Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SÂYFA CUMHURİYET 4 OCAK 2005 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Yarınlap Ne Getirir
Bilinmez!
Birden, biri çıkıverir! Umulmadık biri! Kimsenin
aklındangeçmeyen... "Odamı ülkeyikurtaracak?"
diye burun kıvırdığımız biri!..
Hep öyle olmadı mı?
Yıllarca Takunyalı kardeşler diye tanınan, ner-
deyse alaya alınan birTurgut Özal, partisini kur-
du, çevresine adı bilinmeyen dostlarını topladı, bir
de baktık iktidar olmuş!.. Tayyip Bey de dost çev-
resiyle yeni bir parti kurup yüzde otuz beş oyla
tek başına iktidarı eline geçirmedi mi?
Evet, hep öyle oluyor! Bu gidişle de öyle ola-
cak! Düne dek kimsenin tanımadığı, güvenmedi-
ği insanlar birde bakıyorsun büyük oy toplayıver-
miş!..
Son genel seçimde Cem Bey'in birkaç gün için-
de oluşturduğu Genç Parti, oyların yüzde altısını
toplayıvermedi mi? Kimdi Cem Uzan? Bir işada-
mının oğlu... Neyapmıştı, hangi başarıyı gerçek-
leştirmişti de bir anda 'lider' oluvermişti...
Şu anda iktidarın başı Tayyip Bey kendine o ka-
dar güvenmesin!.. Iki yıl sonra cumhurbaşkanı
olacağım diye umutlanmasın, yeni birseçimi bü-
yük çoğunlukla kazanacağı hayalini kurmasın...
Burası Türkiye! Nice hevesli liderler geldi geçti...
Nerde Mesut Bey'ler, Tansu Hanım'lar vb... Bir
rüzgâr gibi esip gittiler. Bir süre yığınları toplayan
politika heveslileri şimdi soluk bireryıldız...
Cumhurbaşkanı Sezer bir kez daha uyardı:
"Seçim barajını indirin. Milletvekili dokunulmaz-
lığını kaldırın... Demokrasi istiyorsanız bu konu-
ları düşünün, gereğiniyapın..."
Seçmenin yüzde otuz beşinin oyunu almış bir
partidir AKPL Meclis'te anayasayı değiştirecek
gücü var... Olur mu? Ya seçmenin yüzde altmış
beşi?.. Yüzde on yerine yüzde beş uygulansay-
dı bugün TBMM'de DYP, ANAP, Genç Pari, MHP
gibi partilerin de grupları bulunacaktı. Yann ne ola-
cak, kim bilebilir? Bakarsın AKP yüzde onun al-
tında kalmış!.. Olmaz deme, neler oldu şimdiye
dek! Koskoca CHP bile Meclis dışında kalmamış
mıydı birkaç yıl önce?
Unutmayalım, 2003 genel seçiminde Cem
Uzan'ın partisi nasıl yüzde 6'nın üstünde oy al-
dı!.. Baraj yüzde 5 olsaydı TBMM'ye en azelli mil-
letvekili sokacaktı. Belki birortak hükümette ba-
kan bile olacaktı! Oysa kim biliyor, kim tanıyordu
Cem Bey'i, belli zengin çevrelerin insanlanndan
başka!..
Bakın şimdilerde yeni yeni 7/cter'ler de ortaya
çıkmaya başlıyor. DSP'den CHP'ye geçen Mus-
tafa Sarıgül de bir parti kurabilir; yine CHP mil-
letvekilliğinden ayrılıp yeni bir partinin hazırlığını
yapan Prof. Yaşar Nuri Öztürk de! Bir bakarsın,
daha başkası da çıkmış!.. Türkiye o kadar boş bir
ülke değildir...
Iki yıl sonraki seçim akla hayale gelmeyen so-
nuçlargetirebilir. Umutsuzolmayalım... Sağduyu-
nun, aklın, gerçeklerin uyanışını bekleyelim.
Nükleer Santral Girişimleri...
Nadir ERGENEKON Mak. Yük, Müh. Enerji Uzmam
N
ükleer santral kurarak temiz ve
ucuz enerji üretmek fikri, Hi-
roşima ve Nagazaki'yi yerle
bir ederek İkinci Dünya Sava-
şı'na son veren 'atom bom-
bası'nın inanılmaz tahrip gücünün görülme-
sinden doğmuştur. Bilim adamları bu tah-
rip gücünden çıkan büyük enerjiyi kontrol-
lü bir şekilde kullanma tekniklerini bulup
geliştirerek 20. yüzyılın ilk yansı bitme-
den, ucuz ve temiz elektrik eneıjisi sağla-
yacak nükleer santralların kuruluşuna yön
vermişlerdir. Bunun ardından başta ABD ve
Sovyet Rusya olmak üzere, 1980'li yıllara
kadar bütün dünyada 400 kadar nükleer
santral kurulmuş ve işletilmeye başlanmış-
tır. Ne var ki, başlangıçta, ucuzve temizener-
ji üretimi sağlayacağı düşünülerek büyük bir
ilgi gören ve desteklenen nükleer santral
sisteminin, sanıldığı gibi ucuz ve temiz bir
enerji kaynağı olmadığı zamanla ortaya çık-
mıştır. Işletilmekte olan kimi santrallarda
meydana gelen ve ucuz atlatılan birçok ka-
zadan sonra, önce 1979'da ABD'de Pensil-
vanya eyaletinde 3 Mil Adası'ndaki santral-
da "çekirdek erimesi" adı verilen arızanın
yarattığı şokun ardından, Sovyet Rus-
ya'da,Çernobil'deki santraldaki kaza (1986)
bütün dünyanın gözünü açmıştır. Çerno-
bil'dekı patlama Ukrayna'da, çok geniş bir
bölgede ölümlere ve türlü sakatlıklara se-
bep olduğu gibi, bizim Karadeniz kıyısın-
daki kuzey illerimizi de büyük capta rad-
yasyona maruz bırakmış; bölgede ciddi has-
talıklara ve sakat doğumlara neden olmuş-
tur.
Bu olayların sonucu şu olmuştur: Nükle-
er santral arızalan sonucunda ortaya çıkan
riski, mevcut teknolojilerle önlemek müm-
kün değildir! Aynca, alınması zorunlu olan
güvenlik önlemleri o kadar pahalı hale gel-
miştir ki, bunlara yapılacak harcamalar yü-
zünden, nükleer santrallarda ucuza enerji üre-
timi olanağı da kalmamıştır. Öte yandan, nük-
leer atıkların bertaraf edilmesi için yapıla-
cak işlemlerin yetersizliği ve bunlar için
yapılması gereken harcamalar, nükleer ener-
jinin "ucuz ve temiz" olduğu yolundakı "ef-
saneye" son vermiştir.
Elde kalan malzeme...
Bu sürecin, BatTnın gelişmiş ülkelerinde
vardığı nokta şudur: Hazırlanmış nükleer
santral kurma programları iptal edilmiş;
yapımısüren yuzden fazla santralm inşası dıır-
durulmuş ve mevcut teknoloji ile nükleer
enerji üretinıinin yarattığı riskin yüzde yüz
önlenmesinin olanaksızlığı anlaşüdığından
nükleer santral kurma faaliyeti tatil edilmiş-
tir. Sonuç şudur: Milyarlarca dolar bu yüz-
den çöpe gitmiştir. Aynca Batı'nın üretici
şirketlerinin elinde, pek çok yan ınaımıl nük-
leer santral malzemesi kalnuştu*.
Batı'nın üretici şirketleri, bu durum kar-
şısında, kcndi ülkelerinde artık satamaya-
cakları nükleer santralları gelişmemiş ya
da gelişmekte olan ülkelere "kakalanıa"
formülüne başvurarak satabileceklerini dü-
şünmüşler, bunun için her düzeyde gerekli
girişimlerde bulunmuşlardır. Bu girişımle-
rin "hedeflerinden" biri de Türkiye'dir. Özel-
likle 1980'den sonraki dönemde, ülkemizin
enerji ihtiyacınm gittikçc büyüyeccği öne sü-
rülnıüş ve bunun karşılanması çaresinin
nükleer santrallar olduğu ısrarla vurgulan-
mıştır. Santral üreticileri bu konuda üçün-
cü dünya ülkelerinde kurdukları santralla-
rı örnek olarak göstermişlerdir. Oysa örnek
gösterilen bu santrallar, hemen hepsi de-
mokrasi dışı rejimlerle yönetilen gelişme-
miş ülkelerdeki yöneticilerin "prestij" amaç-
lı icraatlarının ürünüdür. Bu arada bunların
kurulması izinleri karşılığında izni veren
yöneticilcrin yüz milyonlarca dolar
u
komis-
yonlara" (!) nail oldukları da bilinen ger-
çeklerdir.
Bu vesile ıle son günlerde Türkiye'de üç
santral birden kurulması gerektiğinden söz
edilen nükleer santralların maliyeti ile ilgi-
lı birkaç rakam verelım: Bugün 1000 MVV'lık
bir nükleer santralın anahtar teslim maliye-
ti 4 milyar ABD Dolan'dır. Bunun ortala-
ma ömrü 25 yıl olarak kabul edılmektedir.
Halbuki aynı güçteki bir hidrolik veya ter-
mık santralın kuruluş maliyeti 1.5 milyar
ABD Dolan'dır. Ayrıca ömrünü tamamla-
yan bir nükleer santralın söküm masran as-
gari 3 milyarABD Dolan 'dır. Bunlar göz önü-
ne alındığında, kredi maliyeti, işletme gi-
derleri ve koruma önlemleri ile birlikte he-
saplanırsa, nükleer santral yatırımı enerji-
ye yapılan en pahalı yatırımdır.
Ote yandan Türkiye'de hidrolik ve ter-
mik santral potansiyelinin yüzde 50'sinden
azı kullanılmaktadır.
Bunun yüzde 80'e çıkarılması halinde ül-
kemizdc 2025 yılına kadar elektrik ihtiya-
cı rahatça karşılanabilir. Ayrıca Türkiye'de
halen üretilmekte olan elektriğin yüzde 20'si
iletim hatlannda kaybolmaktadır. (Bu kayıp
gelişmiş ülkelerde yüzde 3 mcrtebesinde-
dir!) Bu kaçağın birkaç milyar dolarlık bir
yatırımla yüzde 5 mertebesine indirilmesi
mümkündür. Bundan elde edilecek kazanç
3 adet 1000 MVV'lık nükleer santral üreti-
mine eşittir.
Bütün bu olgulara karşılık, Türkiye'de bir
kesim siyasetçi, bürokrat, yazar-çizer takı-
mı, konuyu doğru dürüst bilmeyen kimi kö-
şe yazarları, ülkemizde nükleer santral ku-
rulmasını hararetle savunmaktadırlar. On-
ları bu konuda propaganda yayınlarıyla ve
bazı "özelilişkiler'" kurarak destekleyen ya-
bancı şirketler, demode nükleer santralları,
gelişmemiş ülkelere kurarak, iflastan kur-
tulmaya çalışan kuruluşlardır. Bu arada,
nükleer enerji ile elektrik üretılmesinin zo-
runlu olduğunu iddia ederek, bu santralla-
rın kurulması gerektiğını ılerı sürenler, elekt-
rik enerjisi ıle ilgili yanıltıcı rakamlar vcr-
mektedirler.
Türkiye'de Engelliler (2)
Prof. Dr. Coşkun
E
ngellilerle ilgili bu
ikinci bölümdeya-
kında Türkiye Kas
Hastalıklan Derneği ola-
rak katıldığımız Avrupa
Kas Hastalıkları Birliği
(E AMDA) toplantısından,
orada duyduklanmızdan,
izlediklerimizden, öğren-
ÖZDEMtR
diklerimızden söz edece-
ğim. EAMDA (Avrupa
Kas Hastalıklan Birliği),
Avrupa'daki kas hastalık-
lan demeklerinin birliğidir.
Biz bu birliğin 1988'den
beri üyesi bulunuyoruz.
Her yıl değişik bir ülkede
EAMDA yıllık genel top-
lantısı yapılıyor. Bu yıl
Malta'da yapılan genel ku-
rul toplantılarına biz ilk
defa yedi delege ile katıl-
dık ve ilk kez bunlardan
dördü kas hastası idi. Te-
kerlekli sandalye kullanı-
yorlardı. Istanbul ve Mal-
ta havalimanlannda bek-
hayat boyu beni rahat ettirecek bir yatırım yapmamı
r
"AK Emeklilik'in esnek ödeme koşullanyla dilediğim zaman, dilediğim
miktarda birikim yapıyorum. Bu birikimler en doğru şekilde kazanca dönüşüyor.
Sız de UUL, 23 23'ü arayın, AK Emekli Güvence Planlan'yla tanışın.
AK EmekLilik'te geleceğiniz güvence altında...
Çünkü sadece biz emekliliğin önüne AK güvencesıni koyuyoruz.
Buket ünlu, 36
23 23www.akemekliltk.com.tr
AKEmeklilik
lentılerimızı aşan bir ılgi ve
yardım gördük. Malta'da-
ki toplantıya on altı Avru-
pa ülkesi delegeleri katılı-
yordu. Geçen yıllarda zen-
gin bazı ülkeler Fransa, Is-
veç, Norveç, Almanya bu
birlikten çekildiler. Bu olay
özellikle Sovyetler'in yıkı-
lışı ile azgelişmiş ülkele-
rin toplulukta çoğunluk
kazanmasını izleyerek ger-
çekleşti. Bizim işlerimiz
yolunda azgelişmiş ülke-
ler için neden özveride bu-
lunalun der gibi çekildi-
ler. Ama Danimarka, lngil-
tere, İsviçre, lsveç, Hol-
landa ve Italya'nuı bu bir-
likteki varlıkları devam
ediyor. EAMDA toplantı-
lan ortak sorunlan ortaya
koymayı, çözümler arama-
yı, dayanışmayı, karşılık-
lı görüş alışverişini amaç-
lıyor. Sosyal yönü ağırba-
san bir toplantı. Ancak bi-
limsel içerikli bildiriler ve
konferanslar da sunuluyor.
Böyle bir sunuşta exon
skipping diye anılan ve
duchenne hastahğı için
umut veren yeni bir çalış-
ma bildirildi. Duchenne
h&stalannın Danimarka'da-
ki yaşamı ile ilgili bir su-
nuşta bu çocuklann 24 sa-
at yardım aldıklarını, 3.5
saat TV izledıklerini (nor-
mal çocuklar ıçın bu süre
3.2 saat), astıklan resimle-
rin çok benzer olduğunu,
parasal sıkıntı çekmedik-
lerini, en çok yalnızlıktan,
eğitim yetersizliğınden ve
kız arkadaş yoksunluğun-
dan şikâyetçi olduklarını
öğrendık. Bu çocuklann
yüzde 80'i solunum aleti
desteğinde yaşamaktaydı.
Çarpıcı bir fark Danimar-
ka'da duchenne'li çocuk-
lar 30 yaşını aşıyor. 40 ya-
şına varabilıyorlar. Oysa
bu hastalık için ortalama
ömürsüresi 20-25 yıl. Av-
rupa'nuı gelişmiş ülkele-
rinde "personel assistan-
ce" kişisel destek prog-
ramları var. lhtiyacı olan-
lara günde 2-3 saat için
evınde ücretsiz yardım sağ-
lanıyor. Eğer engellınin
bütün gün yardıma ıhtıya-
cı varsa o zaman onu bir
enstitüye almak zorunlu
oluyor. Sadece Danimar-
ka gibi zengin ülkeler bü-
tün gün evde yardım sağ-
layabiliyorlar. Yine geliş-
miş ülkelerde engellilere
verilen destek parasal açı-
dan da çok farklı. Bir kas
hastası çocuk ıçın devlet ta-
rafından 500 dolar civa-
nnda bir para ödeniyor. Bu
rakam Fransa'da 580 Eu-
ro. üüney Kıbrıslı bir ba-
ba kas hastası çocuğu için
kendısı varlıklı bir insan
olduğu halde ayda 500 Eu-
ro aldığını bildırdı. Bizde
bu ücret, özürlülük oranı
yüzde 4O'ı aşanlar için üç
ayda sadece 169 milyon
lıra. Elbette büyük farklar
var aramızda. Dernekle-
rin çalışma koşulları da
buna çok iyi bir örnek.
Fransa'daki kas hastalık-
lan derneği bütün toplum-
dan ve devletten ilgi ve
destek görüyor. 100 kişi
ücretlı çalışıyor 600 de
gönüllü çalışan var. Bızım
bir avuç gönüllü ile yapma-
yaçalıştığımızı 16 milyon
nüfuslu Hollanda derneği
10.000 dernek üyesi, 60
ücretli, 300 de gönüllü ça-
lışanı ile yapıyor. Çok çar-
pıcı bir fark değil mi? Top-
lantıya katılan ve bize ben-
zeyen ülkeler Kosova, Mol-
dova ve Hırvatistan gibi
memleketler oluyor. Slo-
venya iki milyon nürusu
ile oldukça iyı durumda.
Malta'da da koşullar Tür-
kiye'den daha ıyi. Bizden
istenen engellilerle ilgili
bir sunuşu iki özürlü kas
hastası delege ile birlikte
yaptık, o da ayrıca yayım-
lanmayadeğer sanınnı. Bu
bildirimızın övgü aldığını
belirtmek istcrinı. Bu bil-
dirimizde Türkiye'de en-
gcllilerin durumunu be-
lirtmeye çalıştık, son yıl-
lardaki gelişmelerden ve
artan ilgiden söz ettik. Ya-
salarda gıttıkçe ıyileşen
koşulların yer almasına
karşılık uygulamalann he-
nüz çok yetersiz olduğunu
belirttik. Fransa, Hollanda,
Danimarka demeklerinin
çalışma koşullannı ve bu
derneklerin gördüğü ilgi
ve desteği gıpta ile karşı-
ladığımızı bizim bir avuç
gönüllü ile çalışmak du-
nımunda olduğumuzu an-
lattık. Gerek devletten ge-
rekse toplumdan aldığı-
mız desteğın yetersizlıği-
nı vurguladık. Istanbul Bü-
yükşehir Beledıyesı'nın
ıki yıldan beri yurtiçınde,
yurtdışında övgüyle andı-
ğımız evde bakımla ilgili
bir desteğine aniden son
verıldiğini üzüntüyle ifa-
de ettık. Yine de biz Tür-
kiye Kas Hastalıklan Der-
neği'ni temsil cden dele-
geler Malta'dan yeni bilgı-
ler vc deneyimler edine-
rek ve ilhamlar alarak ve
engelleri aşacağımıza da-
ir umuduınuzu yitirıneden
yurdumuza döndük.
E-ınail: kasliaslalikluri.ciiK.il
PENCERE
Yoksa Gizli Din mi
Tutuyon?..
Fethullah Hoca'yı televizyonlarda ya da kaset-
lerinde seyrettiniz mi?..
Süreklı ağlayıp sızlanır..
Gözyaşı, hıçkırık..
Salya, sümük..
Hoca ezilmiş ve mazlum pozlarında dinsel ve si-
yasal propagandasını aşılar..
Bu numara çok turtu...
•
Isa üslubu'dur bu!..
Hıristiyan haç çıkarır, çünkü peygamberi Mesih
istavroza çakılmıştır. Acı çekmiştir..
Tüm tasvirlere, zâlimlerin Meryem'den doğma
babasız peygambere reva gördükleri işkencenin
edebiyatı resmedilmiştır; ama, intikam değil mer-
hamet üzerine bina edilmiştir Hıristiyanlık propa-
gandası...
Isa ne söyler:
"- Sana tokat atana öteki yanağını çevir!.."
Ortaçağda engizisyondan başlayıp sömürgeci-
liğe kılıf geçiren Hıristiyanlık bugün de Bush tay-
fasının 'Evangelızm'\y\e emperyalizmi yürütüyor;
ama, kilisenin politikasında Hazreti Isa'nın maz-
lum sûreti öne çıkarılıyor; Fethullah Hoca da bu
numaradan esinlenip Müslümanların Mesih'i ro-
lüne soyunarak oyununu tezgâhlamaktadır.
•
Islamda istavroz yoktur, 'Ay' vardır; Haç yoktur
Hacı vardır; Hazreti Muhammet babasız doğ-
mamıştır, insandır; zavallı değildir, kumandandır;
savaş yönetmiştir, yasa koymuştur; Hazreti Isa ile
uzaktan yakından benzerliği yoktur...
Peki, Fethullah'taki Hazreti Isa okulunu taklit
tutkusu nereden kaynaklanıyor?..
Hoca'nın haline tavrına bakarsan sanki salip
gergefine çakılmış; ama, yine de mazlumiyetin içi-
ne hoşgörüyü aşılayıp "Dınlerarası diyalog" ma-
rifetiyle Papa'ya dehalet eylemiş ve Patrik cenap-
larına yüz suyu dökmüş bir açıkgöz...
•
Müslümanın gözü kapalı kaldıkça ehl-i sünnet
arasından böyle açıkgözlerçıkacaktır; Fethullah tam
bir politikacıdır; postu Amerika'ya sermiş, Evan-
gelist Bush takımının güvenini kazanmış, Papa ve
Patrik'le teşriki mesai ederek Anadolu'yu Hıristi-
yanlığa açmak tasarımında öne çıkmış...
'llımlı Islam Devleti' modelinden Fethullahçılık
BOP'a cuk oturduğundan, Türkiye'nin geleceğini
Amerika'dan güdümlü 'Başkanlık s/stem;'yleTay-
yip'e bağlamak üzerine dışardan düzenlenen si-
yaseti cânı gönülden okuyup üflemiş...
Fethullahçı'ların düzenlediğı "Abant Toplantıla-
n"n\n bu yıl Brüksel'de AB şemsiyesi altında ya-
pılması, tasarımın nasıl işlendiğini vurgulamakta-
dır, medyada birdenbire 'Said Nursi - Fethullah
Gü/en'yandaşlarınınboygöstermeleriraslantı de-
ğildir, bunlar iyi koku alırlar.
•
Fethullah Müslümanlık üzerine ahkâm kesiyor,
Islam üzerine politika yapıyor, Hazreti Isa biçe-
minde sarıklıyı oynayıp Hıristiyana yandan çarklı
hizmet sunuyor...
Yoksa gizli din mi tutuyor?..
SAATLI
MAARIF
DUVAR
TAKVİMİ
Sayın okuyucularımıza yeni yılda huzur ve
mutluluklar dileriz.
Saatli Maarif Takviminizi tükenmeden
almayı unutmayınız.
istanbul Maarif Kitaphanesı ve Matbaası A.Ş.
Cağaloğlu Yokuşu No:38 Tel:(0212) 519 00 41
ÖĞRENCt SEÇME VE YERLEŞTÎRME
MERKEZİ'NDEN DUYURU
DOÇENT, DOKTORA ve YÜKSEK
LİSANS ADAYLARININ DİKKATİNE
I l-.ylıil 2000 larih vc 24157 sayılı Rcsmı üazelc'de ya-
yımlanan Doçcnllık Sınav Yoııclnıclığı'nın 5. maddesı uya-
rınca, doçent adaylarımn Uıııversılelerarası Kıırul Yabancı
Dıl Sınavı'na (IJOS) gırmclerı gcrekmcktcdir. Bu sınav ıle
ılgılı ba/ı bılgılcr a^ağıdadır
1 UDS, Alman, Fransı/ vc Ingılız dıllcnndc, fen bılını-
lcrı, saglık bılınılcn ve sosyal bılımler olmak ü/eıe üç ayrı
alaııda, yılda ıki ke/ Ankara'da, nıcrke/ı olarak Öğrencı Scı;-
nıe ve Yerleştırme Merke/ı (ÖSYM) taral'ından yapılacak-
tır
2 2(X)5-ÜDS'nm bırıncı uygulanma tarıhı 27 Mart 2005'tır
Başvurular 3 -10 Oeak 2005 larıhlcn arasında ünıversıte rek-
torlüklerine yapılaeaklır
1 İIDS'de 100 üzennden 65 vcya daha fa/la puan alan
doçent adayları başanh olacaklardır.
4 Yabaneı dil koşulunu karijilamak ıçın, doklora ve sa-
nalta yelerlık sınavına gırceck adayların da İJDS'yc girme-
leri vc 100 ü/erındcn 50 vcya daha fa/la puan almaları ge-
rekmektedir.
5 Uıııversılelerarası Kurul'un 27.04 2003 larıhlı loplan-
tısında; I.ısansiıstii Igıtıni ve Öğrelım Yönetmclığı'nin 21
ve 29. maddeleıinc görc Doklora vc Saııatta Yeterlık smav-
larında UDS ıle biılıkte. KI'DS sınavının da kabulünu, dok-
tora yeterlık sınavına gırebılnıek veya sanatta yeterlik çahs.-
nıasını sonuçlandırabılmek ıçın UDS veya KPDS sınavla-
rından herhangı bırındcn cn a/ clh (50) puan alınması gc-
rcktiğıne karar verılmiştır
6. UDS sonııçları yüksek lısaııs programlarına gırış ıçın
de kııllanılabılcccğındcn, lısans programı nıc/ıınıı ile lisans
programlannın son sınıfında veya son sınıftan bir öneekı sı-
nıfta okuyan öğrenciler dc bu sınava gırcbıleceklerdır. An-
cak bu öğrencılerın ılgıh ünıversıteden yüksek lisans prog-
ramları ıçın ÜDS sınav sonuçlarının kullanılıp kııllanılama-
yacağını öğrenmelerı gerekmektedir.
7. Başvuıma Bclgelcnne 1C Kımlik Nıınıaıalan da ya-
7ihp kodlanacağıııdan, adayların bu numarayı şımdıden Nu-
fus Idarelerinden öğrenmelerı yararlarına olacaktır
ÖSYM BASKANI.K'îl
liasın 58404