Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18TEMMU2 2004PA2
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Pofinî Sanat Galerisi
Ve Acar Başkut
Sevgili,
Yazın tam göbeğinde, ama eskilerin "limo-
nata gibi" tabir ettikJeri, hafif serince bir Istan-
bul gecesinde, Büyükada'da Turing Kulüp te-
sislerinin camlı bahçesinde, ağaçların altına
kurulmuş masalara oturmuşuz.
Keyfimiz gıcır, sahnede gitarıyla Atilla Demir-
coğlu. "En l/e/o"yu söylüyor.
Nezih Bayraktar'ın öncülüğüyle düzenle-
nen, "12. Geleneksel Adalı Galatasaraylılar
Gecesi"ndeyiz. Tarih 16 Temmuz 2004.
Birazdan Acar Başkut geliyor. Ben de, ora-
nın en yaşlısı olmaktan kurtulup rahat bir ne-
fes alıyorum.
Turing Kulüp'e gitmeden önce Isplendid Pa-
las'ta Acar Başkut'un sergisini gezmiş, resim-
lerini görmüştük.
Ünlü gazeteci, Cumhuriyet'in eski genel ya-
yın müdürü, bir döneme damgasını basmış
olan tiyatro yazarı Cevat Fehmi Başkut'un
oğlu Acar Başkut Galatasaray'dan sonra, ba-
basının ve Muhsin Ertuğrul'un önayak olma-
sıyla Münih Güzel Sanatlar Akademisi'nde sah-
ne dekoru ve kostüm üzerine okumuş, yurda
dönünce Istanbul Şehir Operası, Ankara Dev-
\et Opera ve Balesi'nde yüze yakın esere im-
za koymuş biri. Bir ara Akademi'de de hoca-
lık yaptı.
Ama Acar Başkut yıllar önce üst üste geçir-
diği üç beyin ameliyatından sonra, artık vücu-
dunun sağ tarafını kullanamaz oldu. önce sol
elini kullanmayı öğrendi ve ressam olarak ça-
lışmalarını sürdürdü.
• • •
Sevgili,
Acar Başkut okulun efsanevi haşarı tiplerin-
den biriydi. Okuldaki makam odasındaki akvar-
yumunda nadide Japon balıkları olan Macit
Bey'e öfkesinden, bir gün oraya, bütün kırmı-
zı balıkları mideye indiren bir canlı torik atıp mü-
dür beyi çileden çıkardığı efsanesi dilden dile
dolaşırdı.
Cuma günü bu olayı sordum.
- Yok yav! dedi, o ben değildim, yıllardır kim-
seye anlatamıyorum, okuldan kaçıp balık tu-
tan ben olduğum için, herkes olayı bana kon-
duruyor.
Neyse!..
Asıl önemlisi beni sanat galerisi kavramı ile
ilk tanıştıran kimse, Acar Başkut'tur.
Yıl 1954; demek ki tam elli yıl olmuş. Müdür
Macit Saner okulun gri duvarlarını pembeye bo-
yatmış. Bu rengi çok beğenen Acar Başkut da,
zemin katta berbersalonunun hemen yanında-
ki merdiven altında, Grand Cour'a bakan pen-
cerenin yanındaki duvara hocalannın karikatür-
leri, arkadaşlarının resimleri ve bazı tiplemeler
çizmeye başladı ve böylece korsan Pofini Sa-
nat Galerisi doğmuş oldu.
Ben arada galeriyi ziyaret edip yeni çizgileri
izleyen müdavimlerden biriydim.
Yukanda da belirttiğim gibi, Grafitti'nin G'si-
nin bile daha bilinmediği bir dönemde açılmış
olan Pofini Sanat Galerisi korsan bir galeriydi.
Merdiven altında temizlik malzemelerinin bir
bölümünün durduğu tahta perdeli bölümün
önünde ayakkabı boyacılığı yapan rahmetli
Şevket Usta, aynı zamanda Acar'ın erketesiy-
di, Şevket Usta iki kez, kesik kesik öksürdü mü,
"Tehlike var, biri geliyor" demekti. Tehlike ge-
çince Şevket Usta bir kez öksürür, Acar da ye-
niden işe koyulurdu.
Bütün bu önlemler fazla işe yaramamış ol-
malı ki, sonunda Acar Başkut yakalandı ve
şimdi duvarlarında üç resminin bulunduğu,
Tevfik Fikret'ten kalma müdür odasında disip-
lin kurulunun önüne çıkarıldı, üç gün okuldan
uzaklaştırma cezası aldı.
Pofini Sanat Galerisi Acar Başkut'un 1958'de,
Galatasaray'daki dört yıl uzatmalı eğitimini bi-
tirmesiyle kapandı.
Işte sana Türkiye'de açılmış, dünyanın ilk
grafiti sergisinin ve sanat galerisinin bilinme-
yen öyküsü.
Bu arada yanlış bir izlenim edinmemen için
eklemeliyim ki, müdür rahmetli Macit Saner
hiç de sanat düşmanı biri değildi, hatta tam ter-
sine, ama ne var ki, okulun fırlama tabir edilen
öğrencilerinin çoğu da, ya bu resim meraklıla-
rı ya da tiyatrocu takımı arasından çıkardı.
Yıllarca değişmeyen bir gelenekti bu.
Okuldayken keman çalan, efendi öğrenci-
lerden Nadir Nadi bile, 1920'li yıllarda bir gün,
Tevfik Fikret Salonu'nda sigara içerken, yaka-
lanmamak için sahne altına sığındığına göre,
var sen düşün öbürleri neler yapmazdı.
Gece bitiyor, gruplar halinde dönüyoruz, yol-
da "Ne garip bir ülke şu Türkiye" diye düşü-
nüyorum.
Vapura daha vakit var, 20 kişilik grup Bos-
tancı'ya geçmek üzere motor kiralıyoruz.
Ahmet Kaptan motorunun güvertesine bağ-
lanmış kurbanlık bir koç duruyor.
Karşı kıyıya doğru yol alırken koç altına se-
rilmiş otları yiyor.
Düşünüyorum, "Beslendiğini sanıyor, son
gecesini yaşayan garibim, oysa yarın o baş-
kalarmı besleyecek".
Ne garip bir ülke şu Türkiye!..
Yüce Divan kararları
Resmi Gazete'de
• A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Baş-
bakan Mesut Yılmaz. eski Devlet Bakanı Güneş
Taner, eski Enerjı ve Tabii Kaynaklar bakanlan
Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan'ın Yüce Di-
van'a sevkine iJişkin TBMM kararlan, Resmi
Gazete'de yayımlandı.
Türbanı savunmasının ardından Baykal'a 'Başbuğ' yakıştırması CHP yönetiminin sert eleştirisine neden old
Derviş'e 'grt' çağnsı
CHP İstanbul milletvekili Kemal
Derviş partisindcn büyük tepki akü.
HaberMerkea-CHPyönetimj. Baş-
bakan TayyipErdoğan"ınkamusal alan-
da türbana özgürlük isteyen açıklama-
lanna destek veren ve CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal'a "Başbuğ" yakış-
tınnasında bulunan CHP İstanbul Mıl-
Ietvekilı KemalDerviş'e sert tepki gös-
terdi.
CHP Genel Başkan Yardımcılığı gö-
revinden bir süre önce istifa eden Der-
vış'ın. türbana hoşgörü gösteren açık-
lamalannm ardından önceki gün Iz-
mir'de katıldığı birtoplantıda. "Bizbaş-
buğpartisio(mamalryız.Tekadaınpar-
ticiügi kimseyeyaJaşnuyor" diye konuş-
ması CHP yönetiminin sert tepkisini
çekti. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve
Basın Sözcüsü Eşref Erdem, dün yap-
tığı açıklamayla Dervış'i kınadı. "DSP
ve YDH'de uygulanan senaryolar
CHP'de uygulanamaz. CHP, ne VDH,
ne DSP'dir. Ne de AKP'ye benzetilebi-
tir" diyen Erdem açıklamasında Der-
viş'e halen parti meclisı üyesi olarak gö-
• CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Basın Sözcüsü Eşref
Erdem, "DSP ve YDH'de uygulanan senaryolar CHP'de
uygulanamaz. Eğer birileri gibi AKP'ye gitmenin yollan
aranıyorsa daha açık ve dürüst davranılabilir" dedi.
