23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 OCAK 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J\^|J ğ_jğ_ \j g\ kultur(acumhuriyet.com.tr 15 İİlilll UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt Aynı günlerde, İngiltere'de 'Türkler' sergisi, Çin'de 'Anadolıı Ateşi', Lüksemburg'da Fazıl Say ... Kültürümüzle gururlanırkenÖnce onlara teşekkür etmemiz ge- rekiyor... Hem de çok... Sergiyi kurgulayan Topkapı Sarayı Müdiresi Filiz Çağman, Sabancı Müzesı Müdürii Nazan Ölçer , Har- vard Üniversıtesi'nden David Rox- burgh , tngiltere Kraliyet Güzel Sa- natlar Akademisi'nden Norman Ro- senthal, küratörlüğü üstlenen Adri- an Locke ve Kültür ve Turizm Bakan- hğı'yla birlikte tüm emektartara... Projeyi başından beri yüreklendi- ren Dışişlerı Bakanlığı Kültür lşleri Daire Başkanı Şule Soysal'a da... Yanı sıra çalışmalara her türlü des- teği sağlayan Istanbul Kültür ve Sa- nat Vakfı ile sponsorluk katkılarından ötürü Garanti Bankası, Aygaz, Co- rus grupları ile Lassa ve diğer firma- larımıza; ve yine bu sergi için ellerin- deki eserleri emanet eden ünlü dünya müzeleriyle birlikte 11 ülkeden 37 ki- şi vekuruma... Çünkü, gazeteleri okudukça, tele- vizyonlardaki haberleri izledikçe, 'onlar sayesinde' göğsümüz kaban- yor, içimiz genişliyor... Ulusça, hep birlikte 'moraPe, 'kimiikli' olmaya vc 'kişiliğimizi gözeten bir uluslararası duruş'a giderek çok daha fazla ihtiyaç duy- duğumuz bir dönemde, 'tarihsel kültür birikimlerimizin dünyada yarattığı hayranlık'la yüreğimize su serpiliyor... 'Barbar'ın zarafeti... Geçen hafta Ingiltere'nın başkenti Londra'daki Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi'nde görkemli bir törenle açılışı yapılan 'Türkler: Bin Yılın Yolculuğu' sergisi, daha ilk günlerin- de 'Batı'yı etkilemiş görünüyor. Açılışı anlatan Zeynep Oral, şaş- kına dönen Avrupahların şunları söy- lediklerini yazıyor: "Kim daha bar- barmış? Bütün bu güzellikleri, bu ince zevki, bu sanat eserlerini, bu minıaı iyi yaratan Türkler mi; yok- sa önüne geleni yakıp yıkan Batılı- lar mı?" (Cumhunyet-22 Ocak 2005) Ingiliz gazetelerinin 21 Ocak 2005 tarihli baskıları da bu izlenimleri ba- kın nasıl yansıtıyor: The Daily Telegraph: Bir milen- yumun sanatını anlatan böylesine bir sergiyi düzenleyebilmiş olmak Türk- ler için zaferdir... The Times: Türkiye de geçmişine ancak bugün gururla bakma fırsatı buldu... Eskıden Hıristiyanlar 'Türk- ler geliyor' dendiğinde korkarlardı; şimdi bin yıllık sanatlarıyla Royal Academy'nın her yerini kuşattılar. Metro: (Eserleri tek tek tanıtarak) Her bir eser uzun ve dikkatli gözler- le izlenmelı... Financial Times: Sergi, Türklenn tarih boyunca Batı'ya yaklaşan kül- türlennin bir hikâyesini sunuyor... (Vatan-22 Ocak 2005) Türkiyc'de de Cumhuriyet'in 'Dünya'nın Gözü Kamaştı' baş- lıklı haberinde, "Orta Asya'da Uygurlardan tran'da Timur'a; Anadolu'da Selçuklulardan Anadolu ve Balkanlar'da Os- manlı'ya" kadar 374 eserin yer aldığı sergi için Hasan Eriş şun- ları aktarıyor: "3 ay içinde 400 bin kişinin geznıesi bekleniyor ve Kraliyet Akademisi'ndeki 1931'den bu yana en büyük et- kinlik olarak tanımlanryor..." (21 Ocak 2005) Evet... Uygarlık tarihimizin ne denli zengin 'akıl, beceri ve ya- ratıcıhk'la yaşandığını kanıtla- yan böylesi bir sergi, siyasette bi- zi sürekli 'öteleyen' Batı karşı- sında 'kültür'ümüzün yine ne denli 'eşsiz' bir kimlik, gurur ve 'saygın'hk kaynağımız olduğunu bir kez daha kanıthyor. Bin Yıllık Dansları Cumhuriyet'te bu satırları okur- ken (21 Ocak 2005), gözüm hemen • Geçen hafta tngiltere 'nin başkenti Londra 'daki Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi 'nde görkemli bir törenle açılışı yapılan "Türkler: Bin Yılın Yolculuğu " sergisi, daha ilk günlerinde 'Batı 'yı etkilemiş görünüyor. Yine bir gurur kaynağımız olan Anadolu Ateşi dans grubunun Pekin deki gösterisini 6 bin kişi izlemiş. Fazıl Say ise aynı günlerdeki Lüksemburg konserlerinde dakikalarca ayakta alkışlanıyor. Londra daki sergiyle "tarihsel" varlığımızı Batı dünyasına 'göstere göstere' kanıtladığımız günlerde, Doğu dünyasının aynı binyıla ait coşkulu oyunlarımızı binlerce kişiyle alkışlaması, "AB Dönem Başkanlığı "nı üstlenen ülkede ise çağdaş bir sanatçımızın konserini tamamladıktan sonra defalarca sahneye çağrılması kadar "evrensel bir zenginlik" başka ne olabilir?.. yanıbaşındaki bir başka kültür ha- berine ilişti; 'Anadolu Ateşi Çin'i Büyüledi...' Yine bir gurur kaynağımız olan Anadolu Ateşi dans grubunun Pe- kin'deki gösterisini 6 bin kişi izle- miş. Mustafa Erdoğan yönetimin- deki 68 dansçımız, 1300parçakos- tümleri ve 110 müzık aletleriyle Orta Asya'dan başlayıp Anadolu halk oyunlarıyla devam ederek Is- tanbul'dan örneklerle günümüze geliyorlar... Anadolu'dan Eslnlenmek Çin'deki bu nefes kesıci göste- ri 4 kez tekrarlanırken Fazıl Say ise aynı günlerdeki Lüksemburg konserlerinde dakikalarca ayakta alkışlanıyor. (Hürriyet, 23 Ocak 2005) 'Conservatoire de Musique' salonunu tıklım tıklım dolduran Fazıl Say, özellikle 'Türk motif- lerini içeren besteleri'yle Avru- pa'nın müzik merkezinde 'Ana- dolu'dan esinlenme' dersi veri- yor... Evrensel Zenglnllk Londra'daki sergiyle 'tarihsel' varlığımızı Batı dünyasına 'gös- tere göstere' kanıtladığımız gün- lerde, Doğu dünyasının aynı binyıla ait coşkulu oyunlarımızı binlerce kişiyle alkışlaması, 'AB Dönem Başkanlığı'nı üstlenen ülkede ise böylesine derin bir kül- tür tarihinden kök alan çağdaş bir sanatçımızın konserini tamamla- dıktan sonra defalarca sahneye çağrılması kadar 'evrensel bir zenginlik' başka ne olabilir?.. Bütün bu haberleri okudukça, bir yandan özellikle Londra'daki muhteşem 'uygarlık gösteri- miz'de bulunamadığım için ha- yıflanırken bir yandan da önceki yıllarda Berlin'de açılan 'Hitit- ler' sergisinin ardından dile getir- dığim bir önerimi anımsıyorum: "Dış temaslara giden politi- kacılarımız, önce Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müze- si'ni gezdikten sonra dünyanın karşısına çıkmalıdırlar..." de- miş ve özetle şöyle devam etmiş- tim: "Böylece, en değerli ayrıcah- ğınıızın bilinci içinde ülkemizi temsil ederler; Avrupa'dan çok daha köklü uygarlık değerleri- mizden güç aldıklarında ise ör- neğin AB dayatmalarına bile boyun eğmeden, tuttuklarını kopartırlar..." Bakalım Londra'daki serginin yüzümüzü ağartan yankıları; Anadolu Ateşi'mizin dünyayı bü- yüleyen parlakhğı ve Fazıl Say'ın yerel ezgilerden yarattığı mükem- mel çağdaş müzıği, aynı bin yılın 'mimarlık mirası'nı da yok ol- maktan kurtarmaya dönük bir 'ulusal kültür bilinci'ni Türki- ye'nin temel politikası kılmaya da katkıda bulunabilecek mi? Gibson'un oyununu Türkçeye Sevgi Sanlı çevirdi 'Sakncakta Dd Kişi' sahnede ERIK GÖNGRICH'ÎN KONUŞMASI TENTONIA'DA Oyunda Can Gürzap ile Nurseli tdiz oynuyorlar. türsak *f,i SINEMA SEMINERLERI 26. Dönem / 05 Şubat 2005 - 30 Nisan 2005 Cumartesi Günleri saat:11.00-15.30 Dünya ve Türk Sinema Tarihine Genel Bakış Film Yapım Süreci - Film Eleştirmenliğı Ses Kayıt Teknikleri ve Seslendirme Yöntemleri Sinemada Oyunculuk - Animasyon Teknikleri Sinemada Kurgu Tekniği - Sanat Yönetimi Sinema ve Video Kameraları - Senaryo Yazım Aşamal.arı ve Teknikleri - Senaryo Tasanmı ye Temel Öğeleri - Aydınlatma Teknigi ve jşık Bilgisi Sinema Kuramları ve Film Çözümlernesi F i l m Y ö n e t i m i n i n T e m e l l l k e l e r i Adres: Gazeteci Erol Dernek Sk. No:11/2 Beyoğlu/İstanbul Tel: 0 (212) 244 52 51 - 251 67 70 - 251 84 81 Web: http://www.tursak.org.tr E-Mail: tursak@tursak.org.tr Bu ılaıı CumhuHyef 'tn k.-ılkılarıyb yayımlanmi^nr Kültür Servisi - "New York, 2004. Büyük umutlann dayanılmaz hayal kırıklıklarının kenti, cennet ile cehennemin iç içe yaşadığı böylesi bir metropolde, yaşamlannı sıfırlamak ve belki de birlikte, yeniden kurmak isteyen ıki kişi? Hayatın o güne kadar onlara giydirdiği elbiseleri çıkarmak, soluk almak ve yıllar sonra ilk kez kendi istediklerini, kendi kararlannı, kendi seçtiklerini yapmak isteyen iki kişi... Kurallarla, koşullarla örülü duvarları, duygulann salıncağıyla havalanarak aşmak isteyen iki kişi? Salıncakta İki Kişi". Shirley McLaine, Robert Mitchum ikilisiyle Oscar alan 'Salıncakta İki Kişi', bu kez Can Gürzap ve Nurseli tdiz ile Tiyatro Kedi'nin sahnesinde 28 Ocak 2005'ten itibaren seyircisiyle buluşuyor. William Gibson'un yazdığı, Sevgi Sanlı'nın Türkçeleştirdiği 'Salıncakta İki Kişi'yi Hakan Altıner yönetiyor. Dekor tasanmı Figen Soysal, kostüm tasanmı Sadık Kızılağaç, ışık tasanmı Yüksel Aymaz'a ait olan oyunun yapımcısı Ipek Kadılar Altıner. Oyun Profilo Kültür Merkezi - Salon 2, yarın, 29 Ocak Cumartesi saat 20.30'da, 30 Ocak Pazar saat 15.30 ve saat 19.00'da görülebılir. (0 212 216 93 14-216 93 15) Sanatçı "tstanbul için ideal bir ortak yaşam ve buluşma alanı nasıl olmahdır?" sorusuna yanıt arayacak. Sakil mimariye doyamamak... Kültür Servisi - "9. Uluslararası tstanbul Bienali" çerçevesınde ger- çekleştirilen "9B Konuşmaları", 2 Şubat Çarşamba günü Alman sanatçı Erik Göngrich'in "Sakil Mimariye Doyamamak-Los Angeles'tan sonra tstanbul'da da..." başlıklı konuşma- sıyla devam edi- . yor. • Mımarı bılgısını multı- Saat 18.30'da medya sanatları ile birleşti- başlayacak olan rerek Berlin, Paris, Buenos konuşma Beyoğ- A i Mexico-Citv Los An- lu'ndaki Goethe- , S ' M e * ı c ° \ x \ L 0 S ^ Architecture-Sakil Institut Teutonıa 8 e l e s v e Istanbul gıbı zıyaret Mimariye Doyama- binasında ger- ettığı şehirlerdeki deneyım- m a k " için Los Ange- leri üzerine projeler üreten l k b cihediyor. Sanatçı, fotoğraflar, çizim- ler, yerleştirmeler, kıtaplar, turlar ve şehır halkıyla yaptığı sohbetler aracı- lığıyla bu kentlerde kamusal alanlann nasıl kullanıldığını toplumsal ve este- tik açıdan incelıyor. Erik Göngrich, "9B Konuşmaları - III" çerçevesin- de açıklayacağı ve 9. uluslararası Istanbul Bienali ile ilişkilendire- ceğiprojelerden"Star- ^ " S f o r Embrassing Architecture-Sakil çekJeşecek. g les'ta kaldığı altı ay bo- l d u y g u s a l v e s ı . cak bir dili tercih ediyor. Göngrich'in ön- Erik Göngrich görsel olarak yuncabisikletledolaşa- ~~'- ; -- 1 '— rak karşılaştığı yapılan ve durumları belgele- yen resimler çekip şehir sakinlerine, ideal bir ya- şama ve çalışma alanına duyduklan özlem üzerine sorular yöneltti. Ortaya çıkan sergi, sanatsal müda- haleler ve mimari önermeler, çizimler ve fotoğraflardan oluşan bir kitap ve modellerden mobilyalara dek birçok objeyi bir araya getirdi. Sanatçı, lstan- bul'da geçireceği bir ay boyunca "Is- tanbul için ideal bir ortak yaşam ve buluşma alanı nasıl olmahdır" soru- suna yanıt arayacak. ceki çahşmaları- nı ve 9. Uluslara- rası îstanbul Bi- enali için oluştur- mayı planladığı projesini aynntılany- la anlatacağı "9B Konuşmaları - III" Ingilizce olacak ve anında çeviri ile ücretsiz olarak izlenebilecek. Mimari bilgisini multimedya sanat- ları ile birleştirerek Berlin, Paris, Bu- enos Aires, Mexico-City, Los Angeles ve Istanbul gibi ziyaret ettiği şehirler- deki deneyimleri üzerine projeler üre- ten Erik Göngrich, görsel olarak ılgı çekici, duygusal ve sıcak bir dili ter- ODAK NOKTASI AHMET CEMAL İrili Ufaklı Kent-Soylular... (1) Bir süredir 'taktığım' kavramlardan biri de (Bur- juvazi'nin karşılığı olarak) şu kent-soyluluk kav- ramı. Üstelik kent-soyluluk, benceTürkçedeya- bancı kavramlara karşılık bulma işlemlerinin ba- şarılı örneklerinden biri. Burjuvanın kent ile ol- mazsa olmaz ilişkisine damardan giren bir söy- lem. Elbet burada da dikkatli olunması gereken bir nokta var aslında; kavramın içerdiği şu 'soy- luluk' konumunu mutlaka 'asil' doğrultusunda yorumlamaktan kaçınarak, sadece 'kökene atıf diye kavrama noktası. Böylece kent-soylu olan- ların mutlaka 'asil' anlamında soylu da olmaları gerektiği gibi bir yanılsamanın daha başlangıçta önüne geçilebilir - ve onca kabarık sayıda 'soy- suz' kent-soylunun durumu da daha bir saydam kılınabilir! Benim bu bağlamdaki kavramsal sorunum ise, 'burjuva' kavramından çok 'küçük burjuva' ile; - 'burjuva'ya çok rahat 'kent-soylu' diyebildiğimi- ze göre, 'küçük burjuva'ya da 'küçük kent-soy- lu' dememizde de sanırım bir sakınca yoktur. 'Küçü/ffoury'uı/a'söylemiyle kavram, günlükya- şamımıza iyiden iyiye kök salmış. Küçük burju- va 'alışkanlıklarından', 'tarzından', 'yaşama biçi- minden', 'ahlakından'vb. epey sık söz ediyoruz. Sorun ise karşımıza, alışkanlıkları, tarzı, ahlakı üzerine çok rahat konuşabildiğimiz bir kesimden bizde ne anlaşıldığını ve yine bizde, böyle bir ke- simin varlığından ne ölçüde söz edebileceğimi- zi sorguladığımızda ortaya çıkıyor. Varlığı sanki tartışmalı bir kesimin başkaca niteliklerinden ra- hatça söz edilebilmesi, ilk anda elbet bir çelişki gibi gelebilir. Ama eğer öyleyse bile bu, bizim kendi düşünce iklimimizde epey alışkın olduğu- muz bir çelişki; dahası, bu alışkanlığın yoğunlu- ğu nedeniyle çelişki olmaktan çıkıp, konuma dö- nüşmüş bir olgu. Modernizmi yaşamadan mo- dernlikten ve hele modernliğin post'undan(l) söz edilebildiği bir ortamda, varlığı tartışmalı bir baş- ka kavramın, küçük burjuva kavramının başka- ca nitelik ve özelliklerinden neredeyse tartışma- sız bir kesinlikle söz edilmesinde şaşılacak bir yan bulunmamak gerekir. Gordon Marshall'ın 'Sosyoloji Sözlüğü'nöe (Bilim ve Sanat Yayınları, ist. 1999), 'küçük bur- juvazi' maddesine baktığımızda, hemen bu ke- simın çok önemli bir özelliği ile karşılaşıyoruz: 'Karl Marx'ın, içinde kapitalist toplumun ana sı- nıflarının (burjuvazi ve proleterya) çıkarlarının kar- şılandığı ve belirsizleştiği bir 'geçiş sınıfı' olarak tanımladığı küçük burjuvazi, çıkarlarının yanı sı- ra toplumsal konumu dolayısıyla da bu iki sınıf arasına yerleştirilir. Küçük üretken mülkiyetin ai- le emeğiyle birlikte yürütüldüğü ve mülkiyetin ai- lede olduğu kendine özgü bir toplumsal örgüt- lenme biçimini temsil eden küçük burjuvazinin ilk örnekleri olarak küçük esnaflar ve serbest çalı- şan zanaatkârları gösterebiliriz. - Marx, küçük burjuvaca kendini kandırma diye nitelendirdiği, 'emek ile üretim araçiarının özel mülkiyetini bir- leştirdiği için sınıf mücadelesinin çözümü diye sunulan bir düşünceyle alay etmektedir...' Bu açıklamalara göre, gerçek anlamda ne bur- juvazi, ne de proleterya olan küçük burjuvazi, aslında 'melez' ve 'geçici' bir konumu belirle- mektedir. Buradaki 'geçicilik', söz konusu ara-sı- nıfın aslında sınıf mücadelesine değin hiçbir nok- tanın çözümünü gerçekleştirmemesinden kay- naklanmaktadır. Marksist tarih görüşüne göre küçük burjuvazininin - burjuvazi karşısında his- settiği baskının bir sonucu olarak - çeşitli za- manlarda ileri sürdüğü ve ilerici gibi gözüken ta- lepler, aslında son derece sınırlıydı ve 'bu sınıfın ideolojik temsilcileri, kendi sorunlan ve bu so~ runların ötesine kafa yormamışlardı.' Bu son saptama, yani küçük burjuva sınıfının ideolojik temsilcilerinin kendi sorunlarının dışın- daki konular üzerinde kafa yormamış olmaları, bugün 'küçük burjuva ahlakı' diye adlandırılan hastalığın temel kaynağıdır. Konunun bu yönü- nü haftaya inceleyeceğiz. e-posta: ahmetcemal(« superonline.com acem20 / hotmail.com Başkentte Balkan Şenliği' • ANKARA (AA) - Balkanlarda yaşayan Türk ressamların yapıtları Ankara'da sergilenıyor. Hacettepe Ünıversitesi (HÜ) Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nün düzenlediği 'Balkan Şenliği' kapsamında, Balkanlarda yaşayan Türk ressamları Bige Koçista, îsmet Çavuşoğlu, Ahmet Hundur, Fazlı Petri, Fevzi Ali, Reşit lsmet Krüezi, Mustafa Asım, Mete Savaşkan, Nedret Yaşar ve Ethem Baymak'ın yapıtlan Başkentli sanatseverlerle buluştu. Türkiyat Araştırmalan Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Cıhat Özönder, Ankara'da Balkanların havasım estirmeyi amaçladıklarını belirterek şenlik kapsamında Balkanlardan gelen öğrencilerin bilgilendirilmesine yönelik toplantılar da düzenlediklerını söyledi. Serginin ardından davetliler, Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneğı'nce düzenlenen, Rumeli türkülerinin seslendirildiği konsere katıldı. Bugün • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da Alexander Markov keman dinletisi. (0 212 232 98 30) M AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde saat 16.00'da piyanist Tim Richards'ın atölye çalışması. (0 212 252 35 00) M YAPIKREDI KÜLTÜR SANAT MERKEZt'nde saat 18.30'da Yaşar Özürkttt ve Muzaffer Akgün'ün katıldığı 'Türkülerin Öyküsü I' adh panel. (0 212 252 47 00) • İFSAK'ta saat 19.30'da Sema Kösoğlu'nun 'Sokaktaki Şehir' adh saydam gösterisi. (0 212 292 42 01) • OSMANLI BANKASI MÜZESt'nde saat 19.30'da 'Güldürü Saati adh belgesel gösterimi. (0 212 33422 70) • CHEZ SAKMAN'da saat 10.00'da Gülcan Altan-Murat Güner konseri. (0 212 22711 68) • BABYLON'da saat 21,30'da Metin-Kemal Kahraman konseri. (0 212 292 73 68)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle