Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2005 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
'Biraz Düşünsek' Diyordu...
"... Gerçeklere, ancak bağnazlığın
yenildiği noktalarda ulaşılır. Ve akıl,
dogmatizmi yendiği noktada gücünü
kanıtlayıp çağdaşlaşır..."
Uğur Mumcu
"Tüfek lcat Oldu", "Çıkmaz Sokak",
"Devrimci ve Demokrat", "Sosyalizm
ve Bağımsızlık" vb.. vb...
Hangi birini saymalı? Ciltlerce ki-
tap, sayısızyazı, yüzlerce uyarı, bilgi,
deneyim, anlayış, beğeni... Hepsi ay-
nı kaynaktan, hepsi ulusallıkla çağ-
daşlığı, yurtseverlikle evrenselliği ku-
caklayan...
En doğru sözü Nadir Nadi söylemiş:
"Uğur Mumcu'nun Türk köşe ya-
zarlığına yepyeni bir hava getirdiğini
rahatlıkla söyleyebiliriz. Keskin bakış-
lı bir gözlemci, belgesel bireleştirici-
dir o... Güçlü hukuk mantığını, çok
kez ince bir mizah çizgisi ile çerçeve-
lediği için, yazıları ne denli ağır olsa
da, okura ferahlık verir. Uğur Mum-
cu'nun yazıları bugün günceldir. Bun-
lar, yarınki kuşaklar hesabına kuşku-
suz birer ibret alınması gereken tarih
dersi yerine geçecektir..."
Zaman, kuştan hafiftir. Bir esinti gi-
bi uçar gider. Geriye bir avuç toz mu
kalır? Anılar mı, anımsamalar mı? Ço-
ğu kez öyledir, yaşananlar çekip gider.
Insanlar da gider. Dostlar da gider mi?
Sizinle yaşarlar, siz yaşadıkça. Hep
yanınızda gibidirler. Mektuplar, yazılar,
şiirlerle...
Uğur Mumcu öldü mü, öldürüldü
mü? Yanıtı vermek kolay değil. Uğur
gibiler ne ölür, ne öldürülür! öyle can-
lıdırlar ki onlar! Kurşun, bomba, dina-
mit, bıçak işlemez. En sağlam birzırh
vardır üstlerinde. Savaşım, direniş, iyi-
den, güzelden, doğrudan yana; aklın,
inancın, hukukun silahları! Açsam te-
lefonu Ankara'da Uğur'la konuşaca-
ğım. öylesine yakın, öylesine günün
içinde...
llk yazılarını anımsıyorum. Avcıoğ-
lu'nun Devrim'inde çıkan yazılarıyla
dikkatimiçekmişti. Dahasonra 'Cum-
huriyet'te çıkan yazıları... Bir hukuk
adamıydı, bu yüzden başı dertleregir-
mişti, asistanlıktan neferliğe, hapısli-
ğe, acılara itilmişti... Gencecik bir hu-
kuk adamı.. 'Sakıncalı Piyade' kita-
bını okursanız, Uğur'un mizah duygu-
sunu yitirmeden, en katı karanlıkları bir
nükte, birtat havasıylayaşadığını, ya-
şattığını duyarsınız...
Her zaman aynı tadı taşıyan yazıla-
rıyla sizin yanınızda, belleğinizde, ya-
şantınızda...
On iki yıl geçmiş! Arabasına konan
birbombanın patlayışı, yıllarsüren in-
celeme, arama, hiçbir şey bulamama,
kendimizi aldatma..
Oysa o gün bu gün milletin kanını,
canını emenler hâlâ yaşıyorlar, çoğa-
lıyorlar! Meydan eskisinden daha boş!
Bir Uğur Mumcu yok ki, olamaz ki!
'Bilgi sahibi olmadan fikirsahibi' olan-
lar ise hâlâ her adım başında...
"Biraz Düşünsek" diyordu bir kita-
bının önsözünde; 'Biraz Düşünsek'.
En kötü yanımız budur. 'biraz düşün-
memek'.. Günümüzde yazılmış gibi
şu satırlar:
"Doğrusu ya, devlet devlet olmak-
tan çıkmış, uluslararası kredi piyasa-
larında, tümüyle hacz edilmiş birmal-
varlığına dönüşmüştür. Çok partili ha-
yata girdiğimiz günlerden bu yana,
şu demokrasi dediğimiz sistemi ni-
çin doğru dürüst çalıştıramamışız?
Niçin Türkiye bugün dış borçlarını
ödeyemez; petrolüne, yakıtına, ilacı-
na para bulamaz bir ülke haline düş-
müştür? Evet, neden?"
Düşünmemek, düşünmeyi sevme-
mek.. kolayca yalana, yanlışa inan-
mak! Birey olmayı, yurttaş olmayı bil-
memek!.. Uğur Mumcu 'Biraz düşü-
nün'diyor... BirderstirMumcu'nunki-
tapları... Her biri gerçeklerden, yaşam-
dan, bağımsız bir Türkiye özleminden
kaynaklanan birders...
hatemoglü1 9
ıtefc (J5,,
Palto
DSMANBEY (MERKEZ TOPTAN)
Samanyolu 18 Osmanbey
Tel: (0212) 225 62 00 Faks: (0212) 233 30 50
YTL 'den başlayan fıyatlarla
SUADİYE
Bağdat Caddesi Tel: (0216) 369 00 49
•^ENDİK OUTLET IKITRU OUTLET
Dumankaya Outlet Center Tel: (0216) 473 52 55 Turgut Özal Cad. No: 153 Tel: (0212) 549 40 56
İZMİT OUTLET CENTER
;
<0NVA M1 TEPE REAL
Tel: (02621 335 57 35 No: 45/46 Tel: (0332) 265 19 80
İZMİT OUTLET CENTER
Tel: (0262) 335 57 35
•;ONYA MASERA
Tel: (0332)241 61 15
ÇORLU ORION
Tel: (0282) 673 26 64
Ga2lpaşa Cad. No: 77 Tel: (0372) 252 17 98 Yakutlye Alışverlş Merkezl No:1 Tel: (0442) 233 22 23
EIAZİG
Gazl Cad. No: 31 -A Tel: (0424) 238 99 00 - 10 hcrtBalıkçılar Cad. Yıldızkaya işhanı Gazl Cad. No: 31 -A Tel: (0424) 238 99 00
No: 7 Tel: (0488) 213 38 07
?l'RSA SİİRT
Aliıparmak Cad. No: 44 Tel: (0224) 223 41 40 Güres Cad. No: 21 Tel: (0484) 224 00 43
MOSKOVA
ARKADIA AVM Sredniy Ovchlnnlkovskly Tel: + 7(095) 775 30 24,
CHP...
Saptanan koşullarda, sayın delegelerin, partinin kuruluş
ilkelerine yönelik davranmalan ve parti üst düzey
yönetiminin militanlan olduklan izlenimini silmeleri için,
gerçekleri etki altmda kalmadan değerlendirerek oy
vermeleri tüm sosyal demokratlann yeniden birleşebilmeleri
için tek umut gibi görünmektedir.
Prof. Dr. Abidin KUMBASAR
• • lkemizin kurtuluşunun
U
ve Cumhuriyetin ku-
ruluşunun önderi olan
Mustafa Kemal Ata-
türk'ün, "CHP halkı-
nuza siyasal eğitim vermekiçin bir
okulolacaktır" tümcesiyle nitele-
diği ilk siyasal partimiz, Atatürk'ün
ölümünden sonra gelen yönetim-
ler tarafından sürekli yozlaştınla-
rak bugünlere gelinmiştir.
Partinin devrimci niteliklerin-
den saparak parti kodamanlannın
yörüngesine girmesi ve karşıdev-
rimci akımlar 1946 seçimlerinden
sonra yönetime gelen CHP hükü-
metiyle başladı. Büyük eğitimci
HasanÂli Yücel'in Milli Eğitim Ba-
kanlığf ndan ayrılmak zorunda
kalması, Köy Enstitüleri'nin yoz-
laştınlması ve eğitim birliğinden
sapmalar bu dönemde gerçekleş-
ti. Demokrat Parti'nin 1950 se-
çimlerinde yönetime gelmesinden
sonraki ilk uygulamalarından olan
ezanın Arapca okunması yasasına
bile CHP'liler olumlu yönde oy
verdiler.
Muhalefet yıllannda CHP, kuru-
luş ilkelerine yönelerek devrimci
kadrolan güçlendirmek yerine, ik-
tidarla karşıdevrimcilik yanşma-
sına girdi. Hiçbir zaman alamadı-
ğı ve alamayacağı tutucu çevrele-
rin oylannın peşinde koşarken Ata-
türk Devrimleri'nin gerçek savu-
nucularının güvenini ve oylarını
sürekli olarak kaybetti.
Atatürk gençliği ve Türk Ordu-
su'nun gerçekleştirdiği 27 Mayıs
1960 Devrimi CHP için özbenli-
ğine dönebilme olanağını sağla-
yabilecekken, partinin üst düzey so-
rumluları, "Biz bu hareketin ne
içinde ne de dışındayız" gibi an-
lamsız bir tutumla umut kırıkhğı
ve güvensizlik yarattılar.
Daha sonraki yıllann CHP yö-
netimleri de iktidara gelebilmek
için çağdaş, sosyal, ekonomik dü-
şünce akımlarını tartışarak ulusu-
muzu aydınlatıp bilinçlendirmek
yerine, iktidardaki tutucu parti gi-
bi, dış sömürücülerin daha fazla
desteğini sağlayabilmek ve inanç
sömürüsüne daha fazla göz yum-
mak çabasrna yöneldiler. Yurtse-
ver sosyalistlerin, gene tutucu ik-
tidar tarafından vatan hainliği ile
suçlanmalanna ve kıyıma uğra-
malarına en azından göz yumdu-
lar.
Devrimci 1961 Anayasası'nın
sağladığı olanaklarlaparlamento-
ya giren çağdaş sosyalist nitelikli
TlP'in temsilcilerinin tekrar seçi-
lememesi için yönetimdeki karşı-
devrimci parti ile birlikte seçim
yasasını değiştirdiler. CHP yöne-
ticileri, tutucu iktidarla yurtsever
sosyalistleri kıyıma uğratırken gös-
terdikleri birlikteliği yurt sorunla-
rının çözümünde ve kargaşa için-
de olan ülkede cumhurbaşkanı se-
çiminde gösteremeyerek 1980kar-
maşasına ortam hazırladılar. Sos-
yalistlerin kıyıma uğratıldığı gün-
lerde CHP sorumluları, o yıllann
karanlığa yönelik yönetimlerine
güç birliği içinde karşı çıkmak ye-
rine, sosyal demokratlan bölen ki-
şisel tutkuların etkisinden kurtu-
lamadılar. Sosyal demokrat saf-
lardaki bölünmeleri doğal olarak
izleyen seçim yenilgileri, yozlaş-
mayı yoğunlaştırdı ve partideki
gerçek sosyalist aydınlann dışlan-
masıyla da CHP, bencil hizipçile-
rin kişisel siyasal tutkularını uygu-
lama topluluğu haline dönüştü.
CHP'nin ilkelerinin simgesi olan
"Altiok"u, aile büyüklerinin hatı-
ra fotoğrafı olarak niteleyen ge-
nel başkanının kurultaya, revü yıl-
dızlanna özenerek, gökten konfe-
ti yağmuru altında geldiği bir par-
tiden de halkın oylarını alabilme-
si zaten beklenemezdi. Partinin il-
kelerinden ödün verme ve sosyal
demokrasi çizgisinden sapmalar
hep devam etti. Son genel seçim-
lere girerken, doğaüstü güçler kar-
şısında kulların sefalette eşitliği-
ni ve yazgıya boyun eğmesini öne-
ren Anadolu evliyalannm öğütle-
ri, genel başkanın kendisine öz-
gü, gerçeklikten uzak yorumuyla
"Anadolu Solu" diye nitelenerek
partinin ilkesi haline getirildi. Yü-
ce Atatürk'ün oturduğu koltuk di-
ye nitelenen genel başkanlık ma-
kamına, gerçekliği tartışmah şeyh
öğütleri yüceltilerek benimsenip
çerçeve içinde asıldı. Din hoca-
sıyla el ele girişilen seçim kampan-
yası sonucunda, sosyal demokrat
oylar, en elverişsiz koşullarda,
Halkçı Parti'nin aldığı oylann bi-
le çok gerisine düştü. Seçimler ön-
cesinde parti yönetimince özeni-
lerek seçilen ve sıfır kilometrede
"Mercedes" olarak nitelenen aday-
lar beklenenin çok gerisinde kalan
bir oranda oy alabildiler.
Parlamentoya giren CHP üye-
leri etkin ve güvenilir bir muhale-
fet örneği sergileyemedi. Emekçi
kurumlar, sivil toplum örgütleri,
medya kuruluşlan ve hepsinden
daha önemli olarak halkla bütün-
leşme sağlanamadığı için kopma-
lar daha da ivme kazandı. Parti
içinde gelişen özeleştirel tartışma-
lar "Kavgalı eve kız vermezler",
"Aile sorunlan kahvelerde konu-
şulmaz" gibi sokak deyimi teker-
lemelerle savuşturulmaya çalışıl-
dı. Son genel seçimlerin yapıldı-
ğı 2002 Kasım ayından iki yıldan
fazla zaman sonra yapılan ve yak-
laşık 2 milyon yeni seçmenin ka-
tıldığı sonyerel seçimlerde, hiçbir
oy artışı sağlanamadığı gibi genel
başkanın kendi seçim çevresinde
bile başansız kalındı. Sosyal de-
mokrat olduğu savında bulunan
bir parti, emekçilerden, ezilenler-
den sosyal adalet isteyen kesimler-
den ilgi görememesinin eleştirisi-
ni yapacakken, parti yetkilileri var-
sıl birkaç yörede oy almış ohnak-
la övündüler.
Sayın genel başkan seçim so-
nuçlarını değerlendirirken ne artan
yeni seçmen sayısına, ne de kay-
bedilen önemli seçim yörelerine de-
ğindi. Genel başkan yenilgiyi mas-
kelemek için gerçekliği eski deyim-
le kendinden menkul, birkural ko-
yarak, "Muhalefette olan partinin
oylanna yüzde 10 eklemek gere-
ldr" vecizesini siyasal yaşantımı-
za sunmak yoluyla olayları sap-
tırmaya çalıştı. Parti içinden gelen
eleştiriler ve kopmalar olasılığı so-
nucunda gerçekleştirilen son ola-
ğanüstü kurultay, halk kitlelerinin
tepkisinden jandarma yardımıyla
korunarak, başkentin 25 km. dışın-
da yapılabildi. Olumlu adımlar
atılması beklenirken genel başkan
değişimini olanakdışı kılan antide-
mokratik tüzük değişiklikleri ger-
çekleştirildi.Olayıeleştirenlerça-
pulcular olarak nitelendirildiler.
Genel başkan Irak işgali önce-
sinde TBMM'de alınan ortak ha-
rekâtı dışlama kararını kendi ba-
şarısı saymakta ve bunu her or-
tamda dile getirerek övünmekte-
dir. Gerçekte ise böyle bir kararın
çıkmasının nedenleri, Kürt köken-
li AKP milletvekillerinin Irak'ta-
ki soydaşlarına zarar gelmemesi dü-
şüncesiyle hareket etmeleri ve dav-
ranışlan dinsel duygularla yönle-
nen AKP üyelerinin de Müslüman
Müslümanla savaşmaz düşünce-
siyle partilerinin yönetiminin öne-
rilerinin aksi yönünde oy kullan-
malarıdır. Eğer sayın genel baş-
kanın dediği gibi kendisinin kişi-
sel ve partisinin kurumsal bir et-
kinliği olsaydı, "Cumhuriyetilke-
leri"ne uygunluğu tartışmah olan
yasalann tümünde aynı başarıyı
gösterebilmeleri gerekirdi.
Olayların özetlenen akışı içinde
gelinen sonuç, sayın genel başka-
nın konuşmalannda sıkhkla görü-
len amiyane bir deyimle niteledi-
ği gibi, cerahatlenme ve yozlaşma-
dır. Cözümse, inatlaşma ve tiran-
lığa yönelmekle değil, ancak de-
mokratik yollardan partinin öz il-
kelerine uygun değişimlerin ger-
çekleştirilmesi ve halk kitleleri-
nin güveninin yeniden kazanılma-
sıyla gerçekleşebilir.
Siyasal tarih, toplumdan uzak-
laşan siyasal yönetimlerin kaba
güce, despotluğa ve karşıtlarını
karalama yöntemlerini kullanma-
ya yönelmelerinin örnekleriyle do-
ludur. Bunun yanında, siyasal ta-
rihin her çağda görülen bir gerçe-
ğınin de, "Halktan kopan, halkı
dışlayan yönetimler varlıklarını
sürdüremezler" özdeyişi olduğu-
nu unutmamak gerekir.
Cumhuriyet ilkelerinin ödün ver-
meyen savunucusu olması gere-
ken CHP'deki olumsuz değişimler,
tüm yurtsever aydınlan derinden
yaralamakta, emekçi halk kitlele-
rini umutsuzluğa düşürmektedir.
Yapılacak olan olağanüstü kurul-
tayın bir dönüm noktası ve gele-
cek günler için umut kaynağı ola-
bilmesi, ancak delegelerin sağdu-
yulu oylan sonucunda gerçekleşe-
bilir.
Olağanüstü kurultaym sonuçla-
rına göre CHP, ya kuruluş ilkele-
rini yeniden sahiplenerek güçlene-
bilir ya da giderek erimekte olan
varlığı tümden sona erebilir.
Son yıllann CHP yönetimleri, ye-
teneksiz yandaşlann korunup, par-
tideki değerlerin özenle dışlanma-
sına neden olduğundan bugünler-
de seçenek yoksunluğu yaşanmak-
tadır. Gene de ilkelerinden sap-
mayan değerli üyelerin var oldu-
ğuna ve partiye sahip çıkacakları-
na inanmak gerekir.
Saptanan koşullarda, sayın de-
legelerin, partinin kuruluş ilkele-
rine yönelik davranmalan ve par-
ti üst düzey yönetiminin militan-
lan olduklan izlenimini silmeleri
için, gerçekleri etki altında kal-
madan değerlendirerek oy verme-
leri tüm sosyal demokratlann ye-
niden birleşebilmeleri için tek umut
gibi görünmektedir.
Elden Giden Laiklik...
Nlirettİn K A R S U 75. ve 16. Dönem CHP Erzincan Milletvekili
A
ntalya'da Dinler Bahçesi
açan, Cami-Kilise-Hav-
ra'yı bir araya getiren ve
bunu bir hoşgörü işareti olarak
göstermek isteyen Başbakan, böy-
lece AB'ye de ne boyutta bir de-
mokrat olduğunu göstermek iste-
di. Ama, bu ülkenin temel öğesi
olan ve hiçbir zaman ülkeye iha-
net içinde olmamış Alevilerin
(Türkmen, Bektaşi) Orta Asya'dan
töreleri ile birlikte getirdikleri (ta-
pınım ve kültür merkezleri) Ce-
mevlerini de bir türlü içine sindi-
remedi.
Koyu Sünni ve Şii taassubunun
ve sonra da Diyanet' in egemen ka-
tı kurallannın karşısında hep ezil-
miş olan, ibadetlerini yüzyıllarca
açıktan yapamayan, baskılarla kar-
şılaşan Alevilerin inançlanyla hiç
ilgilenmeyen 'Demokrat Sol'un li-
derlerinden beklenmedik bir ses:
Din elden gidiyor!
Dinsel tutuculuğun bilimi bastır-
dığı, koyu inancın usu susturduğu
ve dogmanın tüm yaşamımıza ege-
men olduğu, Atatürk ilke ve dev-
rimlerinin bir bir yozlaştınldığı bu
dönemde; bir zamanlar sol görüş-
lülerin, sosyal demokratlann, top-
rak işleyen-su kullananlann, yok-
sul ve ezilenlerin başlanna taç et-
tikleri; liderimiz diye, kurtarıcı-
mız diye yıllarca peşinden gittik-
leri Ecevit'lerden 'Din elden gidi-
yor' feryadı gelince herkes güldü,
ben de şaştım.
Belleğimle bir süre dalaştık. Geç-
mişi anımsayınca bunda çok da şa-
şılacak bir şey olmadığını düşün-
düm. En güçlü evrelerinde, kendi-
lerine yönelttiğim (ve bazılannca
'deüce' diye bile nitelendirilen) eleş-
tirilerimde ne kadar haklıymışım..
Sayın Ecevit, FethuDahGülen'in
okulları karşıdevrimcilerin kale-
leri olduğu halde, bunların yarar-
lanndan söz ediyordu. Adeta, Fet-
hullah ile Laiklik arasına sıkışmış
bir konumda görünüyordu. Geri-
ye gidiyonım; Corum, Maraş, Sı-
vas katliamlannda fazlaca tepkili
olmayan, Cemevlerini ağzına bile
almayan Ecevitler, Sünni inançlı din
konusunda oldukça duyarlı(!) ol-
duklannı yine kanıtladılar. (Sanı-
rım, geçmişleri yine de ümmet ol-
\
malarına engeldir.)
Merak etmeyin Rahşan Hanım,
elden giden din değil. Elden giden
Laiklik, elden giden Atatürk îlke-
leri ve Devrimleri, elden giden va-
roşlardaki insanlar, topraksız, su-
suz köylü, dağa taşa Ecevit yazan
gençler. elden giden ramazan ça-
dırları önünde bekleyen yoksul in-
sanlanmız!
Elden gitmekte olan da ülke bü-
tünlüğü ve ulus birliğidir.
Daha sayayım mı? Elden giden
İsmetPaşa'dan aldığınız ve sonun-
da Kenan Evren'in de yardımıyla
böldüğünüz CHP'dir.
Bu kadar güçlü bir din elden gi-
der mi? Giden yoksul-güçsüz-kim-
sesiz Anadolu insanı. Imam hatip-
li imamların kurduğu kabineye sa-
hip bir ülkede din elden gider mi?
Cumhuriyet hükümetlerinin hiç-
birinde bu kadar din adamı gördü-
nüz mü?
Atatürk İlke ve Devrimleri kar-
şıtlan! Laik Cumhuriyet karşıtla-
n! İnançlarla, dinle fazla oynama-
yın ve şunu herkesin bilmesinde ya-
rar var: Atatürk'ün ölüsü dirisin-
den daha etkili, daha tehlikelidir.
Benden söylemesi..
PENCERE
Hayyam'ın Şiirinde
Uğun Mumcu..
Yıllar geçtikçe Uğur'u daha büyük özlemle anı-
yoruz; parasal egemenliğin at oynattığı basın dün-
yasında patron tetikçiliği gazeteci kimliğini boğar-
ken Mumcu'nun değeri daha çok ışıyor...
Uğur'u yitireli 12 yıl oldu..
Hayyam ne diyor:
"Bu dünyaya geldik de ne anladık, ne gördük?
Yaşamak umudunun çiçeği hani nerde?
Bu ateşte bir hayli iyi insan yandı,
kül oldu gitti bir hayli iyi insan.
Birparça duman hani yok mu,
birparça duman?
•
Uğur'u bu yıl Hayyam şiiriyle anmak istedim...
Çoğumuzun aklında Ömer Hayyam aşk, şarap,
meyhane, şairi gibi kalmıştır; ama, öyle değil...
"Bir sürü ite kopuğa kulluk
daha ne kadar sürecek?
Konma ordan oraya sinek gibi,
kimseye eyvallah etme,
Yeter iki günde bir somun ekmek.
Iç yüreğinin kanını,
ellerin aşını yeme."
Cumhuriyet'teki Uğur'un 'Gözlem' köşesineya-
kışan bu şiiri; yazarımızın ölüm yıldönümünde, iki
dizenin altını bir kez daha çizerek vurgulayalım:
"Bir sürü ite kopuğa kulluk
daha ne kadar sürecek?"
•
Uğur tüm yaşamında devrimci kişiliğiyle gerçek-
leri aydınlatmak için çalışmıştı...
"Güneşi balçıkla gel de sıva.
Gizli türküleri gel de söyle.
Bir güzel inci çıkardı akıl,
düşüncemin denizinden,
Sıkıysa gel de del."
Hayyam'ın şiiriyle Uğur'un gazeteciliği sanki öz-
deşleşiyor, bütünleşiyor.
•
Insanlığın özlemleri gerçekte birdir; daha iyi, gü-
zel, hakça bir düzene doğru yürüyüş, aklı olanın
pusulasıdır.
Hayyam diyor ki:
"İyi bir düzen olsaydı dünyada,
doğru tartılsaydı insan onuru,
dünya, sevilen dünya olurdu.
Erdemli insanlar kalmazdı bir köşede."
Uğur 20'nci yüzyılda yaşadı, Hayyam 11'inci
yüzyılda!..
Şair ne bilsin 9 yüzyıl sonra Türkiye'de gözünü
budaktan sakınmayan bir gazeteci, ömer Hay-
yam'ın dizelerini kendisine yaşam pusulası yapa-
cak:
"Bu dünyadan mı korkar sanırsınız beni,
ölmekten mi korkar sanırsınız,
canımın, bırakıp bedenimi, gitmesinden mi?
Ölüm gelmiş gelmemiş, umurumda değil,
Yolumu kesen, insanca yaşayamamak"
•
Insanlığın serüveninde kimi zaman gazeteciler,
şairler, yazarların düşünceleri aynı teknenin hamu-
runda farkına bile varmadan yoğurulurlar; Uğur'u
anmak için düşünürken içgüdünüzle ömer Hay-
yam'ayönelirsiniz; ben de bu kez, sezgisel bireği-
limle, A. Kadir'in çevirilerine yöneldim. Sezgim
boşa çıkmadı; Hayyam'ın şiirinde Uğur'un yaşam
rotasını saptayan dizeler zengin mi zengin...
Hayyam'ın "Uğurlar Olsun" adındaki şu şiirini
okuyalım:
"Ozgürlük yoluna girmezsen,
bu yolda koşmazsan vargücünle,
yıkamazsan yüzünü kanında yüreğinin,
yarın avucunu yalarsın.
Er dediğin kendini yok bilmedi mi,
cayır, cayır yanmadı mı yürek dediğin,
hadi öyleyse, uğurlar olsun."
•
Uğur Mumcu hem kendi yüreğini koydu bu da-
vaya, hem hepimizin yüreğini yaktı gitti...
Helal olsun!..
BASIN TOPLANTISINA DAVET
29 Ocak 2005 günü CHP olağanüstü kurultaya
giderken Değişim, Yenileşme, Parti jçj demokrasi
ve Iktidar taleplerini göz ardı ederek, Istanbul ll
Başkanlığı'nın bizleri ifade etmeyen ve delegelerin
gerçek talep ve tercihlerini belirtmeyen
açıklamalarını ibret ve hayretle izlemekteyiz.
Istanbul örgütünün ve kurultay delegelerinin
partimize ve ülkemize yönelik önerilerini, Istanbul
delegelerinin çoğunluğunun değişim taleplerini
basına ve kamuoyuna açıklamak üzere sizleri
basın açıklamamıza ve
toplantımıza davet ediyoruz.
ISTANBUL KURULTAY DELEGELERI
HAZıRLıK KOMITESI
Hasan UZUNYAYLA IbrahımASLAN Muammer AYVALI
Tuzla llçe Başkanı Maltepe llçe Başkanı Sultanbeyli llçe Başkanı
Kurultay Delgesi Kurultay Delegesi Kurultay Delgesi
Yer :TAX1MHILLOTEL
Tarih : 25 Ocak 2005 SALI
Saat : 11.00
12. ADALET VE DEMOKRASİ HAFTASI
BUGÜN
25 OCAK 2005 SALI
Yer Çankaya Beledıyesı Çağdaş Sanatlar Morkezi
Kennedy Caddesi No.4 Kavaklıdere
Belgesel Fllm Gösterlmi - Savaşla Başbaşa
(Danıelle Arbid/Fransa/1999)
Saat 12.00
Düzenleyenler BSB Sinema Eserleri Meslek Birliği, Uğur Mumcu
Araştırmacı Gazetecılik Vakfı
Açıkoturum - Türkiye AB İlişklleri - Tam Bağımsızlık,
Karşılıklı Bağımlılık
Konuşmacılar • Alı SİRMEN, Fıkret BİLA, Berhan ŞİMŞEK
Saat 17.30
Duzenleyen ' Deneme Lisesı Mezunları Derneğı
Barış ve Ozgürlük Ştlrleri - Müzlk Dlnletlsl
Yöneten Gökhan CENGİZHAN
Katıhmcılar- Özcan ÖZTÜRK, Selamı KARABULUT, Ö. EDİZ,
Abdulkadır PAKSOY. Arzu K. AYÇİÇEK, Kenan Mümtaz AKIŞIK,
Alı Rıza KARS, Özgür OVACIK, Mehmet MADEN, Cansu FIRINCI,
Umit SARIASLAN
Saat' 20.00
Duzenleyen • Edebıyatçılar Derneğı
ETKİNLİKLERİMİZ ÜCRETSİZDİR.