürree aşısı olun tstanbul Haber Servisi - Zatürree, Türkiye'de en çok ölüme yol açan hastalıklar sıralamasında 5. sırada yer alıyor. Bulaşıcı bır akciğer has- talığı olan zatürree, solunum yoluy- la bulaşıyor. Uzmanlar, zatürreenin belirtilen- ni, 39 dereceyi geçen ateş, öksürük ve pas rengınde olan koyu kıvamlı balgam ve aşı- n halsizlik olarak sıralıyorlar. Hastahk, küçük ço- cuklarda, yaşlılarda ve kronık hastalığı bulunan kişilerde ölümle bile sonuçlanabilıyor. Zatürree aşısı, pnömokok bakterilerine karşı kan savun- ma hücrelennin yapımını sağlayarak organizma- yı bunlara karşı kuvvetli hale geti- riyor. Zatürreeye karşı. tek bir doz aşı ile yıllar süren bır bağışıklık el- de edilebiliyor. Aşının 5 yıl sonra yi- nelenmesi gerekiyor. 65yaşveüze- nnde huzurevlerinde kalan. astım dahil kronik akciğer ve kalp-damar sistem hastalığı olan, seker hastalı- ğı, böbrek yetmezliği, kan hastalıklan veya ba- ğışıklık sistemi zayıf olanlar ve grip gıbi viral en- feksiyona bağlı hastahk geçırenlerde bronşlann iç kısmını kaplayan tüycüklü hücre tabakası ko- ruyuculuk görevini yapamadığından zatürree gö- rülme nski artıyor. CLÜM NEDENLERİNDE 3. SIRADA Türkiye'de 2 bin Karaciğer hastası var ŞİULEKÖKTÜRK Türkiye'de 2 bin 500 ka- raciğer nakline ihtiyaç du- yuluyor. Ancak organ ba- gışlayan kişi sayısının az olması. karaciğer hastala- ınnın yaşam şansmı olduk- ç a azaltıyor. Uzmanlar, ka- caciğer hastalıklannın en önemlı nedenlerinuı Hepa- tit B ve Hepatit C virüsü ol- duğunu, Hepatit B'den ko- mnmanın aşı yoluyla ger- çekleşebileceğini belirti- yorlar. Kasun ayının ilk haftası Türk Karaciğer Haftası, ikıncı haftası ise Karaciğer l^Jakli Haftası olarak değer- •endiriliyor. Türk Karaciğer "Vakfi Başkanı Prof. Dr. 3Vluzaffer Gürakar. 200 gram ağırlığında olan ka- raciğerin içinde yaklaşık 1.5 milyar hücre olduğunu fceluterek hücrelerden 750 fcinden fazlasının zarar gör- mesi sonucu karacığerin iş- Hevinı yapamaz hale geldi- gini söyledi. Karaciğer hastalıklan- nın en önemli nedeninin Hepatit virüsleri, özellikle B ve C tipi hepatitler oldu- ğunu ifade eden Gürakar. •dıger etkenlerin alkol, bi- linçsiz ilaç kullanma, çev- reden ahnan zararh madde- ler, sanayi atıklan olduğu- belirttı.aû45 ceşithe- patit virüsü olduğunu ifa- de eden Gürakar, "A virü- sü çocuklukdÖDemindegö- rnlüyor. Törkiye'de 20-25 yasına kadar yüzde 80-90'ı Hepatit A gecirmiştir. 15 giim 4 ay kadar hastaük sû- rebilir. karaciğerde kabcı hasara rastlanmaz. Ancak 100ktşiden birinde çokağır styrediyor. Karaciğer nak- Kne ihtiyaç duyanlar dahi var" dedi. Türkiye'de yüzde 6 ora- nında Hepatit-B taşıyıcısı. yüzde 1.5-2 oranında He- patit-C taşyıcısı bulunduğu- nu ifade eden Gürakar, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Dünyada 35(M00 mfl- yon Hepatit B virüsü taşı- yıcısı var. Bunlar ne yazık ki virüsü taşıdıkfauını bflmi- yorlar. Dünya istatistikleri- ne göre. >ılda 25 bin kişi si- roz nedeniyk yaşamını >> tiriyor. Olümnedenleri ara- sında. kalp ve kanserden sonraüçüncü sırada yer ah- yor. B ve C hepatitm topla- inı 80-100 binibutar." Yağlanma ani ölüme yol acıvor Türkiye'de de canlı kara- ciğer nakillerinin başladı- ğını anlatan Gürakar, bu nakillerde, vericide sorun çıkma olasılığının binde birden daha az olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Mu- zaffer Gürakar, alkolün ka- raciğerde yaptığı hasarla ilgili özetle şu bilgileri ver- di: "ABcolkulanankişflerde çoğunlukla karaciğerde yağlanma gerçekleşiyor. Yağh karaciğerden zehirli maddeler çdayor ve bu ze- hirti maddeler be>ne ettd ediyor, ani ölümlere neden ohıyor. Her alkol tüketen siroz obnuyor,genetikyapı, dayanıkhhk, alkol hassasi- yeti olanlar daha kolay si- roz ohıyor. Alkolü fazla tü- ketenlerde karaciğer hasa- n normal topluma göre 2- 3 kat daha fazla göriUüyoıf Türk Karaciğer Vakfi Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Gürakar, 200 gram ağırüğında olan karaciğerin içinde yaklaşık 1.5 milyar hücre olduğuna ve alkolün karaciğerde yapüğı tahribata dikkat çekhor. K A M P A N Y A 'Parasız Eğitim Parasız Sağlık' yürüyüşü İstanbulHaber Servisi - Halkev- leri, "Parasız Eğitim Parasız Sağ- hk" için, 19 Kasım'da Ankara'ya yürüyecek. 5 aydır ülke çapında yürüttükleri kampanya kapsa- mında bugüne kadar 600 bini aş- km imza toplayan Halkevleri, 19 Kasım Cumartesi günü Anka- ra'da gerçekleştıreceği kitlesel eylem ile imzalan TBMM Baş- kanlığı'na sunacak. Eğitimin parayla satıhnasınm "toplumun cehalete mahkûm edilmesi'", sağlığın parayla satıl- masmın ise "parası ohnayan öl- sün" anlamına geldiği düşünce- si ile hareket eden Halkevlen, U AKP Hükümeti'nin kamusal >> kım programına karşı 'Parasız Eğitim Parasız Sağlık'" talebini iletecek. Kampanya süresince ki- mi zaman hastane kuyruklann- da ve hasta ziyaretlennde bulu- nan, kimı zaman kayıt parası ver- mek istemeyen, veremeyecek du- rumda olan velilerle birlikte olan halkevleri üyeleri, 1 milyon im- zayı hedefledi. istanbul'da 13 Kasım'da Halkevleri üyeleri, 13 Kasım'da tstanbul'da 3 ayn merkezden baş- layacaklan ve Taksim'de sonlan- dıracaklan "Parasız Eğitim Pa-- rasE Sağhk" yürüyüşü gerçekleş- tırecekler. Saat l l.OO'de Gözte- pe Parkı, 4. Levent Metro çıkışı ve Topkapı Meydanı'ndan baş- layacak yürüj'üşler boyunca, ara- balarda, otobüslerde, vapurlar- da ve yollarda bulunan yurttaş- lan "Parasız Eğitim Parasu Sağ- hk" hakkı için mücadele etme- ye çağıracaklar. Prof. Dr. COŞKLTN ÖZDEMÎR D animarka gıpta ile bakılacak bir ülke. 40 yıl önce biz, gelişme ha- lindeki ûlkelerden gelen 24 kişi- likbir grup temsilci, WH0 taranndan dü- zeolenen rehabilitasyon kursıma katılı- yoruz, KDpenhag'dayiz. Tertemiz. pınl pı- nl şiddetten, soygundan, vurgundan, >osuzhıktan U2ak bir şehir. Kendinizi tam biıgüven içinde bissediyorsunuz. Kim- se sizi aldatmıyor. kandırmıyor. hısan ihikileri de kıskamlacak gibi, birbirle- rine ve kurallara saygıh insanlar toplu- luju. .-üyerarşi yok, şatafat, cafcaf, göste- rişyok. En önemlisi yoksulluk yok. Bi- zcîursun açılışında Danimarka'yı hiç fa- üri olmayan ama parmakla sayılacak kaiar zengini olan bir memleket olarak taııüyorlar. Gerçekten insanlar, sımflar ansmda biiyük farklar olmadığını görü- yrrsunuz. Herkes eşit eğitim görüyor. Herkes sağlık hakkını eşit olarak kullanıyor. 40 yıl sonra bir geriye gidiş var mıdır, küreselleşme orayı da vurmuş mudur bilemem. Reha- bilitasyon, engellilerle ilgileniyor. Onlann sorunlanna köklü çözümler an- yor. Danimarka'yı bu alanda en ileri ül- ke saymak yerinde olur. Biz azgelişmiş- ler (kibarlık olsun diye gelişme halinde deniyor) bu memleketteki yapılanma- lardan, organizasyonlardan iüıanılar ala- rak. deneyimler edinerek yurdumuzda rehabilitasyon hizmetlerinin kuruluşu- na öncülük edeceğiz. Amaç bu. Her gûn dolu dolu prog- ramlar izlemekteyiz. Rehabiütasyon ku- ruluşlannı ziyaret ediyor, bilgi ediniyor, lecture'ler (ders) dinliyoruz. Biı sabah erken saatlerde güzel bir binaya giriyo- ruz. Içerde 20-30 kadar cıvü cıvıl 2-4 yaş- lannda sevimli çocuklar kahvaltı edi- yorlar, yardımcılan ile birlikte. Ortada engelli filan görünmüyor, biz "Nasılbir Sosyal engelli yer burası acaba, ne ilgisi var bu güzel ço- cuklann engefliMkle?" diye düşünürken, açıklıyorlar; burası unmarried (evlen- memiş) anneler için. "Anneler şu anda işte çalış,maktalar. biz burada onlann ço- cuklanna sahip çıkıyoruz'" Biz yine de bunun engellilikle ilgisini anlayamamış gözlerle bakarken yeni birkavTamla kar- şılaşıyoruz. Bu anneler "sosyal engefli" (socially disabled) diyorlar. Gördüğü- müz. izlediğimiz kursun en ilginç bir ani. Sosyal engelli bizim için yepyeni bir kavram. Bunu Danimarka gibi zen- gin, gelişmiş bir ülkede öğreniyoruz. Ev- lenmeden anne olmuş genç kızlar sos- yal engelli sayılıyor ve rehabilitasyon hizmetlerinin kapsarm içine alınıyorlar. Kursun sonunda bizden istenen "kurs de- ğeriendirmesi" başlıklı raporumda Da- nimarka ile Türkiye'nin ekonomik, sosyal. kültürel açıdan çok farklı ko- numlarda olduğunu, bu ûlkelerden ör- nekler alarak servislerin azgelişmiş bir ülkeye transferinin çok güç oldu- ğunu belırtiyorum. Düşünün. Türkiye'de 8.5 milyon en- gelli olduğu hesaplanıyor. Peki, engel- ler sadece fıziksel olarak mı ortaya çı- kıyor? Evlenmemiş anneleri aile ile top- luınla uyumsuzluk çıktığı gerekçesi ile engelli sayan yaklaşımı ve bu anlayışı biz kendı toplumumuza uygularsak engelli- lerin sayısı kaç milyona çıkacaktır... T öre cinayetlerini düşünün! 14-15 yaşında zorla evlendirilen genç kızlan, erkek egemen hem de ay- dınlanmadan, uygarlıktan uzak, dogma- cı, geleneksel erkek egemenliğindeki ai- leleri, bu ailelerde yer alan ve çoğunlu- ğu dayak yiyen kadınlan ve baba baskı- sı -zulmü de diyebiliriz- altındaki genç kızlan düşünün. Yalnız ruh hastalannı de- ğil, sosyal. ekonomik, kültürel, gelenek- sel, töresel nedenlerle ruh sağbğı, ruh den- gesi bozuk milyonlan düşünün. O zaman sosyal engellilerin neredeyse nüfus ço- ğunluğuna ulaşacağını kabul edeceksi- niz. Evet, sosyal engelli kavramını mut- laka gündeme getirmeliyiz. Bu, gerçek- çi birbakış ve davranış sayümalıdır. Eğer AB Türkiye'ye karşı samimi davranış- lar içinde olsaydı azınlıklar, azınlık hak- lan, işkence iddialan, fikir ve düşünce özgürlüğü. orduyu etkisizleştinne, Or- han Pamuk gibi tekil özgürlüklerden çok, öncelikle tüm toplumun özgürlü- ğü ile, süregelen feodal düzenle. doğma- larla, eğitim haklan ile eğitim yetersiz- likleri, sağlık haklan ve üÜcedeki ekono- mik eşitsizlikler ile ilgilenecekti. Bir iktidann ilk görevlerinden biri de, herhalde sosyal engellilik yaratan geri kal- mışhk, eğitimyetersizliği ekonomi ve sağ- lık alanlanndaki adaletsizliklerle savaş- mak olmalı değil midir? DUZYAZI ORHAN BİRGÎT Bröve Sorunu Meclis'te... CHP Edirne Milletvekili Ruşen Çakır, "Ata- türk'ün Kocatepe fîgürünün Kara Kuvvetleri amb- Ieminden niçin çıkanlma ihtiyacının duyulduğunu" bir soru önergesiyle Mili Savunma Bakanı'ndan öğ- renmek istiyor. Gündemdeki sırası geldiğinde Bakan Vecdi Gö- nül, kürsüye çıkacak ve elbette Geneikurmay Baş- kanlığı'ndan aldığı yazılı yanıtı okuyarak tutanak- lara geçirtecek. Içtüzük uyannca, soru sahibinin, verilen yanıttan tatmin olmamış ise söz alarak tar- tışmayı sürdürme hakkı var. öylece, bizim parla- mento yaşamımızda çok nadir görülen bir biçim- de Silahlı Kuvvetler'in önemli birtasarrufu TBMM Genel Kurulu'nda ele alınacak. Bunun bir sakın- cası mı var? Bence hayır. Ancak Cumhuriyetimizin asker kö- kenli kurucusu ve ilk başkomutanının üzerinden bir polemiğin başlatılmasına, "onun ordusu"nun bir tasarrufunun neden olması, olabildiğincetatsızdır. Milletvekili, önergeyi vermekle görevini yapmış- tır. Bakan, sorunun yasal muhatabıdır, ama bizim anayasa sistemimize göre, asla tarafı değildir. Asıl tarafın dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, bu- günkü Genelkurmay Başkanı olduğu biliniyor. Sa- yın Orgeneral Özkök, keşke bu karan aldığı ya da onayladığı zaman geniş bir gerekçeyi de yazılı ha- le getirmiş olsaydı. O eski bröve... Karacı subay ve astsubaylann, eski bröveyi övünçle taşımalannı gerektiren etkenler neydi? Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasını sağlayan büyük zaferin kazanılması sırasında Başkomu- tan Gazi Mustafa Kemal mareşal üniforması ile savaşı yönettiği Kocatepe'deydi. Taşınan o bröve, 26 Ağustos 1922 sabahının o ilk saatlerinde "Gaz/"nin kararlı azmini ölüm- süzleştiren figürünü de ölümsüzleştiriyordu. O bröve, Kara Kuvvetleri'mizin amblemi olarak, sa- dece subaylann göğüslerinde değil; birimin tüm bina ve kışlalannın üstünde, flama ve yazışma kâ- ğrtlarında da yer alryordu. Değişiklik ile tümü yenilenecek ve eski amb- lem Askeri Müze'deki yerini mi alacaktır? Diye- lim ki, bu işin yetkili makamı o eski brövenin çiz- gilerini daha çağdaş hale getirilmesini düşünen- lerin öneriterine hak vermiştir. Ama niçin "Gazi Mustafa Kemal Atatürk"süz7 Her 12 Mart günü, Mustafa Kemal'in Harp Oku- lu'na girişi nedeniyle yapılan törenlerde, yannki genç subaylara Cumhuriyetin kurucusunun da ara- larından yetiştiği gerçeği, bir motivasyon ya da haklı bir gurur öğesi olarak anlatılmaktadır. O günkü dersin geleneksel yoklamasında, Harbi- ye öğrencisi Mustafa Kemal'in numarası okun- duğu zaman toplu olarak sürdürülen ritüel gös- teri biliniyor. Tüm okul mensupları ve komutan- lar ayağa kalkıyor; esas duruş alarak "içimizde" yanıtını veriyoriar. Silahlı Kuvvetler'in en büyük komutanından en küçük üyesine kadar Atatürk'ün görüşleri doğ- rultusunda yetişip hareket etmesi, başka hiçbir orduda olmadığı kadar titizlikle uygulanan bir eğitim metodu değil midir? Tüm bu bilinenlerden sonra, bu bröve deği- şikliğinin gerçekçi ve haklı bir gerekçesi olması gerektiğini düşünenler. üstelik savurganlıkla da savaşımı, başka birçok kurumdan çok daha bi- linçle üstlenmiş ve uygulamak isteyen Silahlı Kuv- vetler'deki bu değişikliğin gerekçesini öğrenmek isteyecektir. Üzerindeki "ay-yıldız" kaldırılacak olsa, her- hangi bir ülkenin subaylannca kullanılabilecek sıra içi bir bröve, o kökü ulusal Kurtuluş Sava- şımızın büyük zaferine dayanan ve bir anlamda çılgın Türklerin emperyalizme başkaldınsını sim- geleştiren eski rozete nasıl ağır basmıştır? Bence, Sayın Genelkurmay Başkanı, paria- mentoya kadar uzanmış olan bu isteğin yanıtını TBMM kürsüsüne taşıtmadan resmi bir açıkla- ma ile vermelidir. öyle bir açıklama, belki de so- ru sahibi Edirne Milletvekili Ruşen Çakır'ı da tat- min eder ve önergesini geri almasını sağlarsa, TBMM'nin Silahlı Kuvvetler üstünde polemik yaratmamak için gösterdiği özen zedelenmemiş olur. Faks: 0 212 677 08 21 [email protected] KOYLL"(ETOPRAK HERKESE IŞ TÜSTAV TÜltKnT SOSYAL TARIH AHAŞTIRVIA VAKFİ sempozyum / panel /söyleşi Türkiye İşçi Partisi Parlamento'da 40. Yıl Sempozyum 1965-1969 TİP ve Parlamento Çalışmatan «30-13.00 Otunn BaStare Or. Taner TİMUR Dr. Erran Eyûboğkj, Erkan Doğaı Gökhan At^gan, Serpi Güverç !•:.-.; TİP Deneyimi ve Günûmûz Sosyalist Partileri a « > - Mustafa Yalpner. ÛOP - Mass KürKçüg( SDf - Veya Sanslmn, TW - Mesud Odman ioyteş; TİP Partamenteri Oimak .BJO -1730 Koeyla^ınr Turhan SAIMAN SaduıArenŞabanB* TanK Ziya Ekra. Yusuf flya Banaanl 12 Kasım 2005, Cumartesi Saat: 1030-1730 Galatasaray Ûniversrtesi, Aydui Doğan Sakmu, Ortaköy
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle