23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 2005 SALI CUMHURİYET DEZI SAYFA DahaMumcu'nunkatillerine biradım bile yaklaşılamamışken bu kez Kışlalı bombalı saldınnınhedefi oldu 'AmaçIslamdevleti kumak' ÎLHAN TAŞCI C umhuriyetin ödünsüz savunucusu Uğur Mumcu'nun katledilmesinin ardnıdan yapılan operasyonlar ve UMUT davası, Tahran güdümlü örgütlerin Türkiye uzan- tısının "tetikçilerinT yıllar sonra gün ışığma çıkardı. Tetiği çektiren güce ulaşılamayan soruşturma sürecinde, Mumcu'dan önce ve sonra katledilen aydınların failleri de yaka- landı. Terörün hedefi olan aydınlara bakıldı- ğında, bu cinayeti işletenler açısından "ba- şanya" ulaşmıştı. SüleymanDeınird'inBaşbakanlıkkoltuğun- da oturduğu 24 Ocak 1993 'te aracına yerleş- tirilen bombanın patlaması sonucu Mumcu, yaşamını yitirdı. Her siyasi cinayetin ardın- dan olduğu gıbi Mumcu'nun katledilmesin- den henıen sonra da tutulamayacak "namus sözleri" verildi. Suikastı izleyen günlerde, Mumcu soruşturmasının zorlu ve karmaşık bir süreç olacağınm da ilk ipuçlan ortaya çık- tı. Mumcu cinayetinde elle tutulabilirtek zan- lı "Acar" kod adlı Abdullah Argun Çetin ol- du. Çetın hakkında, kapatılan AnkaraDGM, "Mumcu'nun öldürülmesine katıldığı ve bu amaçlaoluşturulançetenin üyesiolduğu" ge- rekçesiyle dava açtı. Akıl sağlığı da araştın- lan Çetin'in hastalığı olmadığı belirlendi. HiZBULLAMTAN KUDÜS ORDUSU'NA Daha Mumcu'nun katillerine bir adım bi- le yaklaşılamamışken, gazetemiz yazarı Prof. Dr. AhmetTiıner Kışlah, 21 Ekim 1999 tari- hinde bombalı saldınnın hedefi oldu. Faıli meçhul dosyalara yenileri eklenirken, 17 Ocak 2000 tarihinde Istanbul Beykoz'da Hizbullah'ın Ilim grubuna yönelik baskında ilk ipucunaulaşıldı. Hizbullah liderlerinden Hüseyin Velioğlu'nun öldürüldüğü operas- yonda evde bulunan CD ve belgeler incele- meye alındı. UMUT adı verilen operasyon için 21 Şubat 2000 tarihinde düğmeye basıldı. Cinayetlerin arkasında tran gizli servisi Sa- vama tarafından eğitilen ve adlan o güne de- ğin duyulmayan Kudüs Ordusu ve Tevhid Selam örgütü'ne ulaşıldı. 6 Mayıs'ta "UMUT" operasyonunda, ör- güt üyeleri Yusuf Karakuş, Abdülhamit Çe- lik, Hasan Kılıç, Mehmet Ali Tekin, ıVIuzal- fer Dağdeviren, Mehmet Şahin, Fatih Aydın, Talip Ozçelik ve Arif Tan yakalandı. Kara- kuş ve Çelik, sorgularında Mumcu suikastı- nı aynntılarıyla anlattı. Ankara'ya getirilen Karakuş ve Çelik'e Mumcu'nun evinın önün- de tatbikat yaptınldı. Bu örgüt üyelerınüı ifa- delerinden, kilit isimlerden Necdet Yüksel ile "Tekin" kod adlı Ferhan Özmen'e ulaşıl- dı. Asıl failin Yüksel ve Özmen olduğu açık- landı bu kez. Zanlılann ifadeleri, polisi, Sin- can'daki cephaneye ulaştırdı. Yapılan incele- me sonucunda Kışlalı suikastında kullanılan zaman ayarlayıcı Serkisof marka saat ile elektronik düzenek, 80 kilograma yakın C- 4 patlayıcısı ve bilyalar ele geçirildi. CEPHANELİKTEKÎ KANITLAR Prof. Dr. MuanımerAksoycinayetinde kul- lanıldığı belirtilen Baretta 7.65 çapındaki si- lahada ulaşıldı. Özmen'ın, ifadesinde Aksoy cinayetinde kullanılan silahı kanalizasyona at- tıklannı açıklamasına karşın emniyet, ele ge- çirilen silahın suikastta kullanıldığmda ısrar- cı oldu. Adlı Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik Balistik Kurumu'ndan istenen rapor da sila- hın Aksoy cinayetinde kuüanılıp kullanılma- dığına ilişkin kuşkulan gideremedi. Mumcu, Kışlalı, Aksoy ve Üçok cinayetlerinin de yer aldığı UMUT davasının duruşmasını Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu da Izledî. (CUMHURİYETARŞİVİ) • Her siyasi cinayetin ardından olduğu gibi Mumcu'nun katledilmesinden sonra da tutulamayacak 'namus sözleri' verildi. Faili meçhul dosyalara yenileri eklenirken, 17 Ocak 2000 tarihinde İstanbul Beykoz'da Hizbullah'uı İlim grubuna yönelik baskında ilk ipucuna ulaşıldı. Hizbullah liderlerinden Hüseyin Velioğlu'nun öldürüldüğü operasyonda evde bulunan CD ve belgeler incelemeye alındı. UMUT adı verilen operasyon için 21 Şubat 2000 tarihinde düğmeye basıldı. Savcı Hamza Keleş, 11 Temmuz 2000'de 9'u idam istemiyle olmak üzere 17 sanık hak- kmda dava açtı. Mumcu katillerine ulaşmak üzere başlatılan, ancak Kışlalı, Aksoy ve Üçok cinayetlerinin de aralannda yer aldığı 22 olayın failine ulaşılan UMUT ile ilgili açılan davanın iddianamesmde, Mumcu'nun aracına konulan bombanın Ferhan Özmen tarafından yapıldığı belirtıldi. Bombanın Nec- det Yüksel'ıngözcülüğünde OğuzDemir ta- rafından otomobile yerleştirıldiği kaydedil- di. Oğuz Demir'in Jran'a kaçtığı belirlendi. UMUTTA ÜÇ IOAM Davanın ilk oturumu 2 No'lu DGM'de 14 Ağustos 2000 tarihinde yapıldı. 7 Ocak 2002 tarihinde sonuçlandı. Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Rüşrii Aytufan "anayasal düzeni değiştirmeye cebren teşebbüs" suçundan TCY'nin 146/1. maddesi uyannca idam ce- zasına çarptınldı. Deniş Polat ile Yüksel Pek- demir'e, örgüte yardım yatakhktan 3 yıl 9'ar ay ağırhapis cezası verildi. Mahkeme, Meh- met Ali Tekin, Abdülhamit Çelik, Muzaffer Dağdeviren, Fatih Aydın, Mehmet Şahin, Ta- lip Özçelik, Hakkı Selçuk Şanlı, Mehmet Kassap, Mehmet Gürova, Adil Aydın ve Mu- raz Nazh'yı 12 yıl 6'şar ay ağır hapis ceza- sınamahkûm etti. Yusuf Karakuş'a 15 yıl ağır hapıs cezası veren mahkeme, Hasan Kılıç 'ı da örgütün yöneticisi olmaktan 18 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırdı. Mahkemenin gerekçeli karannda, örgütün îran'dan silah ve mühimmat desteği aldığı vurgulanarak "Tüm eylemlerin amacıTürid- ye'de kaos oluşturaraksilah zoruyla anayasal UMUT davasının iddianamesinde, Mumcu'nun aracına konulan bom- banın Ferhan Özmen tarafından ya- pıldığı belirtildi. (CUMHURİYET ARŞİVİ) düzeni yıkmak,yerine İran benzeri bir Islam devleti kurmaknr" denıldi. Sanıklann grup- lar halınde birçok kez lran'a gidıp eğitim al- dıklarına işret edilen kararda "Iran'ındevrim ihracı politikası çerçevesinde, ilişkiye geçtiği dosyanıı/ sanıkları 1980'li yıllarda gruplar halinde defalarca bu ülkeye giderek Devrim Muhafizlan komutanlanndan askeri ve siya- si eğitim almışlardır. tran'uı dış politikasında bir araç olan terorkm, mevcut potansiyeldcn yararlanılarak bu ülke tarafından bölgede kendine karşı en biiyiik rakip olarak gördü- ğü Türkiye'yekarşısık sık kuİlanılmıştır*' de- ğerlendirmesı yapıldı. Temyiz isteminı 13 Kasım 2002'de karara bağlayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Derviş Polat ile Yüksel Pekdemir'e örgüte yatakhk- tan verilen 3 yıl hapıs cezasını onadı. Daire, Mumcu'nun aracına bombayı yerleştiren ve Kışlalı suikastında gözcülüİc yapan Necdet Yüksel ile Kışlalı 'nın aracına bombayı yer- leştiren Rüştü Aytufan hakkındaki idam ka- rannı, AB uyum yasası gereğınce müebbet ağır hapse çevirdi. Yargıtay, örgüt üyeleri Mehmet Gürova, Mehmet Kasap, Adil Ay- dın, Talip Özçelik, Hakkı Selçuk Şanlı ve Murat Nazlı hakkındaki hükümleri de ona- dı. Sanıklar, "Türkiye'de mevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkıp yerine din kuralla- nna dayaü devlet kurmavı amaçlayan silahlı çetenin sairefradıolduklârT gerekçesiyle 12 yıl 6'şar ay ağır hapse mahkûm edildi. İDAM KARARI BOZULDU Yargıtay, 15 yıl ağırhapse mahkûm olan Yu- suf Karakuş, 12 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptınlan Mehmet Ah Tekin, Abdülhamit Çe- lik, Muzaffer Dağdeviren, Fatih Aydın, Meh- met Şahin ile 18 yıl 9 ay ağır hapis cezasına mahkûm olan Hasan Kılıç hakkındaki ka- rarlan ise eksik soruşturma gerekçesiyle boz- du Daire, Aksoy'u öldüren, Üçok'a bomba- lı paketi gönderen, Mumcu suikastına katı- lan ve Kışlah'nm aracına yerleştirilen bom- bayı hazırlayan Kudüs Ordusu yöneticilerin- den Özmen hakkındaki idam karannı ise Üçok ve Aksoy suikastlan yönünden bozdu. Daire, Özmen'in, Kışlalı ve Mumcu cina- yetlerine katıldığını kabul etti. Gerekçe ola- rak Aksoy'un öldürülmesinde kullanılan si- lahtan çıkan 3 kovanın aynı silaha ait olup ol- madığınm kuşkuya yer bırakmayacak şekıl- de tespit edilmemesı ve Üçok'a gönderilen bombalı paket olayında kargo görevlisi Gü- lay Calap'ın duruşmada dinlenmemesinı ve Özmen ile yüzleştirilmemesıni gösterdi Daire, karannda örgütlenn İran bağlantı- larına da vurgu yaparak, Tevhid Şelam örgü- tünün 1985 yılında yayına başlayan tstiklal ve Şehadet dergileri ve sonra da Tevhid ve Se- lam gazetesi çevresinde örgütlendiğine işa- ret etti. Kararda, bu örgütlerin İran devrimi metodunu benimseyen radikal dini fıkirlere sahip olduğu belirtildi. Örgütlerin amacının Türkiye topraklan üzerinde şeri hükümlere dayalı devlet kurmak olduğuna işaret edildi. TILLER AF DİLEDİKA Bozma karannın ardından Ekrem Baytap, Yusuf Karakuş, Hasan Kılıç, Mehmet Ali Te- kin, Mehmet Şahin, Fatih Aydın, Muzaffer Dağdeviren, Abdülhamit Çelik yeniden yar- gılanmaya başlandı. Abdülhamit Çelik dı- şındaki tüm sanıklar, AKP iktidan dönemin- de çıkartılan, Sıvas katliamı hükümlüleri ile Hizbullahçılann da yararlandığı "ToplumaKa- zandırma Yasası"ndan yararlanmak istedi- ler. lçişleri Bakanlığı, hükümlülerin mahke- mede söylediklerinin arşivdeki bilgilerle ör- tüştüğünü ve bilinenler dışında bir şey açık- lamadıklan gerekçesiyle olumsuz görüş ilet- ti. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık- ların bu istemmi henüz karara bağlamadı. Ancak, UMUT davasının 7 sanığı, yeni Türk Ceza Yasası'ndaki lehe düzenlemeler- den yararlandı. Ankara 11. Ağır Ceza Mah- kemesi, örgüt üyeliği için yenı TCY'de ön- görülen cezanın daha düşük olması nedeniy- le YusufKarakuş, Abdülhamit Çelik, Muzaf- fer Dağdeviren, Fatih Aydın, Mehmet Şahin, Talip Ozçelik ve Mehmet Kassap'ın tahliye- sine karar verdi. YARIN: TİCARET-SİYASET- TARİKAT ÜÇGENİNE SIKIŞAN TÜRKİYE um:ag'da yaşıyor Uğur Mumcu'nun eşi GüldalMumcu, ço- cukları Özgür ile Özge; ilkelerinden ödün vermeyen ki- şiliğini gelecek kuşaklara aktarmak, kü- tüphanesini, arşivini ve tüm yazılannı tarihsel sırasıyla, düzenli olarak araştır- macılann kullanımına sunmak, gazete- ciliğe hevesli gençleri, araştırmacılık alışkanlığıylamesleğekazandırmaya çahşmak amacıyla Ekim 1994'te Uğur MumcuAraşürmacı Gazetecilik Vakfî 'nı kurdular. Vakıf, Aralık 1995 'te amacı doğrulrusun- da etkinliklerini yaşama geçirmeye başla- dı. Şimdi genç gazetecileri araştırmacılığa yöneltmek, insanlann düşündüklerini yazı- ya doğru aktarmalannı sağlamak için yaz- ma seminerleri düzenliyor, başkentlile- I J C f UİARASr/RMACI "sanatsal, bilimseletkinliklerdebuluş- »%<*.* I M İ l ı -GAZETfCİtİK ITilJiilCUvAKfi yımlıyor. um:ag, sıradanlığın parçası olmayı reddeden her yaştan kişilere sunduğu edebiyat, felsefe, resim, si- nema etkinlikleri, çocuk projeleri ve çeşitli konular- da sağladığı hizmet içi eğitim olanaklarıyla bir kül- tür-sanat-eğitim merkezi olarak hizmet veriyor. Ay- nca, geçmişi ve günümüzü anlamak isteyenler için eşsizbirbaşvuru kaynağı olan Uğur Mumcu'nun bü- tün yapıtlannın ve yazılannın dışında, Mumcu ile il- gili yayınlar, gazetecilik mesleği ve toplumsal sorun- larla ilgili kimi derleme ve raporlan da kitaplaştıra- rak okura sunuluyor. Ec, , ş turantoplantılannyanısırakitaplarya- SITİM PROGRAMI Araştırmacı Gazetecilik Eğitim Programı, bası- nın karşı karşıya olduğu üç büyük tehlikeyi; terör, küreselleşen dünyada basın özgürlüğünün engellen- mesi ve tekelleşme olarak tanımlayan, bunun da ga- zetecinin bilgilendirme, halkın ise bilgilenme hak- kının engellenmesıne yol açtığını söyleyen Uğur Mumcu'nun gazetecilik anlayışını sürdürecek genç- leri basın mesleğine kazandırmak amacıyla düzen- lenmektedir. îlki 1995 yılında düzenlenen Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Eğitim Programı, Milli Eğitim Bakanlığı sertifikalı ve bursludur. 2004 yılına kadar bu programı 52 genç gazeteci başany- la tamamlamıştır. 2004 yılı itibariyle bu programı tamamlamış 22 gazeteci, yazılı ve görsel basında görev yapmaktadır. Uğur Mumcu'nun gazete ve dergilerde beş bini aşkın köşe yazısıyla, dizi yazılan söyleşileri yayım- lanmış, um:ag Yayın Bölümü, bunlann hepsini "Bü- tün Yapıtlan" ve "Bütün Yazılan" dizilerinde ki- taplaştırmıştır. Vakıf, Uğur Mumcu'nun gazeteci- lik anlayışını sürdürecek gençleri mesleğe kazan- dırmanın yanı sıra, kendinı ve dünyayı sorgulayan, sanatsal ve edebi duyarlıhk taşıyan, çağın dayattı- ğı sıradanlığa karşı duran bireylerin, aynı çatı altın- da bir araya gelerek bilgi, beceri ve duyarlılıklan- nı arttırabilmesi ve paylaşabilmesi amacıyla, Tür- kiye'de ilk kez hayata geçirilen çeşitli eğitim prog- ramları düzenlenmektedır. Sabih Kanadoğlu: Savcılardan belge ve fenir • Enıekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, faili meçhul cinayetlerden sonra hakh olarak yargıran hedef haline geldiğini belirterek "Oysa yargının konıımu gözardı ediliyor" dedi. Y argıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, faili meçhul cinayet- lerin siyasi ve ideolojik bağlantısı oldu- ğuna işaret ederek "Bu tür cinayetlerin oluşunıundan itibaren savcıhğın el koyduğu, yönlendirdiğitekbir vakagösteremezsmiz" de- di. Tüm faili meçhul cinayetlerde bir gız per- desinin varlığına dikkat çeken Kanadoğlu, "Hiçbirinde cumhuriyetsavcılannın etküı gö- rev yapbğı görülmenıiştir. Ya bilgiler saklanır ya da yelkilcr bölüşturüldüğü için koordinas- yon sorunu yaşamr" değerlendirmesini yap- tı. Faili meçhul cinayetlerle organize şekilde mücadele edilmesinin önemini vurgulayan Kanadoğlu, "Bukafaylaeskidende faili meç- hul vardı, yarın da olacakor" dedi. 'YARGI SÜÇLANIYOR' Faili meçhul cinayetlerden sonra "hakhola- rak yargının suçlandığına" dikkat çeken Sa- bih Kanadoğlu, "Ancak suç- lamadanönceyargınıniçin- de bulunduğu duruma baknıaklazım. Failimeç- hul dedigimiz olaylann, siyasi ve ideolojik bağlantıları vardır. Bu cinayetlerinoluşu- mundanitibaren sav- cıhğuı el koyduğu, yön- lendirdiği bir tek vaka gösteremezsiniz" dedi. BahriyeÜçok'tan Uğur Mumcu'ya, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı cina- yetlerine kadar ta- mamında bir giz perdesi- nin oldu- ğuna işa- ret eden Sabih Kanadoğlu, "Bunun çeşitli rivayeüeri vardır. Yabancı örgütlerin taşeronlan denir. Ama hiçbirindesavcnunetidn görevyapnğıgö- rüunemiştir. Ya bilgiler saklanır ya da yetki- ler bölüşturüldüğüiçin koordinasyon sağlana- maz" dedi. Başsavcılığı döneminde gündeme getirdi- ği Türkiye Cumhuriyet Başsavcılığı sistemi- nı anımsatan Kanadoğlu, "Bu tür suçlarla mücadelede koordinasyon sorunu yaşanıyor. Savcılrgın hazırlık soruşturmalaruutek elden yürütmeolanağıyok. Örgütlü suçlar,faili meç- hul dediğiniz, tek kişinin işlediği cinayet değil ki. Bu organize suçla böyle mücadele ederse- niz, bunlaryaşanır. Bu kafayla faili meçhuller eskiden de vardı, yann da olacakor" değer- lendirmesini yaptı. "ORGANÎZE MÜCAOELE Sabih Kanadoğlu, organize suçlarla ancak organize şekilde mücadele edilebileceğini vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Organize suçlarla nasılmücadeleettiğimiz ortada. DGM'ler kalduıldı. Sanki onlar ba- ğınısız ve her şeye hâkimmiş gibi düşünüldü. Oysa yalnızca isimleri kalklı. Ama yctki ola- rak değişen bir şey yok. İşi bölgelere böldü- ğünüz zaman olayın tümünü görme olanağı- nız yok. Failimeçhullerinçözümüorganizeedil- miş teşkilatın kurulmasıyla mümkündür.Bu olmadığı sürece tek tek her olaya bakarve on- dan sonra da 'Yargı nasıl halledemedi' de- nir. Bu haliyle zaten yargı çözemez, mümkün değiL Organizebir teşkilatolan TürkiyeCunı- huriyeti Başsavcılığı da ldmsenüı işine gelnıi- yor" dıye konuştu. Olaylan bütünüyle görebilecek ve soruş- turmanın koordinasyonunu sağlayacak bir başsavcılıkla sorunun çözülebileceğine dik- kat çeken Kanadoğlu, "Tekyolbaşsavcıhkta organize bir teşkilatın kumlmasıdır. Adalet Bakanlığı'nın etkisinden de tamamen kur- tarmak koşuluyla. Çünkü her şeyin başı ge- liyor,yargının, güçlü,etküıve bağimsızolnıa- sına bağlanıyor. Yargı, güçlü, etkiıı ve bağun- sız değilse hiçbir şey yapanıazsınız" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle