25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»AfoJSTOS 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DIZI ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK DiMsı •:ABİAÎLI İ STAN3ÜL 3PSNDÎSİ A3DÜLCAÎİBAZ1 IN HA.3ÎK3JUDS MACSRALAHI KISIM TEKMÎLİ BÎRDEN ÜKJ-Ut OJMANLITOKAN, KZAV IN Kurumda şimdiye kadar yaşanmamış bir değişim gerçekleşti, atamalarda liyakat kriter olmaktan çıkartıldı AKPden uzmanhğa tarpanTürk adalet sisteminde fevkala- de önemli bir yeri olan Adli Tıp Kurumu'ndabugünlerde çok önem- li gelişmeler yaşanıyor. Adli tıp bir hekimlik hizmeti ol- masına rağmen ATK, Sağlık Ba- kanlığı'na değil, doğrudan Adalet Bakanlığı'na bağh. ATK Başkanı, başkan yardımcılan ve ihtisas ku- rulu üyeleri Adalet Bakanı'nın tek- lifi üzerine üçlü kararnameyle ata- nıyorlar. Diğer çahşanlann atama- lanysa bakanveya ATK Başkanı ta- rafından yapıhyor. Kurutn çalışan- lannın tayinlerinden özlük hakla- nna kadar çalışma koşullan tama- men bakanlık tarafindan belirleni- yor. profesör yerlne doktor basltan AKP hükümeti kurulduğunda ATK Başkanlığı'nı Marmara Üni- versitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. OğuzPölat yürüt- mekteydi. Prof. Polat'ın yönetim dönemi adli tıbbın bilimsel niteli- ğinin yükseltilmesi ve kurvımun dı- şarıya açılma çabalanyla dikkat çekmekteydi. AKP'nin ilk icraatı ATK Başkanı'nı değiştirmek oldu. Prof. Polat, görevinden istifa et- mek zorunda kaldı. Yerine adli tıp uzmanı Dr. Keramettin Kurt atan- dı. Bu atamanın öncelikle dikkati çeken yönü Kurt'un herhangi bir akademik özelliğinin olmamasıy- dı. ATK aynı zamanda Türkiye'de- ki en büyük adli tıp eğitim kurumu olduğu için, yasal bir zorunluluk olmamakla birlikte, şimdiye kadar bütün ATK başkanlannın profesör veya doçent unvanına sahip akade- nisyenler arasından atanması yer- leşmiş bir teamüldü. AKP hükü- meti döneminde bu teamüle bile tahammül edilemedi. Kurum başkanının yanlış raporları ATK'nin yeni başkanınm bir di- ğer özelliği, Türkiye'de adli tıp uz- manlık eğitiminin iki yıl olmasına rağmen asistanlığı- nı bir yılda bitirmiş olmasıydı. Geçmiş- teki uygulamadan yararlanarak uz- manlık egitimini kı- sa dönemde bitiren birkaç adli tıp uz- manından birisiydi Dr. Keramettin Kurt. Böylece, ortaya Türkiye'deki başka hiçbir uzmanlık egi- timinde olmayanbir durum çıktı. AKP hükümeti tarafindan göreve getirilen ve hiçbir eğitimcivas- fi olmayan Dr. Ke- ramettin Kurt, Tür- kiye'nin en büyük adli tıp eğitim mer- kezinde asistan egi- ticiliği görevi yap- mayabaşladı. Uste- lik geçmiş yıllarda kesici delici alet ya- ralanması mağduru ûç kişiye verdiği yanlış raporlar herkesin malumuydu. Mağdurlardan biri karnmdan ya- ralanmış ve bağırsak ameliyatı ge- ;irmişti. tkincı mağdurun önkol si- airleri kesilmiş ve ameliyatla ona- nlmıştı. Üçüncü mağdur da kar- nındanyaralanmıştı. Adli tıp uygu- lamasına göre her üç yaralanma da Adli tıpta neler 6 • Adaletle ilgili diğer kurumlar gibi Adli Tıp Kurumu'nun da her türlü siyasi etkiden uzak olması gerekiyor. Aksi takdirde verdiği kararlann kamuoyunun vicdanında tartışmalara yol açması kaçınılmaz olur çünkü. AKP hükümetiyse tamamen kendi güdümünde bir Adli Tıp Kurumu yaratma çabasında. Kurum başkanı ve ihtisas daire başkanlannın büyük çoğunluğunu teamüllere aykın yöntemlerle değiştiren hükümet, kendi prgramında söz verdiği 'özerkliği' unurmuşa benziyor. AKP'nin atadığı yeni yönetim adlitipuzman ve asistanlannm üyesi olduğu AdliTıp UzmanlanDerneği'ni de karşBma akh. Derneğin eleşfirel bakışına tepki gösteren yeniydnetimin ilk işi kurum çahşanlannı istifaya zoriamak oWa AKP hükümeti tarafindan ATK Başkanhğı görevme getirflen ve hiçbir eğjtimd vasfi olmayan Dr. Keramettin Kurt, Türkiye'nin en büyûk adli üp eğitim merkezinde asistan eğiticfliği görevi _ yapmava başladı Üstetik geçmiş \iBarda kesfcidelici'alet yaralanması mağduru üç kişiye verdiği yanhş raporlân herkes butyordu. mağdurlann hayatıru tehhkeye ma- ruz kılıyordu. Müessir fiil sonucu oluşan yaralanmada mağdurda ha- yati tehlike oluşup oluşmadığı Türk Ceza Kanunu'nun 456. maddesi açısından fevkalade önemliydi. Vü- cut boşluklanndan yaralanmalann hayati tehlike oluşturduğunu, de- ğil adli tıp uzmanlan çoğu tıp fa- kültesi öğrencisi bile bilirdi. Fakat her nasılsa, Dr. Ke- ramettin Kurt'un im- zasını taşıyan rapor- da üç mağdurun da hayati tehlikesi ol- madığı kanaatine va- nlmıştı. Kurum baş- kanından sonra sıra başkan yardımcıla- nnın değiştirilmesi- ne geldi. Peşinden üniversiteden ikinci görevli olarak gelen akademisyenlerin yaprak dökümü ya- şandı. Bu arada ku- rumda görevli bir- çok adli tıp uzmanı- nın yerlerinin değiş- tirilmesi de gerçek- leştirildi. Slyasl terclh dönemi AKP iktidan gö- reve geldikten kısa bir süre sonra, ATK Kanunu'nda değjşik- lik yapan 4810 sayılı kanun TBMM'de kabul edildi. Yapılan en önemli değişiklik ATK ihtisas ku- rullannın sayısınm altıya, ihtisas kurulu üyelerinin sayısının ise 62'ye çıkanlması oldu. Halen ihtisas kurullannda görev yapan 47 üyenin 20'sı son bir yıl içinde AKP hükümeti tarafindan atandı. ATK'nin en fonksiyonel bi- rimleri olan ihtisas kurullannın ya- pısı, böylece, önemli ölçüde değiş- ti. Daha önceki hiçbir hükümet dö- neminde yaşanmamış bir değişim gerçekleşti. Verdikleri her kararla insanlann hayatını ve kaderini derinden etki- leyen kurul üyelerinin kendilerini mesleki olarak kanıtlamış, yetkin ve başanh hekimlerden seçümesi bek- lenir, doğal olarak. AKP'nin yap- tığı atamalara bakıldığındaysa kla- sik "idari tasarruP gerekçesinin dışında ne gibi nesnel kriterlerin uygulandığı, atananlarda ne gibi özelliklerin arandığı bilınmiyor. Bu durum yapılan atamalardaki belirleyici kriterin liyakate göre de- ğil, siyasi tercihlere göre olduğu kuşkusunu doğuruyor. Geçmiş yıllardaki kurul üyelik- lerine kıdemli adli tıp uzmanlannın atanması teamülüne de uyulmadı. İlk kez, iki yıllık bir adli tıp uzma- nı AKP hükümetitarafindan ihtisas kurulu üyeliğine atandı. ATUD üvelerlne baskı AKP hükümeti tarafindan ata- nan ATK yönetiminin faaliyetleri bununla sınırlı da değildi. AKP ık- tidara gelirken sivil toplum örgüt- leriyle işbirliği içinde çalışacağının da sözünü vermişti. Adli tıp uz- man ve asistanlarının üyesi oldu- ğu Adli Tıp Uzmanlan Derneği (ATUD) de adli tıp alanına ilişkin görüşlerini ATK Başkanhğı'na, Adalet Bakanı'na, Cumhurbaşkan- lığı'na iletmişti. Ancak ATK'de yapılan değişik- likler ve hazırlanacak uygulama yönetmeliğiyle ilgili görüşleri hiç- bir şekılde dikkate ahnmamıştı. ATK Başkanhğı ATUD ile diyalog ve işbirliğinin yerine eleştırel yak- laşımı nedeniyle ATK'de çalışan ATUD yöneticilerine karşı olum- suz tavır ahnayı tercih etmişti. ATUD Yönetim Kurulu Sekrete- ri'nin görev yeri değiştihlmiş, ATUD Udnci Başkanı'nm yıllardır yürüttüğü görevineyse hiçbir gerek- çe gösterilmeden son verilmişti. ATK'de yaşanan bu gelişmeler geçen günlerde Istanbul Tabip Odası, Istanbul Barosu ve Adli Tıp Uzmanlan Demeği tarafından yapılan ortak bir basm açık- lamasıyla kamuoyu- na yansıtıldı. Basm açıklama- sında AKP hüküme- tınin icraatlarının ATK'nin objektifli- ği ve güvenilirliğini hızla yok etmekte ve adli tıp alanına bü- yük zararlar vermek- te olduğu belirtili- yor ve "AKP hükü- metini AdM Tıp Ku- nımu'ndaki parti- zanca uygulamala- ra derhalson verme- ye ve bilimsel, çağ- daş ve özerk bir ça- hşmadüzeninisağla- maya çağınyoruz" deniliyordu. Basın açıklaması- nın hemen ardından Adli Tıp Uzmanlan Demeği'nden toplu istifalar başladı. tlginç olansa bu istifalarla ATK yönetiminin arasındaki ilişkiydi. Türkiye'de yaklaşık 35 bin uzman hekim vardır ve onlarca uzmanlık derneğine üyedirler. Bu üyeliğin yaptıklan kamu görevleriyle hiç- bir bağlantısı yoktur. Zaten, şimdi- ye kadar, herhangi bir kamu kuru- Adh Tıp Profesörü Dr. Sermet Koç, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp AnabiHm Dah Başka- nı'ydL ATK'de de ikinci görevli olarak çahşıyordu. Kurum yönetimi, hiçbir resmi tebligat yapmadan Koç'un önce kendi kürsüsünün bu lunduğu binadakı ATK bölümüne geçişini engelledi ardmdan da ikincigörev maaşmı kesti. mu yöneticisinin kendi kurumun- da çalışan bir hekimin uzmanlık derneğine üye olması veya üye ol- duğu uzmanlık derneğinden aynl- masıyla ılgilendiği görühnemıştı. Pr. Kurt Istlfa örgütlüyor Adli tıpta bir ilk daha gerçekleş- ti. Adli TıpUzmanlan Derneği'nden istifa edenlerin listesi bizzat ATK Başkanı Dr. Keramettin Kurt tara- ftndan oluşturuldu ve ilan edildi. Bir meslek örgütünün olağan bir faali- yetıne bile tahammül gösterilmi- yordu ATK'de. Basın açıklamasından sonra Ad- li Tıp Profesörü Dr. SermetKoç'un başına gelenler daha da garipti. Prof. Koç, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ad- li Tıp Anabilim Dah Başkanf ydı. Aynı zamanda Istanbul Tabip Oda- sı Onur Kuruluüyesiydi. ATK'de de ıkinci görevli olarak çahşıyordu. Uzun yıllar Morg İhtisas Daıresı Başkanhğı yapmış, ATK kadrola- n işbaşına geldiğinde Daire Başkan- hğı görevinden istifa etmişti. ATK'dekı göreviyse devam ediyor- du. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Kürsüsü ATK ıle aynı binaday- dı. Aradaki kapıdan elektronik kart- la geçiliyordu. Prof. Koç önce, kar- tının geçişe kapatıldığım öğrendi. Kürsüsünün devammdaki koridora geçemiyordu artık. ATK Başkanlığı Prof. Koç'un yıl- lardır görev yaptığı kuruma girme- sini sakıncah bulmuştu. Sonra da ikinci görev maaşı kesiliverdi Prof. Koç'un. Üstelik her iki işlem için de bir gerekçe gösterilmediği gibi hiçbir resmi tebligat da yapılma- mıştı kendisine. AKP'nin atadığı ATKyönetimi zorunlubir prosedü- re bile gerek duymayacak kadar pervasızdı. özerkllk' ml. takıvve' ml? Adaletle ilgili diğer kurumlar gi- bi Adli Tıp Kurumu'nun daher tür- lü siyasi etkiden uzak olması gere- kiyor. Aksi takdirde verdiği karar- lann kamuoyunun vicdanında tartış- malara yol açması kaçınılmaz olur çünkü. AKP hükü- metiyse tamamen kendi güdümünde bir Adli Tıp Kuru- mu yaratıyor. Ada- let işlerinin doğası gereği yansız ve ta- rafsız olması gere- kenkurumubu doğ- rultuda yeniden ya- pılandınyor. Peki AKP, hükümet ol- madan önce ne söz vermişti dersiniz? Bu sorunun cevabı- nı bulmak için AKP'nin "Kalkm- ma ve Demokratik- leşmeProgramı''nın seksen üçüncü say- fasına bakmak gere- kıyor; "Adli Tıp Kurumu'nun özerk ve bilimsel çahşma- sısaglanacaknr''ya- zıyor orada. Programın baskı tari- hi 11 Şubat 2002. Aradan topu topu iki yıl geçmiş. "Hafiza-i be^er nis- yan ile maluldür" demek için bile çok kısa bir zaman. AKP ve "takry- ye" tartışmalannı bir de bu gözle okumakta fayda var, galiba. BÎTTİ DUZYAZI ORHAN BİRGtT Bugünkü Gensoru Seremonisi! 12 Eylül öncesi dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi, 450 milletvekilınclen oluşuyordu. Üstelik iki- den fazla partinın grupları ile yer aldığı o Meclis'te, dönemin başbakanı Demirel'in, iktidanna yönelik gensoru önergelen karşısında meydan okuyan "Bu- lun 226'yı" açıklaması, o dönemin unutulmazlan arasındadır. Hızlandınlmış Tren faciasının aramızdan aldığı 38 vatandaşırnızın hesabını sormak için bugün CHP nin, Uiaştırma Bakanı Binali Yıldınm hakkında verdiği gensorunun akıbetinin, benzer bir meydan okuyuş- Ea noktalanması kımseyı şaşırtmayacak. Dahabir gün öncesınden AKP sözcüleri, gensoru açılmasını sağ- layacak 276 oy karşısında, ancak 181 'lik bir güce kavuşabilecek CHP+DYP oylarının olsa olsa bir eleştiri seremonisi ile sınırlı bir birleşim düşlüyorlar. "Soruşturmanın seiameti" gibi bir gerekçe ile de olsa Uiaştırma Bakanı'nın koltuğunda oturmasının yaratacağı sakınca, tek parti iktidarının yönetimini zerre kadar ilgilendirmiyor! Pamukova faciasının teknik soruşturmasını yapan yerli ya da yabancı bi- lirkişi ekiplerinin ulaştığı sonuçlar üstündeki giz per- desi, kazanın oluşundan bunca zaman geçtiği hal- de açığa çıkmış değil. O 38 ölümün ardından Alman basını, elbette ölenlerden bir çiftin annelerinin baş- bakanımıza yönelik ağır eleştirilerinı yayımlıyor. Bi- zim kamuoyumuz ıse neredeyse, olayı unutmanın adeta arifesinde! Bugünkü gensoru görüşmelerinde iktidar partisı- nin izleyeceği politika iki aşama geçirdi. Gensoru- nun sahibi CHP'nin ve onunla birlikte hareket ede- ceğını açıklayan DYP'nin sayısal gücünün TBMM birteşıminı açmaya yetmeyeceği gerçeği karşısın- da, Başbakan önce kışısel görüşünün, AKPTı mıl- letvekılierinın de oturumda hazır bulunma yönünde olduğunu söyledi. Ertesi gün, bu düşünce partinin resmi tutumu olarak yinelenince, gazetelerde gen- soru görüşmelerinde iktidar partisinın de CHP'ye des- tek olacağı yorumuna yer veren haberler bile oku- duk!.. Oysa çoğunluğunun yetmediğı aritmetik bir gerçek olan muhalefet milletvekilleri, boş iktidar sı- ralarına Meclis televizyonunun kameralan önünde "kaçün/z"eleştirisini kolaylıklayönertebilirterdi. Gen- sorunun gündeme alınıp alınmamasını tartışacak görüşmeler için çoğunluğun sağlanmasına katkı ya- parak iktidar bu görünümü önledi. Fakat daha sonra! öylece bugün önerge sahibi milletvekilleri adına yapılacak konuşmadan sonra CHP ve AKP grupla- nnın sözcüleri kürsüye gelecek, onlan hükümet adı- na bir bakanın konuşması izleyecek ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin dün yaptığı açıklamaya göre çoğunluğun oylan ıle gensorunun gündeme alınması reddedilecek. Gedıkli bu görü- şünü açıklarken, bir de ilginç benzetme yapıyor ve 11 Eylül'de ıkız kulelere saldırı sonunda binlerce ki- şinin öldüğünü, olaydan önce yetkılilerın uyarıldığı habederinin de çıktığını söylüyor. "Ne ABO'den, ne dünya kamuoyundan kimse bir bakanın, ne de istihbarat görevlilerinin istifasını istemedi" dı- yor... AKP Genel Başkan Yardımcısı, Hızlandınlmış Tren olayını, var olan altyapıya monte eden zihniyet ile ikiz kule saldırısı arasında nasıl bir bağlantı ku- ruyor? Mantığını anlamak gerçekten güç. Dahası, o trene ilk sefer emrıni veren kırmızı sapkalı hare- ket memurunun şovunu görmezden bu kadar ko- lay mı geliyor? Iktidarian, Hızlandınlmış Tren olayına öylesine sa- nlmıştı ki, Devlet Demiryoları Genel Müdürü Süley- man Karaman, milletvekitlerinin tümüne birer mek- tup göndererek, kendilerini VİP yolcuları olarak gör- mek ıstedıklenni söylemişti. Maazallah, facia günü AKP milletvekillerinden üç, beş yada daha fazla ki- şı o trende bulunsaydı? Yıne maazallah, ölenler ara- sına bu VİP yolculanmızın adlan da karışsaydı? AKP sözcüleri, yine "Herşey Allah'tan" mı diye- ceklerdi? Bir devlet demiryollan genel müdürü düşünün. Her hafta sonundaAnkara'dan Istanbul'aevine dö- nüyor. Hafta başlarında da işbaşı yapmak için An- kara yolculuğu yapıyor. Ama bu gidiş gelişlerde demiryollannı değil, ken- di basın sözcüsünün, geçen hafta Hürriyet gazete- sine yaptığı açıklamada söylediğine göre uçak se- yahatini tercih ediyor. Demek ki Süleyman Karaman bile, ne yazık ki trenlere güvenmiyor! Zaran yok. AKP iktidarı, Istanbul Büyükşehir Be- lediyesi ekibinden Ankara'ya gelen genel müdüre güvenıyor ya. Tıpkı halkımızın, çok güvendiği için ülkenin canı- nı da malını da tek başına teslim ettiği AKP iktidarı gibi. Nur içinde yatsın, rahmetli Sakıp Sabancı, "Bıktık şu koalisyonlardan. Tekparti olsun da ister- se komünist iktidan olsun" demişti. Al sana tek par- ti iktidan. Raydan çıksa bile o hükümeti sorguya çek- mek için 276 oyu bulmak hangı babayiğidin harcı? AKP milletvekilleri, bu yaz sıcağında istemeyerek kısa bir başkent yolculuğu yapacak, serinletilmiş genel kurul salonunda hasret giderip tam bir vicdan rahatlığı ile evlerine, tatil yörelerine dönecekler. 38 kişi mi öldü? Allah böyle takdir etmiş. Değil mi sayın milletvekilleri? Faks: 0212- 677 07 62 obirgrtıa e-koiay.net fiT Cumhuriyel kT 1 ^ k ı Jj^JMJLLJL f IRAK BATAKLIĞINDA TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ Mustafa Balbay Tıirk-Amerikon ilişkılerini derinlemesine ınceleyen, uzun yıBonn inış çıkışkifinı kitaplaşhran pek çok tarihçimiz, aroştıtmacımiz, yazanmız var. Ben iki ülke ılışkilennı uzun zaman dılımınde ırdelemek yerine sadece Irak olayı çerçevesınde ve bir yıllık zaman dıliminde yaşananları konu ettim Ç«İ PızarUnu A^. Tiriucagı C*d. >o:3»/41 34334 CainMls-bttlllMİ Td:(«112) 514 01 »4 Fıks:(02U) $14 01 95
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle