Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2005 CUMA
4 HABERLER
DimADABUGUN
AIİ SİRMEN
CHP ve Baykal'a
Haksız Eleştiriler
CHP nafile kurultaylarından birine daha gidiyor.
Girişimi nafile olarak nitelememin nedeni, CHP'nin
içinde bulunduğu duruma ve sorunlarına çözüm ge-
tiremeyecek olmasının daha şimdiden ortaya çık-
masıdır.
Bu sütunu sürekli ya da sıklıkla okuyanlar, bir sü-
redir CHP ve Baykal'a yönelik eleştirilerde bulunul-
duğunu bilırler.
Ancak son zamanlarda bu partiye ve onu iktidara
taşımasına imkân olmayan şimdiki genel başkanına
yönelik kimı eleştirilerin insaf sınırlarını aştığını, ger-
çeklerle bağdaşmadığını görmemek de mümkün de-
ğii.
Aynı zamanda eleştirel tavrımızın, CHP'nin ve Ge-
nel Başkanı Baykal'ın kararlı politikasıyla Türkiye'yi
Irakbatağından kurtarmakgibi.tarihi bir hizmeti yap-
mış olduğunu görmezden gelmemize neden olma-
ması gerektiğini belirtmeyi de bir borç sayarım.
Şimdi dilerseniz, gelelim CHP ve Baykal'a yönel-
tilen haksız eleştirilere:
1- CHP fazla milliyetçi davranıyor, bu tavrıyla tu-
tucu oluyor, çağdaş sosyal demokrat partiler milli-
yetçi değil yurtsever olurlar.
Bu eleştiri genel başkanlık adaylığına aday olan ki-
şilerden birı (Zülfü Livaneli) tarafından ileri sürüldü-
ğü için daha da önemlL Livaneli'nin kazanması ha-
linde ise daha da tehlikeli bir hal almaktadır.
Burada, ulusal çıkarların gözetilmesi, herhangi bir
konu müzakere edilirken sağlanan yarar ile verilen ödün
arasındadengekuranbiruzlaşmanınaranılmasımil-
liyetçilik olarak görülüyor ve eleştiriliyorsa hemen
belirtmek gerekir ki, çağımızda bu sıfata layık bütün
devletler böyle bir yol izliyorlar. Ulus devlet küresel-
leşme sonunda bir ölçüde örselenmiş de olsa varlı-
ğını koruyor. AB içindeki gelişmeler bile bunun çok
çeşitli örneklerini sunuyor bize.
•••
2- CHP değişime direniyor, AKP değişimin öncü-
sü olarak Türkıye'nin AB üyeliğini gerçekleştirirken
CHP tutucu kalıyor.
Çok dile getirilen bu eleştiri gerçeklerle bağdaş-
mıyor. AKP'nin Türkiye'de uluslaşma sürecini kese-
rek, bunun yerine cemaatleşmeyi, çağdaşlaşmanın
temelini oluşturan laikliğin, şimdilik kenarından do-
lanaraktarikatlaregemenliğinde Islam devleti mode-
lini getirdiğini görmemeye imkân yoktur.
Eğer değişimden murat bu ise CHP'nin bu "deği-
şime!" direnmesi, tarihi borcudur.
AKP'nin Türkiye'ye AB yolunu açması birtevatür-
den ibarettir. 17 Aralık Brüksel Zirvesi'nde alınan ka-
rarlar, Türkiye'ye AB yolunun açılmadığını, açılmaya-
cağını tescil etmekte, Ankara'ya yalnız AB ile ilişki-
lerini sürdürebileceği, bir özel statü vermekle yetini-
leceğini, anlayan herkese ilan etmektedir.
17 Arahk'ta verilen müzakere tarihinin bile (3 Ekim
2005) kesin olmadığı, zirvenin ardından bir ay geçin-
ce ortaya çıkmadı mı?
Iddiaların tam tersine, Türkiye'yi AB'ye taşıyabile-
cek olan siyasi partinin, ılımlı Islami bir yapıyı öngö-
ren AKP değil, Cumhuriyetin ilanından bu yanatop-
lumsal değişimi hedeflemiş ve birçok dönemde bu-
nun öncülüğünü yapmış olan CHP olduğunu anla-
mak gerekir.
Artık Türkiye'nin, Cumhuriyet Devrimi'nin öngör-
düğütoplumsal değişimi tam olarak gerçekleştirme-
den, AKP'nin öngördüğü ılımlı Islami rejimle AB'nin
içinde değil ancak yanında yer alacağını görmenin
zamanı gelmiştir.
• ••
3- "CHP'nin kendi potansiyel oy alanı olan varoş-
lar, gecekondularda geriye düşmesi, başarısızlığının
kanıtıdır" denilmektedir. Bu görüşün, artık iyice lüm-
penleşmiş olan varoşlar ve gecekondu semtlerinın,
gerçek niteliğini ıskalamaktan kaynaklandığını düşü-
nüyorum ve hıçbir zaman lümpenlerin sosyal de-
mokratların potansiyel seçmeni olmadıklarını belirt-
mek istiyorum.
Uluslaşma sürecinin kesildiği, yerine tarikatlaşma
sürecinin ikame edildiği bir toplumda, varoşların ve
gecekonduların sosyal demokratlardan uzaklaşma-
larının kusurunu sosyal demokratlarda arayarak so-
runun derinine inilmemesinin de bir eksiklik ve ucuz-
cu bir eleştiri olduğunu görmezden gelemeyiz sanı-
yorum.
Ayrıca, küreselleşen dünyada bütün sosyal de-
mokrat partilerin büyük bir çıkmaza doğru sürüklen-
mekte olduklarını, iç ve dış borç yüküyle sarmalan-
mış Türkiye'nin bugün sosyal içerikli politikalar izle-
mede karşılaşacağı ve yeni krizlere yol açabilecek teh-
likeler içeren içler acısı durumunun, bu tür politika-
ları laf olsun diye değil, içtenlikleönerecekleri olduk-
ça güç durumda bırakacağını da görmezden gele-
meyiz.
Bütün bu gerçekleri görmeden, "Vurabalıya!" mi-
sali, "Vur Baykal'a!" tutumunun ne CHP'yi ne de
Türkiye'yi selamete çıkarmaya yarayacağını düşün-
mek saflık değil de nedir?
Baykal'lı, Sarıgül'lü, üvaneli'li kurultayın nafilelili-
ğini de yarın birlikte ele alalım.
asirmenCttCumhuriyet.com.tr
ABDden alıp Türklere satıyorlar
Peşmergelerinsüahlan
kamyon şoförlerinde
ADNANAVUKA
MARDtN - Kuzey
Irak'taki peşmergelerin,
ABD askerlerinin dağıt-
tığı silahlan Türk kam-
yon şoförlerine sattığı
ortaya çıktı. Kamyon ve
mazot tankerlerinin giz-
li bölmelerinde Irak'tan
Mardin'e sokulan 46 si-
lah ele geçirildi. Silahla-
nn her birinin piyasa de-
ğerinin 10-12 bin dolar
olduğu açıklandı.
Mardin Emniyet Mü-
dürlüğü Kaçakçılık ve
Organize SuçlarMüdür-
lüğü ve istihbarat ekip-
lerince yapılan çalışma-
lar sonucunda Irak'tan
Türkiye'ye giren araç-
larda silah taşındığı be-
lirlendi. Ihbar üzerine
dün Şırnak'taki Habur
Sınır Kapısı'nda Mar-
din'in Nusaybin ilçesine
doğru ilerleyen birTlR'a
operasyon düzenlendi.
Gizli bölmelerinde 46
adet değişik çap ve mar-
kalarda tabanca ile 67
adet şarjör ele geçirilir-
ken, araçta bulunan H.Ç.
ve E.B. gözaltına alındı.
Yetkililer, "Silahlarsa-
dece Irak'taki ABD as-
kerierindebuhınuyor. İs-
tihbarata göre çok mik-
tarda silah Irak askerle-
rine saöldı. Onlar da bu
silahlan mazot taşıyan
Türk kamyon şoförleri-
ne sanyorlar" dedi.
Kurumda temsil istemine karşı çıkan Diyanet îşleri Başkanlığı, dedeleri hacca götürdü
Alevilere göstermelikilgiMtYASEİLKNUR
Diyanet îşleri Başkanlığı, Alevı ku-
rumlarını dışlayarak Alevilerle yakın-
laşma çabası içine girdi. Alevilerin
Diyanet'te temsiline ve bütçesinden
Alevilere de pay aktanlması yönün-
deki taleplere "Alevilikbirinançyada
mezhep değil tarikatnr" savıyla kar-
şı çıkan Diyanet îşleri Başkanlığı, bu
yıl kuruma ayrılan hac kontenjanını ba-
zı Alevi dedeleri için kullandı. Ken-
dilerine yakın bulduklan ve daha ön-
ce ilişkiye geçtikleri bazı Alevi dede-
lerini hacca götüren Diyanet îşleri
Başkanlığı, Alevilerce önem verilen
18 Alevi kaynağının yeniden yazıl-
ması için de bir kurul oluşturdu.
Hacca götürülen Alevi dedelerinden
bir kuruma bağlı olanlar, kurumlan-
nın engellemesi sonucu hacca gitme-
yi reddetti. Bir Alevi kurumuyla iliş-
kisi bulunmayan dedelerden bazılan
ise hac davetıni kabul ederek Diyanet
bütçesinden hacca gittiler. Hacca gö-
türülen dedelerin Diyanet Müfettişi
CEM VAKFI'NDAN MEHMET CÖRMEZ'E KINAMA:
'Laildiğiıı savıınucıısuyıız'
Haber Merkezi - Cem Vakfı, Diyanet îşleri Başkan
Yardımcısı Mehmet Görnıez'in cem evinin ibadet
yeri olmadığına ve "Dedelik-Babahk" kurumlarımn
inkılap kanunlanna aykın olduğuna ilişkin
açıklamalarını "talihsizlik" olarak niteledi. Cem
Vakfı'ndan yapılan açıklamada, Alevi toplumunun
yüzyıllardır Anadolu coğrafyasında cem evleri
kurduğunu ve ibadetlerini gerçekleştirdiği belirtildi.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Aleviler,
Kurtuluş Savaşı'nda ve laik, demokratik, sosyal,
hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin kuruluşunda
yer almışlardır. Inkılap kanunları Cumhuriyet rejinıi
yerine teokratik devlet özlemi içerisinde bulunanlar
için çıkanlan kanunlardu*. Aleviler, geçmişte olduğu
gibi günümüzde de laik Cumhuriyetin koruyucu
ve savunculan olmuşlardır." Alevi inancını ve
ibadet yerlerini inkâr edip ikilik yaratmanın,
kimseye bir yaran olmayacağı vurgulandı.
Abdülkadir Sezgin'in daha önce iliş-
ki kurduğu dedeler olması dikkat çe-
kiyor. Diyanet îşleri Ankara'dan Ha-
sanMDoğan, Kayseri'den VeB Yanar,
Izmir'in Bergama ilçesi Pınarkö-
yü'nden tzzet Kdıç'ı kendi kontenja-
nından hacca götürmek üzere davet et-
ti. Veli Yanar, bu daveti kendi kuru-
mu istemediği için reddederken dı-
ğer iki dede hacca gitti. Hacı olan îz-
zet Kılıç, "Diyanet Işlerfnin davetini
kabulederekgidip hacı oldum. Ancak
Diyanet ÎşleriBaşkanlığıAlevilere kar-
şı görevini sadece bizleri hacca götür-
nıekle yerine getirmiş olmaz. Köyleri-
mizde hâlâ cemevleri yok" dedi.
Alevilerce yıllardan berı büyük
önem verilen 18 tarihsel kaynağın ye-
niden yazılması amacıyla Diyanet îş-
leri Başkanlığı 17 kişiden oluşan bir
bilim kurulu oluşturdu. Diyanet îşle-
ri Başkanı Prof. Dr. AGBardakoğhıbaş-
kanlığındaki kurul, ağırlıklı olarak
kurum içindeki yönetici kadroyla ila-
hiyatçılardan oluşuyor. Kurula Alevi-
ler adına sadece dört isim çağrıldı.
Aleviler adına sadece Fethi Erdoğan,
ÇAKICIKAÇIŞINIANLATTI
içinyurtdışına
çıkmış!
HİLALKÖSE
Ülkücü mafya lideri Alaattin Çakıcı, yurtdışına,
Antalya'da tatil yaparken mavi tur yapan bir tekneyle
yolculuğu sırasında uyuyakaldığı için çıktığını
söyledi. Avusturya'da yakalandıktan sonra
Türkiye'ye iade edılen Çakıcı'nın, "cüriim işleınek
amacıyla teşekkül oluşturmak" ve "Türkbank
ihalesine fesat kanştirmak" suçlanndan
yargılanmasına devam edildi. Istanbul 6. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki dava, eksikliklerin giderilmesi ve
Avusturya adli makamlanndan beklenen belgelerin
gelmemesi nedeniyle ertelendi. Dava ile ilgili susma
hakkını kullanan Çakıcı, mahkeme başkanı Ertuğrul
Kubilay'dan izin isteyerek bir konuşma yaptı.
Teknenin Rodos Adası'na gittığini belirten Çakıcı,
"Tekne Rodos'a geçmeden beni Kekova'da
bırakacaklardı. Seyahat sırasında yemekfilanyendi.
Alkol de ahnca dinlenmek
için kamarama çekildim.
Uyuyakahnışım" dedi.
Kekova'da ineceğini bir
tek tekne sahibinin
bildiğini Çakıcı, "Yola
devam eden tekne
rotasında Rodos olduğu
için uluslararası sulara
çıkmış. Sonra ben
yapüğun telefon
göriişmelerinden,
Türkiye'de televizyonlann
bcnim kaçbğuna dair flaş
haber verdiğM öğrendim.
Öyle olunca dönemedim"
• Yargılaması
devam eden
Alaattin Çakıcı,
Kaş'ta tatil
yaparken çıktığı
mavi tur
teknesinde
uyuyakaldığı için
Türk
karasularmdan
istemeden çıktığını
ileri sürdü.
Türkiye'deki adli makamlara güvendiği için
döndüğünü söyleyen Çakıcı, "Eğer Alaattin Çakıcı
problem çıkanyorsa devlet sinek gibi ezer. Bizinı
öbnemiz gereldyorsa öldürülmeliyiz" dedi.
Avusturya'da kendisine "Seni Türkiye'ye iade
edeceğiz. Artik orada işkence yok. Solcıı da KUrt de
değUsin" denildiğini söyleyen Çakıcı, "Benim
kızıma, oğluma, eşime tedbir koymuşlar. O mal zaten
seferberlik durumunda ülkenin milli servetidir."
"Su kadar duru, süt kadar beyaz değilinı.
Türkiye'de suç işledim" dıyen Alaattin Çakıcı,
Fransız Danıştayı'nın karannın mahkemeye
ulaşmasına kadar suçlamaya ilişkin susma hakkını
kullanacağını söyledi.
tGNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇlN
Mehmet Yaman, Adil AB Atalay ve
DurmuşAslan'ın davet edildiği kurul,
ilk toplantısmı 5 Ocak 2005 'te gerçek-
leştirdi.
Sezgin de kurulda
Bilim kurulunda Diyanet îşleri Baş-
kanı Bardakoğlu ve Alevilerin dışın-
da yer alan isimler arasında Alevile-
rin Sünnileştirilmesi adına yapılan
her girişimde yer alan, 12 Eylül dö-
neminde Alevi köylerine cami yap-
trrma hareketinin mimarlanndan olan
ve "Aleviler arasında Alevistan kur-
ma düşüncesinde olanlar var" diye-
rek Alevi cemaatinde infiale yol açan
Dr. Abdülkadir Sezgin'in de olması
dikkat çekti. Bu durum, Aleviler ara-
sında "Bu düşünce Sezgin'in başının
albndan çıkmışür'' yorumlarına da
neden oldu. Kurulun diğerüyeleri ise
Baki Yaşar Altınok, Doç. Dr. Osman
Eğri, Doğan Kaplan, Ali Öztürk, Rı-
zaYılduTm,Prof. Dr. AliYdmaz, Doç.
Dr. Mehmet Mahiıız Söylemez, Prof.
Dr. Mehmet Akkuş, Yüksel Sounan,
Prof. Dr. Ömer Menek-
şe, Doç. Dr. Mehmet Gör-
mez gibi ilahiyatçılardan
oluşuyor.
Aleviler, Diyanet îşle-
ri Başkanlığı tarafından
yeniden düzenlenip ya-
yımlanacak eserlerin ha-
zırlanmasında hangi kay-
naklara dayanılacağmı
merak ediyor. Esat Co-
şan tarafından yayınla-
nan Makalat ile dığer Ma-
kalat'larm farklı olduğu-
na dikkat çeken Aleviler,
bu kaynaklarda Sünni
öğelere yer verilmesin-
den ve Alevilerin Sünni-
leştirilmesi yönünde bil-
gilere yer verilmesinden
kaygı duyuyorlar.
İlk toplantı
Öğretmen atamalannda ilk sırada Istanbul, Şanlıurfa ve Van yer aldı
Çelik memleketini unutmadı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Milli Eğitim Bakanlığı'nın, şubat
ayında atamasını yapacağı 10 bin
öğretmen kadrosunun illere göre da-
ğılımında Bakan Hüseyta ÇeBk'in
memleketi Van yine unutulmadı.
Aralık aynıda boş kadrolara ya-
pılan 303 atamadan 47'sini alan
Van, bu atamada da 341 kad-
royla en fazla pay alan üçüncü
il olacak.
ilk kez atanacaklara 9 bin
800, açıktan ve açıktan ilk ata-
ma yoluyla atanacaklara 200
ray(50XAmasya(59),Ankara(116),
Antalya (94), Ardahan (85), Arrvin
(55),Aydm(76),Bahkesir(115),Bar-
tin (37), Batman (191),Bayburt(28),
Bflecik(32),Bingöl(163),Bitiis(162),
Bolu (57), Burdur (42), Bursa (272),
• En fazla kontenjan 649 kişi ile
Istanbul'a aynlırken ikinci sırada
342 kişi ile Şanlıurfa, üçüncü sırada
ise 341 kişi ile Bakan Hüseyin
Çelik'in memleketi Van yer aldı.
kadro ayıran bakanlık, en fazla kad-
royu Istanbul, Şanlıurfa ve Çelik'in
memleketi Van'a verecek.
Kadrolann tüm illere göre dağılı-
mı şöyle: "Adana (109), Adıyaman
(176),Aryon(164),Ağrı(218),Aksa-
Çanakkale (63), Çankırı (47), Ço-
rum(117),Denizli(107),Diyarbaku-
(228), Düzce (92), Edime (63), Ela-
zığ (95), Erzincan (55), Erzurum
(229),Eskişehir(56),Gaziantep(160),
Giresun (63),Gümüşhane (71), Hak-
kari (159), Hatay (139), Iğdır (102),
Isparta (57), Istanbul (649), İzmir
(172), Kahramanmaraş (182), Ka-
rabük(33XKaraman(42XKars(189X
Kastamonu (60), Kayseri (155), Kı-
nkkale(55),Kırklaıvü(66),Kn^ehiı
(41),Kilis (54), KocaeU (120),
Konya (231), Kütühya (96),
Malatya (108), Manisa (113),
Mardin (242), Mersin (124),
Muğja (59), Muş (213), Nev-
şehir(59),Niğde(89),Ordu
(140), Osmaniye (62), Rize
(103), Sakarya (128), Sam-
sun (116), Sürt (169), Suıop (47), Si-
vas (172), Şanhurfa (342), Şırnak
(172), Teldrdağ (106), Tokat (118),
Trabzon (123), Tunceli (45), Uşak
(64), Van (341), Yalova (26), Yozgat
(112),Zonguldak(58)."
Kurula davet edilen Ale-
vi yayıncı Adil Ali Atalay
ise yapılan ilk toplantıya
ilişkin şu bilgileri verdi:
"Toplanüdal400yılhk
Alevi toplumu adına hiç-
bir şey verihnediğini belir-
terek zaten bugün herke-
sin elinde olan mevcutya-
ymlann yeniden yazdma-
sına gerek olnıadıgını vur-
guladım.
Kurulda Alevi inancı-
na mensup sadecedört ki-
şi çağrdmış. Toplanü ön-
cesinde bu dört Alevinin
bir araya getirilmemesi
için özen gösterildL Kinı-
lerin çağrıh olduğu önce-
den bize bildirilmediği gi-
bi, biz dört Alevi sadece
tuplantı sırasında birbiri-
mizi görebildik.
Diyanet tşleri Başkanı
Sayın Bardakoğlu'nun
Alevilere yönelik bü
1
iki
olumlu sözünü duyarak
memnun ohnuştuk ama
bunun gerisi gehnemiştL
Bunun devamuun gelme-
sini arzu ettiğûni belirt-
tim. Bu- de bu Alevi ya-
ymlarnn yazarken hengi
kaynaklara dayanacağı-
nıız çok önemli. Esat Co-
şan'uı yazdıgı Makalat'ta
Hacı Bektaş bir Sünnigi-
bi gösteriuyor. Biz, Maka-
lat yazüırken elbette Esat
Coşan'ın Makalati'ndan
yararlanmasma karşı çı-
kacağız."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Tsunami felaketinin ardından top-
lanan yardımlar konusunda yapılan
değerlendirmelerde ülkemizyurttaş-
larının, bu kampanyaya yeteri kadar
ilgi göstermediği söyleniyor. Batı'nın
gelişmiş ülkeleriyle kıyaslandığında,
büyük nüfusuyla Türkiye'nin yaptığı
yardımın devede kulak kaldığı belir-
tiliyor. Yardım kampanyasının çokza-
yıf olduğunu gören Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan, sırf bu amaç-
la önde gelen işadamlarıyla Istan-
bul'da bir yemek yedi ve ellerini cep-
lerine atmalarını istedi.
Halkımız, bu yardım kampanyası-
na yeteri kadar destek çıkmadı mı?
Bunu net olarak söyleyecek durum-
da değilim. Söylenenleri gerçek ka-
bul edecek olursak, o zaman bunun
nedenleri üzerinde düşünmeliyiz. Ne-
den, halkımız yardım kampanyasın-
da isteksiz davranıyor? önce yaşan-
mış bazı gerçekleri anımsamakta ya-
rar var: 17 Ağustos 1999 Gölcük dep-
reminde halkımız büyük bir fedakâr-
lık kampanyası yürütmüş ve orada za-
rar gören, acı çeken insanlara yardım
Millet Devlete Güvenmiyor mu?
edebilmek amacıyla olağanüstü bir
çaba harcamıştı. Gölcük depremin-
de sivil toplum kuruluşlarının da ka-
tılmasıyla tam anlamıyla bir toplum-
sal seferberlik yürütülmüştü.
Gölcük depremine halkımız büyük
bir duyarlık gösterirken devlet ku-
rumlarının hantallığına, duyarsızlığı-
na, yolsuzluklarınadatanıkolmuştu.
Kızılay yardım konvoylarının yerine
ulaşmadığını, devlet güçlerinin yardım
götürmekte geç kaldığını günlerce
tartıştık.
Bu tartışmalar sürerken Kızılay gi-
bi bütün ömrümüz boyunca yardım
ettiğimiz ve zor günümüzde bize yar-
dım eder diye düşündüğümüz kuru-
mun çürüdüğüne tanık olduk. Bizim
yardımlarımızla ayakta duran Kızı-
lay'ın bir rant paylaşım merkezi hali-
ne geldiğini öğrendiğimizde büyük
bir hayal kırıklığı yaşadık. Kızılay yö-
neticileri birbirini hırsızlıkla suçladık-
ça, halkımız, "ah!"\ar "vah!"\ar için-
de kendi derdine yanıyordu. Manza-
ra içler acısıydı.
Yine Gölcük depreminde enkaz
kaldırma çalışmaları sırasında, çok
acı olaylaryaşandı. Devletin imkân-
ları hakkaniyetle kullanılmadı. Enkaz
kaldırma çalışmaları sırasında sıradan
halk, günlerce enkazının başında dev-
let araçlannın gelmesini bekledi. Araç-
lar, daha güçlü olanların istediği yön-
de kullanıldı. Bütün bunlara ek ola-
rak, o dönemdeki yardımları yerine
ulaştırmak ve yeni yapılar yapmak
işini üstlenen zamanın hükümetinin
görevlendirdiği MHP'li Bakan Koray
Aydın'la ilgili ortaya atılan iddialar
işin üzerine tuz biber ekti. Koray Ay-
dın, şimdi bu dönemde elde ettiği
büyük servetin hesabını mahkeme-
lerde veriyor. Trilyonları bulan serve-
te nasıl sahip olduğunu anlatmakta
zorluk çekiyor.
Şurası bir gerçek ki, bu ve buna ben-
zer birçok olay, milletimizin devlet
kurumlarına olan güvenini sarstı. TV
ve radyo programlarında bu güven-
sizlik açık açık dile getiriliyor. Kızı-
lay'ın yöneticileri, halkın güvenini ka-
zanabilmek ve desteğini sağlayabil-
mek amacıyla kampanyalar yürütü-
yorlar. Yardımları şeffaf yöntemlerle
toplayacaklarını kanıtlamaya uğraşı-
yorlar. Halk içinde acaba, yapaca-
ğım yardım, yine birilerini mi zengin
eder endişesi hâlâ devam ediyor. Bu
verdiklerim acaba kimin cebine gide-
cek diye düşünenler yardım yapmak-
ta çekingen davranıyorlar.
•••
Aşırı milliyetçiliğin yıllardır pompa-
lanmasının, "Türk'ün Türk'ten baş-
ka dostu yoktur" propagandasının
da bu tutuklukta bir rolü olabilir mi?
Yabancı olan herşeyi düşman gören
anlayış bazı çevrelerce sürekli pom-
palanıyor, toplumda farklı olana kar-
şı bir ürkeklik oluşturulmak isteniyor.
Bunun da bu yardım kampanyasının
zaafa uğramasında bir etkisinden söz
edilebilir mi?
Söylendiği gibi bu yardım kampan-
yasında halkımız yeterince istekli dav-
ranmıyorsa, bizlerin yıllardır öne sür-
düğümüz bir teori de yıkılmış demek-
tir. Biz Türkler, Avrupa'ya gittiğimiz-
de bu toplumların bireyciliğinden, iç
dayanışmayoksunluğundan sözede-
riz. Ancak görüyoruz ki, Avrupa ülke-
lerinin halkları yardım konusunda bi-
zim önümüze geçmişler. Yoksa bi-
zim dayanışma dediğimiz şey bir ha-
yalden mi ibaret? Belki giderek bu ko-
nuda da bir gerilemeden söz edebi-
liriz.
•••
Sonuç olarak, bu tutukluğun asıl ne-
deninin milletin devlete güveninin ze
delenmesidir diyebiliriz. Faili meç-
huller, yargısız infazlar, devlet baskı-
sı, yolsuzluklar, hortumlamalar, hal-
kımız içinde ciddi bir güvensizlik ya-
ratmış durumda. Bu güvensizliğin
yarattığı bir tabloyla karşı karşıya
bulunuyoruz demek gerçeğe en yakın
olanı.