25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18TEMMU2 2004PA2 HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Pofinî Sanat Galerisi Ve Acar Başkut Sevgili, Yazın tam göbeğinde, ama eskilerin "limo- nata gibi" tabir ettikJeri, hafif serince bir Istan- bul gecesinde, Büyükada'da Turing Kulüp te- sislerinin camlı bahçesinde, ağaçların altına kurulmuş masalara oturmuşuz. Keyfimiz gıcır, sahnede gitarıyla Atilla Demir- coğlu. "En l/e/o"yu söylüyor. Nezih Bayraktar'ın öncülüğüyle düzenle- nen, "12. Geleneksel Adalı Galatasaraylılar Gecesi"ndeyiz. Tarih 16 Temmuz 2004. Birazdan Acar Başkut geliyor. Ben de, ora- nın en yaşlısı olmaktan kurtulup rahat bir ne- fes alıyorum. Turing Kulüp'e gitmeden önce Isplendid Pa- las'ta Acar Başkut'un sergisini gezmiş, resim- lerini görmüştük. Ünlü gazeteci, Cumhuriyet'in eski genel ya- yın müdürü, bir döneme damgasını basmış olan tiyatro yazarı Cevat Fehmi Başkut'un oğlu Acar Başkut Galatasaray'dan sonra, ba- basının ve Muhsin Ertuğrul'un önayak olma- sıyla Münih Güzel Sanatlar Akademisi'nde sah- ne dekoru ve kostüm üzerine okumuş, yurda dönünce Istanbul Şehir Operası, Ankara Dev- \et Opera ve Balesi'nde yüze yakın esere im- za koymuş biri. Bir ara Akademi'de de hoca- lık yaptı. Ama Acar Başkut yıllar önce üst üste geçir- diği üç beyin ameliyatından sonra, artık vücu- dunun sağ tarafını kullanamaz oldu. önce sol elini kullanmayı öğrendi ve ressam olarak ça- lışmalarını sürdürdü. • • • Sevgili, Acar Başkut okulun efsanevi haşarı tiplerin- den biriydi. Okuldaki makam odasındaki akvar- yumunda nadide Japon balıkları olan Macit Bey'e öfkesinden, bir gün oraya, bütün kırmı- zı balıkları mideye indiren bir canlı torik atıp mü- dür beyi çileden çıkardığı efsanesi dilden dile dolaşırdı. Cuma günü bu olayı sordum. - Yok yav! dedi, o ben değildim, yıllardır kim- seye anlatamıyorum, okuldan kaçıp balık tu- tan ben olduğum için, herkes olayı bana kon- duruyor. Neyse!.. Asıl önemlisi beni sanat galerisi kavramı ile ilk tanıştıran kimse, Acar Başkut'tur. Yıl 1954; demek ki tam elli yıl olmuş. Müdür Macit Saner okulun gri duvarlarını pembeye bo- yatmış. Bu rengi çok beğenen Acar Başkut da, zemin katta berbersalonunun hemen yanında- ki merdiven altında, Grand Cour'a bakan pen- cerenin yanındaki duvara hocalannın karikatür- leri, arkadaşlarının resimleri ve bazı tiplemeler çizmeye başladı ve böylece korsan Pofini Sa- nat Galerisi doğmuş oldu. Ben arada galeriyi ziyaret edip yeni çizgileri izleyen müdavimlerden biriydim. Yukanda da belirttiğim gibi, Grafitti'nin G'si- nin bile daha bilinmediği bir dönemde açılmış olan Pofini Sanat Galerisi korsan bir galeriydi. Merdiven altında temizlik malzemelerinin bir bölümünün durduğu tahta perdeli bölümün önünde ayakkabı boyacılığı yapan rahmetli Şevket Usta, aynı zamanda Acar'ın erketesiy- di, Şevket Usta iki kez, kesik kesik öksürdü mü, "Tehlike var, biri geliyor" demekti. Tehlike ge- çince Şevket Usta bir kez öksürür, Acar da ye- niden işe koyulurdu. Bütün bu önlemler fazla işe yaramamış ol- malı ki, sonunda Acar Başkut yakalandı ve şimdi duvarlarında üç resminin bulunduğu, Tevfik Fikret'ten kalma müdür odasında disip- lin kurulunun önüne çıkarıldı, üç gün okuldan uzaklaştırma cezası aldı. Pofini Sanat Galerisi Acar Başkut'un 1958'de, Galatasaray'daki dört yıl uzatmalı eğitimini bi- tirmesiyle kapandı. Işte sana Türkiye'de açılmış, dünyanın ilk grafiti sergisinin ve sanat galerisinin bilinme- yen öyküsü. Bu arada yanlış bir izlenim edinmemen için eklemeliyim ki, müdür rahmetli Macit Saner hiç de sanat düşmanı biri değildi, hatta tam ter- sine, ama ne var ki, okulun fırlama tabir edilen öğrencilerinin çoğu da, ya bu resim meraklıla- rı ya da tiyatrocu takımı arasından çıkardı. Yıllarca değişmeyen bir gelenekti bu. Okuldayken keman çalan, efendi öğrenci- lerden Nadir Nadi bile, 1920'li yıllarda bir gün, Tevfik Fikret Salonu'nda sigara içerken, yaka- lanmamak için sahne altına sığındığına göre, var sen düşün öbürleri neler yapmazdı. Gece bitiyor, gruplar halinde dönüyoruz, yol- da "Ne garip bir ülke şu Türkiye" diye düşü- nüyorum. Vapura daha vakit var, 20 kişilik grup Bos- tancı'ya geçmek üzere motor kiralıyoruz. Ahmet Kaptan motorunun güvertesine bağ- lanmış kurbanlık bir koç duruyor. Karşı kıyıya doğru yol alırken koç altına se- rilmiş otları yiyor. Düşünüyorum, "Beslendiğini sanıyor, son gecesini yaşayan garibim, oysa yarın o baş- kalarmı besleyecek". Ne garip bir ülke şu Türkiye!.. Yüce Divan kararları Resmi Gazete'de • A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Baş- bakan Mesut Yılmaz. eski Devlet Bakanı Güneş Taner, eski Enerjı ve Tabii Kaynaklar bakanlan Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan'ın Yüce Di- van'a sevkine iJişkin TBMM kararlan, Resmi Gazete'de yayımlandı. Türbanı savunmasının ardından Baykal'a 'Başbuğ' yakıştırması CHP yönetiminin sert eleştirisine neden old Derviş'e 'grt' çağnsı CHP İstanbul milletvekili Kemal Derviş partisindcn büyük tepki akü. HaberMerkea-CHPyönetimj. Baş- bakan TayyipErdoğan"ınkamusal alan- da türbana özgürlük isteyen açıklama- lanna destek veren ve CHP Genel Baş- kanı Deniz Baykal'a "Başbuğ" yakış- tınnasında bulunan CHP İstanbul Mıl- Ietvekilı KemalDerviş'e sert tepki gös- terdi. CHP Genel Başkan Yardımcılığı gö- revinden bir süre önce istifa eden Der- vış'ın. türbana hoşgörü gösteren açık- lamalannm ardından önceki gün Iz- mir'de katıldığı birtoplantıda. "Bizbaş- buğpartisio(mamalryız.Tekadaınpar- ticiügi kimseyeyaJaşnuyor" diye konuş- ması CHP yönetiminin sert tepkisini çekti. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Basın Sözcüsü Eşref Erdem, dün yap- tığı açıklamayla Dervış'i kınadı. "DSP ve YDH'de uygulanan senaryolar CHP'de uygulanamaz. CHP, ne VDH, ne DSP'dir. Ne de AKP'ye benzetilebi- tir" diyen Erdem açıklamasında Der- viş'e halen parti meclisı üyesi olarak gö- • CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Basın Sözcüsü Eşref Erdem, "DSP ve YDH'de uygulanan senaryolar CHP'de uygulanamaz. Eğer birileri gibi AKP'ye gitmenin yollan aranıyorsa daha açık ve dürüst davranılabilir" dedi. rev yaptıgını anımsattı. Erdem, şunlan söyledı: "Görüşlerinipartimizinyedd- li platfonnlannda açıklamak. miüetve- küi seçildiği partive katkıda bulunmak yerine, her firsattan yararlanarak CW'nintemdgörüşlerinideştinnesJ\t genel başkanına yakışıksız bir üslupla Başbuğ' demesi kabul edilemez. BÖy- lesi saygısız bir üslupla konuşana Ne yapmak ıstiyorsun' diyesormakhakkı- mızdır.Eğerbirilerigibi.AKP'yegtane- nin yollan aranıvorsa daha açık ve dü- rüst daNTanılabiür." AçıkJamada hiç kimsenın CHP'ye ve genel başkana hakaret etmesine izin vermeyeceklerini belirten Erdem, açık- lamasını şöyle sürdürdü: "Hele hele ka- muoyıınca, gittiği her parride sürekli kargaşa yaratmak için kurgulanmış gi- bi algrianan birinin böyle davranmaya hiç hakkı yokhır." ^Dürüst davransın' CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi de yaptığı açıklamada. "Kim olur- sa olsun, CHP ve genel başkanına laf söyleyecek herkes haddini bilmeü,agzın- dan çıkanı kulağı duymaudır" dedi. Baykal'ın, gördüğü her darbede sivıl- leşme ve demokratikleşmenin savunu- cusu olduğunu ve daha 15 gün önceki kurultayda güvenoyu aldığım anlatan Selvi, "Gend başkana,başbuğ yakışür- masında buhuunak vefasızhğnı Ötesin- de saygısızlıktır'* diye konuştu. Der- vış'in, yalnız Baykal'a değil. CHP'nin Dilekçe Komisyonu Başkanı AKB, oskere de ombudsman istedi ANKARA (ANKA) - TBMM'nin yeni yasama yılında "ombudsman- hk"Ia ilgili yasa tasansı da görüşülecek. Adalet Bakanlığı tarafından, "ombudsmaahk" ile il- gili yasa tasansırun çalış- maJan sürerken, AKP Di- lekçe Komisyonu Baş- kanı Vahya .\kman, "Ba- na göreaskeri sorunlar da ombudsnıanın görev ala- nında olmalı. Yargıy la st- lurlandınlacak bir sistem kurulmalı" dedi. TBMM Dilekçe Ko- misyonu Başkanı Yahya Akman, Adalet Bakan- lığı'nda "ombudsman- hk" olarak bılinen "Ka- mu Denetçifiği Yasa Ta- saraTnın hazırlıklarının da sürdürüldüğünü be- lirtti. Akman, Belçika ve Almanya'da Dilekçe Ko- misyonu ve ombudsman- lann birlikte çalıştıklan- nj, Türkiye'ye de bu sis- temin getirileceğini kay- dettı. Yem hazırlanan ta- sanya göre, ombudsman- lann da Dilekçe Komis- yonu'nda seçileceğini, 40 yaşını doldurmuş ve belli eğitim seviyesinde- ki kişiler arasından iki kat aday belirlenerek, Ge- nel Kurul'a göndenlece- ğini bildirdi. Akman, om- budsmanlıkla ilgili yeni tasannın, BülentEcesitın Başbakanhğı dönemin- de TBMM'ye gönderi- len ve kadük kalan "Ka- mu DenetçiKği Yasa Ta- sansı" temel ahnarak ha- zırlandığını belirterek, bu sistemde Dilekçe Ko- misyonu'nun kendine ge- len başvurulann değer- lendirildikten sonra om- budsmana gönderilece- ğini söyledi. Çinli heyete kurtarma tatbikatı tstanbul Emniyet Müdiirliiğii'nün davedisi olarak Türkiye'ye gelen Çin HalkCumhuriyeti Kamu Gü- venlik Bakan Yardımcısı Huanning \ang ve bera- berindeki heyetdün tstanbul'daki temaslanna baş- ladı. Huanning Yang\e beraberindeki heyet, ilk ola- rak İstanbul Emniyet Müdüriüğü'nü ziyaret etti. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah tara- findan polis bandosu ve tören mangasıy la karşıla- nan heyet, çalışmalar hakkuıda bilgi aldı. Cerrah ve konuklan, daha sonra Bayratnpaşa'da konuşlanan Çevik KuvTet Şube Müdüriüğü'ne geçerek. rehine kurtarma ve polis köpekleri de kullanılarak yasadı- şı gösterilere müdahale gibi konularda gerçekleşti- rilen tatbikatlan izlediler. (Fotoğraf: AA) ilk ayını bilgilenme süreciyle geçiren Izmir Belediye Başkanı, söylemleriyle de umut oldu Kocao^u^udaniymıser başlangıç gencine, kaduıına, taraflanna. üyesin yöneticilerine, milletvekillerine ve Cun huriyetı kuran CHP'nin tarihine de sa] gısızlık ettiğini belirten Selvi, "Eğ« CHP'den gitmeyi kafasına koymuşs: yoflannı ayırmayı düşünüvorsa. hiçbi CHP nüllefvekiline yakışmayan üslup la konuşacağuıa daha dürüst da\ran mandır*" dedi. CHP'nin hiçbir zaman AKP ya d; YDH'ye benzetüemeyeceğinı anlataı Selvi, Derviş'in daha önce DSP'der aynlanlarla kurmaya çalıştığı partide DSP'de ve YDH'de yaptıklannı CHP'de yapamayacağmı kaydettı Seh ı. "İlgikndiği, sözde katkıda bu- lunduğu veya gittiği partilerde 1.5-2 yıl kaküktan sonra kârgaşay a neden oluvor. Sanki gittiği partilfrdeen faz- la 2yıliçinde kargaşa yaratmaya kur- gulanmış gibi" dedi. 'Hava degijimi zamanı gelmiş' CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesı. tstanbul MilleUekılı Mehmet.\h' Ozpolat da yaptığı yazı- lı açıklamada Kemal Derviş'in "Öncetürban konusunda "dahıyane fi- kırlerini' anlattığınu ar- dından da nezaketve say- gj suuriannj zorlayan ifa- deJeriegenel başkana' çe- kil' çağnsı yaptiğuıı" be- lirtti. Ozpolat, açıkJama- sında şu göriişlere yer verdı. "Deniş, ülkesinin ger- çeklerini pek tanımryor ama doğrusu ne yapOğı- nı gayet iyi biliyor. Her şeyin bir plan dahilinde vürüdüğünü anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Hedefte Türkiye Cumhuriyeri'nin temel harcı olan altı oku kır- dırmak, CHP'nin laik, çağdaş çizgisini bozmak var. Deniş,fikiıierinises- lendirmekte özgürdür. Ancak o fikirlerin hiçbi- ri CHP' nin fiküieri değft- dir. Tam tersineCHP var- hğını bu fikirierle müca- dele üstüne kurmuşrur." U CHP çatısı altında Ata- türk'e,Cumhuriyet'in ka- zanunlanna söz sö\1etme- yeceklerini" belirten Oz- polat. "CHP'yiyeterlibu*- mayipiktidara koşaradım gidenleriçokgördük. Saym Derviş'in ha>adeğişimiza- manı da gehniş görünü- SERDARKIZIK tZMtR - Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı AzizKocaoglu. görevinde ilk ayı- m doldurdu. CHP Izmir II Başkanı Ala- attin Yüksel'in "tzmir geçnüşi temiz, onurlu. dürüst bir belediye başkanı ka- zandı Bu anlamda kimsetün hiçbir kuş- kusu oünasuı" diye tanımladığı Koca- oğlu, geride bıraktığı ilk ayda olumlu bir çizgi izledi. Kocaoğlu, kimliği ve nitelilderinden ötürü kamuoyuna verdiği olumlu gö- rüntüyle göreve başladı. İlk ayı gözlem ve bilgilenme süreçleriyle geçirdi. Bu sü- reçte, bir yandan kentin devam etmesi gereken projelerine el atarken özellikle bürokratlan, uzmanları ve şirketlerin genel müdürlerini gözledi. Göreve başladığı andan itibaren eleş- tiri ve önerilere açık olduğunu vurgula- ması, meslek örgütleriyle iletişime gır- mesi ve belediye meclisindeki birleşti- rici tutumu dikkat çekti. İş dünyasında deneyimJi bir isim ola- • Izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kimliği ve nitelilderinden ötürü kamuoyuna verdiği olumlu görüntüyle göreve başladı. Yönetim anlayışı gereği "ekip çalışmasına" önem \eren başkanın belirli bir zaman sonra bazı değişikliklere gitmesi bekleniyor. rak ilgili daire ve şirketlenn bütçelerini h edi olarak incelemesi ve mali durumu mercek altına alması güven verdi. Hu- kuksuz hiçbiriş yapılmayacağını söyle- mesi ve özellikle iş çevrelerindeki ko- nuşmalannda bu konunun altını çizme- si, rantiyecilerifl büyük baskjsı altında kalan kente umut yansıttı. Bu arada en kısa zamanda en geniş bil- gilere ulaşma çabası da öne çıktı. Öte yan- dan kentin sorunlannı çözüm amacıyla ıvedilikle Ankara'da ginşımlere başla- ması olumlu karşılandı. Kocaoğlu'nun bu özellikJeri, en baş- ta belediye bürokratlan \e çahşanlannı etkiledı. Genel anlamda "yönetsel bir boşhıkdoğmayacağı'' yaklaşımı öne çı- karken geleceğe yönelik kaygılar bü- yük ölçüde giderildi. Belediyenin bütçe yönetiminde. kilit isımierden "Hasan Fehmi Mani"'nin yeniden göre\e çağnlması da olumlu karşılanan girişimJerden biriydi. Bu dö- nüş bazı bürokratlar arasında soru işa- retlerine yol açtı. Bu kesimler için "Ye- rimde kalır nuyun, ne gibi değişiklikler olacak" sıkıntılan doğdu. Dolayısıyla geçen yönetimde de görülen bazı bü- rokrat uzman, genel müdürve daruşman- lararasındaki gerilımler, kendi belirsiz- likJeri nedeniyle büyüdü. Herkesi dinleyen ancak yönlendirilme- sine ızin \ ermeyen Kocaoğlu, çevresı- ne, "KimseninişiyiegücüyieuğraşmanL Ancak çaiışmayanlan, belirü rutehklere sahip olmayanlan süreçiçindegözJerim, gereğini yerine getiririm" mesajını ver- di. Bu çerçevede yönetim anlayışı gere- ği "ekip çahşmasına" önem veren baş- kanın belirli bir zaman sonra bazı deği- şikliklere gitmesi, güvendiği isimkri göreve çağırması beklenen bir gelişme olacak anlaşılan. "Karar vermesüreçlerindeinceeleyçı sık dokumaktan ötürü sıkmtılı olurum ama karar verdikten sonra kolay kolay geri dönmem" diyen Kocaoğlu. "bilgi- lenme, tanıma, değerlendirme'' süreçle- rini en geç iki ay sonra tamamlayacak. Yeni dönemde yerel yönetimin yeni bir i\Tneyle olumlu ışler yapması, kenti öne çıkarması Kocaoğlu'nu yeterince tam- mayanlar açısmdan sürpriz sayılacaksa da, anJaşılan o ki, yakın çe\resi için bun- lar. "beklenilen gehşmder" olacak... vw" dedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR 'Yanhşyerdesin' CHP İstanbul Milletve- kili ve Kadın Kollan Ge- nel Başkanı Güldal Oku- ducuda hiçbirCHP millet- vekilinin, türbanın kamu alanlannda kullamlama- yacağı 1 şeklindekı paro gö- riişünün değiştirilmesi yö- nünde öneride bulunma- dığını ve bulanamayaca- ğını ifade ederek "Bulu- nırvorsa,yanlışyerdeduru- yor demektir" dedi. Oku- ducu, yaptığı yazılı açıkla- mada, Başbakan Erdoğar ile TBMM Başkanı BüleiL Annç'ın tırmandırmaya çalışhğı kamusal alan ve türban tartışmasına başka cephelerden de destek yağ- dığuıı belirterek "İktida- rın değirmenine su taşı- mak, CHP çaosı alündaki hiç kimseyçyakışmaz'' dedi oralcalislar@cumhuriyet.com.t Türkiye, bir faili meçhuller ülkesi. Türkiye, bir yargısız infazlar ülkesi. Bu cümleleri duyan bazılarının bana tep- ki gösterdiğıni bilıyorum. Türkiye'nin böyle ağ ır cüm lelerfe tarif edı Imesın in onlann "milliyetçi" duygularını incitti- ğini sanıyorum. Aynı kişilerin Alaattin Çakıcı'nın eski birMlTelemanının pa- saportuylayakalanmasından ve Susur- luk'un biryerlerden karşımıza çıkma- sından rahatsız olmalarını anlamakta da güçlük çekiyorum. Türkiye, (buna devletini mı dersiniz, halkını mı dersiniz) kendi geçmişıyle he- saplaşmada hep sorunlu bir tutum alı- yor. Susurluk, bu ülkenin tarihindeki ye- ni bir olgudur. Bu olgunun son 25-30 yılımızı aydınlatacak verilerle dolu ol- duğunu da biliyoruz. Isterseniz gerıye dönüp bazı olayları yeniden hatırlaya- lım: Susurluk'taki kazada ölen Abdullah Çatlı, yıllarca yeşıl pasaportla dolaşan ve bırçok cinayetın failı olarak aranan Susurluk'la Hesaplaşamayan Türkiye bir ülkücüydü. Ona yeşil pasaportun 12 Eylül Öncesinden verildığini eski MlTçi Mehmet Eymür söylemişti. Aynı Abdullah Çath'nın kumarhaneler kralı olarak tanınan Ömer Lütfî Topal'ın öldürülmesı olayma kanştığı polis ka- yıtlanna geçmişti. Aynı olayda bir kı- sım Özel Harekâtçı da yargılanmıştı. Bu özel Harekâtçılar, Korkut Eken'in yetiştirmeleriydı. Korkut Eken, 12 Ey- lül öncesı özel Harp Dairesi Özel Bır- likter Komutanı'ydı. Kendilerine yeşıl pasaportlar veriten Abdulları Çatlı, Oral Çelik gibi isimler 12 Eylül öncesi bir- çok önemli cınayete adı kanşmış isim- lerdi. Bu cınayetlerden en önemlilerin- den bırisi Abdi Ipekçi cinayetiydi. On- ların bu cinayetle irtibatlı olduğunu MİT'in bilmemesine imkân varmıydı? Buna rağmen onlara neden ve nasıl ye- şil pasaport verilmıştı? Türkiye'deki bazı adam kaçırma ve öldürulme olaylannın arkasında da yi- ne bu isimler ön plana çıktı. Ancak bu olayların hiçbiri tam anlamıyla aydın- latılamadı. Abdi ipekçi cınayeti orta yerde kaldı. MİT istihbaratçısı Tank Ümit cinayetini tüm aynntılarıyla öğ- rendik. Kimse üzerine gitmedi. Türki- ye'nin en önemli gazetecisı bilinen bir cinayete kurban gittiği halde arkası aranmadı. • • * Yavuz Ataç, Alaattin Çakıcı'ya da- ha önceki kırmızı pasaportu veren MİT içindeki önemli isimdı. Kendisı Çakı- cı'yla bağlantılı olduğunu ve ona bazı görevler verildığini söyledi. Bunun doğ- ru olupolmadığını hâlâ bilmıyoruz. Ya- vuz Ataç'tan kimse bunun hesabını sormadı. Bildiğimiz bir şey varsa, Ala- attin Çakıcı'nın sürekli olarak MİT için- de bılinen bir kesimle irtibatlı olduğu. Son olarak ortaya çıkan isim de aynı ekibin bir parçası olarak biliniyor. O zaman başa dönelim. Türkiye, bu karanlık ilişkilerle hesaplaştı mû Ha- yır. Hesaplaşabılir mi? Bu sorunun ce- vabını tartışmalıyız. Çünkü bu hesap- laşma olmadan Türkiye'nin demok- ratik ve şeffaf bir ülke olması mümkün değildır. Aslında hepirniz, neyin ne olduğu- nu biliyoruz. Devletin karariı bir şekil- de bu olayların üstüne gitmesi halin- de, her şeyın çorap söküğü gibi çö- züleceğini de bi'ıyoruz. Ancak, bu ço- raplar sökülünce ucunun dayanaca- ğı yerler neres1 sorusu kafalarımızı meşgul edıyor. Söküğün ucundakı güçlerhâlâ, bu ülkede egemenlikleri- ni sürdürüyorlarmı? Belki de bu olayların arkasındakile- rin eski güçleri kaimadı, ama bu türde rin birhesaplaşmayı bu devlet içinde ki güçler yapmak istemiyor. Herşeyiı kınlıp döküleceğini ve sistemin bozu lacağını düşünüyorolabilirler. Bu daas lında bir statüko sorunu. Binlerce in sanımızın ölümüyle lekeli geçmişimı zin üzerinegidecek bir dinamizmi gös termek kolay mı? Bunun için hesap soran bir kamu oyuna da ihtiyaç yok mu? Henüz ka muoyumuz, bu hesabı soracak kada karariı ve ısrarlı değil. Daha da öte' böyle bir hesaplaşma onları çok da gilendirmiyor gibi. Şunu unutmayalım, bu köklü bir he saplaşma olmadığı sürece, Türkiy Susurluk'un hesabını soramadığı SL rece, temiz ve demokratik bir gelece de kurmamız mümkün olmayacak. Bi Susurluk'tan hesap soramadığımı için Susurluk dönüp dönüp karşımız çıkacak ve bizi rahatsız etmeyi süı dürecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle