17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2004 CUM. OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOVSAL Sevr'in Lozan'a Saldınsı Yetmeyecek... Vücut Diliyle Zillet HER şeyin olduğu gibı sıya- sal arreçlar ıçin ekonomık çıkar sağlaman ın da bir haddi ve man- tıjı olrralı. Başbakan'ın Parıs seferinde "AB'ye tam üyelikmü- zakere'eri için başlangıç tarihi" uğruna Fransa Cumhurbaşka- nı'na crerdikleri bu haddı aş- rrış, konunun da mantığını yık- rmştır. Osmanlı tarihi, önce ticareti geliştirmek, sonra dış ilışkilerde sı/asal ya da parasal destek sağlamak için verilen ayncalık- lar ve "kapitülasyon' denen bağ- lılıklarla doludur. Cumhuriyet bunları durdurmuş ve seksen yıllık tarhının ilk çeyreğınde böy- le zilletlerden uzak durmuştur. Sonrası, bugünlere varan ha- zın bir hikâyedır. 12 Eylül dönemınde Avnjpa Konseyi'nin insan Hakları Ko- mısyonu'na başvurusunu geri çeksın dıye isveç'e sunulan Is- tanbul tramvayı ihalesı ve hu- kuk rezaleti bir Loizidu dava- sında haksız tazmınatın ödenme- sı gıbi butün onur kıncı uygula- malar Konsey ve AB üyesı ülke- lerce tepe tepe kullanıldı. Utanmadan. sıkılmadan. Nükleersantral yaptırma öne- rileri ve Aırbus sıparışlen son or- neklerdir. Ama, içlerindeki çelışkileri de gündeme taşıyan ömekler. Atom enerjısiyle elektrık uret- mek Batı dünyasında tartışılan bir sorun durumuna gelmışken ve Türkiye'nın konuyu çok da- ha ciddi olarak ıncelemeden ka- rar vermemesı gerekirken, böy- le damdan düşercesine önerıde bulunmak tam bir ciddiyetsizlik örneğı vermek degil midir? Böy- le bir davranış, aynı konuda öbür devletlerle örneğin Kanada ya da Hındistan'la yapılacak te- masiarı olumsuz etkılemez mi? Bir bakıma Airbus siparışi de aynı sakıncayı taşısa bıle haydı diyelım kı, o konuda filoyu bu- yütmek için zaten verilmiş bir karar vardır ve söz konusu fırma dünyadaki iki büyuk üretıciden bıridir; ama konunun böyle birzi- yarette ve AB'den böyle bir bek- lenti sırasında gundeme getiril- mesi çok akıllıca bir adım mı- dır? Türkiye'nın üyeliğine pek sıcak bakmayan Avrupa ulkele- rinın ve özellıkle Fransa'nın ka- muoyu, Chirac'la çevresıne kar- şı bu bırçeşıt ''rüşvef'i istısmar etmeyecek midir? Taraftar olan Batılılar bıle bu "Şarklılık" karşı- sında tutum degiştirmeye ve hat- ta tıksinmeye başlamazlar mı? Çok daha önemlisi, Turk hal- kında oluşmaya başlayan tik- sinmedir: "Mandacı kalemtıraşlaröan bırı, geçenlerde, "Başbakan'ın hıç dıl bılmemesine rağmen us- taca kullandığı beden dılı saye- sinde dünya lideıienyle dostça ilışkilerkurup Kıbns benzen kro- nik sorunlan çözdüğünü" yaz- mıştı. Anlaşılan, AB konusun- daki kntık Fransa dırencı de şim- di aynı yoldan kınlmaya çalışılı- yor: Fransız bakanlarla kucakla- şarak, sırt sıvazlayarak. sağ elın başparmağını işaret parmağına sürtüp papel ışaretı yaparak. Türkiye ve Fransa gıbı ulusal onurun ağır bastığı ıki büyük ül- kenin ınsanlarına mide bulantısı verıp "öööh" dedirterek. Cumhuriyet ve devrimin, siyasal, sosyo-ekonomik ve kültürel tüm değer ve kazanımlan sarsılmış. örselenmiştir. Ne "tam bağımsızlık" ve ne de "eşitlik" ilkesi siyaseten artık yolumuz olmaktan çıkmıştır. Egemenliğin paylaşımı ve '"stratejik" uyduculuk bir politika olmuştur. Av. Ertuğnıl KAZANCI ADD Genel Başkam 2 4 Temmuz 1923 günü İsv ıç- re"nin ünJü "Quıchy" şato- su, "mazlum" uluslar adına emperyahzmı Anadolu'da yenilgiye uğratmanın ulus- lararası onay törenine tanıklık edıyor- du. "Yüzyıllarca süren bir hesaplaş- mayı'" bır dızi asken utkudan sonra hu- kuksal kabule bağlayan güç, şanlı Ana- dolu Ihtılairnın özündekj cevherdi!.. "İnönü savaşlannda Türk'ün ters dönnıüş alın \ azısını yenen*' İsmet Pa- şa'nın ülke ve ulus adına Lozan'da at- tığı imza, "tam bağunsızfak" ve "eşit- lik" ılkelennı vazgeçılmez özgürlük öğelen olarak Cumhuriyet ve Dev- rim'ın esaslan kılacaktı. Gerçekten de 14 Mayıs 1950 tan- hine değın söz konusu ilkeler özenle korundu. Ismet Paşa, o çok önemse- diği ve gerçekten onursal hak sahibi olduğu demokrasının bır bölümünü; 1945 sonlanndan sonsuzluğa göç et- tığı 25 Aralık 1973 gününe değin ya- şadı. Bu süreçte çılelere katlandı. ca- nını hedef alanlar ve ınkârcılarla kar- şılaştı. Ama İsmet înönü yaşamından sonraki otuz yıl içindeki akışı göreme- di. Kendi deyimiyle, "maskaralann" ve "eşkıyanın" neleryaptığına tanık ola- madı. O olamadı ama ne yazıktır kı bağ- nndan çıktığı ülke ve ulus iyice kötü- ledı; kurtuluş ve "kuruluş" felsefesi- nin özünü yok eden olaylarla çekiştı. Şimdilerde: Şu anda durum "vahimdir''. Vahım- dir çünkü Lozan'da Türkiye'nin kar- şısına dikılen tüm Avrupa ve antlaş- maya imza koymaktan çekinen ABD, 81 yıl sonra keyıflidırler. 1920'lerde Osmanlı Hükümetf ne dikte ettinlen "Kamu Yönetimi Reformu" yasası, eyaletçi, federatıf özellığı ve üniterlı- ğı reddeden çerçevesıyle Türkiye'de yürürlüğe gırmıştır. Ayrıca, Cumhuriyet ve Kemahst Devrim denn yaralar almıştır. AB'lı yetkı sahipleri, "'Kemalizm.yoltıkıyor'' derlerken. Türkiye Cumhunyeti'nın resmı makamlanndan ses çıkmamak- tadır. u Sevr, LozaıTdan daha gerçek- çiydi" dıyen ıç ve dış "hıyanet erba- bı". Sultan Vahdettin dönemını aşan durumuyla pervasızca ortadadırlar. Cumhunyet ve devrımın, siyasal, sosyo-ekonomik ve kültürel tüm de- ğer ve kazanımlan sarsılmış, örselen- miştir. Ne "tam bağunsızlık" ve ne de "eşftfik" ılkesı sıyaseten artık yolumuz olmaktan çıkmıştır. Egemenliğin pay- laşımı ve "stratejik" uyduculuk bır politika olmuştur. Ulusal benlik, Av- rupa-Amenkan hayranlığı ve kendi- mizi küçümsemeyle def işkenliğe uğ- rarruştır. Sosyal bilinç en alt noktada- dır. Kamu Üctisadi Teşekküllen, ABD ve AB ülkelerinde bıle yüksek oranda varken, ulusal ekonomiyi mahveden- ler yıllardır işbaşındadırlar Kültürel yapımız ıse tam bır keşmekeş, zıtlık- lar ve dış etkıler altındadır. Lozan'm 81. yıh, Atatürk ve İnönü'ye gereğin- ce "vâris" olanıayan bir genelgörünü- mü TürkiyeCumhuriyeti'nin yaşanır tablosunda bulmuşrur. Kurtuluş ve kuruluş: Bu ülke özgürlük ve bağımsızlık ıçın yıllarca savaş verdı. "Yedi düve- le" kafa ruttu. Kendı ayaklan üzerin- de durmak ıçın büyük çaba gösterdı. "Yoktan, yonga çıkardı". Kalkınma, ilerleme, eğıtim, ekonomı atılımlan yaptı. Evrensel bir şahlanışa örnek oldu. 1950 sonrasında ıse önce "küçük Ame- rika olacagız" \ eya "AB, çağcıllaşma yoludur" gibı rutsakhk dolu saptır- malarla önce ruhunu sonra da cısma- nı varlığını teslıme yönelen bır Tür- kiye ortaya çıktı. Lozan'a saldıranlann kaynağı bel- lıdir: aynmcı, bölücü ve dın istısmar- cılannın bırlıkte düşmanlığı hep söz konusu antlaşmadır. "Musul ve Ker- kûk" ıle "12 Adalar" ıçın bazı çevre- lenn yazdıkları ve söylediklen yalan- dır. "^lusuIveKerkük" ıçın Lozan'da sağlam bır tez sunan ve tapu kayıtla- rını esas alan İsmet Paşa. 1925 yıhna ertelenen çözüm için başbakan olarak hazırlanırken; İngılız gizli servısının yedeğındekı Doğu ısyanıvla uğraş- mak zorunda kalmıştır. Ayaklanma, bır rastlantı değildır. 12 Adalar'ı elden çıkaranda Osmanlı'dır. 1914yılında- ki "Berlin" antlaşması kesin bırakış- tır. "Gökçeada" ve "Bozcaada r 'yı ge- n alan dığer bazılannı ise 1930'dakı Cenevre Konferansı'na ertelettıren înönü, yıne aynı yıl "Serbest Fırka" olayının ıç kargaşasını karşısında bul- muştur. Bu olay da rastlantı değıldir. Kampüsüm Beşiktaş Sonuç: Sevr'ciler hiç bu den- lı ıçerden ve dışardan et- kılı. rahat olmamışlar- dır. "Ehır" diyecek de\ - let işleyişi görünürde yoktur. Ama gıderek büyük bir yurtsever, ulussev er öflce kabarmaktadır. Sevr'in yandaşlarımn dünya başlarına yine de- mokrası çerçevesınde yıkılacaktır. Cumhuriyetçı Kema- lıstler, "aymazük, sap- kınlık ve bıyanetlik'" içindekiiere dünyayı dar etmenın yol ve yönte- mıni elbette bulacaklar- dır. Lozan, büyük müca- deleler sonrası kazanıl- mış ulusal bir değer ola- rak yakın tanhımızdekı yennı olağanüstü önem- le süreklı koruyacaktır. BLT\t'KÇEK\IECE 2.1ÇRA MLDÜRLÜĞÜ'NDEN 49 ÖRNEK ÖDE.ME EMRİNtN İLANEN TEBLİĞ1 DosşaNo 2002 ""4 Alacaklı Slandart Pom- pa \e Makıne San \e Tıc *S Vekılı A\ M Necalı Tarakcı Borçlu Marmara Tek- nık Dalgiy Pompa San Tıc Teme) U\kur Be>hk- duzu Sana>ı Sıt \ c 21 B Çekmece Borç mıktarı 0 414 480.000 -TL "»'ukarıda \azılı borcu- nuz nedenı ıle adresınıze odeme emn teblığe gonde- rılmı^ bıla teblığ ıade olunmuş. zabıtaca da adre- sınız meçhul kalmakla. ödeme emrinın ılanen teb- lığı'ne karar venlmıştır Işbu ödeme emnnın teb- lığı tanhınden ıtıbaren borç \e takıp ma^raflanm ^ gun kanunı sureve 8 gün ıla\e ıle 15 gun ıçınde odemenız (temınat \ermeni7). borcun tamamma \e>a bır kısmına \e>a alacaklının takıbat ıc- rasına daır bır ıtırazınız \arsa senet altındakı imza iize aıt değılse \ıne 15 gun ıçınde avnca se açıkça bıl- dırmenız. aksı halde ıcra takıbınde bu senedın sız- den sadır olmu% sa\ılacaği. ımzavı reddettığınız takdır- de merçıı onünde \apıla- cak duru^mada hazır bu- lunmanız buna uymazsa- nız \akı ıtırazınızın geçıcı olarak kaldırılacağı. senet \eva borea ıtırazınızı \azılı \e>a sozlu olarak ıcra da- ıresine 15 gun ıçınde bıl- dınnedığınız takdırde avnı müddet ıçınde 74 m gere- ğınce mal beyanında bu- lunmanız. ak^ı takdırde ha- pısle tazşık olunacafiınız. hıç mal be\anında bulun- maz \e\a gerçeğe avkırı bevanda bulunursanız ha- pısle cezalandırılacağınız. borç odenmez \eva ıtıraz etmezsenız cebrı ıcra\a de- \am edıleceğı takıbe ıtıraz ettığınız takdırde (sure<ı ıçınde) takıbın duracağı hususu teblığ verıne geç- mek uzere tarafınıza ılanen tebhâoiunur Basin 33705 PENCERE Cumhupbaşkanı Çankaya'da Ne Yapıyor?.. AKP'nin ikı yıla ulaşan ıktıdarında Cumhurbaşkan Ahmet Necdet Sezer ne yapıyor?.. 23 yasayı gerı çevırıyor. 358 atamayı veto edıyor. ikı düzenleme konusunda Anayasa Mahkemesı'ne iptal davası açıyor. Yukandakı sayılar -ıki yıl ıçinde- yüksek ölçüde bıı çabayı sergilemektedır; "normal" sayılamayacak bir düzeydedir... Ancak Çankaya'nın denetimınde siyasal bir içerik yoktur; Cumhurbaşkanı Sezer laik cumhuriyetin temel hukukuna dayanarak görevini yapmıştır. • Cumhuriyet Devletinde Başbakan Tayyip Erdo- ğan'dır; devlet bürokrasısının doruğunda oturan kışı ıse Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'dir; ıçinde bulunduğumuz durumu saptamak amacıyla Başba- kanlık Müsteşarı Dinçer'ın 19-21 Mayıs 1995 tarıhin- de Sıvas'ta yaptığı bır konuşmasını okurken altını çız- dığım satırfarı bııiikte okuyalım. U 21 'înci Yüzyıla Girer- ken Dünya ve Türkiye Gündeminde Islam" başlıklı ko- nuşmasında Başbakanlık Musteşan dıyor kı: "... modem devlet kurulduğu dönemlerde bizım ül- kemizde ve hatta Anadolu 'nun kuçük şehirlerinde bı- le balolar tertip edilmiş, dans partileri venlmiş ve bü- rokratlann tamamının buna katılması sağlanmıştır... O dönemden bugüne kadargeçen sürede Islama yönelık olarak modern devletın bızlere bırtakım da- yatmalan da olmuştur, şeriata karşı olmakama Müs- lüman kalmak bunun en önemli boyutlanndan bır ta- nesidır." "Modem devletın Islama tercüme edılerek kullanıl- ması bızım açımızdan önemli mahzurlar (sakıncalar) doğuracaktır. Çünkü bu bürokratık mekanizma doğ- rudan doğruya dayatmacı bır mekanızmadır." "... Islamı gruplann nasıl bır devlet ve toplum ya- pısını ortaya koyabıleceklerıni bir an önce ve ıktida- ra gelmeden önce tanımlamalan gerekmektedir." "Halk için ve halk adına yönetim diye tarıf ediler, cumhunyet kavramının aslında artık bizım için çok faz- la bır mana ifade etmediğinı söylememiz de müm- kündür." "... globalleşmenin olduğu heryerde mahalli kül- türlehn gelışmeye başladığını görüyoruz. Bizim ülke- miz söz konusu olduğunda ıse mahalli kültür Islam- dır. Globalleşme ne kadarartarsa Islamlaşma da o ka- darçok artacaktır." "Oyleyse Türkiye'nın bu durumu fark ederek ge- reklı düzenlemelerı yapması gerekir." • Dinçer sözlerıni şöyle sürdürüyor "Türkiye'de cumhuriyet ilkesinin, yerinı katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nıhayet laiklik ilkesinin yen'ne Islamla butünleşmesınin gerekli oldu- ğu kanaatinı taşıyorum." "Böylece Türkiye Cumhunyeti'nın başlangıçta or- taya koyduğu bütün temel ılkelenn laiklik, cumhuri- yet ve milliyetçilik gıbı birçok temel ılkenin yerinı da- ha çok katılımcı. daha ademimerkezı, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluğunu ve artık bunun zamanının geldiğinı düşünüyorum." "Iktidara gelmek yolun sonu değildir, başlangıçtır. Iktıdara gelınce yapılması gerekenler bitmış gibi dü- şünülürse. Islam iktidara geliş aracı gibi kullanılmış, istismar edilmiş olur." • Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğunda oturan kişi hedefine gıderken yönteminı de belirliyor.. Açıkça diyor ki: "Iktidara gelince de tüm dünya Müslüman olsa da,, düşmanlara karşı üstünlük sağlansa da, Müslümanın kavgası münkıre, harama ve kötüye karşı devam eder." Cumhurbaşkanı Sezer, böyle duşunen; ıktıdarda bile 'düşman'a karşı mucadelesinden vazgeçmeyen ve takıyyecilığını surdüren bir ıktidara karşı Çankaya'da hukuk görevini yerine getirmeye çalışıyor... Ama, yalnız mıdır?.. ACI KAYBIMIZ Değerli arkadaşımız, meslektaşımız 31. Dönem (1988-1990) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve 2002-2004 Dönemi Antalya Şubesı Başkanımız MEHMET ÖZKURT'u 22 Temmuz 2004 günü yitirdik. Dostlarının, ailesinin ve Mimarlartopluluğunun başı sağolsun. MİMARLAR ODASI GENEL MERKEZİ ACI KAYBIMIZ Değerli arkadaşımız, meslektaşımız 31. Dönem (1988-1990) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve 2002-2004 Dönemi Antalya Şubesi Başkanımız MEHMET ÖZKURT'u 22 Temmuz 2004 günü yitirdik. Dostlarının, ailesinin ve Mimarlar topluluğunun başı sağolsun. MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ GRAFİKER Photoshop, Freehand, QuarkXpres programlarını bilen grafiker aranıvor. E-posta: ckk(« cumhuriyet.eom.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle