25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 19 Sınıfttı kaimaJi kaüayormuş. g Bir de okula gelmek kaBssa, sorun kokünden çözülür! D E N İ Z S O M Belrtrtmtk posta: dertizsofn@cumhiffjyetcorn.tr www.denizsofln.com Tel: 0J212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Son Osmanlı'ya Türk pasaportu verilmiş... "SonTürk'edeABD pasaportu verilsin!" Sandık Ayşe Meral: "Toplumsal demokrasinin olmadığı, işçinin, memurun, çiftçinin, yani halkın ortak milli çıkariar etrafında örgütlenemediği ülkemizdeki 'sandık demokrasisi'nde, AKP veya CHP'den milletvekili seçilmenin pek farklı olmadığı, iki '• CHP'linin AKPVe transferiyie bir kez daha kanrtianmış olmuyor mu? Parası olmayanın, milletin vekili olamadığı, milletvekili olanın da, milletin vekili olamadığı 'sandık demokrasisi'nde, sandıktan çıkan ne yazık ki demokrasi değil, emperyalist Batı güdümlü 'mafyokrasi' oluyor." B ir araştırmaya göre, yabancıların Türkiye'de gayrimenkul satın almalannı kolaylaştırmak • üzere ABD ve AB'nin istemiyle çıkarılan ya- 1 sanın üzerinden biryıl geçtikten sonra4 bin 105 parça taşınmaz mal satılmış. Geçen yıllarda kar- şılıklılık esasıyla yapılan satışlaıîa birlikte yabancıla- nn elinde bulunan arazi, arsa, ev gibi gayrimenkul sa- yısı 41 bin 683'e yükselmiş. Bu taşınmazlann 15 bin 659'u arsa ve tarım arazi- siymiş ve yaklaşık 320 bin dönüm tutuyormuş... Yabancılar, bu taşınmazları kendi açık kimlikleri ile satın almış. Ozellikle Güneydoğu Anadolu'da para- van kişiler üstünden yabancıların satın aldığı taşın- mazlar bu tablonun içinde değilmiş. Türkiye'de yabancıların en yoğun gayrimenkul al- dığı kentlerin başında Antalya ve Antalya'nın Alanya ilçesi geliyor. Genellikle emekli Almanlar ve Kuzey Av- rupa ülkelerinden gelenler Alanya'da apartman da- iresi satın alıyor. Alanya'da yaklaşık 5 bin konut ya- Tapu bancılann üzerinde görülüyor. Bunlar, kış ve baharay- larında Alanya'da oturuyor; yaz aylannda ülkelerine dönüyorve birçoğu evlerini sezonluk kiraya verip ay- nca bir gelir elde ediyor. Almanlar, emekli maaşları ile Alanya'da "zengin" ve "sıcak" bir yaşam sürüyor. lllere göre yabancıların satın aldığı taşınmazlara bakıldığında ilk sırayı 9 bin 522 gayrimenkulle Istan- bul alıyor... Istanbul, kendine sahip çıkamayan bir kent; yabancılann ne yaptığını izlemek zor... Ikinci sı- rada 6 bin 849 gayrimenkulle Antalya bulunuyor. Son- ra Bursa, Izmir, Muğla, Aydın, Mersin, Gaziantep ge- liyor... Bu illerin sanayi, turizm ve serbest bölge özel- likleri dikkate alınarak yabancılann yatırım yaptığı söylenebilir. Fakat, tabloda yabancılar için sanayi, turizm gibi hiçbir yatınm özelliği olmayan iller de yer alıyor: Mar- din, Çankırı, Kilis, Kahramanmaraş, Yozgat, Elazığ, Tunceli, Çorum, Düzce, Bartın, Ordu, Iğdır, Tokat, Şır- nak, Adıyaman, Ardahan... Bir Belçikalı, Şırnak'ta ne yapar? Ev alıp tatilini mi geçirir yoksa arsa alıp fabrika mı kurar? Ve Şanlıurfa... Şanlıurfa'da bugüne dek yabancılar tarafından satın alınan gayrimenkul sayısı ise şaşırtı- cı. Sadece iki taşınmaz... Güneydoğu Anadolu Pro- jesi'nin can daman ve geleceğin yeni Çukurovası ola- rak nitelenen Harran Ovası'nda yoğun bir gayrimen- kul alım satımı olduğu biliniyor. Söylentiler, bu bölge- ye Israil'in büyük ilgi gösterdiği üzerinde yoğunlaşı- yor. Ama resmi veriler, bu alışveriş trafiğinin içinde ya- bancılann neredeyse hiç yer almadığını gösteriyor. Gerçekten ilginç bir tablo. Türkiye'nin özelleştirmeyoluylasatıldığını sanıyor- duk meğer gizli ya da açık yollaria memleketin tapu- su yabancıların eline geçiyormuş! ozumAkif Kökçe: "Sanayicilerimiz ha babam yurtdışında fabrika açıyor. Bu gidişle; yurtdışına kaçınlan sermayemizin yurtdışında kurduğu fabrikalarda işsizlik nedeni ile yurtdışına kaçan emekçilerimizin ürettiği ithal ürünleri tüketerek işsizlik sorununu inşallah çözeceğiz." SESSİZ SEDASIZ (!) İrecep Hoca demokrasiyi müdalaa ediyor Didim'den Kaya Çetin'in bildirdi- ğine göre Çandarlı'dan Cengiz To- paç derdine denman bulmak ve ay- nca aklına mukayyet olmak için İre- cep Hoca'ya soruyor: "Muhterem hocam... Gazetelerin yazdığı doğruysa WC Bush bizden Trakya, Mardin, Batman, Silopi, Trabzon, Samsun ve Iskende- run'da bildirimsiz girip çıkma koşuluy- la yeni kara, hava ve deniz üsleri istiyor- muş; askerlerini ülkemizde konuşlan- dıracakmış. Peki bu durumda bize bırakılan yer- ler nereler? Erzincan'daki teyzemi görmeye gi- debilecek miyim? Denize girmek için pasaport mu al- mam gerekecek? Hangi dille eğitim yapılacak? Emekli maaşımı kim verecek? Istiklal marşı da değişecek mi? Genel vali genellikle kim tarafından atanacak?" İrecep Hocayanıtlıyor: "La havleve la kuvvete... Yahu kardeşim sen pro- vokatör müsün, bu ne çirkin sual böy- le? Ben böyle suali ayağımın altına alır ezerim, böyle suaJlerden kale yapar, Al- lah'ın izniyle o kaleye penaltı çekerim. Bakın burada açıkça söylüyorum; biz burada demokrasiyi müdafaa ediyoruz. Bizim gibi düşünmeyenler demokrasi düşmanıdır, ya bizden olursunuz, ya da din düşmanı olursunuz. Tercihinizi bu- na göre yapın. Yoksa ben yapanm!" Yüksek Yerilim Hatta CHP etkili muhalefet yapamıyor. Milletvekilleri AKP'ye geçip orada parti için muhalefet yapacaklar! erdincutku'/ yahoo.com ÇED KÖŞESt OKTAY EKINCI Kalbim Ege'de kaldı... GeçenJerde, Ahmet Pirişti- na'nın ardından ilk kez tz- mir'deydik... Bir kent, sevdiğini yitirmiş ol- manın hüznünü. ancak bu kadar derin ve sessiz yaşayabilir... Bir kent, kendisine sevdalan- mış bir insaru sonsuzluga uğur- ladıktan sonra, ona ancak bu ka- dar saygılı ve bağlı olabilir... Eskiler, bu kente "Gâvur tz- mir"demışler... Ne demek istemişlerse. emi- nim ki "sevdiklerinden" demiş- lerdir. Çünkü Ege'de, çok sevilenle- re nazar değmesin diye "tera" sözler söylenir. Vaktiyle bir va- linin işgüzarlıkla "Şirince" diye değiştirdiği o güzel köyün adının aslmda *Çirkmce"olmasıgibı... Annelerin, bebeklerini bile severken; "pek de çirkiıımiş^ diyerek burunlannı sıktıklan gi- bi... • • • Gâvur Izmir'de ilk gecemizi Kordon'da yaşadık... Hem de Pi- riştına'yla "başka ne yapüabi- Kr İzmir için" diye baş- layan sayısız ko- nuşmalanmızın tanığı Deniz Restoran'da.. Masalarda sanki herkes onu anıyor. Ne o coşkulu konuşmalar en kahkalarla dolu ne de ka- dehler paldır kül- dürhavada... Inceden bir fısıldaş- ma, göz göze muhabbetler, özenli yudumlamalar... Başkan sanki herkesin yanı başında, belki de karşılannda, heryerde... Gençler, fiılarh çapkınlar, ken- ti arkadaş yapanlar yine Kor- don'da... Ama, herkes sanki onunla... Satıcılar, hele ki o sigaracılar ve midyeciler, "gektinT diye de bağırmıyorlar, sadece herkesin gözlerine bakıyorlar, "burada- yc"diye... Sevgililer bile birbirlerine sa- nlırken başlannı sanki bir "te- selli" duygusuyla yashyorlar omuzlanna... Hem birbirlerini seviyorlar hem de başkanlannı... Karşıyaka'nın ışıklan yine arlak, yine "ben başkayun" dercesıne Körfez'e yayılıyorlar ve yine o hiç kızılamayan "ben- tiTliğin şavkını vuruyorlar... Ama, belli ki orada da insan- lar suskun ve saygılı... Hem ge- cenin içindeler hem de içlerinde hiç unutamayacaklan Piriştinalı geceleri... Birkent, başka nasıl "insansı" olabilir; bir kent başka nasıl "düyguhı" olabilir?... Ertesi gün, eski itfaiye bina- suıda yaratılan İzmir Kent Arşi- vi ve Müzesi'ne uğradık. Büyük- şehir Belediye Meclisi karanyla, adı artık "Alunet Piristina Kent ArşKi ve Müzesi".. Aynı adla ormanlar yaratılı- yor, bahçeler kuruluyor... Ister kamu binası olsun, ister özel... İster apartman olsun, ister mağaza ya da banka... Hemen tümünde Piriştina'nın resmi ve "kalbimizdesin" Caddeler yine kalabalık ama gürültüsüz. O çılgın Izmir şoför- lerinin "bıçkın kornalanna" ne oldu°... Elinden gelse. ambulans bile siren çahnadan geçecek. Müzik mağazalan, belki de ilk kez dışanya çalmadan satış ya- pıyorlar. Acaba. en çok hangi parçalan satıyorlar?.. Sorunun yarutını "başkanhk- ta" dinledik... Büyükşehir Belediyesi çalı- şanlan, başkanlan için bir "anı albümir hazırlıyorlar. Pirişti- na'nın hiç yayımlanmamış re- simlerinden kurgulanmış bir CD... Fonda Sezen Aksu söylüyor; "Yareme tuz diye yakamoz basürru/tekşa- hidim avdı_ n Başkanlığı devralan Aziz Kocaoğlu ile konuşuyoruz. Ne kadar kibar, düşünceli \e bir o kadar da "sorumlu- luk"yüklü... "Hem İzmir'e hem de Pirişti- na'nın anılanna hizmet etmek_" Aziz Başkan, dünyada beUd de başka hiçbir belediye başka- nının yaşamadığı böylesı kutsal bir yüİcümlülüğü o denli içten bir bağlılıkla üstlenmiş ki... Ozel kalemdeki bilgisayarda, Sezen, devam ediyor: "Aman efendim. a>nhk ölüm- den beter, / canım efendim, yeter buhasretlikyeter_" Izmir, kim bilir kaç yüzyıl bu şarkıvı söyleyecek... Belki de binyılların tarihinde; "Piriştinahjillann'' ezgisine dö- nüşecek... • • • Ve, Asansör'deyiz... Sanki başkanın vasiyetiydi, Asansör'deki birlikteliğimiz... Körfez'e dogru dalıp giderek yemek yerken de aynı şarkı ken- tin yüreğınden bize seslenıyor: "Bir etimde defiıe, bir eBmde sevda; kalbim Ege'de kaldı..." Sessizce aynldık Izmir'den... Bir kent, başka nasıl bu kadar "sevgili'' olabilir ki... oekincif» cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLÎK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci < mynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoy <ı yahoo.com HAYAT EPlK TtYATROSU MLSTAFA BILGÎN AKPVE TRANSFER OLDUSU HALDE "KEMALtST" OLDUSUNU ÎDDIA EDEN VEKILtMtZ : BU RE.SIM tYİ OLDU HİÇ OLMAZSA GÖZ&ÖZE I l I_J I L_J OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgencCg yahoo.com TARİHTE BUGÜN MIMTAZARIKAN 18 Tenunuz icictc.mumtaz-arikan.com PORTATIF K4Y/K.. igoi're euGüu, suGe/ue OSMOUT AD- Ll BİR İMGİLi2rfJ YAPMlŞ OLDC/S'U P0R.TATİF fZAYI*: 8ASIU4 VAAjmU>l. YÜZYIL BAŞLAS/N&A, PO&.TATİFr AL£T \/e A&AÇLA&A KAS.ŞI SÜYÜfc. g/g İLGİ VAZOt. OSMONr'UAJ, SÖZ. kOHUSU &4Y/ĞI YAPAAASlUA DA BU İLGi MSDSN OLMUŞTU. f-IE/ZHAH- Gi SİIS- BAVUL Gigi SAP/NDAH 7V- TUU4ISAtC TAŞlMiyoe. GE/ZE/CTİĞi DA AÇILAKAK, İÇİMDE, T&Ç K KAYfK. HAL/MB <SEr/&LEB/LÎYO£DU. BEYOĞLU 1. AİLE MAHKEMESt'NDEN Esas No: 200495 Davacı Aslıhan Taştan tarafından davalı Ramazan Taştan aleyhine mahkememizde açılan boşanma davasının yapılan açık yargılama- sında verilen ara karan uyannca, Davalı Ramazan Taştan'ın tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemediğinden tebligat yapılamamışttr. Davalının 07.09.2004 tarih saat 09.30'da mahkememizde duruşmada hazır bulunması veya kendisini avukat ile temsil ettırmesi, aksi takdırde HMUK.nun 213. ve 377. maddeleri gereğince gıyabında karar verileceği, hususu dava dilekçesi verine kaim olmak üzere ılanen tebliğ olunur. Basm: 33094 ' PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU 88. Olmak Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından heryıl kişi başına düşen ulusal gelir, eğitim düzeyi, sağlık hizmetleri, bireylerin yaşam süresi gibi ölçü- lertemel alınarak yapılan "refah araştırması"n\r\ so- nuçlarına göre 2002 yılında dünya sıralamasında 85. olan Türkiye üç basamak aşağıya inerek 88. sı- rayayerieşmiş. Demek ki, "refah toplumu" olmayo- lunda ilerleme sağlamak için tekstilde dünya şam- piyonluğuna soyunmak, kıyılanmızı birer "turizm cenneti"ne dönüştürmek, Boğaziçi'ni villalarla do- natmak, Bağdat Caddesi'nde yüz bin dolarlık cip- lerle yarışmak, Avrupa'nın "en lüks" alışveriş mer- kezlerine sahip olmakla övünmek, kongre salonla- rında padişah düğünleri düzenlemek yetmiyor. Haberi atlamış olan okuriarım için araştırma so- nuçlarını vereyim. İlk sırayı, yılda kişi başına 33 bin 650 dolargelirle Norveç alıyor. Onu tsveç, Avustral- ya, Kanada, Hollanda, Belçika, Izlanda, Amerika Biıieşik Devletleri, Japonya ve Irlanda izliyor. Daha beş yıl önce "Battı batacak" denen Arjantin 34, komşumuz Yunanistan 24, Turgut Özal'ın bir za- manlar "Yüz milyon olup ümüğünü sıkmayı" düş- lediği Bulgaristan ise 56. sırada. Tablo bu! Uzmanlar Türkiye'nin sıralamadaki ye- rini nüfusunun eğitim düzeyinin düşüklüğüyle gerek- çelendiriyoriar. Ulkenin her yanını pıtırak gibi saran pahalı özel okullar, kolejler, cicili bicili okul üniforma- ian, birbiri ardınca açılan vakıf üniversiteleri, "Her kente biryüksekokul" politikası toplumumuzun 3.5 yılın altında olan okulluluk ortalamasını yükseltme- ye yetmiyor. Tam tersine yerimizde sayıyoruz. Da- ha düne kadar ekonomik gelişmelerine, toplumsal yaşantılarına, eğitim düzeylerine burun kıvırdığımız ülkeler bizi birer ikişer geçiyorlar. Bu tür istatistikler, tablolar doğal ki canımızı sıkı- yor. En gerçekçi olanlarımız bile bir noktadan son- ra bunalıp o gizemli "Herşeye rağmen Türkiyemiz bir başka!" cümlesinin ardına sığınıyorlar. Türki- ye'nin yaşanacak güzel bir ülke olduğu anlamını da içeren bu cümlede hiç kuşkusuz büyük bir gerçek payı var. Fakat Norveç de Norveçliler için "bir baş- ka" ve "yaşanacak güzel bir yer". Ne var ki Türki- ye'de ömür süresi ortalaması 65 yaşın altındayken Norveç'te 73 yaşın üzerinde. Dolayısıyla Norveçli- ler kendi ülkelerinin güzelliklerini bizden en az 10 yıl fazla yaşayabiliyorlar. O güzellikleri yaşarlarken ço- cukları devlet okullarında parasız okuyor, bizdekin- den, üstelik de hiç para ödemeden çok daha iyi sağlık hizmeti ve sosyal hizmet alıyorlar. Norveç'te ölümle sonuçlanan trafik kazalan yok denecek kadar az; kilometrekare başına düşen ci- nayet sayısı ise bizdekiyle karşılaştırılamayacak öl- çüde düşük. Orada işlenen cinayetlerde katillerin neredeyse tümünü eğitim düzeyi en düşük bireyler oluşturuyor. Bizde ise adam öldürme eğitim düze- yinden bağımsız birfiil. İster ilkokul, isterse üniver- site bitirmiş olsun, adamın kafası kızdı mı gözünü kırpmadan çekip vuruyor karşısındakini. Bundan da, Türkiye'deki okul eğitiminin "öfke patlamalan- nı akılla dengeleme" yöntemlerini öğretme açısın- dan pek bir yararı olmadığı sonucu çıkıyor. öte yan- dan bu eğitim sisteminde yetişip de uluslararası bi- limsel rekabette ödül alan tek bir fizikçimiz, kimya- cımız, biyoloğumuz, matematikçimiz ya da ekono- mistimiz yok. O zaman insan ister istemez, yüksek eğitimli insanların bile katil olmalannı önleyemeyen, evrensel ölçekte bilim insanlarının yetişmesine yol venmeyen bu sistem ne işe yarıyor diye sormadan edemiyor. Sirk gösterilerinde ayılar motosiklet, maymunlar otomobil kullanıyorlar. Kurt köpekleri kısa bireğitim- le bir görme engellinin kent yaşamını kolaylaştıra- cak ölçüde trafik kurallarını öğreniyorlar. Türkiye'de ise sürücü ehliyetine sahip insanların önemli bir bö- lümü ayılar kadar motosiklet, maymunlar kadar oto- mobil kullanmasını beceremiyor, trafik kurallarını bir kurt köpeği kadar öğrenemiyor. Bu nedenle Türki- ye yaralanmayla, ölümle sonuçlanan trafik kazaJa- rında Avrupa istatistiklerinde başı çekiyor. Trafik ölümlerimize, işlenen cinayetlerimize, ömür süresinde 65'i, okulluluk düzeyinde 3.5 yılı bulma- yan ortalamalarımıza, yılda kişi başına düşen 3 bin 500 dolar ulusal gelirimize, kitlesel işsizliğimize, has- tane kuyruklanmıza ve eğitim sefaletimize bakıldı- ğında dünya refah sıralamasında ola ola 88. olmak hiç de şaşırtıcı değil. (e-posta: dkavukcuoglu > superonline.com) (Faks:0212-723 84 97) 1 2 3 4 5 6 7 8 BULMACA SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ ABD'de, atom bomba- 1 sının ilk kez 2 denendiğı 3 kent. 2/ Bir dileği yerine getirme... 5 Parlaklığı ge- 6 çiciolarakar- tarak patla- yan yıldız. 3/ ö Roman- 9 ya'nın para birimi... "Françoise —": Günaydın Hü- zün adlı romanıyla ünlü Fransız yazar. 4/ Bir renk... Iri ve boru biçiminde be- yaz ya da san renkli 6 çiçeği olan bir süs 7 bitkisi. 5/ Yumurta 8 biçimlı ve sekiz de- 9 likli birtürflüt. 6/"Nezihe — " : Yazanmiz... Bir nota. II Güneydoğu Asya'nın bataklık ormanla- nnda yaşayan balıkçıl kedi... Demiryolu. 8/Bü- yük ve süslü çadır... Beyşehir Gölü'nde bir ada. 9/ Sıcak bölgelerde yetişen, etli ve kalın yaprak- lı bir bitki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Leylak rengi, açık mor... Alın ya da boynuzla vuruş. 2/Kürkü değerli bir yaban kedisi... Cet. 3/ "Fazıl — " : Piyanistimiz... Bir iş hakkında düşü- nülerek verilen kesin yargı. 4/Bağışlama... Ateş kanştırmaya yarayan demir çubuk. STekirdağ'ın bir ilçesi. 6/Çözümleme... Eski dilde su. 7/An- kara yakınlannda küçük bir göl... Tann. 8/ Düz ve geniş arazı... Halk dilınde "acele, ivedi" anla- mında kullanılan sözcük. 9/Unvan... Değerli ma- denlerin saflık derecesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle