Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 OCAK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
| Türkleruı "bin" yıflıfc
W yolculuğu nasü oldu?
Ne bıddularsa
"bin"diler, Batıya
doğru gittiler... Tel: 0.212.512 05 05 Faks; 0.212.512 44 97
- Işsizlik terörü
körüklüyormuş...
"Bush'u kim körüklüvor!"
TürklerDr. Cüneyt Akalın:
"Londra'da açılan
'Türkler' sergisi,
Istanbul ya da
Ankara'da açılsa
kapısından içeri
girmeyecek olan
Türkiye'deki bazı
'aydın'lar özel uçakla
Londra'daki sergiye
götürülünce Türkleri
keşfettiler. Kutluyorum."
AB uzmanıYrd. Doç. Dr. Atilla
Öner: "AB ile müzakere
sürecinde 30 ana başlık
altında ele alınacak
dosyalar,
üniversitelerimizde
lisansüstü tez
konusu yapılabilir.
Her dosya üzerinde
• Türkiye genelinde
200 öğrenci çalışma
yapsa ortaya 6 bin
yüksek lisans tezi çıkar
ki bu da AB uzmanı
binlerce akademisyen
kazanmak demektir."
Imanya Atatürkçü Düşünce Dernekleri;
Köln'deki genel kurul toplantısında yeni bir
yapılanmaya gitti ve Almanya Atatürkçü Dü-
şünce Dernekleri Federasyonu kuruldu.
Dursun Atılgan'ın genel başkanlığını üstlendiği fe-
derasyonun Alman yasalarına göre tescili için gerek-
li başvuru yapıldı.
Federasyonun genel kurulundayayımlanan sonuç
bildirgesinde ise Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ve
Türkiye'deki başkanlık istemi tartışmaları ele alındı.
Almanya Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federas-
yonu'nun bildirgesi özetle şöyle:
"Türkiye'nin Atatürk'lü yıllarda dünyanın çok az sa-
yıdaki saygın, güvenilir ve barışçı ülkelerinden birisi
olduğunun farkına varan devletler, ülkemizi 1932 yı-
lında Milletler Cemiyeti'ne üye olması için davet et-
mişlerdi.
Böylece, Atatürk Türkiye'sinin saygınlığını ve gü-
cünü resmen tanıdıklarını ortaya koymuşlardı.
GörevBugün aynı devletler Türkiye'yi Avrupa'nın dışında
tutmak için, bir taraftan yeni kriterler öne sürerken,
diğer taraftan da ülkemizdeki acemi yöneticileri yön-
lendirerek, AB'ye tam üye olunmuş gibi, bayram yap-
tırtmayı başardılar. En büyük ödün olarak da Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin gözden çıkarılmasını is-
tediler.
Bu vahim durumlar karşısında çaresiz görünen hü-
kümet, 'başkanlık sistemi' kampanyasıyla Türki-
ye'nin gündemini kendi çıkarları doğrultusunda de-
ğiştirmeyi amaçlamaktadır.
Kampanyanın dozunu ise, cumhuriyet kurmuş olan
CHP'nin içinde bulunduğu düşündürücü görünüm-
den yararlanarak artırmaktadır.
Şu gerçek çok iyi bilinmelidir ki, Türkiye, gittikçe
bilinçsızleştirilmek ve demokratik katılımdan uzaklaş-
tırılmak istenen kuşaklaryetiştirme amacını güden si-
yasetçilerin cirit attığı olağanüstü boş ve büyük bir
meydan haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Yarım yüzyılı aşkın bir süredir, cumhuriyetimizle bir-
likte başlatılan aydınlanma sürecinin nerelere getiril-
diğini ve cumhuriyetimizin getirdiği değerler dizgesi-
nin hangi değersizlerin elinde fire verdiğini fark etme-
mek olanaksızdır.
Bu ters gelişmeye artık seyirci kalınmamalıdır! Bu
nedenle, dünyanın neresinde olursa olsun, Atatürk-
çü Düşünce Derneklerine düşen Atatürkçülük ödevi
çok çetindir.
Atatürkçülerin gücü bilgiye, bilince ve bağımsız dü-
şünebilme özelliğine dayanır.
Atatürkçüler, bu güçle halkımızı beslemek ve Ke-
malizmin dinamizmini ortaya koymak, böylece de
halka dayalı ve halk mayalı cumhuriyetimize sahip
çıkmak zorunludur."
Giriş
Akif Kök
şAkif Kökçe:
"Ankara'da AB karşıtı
eylem yapan öğrenciler
cezaevinde. Türkiye
AB'ye giremedi ama AB
için çıkarılan uyum
yasaları ile AB'yi
protesto eden gençler
içeri girdi!
SESSÎZ SEDASIZ (!)
r v
n
^İM ) ~
Kıbrıs'ta bir Türk askeri vuruldu
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin
Kaymaklı bölgesinde sınır nöbetı tu-
tan bir Türk askeri Rum kesiminden
açılan ateşle başından vuruldu. As-
ker, komaya girdi. Bizim medya da ko-
ma halinde; kısa bir "haber"den sonra
Rumların vurduğu Türk askeri görmez-
den geliniyor. Maksat "canım-cicim mu-
habbeti" bozulmasın!
Ankara'dan dostumuz Mustafa Yıl-
dırım, Kıbrıs Rum kesiminin gazetele-
rine göz atmış; Rumlar panik halinde;
olayı üstlerinden atmak için her yola
başvuruyor. Rum Savunma Bakanı ve
Rum Milli Muhafız Ordusu Komutanı
birlikte basın toplantısı düzenleyip,
Rum tarafından ateş açılmadığını bil-
diriyor. Rumlar, Türk askerinin havalı
bir tüfekle vurulduğunu öne sürüyor.
Rum gazeteleri de neredeyse Türk as-
kerinin kendi kendini vurduğunu yazı-
yor. Işte gazete haberleri:
Alithia: Bizim Milli Muhafızımızın her-
hangi bir şeyi vurmak için hava tüfeği kul-
landığına ilişkin herhangi bir veri yok. Fi-
leleftheros: Hava tüfeği mermisi karışık-
lıkyarattı. Işgal ordusunun askeri yaralan-
dı. Simerini: Türk, hava tüfeğiyle yara-
landı. Ateş özgür bölgelerden açılmadı.
Politis: Kuşkulu mermi nedeniyle alarm.
Milli Muhafız Ordusu kesinlikle karışma-
dı. Merminin özgür bölgelerden atıldığını
gösteren bulgu ortaya çıkmadı. Mahi:
Türk askerine Yeşil Hat'ta hava tüfeğiyle
ateş edildi. Haravgi: Ateşkes hattında o-
lay. Işgal ordusunun askeri yaralandı.
Yüksek Yerilim Hattı
CHP'de tek adayda anlaşılamıyor'
Böyle giderse oy kaybede kaybede tek
seçmende anlaşacaklar!
erdincutkucı yahoo.com
BeyoğLu'nda
6
Ağır
Roman'ı Hep IzJiyoruz
PERÎHAN ERGUN
Metin Kaçan'ın "Ağır Ro-
man"ını okurken filmini izler-
ken (Ne yazık ki balesini göre-
memiştim) çok abartılı bul-
muştum. Doğaldırki bu algıla-
mamda Aynalıçeşmeli (Ka-
sımpaşalı) oluşumun ve de
Sevgili Sait Faik'in Dolapde-
relileretutkusunun psikolojim-
de etkisi vardır.
Sadri Alışık Tiyatrosu'nda
sahnelenen Ağır Roman'ı, ön-
cekilerin aksine bambaşka bir
duygu ve heyecanla izledim.
Son yıllarda işitmekte ve göz-
lemekte olduğum Taksim'in
Feridiyesi'nden başlayarak
Tarlabaşı Caddesi'nin alt şeri-
dindeki Turan Sokağı'nın, Sa-
kızağacı'nın, ömer Hay-
yam'ın, kısmen de Aynalıçeş-
me'nin, alt yanı Sururi Par-
kı'ndan başlayarak Yenişehir,
Dolapdere, Hacı Ahmet, Bül-
bül Mahallesi vs'de tiyatro
sahnesinde sunulan benzeri
olaylardan çok daha beterleri
yaşanıyor. Gün içinde sayısız
kapkaç, yaralama, uyuşturu-
cu ve kadın satıcılığıyla eşcin-
sel olayları da işin cabası. Bir
süre önce gasp, hırsızhk olay-
larının bu semtte günde beş
bini aştığı Beyoğlu Emniyet
Müdürü'nün basına beyanıyla
da kanıtlandı. Sahnedeki yara-
lama aracı sustalının yerini
muştalar, tornavidalar, falça-
talar, kapkaççıların acımasız
tekmeleri, yumrukları aldı. Em-
niyet müdürlüğünün önünde,
oteller civarında gece gündüz
fark etmeksizin bu korku veri-
ci işlemler yapılır oldu.
Oysa bin dokuz yüz yetmiş
ve seksenlerden sonra kamu-
laştırılarak genişletilen Tarla-
başı Caddesi nedeniyle bu ye-
rin cemaatı da binalarıyla bir-
likte yok edildi.
Altmışlı yılların acılı Kıbrıs ve
6-7 Eylül olayları dayerli Rum-
ların tedirginlikle büyük bir kıs-
mının kaçmalarına neden
olunca semtin insan dokusu
değişti. Yukarıda sıraladığım
yerlerdeki tarihi özgün yapılı
binaları, Doğu ve Güneydo-
ğu'nun göçerlerince işgal edil-
di. Semtin kentsel yapısının
yerini kırsal kesimin işi gücü
olmayan, geçimlerini küçük
çocuklarının sırtından veya ka-
ranlık yollardan sağlamaya ça-
lışan ailelerle kişiler aldı. Bu
doku değişimi mekânlarını bı-
rakmamaktadirenenlerin hava
kararmadan evlerine çekilme
zorunluluğunu getirdi. Beyoğ-
lu'nun o eski özlenen, özenilen
görüntüleri kayboldu. Ben de
inatla semtimi ve evimi terk et-
meyenlerden biri olarak, ço-
cukluğumun bayram yeri, şim-
dilerde binlerce ağacın yok
edilerek yapımı sürdürülen
spor kampusuyla stadyumun
yer aldığı yok olan Âşıklar
Meydanı'nın üzerinden seyri-
ne doyamadığım Haliç'le eski
Istanbul'un görüntüleriyle öz-
lem gideriyorum.
Işte sahnedeki Ağır Roman'ı
T
• • •
bu duygu ve düşünceleri ya-
şayarak izledim. Oyunu yöne-
ten Barış Erdenk'in de işaret
ettiği gibi "Onlarşehrin ve ha-
yatın dışına ittiğimiz insanlar.
Acılarını acılarımızdan, sevda-
larını sevdalarımızdan ayırdı-
ğımız insanlar... Oysa Öteki-
leştirdikçe öteki kalmaya
mahkûmuz biz de... Oysa
metropolün karmaşasında eli-
mizden, yüreğimizden kaçır-
dığımız pek çok şey hâlâ o
mahallelerde belki de." Ben-
ce gerçekte kesinlikle...
Oyunun sahne ışıkları yandı-
ğında orta yerde Meral Oğuz,
mahallenin baş kadını gacosu
görüntüsünde öyle bir portre
çizmiş ki, eski film ve sahne-
lerdeki Oğuz'dan ve Burgaza-
dalı komşum Meral Hanım'la
onu ilişkilendirmek imkânsız-
dı. Bu sanatının gücüydü.
Sahnede en küçük rollerdeki-
ler de sanki başrollerdeydiler.
Hepsi kusursuz oyuncuydular.
Kerem Alışık bu oyundaki
tiplemesiyle kesinlikle ışıklar
içindeki babasını çok kıvandır-
mıştır. Sadri Alışık'ı son filmi
sandığım "Yengeç Sepe-
f/"nden sonra hiç unutama-
mış, dram gücünü hep özlemi-
şimdir. Bu özlemim oğlu Ke-
rem'in bu oyundaki başarısı-
nın getirdiği gerçek sanatçı
görüntüsüyle bende baba
Sadri'nin merdivenine tırma-
nışta çok başarılı olacağı dü-
şüncesini yarattı. Oyunun bitiş
bölümünde mahallenin eski
kabadayısı Sado'dan (Nihat
Nikerel) kendine emanet edi-
len, sokaklarının koruyuculu-
ğuyla sustalısını onun gücün-
de kullanamayışından duydu-
ğu acıyı öylesine canlandırdı
ki döktüğü gözyaşlarıyla ze-
min yıkandı, seyirci çıt çıkar-
maksızın bu tabloyu aynen
hissederek izledi.
Oyunda mahallenin berberi
Ali rolündeki Cezmi Baskın
acımasız, eşi Imene'yi (Gül-
sen Tuncer) eve kapatıp, pen-
cereden bile görünmesine izin
vermeyen, sokak ortalarında
dayak atan, kendine her türlü
hovardalığı hak sayan tiple-
mesiyle herzeminde rastlanan
maço koca ve sevgisiz baba
örneklemesini yansıtıyordu.
Sonuçta karısını, baskılarıyla
çıldırtan, iki oğlunu da özün-
den koparan toplum gerçeği-
mizin örneklerinden bir baba-
yı ve töresel içgüdülerin kötü
örneğini çiziyordu. Tıpkı va-
roşların ve Anadolumuzun bir-
çok yöresinde görünen acı ve-
ren aileyapısını canlandırıyor-
du.
Sonuç olarak, Ağır Roman
toplumsal gerçeğimizin ayna-
sı olmaya devam ediyor. Bu
acı veren yapının da sürerli,
çağdaş, yaygın eğitimle ve
planlı üretimimize dönük kal-
kınmayla dışa bağımlı olmak-
sızın oluşabileceğini sergiliyor.
Buna bakıp geçenlere değil,
çareler düşünenlere sesleni-
yor. Acep görmezler görür,
duymazlar işitirler mi?.,
ÇtZGÎLÎK KÂMÎL MASARACI kamilmasaraciiamynetcom
HARBt SEMİH POROY semihporoyia yahoo.com
HAYAT EPtK TİYATROSU MVSTAFA BILGIN hayatopik(n>myn6t.com
"..atmosferdeki karbondioksit oranının kritik bicimde v
ldği ş d h iklim deöisimlcri gibi afetı
meydana gelebilecek. Büyljk kuraklıkTar ve su Kıtlı§! yaşa
ngck ormanfar yok olacak tanmdo ver
..atmosferdeki karbondiok
seldıği aşamadan sonra hız ı
meydana gelebilecek. Büyljk
k f
y §!
ngcak, ormanfar yok olacak, tanmdo verim oii-
ük oranda dûsecek, dçnızlerin seyiycsi yuk-
selecek ve hastalıklar tır
manı$a geçccek..."
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 27 Ocak wtvu3.niumtaz-arikan.coin
ALICE /Ç//V YAZIIAN MASALLAR..
1832'PE SUGÜN, UNLÛ YflZAK L£U//S CAgÜOLL (J.IVİS
K£ROL~) İNGÎLTE/ee'Pir &OĞDÜ. CHARLES PODGSON
CA OATFO/ZP ÛM've/ZSırESİ'NbE OERS t/EgM/Ş,
tCi774pLA£ YABM/ÇT/. "DU2LBM m.iGONOMETR.İSİ
FOFîMÜU-ERİ ', "PErEfZMiNANTLAg. ÜSTZİNe ÖN
İfjCeLEMBLEfZ" GİBİ CİODÎ YAPlUAfZ /CALEME
ALM/ÇTI. BU A/SAPA, ÇOCUfCLAgA SEVGlSİ, ONLAE-
LA OYUNLAfZ OYAJAYtP AAASALLAR. AA/LATAAASf
BİR SAffCA YÖMÜUÜ GÖSrEZMEKTEYDİ. /ŞTE, YA-
K/NPAN TAMIPIĞI BİR AİLENİN KÜÇÜK KIZ/
ALICE UOPELL İÇİN YAZDIĞI "ALİS HARİ&4CA/S.
OİYARlNOA "(ALICS'S API/ENTU&ES W WONDEKLANO)
VE Pİ&ER. MASALLAR.INI BÖYLE YAZMIÇTI (SOU>A).
BU TVfS. KİTAPCAKPA LEMS CAeROLL AOtNIMUANMIfrT.
K Cumhuriyet
kitap kulübü
Cumhuriyet
YILLIK
İKİ CİLT
BİRARADA
1. Cilt: 1 Ocak 1997/31 Aralık 1999
2. Cilt: 1 Ocak 2000/31 Aralık 2003
Çağ P a z a r l a m a A.Ş. T ü r k o c a ğ ı C a d . N o : 3 9 / 4 1
3 4 3 3 4 C a ğ a l o ğ l u - İ s t a n b u l
T e l : ( 0 2 1 2 ) 5 1 4 01 96 Faks:(O212) 5 1 4 01 95
BULANCAK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
EsasNo: 2003/319
Davacı Durkaya Beşıncı tarafından davalı Annemarıa Beşincı
aleyhıne mahkememıze açılan boşanmanın tenfizi davasında ve-
rılen ara karar gereğince; Aşağıda kımlığı yazılı davalıya dava
teblığ edılemediği, anlaşıldığından bu ilanın yayım tanhinden iti-
baren 15 gün sonra davalıya davanın teblığ edildığı hususu ılanen
teblığ olunur Davalı: Annemarıe Beşincı (Ouındue) Versinsstr
29 5800 Hagen c/o Traud Vekılı: Av. Dr. Voss ve ortakları Hagen
Basın- 51398
KARTAL 2. AİLE MAHKEMESt'NDEN
Esas No- 2003/399
Davacı Abbas Ekşı tarafından davalı Münevver Ekşı aleyhıne açı-
lan boşanma davasınm alınan ara kararı gereğince, Mahkememızce
davalı Münevver Ekşı'ye adresı belirlenemedığınden teblıgat yapıla-
mamış olmakla duruşma gününün gazete ile ılanen tebliğıne karar
verilmiş olup, Davalı Münevver Ekşi'nin duruşma günü olan
16.02.2005 günü saat 10 OO'da mahkememizde hazır bulunması veya
kendisinı bir vekille temsıl ettırmesı, dunışmaya gelmediği, kendisi-
nı bir vekille de temsil ettırmediğı takdirde, yargılamaya yokluğunda
devam edileceğı ve karar venleceğı hususu davetıye yerine geçerli
olmak üzere ılanen teblığ olunur. 25.01.2005 Basın: 2916
Nüfus ciızdanımı ve TURMOB kımlığımı kaybettım Hiikümsüzdiır.
İSMAİLKARAKÖYLÜ
DUZ ÇİZGİ
ÜMİT ZtLELÎ
Truva Atları!
- Halk değişim istiyor!.
Iddialı laf değil mi? Hele birinci sayfa man-
şetinde çok daha etkili duruyor. Milliyet gaze-
tesi günler önce "büyükreferandum" adı al-
tında "CHP'nin lideri kim olmalı" sorusunu
sormuş, okuyucusunu oy vermeye çağırmıştı.
Milliyet, dün "büyük" referandumun sonuç-
larını "Halk değişim istiyor" manşetiyle duyur-
du. Buna göre halkın yüzde 90'ından fazlası
CHP Genel Başkanı Baykal'ın değişmesini is-
tiyordu.. Peki aynı halk kimi o koltukta görmek
istiyordu? Işte tam bu noktada Milliyet gaze-
tesinin "referandum "una katılan halkın duru-
muna bir göz atmak gerekiyor. Gazetenin ver-
diği bilgiye göre bu "büyük referandum"a in-
ternetten 52 bin, gazete formu gönderme yo-
luyla 11 bin küsur kişi katılmış. Gazete yoluy-
la katılanların yüzde 70'i, internetten katılanla-
rın yüzde 53'ü son genel seçimde CHP'ye oy
vermiş. Gazete internetten katılanların güvenir-
lik durumunu açıklamamış. Aslında form gön-
derenlerin durumu da çok farklı değil. Yüz yü-
ze yapılmayan "referandumun" kaderi bu ta-
bii!
Katılımcılar CHP'nin kimliği konusunda da
üçe bölünmüş. Sosyal demokrat, Atatürkçü ve
çağdaş demokrat yanıtları birbirine yakın oran-
larda yer almış. Bu yanıtlardan anlaşıldığı ka-
darıyla oylamaya katılan halkımız, CHP'nin
kimliği konusunda kafa karışıklığı yaşıyor. Di-
yeceksiniz ki, "CHP'nin yöneticileri, milletve-
killeri yaşamıyor mu?" Çok haklısınız!
Gelelim "Kim genel başkan olsun" sorusu-
na; internetten katılanların yüzde 31'i, gazete
formuyla katılanların ise yüzde 58'i bu soruya
Mustafa Sarıgül yanıtını vermiş. Ikinci sırada
ise yüzde 20 ve yüzde 12 ile Zülfü Livaneli bu-
lunuyor. Baykal ise çok gerilerde, yüzde 7 ve
yüzde 5 oy almış.
- Bu durumda Deniz Baykal gitmeli mi?
• • •
Bu sütunu 8 yıldır okuyan Cumhuriyet oku-
ru, benim hem Baykal, hem CHP yönetimi ko-
nusundaki düşüncelerimi bilir. Katıldığım kon-
ferans ve panellerde de düşüncelerimi çok açık
şekilde seslendirdiğimi de görmüştür. Bir ga-
zeteci, bir Kemalist ve bir Türkiye Cumhuriye-
ti yurttaşı olarak yukarıdaki soruya yanıtım şu-
dur:
- Evet, Deniz Baykal gitmelidir!
Ancak gelecek olanın kimliği de aynı ölçüde
önemlidir. Bu kurultayda o koltuk, CHP'nin ba-
şına geçmeyi düşleyen "Truva at/ar/"ndan
özenle korunmalıdır... ABD desteğiyle partiyi
"dönüştürms" görevine talip olanların, ülke-
yi IMF ve Dünya Bankası marifetiyle kölelik dü-
zenine mahkûm eden "görev//"nin vekâletini
üstlenenlerin o koltuğa oturması düpedüz ci-
nayettir!
Görünen o ki Deniz Baykal bu kurultaydan
delege desteği ile galip ayrılacaktır. Ama o ka-
dar!.. Çünkü Baykal da bilmektedir ki, bu ku-
rultay aslında onun için de sonun başlangıcı-
dır. Tüm ipuçları, Baykal'a "bu işin bittiği"
mesajını vermektedir! Deniz Bey eğerşükran-
la anılmak istiyorsa kurultayın hemen ertesi
gününden itibaren CHP'yi yurtsever kadrola-
ra teslim edip onuruyla çekilmenin hesapları-
nı yapmalıdır.
llhan Selçuk dün "Türkiye bıçak sırtın-
dayken" başlıklı yazısında, ülkenin koşar
adımlarla yaklaştığı felaketi anlatıyor, ılımlı Is-
lam iktidarının devlet düzenini değiştirmek üze-
re olduğunu vurguluyordu. Evet, Türkiye bir
varoluş sınavıyla karşı karşıya... Bu iktidar kar-
şısında muhalefeti ancak yurtsever kadrolar
yükseltebilir. En büyük görev de CHP'ye düş-
mektedir. Deniz Baykal birleşmenin, güçlen-
menin yolunu mutlaka açmalıdır. Yoksa Türki-
ye varoluş mücadelesini kaybedecektir...
- O mücadele yitirildiğinde CHP'nin ba-
şında bulunmanm da hiçbiranlamı kalma-
yacaktır!
e posta: umitzileliCagmail.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4SOLDAINSAĞA:
1/ Yabanı zey-
tin.. En kısa
zaman süresi
2/ Anadolu'da
kurulmuş eski
bir uygarlık.
Tespihlerin
baş tarafına
geçinlen
uzunca parça.
3/ Adları sıfat
yapan bir ya-
pım eki.. lş-
siz, aylak. 4/Yemen'in
ekonomik başkenti...
Bir nota. 5/ Yeniçeri
adaylanna verilen ad.
6/ Bir kimseyle bırine
gönderilen şey... Söz-
cük türetmek ya da
sözcüğün görevini be-
lirtmek ıçın kullanılan
bıçim venci ses. IIU-
tanç duynıa... Kırkpı-
nar güreşlerini düzenlemeyi üstlenenkişiye verilen ad
8/Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için
yaptıklan... Su kıyılarında yetişen ve kökü hekimlik-
te kullanılan otsu bir bitki. 9/ Bir soru sözcüp... Ar-
mudu, keçisi ve kedisi ünlüdür
YUKAR1DAM AŞAĞIYA:
1/ Genellikle buğday tarlalarında yetişen, tohumu
zehirli bir bitki... Zihın. 2/"Erol — " : Ressamımız...
Din adamlarınrn simgesi sayılan başlık. 3/ Lityum
elementınin simgesi... 1950'li yıllarda ülkemizde
büyük seyirci toplayan ünlü Hint filmı. 4/ Tevrat'a
göre yeryüzü cenneti... Lantan elementinin sımge-
si. 5/Canlı, neşeli ve sokulgan. 6/Korunmak için bir
yere bırakılan eşya... llave. 7/Güzel sanat... "Züğürt
— " : Nesli Çölgeçen'in filmi. 8/ Ishal... Anlann çı-
kardığı bir tür salgı. 9/Neon elementinin simgesi...
Y.K. Karaosmanoğlu'nun, cumhuriyetin ilk yıllannı
konu alan romanı.