23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 OCAK 2005 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Erdoğan başkanhk slsletni istiyorrnuş. Zalen İHişİHikaıılık sisleıni yok ınu? Hollanda Ertuğrul Güzelöz: "Deprem ve tsunami felaketinde 80 bin kişi- nin öldüğü Endonez- ya'ya Hollanda'nın ya- pacağı yardımı merak- la bekliyorum. Şimdiye kadar izlediğim haber- lerden Hollanda'nın ciddi bir yardımı gözüme ilişme- di. Biliyorsunuz Endonezya, Ikin- ci Dünya Savaşı öncesine kadar Hol- landa'nın sömürgesiy- di ve dünya tarihinin en gaddar ve katı sömür- geciliği burada yaşan- mıştı. Savaştan sonra Hollanda, Endonez- ya'ya geri dönmek is- temiş ancak halk dire- nişini kıramamıştı. Hol- landalıların, iliklerine kadar sömürdükleri Endonezya'ya yapaca- ğı ya da yapmayacağı yardım, 'küresel dün- ya'nın göstergesi ola- caktır." Tiirkçe Doğan Kapkı- ner: "Başbakan 'Türkiye'nin resmi dili Türkçedir' demiş. Baş- bakan bilmiyor galiba; anayasaya göre Türki- ye'nin resmi dili değil di- li Türkçedir." ilektronlk posta: denizsom@cumtuiriyet.com.tr dana'daki Çukurova Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ibrahim Ortaş, As- ya'nın güneydoğusunda yaşanan 9 büyük- lüğündeki depremden sonra dünyanın tsu- nami ile daha yakından tanıştığını belirtirken, "Ja- ponca'da 'liman dalgası' anlamına gelen tsunami sözcüğü, 15 Haziran 1896'da 8.5 büyüklüğündeki Meiji depreminden sonra kullanılmaya başlanmıştı. Çoğumuz Hollyvvood filmlerinde seyrettikse de, film deyip geçiştirdiğimiz o görüntüleri ancak Hint Okya- nusu'ndaki son depremden sonraöğrendik" diyorve devam ediyor: "On binlerce insanın ölümü ve ölüm şekli ne ka- dar acıysa binlerce kilometreyi saran ve bölgenin je- olojik yapısının gereği irili ufaklı binlerce adacık ve yerleşkelerin aniden su altında kalması da o kadar çarpıcıdır. Bölge halklarının hallerinden yoksulluk içinde oldukları ve biricik geçim kaynaklarının balık- çılık ve turizm olduğu anlaşılmaktadır. Bütün bun- www.denizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türkiye, teknolojiye yatırım yapmıyormuş... "Cep telefonlarına para vatınvoruz va!" Liman dalgası ların yine de insanın kendi eliyle yarattığıdır. İnsanın açgözlülüğü, kıyıları getiri amacı ile kullanmak, do- ğanın cennetvari sunumunu para karşılığı başkası- na peşkeş çekmek. Asya'nın ve Afrika'nın güzelim tropikal ormanları- nın denizle bütünleştiği bütün sahiller işgal edilmiş. Kumul tepeleri düzeltilmiş ve her taraf bina, baraka olarak turistik dinlenme yerine dönüştürülmüş. Do- ğal bitki örtüsü yok olmuş, ağaçlar toprağı korumak için değil, süs objesi olarak kullanıhyor. Hiç fark etmiyor hangi ülkede olduğu, toplum çok boyutlu eğitilmediği için bazen olup bitenleri anla- maktazorlanıyor. Gazete haberlerinden olay kıyamet olarak algılanıyor ve erken uyarı sitemı olsaydı böy- le olmazdı deniliyor. Erken uyarı sistemi insanların bölgeleri erken terk etmesini sağlardı, daha az insan ölürdü, o kadar. Yine de kıyılardaki dev yıkıntıyı engelleyemezdi. Ancak insanlar bir şekilde bu tür jeolojik ve coğrafi olaylar hakkında önceden bılgilendirilmiş olsalardı belki durumfarklı olurdu. Veya bölge insanlarına baş- ka alternatifler sunulabilseydi ve insanlara böylesi durumlarda neler yapılması gerektiği anlatılsaydı bel- ki daha az insan ve mal kaybı olurdu. Gönül isterdi ki dünyanın jandarmalığına soyunan Amerika, Ortadoğu'daki petrollere sahip olmak için harcadığı bu kadar bilim ve teknoloji olanaklarını bi- raz da doğa ve insanlık için harcasaydı... Din, dil, coğrafi sınırtanımadan etkisini binlerce ki- lometrede hissettiren deprem küresel dünyada in- sanlığın birbirine ne kadar ihtiyaç duyduğunu göster- mektedir. Insanlığın artık enerjilerini birbirlerine karşı öldürerek değil, destek çıkarak kullanmalan gerekti- ği daha iyi anlaşılıyor." SESSİZSEDASIZ(l) Açık kalp cerrahisinde piyasa koşulu Tıp Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Al- tınok veTıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer'in araştırması: "Türkiye'de 2003 yılında yapılan açık kalp ameliyatı sayısı 41 bin 143'tür. Bu ameliyatların yüzde 57'si özel hastanelerde, yüzde 43'ü kamu has- tanelerinde yapılmıştır. Bu veriler açık kalp cerrahisinin ağırlıklı olarak piya- sa koşullarında özel hastaneler bünye- sinde yoğunlaştığının göstergesidir. Sağlık Bakanlığı'na bağlı sekiz, SSK'ye bağlı üç, çeşitli üniversitelere bağlı 33 hastane olmak üzere 44 kamu hastanesinde açık kalp ameliyatı yapıl- maktadır. Açık kalp ameliyatı yapılan özel hastane sayısı ise 32'dir. 2003 yılındaki açık kalp ameliyatları- nın yüzde 73'ü Ankara, Istanbul ve Iz- mir'de yapılmıştır. Ankara'dakı ameli- yatların yüzde 51'i, Istanbul'da yüzde 66'sı, Izmir'de yüzde 75'i özel hastane- lerde gerçekleştırilmiştir. Bu veriler, özelleştirilen sağlık hizmetlerinin büyük kentlerde yoğunlaştığının da kanıtıdır. Birkaçı dışında tamgün çalışan kalp damar cerrahisi uzman sayısı bir-üç arasında değişen, bir bölümü apart- manlardan hastaneye dönüştürülen özel hastanelerde; yoğun birameliyat temposu yaşanmaktadır. Gerek insan kaynağı gerekse tıbbi araç ve gereç, teknoloji, yatırım harca- masıyla kıt kamusal kaynakların önem- li boyutlarda tüketildiği bu alanda açık kalp cerrahisinin piyasaya terk edilmiş olması düşündürücüdür." Yüksek Yerilim Hattı Dikkat... Elde kalmış yılları "yeni yıl" diye pazarlıyorlar! erdincutku yahoo.com Ukrayna'daki Gerçek TÜRKKAYAATAÖV Kuzey komşumuz Ukray- na'da dışardan başkalarının karışmasıyla bir seçim oldu. ABD'nin desteklediği muha- lif Viktor Yuşçenko'nun Moskova onaylı Viktor Ya- nukoviç'ten dahafazlaoy al- dığı açıklandı. V. Putin Kiev'e iki kez giderek kime arka çık- tığını gizlememiş, Ukray- na'dan izlenen Rus devlet te- levizyonu da seçmene ses- lenmişti. Amerikan müdaha- lesi bundan çok öteye gitti. B. Clinton'ın yıllarca danışman- lığını yapmış olan D. Morris "Oval Ofis'in Ardında" adlı kitabında her ülkedeki se- çimlerin VVashington'un gün- deminde ilk sırayı nasıl aldı- ğını örneklerle anlatır. ABD Ukrayna'ya da para ve uz- man akıtmıştır. Bu son se- çimde "otoriterliğe" karşı "özgürlük" mücadelesi diye bir şey yoktu. Merkez Banka- sı'nın eski başkanı ve Cum- hurbaşkanı L. Kuçma'nın eski başbakanı V. Yuşçen- ko'nun destekçileri ülkenin özelleştirilmesinde acımasız davranan gruplardı. Asıl önemlisi, şimdi kazandığı i- lan edilen kişi Amerika'nın adamıdır. ABD 2000'de S. Miloşe- viç'in Belgrad'da, 2003'te E. Şevardnadze'nin Tiflis'te düşürülmesinde itici güçtü. 2001'de A. Lukaşenko'yu Belarus'ta, 2002'de de R. Mugabe'yi Zimbabvve'de düşürememişti. Ancak, Was- hington yönetimi her yaban- cı seçimde vardır. 1993'te re- ferandumu B. Yeltsin adına yönlendirmiş, üç yıl sonra da gene seçilmesini sağlamıştı. Diplomatları kesenin ağzını açar, "demokrasiyi destekli- yoruz" savıyla kendi adayla- rına ayrıca çekici sloganlar ve simgeler yoluyla strateji ve taktik yardımında bulunur. Oy işlemi sona erer ermez de, kamu merkezlerini de tehdit eden yandaşlarını so- kağa dökerek tercihleri dışın- daki sonuçları peşinen "sah- tecilik" diye damgalarlar. Er geç kimi güvenlik güçleri de onlara katılır. Parlamentolar ve mahkemeler etkilenir. ör- neğin, 1986'da Filipinler'de Gen. F. Ramos başkaldıran- lara katılmış, sonra cumhur- başkanı olmuştu. Belg- rad'daki sokak eylemlerini uyumlaştıran ABD Büyükel- çisi R. Miles, Gürcistan'age- çip M. Saakaşvili'nin danış- manı oldu ve birlikte Şevard- nadze'yi devirdiler. Bela- rus'taki Büyükelçi M. Kozak da Orta Amerika'da pişmiş, müdahaleci diplomatlardan- dı. Soğuk savaş sonrasında seçimlere demokrasi orta- mından yararlanarak karış- ma, emperyalizmin yeni ara- cıdır. ABD'deki Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitü ile Ulu- sal Demokratik Enstitü bunu tezgâhlar. Oysa, yabancı bir devletin ABD seçimlerine pa- rayla müdahalesi orada suç- tur. Ukrayna'yı jeostratejik bir alan olarak kullanan Rusya değil, Amerika'dır. VVashing- ton bugün de Rusya'yı çev- releme siyaseti güdüyor. Yok- sa Yuşçenko'nun ülkeye ge- tireceği yeni bir siyaseti yok- tu r. öteki adaydan daha faz- la demokrat değildir. Putin de demokratik bir Ukrayna'ya karşı olamaz. Ancak, sınırla- rında Amerikan kuklası rejim- ler ve onun yaratacağı dü- zensizlikler istemiyor. Ukrayna bunalımında Av- rupa Birliği umulmayan bir zaaf göstermiş, ABD'nin stratejik müdahalesinde ken- dine düşeni yapmamıştır. Ör- neğin, Ukrayna'nın NATO üyesi olmasında bir yarar görmediğini açıklayabilirdi. Bu tavır Putin'e bir güven- ce verecek ve VVashing- ton'un yalnız ve yalnız bir Av- rupa sorunu olan Ukrayna seçimlerine karışmaması ge- rektiğini de vurgulayacaktı. ABD desteğiyle düşürülen Yanukoviç'in, önceki başkan Kuçma gibi, Ukrayna'yı NA- TO'ya sokmadan yana olma- dığını açıklaması ABD'yi ha- rekete getirmiş, Amerikan nüfuzunu Rusya sınırlarına bir kez daha taşımıştır. Kuş- ku yok ki, birçok Ukraynalı demokratik bir toplum istiyor. Kiev göstericilerinin bir bölü- mü içtenlikle demokrattılar. Ancak, Yanukoviç'e Doğu Ukrayna'daki destek de ger- çekti. Kazanan adayın şimdi başkası oluşu ülkeye temel bir değişim getirmiyor. Ame- rika'nın bir gözdesinin dış müdahalelerle seçilmesi dı- şında... ÇİZGİLlK KÂMIL MASARACI kamilmasaraci a mynet.com r ^ -, HARBİ SEMİIIPOROY semihporoyiayahoo.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BILGIN hayatepik : mynet.com "zonguldak'ta önceki gün 500 öğrencinin ve arkasındon da 4ıroman yurttaşın zehirlenmesine neden olan pastancci serbest bırakıldı".. r O o PASTAcryı BULUN VE AMERtKAN YURTTAŞIYAPIN BÖYLE RUH SAHIPLERINE .BOP tCİN IHTIYACIMIZ VAR !.. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Octık wıtw.mumtaz-nrikan. cotn Büyükelçi Fuaf- Hufuîı Tufaı/ MISfR, TURK ELÇIS/NI İSTEMİYOR!. 19S4-'T£ SU6Ü1V, A4/S/R t/ÜKÜMET/, TZ/R*:İy£ 8ÜyÜK£İJÇİ- Sİ FtfAr HULUS/' TZ/G/ty 'IN ÜLK£y/ TEZKErMESİ İÇrKI y/KMl'OÖfST £A*r SÜfZ£ TPNIMIşrt, MISIH'D/I KO4LU- ĞIN Pei/£İLMESİUlN AKblMOı'IN, S/7f/t SEÇEN GEtUE- &İL NEC/P yÖNErtMl, ///4A/EC>/}/V/<l AI' y EL <oyMu$ru. rüft/a'YE BüyüziELÇış-r, su tİ Kt, SÜYÜK-ELÇ/MtN EŞ/NÎM PE H4HEMNL4 StNIRDIŞ/ ETM£K /SrjEM/fr/. E&rESİ GÜH, 7-ÜM DİPLOM/lrr*: HUieALtAg U/ÇE SAYILABAK &4tSULLAR/ A&4AJAH, OESrfJPEICİ PAK/t KOMT&OL EPtl ( Ğ ' ) Üİ TC BEYOĞLU 2. AİLE MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2004/203 Davacı Fatma Coşkun tarafından davalı Murat Coşkun aleyhınc açılan boşanma davasının yapılan açık duruşmaları sonunda, Mahkememizin 03.12.2004 tarih ve 2004/203 esas, 2004/684 ka- rar sayılı ilanıı ile Karabük, Safranbolu, üvaköseler Mahallesı, Cılt 62, llane 22, BSN 52'de nüfusa kayıtlı Abdullah- Penpe'den olma 1 7.1967 d lu Fatma Coşkun ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Mehmet Ali-llatıce'den olma 01.05.1968 d.lu Murat Coşkun'un boşanmaları- na karar vcrilnıiştır. llamın ilan tarihindcn ıtıbaren 7 gün sonra başlamak üzere 15 gün ıçınde temyiz edilmedığı takdirde son ıkametgâhı olan Pcrçem So- kak, Denız Apartmanı No:17 Göztepe-Jstanbul adresindekı davalı Mural Coşkun'a karann tebliğ yerine geçmek üzere ilanen teblığ olunur. 27.12.2004 Basın: 60048 VEFATveTEŞEKKUR AJNJNEMİZ HATICE CANER in vefatı nedeniyle cenaze törenine katılan, acımızı paylaşan, çelenk gönderen ve manevi desteklerini esirgemeyen; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn AZİZ KOCAOĞLU'na, CHP tzmir îl Başkanı Sn. ALAATTİN YÜKSEL'e, llçe Belediye Başkanlanmıza, CHP Izmir ll Teşkilatına, tüm dost ve yakınlanmıza teşekkürlerimizi sunarız. CANER AİLESİ GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Ateş Diiştüğü Yeri Yakar... Güney Asya ülkelerine Hint Okyanusu'ndan dalga dalga yayılan tsunami felaketi, Noel ve yılbaşı tatiline gidenleri de, okyanustan geçinmeye çalışan milyonlar- ca aileyi de mahvetti. Bütün dünya üzüldüğünü dile getiriyor. Ancak her- kesin hayatı bir şekilde akmaya devam ediyor. örne- ğin ülkemizde yine meydanlarda on binlerce vatanda- şın şarkılı türkülü kutlamalanyla yeni yıl karşılandı. Bel- ki birkaç konser iptal edildi. Ama genelinde her şey planlandığı gibi gitti ve herkes gönlünce eğlendi. Maalesef ötesini de söyleyelim: Holiganlığın toplum- sal alana, Taksim'e geçiş yaptığı bir ortamda, Hırvat mi- safirlere neredeyse topluca tecavüz edecek kadar ken- dinden geçmiş yeni bir kitle türü ile karşı karşıya kaldı- ğımızı bile gördük. "Hayvan" bile deyip, bu sevdiğimiz canlı türünü lekelemek istemeyeceğimiz kendini bil- mezler, ne kanun ne misafirperverlik ne de tsunami fe- laketi tanıyorlardı. Kadın kurşunlayanların medyada gündelik bayrak yapıldığı birtoplumdan başka ne bek- leyebiliriz ki? Ülkem ve insanlık adına utandım ve bu sahneyi görüp müdahale etmeyen "diğer" vatandaş- lanmızı da eşit derecede kınıyorum. Bu ülkede "Namus- lu insanlar en az namussuzlar kadar cesur olmaya mecburdur" diyen Inönü'yü yine hatırladık... Emniyete bir çağrı: Korumasız üç turiste yapılan al- çaklıkları televizyon görüntüsünden yola çıkıp lütfen bulun ve en sert şekilde cezalandırın. Bunu yapamaz- sanız, kamu vicdanında bu suça göz yumarak yenile- rini teşvik etmiş olursunuz... Bizden hatırlatması. 11 Eylül olayı sonrasında hiçbir kanal, New York ha- rabeleri arasında yayılmış binlerce ölünün çekimlerini yapmadı; kan, dram ve cesetlerle dolu o sahneleri "etik" nedenlerle yansıtmadı. İyi, güzel, anlaşılır birtu- tum. Peki Tayland'da, Hindistan'da bu felaketi yaşadıktan sonra, son 10 günde biz neden en az 10.000 cesedin yakın plan çekimlerini seyretmek durumunda kaldık. Neden kimse buna karşı çıkmadı? New York'ta bu ul- vi ve insan haklanna saygılı tavrı alkışlayanlar, neden bu sefer yaygara koparmadılar? Bir Allah'ın kulu çıkıp açıklasın: Asya'daölenler, "de- ğersizlikleri" herkes tarafından tescil edilen 3. sınıf in- sanlar mı? Dolar milyoneri Amerikalı cesetlerden ne farklan var? Yoksa medya bu tsunami ölümlerini "med- yatik" olarak çok ilginç buldu da dayanamadı mı? İyi de New York'taki felaket sahneleri, konu ilgi çekicilik- se, en az Endonezya ve Sri Lanka sahilleri kadar prim yapmaz mıydı? Yapardı tabii. Ama onlar üstün ırkın cesetleriydi. On- lara tüm dünya saygı duyup "özel" ve çok trajik konum- larını kabul ediyor ve bu görüntüleri tarihe havale edi- yordu. Asyalılar ise onlara bu şekilde ilgi gösterip, ulus- lararası yardım elde etmek için iliklerine kadar afişe edildiklerine sevinebiliıierdi! Ne de olsa "insan hakla- rı"n\, Amerikalılaria birtutacak halleri yoktu ya! Yanlış anlamayın, biri çıkıp "Haber haberdir, her şey gösterilmeli, istemeyen bakmasın" diyebilir. Budatar- tışılabilir. Ama bu iki felaket arasında tam bir çifte stan- dart yaşandı. Biz dahil herkesin, dünyadaki her vatan- daşın "eşit" olduğunu anlaması lazım. CNN, pazargü- nü kısa bir oturum yapıp, sözde bir ara bu konuyu tar- tıştı. Ancak tabii hiçbir ikna edici gerekçe öne sürüle- medi. Gülünç savlar söylendi, yok New Yorkluların ai- lesi, yakınlan seyredermiş de... Güney Asyalıların aile- si yok sanki... Türkiye yardımını 1.250.000 dolar olarak saptamış. İyi de JaponyaöOO milyon dolar yolluyorsa, bizim dev- letin gücü de bu kadarcık mı diye bir göreceli soru ta- kılıyor aklıma. Üstelik biz bu acıyı çok yakından biliyo- ruz. Nedir bu gerekçe? "Oralar" uzak diye mi? Şık ol- madı. Bu yardımı arttırmamız lazım. ABD de 35 milyon doları, 350 milyona çıkarmakla yetinemez. Demokrat senatörün hatırlattığı şu cümle var: "Biz Irak'ta 35 mil- yon doları her gün sabah kahvaltısından önce harcı- yoruz." Hint Okyanusu'na bir alarm sistemi koydurmak kaça patlardı acaba? Her gün Irak'ta atılan kaç bom- ba değerinde olabilir ki? Irak'ta ABD haftada bir milyar dolar harcıyor! Siz bu yazıyı okurken 150.000'lik ölü sayısı çoktan geride kalmış olacak. Medyamız, şu anda bu acılı gün- lerde bu ülkelere turizme gidenlere "insanlık düşmanı" etiketini yapıştınyor. Gelen haberler ise farklı. Bu ülke- ler ayağa kalkabilmek için acilen yaralarını sarmaya mahkûmlar. Işte bu yüzden onlar istiyorlar yeniden tu- rist gelmesini, hem de acılar bu kadar tazeyken. Tabii ki isterseniz yalnız "yardımsevergönüllü" olarak da gi- debilirsiniz... Neden bu kadar duyarsızız? örneğin bu felakete karşı anma törenleri, kutlama iptalleri veya yanya inen bayraklar neden aklımıza gelmiyor? Nerede hata yaptık? Avrupa bu insanlara bizden da- ha uzak.. ama sanki daha yakın. e-mail: bedbay(" tnn.net Faks: 0212 227 34 65 B U L M A C A SEÜAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Kusma. 2/ Tavlada "üç" sayısı... thanet eden kimse. 3/ Tiirkçülüğün bir kolunun Türklerin As- ya'daki eski yıırduna verdi- ğı ad... Doğu Anadolu'da bir trmak. 4/ Son- suza kadar. 5/ Bir soru sözü... Telli bahkçıl. 6/Gönül ayar- tıcı, cilveli... Adları sı- fat yapan bir yapım e- kı. 7/Nazilerin politi- kasında Germen ırkın- dan kimselere yakıştı- rılan ad... "Kuş olam - — çırpam semalarda / Emreyle güzelim fer- 8 man sendedir" (C.S. 9 Tarancı). 8/ Bir mağa- zanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü... Bir tembih sözü. 9/Dağlann oyuk ve kuytu yerleri... Bağışlama. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tann'dan suçlannın bağışlanmasını dileme. 2/ Bir Asya ülkesinın başkenti.. Amaç. 3/Hiçbir üreticı ça- lışmada bulumnadan, yalnızca mülkiinün geliriy le ya- şayan kimse. 4/ Sevgide aldatma... Müzikte yapıt an- lamında kullanılan "opus" sözcüğünün kısa yazılışı. 5/"— ömür bıter bir uzun sonbahar olur" (Yahya Ke- mal).. Ergenlik sivilcesi. 6/Endonezya'nınplaka işa- retı... lirkek geyik 7/1. Dünya Savaşı'nda Ingilizlerle birlikte savaşan Avustralya ve Yeni Zelanda bırlikleri- ne verilen ad... Neon elementinin simgesi. 8/ Damla- nn üzerındeki kan atnıakta kullanılan büyük tahta kü- rek. 9/ Iştahı açmak için yemekten önce alman içki.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle