23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2005 CUMA 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul _Y 12 Sinop Y 13 Edirne Y 11 Samsun B 15 Kpcaeli Y 14 Trabzon B 16 Çanakkale Y 13 Giresun Izmir Y T ^ B 13 Ankara Manisa _Y 13_ Eskişehir Aydın Y 16 Konya Y 11 Denizli Y 16 Sıvas K Zonguldak Y 13 Antalya Y 17 Kars Adana Mersin Diyarbakır Şanhurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Y Y B B B B B B 16 17 9 13 9 8 6 5 B -5 Butun bolgelenmız parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Kara- denız, Orta Karadenız'ın ıç kesımlen, Iç Anadolu ve Akdenız yağışlı geçecek Yagışlar Trakya ıle Bo- lu'nun yuksek kesımlenn de karla karışık yağmur dığer yerlerde yağmur ve sağanak şeklınde olacak Hava sıcaklığı yurdun ku- zeybatı kesımlerınde bıraz azalacak, dıÇer yerlerde artacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn B K B Y K K K K -2 -8 -2 8 4 2 2 1 Berlin K -1 Moskova Budapeşte B -3 Aşkabat Madrid B 7 Astana B - Vıyana Belgrad B -A_ Taşkent B -5 Bakû Sofya Roma _K 3 Bişkek B 7 Tifiis Atina Y 15 Kahire Münih K 0 Zürıh B -6 Şam Parçalı bulutlu Sıslı Bulutlu ^ Çok bulutlu . Yağmurlu Karlı Gok gürultülü GUNCEL CUNEYT ARCAYİJREK I Baştarafı 1. Sayfada bir diplomat inceliğiyle sorunlara -asker görüşünü içe- ren- açıklık getirdi. Açıklamalar, kuşku yok, hemen her açıdan özenle hazırlanan açıklamalar. Ne var ki, Genelkurmay, sık sık görüştüğü ABD'Iİ "dostlarımızın" Kerkük konusundakı uyarılarımızdan yan çizdiğine yeterince değinmedı. ABD'nin tutumuy- la ilgili kimi noktalar açıkta kaldı. Orgeneral Başbuğ'un, Amerikalıların denetimınde olduğunu belirttiği biraraştırma kurumunun saptama- larına göre, 1991-2000 yılları arasında Kerkük'ten 100-120 bin kişi göç ettirildi. Buna karşı -IrakTicaret Bakanlığı verilerine göre- demografik yapıyı değıştır- meye kararlı Kürt aşıretlerinin marifetiyle bu kente 350 bin dolayında Kürt yerleştirıldi. AskerlerTemmuz 2004'ten beri bu olumsuz gidişe gerekli açıklamaları yapıyorlar. Ne çare Kerkük'ün demografik yapısını değiştıre- cek girişimler hız kesmedi. Hatta -Talabani- yerleşti- rilen Kürtlerden 108 binininseçımlerdeoy kullanaca- ğını açıkladı. Orgeneral Başbuğ'un demografik gelişmelerle ilgi- li açıklamaları Irak Geçici Devlet Yasası'nın 58. mad- desine dayanıyor. Bu madde Saddam döneminde Kerkük'ten sürülen Kürt ve Türkmenlerin geri dön- mesini, kaza ve beldelerin tekrar Kerkük'e bağlanma- sını öngörüyor. Ne var ki, Kürt aşiretler bu maddeyi, aykırı biçim- de, kendi amaçlarını gerçekleştirme amacıyla kullan- dılar. Göçezorlanan Kürtlerin sayısını birkaç misli aşan sayıda Kürt'ü Kerkük'e yerleştirdıler. Türkiye'nin -ABD ve Kürt aşiretleri nezdindeki- dip- lomatik ve askersel girişimleri yarar sağlamadı ve... • • • ...Ve, son bir gelişme Türkiye'nin girişimlerini, uya- rılarını boşa çıkardı. ABD'nin Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla yaptığı açık- lama Kürtlerin Kerkük üzerine oynadıkları oyunu onay- ladı. Demografik yapının değiştirilmesinin -Türkiye'nin haklı olarak dayandığı- 58. maddeye aykırı olmadığı- nı savundu. Orgeneral Başbuğ'un irdelemelerinden sonra (isrmi- ni nedense vermek istemeyen) ABD Büyükelçili- ği'nden birsözcü, dün gerçeklerin üzerini örten, gör- mezlikten gelen yüzsüzlük örneği bir açıklama yaptı. 58. maddenin Kerkük'e geriye dönüşlerin hangi ko- şul ve esaslarda gerçekleştirildiğini saptadığını söy- lerken; ABD desteğindeki 3.5 Kürt aşiretinin Ker- kük'ün demografik yapısını değiştirme çabalarından söz etmedi. Böylece Kürt aşiretlerinin 58. maddeyi ta- mamen hiçe sayarak kente yığdığı 350 bin Kürtle il- gili uygulamaları onaylamış oldu. Ne yazık kı, Türk kamuoyuna yapılan son açıklama- lardada"dosfumuZ/46D'n/n"vurdumduymazdavra- nışları yer almadı. Doğrular, gerçekler büyük bir dikkatle saptanıyor, açıklanıyor, irdeleniyor ama... Söz sırası işin püf noktasına, -Orgeneral Başbuğ'un tanımına göre- "birkaç konuya bağlanamayacak ka- dar kapsamlı ilişkiler içinde olduğumuz" ABD'ye ge- lince... ...Örneğin Kerkük konusundaki söylemlerimıze, uyarılarımıza, "kapsamlı ilişkilerimize"ters düşen -58. maddeyle ilgili davranışına- nedense (ve neden) de- ğinilmiyor. ••• Orgeneral Başbuğ Kerkük'te Kürtler çoğunluğu sağlarsa bunun "bağımsız Kürt devletinin ilk adımı olabileceğini" söyledi. -Son zamanlarda fazla işitmedik ama- yakın gün- lere kadar, Türkiye Kerkük'ün Kürt kenti olmasına ve bağımsız Kürt devletine karşı olduğunu -hatta gerek- li "önlemleri" alacağını- içeren açıklamalar yaptı. Bu- gün saptanan durum vahim! Geldiğimiz son noktada Kerkük Kürtleşir ve Kürt devletinin ilan edilmesi aşamasına gelinir ve sözü edi- len olasılıklar gerçekleşirse: "Devlet"in -bu hükümetin- ne yapacağına işaret e- den tek bir işaret alınamadı, alınamıyor. "Gerekli önlemlerin alınacağı" artık söylenemiyor. Elinde kırmızı çizgiler, biryığın uyarı içerikli demeç, oyalanan, uyutulan bir Türkiye: Bu gidişle galiba muradına eremeyen bir derviş ola- cak! Cumhuriyet'in Atılımlı Yılları... • Baştarafı 2. Sayfada ma kavgası veren yeni kent- lilerdi. Belediye olanakları- nı gecekondu yapmak için kullanmak, çoluk çocukla- rını ve yakınlannı belediye- lere yerleştirmek, ucundan kıyısından rüşvete bulaş- mak, yapılan gecekondular- dan kazanç sağlamak kaçı- mlmazdı. tstanbul gibi bir büyük kentte onca mimar- mühendis dururken ilkokul çıkışlı üyeler büyükşehir ya da il imar komisyonu üye- liklerine seçiliyordu. İmar izni verme, gecekondu ve kaçak yapı büyük bir gelir kapısıydı. Belediye başkan- ları "sorumsuzluk zırhı- na" bürünmenin önlemleri- ni almışlardı. Eskinin deva- mı sürdürülüyordu. Yağma- cılar sadece parti tabanında değişmişlerdi. Kaçak yapı- lar için tutanak tutuluyor, davalar açılıyor, mahkeme- lerden yıkım kararları alını- yordu. Yasal bir açık bırakıl- mıyordu. Onlar görevlerini yapmışlardı, yıkım mıkım da olmuyordu. O yıllann ilk iki yılında bir ilçe belediyesinde genel koordinatörlük yaparken elinde mahkemenin yıkım karanyla gelerj, umarsızlık içinde ne yapacağmı soran bir yurttaşa -belli ki pisliğe bulaşmamıştı-, sakinleşme- si için "Bu yıkım kararını çerçevelettir, yatak odanın bir köşcsine as, ara sıra anımsarsın, bu kararlar- dan elimizde beş bin tane var. Kimsenin yıkacağı yok!" demiştım. Çünkü devlet ipin ucunu bırakmış- tı, kimsenin de bu akmtıya karşı duracak hali yoktu. Danıştay bile, bunun "top- lıınısal bir sorun olduğu- nu, salt belediye başkanla- rının sorumluluğuna bıra- kılamayacağını" karar al- tına almıştı. Doğruydu. Planlamayı unutmuş, uydu kentler tasarımlannı bir ya- na itmiş, yurttaşlarım suça yöneltmiş bir devlet anlayı- şı, suçlu olarak belediyeler- de bula bula "zabıta mc- nıurlarını - teknik eleman- larını" bulabilecekti ancak. Oysa çok kestirmeden bir yasa maddesi bu çılgınlığm önünü kesmeye yeterdi. Bu kent suçlarından doğrudan doğruya "belediye başkan- larını" sorumlu tutabilirdi. Suçu salt zabıtasının, me- murunun üstünde bırak- mazdı. Ancak bu uygulanan sisteme aykın düşerdi! Nükleere 7 trilyonluk kayııak HACER BOYACIOGLU ANKARA - Hükümet, ısrarcı olduğu nükleer santralları kurmak için ilk adımı attı. Nükleer santral kurulmasına dönük çalışmalar, 2005 yılı yatırım programına ahndı ve bu yıl 7 trilyon liraya yakın kay- nağın nükleer santral projeleri için har- canması benimsendi. Edinilen bilgiye göre, nükleer santral çalışmaları için; Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve Elektrik Üretim AŞ'nin 2005 yılında proje geliştirmesi planlanıyor. Bu kapsamda yapılacak ya- tınmlar, 2005 yılı yatırım programına da ahndı. Programa göre 2005 yılında TAEK, nükleer santrallar için teknoloji araştır- masında bulunacak. Bu kapsamda gerçekleştirilecek nükle- Havalı tüfekle yaralanmıştı er enerji Ar-Ge projesine 3 trilyon liralık kaynak ayrılacak. Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) ise 2005 yılında nükleer santrallar için etüt çalış- maları yapacak. EÜAŞ'nin nükleer san- tallar için yapacağı çalışmalar içinde; nük- leer santral projelerinin yer seçimi, çevre- sel etki değerlendirmeleri gibi başlıklar da yer alacak. EÜAŞ'nin, 2005 yılı yatı- rım programı kapsamında nükleer santral çalışmalanna 4 trilyona yakın bir kayna- ğı ayırması planlanıyor. Enerji Bakanı Hilmi Güler daha önce yaptığı açıklamalarda; 2012 yılından iti- baren toplam kurulu gücü 4 bin 500 me- gawatt olacak nükleer santrallann art ar- da devreye alınmasının öngörüldüğünü belirtmişti. Toplam 3 tane olması öngörü- len nükleer santrallar için ne zaman iha- leye çıkılacağı konusunda ise netlik bu- lunmuyor. Nükleer santrallann enerji ih- tiyacının yüzde 8-10'unu karşılaması dü- şünülüyor. Yakıt türü olarak santrallarda uranyu- mun kullanılması planlanıyor. Santralla- nn özel sektöre yaptırılması dabirinci ön- celik olarak öne çıkıyor. Özel sektör eliy- le yapılamaması durumunda ise kamu devreye girecek. Nükleer santrallarla ilgili çalışmalar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye'ye ziyareti sırasında da gündeme gelmişti. Putin ve Rus yetkililer, nükleer santral konusunda Rusya'mn deneyimli olduğuna dikkat çekmiş ve Türk yetkili- lere "Rusya, yapacağınız nükleer sant- rallann yapımına talip olabilir" öneri- sini iletmişti. Rumlardan itiraf: Askeri biz vurduk LEFKOŞA(AA)-Gü- ney Kıbrıs Rum Yöneti- mi Savunma Bakanlığı, 21 Ocak Cuma günü KK- TC'nin Güney Kıbrıs sı- nırının Kaymaklı bölge- sinde nöbet tutan Türk as- kerinin, havalı tüfekle yü- zünden yaralanması ola- yında ateş edenin, karşı mevzideki Rum Milli Muhafız Ordusu (RM- MO) askeri olduğunu açıkladı. Lefkoşa'da Kaymaklı bölgesinde, RMMO mev- zisinde görevliyken, Türk mevzisinde nöbet tutan Türk askerine ateş ederek onu yüzünden yaralayan Rum askerine disiplin ce- zasıverildi. Rumbasının- da çıkan haberlere göre, Rum Savunma Bakanlığı, olayla ilgili araştırmalar- dan sonra açıklama yapa- rak olaydan, kendisine verilen emre itaat etme- yen RMMO askerinin so- rumlu olduğunu bildirdi. Rum Savunma Bakan- lığı 'nın açıklamasında, "Milli Muhafız Ordusu, olayla ilgili öngöriilen disiplin önlemlerini al- mış ve söz konusu asker görevinden uzaklaştırıl- nııştır" denildi. Rum Sa- vunma Bakanlığı, olayı "münferit" olarak nite- ledi ve bu talihsiz olaydan duyduğu üzüntüyü belirt- ti. Rum askerin, havalı tü- feği evinden götürdüğü- nü belirten Rum basını, Rum askerin "kcndisini çeşitli şekillerde tahrik cttiği için Türk askerine ateş ettiğini" öne sürdü- ğünü yazdı. Rum basını, Rum yetkililerin, Türk ta- rafından, olaydan dolayı özür diledığini de duyur- du. Rum yetkililer daha ön- ce, Rum Milli Muhafız Ordusu'nun konuyla ilgi- si olmadığmı ve mermi- nin Rum tarafından atıl- dığınr gösteren herhangi bir emareye rastlanmadı- ğını açıklamıştı. Türk ta- rafıysa konuyla ilgili açıklama yapmamıştı. Bu arada, Kıbns'ta gö- revli BM Banş Gücü (UNFICYP) Sözcüsü Brian Kelly, olayı "ih- lal" olarak nitelendirdik- lerini açıkladı. Kelly, "UNFICYP'e göre, bu olay bir ihlaldir ve BM kayıtlarına da böyle geçmiştir" dedi. 12 tnilyon cep telefonu kaçak ANKARA (Cumhuriyet Bürosıı) - Telekomünikasyon Kurulu Başkanı Ömer Arasıl, Türkiye'deki 33 nıilyon cep telefonundan 12 milyonunun kayıt dışı olduğunu açıkladı. Arasıl, cep telefonlarında kaçakçılığı önlemek için bir yasa teklifi hazıı ladıklarını da belirtti. Arasü, 2004 yüı faaliyetleri ve 2005 yılı hedefleri konusunda bilgi vermek üzere diizcnlediği basın toplantısında cep telefonu hırsızlığıyla gündeme gelen kaçak cep telefonları konusuna değindi. Yürütülen çalışmalar sonucunda Türkiye'deki 33 nıilyon GSM işletmesi operatörlerinde kayıtlı IMEI numaıalarıyla abone numaralarının karşılaştırddığını belirten Arasıl, "Araştırmalar sonucunda, 12 milyon cep telefonunun kayıt dışı olduğu, 500 bininin numaralarının da sonradan değiştirildiği ve kopyalandığı ortaya çıktı" dedi. Cep telefonlarında kaçakçılıktan dolayı para cezası verilebileceğini ve böylelikle çok büyük bir ekonomik kaybın önüne geçilebileceğini vurgulayan Arasıl, bu konuya ilişkin olarak AKP Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu ve CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu'nun bir yasa teklifi ha/ıı ladıklarını da anımsattı. Arasıl, kaçak cep telefonu piyasasının mali büyüklüğünün tam olarak hesaplanamadığını, 2-2.5 milyar dolar civarında tahmin edildiğini ancak bunun daha da üstünde çıkabileceğine dikkat çekti. KAMUOYUNA AÇIK MEKTUP Demokrasinin şiiphesiz ki bir bedeli olacaktır. Üstelik de bu bedel bir hayli meşakkatli olacaktır. Ancak, bu bedel asla ve asla ödenmesi gerekenden gereksiz bir bıçimde ağır olmamalıdır! Fakirlık, yokluk ve çaresizlik içerısınde bir ömûr tüketen ve bu sürede vatandaşlık mertebesine ulaşamayan ınsanlarımızın bu gidişattaki katkıları kadar, her cemiyet, kurum ve kuruluşta bulunan ılerici, demokrat, entelektüel ve aydınlarımızın da yadsınılmaz payları vardır bu eksiklikte! Hal böyle olunca da hukuk, yargı, anayasa, partiler, seçim, özgürlükler, insan hakları, eğitım, sağlık, sosyal, ekonomik disiplin vb. diğer sırasını bekleyen yasalar çağcıllaştırılamamakta, reformlar gerçekleştirilmemekte, sonucunda muasır medeniyetler yarışında aradaki fark kapanacağına açılmaktadır! Bu gidişattan son 50 yıldır iktidar olan merkez sağ, liberal partiler kadar bir türlü halkı ikna edecek politikalar üretemeyen ve tek başına iktidar olamayan sosyal demokratlar da sorumludur! Ve şimdi bilmem kaçıncı baskın kurultayına giderek parti ıçerısinde başlatılmış bulunan demokratik seçim sürecini manıple ederek sanki ülkenin ve partinin en önemli bir işiymiş gibi gündeme getıren ve böylelikle kendisine ve yönetimine saplanan eleştiri oklarından bir süre de olsa korunmayı amaçlayan bir anlayış, bu arada asli görevi olan ve ancak üretimsizlik nedeniyle bir türlü kamu oyunu doyurucu bir biçimde yapamadığı muhalefeti bu kere ikincil bir sıraya atmış ve zaten ezici gücü ve anlayışıyla iktidarlığım sürdüren rakibi partiye dikensız bir gül bahçesi armağan etmiştır! 1 Ne siyasi anlayış, ne strateji ve üstelik ne başarılı bir genel başkanlık ve yönetım, değil mı değerli kamuoyumuz! 1 Ülke demokrasisi, rejimi ve geleceğl için önem arzeden ana muhalefet partimizın başkan ve yöneticilerinin bu anlayış ve uygulamaları "gallet ve delalet" mertebesine ulaşıldığını göstermektedir ne yazık kı! UMMAK VE DİLEMEKİSTİYORUM Kİ İÇİNE GİRİLEN BU YANLIŞIN FARKINA HERKES VARIR VE: GENEL BAŞKANLIK SEÇİMİ KURULTAYDA DELEGENİN VERECEĞIÖNERGEYLE GÜNDEMDEN DÜŞÜRÜLÜR. BU YAPIUMAYACAKSA, 0 TAKDİRDE GENEL BAŞKANLIĞA ADAY OLANLAR, ESASEN SORUNUN KİŞİ SEÇMENİN DE ÖTESİNDE BİR ZİHNİYET DEĞİŞİMİ SORUNU OLARAK NİTELEDİKLERİNDEN, BU KERELİK ADAYLIKURINDAN VAZGEÇERLER. ' DENİZ BAYKAL DA HİÇ OLMAZSA DURUMUN VAHAMETİNİ VE YAPILAN DEMOKRATİK ÖZVERİYİVAKUR VE DEMOKRATİK BİR ANLAYIŞLA KAVRAYARAK PARTİ ÜST YÖNETİMİNE BAŞTA TÜM BAŞKAN ADAYLARI ZORUNLU OLMAK ÜZERE MUHALEFET YAPAN ESKİYÖNETİCİLERİ VE PARTİ ÜST KURULLARINA ADAY OLMAK İSTEYENLERİ ÖZGÜR BİR SEÇİME BIRAKARAK SEÇİLMELERİNİSAÖLAR. ' SON OLARAK DA KURULTAY, PARTİ POLİTİKALARININ SAATLERCE TARTIŞILACAĞI VE TÜZÜKİLE PARTİ PROGRAMLARININ CHP'YE YAKIŞIR BİR DEMOKRASİ DÜZEYİNDE TANZİM EDİLECEĞI BİR YENİ KURULTAYIN KARARINI ALARAK KAPATIR. NOT: Unutmayalım ki ağırlıklı sorun "zihnıyet değişıkliği" olup Güven Partısınden bu yana dogumlar yapıp çoğalarak kaybeden sosyal demokratlar, artık "komplo teorilerim" bir yana bırakmalı ve halka ulaşan yenı görüş sahiplerini "dış guç uzantılan" olarak nitelemek yerıne düşüncelerı anlamaya gayret etmelıdirler Zıra 50 yıldır bu komplo teorısı anlayışının CHP'yı getırdiği durum apaçık önumuzdedır Ve unutmayalım ki çamur at lekesı kalsın zihniyetiyle zamanında suçlanan partılilerin hıçbirısının "dış guç" güdumunde olmadıkları yaşamlarıyla varıt olmuştur. Aksıne her bırı en az şımdiki CHP'liler kadar vatanperver ve sosyal demokrat olmuş, üstelik de söyledıklerı ne yazık ki tarih önünde doğru çıkmıştırl.. 1 CHP, genel başkanı, başkan adayları, parti üst yönetimi, parti grup ve partinin diğer kurulları, yönetimlerı, parti delegeleri nıhayet partıliler ve sempatizanları gereğini en yararlı bir biçimde yapmazlarsa tarihl bir sorumluluk altına gireceklerini bilmeli ve vicdanı hur, aklı hür ve insan onuruna yaraşır bir biçimde karar alıp çekınmeden uygulamalıdırlar. Partiyı bir kere daha bölmemek gerekir! yO/.L4/?/>4Ç/KO/.5l//V7 HÜR KÜRSÜ PLATFORMU ADINA Vatandaş/Yurttaş Mehmet. REFİK SOYER TASLAKBAKANLIKLARA SUNULDU Acil yönetimde yeniden yapılanma ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Hükü- met, kriz yönetimindeki çokbaşlılığı ve dağınıklı- ğı gidermek, doğal afet- lere karşı daha etkin mü- dahaleyi sağlayabilmek üzere Acil Durum Yöne- timi Genel Sekreterliği adı altında yeni bir yapı- lanmaya gidiyor. Içişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Ba- yındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Orman Bakanhğı'nın or- man yangınlanna müda- hale birimi ile Sağlık Ba- kanlığfnın Acil 112 sis- temini içine alacak yeni- den yapılanma, Acil Du- rum Yönetimi Genel Sekreterliği adıyla örgüt- lenecek. Kızılay da bu yapının koordinasyonu- na girecek. Hükümet, acil durum yönetiminde tek başlılı- ğı oluşturmak ve tüm yardım kampanyalarını tek çatı altında toplamak üzere bir taslak hazırla- dı. Taslak, ilk kez dün tartışmaya açıldı. Başba- kanlık'ta Başbakan Yar- dımcısı MehmetAli Şa- hin başkanlığında yapı- lan toplantıya; tçişleri Bakanı Abdülkadir Ak- su, Bayındırlık ve Iskân Bakanı Zeki Ergezen, Başbakanhk ve Dışişle- ri Bakanlığı Müsteşarla- rı ile Başbakanhk Acil Durum Yönetimi Genel Müdürü Hasan İpek ka- tıldı. Toplantıda; Şahin tarafından hazırlanan kapsamlı bir rapor sunu- larak yaşanan sıkıntılar ortaya kondu. Acil yöne- timde merkezi hükümet- te yaşanan yetki karma- şasına işaret eden Şahin, çoğu zaman pek çok gö- revin de ortada kaldığma dikkat çekti. Şahin, "deprem, yan- gın, su baskını, yer kay- ması, çığ düşmesi" gibi afetlerden sonra alına- cak önlemler konusunda hem Içişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü hem de Ba- yındırlık Bakanlığı Afet işleri Genel Müdürlü- ğü' nün aynı yetkiye sa- hip olduğuna vurgu yap- tı. Şahin, Acil Yönetimi Genel Müdürlüğü'nün, bakanlıklardaki ilgili tüm kurumları, üniversi- te ve sivil toplum kuru- luşlannı da kapsayacak şekilde yeniden yapılan- dınlmasını istedi. Toplantının ardından basma açıklama yapan Şahin, bu konuda hazır- lanan taslağı ilgili ba- kanhk ve kuruluşlara ilettiklerini, 15 gün için- de alınacak düşüncelere göre birkaç hafta içinde yasa tasarısının Meclis'e sevk edileceğini bildir- di. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada dem toplantısı yapar, yazacağımız, izleyeceğimiz haberleri tartışırız. Konu sol partilerin içi olduğun- da adeta anayasanın değişmez maddesi gibi, şu- nu yinelerim: - Arkadaşlar; biz solun, soldaki tartışmaların ze- mini olmalıyız, tarafı olmamalıyız. Aman haberle- rimizi bu yaklaşımla yazalım. CHP'nin 13. Olağanüstü Kurultayı öncesinde de bu ilkeyi olabildiğince yaşama geçirdik. Genel başkanlık yarışında Baykal, Sarıgül, Livaneli, Güneş adları öne çıktı. Biz de tarafların ne söyle- diğini sayfalarımıza taşıdık. Ocak boyunca süren tartışmaya bakıyorum; hep "Kim kime ne dedi" haberleri yapmışız. Hiç şu aday genel başkan olursa, partinin şu şu yak- laşımlarını şöyle değiştirecek ya da şu yenilikleri yapacak türünden haberyok. Parti sağa sola çekildi tartışmaları bir yana, par- ti "sığ"a çekilmiş görünüyor. Tarafların birbiriyle ilgili kullandığı sözlerse ye- nilir yutulur cinsten değil. Kurultaya gidiş ortamı- nın tutulacak yanı olmadığı için, tutulacak tarafla ilgili tartışmalarda"uç"larda. Dost bir ortamda bi- le şu tür diyaloglar yaşanıyor: - Kardeşim Baykal partiyi daha iyi biryeretaşı- yamayacağına göre, kim olursa olsun yeni biri gelsin... "Öyle diyorsun ama, Sarıgül'le ilgili tartışmalar Baykal'/ aratacak kadar vahim. Yarın genel başkan olduğunda, dosyalar havada uçuşacak. O gün CHP açısından daha kötü olmayacak mı?" - Yaa bırakın bu statükocu gerilim savlarını. Adam meydanlara binlerce kişiyi topluyor mu, topluyor. Seçimde de bu lazım değil mi lazım. Da- ha ne! "Bu partinin başına elbette meydanlan doldu- racak kişi lazım ama, bu kişinin birikimi de tartış- ma konusu olmamalı." Delegeler zamanı! Geçen gün Çankaya Belediye Başkanı ve Iç Ana- dolu Belediyeler Birliği Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz'la sohbet ediyoruz. Eryılmaz da sağduyu sahibi pek çok belediye başkanı ve partili gibi, CH- P'nin yönünün bir an önce dışa dönmesini istiyor, ekliyor: "Birpartili ötekini ağır bir dille suçladığında sade- ce karşısındakini değil, CHP'yi de yıpratmış oluyor. CHP, adındaki sözcükleri iyi özümsemeli ve bunun gereklerini yerine getirmeli." Bu nasıl olur? Soruyu güncelleştirerek soralım: Yarınki olağanüstü kurultay bu konuda umut ışı- ğı olabilir mi? Kurultay öncesi tartışmalar umudu azaltıyor. Zira bütün tartışma kişiler üzerine: - Istanbul, Ankara, Izmir delegeleri ağırlıklı olarak BaykaPdan yana... -Sarıgül, Istanbul'u zorlar, Karadeniz ve Güney- doğu delegeleri silme onu destekliyor... - Ege'de kıyı şeridi Livaneli'ye sıcak bakıyor ama, kazanamayacağını anlayan SarıgüTe değil, Baykal'a döner. - Iç Ege Baykal diyor ama, Akdeniz karışık... Tartışmaların özeti böyle... CHP'yi böylesine so- rumluluk duygusundan uzak, iç çekişmelere iten nedenlerden biri, onu zorlayacak başkasol partinin kalmamış olması. 1983'ten bu yana ilk kez solun ilk iki partisi arasındaki oy makası bu kadar açıldı. CHP yönetimine sanki solun birinci partisi olmak yetiyor. Oysa Türkiye'nin temel sorunlarını alt alta koyup bunları kim çözer diye sorunca, akla ilk şu ge- liyor: Toplumla nefes alıp veren iyi bir sol parti. Yarınki kurultay bize, sanki yeni çekişmelerin baş- langıcı olacakmış gibi geliyor ve bu durum CHP ta- banını ürkütüyor. Bu tartışmalarla CHP batar mı? Batmaz... Ama çıkmazda... CHP'liler birbirine batar... AKP de muhalefetsiz ik- tidar, yeryüzünde bir cennet der, yoluna devam eder... Seçim CHP'nin... ankcum(« cumhuriyet.com.tr Sigorta şîrketlerinden ödeme 'Soykırım' tazminatı NEVVYORK(AA)- Amerikan sigorta şirke- ti New York Life Insu- rance, sözde Ermeni soykırımında Anado- lu'da ölen Ermenilerin mirasçılanna ilk öde- meyi yaptı. Sigorta şirketiyle bu şirkete 1915 yılından önce hayat sigortası yaptıran ve sözde Er- meni soykırımında ölen Ermenilerin mirasçılan arasında varılan anlaş- maya göre, ABD'deki beş Ermeni vakfına dün 333 bin 333'er dolar ödeme yapıldı. Anlaş- ma çerçevesinde şirke- tin mirasçılara en az 11 milyon dolar, vakıflara 3 milyon dolar ve idari masraflar içinse 2 mil- yon dolar ödeme yap- ması bekleniyor. Geri kalan yaklaşık 3 milyon dolarlık miktarınsa Los Angeles'ta faaliyet gös- teren 4 Ermeni vakfına ödeneceği belirtildi. Ermeniler, "soykı- rım" konusuna dikkat çekmek için benzer da- valar açmaya devam edeceklerini söylediler. Almanya'da kitap operasyonu FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) - Alman- ya'nın Brandenburg eyaletindeki okullann 9 ve 10'uncu sınıflannda okutulan Savaş-Teknik-Sivil Halk konulu ders notlannda yer alan "...örneğin Küçük Asya'da Ermeni halkına karşı girişilen soy- kırım" yan cümleciğinin, Türkiye'nin Berlin Baş- konsolosluğu'nun istemi üzerine çıkarıldığı öne sürüldü. Hıristiyan Demokratik Birlik Partisi, cümlenin yeniden yazılmasını istedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle