Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 EYLÜL 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Yok hiikmiinde Atama
Sağlık Bakanlığı,
durup dururken, eğitim
hastanelerindeki
başasistanlan sürgüne
göndermeye karar
verdı. Bakanlığa göre,
bu uygulama, atama
nakil yönetmeliği ile
Tababet Uzmanlık
Yönetmeliği'nin ilgili
maddelenne dayanıyor
ve başasistanlann
"süre "leri dolduğu için
"zorunlu" olarak
gerçekleştiriliyordu...
Bu "süre" gerekçesi
biraz karışık. Kanşık
da değil, hukuksal
açıdan "yok"
hükmünde...
Neden?
Başasistanlann atama
ve nakilleri ile görev
süreleri, AKP iktidan
tarafından 2003'te
çıkanlan "Eğitim
Personelinin Nitelik ve
Seçim Esaslan
Hakkında
Yönetmelik"\e
düzenlenmiş. Dahası,
bu yönetmelik Tababet
Uzmanlık
Yönetmeliği'nde yer
alan hükümleri de
yürürlükten kaldırmış.
Bu yönetmelik, bir
Yakın ilgi
Televizyonda izledik.
Görüntü aynen şöyley-
di: AB komiseri Verhe-
ugen'ın elini Diyarba-
kırlı bır köylü kadın ha-
başasistanın toplam
12yılbaşasistan
olarak görev
yapabileceğini
öngörüyormuş.
Ancak Türk Tabipleri
Birliği, 2003'te
çıkarılan bu
yönetmelik hakkında
dava açmış. Danıştay
5. Dairesi de, Haziran
2004'te verdiği kararla
aynı yönetmeliğin
hükümlerinin
yürütmesini
durdurmuş. Bu
nedenle, ortada
başasistanlann görev
"süre"lerinin sınınnı
düzenleyen bir
yönetmelik hükmü
bulunmuyor.
Sağlık Bakanı ise
yürürlüğü durdurulmuş
"yönetmeliğin"
hukuken "yok" sayılan
hükümlerine göre,
başasistanları
"zorunlu" olarak
atamaya kalkışıyor.
Unutulan,
devletin hukuk
metinleri ile
yönetildiğidir. Devlet,
tarikat değil ki,
istediğin müridi
istediğin yere atayasın.
raretle sıktı, ardından da
öptü.
El sıkışma bitti. AB
komiseri, hemencecik
elini pantolonunasildi...
ISIK KANSU
llerleyelim beyler
Diyarbakır'da "şapır şupur, çok şükür"
karşılanan AB'nin genişlemeden sorumlu
komiseri Verheugen, "AKP iktidannda
Törkiye çok ilerieme kaydetti" demiş.
0 AKP iktidan ki, geçen yıl çıkardığı Iş
Yasası'yla işçilerin haklarını bir güzel
budamıştı.
Sıra geldı
memurlara.
AKP'nin
hazırlıklannı
sürdürdüğü
Kamu
Personel
Kanunu
Taslağı'nı
irdeleyen
SBF
öğretim
görevlısi Dr.
Seyhan
Erdoğdu
bir saptama
yapmış:
"Taslakta,
tüm sözleşmeli personelin
sözleşmelerinin kural olarak bireryıllık
yapılması ve on yıla kadar çalışanlann
belirli süreli sözleşmeyle çalışması hükme
bağlanarak, esnek hükümler taşıyan Iş
Kanunu 'nun da gerisine düşülmüştür."
Anlaşılan, "şapır şupur, çok şükür"
Veıtıeugen'in "öpücük kriterleri"nde
emeğin yeri yok.
Onun için ilerleyin beyler ilerleyebildiğiniz
kadar, nasılsa emek tarafı boş.
Memurların ruhuna
Altnı çizerek vurgulayalım: AKP'nin ha-
zırladığı "Kamu Personel Kanunu Tas-
lağı" memurların tüm özlük haklannı,
iş güvencesini, emeklilik hakkını hani
neredeyse toptan ortadan kaldıracak-
tır!
Kamu Personel Kanunu Taslağı'nın
ruhu, yine AKP tarafından 2003'te çı-
karılan ve halen uygulanmakta olan
"Eleman Temlninde Güçlük Çekilen
Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli
Çalıştırılması Yasası "nda yatmaktadır.
Taslak, bu yasanın içeriğini genişlete-
rek, tüm kamu çalışanlarına yaymakta-
dır.
Birleşik Sağlık-lş Sendikası'nın bu ya-
saya ilişkin yorumlannı okumak, bir me-
mura, yeni hazırlanan taslak yasalaştık-
tan sonra pişmiş tavuk örneği başına ne-
ler geleceğini anlatacaktır:
Yasanın 5. maddesi: Hizmet sözleş-
mesi, bakanın ilde yetkili kıldığı amir ile
sözleşmeli personel arasında imzalanır.
Sözleşmeli personelin; görev yeri, gö-
revi dahilinde yapacağı işlerin tanımla-
n, uyacakları mesleki ve etik kurallar,
ödev, yetki ve sorumluluklan ile diğer hu-
suslar hizmet sözleşmelerinde belirtilir.
Sendikanın yorumu: Bu madde, Tür-
kiye Cumhuriyeti'nin merkezi yapılan-
masını ortadan kaldıran birgirişimdir. Kü-
resel sistemin getirdiği "özelleştir, ye-
relleştir ve parçala" yaklaşımının sağ-
lık hizmetleri alanında uygulanmasıdır.
Yasanın 5. maddesi: Hizmet sözleş-
mesinin uygulanma süreci, mali yılla sı-
nırlıdır.
Sendikanın yorumu: Bu maddeyle
getirilmek istenen "çalışanın emeğini
pazarlaması, ama bunun da işverenin
isteğine göre yapılması" anlamını taşı-
maktadır. Değişen koşullara göre, iş-
verenin devlet adına vali de olsa, özel
sektör de olsa bir köle zihniyetiyle ça-
lıştırdığı personeli istediği zaman işsiz-
liğe mahkûm edebileceğinin gösterge-
sidir. Yasanın 5. maddesi: Otuz günü
aşan hastalık izinlerinde sözleşmeli per-
sonele yarım sözleşme ücreti ödenir.
Sendikanın yorumu: Bu maddeyle
"Sen bana hizmet edebildiğin sürece
ben sana para veririm. Bir aydan fazla
hastalanma hakkıyoktur" denilmekte-
dir.
Yasanın 7. maddesi: Bakanlık, hizmet
sözleşmesinde belirtilen koşullara uy-
maması,... Norm pozisyon sayısındade-
ğişiklik olması,... Sözleşmeli personelin
sözleşmesini bir ay önceden yazılı ihbar-
da bulunmak şartıyla feshedebilir.
Sendikanın yorumu: Bu madde, sağ-
lık personelinin geleceğinin amiri ko-
numunda kişilerin iki dudağı arasında
olmasının ifadesidir.
Yasanın 7. maddesi: Kesintisiz 10 yıl
süreyle sözleşmeli personel olarak hiz-
met etmiş olanlar, sicilleri olumlu olmak
kaydıyla sürekli sözleşmeli personel ol-
mak hakkını elde etmiş sayılır.
Sendikanın yorumu: Devlet, sağlık
çalışanına ancak 10 yıl süreyle çalıştır-
dıktan sonra güvenebilmektedir.
Dikili Barış ve Demokrasi
ŞenKği Yeıriden
PERİHAN ERGUN
On yıl sonra yeniden, on yıl
evvelki coşkuyu yaşamak için
Beledjye Başkanı Sayın Os-
man Özgüven ve katıhmcılar-
ca yapılacak şenliğe koşarak
gittim. Gördüm, duydum ve
yeniden sanat ve kültürümüzün,
yurt sorunlannın toplumsal yan-
sımalannı düşünerek yaşadım.
Çünkü, bu şenlik eskiden oldu-
ğu gibi (Sayın özgüven on yıl
önce yanlışlıkla yitirdiği Bele-
diye Başkanlığı'nı SHP adayı
olarak 27 Mart 2004'te yeniden
kazandı) yalnızca yöre ürünle-
rinin veya kültürünün anılıp ya-
şatılması değil, Arena'datartı-
şılan yurt ve dünya sorunlan-
nın gündeme getirilmesidir.
llk güne kişisel ve zorunlu
nedenlerle ancak akşam Su-
avi'nin konserine katılmak mut-
luluğu ile ulaşabıldim. O coş-
kulu ve etkin konserde hiç unu-
tamayacağım düşündürücü
gözlemimle türban konusunun
yapaylığını yaşadım. Halkımın
arasında oturuyordum. Bir sı-
ra önümde iki türbanlı genç ha-
nım dayeralmıştı. Binlercedin-
leyici gibi onlar da ezgilere, tür-
külere ses eşliğinde beden di-
liyle de katılıyorlardı. Şölenin
ortasında birdenbire sıkma baş-
larını açıverdiler. Azınlıktan ço-
ğulculuğa geçtiler. Topuzlu saç-
larını çözüp omuzlarına salı-
verdiler.
Coşkulannı başörtülerini de
sallayarak hızlandırdılar. 0 an-
da bu iki genç kadın sanki zor-
la bağlanan zincirlerini kırarak
özgüriüğe kavuşmanın mutlu-
luğunu seslendirip yaşıyoriar-
dı. Çevrelerindeki güzel ve öz-
gür kadınlar, onlann zorla bağ-
lanan o güzelim saçlı başlannı
karanlıklardan ışığa çıkanver-
mişlerdi. Benim kadınım ger-
çekte uygar ve çağdaştır. On-
lan engelleyen bağnazlıklan ke-
sinlikle kesip koparacaktır. Su-
avi'nin konserinin bunu yan-
sıtması çok sevindiriciydi.
Şenlik süresince paneller,
konferanslar, resim ve karika-
tür sergileri, AST Oyuncula-
rı'nın Memleketimden Insan
Manzaraları sunusu, sevgili
Ataol Behramoğlu'yla gitan-
nın tellerine dizeleri takmada-
ki hüneriyle Haluk Çetin'in şi-
ir ve müzik ziyafeti, toplu şiirdin-
letileriyle Arif Sağ ekibinın coş-
kuları, yetişebildiğim dinletiler,
sevgili Edip Akbayram'ı Istan-
bul'a dönmek zorunda oldu-
ğum için izleyemeyişimin hay-
fına karşın, 6 Ekim 2003'te ya-
nıp kül olan Burgazada'daki
Sait Faik'in ormanının kara-
basanını bu ışıltılarla söküp at-
tım.
Hele o sekiz-dokuz yaşın-
dan başlayarak onlarca Dikili-
lı genç kızlarla delikanlılann gö-
revli bantlı tişörtleri, eşarpla-
nyla konukların çevresinde bir
sevgi ve saygı halesi oluştur-
maları ayrıca görülmeye de-
ğerdi.
Bu etkinlikler içinde beni ay-
nca ilgilendirip duygulandıran
"Türk-Yunan Dostluk Süreci"
paneliydi. On yıl öncelerde öz-
güven'le Aliağa Belediye Baş-
kanı Hakkı Ülkü'nün (şu anda
CHP milletvekili) oluşturdukla-
n "Ege Barış ve lletişim Der-
neği" Ikinci Başkanı Bülent
Tanık'ın yönettiği düzenleme-
ye S. Potas (eski Mıdillı Bele-
diye Başkan Yardımcısı) ile
Apostolos Komanikos (Ayat-
su Belediye Başkanı) ve Hak-
kı Ülkü'nün söyleşilerini sev-
gili Abdi Ipekçi'yi ışıklar için-
de bırakmıştırdüşünceleri için-
de izledim.
Ada Dostlan Demeği amacı-
nayönelik olarak konuklara bi-
zim belediye başkanımızın da
istemi olacağmı düşünerek
Marmara Banş ve lletişimi'nin
kurulmasını önerdim. Kendile-
rini Adalar'açağırdım. Çokhe-
yecanlandılar, kabul ettiler. Şim-
di bunu oluşturmak için yöne-
tim kurulumuzun da karan yö-
nünde çalışacağız.
Görüldüğü gibi adam gibi
adam özgüven'in etkinliği biz-
leri de çemberine aldı.
Bu Barış ve Demokrasi Şen-
liği'nde başkanın eşliğinde
emeği geçen sevgili Tuğrul
Keskin ve ayrı ayn gücün üs-
tünde durmaksızın çaba gös-
terenleri kutluyor, festival adı
altında yurt çapında tüm et-
kinliklerin konu özünün Diki-
li'deki gibi olmasını istiyorum.
KÎM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behhak(n turk.net
ÇtZGÎLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci a mynet.com
HARBÎ SEMtHPOROY semihpomyflı yahoo.com
HAYAT EPİK TÎYATROSü MUSTAFA BILG,
zehir dolu gcmi "ihmal" yüzünden bottı I.. _)
hayatepikin mynet.com
ANKARA 2. AİLE MAHKEMESt'NDEN
Dosya No: 2003 858
Davacı Mehmet Sadık Kızılyalın vekili tarafından davalı Serpıl
Kızılyalın aleyhine açüan boşanma davasının mahkememizce yapı-
lan açık yarılaması sırasında verilen ara karan gereğınce,
Davalı Serpil Kızılyalın'ın Tarla Mahallesi, Necatibey Sokak,
Baykara Apartmanı, No: 5/1 Konya adresine çıkartılan tebligatların
teblig edılmediği ve adreslerinin de zabıtaca yapılan araştırmada tes-
pit edilemediğinden adı geçen şahsın duruşma günü olan
21.09.2004 günü saat 10.00'da tüm delilleri ile bırlikte mahkeme-
mizde hazır bulunması veya kendısini bir vekille temsil ettırmesi,
aksi takdirde yokluğunuzda devam edileceği ve karar verileceği
HUMK'nun 509 ve 510. maddesi uyannca teblig yerine kaim olmak
üzere ilanen teblig olunur. 07.06.2004 Basın: 40897
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAI\ 11 Eylül tncic.muntiaz-arucan.com
Kruççev, 1364'te /kMardan
uaakiaçhrttana değin
Sovyet/er BiHiği'nm
er> güçlü odartuydı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Cazete
Ülke soaınlanna ilişkin raportarıyla, araştırmalanyla,
köşe yazılanyla, tarafsız haberieriyle sivil toplumlann gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tefc 0212.51108 75
KRUSCEV'/M ÖMJMU..
13f\'OEgU6UN, SpVYETLBgglOjĞl'NlH ESKJ PEVLBTBA$-
KAMAIUNDAN NİKJJA KRUŞÇEV 77 yAÇJNDA ÖLOiİ.
STAÜM'İN 19S3'T£ ÖUJMÜNpeN £OMISA,KRUŞÇEI/
11 YU-,ÜUİ£NİN BlR. NUMAHALI tUpSİYPİ.. SSKI
İÇ POLİTİICAYI YUMUŞATMAYA, 'BARtŞ İÇİNPE
8/RLİKTE YAÇAMA* SLOGAHIYIA OA OlÇ POLİ-
TİKAOA DOSrÇA BlK HAI/A YAKATM4YA ÇOlffM/f-
Tl. ANCAK, 19S6'OA MACARİS7AN AYAKLANMASM
TANIOJ\£LA BASTJgMASI, 1963'7E DE.KLI&A KRİ2İN
OE,ABO İL££AVAŞ/M EÇlĞlNE 6ELMESI, BUNLARIN~
DIŞINDA TUTLILMAUCHK. KlŞl OLARAK *ENKLİ,ŞA-
ÜACI gİR HALK APAMI OLAN *XUÇÇ£V, ÇASUK Sİ-
NİÜLENMESİYLE DE UMUJYPÜ. 1$S9'PA, gfglSf-
M/S MtU-ETLEftiN BİR TVPLAfJTtSIUPA, PABUCli. .
MU EÜHE AUP MASAYA l/URMUÇTU '.. '
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
Bir 11 Eylül Filmi...
Ancak festival izleyicileri beğendikleri filmleri böyle
taçlandınr. Halbuki ben "Fahrenheit9/11"\ seçkin bir
festival salonunda değil, mütevazı bir açık hava sine-
masında izledim. Gençlerin tepkisi görülmeye değer-
di. Plastik sandalyeler üzerinde filmi izlemeye gelen ço-
ğu genç izleyiciler, Cannes'da "Altın Palmiye" alan 11
Eylül belgeselini ışıklar yanana dek ayakta alkışladı...
Moore'un belgeseli ABD'de de böyle bir "interak-
tif' tepkiyie karşılandı mı bilemem, ama vizyona girdi-
ği ilk hafta orda da 22 milyon dolarlık bir hasılat reko-
ru kırmış... Bu; festival filmlerine kolay nasip olmayan,
bol promosyonlu ticari filmlerin yakaladığı bir rakam...
Moore'un gücü burada. Yalnız entelektüellere hıtap et-
miyor. Kapalı devreyle sınırlı kalan aydın çevrenin hâ-
kim olduğu konulan; "tabak gibi" kitlelerin önüne ya-
yıyor...
Moore'un belleği...
Bu Moore'un gücü olduğu kadar zaafı da aynı za-
manda "Fahrenheit9l11'\''Altın Palmiye"^alanbirfilm-
den "öncelikle sinema" bekleyenlerin filmi değil... Mic-
hael Moore, "üstün sinemasıyla" öne çıkmıyor. Yeni bir
yorum, analiz, bakış da getirmiyor. Bildiklerimizi bize
bir kez daha hatırlatryor ve boşluklan dolduruyor.
Haberlerin "embeddedbasının" elinde kuşa çevril-
diği, yönlendirilip unutturulduğu "Biri Bizi Gözetliyor"
(BBG) çağında bu az şey değil. Sürekli "Ben bunu bi-
liyordum... Nasılda unutmuşum!" duygusuyla izliyor-
sunuz filmi. Her yeni badirenin bir öncekini sildiği, si-
likleştirdiği bir ortamda; bizi yeniden belleğimize ka-
vuşturuyor Moore, "7an/W/ö'miZ'''hatr1atıyor.Taşlan kro-
nolojik bir sıralamayla- yeniden yerli yerine yerieştiri-
yor ve bulmacanın tüm parçalannı bir araya getiriyor.
Florida'da Bush'un çaldığı seçimlerle başlıyor "Fah-
renheit 9/11". Alenen "çalınan", ancak o gün bugün
kimsenin sorup soruşturmadığı; konuşup hatıriamadı-
ğı ve hatırlatmadığı "başkanlık seçimleriyle" açılıyor ilk
sahneler. Ardından perde "karanyor"... Kulelerin çökü-
şü, mecazi bir vurguyla; görüntüye başvurmayan "zi-
firi karanlıkla" perdeye geliyor. Arka plandan sesler ge-
liyor yalnız. Şaşkınlık nidalan, çaresizlik çığlıklan, itfa-
iyecilerin telaşı, kaos, karambol!...
Bush nerde o dakika? Kardeşinin valilik yaptığı Flo-
rida'da, bir ilkokul ziyaretinde çocuklara "masal oku-
yor". Bir Beyaz Saray görevlisi yanına yaklaşıp "habe-
n" kulağınafısıldadığında; "masa/c/6aş/(an"kıpırda-
mıyor. llk uçakla, ikinci uçağın çarpması arasında ge-
çen o kritik anlarda yalnız, avanak aslak etrafına bakı-
nan başkanın perdeye yansıyan imajını dakika dakika
kronometreliyor Moore: 1,2,3,4,5,6, 7 dakika... "Ne
dü?ünüyor8us/i?"diyedefalarcaüsteliyorMichael Mo-
ore... "Bin Ladin'/er ve Suudilerle ilişkilerini düşünü-
yor olmasın!" sorusunu da unutmadan..
En vurucu sahnelerden biri bu... Ardından bır bir
"dünyaya demokrasi ihraç etmeye" kalkışan karakter-
ler beliriyor: Cheney, Rice, Powell, CIA şefleri, Wol-
fowitz... "Makyajodasında" pudralanıp.TVyeçıkma-
ya hazırianırken ABD Savunma Bakan Yardımcısı Pa-
ul Wolfowrtz ne yapsa beğenirsiniz? Cebinden çıkart-
tığı kırlı bir tarağı, ağzına sokup bir güzel tükürüklüyor.
Sonra o tükürüklü tarakla hiç çekinmeden taranıyor. Bri-
yantin niyetine...
'Dünyaya düzen verenleri'
Arşiv görüntülennden aldığı bu karelerde "Dünyaya dü-
zen veren ınsanlar işte bunlari" diyor Moore. Bıçak gi-
bi keskin bu ıronıden "neocon "lann tekmili birden payı-
na düşeni alıyor. Bush hanedanı ile Suudi hanedanının
ıçli dışlı ilişkilerini mi ıstersinız; VVashıngton'ta Bağdat ara-
sından su sızmadığı yıllarda Saddam - RumsfekJ ku-
caklaşmasını mı? Işsızlığın esır aldığı Amenkan kentle-
rinde seyyar satıcı gibi sokaklarda "paralı askeravına"
çıkan ABD ordusu mensuplannı mı? Uçuşa kapalı Ame-
rikan semalanndan 11 Eylül ertesinde "kuş gibi uçuru-
lan" Bin Ladin ailesinin sorgulanmayan dokunulmazlı-
ğını mı? Izleyıcıyı tıknefes bırakan 122 dakikalık belge-
selde tek aynntıyı(!) unutmuyor/unutturmuyor Moore.
"Bu ne biçim demokrasi?" sorusuyta baş başa ka-
lıyorsunuz sonunda. Bu rezil teşhiri ne ABD basını ip-
liyor; neyargısı sorguluyor... Moore'u "yalanlayan" da
yok; çıkmıyor. Kimse yönetmene çıkıp "Bize iftira at-
tın, Amma da yaptın!" demiyor. Seçmenler de istifte-
rini bozmaya niyetli görünmüyor. Bush önümüzdeki se-
çimlerin hâlâen güçlü adayı... Nasıl bir demokrasi bu?
Bu nasıl iş? Demokrasi şampiyonu bir ülkede bütün
bunlar nasıl oluyor? "Fahrenheit 9/11"\r\ başansı viz-
yona girdiği her sinemada bu sorulan sordurtması...
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
SOLDAN SAĞA;
1/ Macarlann
ulusal halk dan-
sı.. Suudi Ara-
bistan'ın plaka
işareti. 2/ Ma-
denleriyontma-
dakullaıulançe- 5
likaraç.. Enkü-
çükboyyelken-
li yanş teknele-
rindenbiri.3/Bir
tıyatro sahnesi-
ninönündeışık-
lann yerleştirildiği, izle-
yiciye en yakın yer...
Içinden çıkılması güç 2
durum. 4/Karşılıklıyer 3
değiştirme. 5/ Bireyler
arasında ortak simgeler _
sistemiyle gerçekleşti-
rilen anlam ve bilgi alış-
verişi. 6/ Lifleri doku-
macılıkta kullanılan bir ^
bitki... Tarih öncesine 9
dayanan efsane. 7/Küp... "Hayır" anlamında kullanı-
lan söz. 8/Tuzak, kapan... Uzun tüylü bir av köpeği cin-
si. 9/ Bir elektroliz aygıtındaki artı kutup... Bir nota.
YUKARIDAN AŞAĞIYA.:
1/ Diyarbakır'ın, kaplıcasıyla tanıımuş bir ilçesi... Bir
nota. 2/Kırkpınar güreşlerini düzenlemeyi üstlenen ki-
şiye verilenad... "— Sam": Şarkıcımız. 3/Türkiye"den
göç eden Rumlann oluşturduğu müzik tüni. 4/Kimi böl-
gelerde balçıktan yapılan ve dikine duran sandık biçi-
mindekı tahıl amban. 5/Bir renk... Çok anlamı olan bir
sözcüğün iyi anlamını kullanır görünerek kötüsünü ön-
görme. 6/ Düğünde, oyundan sonra davulcunun topla-
dığı parsa. Konken, poker gibi oyunlarda aynı cins iki
karta verilen ad. II Gerçek anlamının dışında kullanı-
lan kalıplaşmış söz... Bir cetveltürü. 8/MimarSinan'ın
başyapıtı olan cami. 9/Mersin ilindeki petrol antım te-
sisi... Gövde heykeli.