Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 OCAK 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
M
h Del Bo$que ne oldu?
g Del Boş ki, oldu!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Başbakan, yemekte
para topluyormuş...
"Eskiden diş kirası alınırdı.
şimdi veriliyor!"
Bayraktar
Kurban Bayramı'nda
sokakları mezbahaya
çeviren ilkel görüntüler
sergilenirken Bayraktar
Bayraklı adında bir
ilahiyatçı profesör
televizyona çıkıp,
kesilen kurbanın kanına
bakmak gerektiğini;
bunun insanın içindeki
vahşet ve diğer kişilere
saldırı dürtüsünü
önlediğini
' söylemiş. Hilal
Eralp, "Kurbanın
akan kanına bakma
gereği Kuran-ı Kerim'de
var mı? Ben 55 yaşına
kadar kurban kesilirken
hiç kanına bakmadım
ve buna rağmen
kimseyi kesip
doğramak gibi bir
ihtiyacım olmadı; acaba
ben normal değil
miyim?" diye soruyor.
Kana bakma
bayraktarlığı yapan
hoca efendi sorulara
yanıt verebiliyorsa
buyursun gelsin. Aksi
halde insanlardan öziir
dileme nezaketini
göstersin.
Torpilli
Akif Kökçe: "Türkiye'de
memura özel otomobil
üretilecekmiş. Torpille
L çalışan otomobil
' üretebiliyorlarsa,
bravo!"
u hükümet, nasıl olduysa tarım sektörünün
önemli bir parçasını oluşturan Türk tütüncü-
lüğünü korumak için küçük de olsa bir adım
atıyor ve Maliye Bakanlığı, sigaralarda daha
çok Türk tütünü kullanımına daha az maktu vergi uy-
gulaması başlatıyor. Bunun üzerine Türkiye'deki ya-
bancı sigara şirketleri, kullandıkları Türk tütünü oranı-
nı yüzde 24'ten yüzde 34'e çıkarttıklarını beyan ediyor.
Bu beyan şu anlama geliyor:
Yabancı şirketler, paket başına 1 milyon lira maktu
vergi ödedikleri sigaralarında, maktu vergiyi 535 bin li-
raya çekmiş oluyor. Tütün ve sigara piyasasını yakın-
dan bilen bir uzman şu hesabı yapıyor:
"Türkiye'nin sigara pazarı yılda 7.5 milyar pakettir.
Paket başına 1 milyon lira yerine 535 bin lira vergi bil-
diriminde bulunmak demek; piyasanın yüzde 30'una
sahip yabancı bir şirketin, 2 milyar 250 milyon paket
sigara için Maliye Bakanlığı'na ödeyeceği verginin 2
katrilyon 250 milyar liradan 1 katrilyon 192 milyar 500
Maktu vergi
milyon liraya inmesi demektir. Böylece yabancı şirke-
tin maktu vergiden kazancı ve dolayısıyla Maliye Ba-
kanlığı'nın maktu vergiden kaybı 1 katrilyon liradan
fazladır."
1 katrilyon lira az para değil. Yeni lira ile 1 milyar edi-
yor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın arayıp da her
zaman bulamadığı bir miktar.
Maliye Bakanlığı, yabancı şirketlerin sigaralarında
Türk tütünü kullanımını yüzde 24'ten yüzde 34'e çıkart-
tıkları yolundaki beyanın doğruluğunun belirlenip be-
lirlenemeyeceğini kısa adı TAPDK olan Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü Içkiler Piyasası Düzenleme Kuru-
mu'na soruyor.
TAPDK Başkanı Niyazi Adalı, herhangi bir labora-
tuvar analizi ve harman eksperlerine degüstasyon yap-
SESSÎZSEDASIZ(f) Atim't&tffâsasr*
tırmadan "Belirlenemez" görüşü bildiriyor.
Niyazi Adalı, bir işletmeci. Tekel Genel Müdürlü-
ğü'nde müdüryardımcılığı yapmış veözel sektörde bir
tuz şirketinde çalışmış. Tütün konusunda bir uzmanlı-
ğı bulunmayan TAPDK Başkanı Adalı'nın bildirdiği bu
görüş üzerine Maliye Bakanlığı yabancı şirketlerini, si-
garalarında yüzde 10 daha fazla Türk tütünü kullanma-
ya başladıkları yolundaki beyanlarını doğru kabul edi-
yor ve maktu vergi indirimine gidiyor.
Sonuç; milyarlarca dolarlık gelir kaybı!
Dönelim, tütünden ve harmandan anlayan bir uzma-
nın anlattıklarına: "Sigara harmanlarındaki yüzde 2'lik
bir değişiklik bile içim tadını değiştirir. Hele Amerikan
tipi sigara harmanlarında yüzde 10 daha fazla Türk tü-
tünü kullanmak, sigarayı tamamen değiştirir. TAPDK
Başkanı bunu kendi başına bilmeyebilirama tütün eks-
perleri için bu değişikliği saptamak hiç de zor bir iş de-
ğildir."
Devleti gelir kaybına uğratmak ise bu kadar kolay!
İptal ettirilemeyen kredi kartı öyküsü
Istanbul Teknik Üniversitesi Elektrik ve
Elektronik Fakültesi öğretim üyelerinden
Prof. Dr. Inci Çilesiz, 1980'li yıllarda Ame-
rika'da, 199O'lı yıllarda da Türkiye'de kul-
landığı Citibank'ın kredi kartını, hem ma-
aşının yatırıldığı başka bankanın kredi kar-
tını kullanmaya başladığı hem de kullan-
madığı karta yıllık aidat ödememek için
iptal ettirmek istiyor. Ancak elindeki kar-
tın süresi geçmiş; yeni kart da eline he-
nüz geçmemiş. Bankanın 444'lü telefo-
nunu çeviriyor; iptal işlemi için banka şu-
besine gitmesi söyleniyor. Derslerden fır-
sat bulduğu bir gün Maslak'taki banka
şubesine gidiyor.
Bankadakiler, merkeze telefon etmesi
gerektiğini bildiriyor. Tekrar telefon edi-
yor; kuryenin eve geldiği ancak evde kim-
seyi bulamadığı bildiriliyor. Bu arada ev-
de kimseyi bulamayan kurye, Prof. Çile-
siz'in annesine, kızının hesabından yeni
kredi kartını teslim ediyor. Tekrar banka-
yı arıyor; yeni kartının gönderileceğini öğ-
reniyor; kartını iptal ettirmek isteğine ise
bir türlü yanıt alamıyor.
Bir arkadaşı tüketici derneğinden aldı-
ğı bilgiye göre, noter kanalıyla kredi kartı
sözleşmesini tek taraflı feshettiğine dair
bir ihtarname göndermesini öneriyor. No-
tere gidiyor. Noterdekiler böyle bir ihtar-
nameyi ancak bir avukatın hazırlaması
halinde üç nüsha onaylayıp bir nüsha-
sını bankaya gönderebileceklerini bil-
diriyor. Prof. Çilesiz, tüketici derneğinin
önerdiği avukatı buluyor. Avukat, ihtarna-
meyi yazmak için 100 yeni lira ücret isti-
yor. 1 yeni kuruş borcu olmayan kartından
kurtulmak için 100 yeni lira ödemek iste-
meyen Prof. Çilesiz kredi kartı aidat bor-
cuna şimdilik razı oluyor.
Yüksek Yerilim Hattı
Kim kazanırsa kazansın, CHP kaybe-
diyor: îki ucu oklu seçim!
erdincutkuwyahoo.com
İkj yiizlüliilv mü?
MERtÇ VELtPEDEOĞLU
Geçen hafta gündeme otu-
ran AB ile müzakerelerin baş-
lama tarihi tartışılırken, diplo-
matik kaynaklar Türkiye'nin
AB ile üç temel konuda görüş
ayrılığı bulunduğuna işaret et-
mişlerdi.
Konuyu Cumhuriyet'te işle-
yen Ayhan Şimşek bunları
"tarama süreci", "müzakere-
lerin çerçevesi", "katılım or-
taklığı" belgeleri olarak sıralı-
yor. Son belgenin içinde yer
alan "azınlık hakları" bölü-
münde Türkiye'yi yokuşa sü-
recek yeni isteklerin ortaya
çıkma sıkıntısının yaşandığı di-
le getiriliyor.
Bu azınlık hakları geride bı-
raktığımız yılın son aylarında,
AB'ye yeni yeni isteklerde bu-
lunmasına olanak sağlayacak
içerikte ele alınmıştı kimi çev-
relerce...
Işte bu çevrelere, Prof. Dr.
Tahsin Yücel'in yanıt niteli-
ğindeki makalesi aralık ayının
"Müdafaa-i Hukuk" dergisin-
de yer aldı.
Yaratılan "mozaik", "altkim-
lik", "üstkimlik" kavramlarının
toplumca kabullenilmesini
amaçlayanlara şöyle sesleni-
yor Prof. Dr. T. Yücel:
"Çokiyi, çokgüzel, gün ke-
sinlikle sizin gününüz, ama hiç
mozaik görmediniz mi? Mo-
zaik diye neye derler, onu da
mı bilmezsiniz? Yüzde yetmiş
beşi tek bir kitleden, geri ka-
lan yüzde yirmi beşi de irili
ufaklı dört beş parçadan olu-
şan birbütünü mozaik diye ni-
telemek mantığa sığarmı? (...)
Beylik bir benzetmeye daya-
narakkoca birülkenin gelece-
ğiniyeniden belirlemeye, hat-
ta durumunu saptamaya kalk-
mak, işi fazla hafife almak ol-
maz mı? (...) Düşsel mozaiği-
nizin her parçasının bir alt
kimlik, buna bağlı olarak da
bir alt ekin oluşturduğunu bu-
yurduğunuza göre sözünü et-
tiğiniz alt ekinler hangi temel
özellikleriyle ayrılıyor birbirin-
den? (...) Sonra şu ucube mo-
zaiğinizin her parçası bir alt
kimlik olacaksa, en büyük
parçayı oluşturan Türklerin
konumu ne olacak? 'Hem alt,
hem üst kimlik' diyerek gırtla-
ğınıza kadar çelişkiye mi gö-
müleceksiniz? 'O da alt kimlik
olacak, üst kimliği ileride dü-
şüneceğiz' diyerek mantığını-
zın yalınkatlığını bir kez daha
mı ortaya koyacaksınız?"
Türkiye'de bu tartışmalar
sürerken aralık ayının sonla-
rında AB üyesi Ispanya'dan bir
çalkalanma dünya kamuoyu-
na yansıdı.
1978'de kabul ettiği anaya-
sa ile -merkez bağlantılı- özerk
bölgelere ayrılan Ispanya'da,
bu özerk bölgelerden biri olan
Bask'ın yöneticileri merkez
yönetimden, Ispanya Başba-
kanı Rodriguez Zapate-
ro'dan daha fazla özgür olma-
yı, örneğin AB'de de tek başı-
na temsil edilmek gibi bir sta-
tüyü dünya kamuoyu önünde
istedi.
Uzmanlar bu isteğin bağım-
sız bir devlet oluşun son aşa-
masının başlangıcı olduğunu
belirttiği gibi, Ispanyol parla-
mentosunun bu isteği kesin-
likle yadsıyacağını da dile ge-
tiriyorlar.
Parlamento Zapatero'nun
yanında, ama ayrıca AB de ar-
kasında olduğunu sessizliğini
koruyarak gösteriyor.
BututumAB'nin Ispanya'ya
ikinci desteği olacak gibi gö-
rünüyor; ilkini Bask bölgesinin
partisi Batasuna'nın kapatıl-
masına hiç tepki vermeyerek
göstermişti.
Kapatılan partinin üyeleri ne
Avrupa Parlamentosu'nda
ayakta alkışlanarak konuştu-
rulmuş, ne de ABD komiserle-
ri soruşturma için Bask bölge-
sineakınetmişlerdi...
Şimdi de benzer durum iz-
lenmekte, ne Fransa'nın eski
cumhurbaşkanı eşleri "ma-
dam"\ar Basklıları kucaklayıp
bağırlarına basarak destek
vermek için bölgeye geldiler,
ne de AP üyeleri Bask'a gel-
mek için yola çıktılar...
Sanki AB ülkeleri dillerini
yutmuş öylece bekliyorlar;
hakları da yok değil; Bask'ın
planını gören güneydeki Ka-
talanlar da harekete geçmiş,
onlar da Barcelona'dan Mad-
rid'e seslenip Katalonya'nın
AB içinde Ispanya'dan ayrı
temsil edilmesini istiyorlar.
Ne diyelim, darısı Madam
Mitterrand'ın ülkesinin ba-
şına...
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakOıturk.net
1\\?1\ÇtZGlLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciCwniynet.com
HAYAT EPtK TtYATROSU MVSTAFA Eİ hayatepik(g mynet.com
DESIŞIR M I
ACABA?..
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28Ocak ımmv.mumtaz-arikan.com.
TC
MENEMEN
SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Dosya No: 2002/386
Davacı Ilknur Dandin vekili Av. tsmail Akıncı tarafından davah-
lar Sezin Kor vs. aleyhlerine açılan izaleyi şuyu davasının mahke-
memizde yapılan açık duruşmalan sırasında,
Mahkememizin 10.11.2004 tarihli celsenin ara kararı gereğince
davahlardan Bahrıye Pehlivanoğlu adına ilanen tebligat yapılmasına
karar verilmiş bulıuıduğundan tüm aramalara rağmen bulunamayan
davalı Bahriye Pehlivanoğlu'nun mahkememizde duruşmanın bıra-
kıldığı 23.2.2005 günü saat 9.00'da dııruşmada hazır bulunması ve-
ya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği veya
kendisini bir vekille temsil ettirmediği takdirde duruşmanın yoldu-
ğunda yapılıp bitirileceği ve karar verileceğı hususu, tüm aramalara
rağmen bulunamayan davalı Bahriye Pehlivanoğlu'na 7201 sayılı
yasanın 28 ve 31. maddeleri gereğince ilan tarihinden itibaren 15
gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı hususu tebligat yerine geçerli ol-
mak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 2797
Llf-yanua'da Pysna
G&lü'naten bir BALTIK ULKELERI...
1918'DE BUGÜN, B/1LT7K. ÜLK£LERİMDEM
PTMlŞrt. eULUNOUKLARl COSRAF-İ KOUUM AJ£-
PEMİYLE T/^HİH BoytlNCA Bİ&ÇOIC tC£Z- İÇ&AL
LTfA/DA 8UA//1LAM SU ZüÇÜK ÜL -
t r. PÜNYA SAi/AÇt S1&4SINÖA PA AL-
/L£ RuSY/4 AfSAStUDA KALA&4K.
ÇOK SlKfA/T/ Ç.e<MİÇTİ. SO1/y£T PEI/S.İMİ
NEDENİYLE SAİ/AŞT»N ÇEKİLEU tZUSYA, AL-
MAuyA ILE YAPTIĞI geesr-LirovsK /wr-
LAŞMASI &ÖfiUjŞMELBR< SCJGS&KEN &4LT7IİC
ÜLKEl-EiejNİ TERKETfoiŞri. -tSZO'DE SAĞ/AA-
StZLfKLARf TANtMMlŞTt. ANCAK, SU DUISUM
İSS9 'P4 *ENİt>£N D£6İÇEC£<
BiGUĞi söL.eeyf ELE
; £övye+le.r- Btrliği'nir)
TC
BEYOĞLU 1. AİLE MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2004/544
Davacı Mustafa Akça tarafından davalı Nuran Akça aleyhıne açılan boşanma davasının venlen ara kararı uyannca,
Davalı Nuran Akça'nın tebligata yarar adresı tüm aramalara rağmen tespit edilemediğinden, tebligat yapılamamıştır. Davalının
17.02. 2005 günü saat 10.00'da mahkememizde duruşmada hazır bulunması veya kendisini avukat ile temsil ettirmesi, bulunmadığımz
veya bir vekil tarafından temsil edilmediğiniz takdirde duruşmaya yokluğunuzda devam edileceği hususu dava dilekçesi tebliğı yerine
geçmek üzere ilan olunur. 23.12.2004 Basın 3051
GÖRÜŞ
TURKKAYA ATAOV
ABD Sağının Hedeli: Annan
11 Ocak'ta "Annan'ın Istifaya Zorlanması"
başlıklı bir yazım yayımlandı. O yazdıklarımı yi-
neleyecek değilim. Kuşkularım doğrulandı ve
Annan'ı bağışlamayan Amerikan sağı, onu ko-
vup atmak ve Birleşmiş Milletler'i de kendi gü-
dümüne daha fazla sokmak istiyor. önemli olan
bu. Yeni kanıtlar vereceğim. Konunun nereye
dayandığına bir ölçü: ABD Temsilciler Meclisi
üyesi S. Garrett'in dileği "onu tutuklatmak"t\r.
Annan da şunu dedi: "Bana yapılanlar, temel-
de, biraz da linç etmeyi akla getiriyor!"
Amerika'nın Annan'a güveni vardı. Olmasa bu
göreve seçilemezdi. Vvashington'daki güç
odaklarına onları bezdirecek ölçüde cephe de
almadı. Kıbrıs gibi olaylarda ne denli "söz din-
lediğini" iyi biliriz. ABD sağının Annan'a çatma-
sının gerçek nedeni Irak'taki savaşın kıvrımları-
dır. örneğin, Bush'a, Blair'e ve Başkan lyad Al-
lavi'ye özel mektup yazarak Felluce'ye cephe-
den saldırının Irak'takalpleri ve beyinleri kazan-
mayacağını söylemiştir. Bu onun görevidir de.
Oradaki seçimleri, ABD'nin önerisi üzerine, de-
netleyecek olan BM'dir. Bu mektup, sağı daha
da harekete getirmiş ve Annan'ın zırhında birde-
lik aratmıştır.
Buldukları "Aşil topuğu" Irak için BM'nin
"petrol karşılığı yiyecek programı" ve bunda
işin içine Annan'ı, oğlunu ve Cotecna şirketini
katmaktır. Irak'ın Kuveyt'e saldırısı ve 1991 Sa-
vaşı'ndan sonra, Bağdat'ın petrol satışı durdu-
rulmuştu. Cezanın gerçekte Irak halkına verildi-
ğine ilişkin eleştirilerimiz bir ölçüde dikkate alı-
narak gıda ve ilaç alımına sınırlı izin çıktı. (BM'nin
üç büyük merkezinden biri olan Viyana'da, ben
dahil, beş kişinin konuşmaları kitap biçiminde
yayımlanmış, bir yankıyapmıştı.) Ancak, bunun-
la bağlantılı olarak, Annan'ın ya da BM'nin yan-
lışlığına ilişkin henüz hiç kanıt yoktur. Bir BM
görevlisi olan B. Sevan'ayöneltilen suçlamala-
rın arkasında da Bush yönetiminin eski maşası
ve yalanlar kaynağı A. Çelebi vardır. Irak'ta kit-
le yok etme silahlarının olduğunu ve ABD asker-
lerinin kurtarıcı gibi çiçeklerle karşılanacağını
savunmuştu! Onun laf ola' suçlamaları kanıt
olamaz. Şirketin suçu da görünmüyor. Annan'ın,
oğluna iş veren bu şirketi kayırdığı da doğru de-
ğil. Ancak, oğlunun kendine yapılan ödemeler-
le ilgili olarak babasına eksiksiz bilgi vermesi
gerekirdi. Bunun nasıl kullanılabileceğini bilme-
si beklenir.
Oysa, Bush'un Saddam'a saldırısı daha ol-
madan New York'taydım. "Uluslararası barış ve
güvenliği tehdit eden" bir durum belliyken, An-
nan M. 99'a dayanarak Güvenlik Konseyi'ni ay-
larca toplantıya çağırmadı. Konuşmalar dışar-
da Birinci Cadde/42'nci Sokak çevresinde olu-
yor, ABD baskısı hayalet gibi dolaşıyordu. Ama
Annan'ın "caydıncı"\/e "ön/ey/c/"savaşyayma-
casına karşı olduğu anlaşılınca, ipleri ABD sağı
anında kopardı. Senatör N. Coleman istifasını
istedi. Senatörün geldiği kentteki "Star Tribu-
ne"un (4 Aralık) şu yazdığı çok açık: "Annan'la
ilgili bir skandal lafı var. Temel neden onun I-
rak'ta Bush çizgisini ve dışişlere tek başına yak-
laşıma uymayı reddetmesidir." "National Revi-
ew" dergisi oğlun sözünü etmiş, ticarette güve-
nilmez, fırsatçı Çelebi de Sevan'ı da içine alan
267 kişinin adını yayımlamıştı. Listedeki Ingiliz
milletvekili G. Gallovvay, "Daily Telegraph"\
mahkemeye verip 290.000 dolarlık tazminat al-
dı. "Wall Street Journal"\n eski yazarı ve şimdi
Demokrasileri Savunma Vakfı'nın danışmanı C.
Rosett skandalın peşini bırakmadı. Fox televiz-
yonu diyor ki: "Annan ABD'ye artık zarar veri-
yor." "VVashington Post" yazarı C. Krautham-
mer'in yazdığı şu: "Evren tarihinin en büyük
skandalı!"
Tekelci sermaye ve emperyalizmin çıkarları ki-
milerine neler yaptırıyor? Şeffaflıktan yanayız a-
ma merceği Annan'a değil, ABD'ye ve adamla-
rına çevirmeli. VValdheim ve Cuellar için de ka-
nıtlanmamış savlar ileri sürerlerdi. Onların da
asılsızlıklarından hep kuşkuluydum. örneğin, I-
rak gıda programından harcanmayan 8 milyar
doların çoğu nereye gitti? Halliburton tekeline
mi? öyleyse, Annan'ın değil, ABD yönetiminde
çok önemli başka birisinin istifası gerekmez mi?
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5
SOLDANSAĞA:
1/ Üflemeli
ve klavyeli
bir oyuncak
çalgı. 2/ Her-
hangi bir ne-
denle arma-
ğan kabul
edenin, ver-
mek zorunda
olduğu karşı-
lık... Japonli-
rik dramı. 3/
Letonya'nın
başkenti... îlgeç.
Bir zaman birimi...
Asur krallığının baş-
kenti. 5/ Genellikle
yakmak için kulla-
nılanirisaman...Bir
cetvel türü... Balık
yakalama aracı. 6/
Bir malın cinsini ve
fiyatını gösteren kü-
çük kâğıt. 7/içine ok konulan torba ya da kılıf...
Afrika'da bir ülke. 8/Klavyeli bir çalgı. 9/Kapta-
nın ve tayfalann gemi sahibine ya da sigorta or-
taklığına bilerek verdikleri zarar.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/içine küçük çakıl taşlan gibi tanelerkonan ve vur-
malı çalgı olarak kullanılan boş ve kuru kabak. 2/
tçinde bulaşık yıkanan musluk teknesi... Konya ilin-
de bir baraj. 3/ Takımlar grubu, küme... Büyük bir
orman ağacı. 4/Atın başına geçirilen dizgin ve süs-
ler... Dadı. 5/Adın durum eklerinden biri... Inanç, i-
man. 6/Piston... Sodyum elementinin simgesi. 7/Bir
nota... Zihin ve bedence ortaya konan çaba. 8/ Sar-
ma tekniğiyle yapılan bir tür işleme. 9/Büyük ve süs-
lü çadır... Şifalı sularla ya da çamurla tedaviyi amaç-
layan kuruluşlara verilen ad. ,