18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 2005 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Ilükürm'l yeni vergi çıkunyormuş. AB bayrunu vergisidir! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: [email protected] - 2005 Bütçesi mahkemelik olacakmış... "lcralık olmasın da!" Yuvarlama Istanbul'da 800 dairenin bulunduğu ^ Başbakanlık Halkalı Lğ Toplu Konutları'nda, W aylık ödentiler yeni w liraya göre ^ yuvarlanmış. Örneğin 154 milyon 712 bin lira olan ödentiler 155 yeni lira yapılmış. Aslında yuvarlama sonunda ödentilerin 154 yeni lira 70 kuruş olması gerekiyordu. Böylece bir yılda konutlardan fazladan yuvarlanan para 2.7 milyar lirayı ya da 2.7 bin yeni lirayı buluyor. Tsunami Aydoğan Yavaşlı: Jc - "Türkiye'de tsunami olur mu diye soruyorlar. Insaf yani! Tsunami Türkiye'den hiç eksik olmadı ki. Işsizliğin dev bir dalga gibi büyümesi ile tsunami arasında ne fark var?" nkara'dan Prof. Dr. Leziz Onaran aradı ve kıssalık bir anısıyla geçenlerde dinlediği bir radyo programını anlattı. önce, Prof. Dr. Onaran'ın ortaöğretim yıllarındaki anısını ak- taralım: "Okuma kitabımızda, kimin yazısı olduğunu çıkaramadığım bir metin vardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, okullardan birinde bir öğretmen, bir gün diline 'llim başka irfan başka, âlim başka arif başka' diye bir söz dolamış. Savını ka- nıtlamak için de öğretmenler odasında ortaya bir laf atmış, 'Duydunuzmu? Avusturya'dan bizebirvagon şeker gönderilıyormuş' demiş. Şeker kıtlığından bunalan öğretmenler birden he- yecanlanmışlar, 'Aman ne iyi' diye sevinmişler. O sırada odaya giren hizmetliye de aynı müjdeyi vermişler. Hizmetli şöyle birdurmuş, 'Hiç oradan şe- ker gelir mi, bulsalar kendileri yer, inanmayın' demiş ve odadan çıkmış. 'llim başka irfan başka, alim başka arif başka' sö- Arif zünü diline dolayan öğretmen, odadakilere, Işte gör- dünüz; adam âlim değil ama arif diye seslenmiş." Prof. Dr. Leziz Onaran, bu anısını anlattıktan son- ra iki ay kadar önce TRT Radyo-1 'de dinlediği 'Aş- kın Has Bahçesi' programındaki bir Divan Edebiyatı profesörünün konuşmasını anlatıyor: "Programda, Divan Edebiyatının güzel beyitlerinin üzerinde duruluyordu. Işlenen konu, iyilik yapanların hep iyilik bulacağı, kötülük yapanların da kesinlikle cezalarını çekeceği yolundaydı. Bu konu, elbette aşk üzerinde, vefa üzerinde dönen söyleyişlerle ele alını- yordu. Ama konuşmacı profesör bir ara kendini öyle bir kaptırdı kı, programın sunucusuna 'Ben ne düşü- nüyorum, bıliyor musunuz' diye sordu. Ve sözlerine, dünyada yaşanan doğal felaketlerde, örneğin sel baskınlarıyla karşılaşan insanların acaba ne yaptık- ları için başlarına böyle bir olay gelmiş olabileceğini düşündüğünü anlatarak devam etti. Bir bilim insanı sıfatıyla 'Bana belki katılmayacak- sınız ama gerçekten böyle düşünüyorum' dedı ve görüşünü kanıtlamak için 'Benim evımi niye sel bas- mıyor' sorusunu sordu." Demek ki kımileri âlim olmasa bile arif olabiliyor a- ma kimileri de taşıdıkları etikete karşılık âlim olamı- yor! Söz arif olandan açıldığına göre... Yine geçenlerde Kanal D televizyonunda Abbas Güçlü, Milli Eğıtim Bakanı Hüseyin Çelik'ı ağırlıyor ve Milli Eğitim'in 80 yıllık sorunlarının kısa süre içın- de çözülemeyeceği konusunda bakana hak veriyor. Bu durumda arif olan, Türkiye'de Milli Eğitim'in so- runlarının, Cumhuriyet devriminın ayrılmaz bir parça- sı olan eğitimin birleştirilmesi ve çağdaşlaştırılması ile başladığını çok iyi anlıyor! Kıstas Akif Kökçe: "AB'nin, birlik ülkelerine büyük baş hayvanlar için verdigi yardım tutarı günlük 2 Euro iken, Türkiye'ye 2005 yılı için vereceği yardım tutarı kişi başına yıllık 4 Euro." SESSÎZ SEDAS1Z (!) ı ı ı * •% p. -Jr-" * y » ^~-2 TRT'de televizyon seyrettirme görevi TRT'den birkaç isim... Çetin Öner: Yapımcı, yazar ve oyuncu, TRT yapımı "Abdülhamit Düşerken" filmindeki rolüyle Antalya Film Festivali'nde ödül aldı. Tülay Eratalay: Yapımcı, "Düş, Gerçek, Bir de Sinema" filmiyle Ankara Film Festivali'nde, Adana Film Festivali'nde, "Özlem, Düne, Bugüne, Yarına" filmiyle Antalya Film Festivali'nde, Ankara Film Festivali'nde ödül aldı. Fide Motan: Yapımcı, "Cadı Ağacı", "Yanlış Saksının Çiçeği", "Vasiyet" gibi yapımları hazırladı; Aziz Nesin'in beş öyküsünü çekti. Bülent Osma: Yapımcı, Istanbul'da yapılan Eurovision Şarkı Yarışması'ndaki başarısından dolayı ödül aldı. Gülseren Çarkacı: Yapımcı, izleyicinin beğenisini kazanan çocuk ve gençlik programlarını başarıyla yönetti. Mete Muyan: TRT'nin Sayısal Yayın Teknolojileri Merkezi'ni kurdu; - TRT'nin internet sitesini hazırladı, e- devlet ödüllerinden en iyi merkezi yönetim ödülü aldı. Basın Yayın ve lletişim Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Kemal Keleş'in verdiği bilgiye göre; TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz'ün bugüne dek görevden aldığı yaklaşık 200 kişi arasında yer alan bu isimler bundan böyle 50'şer kişilik gruplar halinde, yeni görevleri gereği nöbetleşe olarak televizyon izleyecek! Yüksek Yerilim Hattı Paşa gönlüm darbe yapmak istiyor: Kalbim hayatıma el koyacak! erdincutku ' yahoo.com ÇED KOŞESÎ OKTAY EKİNCI Ne mutlu ki 'umut'luyuz... lnsanları yaşama bağlayan en yüce duygulardan biri "u- mut"... Yaşanıındaki tüm günlerinde umudu içinde ta- şıyanlar için ise "yılbaşı" bu duyguları daha da güçlü kılı- yor... Kim bilir kaç kişi "tüm kö- tülüklcr 2004'te kalsın, 2005 güzeUiklerin yılı olsun..." dile- ğiyle umutlarını tazeleyerek girdi yeni yıla... Vc yeni yılın "umut" anla- mına geldiği, umudun ise ne- şe içinde karşılanması gerek- tiği, tarih boyunca süregelen öylesine sarsılmaz ve vazge- çilmez bir gelenek ki... 'Yas' bile durdurmuyor İşte bir yılbaşında daha "dünya"nın hali... BM raporlarındaki açlık ve yoksulluk rakamlarına alış- tik... Yanı başımızdaki top- raklarda yaşanan dram, gaze- telerin iç sayfalanna çekildi. Yeni yıla 5 gün kala da Hint Okyanusu 150binkişi- yi yuttu... Ne var ki tüm bu olup bitcnleı bile dünyanın dörtbiryanın- da gökyüzü- nün havai fi- şeklerle ay- dınlatılma- sını durdur- madı... Yani u- mut, "yas"la iç içe yaşanı- yor; am; "mutlaka" ya- şanıyor... Çünkü insan, ne olursa olsun umııtlanndan vazgeç- miyor; vazgeçerse yaşam bi- tiyor. 'Kavuşulasf gelecek için... Umut, tarih içinde en bü- yük keşifleri yarattı; en aşıl- maz coğrafyaların adı oldu; en zorlu zaferleri sağladı; en yüce amaçları gerçekleştir- di... İnsanı umutlu kılan, umuda bağlayan ve umuduyla dol- 1 durduğu geleceğini "kavuşu- lası" kılan ise önce kendi geç- mişindeki yaşanmışlıkları; • sonra da bunlardan süzüp I önüne koyduğu dersler ve beklentiler değil mi?.. Yeni yıla "eğlenerek" giren- leri, eski yılı da "güleoynaya" uğurlayanları, bu arada elbet- te ki aynı durumdaki kendini- zi ve hepimizi bir düşünün... 2004, sevinçleri ve hüzün- leriyle kimilerimiz için sıra- dandı; kimilerimiz için de sanki "yaşamın yeniden baş- laması" gibiydi... Sevinçler elbette ki unutul- maz; ama hüzünlerin bir da- ha "yaşaıunamasını" en bü- yük dilekleri yapanlar için ye- ni yılı kutlamak kadar umut dolu ve insanca ne olabilir ki?.. Tıpkı, eski yıldaki kimi "an'Marını, yaşamlarının en güzel "anı"ları yapanların da yeni yılda bu anlarının "son- su/Jaşması"nı dilemeleri gi- bi... Korumaya alnıahyız... Evet... Yeni yılı kutlamak demek "umutlarıtazelemek" demek... Ilerleyen yaşlara, geçip giden yaşan- mışlıklara, açık- çası "kısalanza- manlara" aldır- madan, "gele- cek"ten ne an- laşılıyorsa onu çok daha "yaşanılır" ve "mutlu" kılmak uğru- na insanoğlu- nun elindcki en değerli hazi- ne olan umudu acaba nasıl "ko- rumaya" almalı? Bunun için galiba önce, "umutları kıran" ne varsa hep birlikte onlara karşı el ele vermeli... Yeni yılda ve yaşanacak tüm yeni yıllarda, "ertelenen uınutlann" gerçekleşeceği günlere kavuşmak için en ümitsiz durumlarda bile dur durak bilmeden çaba gösteril- meli... Yeni yılın, herkese ve hepi- mize umut dolu günler getir- mesi ve tüm okurlarımız için 2004'ü "yaşanılır kılan" ne varsa 2005'te daha da "derin- leşerek" sürmesi dileğiyle... oekincif» cumhuriyet.com.tr KtM KİME DUM DUMA BEIIIÇAK behicakoı turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci ' mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(c yahoo.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(<ı yahoo.com ffdon 5/2- 'k^/jyhraftsf ffifc- TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 2 Ocak wujuj.nuuntas-arUtan. com Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi BİZİM GAZETE tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları, köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tel: 0 212 51194 94- Abone: 0 212 513 83 00 KANGURU SOKS YAPIYOR! 1931'PE BUGÜN, AVUSTTZALYA'NIN PEISTH KEN- TİNPE tLGlNÇ SİR. BOKS M4Çt Ö Dö'ısüç- İ Bi/5- HAYt/AAJ OLAN KANGU&ULAfS., GÜÇLÜ KLUY/3LJ/C- LA/ZtfJI PSSTBK. YAPARAK PİKİ- L(P TEHLİtZBLİ TV.HMELEIS. ATMA- SIYlA ÛULÛPÛR.. 8OKS ÖG&£A/Mff i KANGUI2U PAHA DA K İ l. ANCAK, SU Ç EĞLBNCEU g/g GÖS7&fZ/YDt PANO DENIZ KAVUKÇUOGLU Semra'mmsız Yapamamak Ne yanı başımızdaki çaresiz Irak halkının te- pesine inen Amerikan bombaları, ne Avrupa Bir- liği Sonuç Bildirgesi, ne de Uzak Asya'da insan- lığın karşılaştığı o korkunç doğa yıkımı sarsabil- dı, Semra'nım ve onun şaşkın oğlu Ata'nın zir- vedeki yerlerini... lleride Türkiye'nin toplumsal tarihi üzerine kafa yoracak bilim adamları sıra 2004 yılına geldiğinde halkımızın "Semra'mm- sız yapamamak" gerçeği üzerine mutlaka bir i- ki söz edecekler. Ister kızın, ister öfkelenin, ister acı acı gülün, ne yaparsanız yapın Semra'nımın "17 Aralık Ka- rarGünü"nü bile kendi gününeçevirmeyi başa- racak ölçüde bir "fenomen" olduğu gerçeğini değiştiremeyeceksiniz. Doğal ki, "Hayır!" dadi- yebilirsiniz, ama o zaman Semra'nımın, o iki se- çenekli karar gününde Türkiye genelindeki tele- vizyon izleyicilerinin yüzde 75'inin "zapping" hakkını kendinden yana yönlendirip milyonlar- ca insanı ekran karşısında beton çivisine dön- dürdüğü gerçeğine inandırıcı bir gerekçe bul- mak zorundasınız. Eğer inandırıcı bir gerekçe- niz yoksa dağarcığınızda o zaman söyleyecek- lerinizin de, itirazlarınızın da hiçbir "kıymeti har- biyesi" olmayacaktır. Türk televizyonculuk tarihinde kim, kadın ya da erkek hangi önemli kişi, kişilik, iki gün önce olduğu gibi bir yılbaşı gecesinde ve aynı anda üç, dört, beş ekranda birden görünmeyi başar- mıştır, başarabilmiştir? Evet, Semra'nım sizin, bizim ve sizin-bizim gi- bi bir avuç "muhalif'ln tüm itirazlarına karşın bir "ulusal/sosyal fenomen " olarak temayüz etmiş- tir vatan sathında. Bu öyle derinden bir "tema- yüz ediş"t\r ki, bizi karmakarışık duygulara it- mekte, dilimizi "lal etmekte", ne yapacağımızı bilemez duruma düşürüp çaresizleştirmektedir. Halkımızın "Semra'mmsız yapamamak" ya da "artık onsuz yapamamak" gerçeği karşısında elimizi kolumuz bağlanmıştır. • • • Hiç kusura bakmayın, "Ben Semra'nımı tanı- mam", "Atakimdir, bilmem", "SinemVhiçduy- madım" demek de kurtaramayacaktır sizi. Eğer bu ülkede on milyonlarca, evet, yanlış duyma- dınız, on milyonlarca insan onları tanıyorsa, bi- liyorsa, izliyorsa; zengini, yoksulu, okumuşu, okumamışı, kadını ve erkeği ile bunca insan on- ları hayatlarının bir parçası yapmışsa, bunun da ötesinde "Semra'nımcılar" ve "Sinem'ciler" ola- rak ikiye bölünmüşse, siz de onları tanımak, bil- mek zorundasınız. Çünkü onları tanımadan, bilmeden, "Sem- ra'mmsız yapamamamn" ne anlama geldiği üze- rine beyni zorlamadan artık "hiçbir şeyi" anla- mak olası değildir bu ülkede. Çünkü "12 Ey- lül'ün sosyal sonuçları" da, "Türkiye'nin kültü- rel sorunlan" da, "Türkiye insanının yeni değer yargıları" da, "halk çoğunluğunun ahlaksal yak- laşımlan" da, "gençlerin geleceğe bakışları" da "Semra'mmsız yapamamak" gerçeğinde gizli- dir. Hâlâ, "Hadi canım sen de!" demekte direni- yorsanız, buyurun o zaman siz açıklayın bu hal- kın her olanakta sokaklara dökülüp, ziller takıp şıkır şıkır oynamasının ardında yatan sosyal-psi- kolojik nedenleri! Itiraf edin, itiraf edelim: Açık- layamıyorsunuz, açıklayamıyoruz. Eğer açıkla- yabilseydik böyle mi, bu düzeysizlikte mi olur- du tanık olduğumuz, tanık oldukça da tanıklığı- mızdan utandığımız bu "sefil", bu "sefih" hayat- lar? Inadı bırakın, içiniz burulsa da, sinir sisteminiz kaldırmasa da, mideniz altüst olsa da bir göz atın "Semra'mmsız yapamamak" gerçeğine. Sem- ra'nıma, onun şaşkın, aciz, kara cahil üniversite- li oğluna, "milyonların gönlünde taht kuran", çil çıl altınlara boğulmuş, saçları "Türk sarısı" dan- söz/şantöz kırması 19 yaşındaki o garibim genç kıza bir bakın. Kırık hayatlar, çarpılmış umutlar, "kader mahkûmu" babalar, dağılmış aileler, acı, gözyaşı, şıddet, entrika, öfke, hüzün, üç günde tü- kenen sahte aşklar, yalanlar, yalan sevgiler, sev- gisızlikler, doyumsuzluklar... Her şey var bu ger- çekte, bu üç kişilik Türkiye fotoğrafında... Bir ba- kın, sonra yırtıp atın isterseniz... e-posta: dkavukcuoglu / superonline.com B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDA.N SAĞA: 1/Anadolu'da 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı dev- letine karşı ayaklananla- ra verilen ge- nel ad. 2/Yaş- ça daha kü- çük olan... Kapı ve pen- cerenin yer- leştiğı kasa. 3/ Ayrıntı... Dar, uzun vchafifbirya- nş kayığı. 4/Düzgün konuşma... "Hayır" anlamında kullanı- lan söz. 5/ 1502- 1736 yıllan arasın- da Iran'da hüküm süren hanedan. 6/ Eski dilde su... Ku- maşla astar arasına konularak giysinin dik durma- sını sağlayan kolalı bez. II Satrançta özel bir ha- reket... Fas'ın başkenti. 8/Abide... Sürülmemiş tarla. 9/Güneydoğu Anadolu'nun bazı yörelerin- de yaşayan dinsel bir topluluk. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Karagöz ve ortaoyununda Yalıudi tiplemesine verilen ad... Tekirdağ'ın bir ilçesi. 2/Kabadayı... Peşın parayla, belli bir süre için bir şeye alıcı ol- ma ışı. 3/Yumuşak, hoş ve ince bir güzelliği olan... Iskambilde bir kâğıt. 4/Kiraya verilerek gelırge- tiren ev, dükkân gibi mülk... Boru sesi. 5/Yardım- cı. 6/Duman lekesi... Zeytinyağıyla pişirilen bir tür fasulyeyemeği. 7/Birtürerkekdeve... Birma- lın kalitesini garanti eden işaret. 8/içinde bulaşık yıkanan musluk teknesi... Ingiltere'de çok sevilen bir cins bira. 9/ Bir sporda erişilmiş derecelerin en üstünü... Oeriden sızan tuzlu sıvı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle