Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
»YFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2004 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
ARADA. BİR
SECLA TURJKEL •etmen
linselleştirme,
Yozlaştırma...
"YÖK Yasası kabul edildi. Amaç eğitimi
ıhselleştirmek körpe beyinlerı yıkamak! 8 yıllık
rcrel eğitim. 11 /ıla çıksan diye bakarken, tamamıyla
p>küntüye uğradı. Zaten AKP, işbaşına geçtiğinden
:»n, okullara dni eğitimi ve Türkiye'ye de şeriatı
gîtrmek içın uğraş vermekte... Yavaş yavaş
9nellerine ulaşmaya çaJışmaktalar. Kadrolaşmayla
Ş3 oaşladılar. Başbakan, başbakanlık müsteşan,
ınkanlann çoğu imam hatipli. Tabii ki, imam hatip
iseıerini, en üs: seviyeye getirmek ve istedikleri
te<ülteye girebilmelerin î sağlamak için çalışacaklar.
YÖK Yasası ile Tevhi«d-ı Tedrisat Yasası'nı, yani
öıretim birlığirı ortadan kaldırıp dinsel eğitimi
gttirmiş oluyoriar. Böylece Atatürk'ün yasaları
cğnenmiş oiuyor.
Halkın yüzde 25'inin oyuyla işbaşına gelen AKP,
sfçım sisterninın bozukluğu nedeniyle Meclis'te
yizde 66 çoğuniuğu sağladı. Başbakan sık sık
hclkın çoğunluğundan bahsediyor. Halkın yüzde
2f'inin oyuyla başa çjeçti. Bu oyların çoğu da
rnjhalefete karşı tepki oylanydı. Başbakan, halkın
çcğunluğuna önem veriyor ama YÖK Yasası'nın
kâDulünden sonra yollau-a düşen on binlerce insanı
gcrmezden geiiyor. Onca profesörler, öğretim
Cveleri, öğrenciler, sivil toplum örgütlerı "Dinsel
eğ'time hayır!" diyerek yollara düştü, ama aldıran
khni?..
vieclis'te muhalefetin sesine kulak vermeden
bibiklerini okuyoriar. Türkiye tek partiyle yönetiliyor.
Meclis saatini bilmem televizyonda izliyor musunuz?..
Mjhalefet milletvekilleri konuşurken, AKP'lilerin
hiç dinlediğiyok. "Istediğin gibi konuş, senidinleyen
knl İmam bildiğıni okuri " gibilerden birbirierine bakıp
alaylı alaylı gülmeler; hiçbir ciddiyet yok. Dikkat
etiim, CHP tarafından Meclis'e sunulan önerilerin
hiçbirisi kabul edılmiyor. Çünkü AKP milletvekıllerinin
hepsi ret oyu için parmak kaldırıyor. Çünkü Meclis
çoöunluğu onlarda...
öğretim Birliği'nin delinmesi, dinsel eğitimin
getirilmesi, Türkiye'nin gelişmesini engellemek,
genlemesini, Islam devleti haline gelmesini sağlamak
isteyen bir kafanın ürünüdür.
ABD ve Avrupa devletleri Türkiye'yi Islam devleti
olarak görmek istemektedirler. Amerika, Ortadoğu
projesi için Türkiye'yi maşa olarak kullanacak.
Yönetimdekılerde buna çoktan razı. Yani hem içte
hem dışta Türkiye'nin gelişmesini engelleyen güçler
var.
Başta Anadolu liseleri (örneğin Kütahya-Tavşanlı
Anadolu Lisesi) olmak üzere çeşitli ortaöğretim
okullannda öğrencilere ücretsiz olarak (Peygamber
Efendimiz) isimli kitaplar dağıtılmaktadır. Bu
kitaplarda, kadınların ikinci sınıf vatandaş olduğu,
erkeğin kadından daha üstün olduğu, kadınların
kendini idare edemediği, erkekler tarafından (baba
veya koca) idare edilmelen gerektiği ve hiçbir zaman
kadın-erkek eşitliğinin mümkün olamayacağı,
kadınlar tarafından idare edilen milletlerin çökmeye
mahkûm otduğu gibi saçmalıklar bulunmaktadır; yani
kadınlar aşağılanmaktadır.
Atatürk, kadınlan yüceltmiş olup erkeklerle eşit
haklar tanımışttr. 1934 yılında kadınlara seçme ve
seçilme hakkı tanımıştır. Kadınlar 1935 yılında
Meclis'te sandalye sahibi olmuşlardır. llk kadın
milletvekili Satı Kadın'dır. Oysa Fransa'da kadınlar
seçme ve seçilme hakkı nı 1944'te, Italya'da 1945'te,
Yunanistan'da 1952'de, Beiçika'da 1960'talsviçre'de
1971 'de elde etmişlerdir.
1923-1938 yılları arasında Türk devleti, hiçbir
ülkede görülmemiş olan hızlı bir ilerieme kaydetmiştir.
Atatürk'ün ölümünden sonra duraklama devri
olmuş, arkasından Türkiye yavaş yavaş gerilemeye
başlamıştır. 1948 yılında CHP tarafından oy toplamak
amacıyla, Milli Eğitim'e bağlı olarak imam hatip
okullan açılmış, Kuran kurslan serbest bırakılmıştır.
Yine aynı yıl ilkokullara din dersi konmuştur. 1949'da
ilahiyat fakültesi açılmıştır. Köy Enstitüleri'nin
kapatılmasına aynı yıl kararverilmiştir. 1950 yılında
Demokrat Parti'nin iktidaragelmesiyleTürkçeleşmiş
olan ezan tekrar Arapçaya çevrilmiş, imam hatip
okullannın sayısı arttırılmıştır. Demokrat Parti de
AKP gibi Meclis çoğunluğunu elde edince, ne
oldum delisi olmuş, Adnan Menderes Meclis'te
"Siz isterseniz hilafeti bile getirebilisiniz" vb. laflar
etmiştir. Menderes eleştiriye gelemiyor, hep
pohpohlanmak istiyordu. 1959 yılında, 1960'ın
başlarında, evlerdinleniyor, kişiler izleniyordu. Kim
hangi partiden, hangi gazeteyi okuyortakip altında
idi. Cumhuriyet gazetesi okuyanların kapılarına
çarpı işareti konuyordu. O zaman fakülteye
gidiyordum. Evimiz Yenimahalle'de idi. Babam
Cumhuriyet gazetesi aldığı için, bizim ev de
mimlenmiştı. Kapımıza çarpı işareti konmuştu.
Konuşmaktan çekiniyorduk. Siyasi konulan ftsıltılaria
konuşuyorvetartışıyorduk. Oişaret, kapımıza nasıl
ve ne zaman kondu, kim tarafından yapıldı hâlâ
şaşanm. Halk büyük bir psikolojik baskı altındaydı.
Sonuç ne oldu?.. Herkesçe malum! Asker idareye
el koydu. Bu darbe değildi. Demokratikbirdevrimdi.
Askerler, demokratik bir anayasa (1961 Anayasası)
devrederekzamanında çekilip, yerlerini sivil idareye
bırakmasını bildiler.
Şimdi, dincilerin faaliyetleri ilerledi. Heryere kendi
adamlannı yerteştirdiler. Oy alırken yaptıklan vaatlerin
hiçbirisi yerinegelmedi. (Din ile ilgiliolanlardışında.)
Dış ülkelerde türbanlı görüntülerle ağızlanna içki
koymayarak din devleti görüntüsü vermeye
çalışmaktalar. YÖK Yasası'nı çıkarmalan, böylece
eğitimi dinselleştirmeleri, üniversitelerin özerkliğini
ellerinden alıp Milli Eğitim'e bağlamaları bardağı
taşıran son damla oldu. Atatürk ilkelerini tamamıyla
çiğnemiş oluyoriar. Halkın isyanı ile karşılaştılar!
Türkiye'yi ortaçağ karanlığına atmak içın ellerinden
geleni yapmaktalar! Ama bunu başaramayacaklar.
Atatürk, Cumhuriyeti gençlere emanet etti.
Gençlerimiz, çok şükür ki bunun bilincinde...
HOPA KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo. 2002 123
Davacı Orman Genel Müdurlüğü'ne ızafeten Hopa Or-
man Işletme Şeflığı tarafından mahkememıze açılan tespıte
ıtıraz davasının yapılan açık vargılamasında. Hopa ılçesı Or-
tahopa Mahallesı mahalle ıçı mevkıı 399 ada 18 parsel taşın-
maz hakkında dava açıhnış olup \enlen ara kararı uyarınca
davalılar Ertan Ar. Y Özav, Gülşen, Y Bıngol. K Gülten,
Gulveren. Gonca. O Nurettın Fosfor, Belgın Olgun, Nesnn
Terzıoglu, Sınan Cıhan Terzıoğlu. Şazıye. Bedıha. Emel
Melıha Fosfor. Alı ve Ayşe Ar, Yaşar ve Nızamettın Algür.
Y Levent, \uran Esra. Y Men Ulu'nun adreslerı tespıt edı-
lemedığınden kendılenne da\a dilekçesı ve duruşma günleri
teblığı murnkun olmadığından. teblıgatın ılanen yapılması-
na. duruşmanın 23 08 2004 günü saat 10 45'e bırakılmasına
karar venlmış olup ıbraz ve ıkame elmek ıstedıklen delıller
ile bırlıkte duruşmava gelmelen, aksı halde duruşmanın gı-
yaplannda devam edılıp sonuçlandırıiacağı da\a dilekçesı
venne geçerh olmak uzere ılanen teblığ olunur 10 05.2004
Basın 23450
Kadınlar-Erkekler ve de îktidar
İktidar, yeryüzünde hâlâ erkeklerin elinde, kontrolünde, kadınlar hâlâ
göstermelik vitrin süslerinden ötede değiller. Oysa karar mekanizmalarında,
kadınlıklanndan ödün vermeden varoluşlan ne çok şeyi değiştirip
geliştirebiliyor ve cinslerin birlikteliği ne güzel ve banşçıl bir görüntü
veriyor. farkında mısınız?
Prof. Dr. Türkan SAYLAN ÇYDD Genel Başk
S
on birkaç yıldır. ülkemizde büyük
ve çok önemli yasal değişimler
oiuyor. Bütün bunlarda AB'ye
girme beklentisinin yeri kesin.
Içimizden keşke bütün bunlar,
" biz insanlarve yönetimimizgerçekten ve iç-
ten istiyor" diye olsaydı diyoruz. Bunu ne
çok özlemiş, beklemiş ve ummuştuk. Ne ya-
zıkki. 1961 Anayasası'ylakazanıp 1980 son-
rası yitirdiğimiz çağdaşlaşma beklentimize
hiçbir dönemde kendiliğınden köklü çö-
zümlerüretilemedi! AB ha\ııcumuz olma-
saydı, bu dönemde, belki de çok yadırga-
yaeağımız olumsuz gelişmelere de tanık
olabilirdik.
Ivme ve itıci güç ne olursa olsun, günü-
müzde. yasa koyuculanmızın aslında içten-
likle benimsemedikleri halde pek çok olum-
lu gelışime ister istemez "olur" verdikleri-
ni gözlüyoruz.
Günümüzde, ulusumuzca umulmadık şe-
kilde benimsenen ve tüm bu yasalan top-
lumsal yarar ve evrensel hukuk açısından
değerlendirip gerektiğinde, gerekçeleriyle
ve düzeltilmesi için geri gönderen bir öz-
gün denetim mekanizmamızın, yani Çan-
kaya'nın varlığı da en doğru kararlann ve-
rilmesi açısından ne büyük nimet.
Biz insanlara, yasa koyuculara, yürütücü-
lere, hepimize düşen, ülkemize hiçbir ya-
ran olmadığı kesinlikle bilinen sen ben da-
vasmdan vazgeçip tüm kesimlerin bılgi bi-
rikiminden yararlanarak ve her seferinde
sakinlik ve sabır içinde birbirimizi dinleyip
ortak paydayı bulmak değil mi?
Günümüzde her şey bireyin özgürlüğü,
onuru ve eşitlıgi temeline dayanıyor. Yasa-
lanmızı ve uygulamalanmızı bu doğrultu-
ya çevirdiğimizde, çağı. uygarlığı. aydınlan-
mayı yakalamam:^ ve bin bir emekle kuru-
lan özgün Cumhuriyetimizin özgüvenli yurt-
taşlan olmamız, böylece her şeyi her türlü
am
sorunun çözümünü, "birfleriöyleistiyor'' di-
ye değil, kendi istencimizle gerçekleştir-
memiz olanaklı değil mi?
Gelin görün ki, en büyük kınlma nokta-
mız, tam da burada. Kendimize hak gördü-
ğümüz özgürlük, onur ve eşitlik kavramla-
rını başkalan söz konusu olunca ve de yet-
ki bizde ıse bir türlü genelleyemiyoruz.
Ne yazık ki, bizım gibi gelişme çabasın-
da olan geleneksel toplumlarda, yüzyıllar-
dır egemenhk "erkek-insan"da olduğun-
dan, konu "kadınlar" olunca, bu eşitsiz dav-
ranış çok daha yoğun bir şekilde kendisini
gösteriyor. Bu olumsuz ve çağdışı tutum
salt ülkemizde değil dünyanın pek çok ye-
rinde de artısıyla eksisiyle geçerli.
Ne yaparsanız yapın, ne denli eğitirseniz
eğitin erkek-insanın, kadına, kadın-ınsan
olarak ve eşitlik duygu ve bilinciyle bakma-
sı olanaksız. Kanımca, erkek cinsinin ayak-
ta kalması, hatta var olması, kadına yarat-
tığı baskıcı ve eşitsiz konum ve durumla bes-
leniyor. gerçekleşiyor ve sanılıyor kı çağ-
daş değerler geliverirse tüm güçlen yitıp
gıdecek ve yok olacaklar. DaMla nın saçını
kestiğinde gücünü yitiren Samson'a döne-
cekler!.. Son günlerde, Türk Ceza Yasa-
sı'nda zorunlu olarak birçok düzeltme ya-
pıldığı halde "namus cinajeti" kavramının
yasaya konmaması için gösterilen direncı yo-
rumladığımda düşündüm bütün bunlan. Ne
acı değil mi ve ne anlamsız bütün bunlar.
"Namus" denen kavram, Adem'le Hav-
va'dan beri, kandınlan erkeğin kontrol ve hâ-
kimiyeti altındadır. Kendi başma bırakıldı-
ğında hep kötü şeyler yapacak olan kadın.
sık sık dövülmeli, işkence görmeli ve ge-
rektiğinde öldürülüp namus temizlenmeli,
bu da olağan sayılmalı!
Siz hiç, pastaneye gitti. kadınla görüldü.
sevdiğine kaçtı diye öldürülen "erkek" duy-
dunuz mu? Neden 21. yüzyılda bile her şey
kadının hareketlerinin, yaşamının, cinselli-
ğinin ve de her şeyinin erkekçe kontrol al-
tına alınmasıyla bağlantılı?
tnsan, kadınıyla erkeğiyle, farklı cinsel
kimlikleriyle, farklı zevkleri, yetenekleri.
kültürleri. yaratılanyla, özgür, onurlu ve
eşit bir yaratık. Eğer biz. kim olursa olsun
bir insanın onuruyla ovnuyor, onu kendüniz-
den aşağı, ezebileceğımiz. dövebüeceğimiz
ve infaz edebileceğimiz bir \arlık olarak
görüyor, hem baba, eş, ağabey. sevgili hem
de polis, savcı ve hâkim olabiliyorsak bu-
rada büyük bir sorun var demektir, hem de
korkunç bir sorun!
İktidar, yeryüzünde hâlâ erkeklerin elin-
de, kontrolünde. kadınlar hâlâ göstermelik
vitrin süslerinden ötede değiller. Oysa ka-
rar mekanizmalarında, kadınlıklarından
ödün vermeden varoluşlan ne çok şeyi de-
ğiştirip geliştirebiliyor ve cinslerin birlikte-
liği ne güzel ve banşçıl bir görüntü veriyor.
farkında mısınız?
Türk Ceza Yasasfnda bekâret kontrolü-
nün hâlâ koşulsuz kaldınlmaması, namus ci-
nayetlennın, nıtelikli suç sayılmaması, fark-
lı cinsel eğilımleri olanlann eşitsizliklerinin
süregelmesi. "müstehcenük" ölçütlerinin, hâ-
lâ e\Tensel değerleri içselleştirememişlenn
yorumuna bağlı kalması gibi eksikliklerin
gıderilmesi için daha ne kadar bekleyece-
ğız?
iktidar, yani elinde gücü olma, insanlık de-
ğerleriyle taçlanmadıkça. toplumu oluştu-
ran insanlann eşitliği, onuru ve özgürlüğü-
nü ödünsüz koruma üzenne yerleşmemiş-
se içi boş bir kavram olmaktan başka neye
yarar ki?
Yasama erkimizi oluşturan ve çoğuniuğu
erkek olan ınsanlanmızın, AB yolunda iler-
lerken bin yıllar öncesınden getırdikleri ve
bir türlü üzerlerinden, beyinlerinden, ruh-
lanndan ve bedenlerinden atamadıklan üs-
tünlük. güç, otorite ve şıddet gibi çağdışı iç-
güdü ve kavramlan artık terk etmelerini
bekliyoruz.
Her türlü aynmcılığın yok edildiği. her-
kesin özgüven ve karşılıklı güven duygula-
nyla saygı ve sevgi içinde yaşayacağı, eşit-
likçi, güçlü kişılenn değil, hukukun üstün-
lüğünün egemen olduğu uygar bir Türkiye
istemek hepimizin hakkı değil mi?
Hesap SoracaklarBizden...
Hakan ÇOBAN Bir Yurttaş
i i nceMustafakemaL
| 1 ardından milyon-
V - / larca halkın Ba-
ğımsızlık Savaşı ordusun-
dan kişiler, sonsuz uyku-
larmdan uyanabilseler he-
sap soracaklarbizden. Biz-
ler neden savaştık, neden
öldük, neden şehit düştük
bu topraklarda.. hangi de-
ğerler uğruna nelenn mü-
cadelesini yaptık.. kimle-
nn mermisine, süngüsü-
ne, topuna ve tüfeğine göğ-
sümüzü siper ettik; kimin
için, ne için kanımızı, ca-
nımızı hiç düşünmeden fe-
da ettik...
Hani nerede diyecekler,
büyük acılar, yokluklar
içersinde kazanılan tam
bağunsızlık, özgürlük. ül-
kenin ve insanlaruun onu-
ru nerede? Değerlenmiz,
sizlere bıraktığımız ema-
netlenmız hanı nerede?
Yanıtverin!..
Günümüz insanlan, ya-
ni bizler hâlâ tanhten me-
det bekliyoruz oysa ondan
ders çıkarmalı, örnek al-
malıyız. Yoksa tarih kitap-
lannı okuduktan sonra sus-
pus oturmanın kimseye
yaran olmaz, zarardan baş-
ka...
Yüce Atamızın önderli-
ğinde halk, tüm bireyle-
riyle beraberce birleşerek
halktan ordusunu kurmuş
ve bütün ülkede düşmana
karşı müthiş bir ulusal güç
(kuv\
r
a) hareketini başlat-
mış ve utkuya (zafere)
ulaşmıştık...
Bugün de bu ülke var-
dır, elbette halkı da var-
dır, içeriye sızmış malum
düşmanlan da vardır, ama
ulusal güç ruhu ve yeni
"km'vaalar* nedenseyok-
tur. halkınıız hâlâ neyi bek-
lemektedir, uyanalım ve
kendimize gelelim, tarihı-
miz kapı gibi karşımızda
durmaktadır: Bırlik, bera-
berlikten başka çare var
mı? Kenetlenerekmücade-
le etmeliyiz, ülkemızi sa-
\aınmalı, yüce değerlenmi-
zı ve bızlere teslim edilen
emanetlerimizı sılınme-
den, yok edilmeden sahip
çıkmalı ve korumalıyız.
Özgürlük ve bağımsızlı-
ğımızı elimizde tutmalı-
yız. Yoksa ülke elden git-
tıkten sonra, sömürülen
halk ve ulus (kahrsa eğer)
olduktan sonra, manda
devleti olduktan sonra, be-
nim ülkem Türkiye ve ben
Türküm demenin ne an-
lamı %-ar... Tabir caizse "Git
Cumhuriyet
k i t a p 1 a r ı
MUSTAFA BALBAY
GEZİ - ÎNCELEME KİTAPLARI
ÇAĞ PAZARLAMA A.Ş.
Türkocağı Cad. No: 39/41 34334 Cağaloğhı-tstanbtıl
Tel: (0212) 514 01 96 Faks: (0212) 514 01 95
kendini köprüden at daha
iyi" demezler mi? Tabii bu
arada köprüler de yaban-
cılara kiraya verilmemiş-
se... Yoksa önce köprü pa-
ranı öde, sonra atla derler
adama.
Şimdi bu Kıbns neden
bizden kopartılmak ıste-
niyor acaba? Şimdilik ül-
kemizin ve bizlerin yan
bağımsızlığını devam et-
tirmek için ıstenen bedel
olmasın sakın ve adı da
"özgüriük bedeli"... Ya-
bancılar Annan Planı di-
yorlar, basit söyleyişiyle
ya malını ya canını. şahtık
şahmeran olduk diyorlar.
tarihten ders almadık di-
yorlar, tarih elbette teker-
rür edecektir ve her şey
bizlerin elindedir. Kıbns
giderse al eline makası,
haritan Türkiye'nin Ak-
deniz karasulannı kes, çün-
kü orada egemenliğin so-
na eriyor, başkalan at koş-
turacak o bölgede; şimdi
ne oldu, Türkiye'nin bir
parçası kırpıldı, Kıbns'tan
sonra ne var? Ege var.. ora-
da da Ege karasulannı kes,
burası da kırpıldı, o bölge-
de de başka savaş gemile-
ri gezecek. Niye? 30 Ni-
san 1982 tarihli Birleşmiş
Milletler Deniz Hukuku
Sözleşmesi 3. maddesine
göre Yunanistan'a Ege ka-
rasulannı 12 mile çıkar-
ma imkânı ^'e olanağı ta-
nınmış durumda. Ne mi
olur bu hak verilmişse? Şu
olur: Akdeniz gibi Ege'de
de denizden ve havadan
hareket ve yararlanma öz-
gürlüğün elinden alınmış
olur... Bir örnek vennek
gerekirse, tstanbul'dan kal-
kan herhangi bir gemi, An-
talya'ya gitmek için Yu-
nan karasularından geç-
mekzorundakalır...
Bu ışlerin sonu kötü gö-
züküyor, Rumlar bir de bu
hakla adalarda silahlan-
maya giderse (son günler-
de gıdişat onu gösteriyor)
Yunanistan'la aramızda
yenı çıkmazlar ve sert tar-
tışmalar meydana gelecek-
tır. Bu düşünceye paralel
Kardak krizi unutulmama-
lıdır. Ege'den sonra ne ola-
cak diyenler. kimse merak
etmesin, Kıbns ve Ege'yi
halledebilirlerse ondan
sonra neler var neler... Sö-
zü mutlu bitirelim:
El ele aydınlık günle-
re...
PENCERE
Kıssadan Hisse..
Sen bizim aklımıza gel de şaşma!..
Bir ülke namaz, oruç, imam, müezzin, tesettür, din,
hacı, hoca, tarikat, cemaatle kalkınıp refaha kavuş-
saydı, 1.5 milyar nüfuslu Islam dünyası bugünkü gi-
bi geri kalıp sürünür müydü?..
Ama, sonunda vardığımız noktaya bak; geldiğimiz
yerneresi?..
Halka selam, IMF'ye devam!..
•
Vaktiyle kadıncağızın birinin edepsiz bir oğlu var-
mış, kerata her gün anasına zulmeder, eve zırnık ge-
tirmez, geceleyin içip içip sarhoş olur, olmadık rezil-
likyaparmış...
Kadıncağızın canınataketmiş, "Vanp Kadı'ya der-
dimı anlatayım" demiş; ama, huzura vardıkta ne gör-
sün!.. Kadı Efendı barut gibi bir ihtiyar; hemen ora-
cıkta birinı falakaya yatırmış, bir başkasını kucakta
dışarı çıkarıyorlar, bir öteki köşede titrıyor. Bu ortam-
da Kadı Efendi hışımla dönüp sormuş:
- Ne istiyorsun hanım?..
Kadının eli ayağı çözülmüş; oğlundan şikâyetini di-
le getırmış; ama, hemen pişman olmuş...
Kadı tüm ceberrutluğuyla:
- Kımmiş bakayım senin evladın olacak nankör!..
Kadının ödü kopmuş, oğlunu korumak çabasıyla
hemen orada davalan ızlemeye gelen tanımadığı bir
gencigöstermış...
Kadı delikanlıya dönmüş:
- Bre nabekâr!.. Sende hiç vicdan yok mu ki şu nur
yüzlü ananı üzersinL
Delikanlı şaşırmış:
- Hangi anamı?..
Kadı küplere binmiş:
- Bak yediği naneye!.. Bre edepsiz kaç anan var
senin?.. Karşındaduran ananı tanımazlıktan gelmek-
le kurtulacağını mı sanırsın!..
Delikanlı:
- Af buyurun Kadı Efendi, bu kadın benim anam
değil ki...
Kadı emretmiş:
- YatınnL
Gence on değnek vurmuşlar, "aklı başına gelmiş-
tir" diye kaldırmışlar; Kadı yine sormuş:
- Söyle ulan, bu senin anan mı?..
- Değil, bu karı benım anam değil!..
- YatınnL
Yatınn, kaldınn, yatınn, kaldınn, derken sonunda
delikanlı, ımana gelmiş:
- Peki, demiş, kabul ettim, iyice tanıdım, bu karı
benim anam!..
Kadı Efendi:
- Hah, yola gel bakayım, şimdi öp ananın elini.'
Sonra al sırtına, götür eve, kendisine iyi bak!.. Yok-'
sa yapacağımı bilirım ben!.. '.
Genç demiş ki: ;
- Anam olacak kadın, gel sırtıma bin, senı evımıze,
götüreyim...
•
Delikanlı yüklenmiş kadını, çarşıdan geçip eve gi-=
derlerken gencin kardeşi bakmış ki ağabeyi bir ya-
bancı kadını sırtına almış gıdiyor, hemen ardından ko-
şup yetişmiş:
-Ağabey, ağabey...
-Nevar?..
- Bu ne hal?.. Kim bu sırtındaki kadın?..
- Bu bizim anamız!..
- Kim söylüyor bunu?..
- Kendısi!..
- Sen benim büyüğümsün, ama, böyte şey olmaz,
sen git Kadı Efendi'ye var, bunun anamız olmadığı-
nı söyle; bir çare bulsun!..
Delikanlı patlamış:
- Ulan, demiş, senin dünyadan haberin yok!.. Bu
karıyı anamız yapıp anamı belleyen zaten Kadı'nın ta
kendısi!..
•
Usuldendir, böyle eski bir fıkra anlatıldı mı "kıssa-
dan hisse" çıkarılır...
öyleyse söyleyın bakalım:
- Anamız olmayan kanyı sırtımıza yükleyip anamı-
zı belleyen kim?..
SİLİVRİ İCRA MÜDÜRLÜĞC'NDEN
GA\TWMENKULjDN AÇIK ARTTIR-
MAİLAM
DosyaNo 1999 741 Tal.
Hacızlı olup satışına karar alınan.
Sılıvn ilçesı Selımpaşa beldesı 2 pafta. 125 parselde kayıtlı
303 m2 yüzölçümündekı taşınmaz ûzennde yer alan ıkı adet
dubleks mesken \ asıflı taşınmazın borçluya aıt l 2 hıssesı aşa-
ğıdakı koşullarda satılacaktır
Ga\Timenkulün ımar durumu: Parsehn uygulama ımar planı
içinde aynk nızam 6.50 |2 kat) ırtıfamda ımannın bulunduğu
bıldınlmıştrr Gaynmenkulün halıhazır durumu \e kışmetı Se-
lımpaşa beldesı Koyundere mevkıı İCaya Tatıl Koşıi'nün ıçen-
sınde 3999 Sokak ile 3402 Sokağın kesıştığı yerde \er alan
parsel ûzennde çıft dubleks şeklınde yapılmış bahçelı nızam .'
adet mesken me\currur Yaklaşık 120 m2 olan meskenın her
bınnın zemın katında 1 adet salon. mutfak ve banvo. üst katın-
da 3 >aak odası ile banyo bulunmaktadır Meskenler yaklaşık
117 m2 konumdadır Bılırkışı tarafından her ıkı meskenın ta-
mamına 50 000 000.000.-TL. değer taktır edılnıış olup. borçlu-
nun 1 2 hıssesıne 25 000 000 000 - TL. değer takdır edılmıştır
Adına teblıgat yapılamayan ılgililere satış ılanı teblığ hükmun-
dedır
1- llk satış 23.08 2004 gunü saat 14 30-14.45 arası Sılıvn tc-
ra Miıdürlüğü'nde açık arttırma suretışle vapılacaktır Bu art-
tırmada tahmın edilen kı\metın yüzde 60'ını \e rüçhanlı ala-
caklılar \arsa alacaklan toplamını \e satış masraflannı geçmek
şartıyla ıhale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa. en çok
arttıranın taahhüdü bakı kalmak şartı\la 02.09 2004 günü aynı
>er ve saatte ıkıncı arttırmaya çıkanlacaktır Bu arttırmada da
bu mıktar elde edılememış ıse en çok arttıranın taahhüdu saklı
kalmak üzere arttırma ılanında gostenlen muddet sonunda en
çok arttırana ıhale edılecektır Şu kadar kı arttırma bedelının
malın tahmın edilen kıymetının yıizde 40'ını buiması ve satış
ıstevenın alacağma ruçhanı olan alacaklann toplamından fazla
olması ve bundan başka paraya çevırme ve pavİaştırma masraf-
lannı geçmesı lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış
talebı düşecektır.
2- Arttırmaya ıştırak edeceklenn. tahmın edilen kıvmetın
yüzde 20'sı nıspetınde pev akçesı veva bu mıktar kadar mıllı
bir bankamn temınat mektubunu vermelen lazımdır Satış. pe-
şın para ıledır Alıcı ıstedığınde 10 günü geçmemek üzere me-
hıl venlebılır. thale pulu. tapu harç ve masraflan. K.D\' alıcıya
aıttır Tellaiıye. bınkmış vergıler ve satış harcı satış bedelınden
ödenecektır. 3- Ipotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılenn bu
gaynmenkul üzenndekı haklannı hususıyle faız ve masrafa da-
ir olan ıddıalannı davanağı belgelen ile on beş gün içinde da-
ıremıze bıldırmelen lazımdır Aksı takdırde haklan tapu sıcıt
ile sabıt olmadıkça pavlaşmadan hanç bırakılacaklardır 4- the
leve katılıp daha sonra ıhale bedelını yatırmamak suretıvle ıha-
lenın feshıne sebep olan tum alıcılar ve kefillen. teklıf ettıklen
bedel ile son ıhale bedelı arasındakı farktan ve dığer zararlar-
dan ve aynca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacaklar-
dır Ihale farkı ve temerrüt faızı aynca hükme hacet kalmaksı-
zın daıremızce tahsıl olunacak. bu fark. varsa öncelıkle temınat
bedelınden alınacaktır 5- Şartname. ılan tanhınden ıtıbaren
herkesın görebılmesı içın daırede açık olup masrafı venldığı
takdırde ısteven alicıya bir ömeğı göndenlebılır
6- Satışa ıştırak edenlenn şartnamevı görmüş ve mündereca-
tını kabul etmış sayılacaklan. başkaca bılgı almak ısteyenlenn
1999 741 Tal sayılı dosya numarasıyla müdürlügümüze baş-
vurmalan ılan olunur. 05.07.2004 Basın. 32946 "