Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
-i
CUMHURİYET 4 OCAK 2005 SALI
14 J \ . U 1 _ J J . LJ t\ kultur(â)cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN
HMye-iMahmudBetteddinMehmet Akan'ın 1980'deyazdı-
ğı ve Ankara Sanat Tiyatrosu'nda
(AST) sahneye koyduğu 'Hikâye-i
Mahmud Bedreddin' o yıl sanatçı-
ya ve ekip arkadaşlarına IsmetKün-
tay, Ulvi Uraz, Ankara Sanat Kuru-
mıı, Milliyet Sanat Dergisi Ödülle-
rini kazandırmıştı. Bugün de, 24 yıl
aradan sonra, Istanbul Devlet Tiyat-
rosu'nda seyirciyle bir kez daha bu-
luşuyor 'Bedreddin'. Yüzyıllar son-
ra, hâlâ söyleyecek sözii olan bir
halk kahramanı... Mehmet Akan,
Bedreddin'in yaşam öyküsünden
yola çıkarak insanın değişebilirliği
üzerine bir oyun yazmak istediğini
belirtirken bu aydın kişinin insan
yönünü ve bilgeliğini, değişebilirli-
ğini ön planda ele alıyor. Bu açıdan
bakıldığında da 15. yüzyılda Os-
manlı Devleti içinde yaşanan siya-
sal çatışmaları irdelemekten çok,
'insan' malzemesi üzerinde duruyor.
Bilinç ve bilinçsizlik, cehalet ve bil-
gelik arasındaki çelişki etrafında do-
laşıyor.
Bağnazlığa karşı duruş
Çocukluğundan başlayarak çok
iyi yetiştirilen Simavna Kadısı Oğ-
lu Şeyh Bedreddin, belli bir düze-
ye eriştikten sonra, kendı deyişiy-
le, "unıman içre olup ununanı bil-
meyen" insancıklardan, daha doğ-
rusu onlan gördükçe "cehalet um-
manuıda boğulnıaktan" kaçarken
Kahire'de karşısına çıkan bilgin
Hüseyin Ahlati'den şu gerçeği öğ-
renir: "Bitiptükenmeyecektekbil-
gi insanda ve yaşamdadır." Bu ba-
kış, Mehmet Akan'ın, "engin hu-
kuk bilgini" olarak nitelendirilen
Bedreddin'i ele alışındaki temel
hareketnoktalarındanbiridir. Oyun,
iki düzlemde gelişir. Önce, Bedred-
din'in bilgi peşinde koşuşu ve ar-
dından da genç adamın bilinçlen-
me süreci üzerinde durulur. Bilgi
sahibi olmak ve bilinclenmek iki
farklı açılımdır ve buluştukları
nokta (eğer buluşma gerçekleşir-
se) körlükten görmeye geçiş nok-
• Mehmet Akan halk edebiyatımızdan yola çıkarak bir tiyatro diline varma
çabalarını yıllardır sürdüren sanatçılanmızdan biri. 'Bedreddin'i sahneye taşırken
de yine bu çizgisinden sapmadığı ve bir tarz arama uğraşı içinde geleneksel halk
oyunları motiflerine yeni anlamlar yüklemiş olduğu gözlemleniyor.
tasıdır. Bedreddin'de bu geçiş ger-
çekleşir. Mariye-Bedreddin sah-
nesi işte bu uyanışı simgeler. Ay-
nı zamanda Bedreddin'in yaşa-
mında tasavvuf düşüncesine uza-
nan yoldur da.
Tarihsel açıdan bakıldığında, yu-
karıda da kısaca değinildi, sosyal
bunalımlann yaşandığı bir dönem-
dir söz konusu zaman dilimi. Çe-
tin Yetkin'in 'Türk Halk Hareket-
leri ve Devrimler' kitabında belirt-
tığı gıbi, 1420'de Serez'de Mehmet
Çelebi tarafından idam edilen Şeyh
Bedreddin'in düşünce çizgisinde
öne çıkan en önemli yön "halk kit-
lelerinin büyük bir sefalet ve sıkın-
tı içinde bulunmuş oldukları" ger-
çeğidir. Yine Yetkin'in altını çiz-
diği bir husus da Bedreddin' in ma-
teryalist anlayışının çağına göre
çok ileri olduğudur(Yetkin: 133).
Mehmet Akan da yaptığı çeşitli
araştırmalar ışığında bu hususa
dikkat çekmiş ve bunu, oyununda,
metnin ötesinde, geleneksel kültü-
rümüzün görsel unsurlarına yeni
boyutlar katarak gerçekleştirmiş-
tir.
Yeni anlamlar
Mehmet Akan, halk edebiyatın-
dan yola çıkarak yeni bir tiyatro di-
line varma çabalarını yıllardır sür-
düren sanatçılanmızdan biri. 'Bed-
reddin'i sahneye taşırken de yine
bu çizgisinden sapmadığı ve bir
tarz arama uğraşı içinde gelenek-
sel halk oyunları motiflerine yeni
anlamlar yüklemiş olduğu göz-
lemleniyor. Akan, burada, ritüel-
lerden ve halk oyunlanndan yola
çıkarak çağdaş bir dans oluşrur-
ma yoluna yöneliyor. Bu bağlam-
da, oyunda üzerinde durulması ge-
reken nokta dansın, estetik birun-
sur olarak değil, bir tiyatro öğesi
olarak ele alınması ve dıyalog ör-
güsü içine yerleştirilmesidir. Alev
Akçın'ın bu konuda dengeyi sağ-
layan dans düzeni ve semah gru-
bunun dansları da ayrıca dikkat
çekicidir. Aynı şey, Timur Selçuk
tarafından gerçekleştirilen müzik
çalışmaları için de söylenebilir.
Oyun çıkarma
Mehmet Akan'ın Anadolu ritü-
ellerinden yola çıkması bu alanda-
ki zenginliğimizin bir uzantısı. 'Ön
Oyun' tüm oyuncuların yer aldı-
ğı ve yapıtın karakteristiğinı oluş-
turan'oyun çıkarma' sürecine dik-
kat çeken bir bölümdür. Temelin-
de insan, olgun insan düşüncesi-
nin yattığı bir cem ayini hazırlığı
da gözlemlenir burada. Söz konu-
su yapı oyunun tümüne yayılır. Za-
man zaman beyaz giysileri içinde
kızlar ve erkekler semah oynarlar.
Metin Deniz,Ali Cem Köroğlu'nun
mekân tasarımında giysilerde ol-
duğu gibi yine beyaz bir yalınhk
hâkimdir. Yüksekduvarlarve üze-
rinde yanan mumlar seyirciyi salt
görsel değil, düşünsel olarak da
oyunun içine çekmek amacını gü-
der. Oyun içinde oyunlar, mekân
içinde oluşturulan mekânlar, kâh
bir ata kâh bir kalkana dönüşen
aksesuvarlar seyirlik oyun üslubu-
na göndermelerdir. Ozanlar (Ercü-
ment Serpil, Ece Okay) anlatıla-
rıyla ya da karşılıklı atışmalarıyla
oyunu başlatır ve aynı dinamizm-
le sürdurürler. Oyuna girişler, oyun-
dan çıkışlar, anlatılar, seyirlikler
bir kez daha "aydın, bilim adamı
sorumluluğu" çerçevesinde sor-
gulamalan dile getirir.
Hakan Vanlı Bedreddin'de onun
rutkularını, yaşadığı değişimleri,
karşı duruşunu abartıya kaçmayan
bir yorumla verirken özellikle Can-
berk Uçucu (Müeyyed), Simay Kü-
çük (Angeliki/Melek), Mahmut
Gökgöz (Israil), Arif Erkin Güzel-
beyoğlu (Hüseyin Ahlati) ve Se-
rap Eyüboğlu (Mariye) genç bil-
genin ilişkiler ağında öne çıkan
isimler olarak belirlenir.
Necati Tosuner'in birbiriyle ilintili olan son iki romanı Neden Kitap'tan çıkıyor
Aranan yayıncı bulundu
• Kitaplara konulan pahalı fiyatlardan şikâyetçi
usta yazar, çünkü yüksek fiyatın, satılacak kitabı
da sattırmadığı görüşünde. "Telif
ücretimi alıyorum" diyen
Tosuner, kitaplarının satılmasmı
istiyor. Eski insani ilişkilerin
kalmadığma değinen Necati
Tosuner, geleceğe dönük bir ilan
verdiğini, fakat geçmişe de
dokundurduğunu söyledi.
NENA ÇALİDİS
Her şey CumhuriyetKitap'ta çıkan
"Necati Tosuner yayınevi anyor" ila-
nıyla başladı. Usta yazar Tosuner, ki-
taplarını basacak bir yayınevi arıyor-
du, sonunda da buldu: 'Neden Kitap'.
Yayınevi ile yazar arasında yapılan gö-
rüşmeler sonucunda yazarın bütün ya-
pıtlarının yeniden basılması konusun-
da anlaşmaya varıldı.
"Ben 60 yaşındayım, 40 yıldır yazı-
yorum, iyi kötü ad sahibi oldum. Ki-
tap yazmış olmak bile yazara yetebilir,
ama o kitaplardan emekli oldum. Emek-
li olduktan sonra 8 yıl geçti ve beşinci
kitabımı yazıyorum. İki önemli ödül;
Haldun Taner ve Sait Faik Hikâye Ar-
mağam'na değcr görüldüm. Bunlar
bir yazara yeter... Artık edebiyattan
para kazanmak lazım, emekli maaşı-
nun üstüne para lazun" diyor Tosuner.
Pahalı fiyatlardan şlkâyetçl
Kitaplara konulan pahalı fiyatlar-
dan şikâyetçi usta yazar, çünkü yük-
sek fiyatın, satılacak kitabı da sattır-
madığı görüşünde.
"Telif ücretimi alıyorum" diyen To-
suner, kitaplarının satılmasmı istiyor.
Eski insani ilişkilerin kalmadığma de-
ğinen Necati Tosuner, geleceğe dönük
bir ilan verdiğini, fakat geçmişe de
dokundurduğunu söyledi.
Necati Tosuner, yayınevinin en bü-
yük sermayesinin yazar olduğunu be-
lirtiyor. İlan çıktıktan sonra farklı ya-
yınevleri tarafından arandığını söyle-
yen yazar, amacının bir yayınevine
NÂZ1M HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ
Müziğin
ustaları
bir arada
transfer olup para
almak olmadığı-
nı, kitabının bası-
lıp kendisine in-
san gibi davranıl-
masını istediğini
belirtti.
100 sayfalık kitaplara 12 milyon fi-
yat konulduğunu ekleyen Necati To-
suner, "Ben o yazarlardan olmak iste-
miyorum, o yazarlara da üzülüyorum"
diyor.
Kitabın fiyatının ucuzlamasıyla içi-
nin ucuzlamayacağını belirten Tosu-
ner, "Ben alacağım teliften, yayınevi
ise kâr marjından ödün vererek daha
önce yayımlanmış olan iki romammı
ucuz fiyata basmaya karar verdik" de-
di.
Blrblrlyle lllntlll Ikl roman
Neden Kitap Editörü Ece Özbaş da
şunları söyledi: "Cumhuriyet Kitap
Eki'nde ilanı gördükten sonra Necati To-
suner'e faks çekerek kendimizi anlat-
Nccati Tosuner.
tık. Necati Bey bizi aradı, yaptığımız
görüşmelerden sonra yayınevimizin sa-
hibi ve genel müdürü Necati Güç' le ta-
nışarak sözleşnıe imzalacü. Yaymevi ola-
rak yerli edebiyatta yer edinmeye çalı-
şıyoruz, bunun ilk adımını da Necati
Tosuner'le atük."
Özbaş, Necati Tosuner'in daha ön-
ce başka yayınevinlerinden çıkan kitap-
larının fiyatlarının edebiyatseverler
için zorlayıcı olduğunu belirtti: "İnce-
cik bir kitaba 15 milyon fiyat konulun-
ca okurzorlanıyor. Necati Tosuner okun-
sun, hak ettiği gibi tanınsın, okurlar ki-
taplannı rahatça saün alsınlar istiyoruz.
'Yalnızlıktan Devren Kiralık' ve 'Ba-
na Sen Söyle' adlı ilk iki roman birbir-
leriyle ilintili. İkisinin özelliği şu; han-
gisinden başlarsanız başlayın, olaydan
kopmayıp keyif alıyorsunuz."
4
Kültiir Servisi - Ocak
ayından itibarcn müzik
dünyasının önde gelen
isimleri, uygulamalı ve
kuramsal derslerledene-
yimlerini Nâzım Hikmet
Kültür Merkezi'nde mü-
zikseverlerle paylaşacak.
Ocak ayının konuklan
Akın Eldes, Erol Parlak,
Şebnem Ünal. Ocak ayın-
dan itibaren 4-8 derslik
kısa çalışmalar halınde yü-
rütülecek 'Ustalarıyla
VVorkshop' çalışmasında,
çalgılann çalınış özellik-
lennden farklı tarz ve üs-
luplara kadar birçok konu
üzerinde tartışılacak. 4
Ocak'ta Şebnem Ünal ile
'Bu SesBenim mi?', 15
Ocak'ta Erol Pariak ile
bağlama, 20 Ocak'ta ise
Akın Eldes ile gitar çalış-
maları başlayacak.
Müzik, sınema, edebi-
yat, plastik sanatlar, fotoğ-
raf ve tiyatro gibi değişik
sanat dallannda usta isım-
lerle gençleri bir araya
getirmeyi hedefleyen Nâ-
zım Hikmet Kültür Mer-
kezi, yeni üretimlere de
alan açıyor.
Bu kapsamda 15
Ocak'ta Gnıp Kızılırmak,
22 Ocak'ta Sabahat Ak-
kiraz. 29 Ocak'ta ise Ta-
ner Ongür, Vedat Sak-
nıan, Enıin İgüs ve Sab-
ri Kuşkonmaz'ın konuş-
macı olarak katılacakla-
rı 'Telif Haklan mı, İn-
san Haklaıı mı?' paneli
yapılacak.
(0 216 414 2219)
Kıığuhı^danyansmıalar
Kültür Servisi - Family Finans desteğındeki 'Musta-
fa Yılmaz - Anadolu Yansımalan' başlıklı fotoğraf ser-
gisi Ankara Zıraat Bankası Kuğulu Sanat Galerısi'nde
18 Ocak gününe kadar görülebilecek. ilk kez 2003 Ce-
bit Fuan'nda sergilenen ve yaklaşık 30.000 kışi tarafın-
dan ziyaret edilen fotoğraf sergisi Safranbolu ve Sam-
sun'dan sonra bu kez de Ankara'da açılıyor. 6 yıldır fo-
toğraf sanatı ile ilgilenen sanatçının son çalışması 'Dört
Mevsim Hasankeyf' ise 2005 yılının ortalarında sanat-
severlerle buluşacak. tlk kişisel sergisini Konya'da 'Ha-
yattan Manzaralar' adıyla açan sanatçı, çeşitli illerde
çok sayıda kişisel fotoğraf sergilerine ve karma sergile-
re katıldı. Ulusal yanşmalarda birçok ödüle değer gö-
rülen Yılmaz, Fototrek adlı fotoğraf topluluğunun da
üyesi. (0 212 393 16 00)
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Denizîn Çağınışı (1)
Kimbilir kaçıncı kez Denizin Çağınşı'm oku-
yorum. Bu romanı sık sık okurum. Şu sayfasın-
da, bu sayfasında, hep yeni şeyler söyler bana.
Denizin Çağırışı, Kemal Bilbaşar'ın ilk roma-
nı. 1943 yılında yayımlanmış. Uzun süre kimse-
lerin dikkatini çekmemiş. Yıllar sonra, AhmetOk-
tay'la Fethi Naci eseri değerlendiren incelikli ya-
zılar yazdılar. Ben, her fırsatta, Denizin Çağırı-
ş/'ndan söz açmaya çalıştım. Fakat hepsi o ka-
dar.
Romanda, taşra gelenek ve göreneğinin, in-
san teki üzerindeki etkileri, yoğun birikimi irde-
lenir. Adeta saltanatını ilan etmiş kirli birtortu söz
konusudur.
Romanın kahramanı öfke ve isyanla söylenir:
"An o ilçe, o küçük kasaba, beni böylesine
zavallı yapan orası değil miydi? Belki mayam-
da bozukluk vardı. Belki de ben gerçekten has-
ta yaratılmış bir adamdım. Ama hiç kuşkusuz
beni hasta ve zavallı yapmakta o kasabanın bü-
yük günahı vardı. Düşündükçe, yalnız benim de-
ğil, oraya gelen hükümet doktorunun da, sav-
cının da, jandarma komutanının da az zaman
sonra kabuk bağladıklarını ve bu kabuk içinde
gizli bir derdin yumağını sardıklarını hatırlıyo-
rum. Demek kasaba da suçluydu. Onun yıkık
kalesinin dişleri arasında çok insanın yaşama
hevesleri törpülenmişti."
Denizin Çağırışı, bir kasaba öğretmeninin bü-
yük kenrteki ruh sarsıntılarını, sonu ölüme va-
racak bireysel serüvenini yansıtır. Issız, akşam-
ları ölgün kasabadan sonra, büyük kent, ışıklı
ve sereserpe yaşamalı Izmir'dir.
Kasaba öğretmeni Izmir'e alabildiğine tekdü-
zebiryaşantıdankurtulmakumuduylagelir. Bu-
na, biraz da, kasaba doktorunun tavsiyesi üze-
rine karar vermiştir.
Kapalı iktisada dayalı çevresinde biriktirme
fırsatı bulduğu küçük sermayesini, bir yaz tati-
linde, gönlünce ve pervasızca harcayacaktır. O,
"bir efendi"6\r.
Gelgelelim bu efendi, daha ilk adımda, büyük
kentin vurdumduymazlığıyla, kayıtsızlığıyla bu-
run buruna gelir. Büyük kent, hayat dolu Izmir,
onu 'küçümsemektedir'.
Bütün yıkılışlar arka arkaya sökün eder.
Aşksız, arkadaşsız, yapayalnız, gönlü kavruk
bir insani bekleyen, -ister gerçek anlamıyla, is-
tersimgesel anlamıyla- intihardan başka neola-
bilir? Deniz boyuna çağırır...
Kaçılmış, terk edildiği düşlenmiş kasabanın
dünyası, toplumsal panoraması pek yansıtıl-
masa da, bir iki önemli ayrıntı, gözlem, her şe-
yin tekdüzeliğe açıldığını, insanın orada, o or-
tamda karardıkça kararacağını dile getirir.
Beş yıllık öğretmen, hemen hep aynı şeyleri
yaşamıştır. Günler birbirinin hep aynıdır. Mev-
simler bile birbirlerine benzer. Kuşaktan kuşa-
ğa, hayatlar hep aynıdır. Zaman donmuşçası-
na duruktur.
Oysa öğretmen kasabaya gelirken sayısız ül-
küyü barındırmıştır:
"Ya benim programlarım? Hey zavallı proje-
ler! Beyaz Zambaklar Memleketi benim kasa-
bamı kıskanacaktı. Ve bu üstünlük benim ese-
rim olacaktı. Okulun yıkık duvarına bir taş koy-
duramayan zavallı tüysüz delikanlının mumdan
cenneti, mumya suratlı millieğitim memurunun
ve topal kaymakamın uğursuz ellerinde nasıl da
eriyivermişti. Onlara her başvuruşumda sorum-
luluk, tahsisat ve 'çizmeden yukarısı' karşıma
dikiliyordu!"
Kemal Bilbaşar, kasabanın dünyasını betim-
lerken, toplumbilimcilerin de yararlanabileceği
birdil kullanmıştır. Sözcüklerindehep 'baskı'yö-
netimlerinin tedirgin edıci çağrışımları duyum-
sanır. Görünmeyenyetkeler, kasabada yaşaya-
nı kıskıvrak bağlamıştır.
Bir yandan da, ülkülerin, kırık umutların co-
şumları uçuşup durmakta; baskıyla özgürleşme
nayali amansızca çatışmaktadır. Hayal daimaye-
nik düşer.
öneriler:
Kitap/Gâvur Izmir Güzel Izmir, Tarık Dursun K.,
Dünya Kitapları, 2004. (Izmir'i gerçek birdil us-
tasından okumak istiyorsanız!)
Türk şainleri Romanya'da
• Kültür Servisi - Romanya Yazarlar Birliği
(RYB) ile Türkıye Yayıncılar Sendikası arasında 2
yıl önce imzalanan işbirliği anlaşması
çerçevesinde Bükreş'e giden şair Mehrizat ve
Hüseyin Haydar 11-15 Aralık tarihleri arasında
Romanya'nın önde gelen şair ve yazarlanyla,
değişik etkinliklerde birlikte oldular. Aynı anlaşma
kapsamında, Romen yazar ve şairler Temmuz-
Kasım 2004 tarihlerinde Istanbul'a gelmişlerdi.
Şairlerimız için başkent Bükreş ve Craiova
kentlerinde düzenlenen toplantılarda Türkçe ve
Romence şiirler okundu. Romen Ulusal
Televızyonu ve Radyosu'nun yaptığı söyleşilerde
Türk ve Romen edebiyatlannın özellikleri dile
getirildi. Hüseyin Haydar ve Mehrizat,
Romanya'nın en eski edebıyat dergilerinden
'Ramuri'nin 100. kuruluş kutlamalanna da
katıldılar. Ramuri'de yayımlanmak üzere
şairlerimizden çevirıler yapıldı. Romen ve Türk
yazarları arasında kültürel ilişkiler kurulması
amaçlanan gezide Bükreş, Craiova, Orşova,
Severin gıbi Romanya'nın önemli kent ve
bölgelerinde müzeler, sanat galerileri, tiyatro
binalan, saraylar ve Romen Yazarlar Bırliği'nin
şubeleri ziyaret edildi.
Oscar adayları
• LONDRA(BBC)- En İyi Film' Oscan için
267 film oylanıyor, ancak bunların yalnızca 5
tanesi aday olabilecek bu dal için. The Academy
of Motion r
j
icture, Arts and Sciences ilk oylama
kâğıtlarını yolladı. Aday gösterilmesi beklenen
filmler arasında 'The Aviator', 'Million Dollar
Baby' ve 'Sideways' dc var. Aday filmlerin kesin
listesi 25 Ocak'ta açıklanacak. Aday gösterilecek
olan filmlerin 31 Aralık'tan önce halka açık bir
salonda en az yedi gün gösterilmiş olması
gerekiyor. Tasarım mühendisi Takuo
Mıyagishıına'ya da 12 Şubat'taki 'Scientific and
Technıcal Awards Dinner/Bilim ve Tckııoloji
Ödülleri' yemeğinde 'Sinema sanatına teknolojik
katkılan için' '18. SawyerÖdülü' sunulacak. „,