Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25OCAK2005SALI CUMHURİYET SAYFA
17
KartaVa "oraya
kon ya, buraya
kon ya" derken;
Konya oldu!
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denlzsom.com Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
-Kurban derilerini
tarikatlar toplamış...
"Devlet adına!"
İktidar
Erol Işisağ: "Beş
AKP milletveki-
linden biri sanık-
mış. 8 milyon olan sabı-
kalı, ülke nüfusunun
10'da biri ediyormuş.
Bu seçim sistemine gö-
re, sabıkatıların oyunu
alan tek başına iktidar
olurl"
Keklik
Anıl Öçal: "AKP'nin
kıymetini bilelim.
AKP sayesinde Bush,
Türkiye'den önce Iran'a
saldırmaktan söz ediyor.
Çantada keklik hesabı!"
ilkent Üniversitesi muhasebe bölüm başka-
nı Nermin Fenmen'in oğlu Şeref, ilk ve or-
taöğrenimini Birleşmiş Milletler'in, gençler
arasında ülkelerin kardeşliğini ve dünya ba-
rışı kavramlarının yaygınlaşmasını amaçlayan "The
Hague International Model United Nations-THI-
MUN" programını uygulayan birokuldatamamlıyor.
Şeref, lise birinci sınıftan itibaren THIMUN etkin-
liklerinde yer alıyor ve lise son sınıfta THIMUN or-
ganizatör yardımcılığı görevine başvuruyor. Dünya
çapında pek az öğrencinin kabul edildiği bu göreve
kabul ediliyor.
Şeref, görevindeki başarısı nedeniyle THI-
MUN'den liseyi bitirdikten sonra organizatör olarak
devam etmesi teklifi alıyor ve o yıl, dünya barışına
katkılarından dolayı Avrupa Uluslararası Okullar Ku-
rulu'nun "Uluslararası Anlayış ödülü"nü kazanıyor.
Şeref, üniversite eğitimi için KanadaToronto'ya gi-
diyor. Üniversitedeki bölüm başkanından izin alarak
Şeref
THIMUN'daki çalışmalarına devam ediyor; heryıl o-
cak ayı içinde Hollanda'daki toplantılara katılıyor.
THIMUN Bilişim Altyapısı Başkan Yardımcılığına ve
ardından Bilişim Altyapısı Başkanlığına seçiliyor. İlk
kez bir Türk genci bu göreve getiriliyor. Şeref, rad-
yodan internet sayfalarına kadar THIMUN'nin bilişim
ve elektronik altyapısının sorumluluğun üstleniyor.
Bu yılın ocak ayında Şeref, THIMUN'nin resmi gö-
revlendirme yazısı ile ve tüm masrafları THIMUN ta-
rafından karşılanmak Amsterdam'daki toplantıya
davet ediliyor.
Şeref, resmi belgelerle Toronto'daki Hollanda
Konsolosluğu'ndan vizesini alıyor ve 19 Ocak'ta To-
ronto'dan Amsterdam'a hareket ediyor.
Amsterdam Havaalanı'nda polise, ay-yıldızlı pa-
saportunu uzatıyor. Hollanda polisi, Türkiye Cum-
huriyeti pasaportunu görünce irkiliyor!
Şeref, üç polis tarafından sorgu odasına alınıyor;
dört saate yakın "Avrupa Birliği kriterlerine uygun"
bir şekilde hakaret, küfür ve psikolojik işkence gö-
rüyor.
Polislerin sorularına verdiği yanıtlarçarpıtılıyor, so-
rulara yeterli yanıt vermediği iddia ediliyor. 22 yaşın-
daki Şeref, Ingilizceye hâkimiyeti ve kendine güve-
ni sayesinde dört saatin sonunda salıveriliyor. Şe-
ref, salıverilme gerekçesini öğrenince bir kat daha
üzülüyor: Son altı ay içinde Türkiye'ye giriş yapma-
dığı anlaşıldığından...
Şeref, Hollanda polisinin elinden kurtulduktan
sonra dünya gençliğini barış yolunda buluşturan et-
kinlikteki görevinin başına geçiyor.
Türkiye'yi yönetenler ise Şeref'in başarılarından ve
başına gelenlerden habersiz, Avrupa Birliği'nin ka-
pısında bağdaş kurmuş oturuyor!
Odiil
Hamza Saykan:
"Ankara Büyük-
şehir Belediyesi,
Ankaralılara 'büyük bir
fırsat' tanıyor. 31 Ocak'a
kadar su faturası borçla-
rını ödeyenlerin cezaları
kaldırılıyor. Böylece ay-
larca hatta yıllarca bor-
cunu ödemeyenler ödül-
lendirilirken su faturasını
zamanında ödeyenler de
cezalandırılıyor."
fYenilik
Akif Kökçe: "Avrupa ülke-
lerinin artık sömürgeleri
yok, sömürge ülkeleri ye-
rine 'aday' ülkeleri var!"
SESSÎZSEDASIZO) İlahi Bush ve öteki dünyanın insanları
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ge-
orge W. Bush, yeni başkanlık dönemi için
krallar gibi yemin ederken yaptığı konuş-
mada, özgürlüğü savunmak için yıldızla-
rın ötesinden talimat aldığını söylüyor. ila-
hi Bush mu yoksa ilah Bush mu!
Dünyanın işi gerçekten zor.
Adam resmen "iyi saatte olsunlar"a
karışmış. özgürlüğü savunmayı da ken-
di ülkesiyle sınırlamıyor; kendini bütün
dünyanın özgürlüğünden sorumlu tutuyor.
Kendinde, dünya ötesinden aldığı talimat-
larla dünyayı yönetme yetkisi buluyor.
Irak'a saldırmasının gerekçesi soruldu-
ğunda "Uranüs taraflarından mesaj gel-
mişti" derse hiç şaşmayın. Yarın, Iran'a
saldırmaya kalktığında "Plüton'un arka-
sındaki yıldızdan talimat aldım" diyebilir...
Halk arasındaki deyimle, adam kafayı ye-
miş! Dünyanın selameti için Bush'un, Be-
yaz Saray'dan alınıp hemen bir akıl ve ruh
sağlığı hastanesine yatırılması gerekiyor
ama mümkün değil.
Çevresinde koruma duvarı var.
Koruma görevlileri de büyük bir olasılık-
la "Kaptan Kirk ve arkadaşlan" olmalı!
Fakat işin en vahim tarafı Bush, "özgür-
lüğü savunmak için yıldızların ötesinden
çağrı aldık ve Amerika her zaman bu
davaya sadık kalacaktır" derken, Ame-
rikalılar da sessiz kalarak yıldızların öte-
sini onaylıyor. Amerikalıların dünya so-
runlarına duyarsızlığı bilinirdi ama öteki
dünyada yaşadıkları kimsenin aklına gel-
memişti. Bush gibi bir adamın yeniden
başkanlığa nasıl seçildiği şimdi daha iyi
anlaşılıyor!
Yüksek Yerilim Hattı
Gazetecilik zaten daha önce
ucuzlamıştı; şimdi sıra gazetelerde!
erdincutkui" yahoo.com
Yargıtay Kararı, Toplunııın
Yaşanabilirliğindeıı Yana!
TÜRKSEN BAŞER
KAFAOGLU
20 Temmuz 2001 'de Tabip
Odası'nın 1287 sayılı basın
açıklamasında; elektromag-
netik alanların, sağlık, sinir sis-
temi, nöroendokrin, kalp ve
damar sistemi, kan paramet-
releri, bağışıklık sistemi üze-
rinde etkili olduğunu belirtmiş
ve insan sağlığı ile ilgili risk ta-
şıyan, henüztartışmalıdurum-
daki teknolojilerin, kişiler üze-
rinde yaratacağı kuşku ve psi-
kolojik bozulmaların da hiçbir
şekilde azımsanmaması ge-
rektiğini ortaya koymuştur.ln-
sanların pek çoğu kuşkulu,
sağlıksız.
Dünyadaki tartışmalar, söz-
leşmeler, belgelerve sağlık sa-
vaşımları da dikkate alınırsa,
durum gerçekten de her ülke-
nin üzerinde titizlikle durması
gereken boyutlarda. Bu da
devletlerin görevidir.
Ancak bu durum ülkelere gi-
ren teknolojilerin denetimsizli-
ği ve ülke yöneticilerinin ön-
celikli seçimleri nedeni ilefark-
lılaşabilmekte. "Sağlıklı olun-
masa da olunur, önce para"
tercihli yönetimlerce, bu işin
tek taraflı sözleşmelerle yürü-
tüldüğünü; çaresiz ve mağdur
yurttaşları koruyan, genel bir
belirleyicilik olmadığını hep
birlikte görebiliyoruz.
Parası olmayanlar için yasal
yollar bile çok uzaklardadır.
Yani onların yurttaş olarak ya-
şanabilirlikleri adına yapabile-
cekleri hiçbir şey yoktur.
Ülkemizde de ne yazık ki tek-
noloji yönetimi, işte böyle geli-
şiyor. Damarlarımıza beynimi-
ze, kalbimize kadar ağ atan baz
istasyonları ve cep telefonları-
nın ülkemize girişi de böyle. Ta-
bii bazıları için, ölüm nedenleri
olan ufak, şirin ve pahalı bir
aletle "alo deme keyfini son
nefeslerinde çıkarabilmek" ya
da denetimsizlik perdesine bü-
rünmüş özel kârcıların dayanıl-
maz reklamları ön ve öz seçim
olabilir. Ama bize göre, toplum
sağlığının ve yaşanabilirliğin
yolları bunlar değildir.
Her ülke kendi teknoloji gir-
di ve denetim yeterliliğine gö-
re, elektromagnetik alan etki-
leri ile ilgili yerini toplum sağlı-
ğı açısından belirlemeli, ona
göre limit değerlerini sapta-
malıdır. Bu durumların eşit öl-
çülerde tartışılıp sorgulanama-
dığı, her bulduğunu para açı-
sından değerlendiren ülkeler-
de; risk payı göz önünde bu-
lundurularak, örneğin Salz-
burg Konferansı'nda kabul
edilen en düşük limit esas alın-
malıdır ya da daha düşüğü.
Yapılması gereken; toplu-
mun önce sığlığına sahip çık-
ma bilincine ulaşması, seçici
olması, yaşanabilirliliğine ya-
pılan dayatma ve başıbozuk-
luğu sorgulayıp vatandaşlık
haklarını kullanabilmeyollarını
aramasıdır.
Ülkemizde de artık bu hu-
susta sayısız sorgulama ve
açılan dava var. Örneğin son
olarak verebileceğimiz; "Baz
istasyonlarının, cep telefonla-
rının kullanımı için zorunlu ol-
duğu, kamuya hizmet ver-
mekle birlikte yararlı bir hiz-
metin karşılığı olarak birinsa-
nın ölümünün uygun bir so-
nuç olarak kabul edilemeye-
ceği hükmüne; ayrıca baz is-
tasyonlarının yönetmeliklere
uygun çalışsa dahi (ki bu ko-
nuda denetim yok) zarar ver-
diği takdirde, zarar verenin
sorumluluktan kurtulamaya-
cağını, insanları psikolojik ola-
rak etkilediği takdirde yaşam
kalitesini düşürdüğünden kal-
dırılması gerektiği" sonucuna
varmış olan Yargıtay 4. Hukuk
Dairesi'nin baz istasyonları ile
ilgili 2004/971 sayılı kararı,
önemli bir adımdır.
Ancak söz konusu saygıde-
ğer karar, yasa koyucular tara-
fından toplumsal yaşanabilir-
lik haklarını ön plana alan, ön-
lem alıcı, denetimli bir yasa
olarak yeniden ele alınmalı, ül-
ke şartlarımıza göre Tabip
Odası, Baro gibi kuruluşların
raporları ve mağdurların gö-
rüşleri, göz önüne alınarak,
yurttaşlar tarafından rahatça
izlenebilen yeni bir yasal dü-
zenleme yoluna gidilmeli ve
yasalaştırılmalıdır.
ÇtZGtLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciuı mynet.com
H A R B İ SEMÎH POROY semihporoy(n yahoo.com
4YNI ffî\ BiZİM
'eaıefc cmti
.VAPlVoP».
T
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BI hayatepik" mynet.com
DÜN:
SAVAŞMAYA
ASKER
tSTtYOR!..
BUGUN:
SAVAŞMAYA
ASKER
BULAMIYOR
OTOBÜSTEKtLER KEMAL URGENÇ kjırgenc&yahoo.com
p
n\, zcımeffı'/l Itof
CumhuriYet TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 25 Ocak www.tnumlas-arikan.cotn
kitap kulübü"
M. EMÎN DEĞER
"
BtR CUMHURtYET
DÜŞMANININ
PORTRESI
Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocagı Cad. No:39/41
(34334) Cagaloğlu-Istanbul Tel:(0212) 514 01 96
yOKSULLUKIÇİNDEKİ BÜYÜK YETENEK
49ZO'l>E BUGÜN, ÜNLÜ İTALYAH (ZESSAMI VE YOUm-
CUSU AMEOEO MODIGLIAHI (MOCM.YANİ), 36 YAŞ/H-
DA PARİS'TE ÖLDÜ. MOOEHN SANATIN £fj ILĞİ ÇEKİ-
CÎ YETEMEKLEftİSJDEN B'lRİ OLAM MODIGLIAMI/ 2O
YAŞLARtNDA, PARİS'E GİTMİŞrf. ASIL SANAT 6EÜŞİ-
MİMİ, SON i4 YILINI GEÇİRDİĞİ PARİS'7E GÖSTEHEN
SAKIATÇI,8UNA KAR$M OAİMA "İTALYAN" KALMIŞTI.
ESfti İTALYAN SANATINlN VE USTALARlUIN IZLERİ-
Nl TAŞIYAN yAPlTLARl, ÇAĞDAŞ SAMAT/N DA ET~
KİSlYLE S/ÇtMLEA/M/ŞTt. ÜMLU YONTUCU BRAN
OJSl'NİN rÖNLENDiGMESİYLS, İLGİNÇ YONTtl '
' ÇAUŞMALARI DA YAPAN MODIGLtAMl,
YAfAJH/ BOYUHCA YOKSULLUK İÇİNDE
BoCAlAMff, VEREMLE BOZULAU SA6Uİ/NI
ALKDLLE İYİCE Y/KMlÇTI.
Sanafç/nn
bir resmi e
bir yonfusu.\
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı
günlük sivil toplum gazetesi
BİZİM GAZETE
tarafsız haberleri, ılgınç röportajları, araştırmaları, köşe yazıları
ve ülke sorunlarını yansıtan raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele...
Tel: 02125119494- Abone: 0212513 83 00
Muayene, Teshls, Tedavl
TÜRIC fcLALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/lstanbul
Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35
İnternet: http://www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekreterfu tkv.org.tr koordinator(& tkv.org.tr
GÖRÜŞ
BEDRÎ BAYKAM
Londra'da 'Türkler' Sergisi
ve (Yîne) Kaçan Fırsat
Londra'da "Royal Academy" de açılan "Türkler" ser-
gisının açılışı, aynı kentte Bankside Gallery'de benim de
katıldığım "erotıksanat" üzerinedüzenlenenbirgrupser-
gisinın açılışı ile üst üste gelince, sis ve yağmurların gi-
zemli başkentine gitmek farz oldu. "The Turks" sergisi,
görkemli ve etkileyici içeriğıyle ilk günden itibaren Lond-
ra sanat gündeminin ortasına oturdu.
Uluslararası bir büyük kalabalığın katıldığı kokteyl bi-
zim açımızdan oldukçagururokşayıcıydı. Londra'nın en
prestijh müzelerinden birinde, nefis bir sunum eşliğinde,
bin yıla yayılan bir zaman süreci üzerinden 600-1600 yıl—
lannı kapsayan dev birTürk veTürki kültürlersergisini gör-
mek tabii ki çok heyecan vericiydi. özenle seçilmişeser-
ler, yalnız Topkapı ve Islam Eserleri Müzesi'nden değil,
aynı zamanda Londra, VVashington, Paris, Vlyana, Diyar-
bakır, New York, St. Petersburg, Berlin, Damasgibi mer-
kezlerden geliyordu. Bu gövde gösterisini tarihe kayde-
decek olan 496 sayfalık dev kataloğun da serginin ihti-
şamından eksik hiçbir yanı yoktu. Harika fotoğraflar, ne-
fıs bir baskı, içerikli eksper metinler ve sergilenen istis-
nasız her eser hakkında kılcal damarlanna kadar akıtılan
eksiksiz bılgiler...
Iki kere gezme fırsatı bulduğum sergide, yakından ta-
nıdığımız birçok yapıtın bize bu büyük yeni sunumda çok
daha çarpıcı bir etki bıraktığını söylemeden geçemeye-
ceğim. Bunlar arasında serginin 1. salonunda yer alan Or-
ta Asya'dan ilk duvar resimleri, insanı kaçınılmaz şekilde
zamanın acımasızlığı üzerine düşünmeye zorluyor. Bu
çarpıcı fıgürleri yapan sanatçılar, bambaşka bir coğraf-
yada, 14 asırönce ürettikleri işlerin şimdi 3. Binyıl'da bu
sergiye nasıl taşındıklarını görebilseler acaba neler his-
sederlerdi?..
1300'lü yıllardan kalma Siyah Kalem'in muhteşem re-
sımlerinin büyük bir salonda topluca görulebilmeleri de
ayrıca büyük bir olay. Sanat tarihinin, örneğin spor tari-
hinden şöyle bir farkı var: 1966 Dünya Futbol Şampiyo-
nu Ingiltere'dirvebunudeğıştiremezsiniz. Ama "1940ya
da 50'lenn en önemli sanatçıları kimdi" veya "14. asrın
en önemli sanatçıları kimdi" dediğinizde, verilecek hiç-
bir yanıt, yazılacak hiçbir kıtap, kesin bir yanıt getiremez.
Sanat tarihi sürekli olarak yeni yazılımlara, yeni yorumla-
ra açıktır. İşte şimdi Ingilizler ve hatta Avrupalılar, Siyah
Kalem'in yapıtlarını gördükten sonra kendı ıçlerinde cıd-
dı bir sıkıntıya düşebilirler. Çünkü bu usta sanatçının iş-
leri, aynı dönemlerden Batılı birçok müzenin duvarlarını
dolduran birçoktekdüze yapıttan çok daha ilginçtir ve gü-
nümüz sanatına çok daha yakındır. Akıllı ve "açık beyin-
li" her sanat tarihçisi, bu sergiyi gezdikten sonra Siyah
Kalem'ı dünya sanat tarihini yazarken görmezden gele-
mez. Mesela "Dans Eden IkiŞeytan", "Savaşan Iki Şey-
tan" ya da "Dans" gibi başyapıtlar, dünya sanat tarihine
büyük bırer katkıdır ve böyle bir sergiden sonra belki "ye-
niden doğum "lannı gerçekleştirmiş olacaklardır. Siyah
Kalem'in geçen yıl Yapı Kredi Galerisi'nde de izlemiş ol-
duğumuz bu şaheserleri dışında Cem Sultan'ın Muska
görevi üstlenen koruyucu gömleği, Bellini'nin Fatih port-
resi, Sinan'ın Sultan 3. Murat'a yaptığı Köşk'ün kapısı
ya da imzasız bir kalemlik, bir vezir başlığı, bir prens kaf-
tanı, ayn ayn incelikleri, dokulan ve gizemleriyle öne çı-
kıyor.
Asırlar akıp gitmiş, uygarlıklar, koca imparatorluklar,
servetler, savaşlar... İşte geriye yalnız sanat eserleri kal-
mış. Selçuklular, Timurlenk, Osmanlılar... Geçmişimizde
yer alan bu farklı medeniyetleıin ortak noktası şu: Her bi-
ri sanata, kültüre, mimariye son yanm asırda Cumhuriyet
döneminde gördüğümüzden çok daha fazla önem ver-
mışler. Bu topraklar, Atatürk ve Inönü'den sonra sana-
tın ve sanatçılann öneminı bilen devlet adamlan ne yazık
ki göremedi.
ÇağdaşTürkkültürünü küçümseyip, KültürBakanlığı'-
nı gülünç bütçelere ve alakasız programlara hapseden
sözde liderlerimız, işte bu noktada, Batılı olmayan kültür-
lerin yalnız "eski" sanatlan ile ilgilenen Batılılarla buluş-
muş oluyorlar. 1987 yılında Kanuni Sultan Süleyman Ser-
gisi Amerika'ya giderken Sn. Mesut Yılmaz'a ve döne-
mın diğer önemli siyasilerine bu sergiyi yurtdışına çıkar-
madan önce elimizde bir pazariık gücü olduğunu, bunu
kullanmamamızın hata olduğunu ısrarla vurgulamıştım.
Büyük tarihi sergileri kaçırmak istemeyen Batılı ülkelere,
"Bu sergiyi gerçekten istiyorsanız, buna paralel olarak
Çağdaş Türk kültürü ve sanatı üzerine eşzamanlı olarak
birsergi düzenlemeniz lazım" diye tatlı sert bir ültimatom
çekerek ıstediğimizi alabilir, onlann gözünde "sönmüş
medeniyetler" gibi bir konuma itilmemizin önüne geçe-
bilirdık. Ne yazık ki bu önemli satranç hamlelerinı ne
1987'de Amerika'da, ne beş yıl önce Versaılles da, ne de
bu yıl Londra'da gerçekleştirebildik... Çünkü sonradan
yapacağınız "rica "larhedefine ulaşmaz. Batılı insan siz-
den istediğıni aldıktan sonra hızlı adımlarla uzaklaşır.
Acaba bu sefer ders alıp akıllanır mıyız? Zannetmiyo-
rum. Hafta sonu CHP Kurultayı'na uğrarsanız, böyle alış-
kanlıklarımız olmadığını hatırlarsınız!
e-mail: bedbay" tnn.net Faks: 0212 227 34 65
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/Osmanlı dev-
letınde sürekli
orduyu oluştu-
ran ücretli as-
ker. 2/Maranta
adlı kamıştan 4
elde edilen ve
çocuk maması
yapmaya yara-
yan un... Bir
nota. 3/ Genel-
likle midenin
bozulmasından
1 2 3 4 5 6 7 8
ötürü dilin üzennde
oluşan beyaz tabaka..
Altının simgesi 4/ Bir
spor dalı. 5/ Bir pey-
gamber... Altınköküde
denilen kusturucu bir
kök. 6/Rusya'da Volga
kıyılannda oturan Türk
soylubir halk .. Doma-
tes, baharat gibi şeyler- 8
le hazırlanarak kımi 9
yemeklerin üzerine dö-
külen terbıye. II Şaşma belirten bir ünlem... Iri ve ze-
hirsiz bir yılan... Bir nota. 8/Eti lezzetli bir tavuk ırkı.
9/Yunan mitolojisinde şafak tannçası... Keman yayı.
YUKAMDAN AŞAĞIYA:
1/Çalgı ya da ses için bestelenmiş, serbest biçimli mü-
zik parçası. 2/"— Güler" Fotoğraf sanatçımız... Ge-
ce yapılan sinema ya da tiyatro gösterisi. 3/ Çuha ku-
maşının sanldığı top... Italya'da bir ırmak. 4/ Şarkı,
türkü... Okyanuslann çok derin kesimlerine verilen ad.
5/ Daha çok turşu yapımında kullamlan lezzetli bir hı-
yar türü. 6/Bir çalgı... Kalın bükülmüş sicim... Cemal
Gürsel'in lakabı. 7/Osmanlılarda gece bekçisi... Tür-
kiye'nin plaka işareti. 8/ Yüce... Yolsuz birleşmelere
aracılık eden kimse. 9/ Desenleri, çözgü ve atkıyı ke-
siştirme yoluyla oluşturulan dokuma4ann genel adî.