Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 TEKIMUZ 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
SAGLIK
Her 12 dakikadabir bebek, 12 saattebir anne, önlenebilirnedenlerdendolayıyaşamıruyitiriyor
4.5 milyoniçinölüyorlar
Hamilelik süresince
her kadın en az
beş kez doktora
gitmeli. Türkiye'de
üç hamile kadından
yalnızca biri doğum
öncesi bakım
hizmeti alıyor. Anne
ve bebek ölümünü
önlemenin maliyeti
ise bir hamilelik
boyunca yalnızca
üç dolar.
ERDOĞAN ERİŞE>
ORDU -Türkiye"de üç hamile kadın-
dan sadece 1" inin doğum öncesi bakım
hizmeti aldığı belirlendi. Beş gebeden
biri sağlık personeli yardımı almadan
doğum yaparken, her 12 dakikada bir
bebek. 12 saatte bir anne, önlenebilir
nedenlerden dolayı yaşamını yitiriyor.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Ana Ço-
cuk Saelığı Bölümü uzmanlanndan
Dr. Ensar Ozkmkh rakamlann ortaya
koyduğu gerçeğinbir Türkiye ayıbı ol-
duğunu ifade ederek "Ülkemizin bir in-
samnölümündendoğanekononıikkay-
bı 100 bin dolardır. Bu öüimü önleme-
nin malheti sadece 3 dolardır" dedi.
RiSKLİ GEBELİK YÜZDE 40
BM Nüfus Fonu Savunuculuk Alt
Programı'nda görev yapan Özkızıklı.
Türkiye"deriskligebelik oranının yüz-
de 40 olduğunu belırttı.
Özkızıklı. gebelerin yüzde 32 sinin
doğum öncesi hiç bakım almadığı-
nı, beş gebeden binnin de sağlık per-
soneli olmadan doğum yaptığına dık-
kat çekti.
Eğitimsiz gruptaki iki kadından bi-
rinin kendi kendine doğum yaptığını
belirten Dr. Ensar Özkızıklı, ölümle-
rin nedenlerini şöyle sıraladı:
"Anne ölümkrinin temetinde aik-
nin ve toplıunun sosyo-ekonomik dü-
zeyi kadüun toplumsal statüsü, doğur-
ganhk davramşlan, beslenme yetersiz-
liği, sağlık hizmerJerinin eksiktiği, nite-
Kği ve kullanımı gibi nedenler yer al-
maktadır. Bizimgibigeüşmekteolan iil-
kelerde kanama, enfeksiyon, gebelik
toksemisi, düşük ve engellennûş do-
ğum, anne ölüm nedenlerinin başında
gelen en sık nedenlerdir."
Türkiye dekı anne ölümlerinin yüz-
de 81 'inin engellenebilir olduğunu ifa-
de eden Özkızıklı. ölen beş anneden
birinin ikamet ettiği yerin hastaneye
en fazla 5 kilometre uzaklıkta oldu-
ğunu söyledi.
Özkızıklı, şöyle devam etti:
" Yüzde 18'inde ise temel sağlık hiz-
metlerinin ülke gerçelderine göre dü-
zenlenmesi ile kolayca önlenebilecek
hizmeteksikügisözkonusudur.Yani ül-
kemizde anne ölüm nedenlerinin iıep-
sierkentanıvetedaviileönlenebilir ne-
denlerdir. Ciddi medikal gereksinim-
lerolmadanyapılaeakişlervardır.Ozel-
likle hamilelik sürecinde gebe kadın en
az 5 kez doktora gözükmelidir."
Çocuklannı tedavi ettirmek için gidcnlerin yanı sıra, çocuğu ile birlikte hastaneye ghrnek zorunda olan yurttaşlar, "saatlerce hastanede beklemelerin" ne zaman biteceğini soruyorlar.
Vaat çok, kuyruldar ıızıuı
Yıllarcaprim ödeyen hastalar muayene olabilmek için saatlerce sıra bekliyor. Şanslı olup muayene
olanlar da hastane eczanesinde ilaç bulunmadığı içinpara ödeyip dışarıdan almak zorunda kalıyor
H astalar, SSK
hastanelerinden
telefonla randevu
alamryor, ilaç için
saatlerce kuyrukta
bekliyor, SSK'nin
eczanesinde ilaç
bulunmadığı için
"ekmek parasını"
ilaca veriyor, devlet
hastanelerine gittik-
lerinde radyoloji
tetkikleri için günler-
aylar sonrasına
verilen randevu
sıkıntıları yaşıyorlar.
ŞLILEKÖKTÜRK
S:v asi iktıdann bütün iyileştırme
vaaüenne karşın hastanelerde mu-
ayane olmak için günlennı harca-
\ an yurttaşlar, "Bizi yönetenler, bi-
ze yalan söylemekten vazgeçip bu
kuynıklan ve hatimizigörsünler. Bu
de\1ete 30 yıl \ergi ödedim. Karşıh-
ğı busıralar mı" dedıler. Sosyal gü-
\ erte ıçın yıllarca prim ödeyen yurt-
ışhr, sağlık hizmeti alabılmek için
•^ağık ocaklarında dahı yenıden üc-
ret xiüyorlar.
'EKMEK PARASI ÎLACA
1
1 Temmuz'da Türkiye genelinde
uvoılanmaya başlanan "Sağhk Te-
sisfcrinin Ortak Kullanımı Protoko-
W SSKTıhastalannde\lethasta-
nefennden yararlanmasını öngörü-
yoıdu. Ancak hastalar. SSK hasta-
aebnnden telefonla rande\n alama-
vnzn. ilaç için saatlerce kuyrukta
bedemek, SSK"nin eczanesinde
Ja bulunmadığı için "ekmek pa-
rasnı ilaca vermek", devlet hasta-
leerine gıttiklennde radyoloji tet-
sillen için günler-aylar sonrasına
raıdeMJ alabilmek gibi sıkıntılar
yaıyorlar.
"ocuklannı tedavi ettirmek için
giîenlerin yanı su-a, çocuğu ile
t>üıkte hastaneye girmek zorun-
JiDİan yurttaşlar. "saatlerce has-
taıede beklemelerin" ne zaman
Sieceğinı soruvorlar.
»AATLERCE BEKLEYIŞ...
İSK Okmeydanı Eğıtım Hasta-
m.«ı"nde karşılaştığımız 72 yaşın-
iaı Nizamettin Öztürk ve eşi Naz-
tmv. 08.00'de ilaç almak için has-
:aeyegeldiklenni anlanyorlar. "50
yük. arkadaşının" ilacını almak
«p bu kadar saat beklemelenne
cşın gerekli olan bir ilacı alama-
jUannı belirten Nazmiye Öztürk,
"Doktora raporunu gösterdik o da
Oacınıyazdı. Ancak eczanedebu ilaç
yoktu. Almakiçin Eyüp'e gitmemiz
gerekiyormuş. Biz oraya nasü gide-
ceğiz. Şimdi özel eczaneye gidip ek-
mekparamızı ilaca vereceğiz'' diyor.
55 yaşındaki Abuzer Kıhç da ilaç
sırası bekleyenlerden... Kıhç, has-
tane sayısının yetersizliğinden şikâ-
yetediyor: "Hastane savısıyeterMo)-
sa ne bu kadar yoğun olur. ne ilaç ne
de başka şeyler için sıkmüçeküir. Bi-
h yönetenler. bîze yalan söylemek-
ten vazgeçip bu kuyruklan ve haü-
mizi görsünler. Deviete 30 yd vergi
ödedim. Karşüığı bu sıralar mı?"
'İSPARTA'YAGİDECEĞİM'
Isparta'da üniversite öğrencisi
olan Gülşen Yüdınm ise annesini
muayene ettirmek için gelmiş has-
taneye Annesinin ışe gitmesi gerek-
tiği için ilaç sırasına kendisi girmış.
İlacın birinı. eczanede olmadığı ıçın
alamadığını ifade eden Yıldınm,
"Eczanesinde olmayan ilacı doktor
yanyor. Biz de ilacı nereden bulaca-
ğızdiye kara kara düşünüyoruz, Bu
işe bir çözüm buhınması lazım. Ya
doktor eczanesinde olmayan ilacı
yazmasın ya da serbest eczaneye gi-
dip yan fı\aona da olsa ilacı alabi-
lelim" diye konuşuyor. Küçük şe-
ucretli
muayene
Merter Keresteciler Sağ-
lık Ocağı"na giden. is-
mini vermek istemeyen bir
emekli yurttaş ise yıllarca SSK
için maaşından prim kesilmesi-
ne karşın, yeniden 750 bin lıra
ücret ödedtğırü anlatıyor: "Mu-
ayene olabilmek için 750 bin lira
ödedim. İlacınıı almak için \ akıf
Gureba Eğitinı Hastanesi'ne git-
tim. Benden yeniden 750 bin lira
ücret aldüar. îseden yeniden
ahyorsunuz' diye sorduğumda,
'Nlakbuzunuzu getirmemışsi-
niz. Bazı sağlık ocaklan muaye-
ne ücreti almıyor. Makbuz sizin
için kanıt oluyor. Makbuzu ge-
tirmediğiniz için muayene ücre-
ti ahyoruz, getirseydiniz almaz-
dık' dedüer"
hirlerde daha kolay sağlık hizmeti
alabildiklerini anlatan Yıldırım, şöy-
le devam edıyor:
"Göz probiemim olduğu halde sı-
ralarda beklememek için burada
doktora gitmedim. Bu işkence çeki-
lecek şey değiL Isparta'y a gittigim-
de muayene olacağun."
Rabia Işui ise telefonla randevu
alamadığını belirterek "Sabah
07JO'dan 10.30-12.00'ye kadar uğ-
rasjyoruz. Ama birkaç günde ran-
devu alamadığınuz oluyor. Sonun-
da randevu aldım muayene oldum.
Göğsümde ve boynumda kitle var.
LTtrason çektirmem gerekiyor, 23
ay sonray^ gün verdikr. Özele sevk
etmiyorlar, paran varsa dışanda
özelde en kısa sürede çektirirsin,
kanserse erken teşhisedÛir" şeklin-
de konuşuyor.
5 AY SONRAYA RANDEVU
Şişli Etfal Eğitim \ e Araştırma
Hastanesi'ne muayene olmak içih
giden Feride Topuz da 4.5 yaşında
olmasına karşın konuşamayan kızı
Didem'in kan tahlillerini yaptırmak
istediğini dıle getiriyor.
Sosyal güvenceleri olmadığı için
kendilerine ablasınm yardımcı ol-
duğunu anlatan Topuz, "Kızun 4
ay dır Çapa'da teda\i görüyor ama
kan tahlilkrini daha ucuz olduğu
için buraday^apünyoruz. Çapa'da-
ki (lstanbul Tıp Fakültesi) Çocuk
GeBşimi Bölümü'nden 17 Aralık
2004'e muayene tarihi verdiler. Nö-
roloji bir test istedi. 23 Ekim'e gün
verdiler. Bugüne kadar çok fazla
para harcadım. bu işin sonu nere-
ye varacak bihniyorum'1
diye an-
latıyor yaşadıklannı.
Yazarkasa
ideolojisi
Istanbul Tabip Odası Başkanı Prof.
Dr. Gencay Gürsoy. AJCP iktidarmın
"Sağhkta Dönüşüm Programı'' ile "ya-
zarkasa ideolojisPni hızla uygulamaya
koyduğunu belırterek "Sağhk ocaklanna
yazarkasa koydular. Birinci basamak sağ-
hk hizmetlerinden dahi para ahnıyor. Ka-
mu sağhk kurumlannuı özeUeştirUmesi
durumunda ise Cumhuriyetin ilk kurul-
duğu yıUarda çözdüğümüz toplumsal sağ-
hk sorunlan ile yeniden mücadele etmeye
başlayabüiriz. FUipinler'e benzeme tehb-
kesi ile karşı karşıyayız" diye konuştu.
Kamu hastanelennın il özel ıdarelerine
devredıleceğine işaret eden Gencay Gür-
soy. "tstenirse belediye tarafindan işletile-
cek, istenirse aray a taşeron şirketler konu-
larak işlerilecek ya da istenirse büsbütün
özeUeştirilebilecek" dedi.
Özelleştırmenın somut örneklennin or-
taya çıktığmı vurgulayan Gürsoy, şöyle
devam etti: "îzmir Göğüs Hastanklan
Hastanesi'nde tüberküloz senisi kapanh-
yor. İstanbul'da birkaç büyük tüberküloz
tedavisi yapan hastaneden olan Yedikuk
Göğüs Hastahklan Hastanesi'nde yatak
sayısı azalühyor. Tüberküloz Türkiye'de
ortadan kalktı mı? Aksine artıy or. Kapa-
tdmasuun nedeni, tüberküloz servisinin
yeteri kadar para kazandırmaması. Ak-
sine bu hastanelerin göz, estetik cerrahi
gibi, kazancı olan, çabuk para kazanan
alanlan genştiriByor. Sağhk ocaklanna
yazarkasa koy dukları için aşüama oran-
lan her geçen gün düşüyorT
İlaçta indirim
anlaşmazlığı
SSK'lilerin yıllardır süren serbest ec-
zaneden ilaç alamaması sıkıntısı SSK
ile ilaç sektörü temsilcilerinın iskonto raka-
mı üzerinde anlaşamaması üzerine bir süre
daha sürecek. SSK ilaçta yüzde 15 iskonto
isterken, Araştırmacı ilaç Fırmalan Derneği
(AİFD), iskonto yapılmaması konusunda
kararh da\Tanıyor.
Imzalanacak protokolün bir bölümü ka-
bul edildi. Buna göre rapor ile yazılan ilaç-
lar, katkı payından muaf ilaçlar, engellilenn
ilaçlan ile işyeri hekimının yazdığı ilaçlar
SSK eczanelennden, bunlann dışında kalan
ilaçlar ise serbest eczanelerden temin edile-
bilecek. Yani zaten hareket sıkıntısı çeken
engelliler yine SSK hastanelerinde kuyruğa
girerek ilaç almak zorunda kalacak. Ayakta
tedavi sonucu yazılan ilaçlar ise SSK'lilerce
serbest eczanelerden alınabılecek. Temmuz
ayı içinde imzalanırsa protokolün eylül
ayında yürürlüğe girmesi beklenıyor.
GÖRÜŞ
ŞAHNAZ ÇAKIRALP
İlericilih Bu mu?
Bizim bir huyumuz var; bir konuyu ne kadar çok
tartışırsak, bir zaman geliyor o işin cılkını çıkanyo-
ruz. Omeğin türbanı da kamusal alanı datartışatar-
tışa bunlann cılkını çıkardık. Iş tam bir karmaşaya
döndü. Türban siyasal simge mi, yoksa bir özgür-
lük sorunu mu; estetik mi, değil mi; çağdaşlık mı,
yoksa bir geriye gidiş mi.. her kafadan bir ses çı-
kıyor...
Kamusal alan kavramı da öyle. Şimdi nedir bu
kamusal alan? Bunu tarif etmekle uğraşıyoruz; uğ-
raşıyoruz da.. sonunda bu kavramı da arapsaçına
döndürüverdik. Sokak mı, cadde mi, park mı, mey-
dan mı, üniversite mi, Cumhurbaşkanı'nın bulun-
duğu mahaller mı, coğrafi mi, işlevsel mi, özgür-
lüklerin ortamı mı, halkın mı yoksa devletin mi? Tür-
ban da, kamusal alan da sık sık önümüze getirilen
ara mönüler. Bir de İHL'ler var tabiı. Artık hepimiz
bu ara mönülerden bıktık, Esas mönü sunulama-
yınca temcit pilavı gibi, bakıyoruz hep bunlar önü-
müzde. En son da Sayın Başbakanımız durduk
yerde bu mönüleri tekrar hazırladı ve servisini de
Sayın Derviş'e bıraktı. Bıraktı ama.. ne servis ol-
du ya!.. Derviş her şeyi bir anda kırdı döktü. Masa
cılk içinde kaldı. Bence iyi de oldu.
• • •
Sayın Derviş önce Sayın Başbakanımızı övmek-
le işe başlıyor. Elbette Başbakanımızın övülecek bir-
çok niteliği var.. ama Sayın Derviş, onu kamusal
alan ile ilgili söylemlerinden dolayı göklere çıkan-
yor; "Bunu Islami kesimde söyleyen ilk lider Er-
doğan" dedikten sonra "Siyasi Islam böyle bir
söylem ıçermez" iddiasında bulunuyor. Mini etek-
liyle türbanlının birbirine hoşgörü ile bakmasından
söz ediyor. Sonra Bayan Karamanlis ın Bayan Er-
doğan ile yan yana görüntüsünün hoşluğundan bah-
sediyor ve "keşke CHP bir türbanlı belediye baş-
kanı seçebilseydi.. türban tartışması biterdi" diyor.
Tabii bu kadarla da kalmıyor, modernlık ve şıklık
bakımından türbanı tercıh ettığini belirtiyor. Ko-
nuşmanın tanıklanndan bir hanımın itirazı üzerine
de "Siz tutucusunuz, ben ilericiyim" diye bitirive-
riyor konuşmasını. Tabii bir de ertesi gün Sayın
Derviş'in bu sözlerini, haberi yazan Vatan'dan Bar-
las Yurtsever'i ve Milliyet'ten de Serpil Yılmaz'ı,
nazik olmayan bir üslup ile yalanlıyor ama.. ne ya-
zık ki inandırıcı olamıyor. Konuşmayı dinleyen dört
tanık varken ve hepsı de yazılan haberi doğrular-
ken gazeteciler de aynı üslupla kendisinı yanıtlıyor-
lar. Hem Vatan'dan Barlas Yurtsever hem de Ser-
pil Yılmaz basınımızın en güvenılir ve saygın yazar-
lan üstelik.
• • •
Sayın Derviş olayı bence iyi oldu. Türbanın da
kamusal alanın da tartışmasını öylesine cıvıklaş-
tırdı ki.. artık oturup bunlan ciddi ciddi tartışmanın
anlamını da yok etti. Bu iddiaların sahıplerine de
kötü bir sürpriz yaptı. Bu arada Sayın Derviş'in mi-
ni etekliyle türbanlının birbirine hoşgörü ile bakma-
sı ile ilgili sözleri tabii ki doğru. Zaten sokakta, cad-
dede, parkta herkes birbirine hoşgörü ile bakıyor.
Kimse diğerine aldırmıyor. Ama kendisinin de 'si-
yasi simge' olarak kabul ettiği türbanı, şıklıkta ve
modernlikte tercih ederim demesi ne anlama ge-
liyor? Siyasi simge haline gelmiş bir giyım biçimi-
nin üniversitelerde, devlete ait özel alanlarda laik-
lik ile ne derece bağdaşabileceğini ise açıklamıyor...
Kaldı ki artık aralığı dört gözle bekledigımiz bir sı-
rada, AlHM'nın net kararı da ortada iken Sayın
Derviş'in bu sözlerinin amacı ve anlamı ne? Kaldı
ki CHP'den türbanlı bir belediye başkanı çıkması
özlemi de var... Ama ne yazık ki asla gerçekleşmez.
Çünkü CHP, çağdaşlığın ve Atatürk Devrimleri'nın
partisidir. Demokrasilerde çağdaşlık bilgi, katılım
ve yasalara saygı ile ölçülür ama.. giyim de çağ-
daş uygariığın bir simgesidir. Kaldı ki daha Kopen-
hag Kriterleri'nin de 'e/rfba'sındayız henüz. Son-
ra Türkiye Cumhuriyeti bir Islam cumhuriyeti olma-
yıp Atatürk'ün 'Laik Cumhuriyeti'dir. Sayın Derviş
şıklıkta ve modernlikte türbanı tercih ettiğine göre
bir süre sonra yengemızi de türbanlı görürsek sa-
nınm şaşırmayacağız.
• • •
Şimdi Sayın Baykal'ı yerden yere vuruyoruz
ya.. birkonudahakkını hepimiz teslim etmeliyiz: Ye-
rel seçimlerden sonra seçim sonuçlan, CHP'de
Sayın Baykal'a karşı bir karşıcalık hareketı yarat-
mıştı. Yenne düşünülen genel başkan adaylannın
en önemlisi de Sayın Derviş idi. Sayın Baykal'ın yap-
tığı son kurultayda olan bitenleri asla benimsemi-
yoruzama.. düşünebiliyor musunuz, ya başanlı ol-
salardı muhalefet edenler, CHP kimlerin eline ge-
çecekti? Unutmayalım, bu muhalefetin önderlerin-
den ikı milletvekili CHP'yı yeterince "Kemalist"
bulmadıkları gerekçesiyle daha üç gün önce, ön-
ce CHP'den istifa etmişler bir gün sonra da AKP'ye
geçmişlerdi. Baykal belki de CHP üzerine oynanan
biroyunu bozdu. Baykal'ı eleştirelim. Eleştirilecek
yığınla yönü bulunabilir elbette. Ama o, laik cum-
huriyeti ve çağdaşlığı savunan, ulusal çıkarlarda
CHP'yi kurulduğu gündeki çizgisinde tutan ve tut-
mayı başaran bir lıderdir. Elbet günü geldiğınde ve
başanlı olmadığında, CHP örgütü onu da değişti-
rir.. ama yerine, kesinlikle laik, çağdaş ve aydın bir
liden getirir. Çünkü CHP, örgütü ile üyelenyle ve yan-
daşlanyla 81 yıldan bu yana laikliği, devrimleri ve
çağdaşlığı içine sindire sindire, imbikten geçirerek
bugünlere gelmiş, cumhuriyet'in ve rejimin güven-
cesi bir ana partimizdir.
Ne dersiniz.. Sayın Derviş dediği gibi "ilerici"
mi?..
scakiralp < mynet.com
KARTAL 2. ASLİYE HUKUK
HÂJOMLİĞİ'NDEN
2003 105 Esas
Davacı Mustafa Çolak \ekili tarafindan davalılar Hık-
met Rüştü Altaner. Gülümser Altaner. Yusuf Erdem.
Fatma Erdem ve 20 kışi aleyhine açılan tahlıye davasının
yapılan duruşmasında'
Davacı vekıh. davahlann mal sahibi veya kıracı ola-
rak oturduklan bağımsız bölümlerde tadilat ışlemlennin
ne kadar sürede yapılacağımn tespıt ettınlmesi ve geçicı
olarak tahliyelerine karar verilmesıni talep ve dava et-
miştir. Davalılar Hikmet Rüştü Altaner ile Gülümser Al-
taner'in (Emek Sok. Fulya Apt. D: 2 No: 33. K. Yah/Ist)
adresınden dığer davalılar Yusuf Erdem ile Fatma Er-
dem'in (Emek Sok. Fulya Apt D. 15 No 33 K Yalı tst)
adresinde bulunamadığından zabıta tahkıkatı yapılmış
tebligata yarar açık adresleri bulunamamıştır.
Yukanda adlan ve adreslen yazılı davalılar Hikmet
Rüşrü Altaner, Gülümser Altaner. Yusuf Erdem ve Fat-
ma Erdem'in duruşmamız olan 24.11.2004 günü saat
09.30"da duruşmada hazır bulunmalan. bulunmadıklan
takdirde usulün 213 ve 377. maddeleri gereğince gıyap-
lannda yargılama yapılarak hüküm venleceğı dava di-
lekçesı yerine geçerli olmak üzere teblığ olunur.
15.7.2004 Basın: 33053