rev yaptıgını anımsattı. Erdem, şunlan
söyledı: "Görüşlerinipartimizinyedd-
li platfonnlannda açıklamak. miüetve-
küi seçildiği partive katkıda bulunmak
yerine, her firsattan yararlanarak
CW'nintemdgörüşlerinideştinnesJ\t
genel başkanına yakışıksız bir üslupla
Başbuğ' demesi kabul edilemez. BÖy-
lesi saygısız bir üslupla konuşana Ne
yapmak ıstiyorsun' diyesormakhakkı-
mızdır.Eğerbirilerigibi.AKP'yegtane-
nin yollan aranıvorsa daha açık ve dü-
rüst daNTanılabiür."
AçıkJamada hiç kimsenın CHP'ye ve
genel başkana hakaret etmesine izin
vermeyeceklerini belirten Erdem, açık-
lamasını şöyle sürdürdü: "Hele hele ka-
muoyıınca, gittiği her parride sürekli
kargaşa yaratmak için kurgulanmış gi-
bi algrianan birinin böyle davranmaya
hiç hakkı yokhır."
^Dürüst davransın'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet
Selvi de yaptığı açıklamada. "Kim olur-
sa olsun, CHP ve genel başkanına laf
söyleyecek herkes haddini bilmeü,agzın-
dan çıkanı kulağı duymaudır" dedi.
Baykal'ın, gördüğü her darbede sivıl-
leşme ve demokratikleşmenin savunu-
cusu olduğunu ve daha 15 gün önceki
kurultayda güvenoyu aldığım anlatan
Selvi, "Gend başkana,başbuğ yakışür-
masında buhuunak vefasızhğnı Ötesin-
de saygısızlıktır'* diye konuştu. Der-
vış'in, yalnız Baykal'a değil. CHP'nin
Dilekçe Komisyonu Başkanı
AKB, oskere de
ombudsman istedi
ANKARA (ANKA) -
TBMM'nin yeni yasama
yılında "ombudsman-
hk"Ia ilgili yasa tasansı
da görüşülecek. Adalet
Bakanlığı tarafından,
"ombudsmaahk" ile il-
gili yasa tasansırun çalış-
maJan sürerken, AKP Di-
lekçe Komisyonu Baş-
kanı Vahya .\kman, "Ba-
na göreaskeri sorunlar da
ombudsnıanın görev ala-
nında olmalı. Yargıy la st-
lurlandınlacak bir sistem
kurulmalı" dedi.
TBMM Dilekçe Ko-
misyonu Başkanı Yahya
Akman, Adalet Bakan-
lığı'nda "ombudsman-
hk" olarak bılinen "Ka-
mu Denetçifiği Yasa Ta-
saraTnın hazırlıklarının
da sürdürüldüğünü be-
lirtti. Akman, Belçika ve
Almanya'da Dilekçe Ko-
misyonu ve ombudsman-
lann birlikte çalıştıklan-
nj, Türkiye'ye de bu sis-
temin getirileceğini kay-
dettı. Yem hazırlanan ta-
sanya göre, ombudsman-
lann da Dilekçe Komis-
yonu'nda seçileceğini,
40 yaşını doldurmuş ve
belli eğitim seviyesinde-
ki kişiler arasından iki
kat aday belirlenerek, Ge-
nel Kurul'a göndenlece-
ğini bildirdi. Akman, om-
budsmanlıkla ilgili yeni
tasannın, BülentEcesitın
Başbakanhğı dönemin-
de TBMM'ye gönderi-
len ve kadük kalan "Ka-
mu DenetçiKği Yasa Ta-
sansı" temel ahnarak ha-
zırlandığını belirterek,
bu sistemde Dilekçe Ko-
misyonu'nun kendine ge-
len başvurulann değer-
lendirildikten sonra om-
budsmana gönderilece-
ğini söyledi.
Çinli heyete kurtarma tatbikatı
tstanbul Emniyet Müdiirliiğii'nün davedisi olarak
Türkiye'ye gelen Çin HalkCumhuriyeti Kamu Gü-
venlik Bakan Yardımcısı Huanning \ang ve bera-
berindeki heyetdün tstanbul'daki temaslanna baş-
ladı. Huanning Yang\e beraberindeki heyet, ilk ola-
rak İstanbul Emniyet Müdüriüğü'nü ziyaret etti.
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah tara-
findan polis bandosu ve tören mangasıy la karşıla-
nan heyet, çalışmalar hakkuıda bilgi aldı. Cerrah ve
konuklan, daha sonra Bayratnpaşa'da konuşlanan
Çevik KuvTet Şube Müdüriüğü'ne geçerek. rehine
kurtarma ve polis köpekleri de kullanılarak yasadı-
şı gösterilere müdahale gibi konularda gerçekleşti-
rilen tatbikatlan izlediler. (Fotoğraf: AA)
ilk ayını bilgilenme süreciyle geçiren Izmir Belediye Başkanı, söylemleriyle de umut oldu
Kocao^u^udaniymıser başlangıç
gencine, kaduıına, taraflanna. üyesin
yöneticilerine, milletvekillerine ve Cun
huriyetı kuran CHP'nin tarihine de sa]
gısızlık ettiğini belirten Selvi, "Eğ«
CHP'den gitmeyi kafasına koymuşs:
yoflannı ayırmayı düşünüvorsa. hiçbi
CHP nüllefvekiline yakışmayan üslup
la konuşacağuıa daha dürüst da\ran
mandır*" dedi.
CHP'nin hiçbir zaman AKP ya d;
YDH'ye benzetüemeyeceğinı anlataı
Selvi, Derviş'in daha önce DSP'der
aynlanlarla kurmaya çalıştığı partide
DSP'de ve YDH'de yaptıklannı
CHP'de yapamayacağmı kaydettı
Seh ı. "İlgikndiği, sözde katkıda bu-
lunduğu veya gittiği partilerde 1.5-2
yıl kaküktan sonra kârgaşay a neden
oluvor. Sanki gittiği partilfrdeen faz-
la 2yıliçinde kargaşa yaratmaya kur-
gulanmış gibi" dedi.
'Hava degijimi zamanı gelmiş'
CHP Merkez Yönetim Kurulu
(MYK) üyesı. tstanbul
MilleUekılı Mehmet.\h'
Ozpolat da yaptığı yazı-
lı açıklamada Kemal
Derviş'in "Öncetürban
konusunda "dahıyane fi-
kırlerini' anlattığınu ar-
dından da nezaketve say-
gj suuriannj zorlayan ifa-
deJeriegenel başkana' çe-
kil' çağnsı yaptiğuıı" be-
lirtti. Ozpolat, açıkJama-
sında şu göriişlere yer
verdı.
"Deniş, ülkesinin ger-
çeklerini pek tanımryor
ama doğrusu ne yapOğı-
nı gayet iyi biliyor. Her
şeyin bir plan dahilinde
vürüdüğünü anlamak
için kâhin olmaya gerek
yok. Hedefte Türkiye
Cumhuriyeri'nin temel
harcı olan altı oku kır-
dırmak, CHP'nin laik,
çağdaş çizgisini bozmak
var. Deniş,fikiıierinises-
lendirmekte özgürdür.
Ancak o fikirlerin hiçbi-
ri CHP' nin fiküieri değft-
dir. Tam tersineCHP var-
hğını bu fikirierle müca-
dele üstüne kurmuşrur."
U
CHP çatısı altında Ata-
türk'e,Cumhuriyet'in ka-
zanunlanna söz sö\1etme-
yeceklerini" belirten Oz-
polat. "CHP'yiyeterlibu*-
mayipiktidara koşaradım
gidenleriçokgördük. Saym
Derviş'in ha>adeğişimiza-
manı da gehniş görünü-
SERDARKIZIK
tZMtR - Izmir Büyükşehir Belediye
Başkanı AzizKocaoglu. görevinde ilk ayı-
m doldurdu. CHP Izmir II Başkanı Ala-
attin Yüksel'in "tzmir geçnüşi temiz,
onurlu. dürüst bir belediye başkanı ka-
zandı Bu anlamda kimsetün hiçbir kuş-
kusu oünasuı" diye tanımladığı Koca-
oğlu, geride bıraktığı ilk ayda olumlu bir
çizgi izledi.
Kocaoğlu, kimliği ve nitelilderinden
ötürü kamuoyuna verdiği olumlu gö-
rüntüyle göreve başladı. İlk ayı gözlem
ve bilgilenme süreçleriyle geçirdi. Bu sü-
reçte, bir yandan kentin devam etmesi
gereken projelerine el atarken özellikle
bürokratlan, uzmanları ve şirketlerin
genel müdürlerini gözledi.
Göreve başladığı andan itibaren eleş-
tiri ve önerilere açık olduğunu vurgula-
ması, meslek örgütleriyle iletişime gır-
mesi ve belediye meclisindeki birleşti-
rici tutumu dikkat çekti.
İş dünyasında deneyimJi bir isim ola-
• Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu, kimliği ve nitelilderinden
ötürü kamuoyuna verdiği olumlu
görüntüyle göreve başladı. Yönetim
anlayışı gereği "ekip çalışmasına" önem
\eren başkanın belirli bir zaman sonra bazı
değişikliklere gitmesi bekleniyor.
rak ilgili daire ve şirketlenn bütçelerini
h edi olarak incelemesi ve mali durumu
mercek altına alması güven verdi. Hu-
kuksuz hiçbiriş yapılmayacağını söyle-
mesi ve özellikle iş çevrelerindeki ko-
nuşmalannda bu konunun altını çizme-
si, rantiyecilerifl büyük baskjsı altında
kalan kente umut yansıttı.
Bu arada en kısa zamanda en geniş bil-
gilere ulaşma çabası da öne çıktı. Öte yan-
dan kentin sorunlannı çözüm amacıyla
ıvedilikle Ankara'da ginşımlere başla-
ması olumlu karşılandı.
Kocaoğlu'nun bu özellikJeri, en baş-
ta belediye bürokratlan \e çahşanlannı
etkiledı. Genel anlamda "yönetsel bir
boşhıkdoğmayacağı'' yaklaşımı öne çı-
karken geleceğe yönelik kaygılar bü-
yük ölçüde giderildi.
Belediyenin bütçe yönetiminde. kilit
isımierden "Hasan Fehmi Mani"'nin
yeniden göre\e çağnlması da olumlu
karşılanan girişimJerden biriydi. Bu dö-
nüş bazı bürokratlar arasında soru işa-
retlerine yol açtı. Bu kesimler için "Ye-
rimde kalır nuyun, ne gibi değişiklikler
olacak" sıkıntılan doğdu. Dolayısıyla
geçen yönetimde de görülen bazı bü-
rokrat uzman, genel müdürve daruşman-
lararasındaki gerilımler, kendi belirsiz-
likJeri nedeniyle büyüdü.
Herkesi dinleyen ancak yönlendirilme-
sine ızin \ ermeyen Kocaoğlu, çevresı-
ne, "KimseninişiyiegücüyieuğraşmanL
Ancak çaiışmayanlan, belirü rutehklere
sahip olmayanlan süreçiçindegözJerim,
gereğini yerine getiririm" mesajını ver-
di. Bu çerçevede yönetim anlayışı gere-
ği "ekip çahşmasına" önem veren baş-
kanın belirli bir zaman sonra bazı deği-
şikliklere gitmesi, güvendiği isimkri
göreve çağırması beklenen bir gelişme
olacak anlaşılan.
"Karar vermesüreçlerindeinceeleyçı
sık dokumaktan ötürü sıkmtılı olurum
ama karar verdikten sonra kolay kolay
geri dönmem" diyen Kocaoğlu. "bilgi-
lenme, tanıma, değerlendirme'' süreçle-
rini en geç iki ay sonra tamamlayacak.
Yeni dönemde yerel yönetimin yeni bir
i\Tneyle olumlu ışler yapması, kenti öne
çıkarması Kocaoğlu'nu yeterince tam-
mayanlar açısmdan sürpriz sayılacaksa
da, anJaşılan o ki, yakın çe\resi için bun-
lar. "beklenilen gehşmder" olacak...
vw" dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
'Yanhşyerdesin'
CHP İstanbul Milletve-
kili ve Kadın Kollan Ge-
nel Başkanı Güldal Oku-
ducuda hiçbirCHP millet-
vekilinin, türbanın kamu
alanlannda kullamlama-
yacağı
1
şeklindekı paro gö-
riişünün değiştirilmesi yö-
nünde öneride bulunma-
dığını ve bulanamayaca-
ğını ifade ederek "Bulu-
nırvorsa,yanlışyerdeduru-
yor demektir" dedi. Oku-
ducu, yaptığı yazılı açıkla-
mada, Başbakan Erdoğar
ile TBMM Başkanı BüleiL
Annç'ın tırmandırmaya
çalışhğı kamusal alan ve
türban tartışmasına başka
cephelerden de destek yağ-
dığuıı belirterek "İktida-
rın değirmenine su taşı-
mak, CHP çaosı alündaki
hiç kimseyçyakışmaz'' dedi
oralcalislar@cumhuriyet.com.t
Türkiye, bir faili meçhuller ülkesi.
Türkiye, bir yargısız infazlar ülkesi. Bu
cümleleri duyan bazılarının bana tep-
ki gösterdiğıni bilıyorum. Türkiye'nin
böyle ağ ır cüm lelerfe tarif edı Imesın in
onlann "milliyetçi" duygularını incitti-
ğini sanıyorum. Aynı kişilerin Alaattin
Çakıcı'nın eski birMlTelemanının pa-
saportuylayakalanmasından ve Susur-
luk'un biryerlerden karşımıza çıkma-
sından rahatsız olmalarını anlamakta
da güçlük çekiyorum.
Türkiye, (buna devletini mı dersiniz,
halkını mı dersiniz) kendi geçmişıyle he-
saplaşmada hep sorunlu bir tutum alı-
yor. Susurluk, bu ülkenin tarihindeki ye-
ni bir olgudur. Bu olgunun son 25-30
yılımızı aydınlatacak verilerle dolu ol-
duğunu da biliyoruz. Isterseniz gerıye
dönüp bazı olayları yeniden hatırlaya-
lım:
Susurluk'taki kazada ölen Abdullah
Çatlı, yıllarca yeşıl pasaportla dolaşan
ve bırçok cinayetın failı olarak aranan
Susurluk'la Hesaplaşamayan Türkiye
bir ülkücüydü. Ona yeşil pasaportun
12 Eylül Öncesinden verildığini eski
MlTçi Mehmet Eymür söylemişti.
Aynı Abdullah Çath'nın kumarhaneler
kralı olarak tanınan Ömer Lütfî Topal'ın
öldürülmesı olayma kanştığı polis ka-
yıtlanna geçmişti. Aynı olayda bir kı-
sım Özel Harekâtçı da yargılanmıştı.
Bu özel Harekâtçılar, Korkut Eken'in
yetiştirmeleriydı. Korkut Eken, 12 Ey-
lül öncesı özel Harp Dairesi Özel Bır-
likter Komutanı'ydı. Kendilerine yeşıl
pasaportlar veriten Abdulları Çatlı, Oral
Çelik gibi isimler 12 Eylül öncesi bir-
çok önemli cınayete adı kanşmış isim-
lerdi. Bu cınayetlerden en önemlilerin-
den bırisi Abdi Ipekçi cinayetiydi. On-
ların bu cinayetle irtibatlı olduğunu
MİT'in bilmemesine imkân varmıydı?
Buna rağmen onlara neden ve nasıl ye-
şil pasaport verilmıştı?
Türkiye'deki bazı adam kaçırma ve
öldürulme olaylannın arkasında da yi-
ne bu isimler ön plana çıktı. Ancak bu
olayların hiçbiri tam anlamıyla aydın-
latılamadı. Abdi ipekçi cınayeti orta
yerde kaldı. MİT istihbaratçısı Tank
Ümit cinayetini tüm aynntılarıyla öğ-
rendik. Kimse üzerine gitmedi. Türki-
ye'nin en önemli gazetecisı bilinen bir
cinayete kurban gittiği halde arkası
aranmadı.
• • *
Yavuz Ataç, Alaattin Çakıcı'ya da-
ha önceki kırmızı pasaportu veren MİT
içindeki önemli isimdı. Kendisı Çakı-
cı'yla bağlantılı olduğunu ve ona bazı
görevler verildığini söyledi. Bunun doğ-
ru olupolmadığını hâlâ bilmıyoruz. Ya-
vuz Ataç'tan kimse bunun hesabını
sormadı. Bildiğimiz bir şey varsa, Ala-
attin Çakıcı'nın sürekli olarak MİT için-
de bılinen bir kesimle irtibatlı olduğu.
Son olarak ortaya çıkan isim de aynı
ekibin bir parçası olarak biliniyor.
O zaman başa dönelim. Türkiye, bu
karanlık ilişkilerle hesaplaştı mû Ha-
yır. Hesaplaşabılir mi? Bu sorunun ce-
vabını tartışmalıyız. Çünkü bu hesap-
laşma olmadan Türkiye'nin demok-
ratik ve şeffaf bir ülke olması mümkün
değildır.
Aslında hepirniz, neyin ne olduğu-
nu biliyoruz. Devletin karariı bir şekil-
de bu olayların üstüne gitmesi halin-
de, her şeyın çorap söküğü gibi çö-
züleceğini de bi'ıyoruz. Ancak, bu ço-
raplar sökülünce ucunun dayanaca-
ğı yerler neres1
sorusu kafalarımızı
meşgul edıyor. Söküğün ucundakı
güçlerhâlâ, bu ülkede egemenlikleri-
ni sürdürüyorlarmı?
Belki de bu olayların arkasındakile-
rin eski güçleri kaimadı, ama bu türde
rin birhesaplaşmayı bu devlet içinde
ki güçler yapmak istemiyor. Herşeyiı
kınlıp döküleceğini ve sistemin bozu
lacağını düşünüyorolabilirler. Bu daas
lında bir statüko sorunu. Binlerce in
sanımızın ölümüyle lekeli geçmişimı
zin üzerinegidecek bir dinamizmi gös
termek kolay mı?
Bunun için hesap soran bir kamu
oyuna da ihtiyaç yok mu? Henüz ka
muoyumuz, bu hesabı soracak kada
karariı ve ısrarlı değil. Daha da öte'
böyle bir hesaplaşma onları çok da
gilendirmiyor gibi.
Şunu unutmayalım, bu köklü bir he
saplaşma olmadığı sürece, Türkiy
Susurluk'un hesabını soramadığı SL
rece, temiz ve demokratik bir gelece
de kurmamız mümkün olmayacak. Bi
Susurluk'tan hesap soramadığımı
için Susurluk dönüp dönüp karşımız
çıkacak ve bizi rahatsız etmeyi süı
dürecek.