Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2004 CUM/
14 kultur(« cumhuriyet.com.tr
İflsanlığın ortak evrensel değerlerini bize taşıyan koca bir tarih gibiydi Vedat Günyol
Bir eski zamanbilgesiAll EKBER ATAŞ
eski zaman bilgesi *
brscgi tapınağı
çrfısı: kapısız penceresiz
iepısiz
p&ıcere siz
gckyüzünde
PGŞI bulut
esh zaman bilgesi
xa seni aydınlatır
\a da aynını yaratır sende
düşiince denizinde
ya'iaryıkar durular
Hcşçakal demiyorum sana. Çünkü
hep yanım(ız)da, ıçim(iz)de, düşün-
celerimfizjdesin. Sakh bir kenî gibi
yaşadm, Atlantis gibi de gömüldün
sulanmıza...
YokJuğunun yarattığı boşlukta, yö-
rüngesini kaybetmış birgezegen gibi
sözcükler arasında dolaşıp duruyo-
rum kaç gündür. Acı kaybınım ardın-
dan bir şeyler yazmanın zorluğu için-
deyım. Senin söyleminle "Bir yal-
nızlık anındayım şu an..." Içımi dö-
kecek bırini aradım. En yakınımda
duran kaleme ve kâğıtlara "sesle-
dim" düşüncelerimi ve de duygula-
nmı: Herşeybukadargüzelgiderken
olacak iş miydi senin bu yaptığın?
Biz(ler)i sensizliğe mecbur etmek!..
100 e 5 vardı'
Çalan telefonuma uzanıyorum he-
yecanla. Telefonun karşı ucurda se-
sini duyacağımı umarak. Hayır. Hü-
zün bulutlan arasında kayboluyorum.
Neredeyim, hangi zamandayım bile-
miyorum. Bir süre sonra kendime ge-
lip sesalınmla kaydettiğım konuşma-
lanmızı dinlemek için kitaplığıma
geçiyorum. Raftaki bölmeden içinde
söyleşilerimizin kayıtlı bulunduğu
kasetlerden, gelişigüzel birini çekip
ahyorum. Sesalıra takıp basıyorum
düğmesine. Sesini dinleyiş, varlığın-
la anlam kazanmış zamanlan geri ge-
tiriyor. Odanın boşluğunu dolduran
sesin su olup kanşıyor zamana:
"Yoruldum. Bugünlükbu kadar
yeterli. Yarın devam edelim ister-
sen..." deyip uzaklaşıyorsun. Sis çö-
"CVe
uçlanma bı
• ektin gidiyorsun öğretmenim. Nereye?" demeye fırsat vermeden
avuçlannTa bıraktığın gözyaşlannın ıslaklığıyla yetiniyorum. Dört yaşındaki
kızım Kudret söylemişti: "Baba. Ağladım, gözyaşlanmdan su geldi. Çok
üzüldüm." Çok üzgündüm giderken. Son yolculuğunun ardından, suyıı
buharlaşan gözyaşlanmızı dökemediğimiz için. Bilirsiniz. Anadolu'da gurbete
çıkanlann ardından bir bardak da olsa su dökülür. Toprağm ıslaklığı
kurumadan sevdiklerine kavuşasın demenin halkça dile getirilişidir bu.
küyor birden.
Göz gözü görmüyor. Yıtırdik mi
ne
9
Görünür, bilınir yerlere (düşünce-
lerimize ve yüreğimize) ışıkJannı tu-
tarak görünmez oluyorsun. Her biri-
miz bir ışığının altında konuk ettiğin
zamanlann çilingir sofralannı kur-
muş, seninle geçirdiğimiz günleri yu-
dumluyoruz. Öte yandan, 'Devlet In-
san mı?' be, 'Yeni Türkiye Ardın-
da' bıraktığı şu karanlıklara bak. 'Bi-
linç Volunda' adımlar atacağına,
•Çalakalem" işlerle gündem yaratıp
günlerini gün ediyor herifler diye ko-
nuşuyoruz. 'Güleryüzlü Ciddilik"
sanyor hepimizi. 'Daldan Dala' at-
layıp 'Gün Ola Harman Ola' diye
dıye. 'Orman Işırsa'ya, 'Gün Do-
ğarken' dalıyoruz. Önümüzde 'Dün-
den Bugüne' bınken 'Konuşmalar'.
'Çağdaş Türk Edebiyatı'nın, 'Kıyı-
cığında', 'Gölgeden Işığa', 'Yine de
Yaşarken' insan. geçip giden zama-
nın farkına 'Giderayak YaşarkeıT
varabiliyor ancak. 'Sanat ve Edebi-
yat Dergileri'nde dolaşırken 'Uzak
Yakın Aoılar 1' giriyor araya. Bizi
çağınyor. 'Kendimce Denemeler'
yapıyorum:
Gitsem mi acaba!
Ya üstesinden gelemeyeceğim şey-
lerle karşılaşırsam? tşte bu korkutu-
yor benı! Gözûmü karartıp balıkla-
ma dalıyorum '100'e 5 kala' bu tari-
hin içine. Saklı bir kentle karşılaşıyo-
rum. Atlantis miydi, yoksa Troya mı?
Efesos muydu, Halıkarnas mı yoksa?
Seçemıyorum. Sessiz gömülüşünü
seyrediyorum sulanmızda. '100'e 5
vardı'. duruyor zaman.
"Heeey okuyucu, sulara gömü-
len 'Atlantis'i gördün mü" diye so-
ruyorum, dudak büküyor biri omuz
silkerek. Ne garip şu insansoyunun
tegeklerıne ** dökülmüş meyveleri.
Ayırdına varamadığı nice güzellikler
'göçüp giderken' yanından, koza-
sında mutlu ve güvende olduğunu sa-
nıyor. " Yürriiüü" diyorum sunturlu-
sundan. Nasıl bir mutluluk bu senin-
kisi? Oysa mutlulukJann paylaşarak
çoğaldığını bılebilseydi eğer, ınsan-
lığın ortak evrensel değerlenni bize
taşıyan koca bir tanh ve 'Kültürün
Öğretmeni' Vedat Günyol'u hemen
fark etmez miydi dersiniz?
Elbette kı fark ederdi.
Affet!.. Hoşça kal!..
"...Nasıl da koptuk birbirimiz-
den. Türkiyenin en önemli sorunu
bu işte. İnsanlann birbirinden kop-
ması..." *** diyerek günün son ışık-
lanyla birlikte uzaklaşıp gidiyorsun
aramızdan. Aysız gecelerın gizil ka-
ranhklanna doğru.
"Çektin gidiyorsun Öğretmenim.
N'ereye?" demeye fırsat vermeden
avuçlanma bıraktığın gözyaşlannın
ıslakJığıyla yetımyorum. Dört yaşın-
daki kızım Kudret söylemışti: "Ba-
ba. Ağladım, gözyaşlanmdan su
geldi. Çok üzüldüm." Çok üzgün-
düm giderken. Son yolculuğunun ar-
dından, suyu buharlaşan gözyaşlan-
mızı dökemediğimiz için. Bilirsiniz,
Anadolu'da gurbete çıkanlann ardın-
dan bir bardak da olsa su dökülür.
Toprağın ıslaklığı kurumadan sevdik-
lerine kavuşasın demenin halkça dıle
getirilişidir bu. Biz ıse kuruyan göz-
yaşlanmızı ardından dökemediğimiz
için seni geri çağıracak '100'ümüz'
de yok, gücümüz de.
Affet!.. Hoşça kal, '•Bilimsel Ay-
dınlığın Dinsel Karanlığa Üstünlü-
ğü".
Hoşça kal...
* Ali Ekber Ataş'ın Vedat Günyol
için yazdığı bir şiiri.
** Karpuz, kavun, salatalık, kabak
vb. bostan meyve \e sebzelennin dö-
lenmiş haline denir. Erzincan'a özgü,
yerelde kullanılan bir sözcük.
*** V Günyol'un, A. Yörükoğlu'na
1950'li yıllann başında yazdığı mek-
tubundan bir alıntı.
YARIŞMAYA 23 ÜLKEDEN 60 KORO BAŞVURDU
TRTlstanbul Gençlik
Korosu, dünya üçüncüsü
KURS 1 AĞUSTOS'TA BAŞLIYOR
Fotoğrafyaz okulunda
gecefotoğrafçılığı
ANKARA (ANKA) - 'TRT Istanbul
Gençlik Korosu', Almanyada 23 ülkeden
60 koronun katıldığı 'Miltenberg
l'luslararası Koro Yanşması'nda
üçüncülüğü kazandı. TRT'den yapılan
açıklamaya göre, 8-11 Temmuz tarihleri
arasında beşincisı yapılan yanşmaya 23
ülkeden 60 koro başvurdu. Bant kayıtlan
üzerinde yapılan eleme sonucu altı koro
finalde yanşmak için davet edildi. TRT
'Istanbul Gençlik Korosu', ttalya'dan
'Giuseppe Peresson Korosu', Letonya'dan
'Aija Kadın Sesleri Korosu'. Polonya'dan
'Akademi Bialymstoku Korosu',
Macanstan'dan 'Cantate Budapest
Korosu', Çın'den 'Nankai Üniversite
Korosu' finalde yanştı. 'Seslerin Senfonisi'
ve 'folklor. caz, spiritual' olmak üzere iki
kategoride yapılan yanşmada ilk bölümdeki
seçıci kurulu uzman klasık müzikçiler
oluşturdu. Burada, şef Gökçen Koray
yönetimindeki, 42 kişilik TRT korosu 5 dilde
ve müzik tarihınin değişik dönemlerinden
yapıtlar sundu. Ilk yanşmanın zorunlu
parçası olan Liszt yapıtının değerlendirmesi,
alınan toplam oylann yüzde 50'sini
oluşturdu. Ilk yanşmada Macanstan ve Çin
korolan birinci, TRT korosu ise yakın puanla
ikinci seçildi. Derecelerin halkoylamasıyla
belirlendiği ikinci yanşmada renkli bir
konser sunan TRT Istanbul Gençlik
Korosu en fazla alkışı topladı, ancak
üçüncü seçildi. Ilonci yanşmanuı birincisi
Macaristan. ikincısi ise Çin oldu.
Kültür Sanat - 'Fototrek
Nikon Fotoğraf Merkezi'nin,
düzenlediği Fotoğraf Yaz
Okulu Programf nda 'Gece
Fotoğrafçılığı' başlığı
tstanbul'un görsel açıdan en
ılginç yerlennde gece
çekimleri yapılacak. 1
Ağustos"ta Sultanahmet
Alanı'nda "klasik çekimler"
başlığı altında yapılacak
çalışmada, Istanbul'un önemli
tarihi ve turistık merkezleri
fotoğraflanacak. 3 Ağustos'ta,
Ortaköy'de 'farklı
teknikler' başlığında
yapılacak çalışmada ışık. flaş.
objektif ıle değişik çalışma
teknikleri uygulanaçak. 7
Ağustos'ta Beyoğlu'ndaki
çekimlerde İstıklal
Gaddesi'nin gece hali
fotoğraflanacak.
Atölye danışmanlığım Çenk
Gençdiş'in yaptığı atölyeye
katılım 10 kişiyle sınırhdır.
Gençdiş, 'Doğu'dan
Portreler' ve
'Anadolu'dan Portreler'
sergilenyle 'Rafael:
Matador' dia gösterilen
gibi farklı konularda
etkinlildere katılmıştır.
(0 212 251 90 14)
• Ilk karikatürü 1973
yılında yayımlanan,
11 kişisel sergi açan,
çeşitli ulusal ve
uluslararası
yarışmalarda pek
çok ödül kazanan
Necati Abacı, çağdaş
Türk karikatürünün
en özgün isimlerinden
biriydi.
Sanatçı geçen salı akşamı kaldırıldığı Koşuyolu Kalp Hastalıkları Hastanesi'nde yoğun bakımdaydı
Necati Abacı yaşammı yitirdiKültür Servisi - Karikatürcü, Beykent Ünı-
versıtesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölü-
mü Öğretım Üyesi Yrd. Doç. Dr. Necati Aba-
cı öncekı gün ameliyat edıldikten sonra yoğun
bakıma ahndığı Koşuyolu Kalp HastalıkJan
Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşamını
yitirdi. 46 yaşında olan Necati Abacı. geçen sa-
lı akşamı. geçirdiği kalp krizi üzerine Haseki
Hastanesi'ne, oradan da Koşuyolu Kalp Hasta-
hklan Hastanesi'ne kaldınlmıştı. Burada iki
kez ameliyat edılen Abacı yoğun bakımdaydı.
Ilk karikatürü 1973 yılında yayımlanan Aba-
çı, 1982 yılında tamamladığı 'Çizgilerle Sanat
İnsanlarf, 'Çizgilerle Sanat Kadınları' ve
'Çizgi İnsanlan" başlıklı çalışmalanyla 11 ki-
şisel sergi açtı. Çeşitli ulusal ve uluslararası ya-
nşmalarda; Uluslararası Simavı Karikatür Ya-
nşması Erol Sımavı Özel Ödülü (1986), Abdi
Ipekçi Karikatür Yanşmaları'nda mansiyon
(1985, 1987), Abdi Ipekçi Dostluk Banş Ödü-
lü Afiş Dah Üçüncülük Ödülü (1988), Ulusla-
rarası Nasrettin Hoca Kankatür Yanşması Ba-
şan Ödülü ve Özel Ödüller (1992, 1994, 1997.
2000). Japonya Yomiuri Shimbon Karikatür Ya-
nşması Büyük Mansiyonu (1994), Asaf Koçak
Karikatür Yanşması Büyük Ödülü ve Başan
Ödülleri (1988, 1997, 2001), Serdar Çakırer
Karikatür Yanşması Bü^oik Ödülü ve Jüri Özel
Ödülü (1997, 1999), GMK Sergılen'nde Lo-
gotype Dah Emin Bann Ödülü<1998), Fotoğ-
raf dergisi ve Casio Ulusal Fotoğraf Yanşması
Birincilik Ödülü (2001) ve Aydın Doğan
Uluslararası Karikatür Yarışması Özel Ödü-
lü'nün de aralannda olduğu pek çok ödül ka-
zandı.
Bir karikatürü Bulgaristan Gabrova Dünya
Güldürü Merkezi'ne. bir afişi Polonya Varşova
Afış Müzesi'ne alınan sanatçının bırçok basın
yayın organında ve sanat dergisinde çalışmala-
n ve yazılan yayımlandı. .J
YAZI ODASI
SELİM tLERl
Unutamadığım Akşam
Güneşi (2)
Nazmı. o valste Jülıde'ye bakıyor; bir zaman-
lar hoppalığına, şımarıklığına, küstahlığına içer-
lediği genç kızın ışıktan bir ayla kuşandığını gö-
rüyordu. Jülide'nin aralık gözlerinde ve dudakla-
rında yalnızca ince bir ışık gezıniyordu.
Sonra bu ince ışık, çoğalarak fakat ınceliğini
hep koruyarak hafifledıkçe hafifliyor; Jülide de o
kadar hafifliyordu ki Nazmi kollarında "birparça
ışıktan ibaret bir tayf" tuttuğuna inanıyordu.
'Tayf'ı bir yerlerden hatırlamam gerekiyordu el-
bette. Ama Akşam Güneşi'nın derın etkısiyle sar-
sıldığım o an, birdenbıre çıkaramamıştım. Gözü-
mün önünden, ayrışan, sonra yine sarmaşan ren-
gârenk ışın demetleri geçiyordu.
Derken "On dört Temmuz gecesi" geliyordu.
Romanda bu gece daha önce geçmiş... geçıp git-
miş olabilir. On Dört Temmuz gecesıni ben, ille
valsli balodan sonraya alıyordum, Akşam Güne-
şi okunup bitince, bellekte yaşamaya koyulunca.
Nazmi, Belediye Bahçesi'nde oturuyordu. Ber-
rak bir yaz gecesi. Denızde, kâğıt fenerlerle do-
natılmış kayıklar. Kâğıt fenerlerde herhalde mum-
lar ışıyordu. Birkaç cümle koskocaman bir sah-
ne armağan ederdi. Sahneyı gönlünüzce uzun
tutabilirsiniz. Kayıklar gidip gelır, fenerlerde mum
ışıkları titreşmekte.
Rıhtım boyunca, gazınolardavekahvelerdeor-
kestralar çalmaktadır. Kulağınızı iyice verirseniz,
gaydanın sesini, laternanın hüzünlü tekrarlayış-
larını da işitebilirsiniz. Işitiyordum, kendimden
geçiyordurn...
Adanın belki hayallerle süslenmiş güzelliği; bu,
şeklin, ışığın, gölgenin ve renklerin bambaşka ya-
şamı beni altüst etmiştı. Akşam Güneşi'ne tutsak
düşmüştüm.
Jülide'yle eniştesinin kavuşmasız aşk hikâye-
leri, günlerimi, gecelerimi ele geçirmişti. Yaşa-
mak zorunda olduğumuz hayat, annemle baba-
mın aşksız bağlılıkları, aıleyı kıskıvrak çevreleyen
koşullar ve dar imkânlar, gelecek için ümit bırak-
mıyordu sanki. Kaçmak, gitmek, enginlere açıl-
mak, bambaşka ortamlarda yeniden var olmak
istiyordum. Bu 'bambaşka ortamlar' da şüphesiz
(M...) adasındaydı.
O yıllarda görüp görebileceğim adalar, Kınalı,
Burgaz ve Büyükada'yken -Heybeli'ye gitmiş ol-
duğumuzu hatırlamıyorum-; (M...) adasını gör-
düğüm adalardan daha çok hissedebiliyor,
(M...)'de gezip tozuyor, orası için çeşit çeşit düş-
ler kurabiliyordum.
Ada duygusu, bende Reşat Nuri'nın romanıy-
la göverdi diyebilirim. Zira öteki adalar... zaman
zaman gittiğimiz gerçek adalar (M...) kadar çeki-
ci gelmemiş, düşler yaratmamıştı.
Sonra bir gün, komşumuz Deli Muazzez Ha-
nım, her ne sebepleyse, Akşam Güneşi'nden söz
açmış, "Jülide'nin gittiği ada, basbayağı Midil-
li'dir. Vaktiyle biz de orada bulunmuştuk. Reşat
Nuh'nin orayı niye saklamaya kalkıştığını hiç an-
lamam" demişti.
Deli Muazzez Hanım'ın patavatsızlıklarına el-
bette alıştık. Ne var kı, bu patavatsızlıklardan bi-
rinin beni düşbozumuna uğratacağı aklımın
ucundan geçmezdi.
Nazmi'nin, Jülıde'yı sonsuza dek yıtirmesıyle,
ölümüne yıkılıp kalışı gibi, ben de (M...) adasını yi-
tirmiş, serseme dönmüştüm. Gerçi Mıdıllı'yı gör-
memıştım. Ama romandakı adanın, haritada işa-
retlenmiş bir ada oluşu bütün umutlarımı silıp sü-
pürmüştü. Ancak 'gidilemeyecek' bir ada için
umutlar beslenebılır...
Epey zaman geçmişti; nıhayet Deli Muazzez Ha-
nım'ın yakıcı, kavurucu ıfşaatından kurtulmuş, ken-
dı kendime kaldığım bırakşamüzerı yeniden (M...)
adasını düşlemeye koyulmuştum. Orası hıç Midil-
li olabilir mı! Bir gız adasıydı ve orada Jülide, Genç
Verther'ın Acıları'nı okuyordu. Orada denizde fe-
ner alayları, nice yaz mevsımlerı sürüyordu.
Hem, bu kez Jülide, Nazmi'ye geri dönüyor, Re-
şat Nurı Bey'i yalancı çıkarıyordu...
Fakat bundan kimseye söz açmadım.
Önerilen
Kitap / Ömer Seyfettın, Necati Mert, Kaktüs
Yayınları, 2004. (Ömer Seyfettin'in yaşamı ve ese-
ri üzerine kapsamlı bir çalışma.)
Kanatsız da uçulur
• Kültür Senisi - 11. Koç Allıanz Fotoğraf
Yanşması'nın bu yılki konusu 'uçmak' olarak
belirlendi. Paraşütler, uçurtmalar ve kuşlar gibi
havada uçan her şeyin yansıtıldığı fotoğraflann
değerlendirileceği yanşmaya, mutluluktan,
zevkten. sevinçten uçan insanlann fotoğraflan
da katılabilecek. Sıyah-beyaz v e renkli olmak
üzere iki dalda düzenlenen yanşma, amatör ve
profesyonel tüm fotoğrafçılara açık. Ödüller,
her iki dalda. binnciler için 4.5 milyar. ıkinciler
için 3 milyar, üçüncüler içinse 2 milyar. Son
katılım tarihi 1 Ekim olan yanşmanın seçıci
kurulunda Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Ahmet Öner Gezgın, Şakir
Eczacıbaşı, Ani Çelik Are\yan, Merih Akoğul,
Arif Aşçı gibi fotoğraf sanatçılanyla birlikte.
Fotoğraf dergisi editörü Nadir Ede ve Koç
Allianz Genel Müdürü M. Kemal Olgaç da yer
ahyor. (0 216 556 60 80)
BUCUN
• TARİHİ GALATA KÖPRÜSÜ
BALAT'ta 21.00'de ' 1 . Uluslararası Tiyatro
Festivali'nde Mısır Devlet Tiyatrosundan
'Doğu Kültürü Ama' adlı oyun.
(0 212 514 75 20)
M AKBANK KÜLTÜR SA.NAT
MERKEZİnde 18.00'de lazerdiskten Glen
Gould konseri. (0 212 252 35 00)
ULUSLARARASI ADALAR FESTİVALİ
• K1NALIADA MEYDANInda 20.30da
Gülsüm Cengizin hazırladığı. Mümtaz
Sevinç'in sunduğu 'Ada Şiirleri' ızlencesi,
21.00'de Sema ve Saylort Topluluğunun
katıldığı 'Efsane Hanınılar' adlı konser.
(0 212 245 79 84)