19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EYLÜL 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIZI ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK HÜPJJ3T SA3ÎATLI İSTAN5UL EF3NDİ5Î A3DÜLCAN3AZ' HAHİKÜLAD2 IstanbulBilgi ÜniversitesiPsikolojiBölümü Başkanı DianeSunar, tarih boyuncayapılan savaşlarda insanların hep vahşet uyguladığını söylediKoşullar insanı şeytanaçevirebilir Köktendincilik Dünyayı Mahvediyorl Gül Atmaca A BD'nin Irak'ı işgalinden / l sonra gün geçmiyor ki M\. ekranlara, sayfalara dehşet görüntüleri yansımasın. Bir yandan insanlık dışı davranışlara maruz kalan esirler, ölülerin başında sıntarak ve zafer işareti yaparak poz veren ABDlı askerler, öte yandan insanlan kameralar önünde "koyun gibi" kesen köktendinci mihtanİar. Peki, insan nasıl oluyor da bu kadar vahşi olabihyor? îstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Diane Sunar sorulanmızı yanıtladı. - Bir yandan işkence fotoğraflan bir yandan kameralar önünde insanlan koyun gibi kesenler. İnsan nasıl bu kadar vahşi olabiliyor? SUNAR- Kesinhkle olanlan aklamak için ya da "sürpriz olmadT anlamında söylemiyorum. ama tarih boyunca savaşlarda inanılmaz bir vahşet vardı hep. Şartlar elverince insanlar şaşırtıcı şeyler yapabiliyor. Sosyal psikolog Philtipe Zimbardo'nun çalışmalan bunu çok güzel gösteriyor. Kendisi birkaç yıl önce Boğaziçi Cniversitesi'ne gelip "Kötülüğün Psikolojisi" başhklı bir konferansta bu konudaki çahşmalannı anlattı. Orada, "Sıradan insan kötülük yapabilir, şeytana dönebiür" diye sorup, biİimsel çalışmalarına dayanarak bu sorularayanıtlarverdi. II. Dünya Savaşı sırasındaki vahşeti düşünün. 5-6 mılyon kişinin imha edilmesi vahşet değil mi? Bundan daha kötüsü olamaz diye düşünülürdü. Ama vahşet ve kötülük ne HiÜer ile başladı ne de onunla bitti. Tarih boyunca hemen her savaşta insanı dehşete düşüren sahneler yaşanmış. Eski Yunan ozanı Homeros'un destanlannda insanlar savaşlarda nasıl ölüyordu. nasıl yara alıyordu, aynntılanyla anlatılır. İnsanofllu en vahsi canlı - Tamam ama yeryüzündeki en vahşi canlı bile düşmanının ötüsü yanında zafer işareti yaparak ve sıntarak poz vermez. Ya da eski zamandaki gibi teşhir ermez. İnsan nasıl bu kadar vahşi olabüiyor? SUNAR - Belki de insanoğlu yeryüzündeki en vahşi canlıdır! Herkesin içinde iyilik ve kötülük potansiyeli var. Asıl mesele, söz konusu eğilimler hangi şartlar altında ortaya çıkıyor? Kötü eğilimler önlenemez mi? Savaşta kötü olanlar arasında komşumuz, kardeşimiz, babamız da olabilir. Stanley MUgram'ın itaat üzerine yaptığı deneylerde görüldü ki özel önlemler alınmadıkça normal şartlar altında insanlann yansından çoğu yapılmaması gereken şeylen komut altında yaparlar; mutsuz olurlar, istemezler, ama yine de söyleneni yaparlar. - Peki, neden yaparlar? SUNAR- Çeşıtlı nedenleri var. Diane Sunar'a göre savaş şartlan insanlann vicdanmı yok etmese bile önemü ölçüde köreltebüiyor. Fakat en önemlisi. yapmamaktan başka bir alternatif düşünemezler. insanı hiyerarşik bir hayvan olarak düşünelim. Sonuçta, bütün primatlar gibi hiyerarşi içinde yaşar, bu biyerarşi içinde alttaki pozisyonu kabul etmişse kendisine söyleneni yapar. tkinci nedeni bilişsel sistemlere bağlayabiliriz. Yani bir insanın bir bakış açısına dahil olduktan sonra onun dışına çıkması çok zor. Milgram, bir insanın itaat etmesini aza indirecek tek şey bulabilmişti, o da başka birinin itaat etmediğini görmek. Yani insanın gözünün önende farklı bir örnek. bir alternatif olması gerekiyor. - Peki, vicdan... Bu insanlann vicdanı yok mu? SUNAR-Eğer vicdana bakarsak, bu çıkar, ona karşı küçük bir koalisyon çıkar, taraftar olanlar çıkar. Irak'taki ABD'li askerlere dönersek bunlan orduya koy, yabancı bir ülkeye gönder; ülke, din, dil farklılığı, genel kültür farklılığı var. Bu kadar farklı gruplar, birbirini farklı gören insanlar. önlem alınmazsa çok kolay birbirlerine eziyet, vahşet uygulayabilir. Koşullar çok önemli. Önyargılar devreye glriyor - Ne zaman huzur buluruz? SUNAR - Tamdığımız, bildiğimiz insanlar arasmda bulacağımızı zannedıyoruz. Onun için kendimize benzeyenlerin arasında kalmayı tercih edenz. 'Nereye aidim?' sorusunu yaşam boyu soruyoruz. Diane SUIiar: II. Dünya Savaşı sırasındaki vahşeti düşünün. 5-6 milyon kişinin imha edilmesi vahşet değil mi? Bundan daha kötüsü olamaz diye düşünülürdü. Ama vahşet ve kötülük ne Hitler ile başladı ne de onunla bitti. Tarih boyunca hemen her savaşta insanı dehşete düşüren sahneler yaşanmış. da bir potansiyel. İnsan vicdanla doğmuyor, insanın vicdan geliştirme potansiyeli var. Yaşadığı olaylar, onu vicdanı büyük bir insan haline de getirebilir, vicdanını köreltebilir de. Örneğin bir öğrencim Kosava'daki savaşın içinde bulunan Öğrencileri ve savaşa hiç maruz kalmamış Türk öğrencileri içeren bir çahşma yaptı; ve sonunda, savaş görmüş olanlar ahlaki düşünme kapasitesi açısından diğerlerme oranla çok daha düşük çıktı. Bir başka deyişle, savaş insanlann vicdanını yok etmese bile önemli ölçüde köreltebüiyor. - Irak, iki grup, biri altta biri üstte? SUNAR -Gruplara aynhna ınsanın içinde var. (Bir adaya on kişi yerleştirsek...) Hemen bir lider Günümüzün kanşık şartlan altında bu ciddi bir soru haline gelebiliyor. Kolayca biz ve onlar diye ayrım başlıyor. "Onlar" hakkında çok fazla bilgi edinmeye çalışılmıyor, çok az bilgiyle idare ediliyor. Önyargılar devreye giriyor. - Peki, vahşeti oturma odasında tetevizyondan seyreden, gazeteden okuyan insan nasıl etküeniyor? SUNAR -Bu sorunun tek bu- yanıtı yok. Kişinin genel bakış açısına, kendisinı hangi grupla özdeşleştirdiğine bağlı. Kimisi h-ak'taki olaylan tslami bir bakış açısıyla görüyor. Kimisi petrol savaşı olarak. - Kitiesel iletişimin bu denii artması nasıl bir etki yaraüyor? SUNAR- İnsanlar bir noktadan sonra olan biteni biraz kanıksıyor. Örneğin, 1970'li yıllarda sağ-sol çatışmasında ilk zamanlar ölen olduğu zaman gazetelerde sürmanşet olurdu. Sonra zamanla, örneğin altı kişinin öldüğü bir olay bile gazetenin sağ alt köşesinde küçük haberlere dönüştü. Alışmak vicdan açısından iyi bir şey değil, ama insanın kendisini korumak için gerekli. Milan Kıuıdera'nın "Varolmanın Dayanılmaz HafifliğTnde; "Yanı başımda bomba patlayıp iki kişi öldüğünde dehşete düştuğümüzü, fakat Afrika'nın bUmediğimiz bir ülkesinde 1 milyon insanın açhktan öldüğünü okuduğumuzda" tepki vermediğimize işaret edip bu eğılmimızi çok güzel ortaya koydu. Yakından tanık olunca insan daha büyük bir yara alıyor. Televızyondan seyretmek başka; "Ben buradayun, o orada" diye düşünüyor insan. Örneğin Türkiye'de deprem oluyor, dehşete düşüyoruz; Çin'de deprem oluyor, "Vah vah" deyip geçıyoruz. - Modero çağ insanını nasıl tanınüıyorsunuz? SUNAR - Eski çağlara göre modern çağ insanı hayatında çok çok daha büyük sayıda başka kişilerle uğraşmak zorunda. Kitle iletişim araçlanyla bu sayı daha da katlaruyor. Her gün binlerce insanı görüyor, seyrediyor. konuşuyoruz. Bunun sonucunda inamhnaz derecede yüzeysel ilişkiler doğabilir. Bu, yakın ilişkiler yok olacak anlamma gelmez, koruyabilenler de var. Yani, modern çağ insanı eskisine göre çok daha karmaşık bir yaşamın içinde. KAmiKÇA - Berhay, Fatmagiil, Tek Tannh Dmler Karşısında Kadın, Metıs. ktanbui. 1996 - Evuboğlu. hmet Zekı, Çağıman Çe\rmtileri, Pencere Yayıriian. İsıanbu], 2000 - Faraç. \iehmet. El Kaıde Turka, Güna Ycn-malık, htanbul, 2004 Makaleler. - Messadı e, Gemld. Şeytan 'm Genel Tanhı (fyk Ergüden), Kabalcı. Isıanbul. 1998 - Morgan, T. Chfford. A Brieflntroductmn lo Psychaloçy, \kGraw-HillCompam. \'ew York. 19*4 Z BİTTİ FİZİKSEL ŞİDDET Gardiyan deneyi bitirilemedi / nsanlann itaat altında nasıl davrandığını gösteren çarpıcı deneylerden birisi 1972 yılında Stanford Üniversitesi'nde yapılmıştı. Çoğu orta sınıftan gelen ve üniversite öğrencisi olan gönüllü 75 erkek denekten testler sonucunda en dengeli ve en iyi uyum sağlamış 21 tanesi seçilmişti. Bunlardan bir kısmına tutuklu, bir kısmına gardiyan rolü verilmişti. Gardiyan rolü verilenler sekiz saatlik vardiyalar halınde çalıştılar. Tutuklulann tuvalete gitmesi ya da mektup yazması dahi gardiyanlann iznine bağlı kılınmıştı. Fiziksel şiddet kullanmamalan konusunda uyanlmalanna rağmen kendilerine kelepçeler, hücrelerin anahtarlan, düdükler ve sopalar dağıtılmıştı. Ancak öyle olaylar oldu ki iki hafta sürmesi planlanan deney, altıncı günde bitirildi. Ne mi oldu? Tutuklulann çoğu, kısa zamanda köleleşti ve edilgenleşti. Gardiyanlann çoğu, tutuklulara aşağılayıcı muamele göstermeye başladı. Hatta tutuklu tavır ve davranışlanna ilişkin garip kurallar ve aşağılayıcı cezalar icat edenler oldu. ŞEYTAN KlM? •• w sorumlusu ~W"\ ugün adına ister /*C medeniyetler savaşı ister . £ - / dinler savaşı deyin, taraflar birbirlerini "şeytan" obnakla suçluyorlar. Halbuki, kötülüğu en planlı yapan, aklım kitlesel imhalara yoran, insanın kendisi, şeytan değil. Tanınmış Fransız araştırmacı Gerald Messadie, dilimize "Şeytan'ın Genel Tarihi" olarak çevrilen kitabında, insanlığın her yaptığı kötülükten şeytanı sorumlu tutmasını, hatta bunun için zengin bir mitolojik, dinsel literatür oluşturmasını ironik bir şekilde ele alıyor. Şöyle diyor Messadie. "._ kötülüğün ortaklannı ve şeflerini imlemekle, nitelemekle. adlandırmakla, aynntuandırmakla ve yerini saptamakla meşguldü... Hepimiz her zaman bir başkasının şeytanıyız. Demek ki kötülüğe karşı, fanatik. bitmez tükenmez gizli bir savaşa ister istemez ortak oluyoruz... Şeytanın sisteminin kayda değer bir poütik etkisi vanhr." Messadie, ancak gerçek olaylann tarihi olabileceğini ve şeytanın bu olaylardan hiçbirine kanşmadığını söyledikten sonra insan varlığının kendi tarihinden sorumlu olduğunu belirtiyor. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAJN ERİNÇ Yazanmız yıllık izninin br bölümünü kullandığından yazılarına ara vermiştir. GÖRÜŞ ALPASLAIN BERKTAY Satıyopum! Saaaat-tım! Bağımsızlık karakterimdir. - M. K. Atatürk - Vatan topraklannda yabancılann topluca yerieşme- si olayını yaşadık, yaşadım. Doğup yaşadığım Izmir, bir zamanlar, Rum, Italyan, Ingiliz, Fransız "Levan- fen"lerle doluydu. Kentin en güzel, havadar semtie- rinde -Alsancak, Kordonboyu, Bornova, Buca- onlar oturrulardı. Aisancak'ın adı "Punta", "FrenkMahalle- si", Gündoğdu "Belavista", Şirinyer "Paradiso-Cen- net" idi. Işyerleri, ticaret merkezleri, irtcir, üzüm, tü- tün Ege'nin zengınlikleri onlardaydı. Bugün 2 üniver- sitenin, BomovaAnadolu Lisesi'nin yer aldığı geniş "Gi- raud'nun Çiftliği", Buca'da "Aliotti'nin Bahçesi" var- dı. Türkler, kentin iç, yoksul semtlerinde otururiardı. Di- do Sotiriu "Benden Se/am Söyte Anadolu'ya" kita- bında "zavallı Türk köylüleri"nir\ zengin Levanten tüc- carlannca nasıl hayâsızca aldatılıp sömürüldüğünü anlatıyordu. Yunan işgalcileri Kordonboyu'nda coşkuy- la karşılayanlar, taşkınlıklar yapanlar, düşmanla işbir- liği yapanlar, Aya Fotini Kilisesi'ni silah deposu ve cep- hanelik yapan Rum Metropoliti Hrisostomoz'lar, gi- derayak Izmir'i yakanlar ve katliam yapmalan son an- da aksayanlar... Hrber'in sonraki "5'inci Kol"u bun- lardan farklı mıydı? Ağabeyimin doğumunu yaptıran ebe, Rum. Türk ebe yok. -Madam, diyor, bebeği ma- vi kundağa sann! Gormüyor musunuz, her yan mavi, masmavi bayraklar.. Güzel Izmir'in adı, işte bu yüzden "Gâvur Izmir'e çıkmıştı! Dostluk, herkes kendi evinde iken olurdu. Venize- los da kendi evine gönderildikten sonra -o can düş- manı!- dost oldu, 1934'te Atatûrk'ü "Nobel Banş ödülû'ne aday olarak önerdi. Vatan topraklannda yabancılar, yeniden ve Anaya- sa Mahkemesi'nin net, inandıncı karanna karşın, bir geceyansı yasasıyla, taşınmaz mülk edinme hakkına kavuştu; saniye kaçırmadan da, yıldınm hızıyla da baş döndürecek ölçülerde yol aldılar en güzel, en verim- li topraklara el attılar. Eski oyun oynanıyor. Sessiz iş- gal başka nasıl olur? AB'nin "Ev ödevleri" bitmedi mi? Dış borçlan en kabank, parası en değersiz ve 7 srfırlı tek ülkesiniz. Boynunuzda IMF ilmiği, her an daralmak- ta.. Lozan Antlaşması'nıfiilen rafakaldırmayan, "Sür- günde Kürt Parlamentosu(?!)"nu topraklannda top- lamayan, hangisi? Kürtçülük, Ermeni sorunlan... Hep- si rastlantı mı, paranoya mı? Ezenlerin karşısında ezi- lenler arasındayız; bu çınlçıplak gerçekleri görmezlik- ten gelmenin yurtseverlikle ilgisi olamaz. Güçlü para- nın Türkiye'deki satınalma gücüyte Türk'ün o ütkeler- deki taşınmaz edinmesi kıyaslanamaz. Yanm yüzyıl- dırtopraksız Türk köylüsüne "toprak reformu"nu çok gören. bunu dile getirenlere düşman gözüyle bakan, ağalıktan yana düzen, o güzelim GAP topraklannı ve benzerierini, onlan kanlanyla hak edenlerin çocukla- nna değil, dolar ve Euro ödeyen yabancılara peşkeş çekiyor! Bedeli kanla ödenen, parayla satılamaz! Butoprakiarda"8ağıms(z/ıkkaraWerimd/r/"denildi. Bağımlılıkdateslimiyetçilerin karakteri mi? Dahadoğ- rusu, Bush'un, AB'nin kuyruğundan aynlamayanlann karakteri var mı? AKP iktidannın bağımsızlık anlayışı çok pratik: "Gidin derierse gideriz. Gitmeyin derfer- se gitmeyiz". Bir satıştır gidiyor. Cumhuriyetin ekono- miktemellerini oluşturan tüm kuruluşlar, "özelleştirme -özgür/eşme"yalanlanylayağmaedildi,çetelere peş- keş çekildi. Sıra, vatan topraklannda... Emlak komis- yoncusu musunuz? "Ben değiştim" diyordunuz; ne idiniz, ne oldunuz? "Papazkılığına bile girerim"... Şim- di hangi kılığınızdasınız? Binbir Surat mı oynuyor? Gerçek kimliğiniz ne, daha doğrusu, var mı? Eskiden işportacılar bağınrlardı: - Aynalar, taraklar 5 kuruşa.. Her ne alırsan, 5 kuru- şa.. Batan geminin mallan bunlar. Sudan ucuz! Kıbns'ta oynanan, aynı oyun.. Kıbns'ı satan, ana- vatanı satar. "Babalargibisatanm!"... Vatanı satan, ana- sını satar. Büyük lokma yutulmaz, parçalanarak yutu- lur, parsel parsel... Parsellenip satılan, vatandır. Alan yok mu? Saüyorum. Saaaat-tım.' Bağımsızlığını, insanlığını birkeztanımış, tatmışbir ulusa bunlar unutturulamaz. Unutulmaması gereken bir nokta da şu: Vahidüttin Efendi'i - Zillullahı ru-yi ze- min.. Allah'ın yeryüzündeki gölgesi! - Tarihin çöplû- ğûne atılmaktan, binip kaçtığı Malaya zırhlısı bile kur- taramadı. ABD, AB, IMF bile kurtaramaz! Terör yoksullukla büyüdü Ateş lıattıııa gençler sürülüyor •jr^ öktendinci hare- P y ketlerinbaşında- A. \ . kiler zengin ve belki de iyi eğitimlı, an- cak terör eylemlerinde maşa olarak kullandıkla- n, ölüme gönderdikleri insanlara bahldığında, aı- le. devlet veya herhangi bir kurum tarafından hak ettiği ilgiyi görmemiş,bu dünyadan nasibini ahna- mış gençler olduğu görü- lüyor. Yani bu dünyada kendisine verihneyenle- re, kan döktüğünde ve "kâfırkri yok ettiğmde" öbür dünyada kavuşaca- ğına inandınlıyor. Yazar- gazetecı Mehmet Fa- raç'ın, sonkitabı "ElKa- ideTurkaT> da yazdıklan, yukarıdakı cümlelerin doğruluğunu kanıtlar cınsten: "Karnımdoyu- rama>p anbirmStanmcen- netveşehadetözfcmi, Tür- kiye'yi tehdit eden örgüt- lerin. yoksulhık ve çare- sizliğin oluşturduğu ba- takhktan nasıl beslendi- ğinin çarpıcı örneklerini içeriyor... tslamcı örgüt üyelerinin sosyo-«kono- mikdunununundahade- rinden irdelenmesi için 2 bmHizbullahüyesiüzerin- de Emnhet'inyapüğı bir araşürmanın masa>a ya- onlînası da gerekiyor. Te- rörisderin viizde 2.5'inin 10-14 >aş grubu çocuklar, yüzde liiinin cahil, yüz- de 19'unun ilk, yüzde 14'ünün orta, yüzde 40.5'inin imam hatip baş- ta olmaküzere lise mezu- nu olduğu görülüyor. ln- celemede, örgüt üyeleri çoğnnhığunun işsiz, yüz- de27'sininöğrenci,yüzde 28^'inin ise serbest mes- lek sahibi olduğu anlaşj- hyor." u
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle