25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»YFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2004 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER ARADA. BİR SECLA TURJKEL •etmen linselleştirme, Yozlaştırma... "YÖK Yasası kabul edildi. Amaç eğitimi ıhselleştirmek körpe beyinlerı yıkamak! 8 yıllık rcrel eğitim. 11 /ıla çıksan diye bakarken, tamamıyla p>küntüye uğradı. Zaten AKP, işbaşına geçtiğinden :»n, okullara dni eğitimi ve Türkiye'ye de şeriatı gîtrmek içın uğraş vermekte... Yavaş yavaş 9nellerine ulaşmaya çaJışmaktalar. Kadrolaşmayla Ş3 oaşladılar. Başbakan, başbakanlık müsteşan, ınkanlann çoğu imam hatipli. Tabii ki, imam hatip iseıerini, en üs: seviyeye getirmek ve istedikleri te<ülteye girebilmelerin î sağlamak için çalışacaklar. YÖK Yasası ile Tevhi«d-ı Tedrisat Yasası'nı, yani öıretim birlığirı ortadan kaldırıp dinsel eğitimi gttirmiş oluyoriar. Böylece Atatürk'ün yasaları cğnenmiş oiuyor. Halkın yüzde 25'inin oyuyla işbaşına gelen AKP, sfçım sisterninın bozukluğu nedeniyle Meclis'te yizde 66 çoğuniuğu sağladı. Başbakan sık sık hclkın çoğunluğundan bahsediyor. Halkın yüzde 2f'inin oyuyla başa çjeçti. Bu oyların çoğu da rnjhalefete karşı tepki oylanydı. Başbakan, halkın çcğunluğuna önem veriyor ama YÖK Yasası'nın kâDulünden sonra yollau-a düşen on binlerce insanı gcrmezden geiiyor. Onca profesörler, öğretim Cveleri, öğrenciler, sivil toplum örgütlerı "Dinsel eğ'time hayır!" diyerek yollara düştü, ama aldıran khni?.. vieclis'te muhalefetin sesine kulak vermeden bibiklerini okuyoriar. Türkiye tek partiyle yönetiliyor. Meclis saatini bilmem televizyonda izliyor musunuz?.. Mjhalefet milletvekilleri konuşurken, AKP'lilerin hiç dinlediğiyok. "Istediğin gibi konuş, senidinleyen knl İmam bildiğıni okuri " gibilerden birbirierine bakıp alaylı alaylı gülmeler; hiçbir ciddiyet yok. Dikkat etiim, CHP tarafından Meclis'e sunulan önerilerin hiçbirisi kabul edılmiyor. Çünkü AKP milletvekıllerinin hepsi ret oyu için parmak kaldırıyor. Çünkü Meclis çoöunluğu onlarda... öğretim Birliği'nin delinmesi, dinsel eğitimin getirilmesi, Türkiye'nin gelişmesini engellemek, genlemesini, Islam devleti haline gelmesini sağlamak isteyen bir kafanın ürünüdür. ABD ve Avrupa devletleri Türkiye'yi Islam devleti olarak görmek istemektedirler. Amerika, Ortadoğu projesi için Türkiye'yi maşa olarak kullanacak. Yönetimdekılerde buna çoktan razı. Yani hem içte hem dışta Türkiye'nin gelişmesini engelleyen güçler var. Başta Anadolu liseleri (örneğin Kütahya-Tavşanlı Anadolu Lisesi) olmak üzere çeşitli ortaöğretim okullannda öğrencilere ücretsiz olarak (Peygamber Efendimiz) isimli kitaplar dağıtılmaktadır. Bu kitaplarda, kadınların ikinci sınıf vatandaş olduğu, erkeğin kadından daha üstün olduğu, kadınların kendini idare edemediği, erkekler tarafından (baba veya koca) idare edilmelen gerektiği ve hiçbir zaman kadın-erkek eşitliğinin mümkün olamayacağı, kadınlar tarafından idare edilen milletlerin çökmeye mahkûm otduğu gibi saçmalıklar bulunmaktadır; yani kadınlar aşağılanmaktadır. Atatürk, kadınlan yüceltmiş olup erkeklerle eşit haklar tanımışttr. 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır. Kadınlar 1935 yılında Meclis'te sandalye sahibi olmuşlardır. llk kadın milletvekili Satı Kadın'dır. Oysa Fransa'da kadınlar seçme ve seçilme hakkı nı 1944'te, Italya'da 1945'te, Yunanistan'da 1952'de, Beiçika'da 1960'talsviçre'de 1971 'de elde etmişlerdir. 1923-1938 yılları arasında Türk devleti, hiçbir ülkede görülmemiş olan hızlı bir ilerieme kaydetmiştir. Atatürk'ün ölümünden sonra duraklama devri olmuş, arkasından Türkiye yavaş yavaş gerilemeye başlamıştır. 1948 yılında CHP tarafından oy toplamak amacıyla, Milli Eğitim'e bağlı olarak imam hatip okullan açılmış, Kuran kurslan serbest bırakılmıştır. Yine aynı yıl ilkokullara din dersi konmuştur. 1949'da ilahiyat fakültesi açılmıştır. Köy Enstitüleri'nin kapatılmasına aynı yıl kararverilmiştir. 1950 yılında Demokrat Parti'nin iktidaragelmesiyleTürkçeleşmiş olan ezan tekrar Arapçaya çevrilmiş, imam hatip okullannın sayısı arttırılmıştır. Demokrat Parti de AKP gibi Meclis çoğunluğunu elde edince, ne oldum delisi olmuş, Adnan Menderes Meclis'te "Siz isterseniz hilafeti bile getirebilisiniz" vb. laflar etmiştir. Menderes eleştiriye gelemiyor, hep pohpohlanmak istiyordu. 1959 yılında, 1960'ın başlarında, evlerdinleniyor, kişiler izleniyordu. Kim hangi partiden, hangi gazeteyi okuyortakip altında idi. Cumhuriyet gazetesi okuyanların kapılarına çarpı işareti konuyordu. O zaman fakülteye gidiyordum. Evimiz Yenimahalle'de idi. Babam Cumhuriyet gazetesi aldığı için, bizim ev de mimlenmiştı. Kapımıza çarpı işareti konmuştu. Konuşmaktan çekiniyorduk. Siyasi konulan ftsıltılaria konuşuyorvetartışıyorduk. Oişaret, kapımıza nasıl ve ne zaman kondu, kim tarafından yapıldı hâlâ şaşanm. Halk büyük bir psikolojik baskı altındaydı. Sonuç ne oldu?.. Herkesçe malum! Asker idareye el koydu. Bu darbe değildi. Demokratikbirdevrimdi. Askerler, demokratik bir anayasa (1961 Anayasası) devrederekzamanında çekilip, yerlerini sivil idareye bırakmasını bildiler. Şimdi, dincilerin faaliyetleri ilerledi. Heryere kendi adamlannı yerteştirdiler. Oy alırken yaptıklan vaatlerin hiçbirisi yerinegelmedi. (Din ile ilgiliolanlardışında.) Dış ülkelerde türbanlı görüntülerle ağızlanna içki koymayarak din devleti görüntüsü vermeye çalışmaktalar. YÖK Yasası'nı çıkarmalan, böylece eğitimi dinselleştirmeleri, üniversitelerin özerkliğini ellerinden alıp Milli Eğitim'e bağlamaları bardağı taşıran son damla oldu. Atatürk ilkelerini tamamıyla çiğnemiş oluyoriar. Halkın isyanı ile karşılaştılar! Türkiye'yi ortaçağ karanlığına atmak içın ellerinden geleni yapmaktalar! Ama bunu başaramayacaklar. Atatürk, Cumhuriyeti gençlere emanet etti. Gençlerimiz, çok şükür ki bunun bilincinde... HOPA KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo. 2002 123 Davacı Orman Genel Müdurlüğü'ne ızafeten Hopa Or- man Işletme Şeflığı tarafından mahkememıze açılan tespıte ıtıraz davasının yapılan açık vargılamasında. Hopa ılçesı Or- tahopa Mahallesı mahalle ıçı mevkıı 399 ada 18 parsel taşın- maz hakkında dava açıhnış olup \enlen ara kararı uyarınca davalılar Ertan Ar. Y Özav, Gülşen, Y Bıngol. K Gülten, Gulveren. Gonca. O Nurettın Fosfor, Belgın Olgun, Nesnn Terzıoglu, Sınan Cıhan Terzıoğlu. Şazıye. Bedıha. Emel Melıha Fosfor. Alı ve Ayşe Ar, Yaşar ve Nızamettın Algür. Y Levent, \uran Esra. Y Men Ulu'nun adreslerı tespıt edı- lemedığınden kendılenne da\a dilekçesı ve duruşma günleri teblığı murnkun olmadığından. teblıgatın ılanen yapılması- na. duruşmanın 23 08 2004 günü saat 10 45'e bırakılmasına karar venlmış olup ıbraz ve ıkame elmek ıstedıklen delıller ile bırlıkte duruşmava gelmelen, aksı halde duruşmanın gı- yaplannda devam edılıp sonuçlandırıiacağı da\a dilekçesı venne geçerh olmak uzere ılanen teblığ olunur 10 05.2004 Basın 23450 Kadınlar-Erkekler ve de îktidar İktidar, yeryüzünde hâlâ erkeklerin elinde, kontrolünde, kadınlar hâlâ göstermelik vitrin süslerinden ötede değiller. Oysa karar mekanizmalarında, kadınlıklanndan ödün vermeden varoluşlan ne çok şeyi değiştirip geliştirebiliyor ve cinslerin birlikteliği ne güzel ve banşçıl bir görüntü veriyor. farkında mısınız? Prof. Dr. Türkan SAYLAN ÇYDD Genel Başk S on birkaç yıldır. ülkemizde büyük ve çok önemli yasal değişimler oiuyor. Bütün bunlarda AB'ye girme beklentisinin yeri kesin. Içimizden keşke bütün bunlar, " biz insanlarve yönetimimizgerçekten ve iç- ten istiyor" diye olsaydı diyoruz. Bunu ne çok özlemiş, beklemiş ve ummuştuk. Ne ya- zıkki. 1961 Anayasası'ylakazanıp 1980 son- rası yitirdiğimiz çağdaşlaşma beklentimize hiçbir dönemde kendiliğınden köklü çö- zümlerüretilemedi! AB ha\ııcumuz olma- saydı, bu dönemde, belki de çok yadırga- yaeağımız olumsuz gelişmelere de tanık olabilirdik. Ivme ve itıci güç ne olursa olsun, günü- müzde. yasa koyuculanmızın aslında içten- likle benimsemedikleri halde pek çok olum- lu gelışime ister istemez "olur" verdikleri- ni gözlüyoruz. Günümüzde, ulusumuzca umulmadık şe- kilde benimsenen ve tüm bu yasalan top- lumsal yarar ve evrensel hukuk açısından değerlendirip gerektiğinde, gerekçeleriyle ve düzeltilmesi için geri gönderen bir öz- gün denetim mekanizmamızın, yani Çan- kaya'nın varlığı da en doğru kararlann ve- rilmesi açısından ne büyük nimet. Biz insanlara, yasa koyuculara, yürütücü- lere, hepimize düşen, ülkemize hiçbir ya- ran olmadığı kesinlikle bilinen sen ben da- vasmdan vazgeçip tüm kesimlerin bılgi bi- rikiminden yararlanarak ve her seferinde sakinlik ve sabır içinde birbirimizi dinleyip ortak paydayı bulmak değil mi? Günümüzde her şey bireyin özgürlüğü, onuru ve eşitlıgi temeline dayanıyor. Yasa- lanmızı ve uygulamalanmızı bu doğrultu- ya çevirdiğimizde, çağı. uygarlığı. aydınlan- mayı yakalamam:^ ve bin bir emekle kuru- lan özgün Cumhuriyetimizin özgüvenli yurt- taşlan olmamız, böylece her şeyi her türlü am sorunun çözümünü, "birfleriöyleistiyor'' di- ye değil, kendi istencimizle gerçekleştir- memiz olanaklı değil mi? Gelin görün ki, en büyük kınlma nokta- mız, tam da burada. Kendimize hak gördü- ğümüz özgürlük, onur ve eşitlik kavramla- rını başkalan söz konusu olunca ve de yet- ki bizde ıse bir türlü genelleyemiyoruz. Ne yazık ki, bizım gibi gelişme çabasın- da olan geleneksel toplumlarda, yüzyıllar- dır egemenhk "erkek-insan"da olduğun- dan, konu "kadınlar" olunca, bu eşitsiz dav- ranış çok daha yoğun bir şekilde kendisini gösteriyor. Bu olumsuz ve çağdışı tutum salt ülkemizde değil dünyanın pek çok ye- rinde de artısıyla eksisiyle geçerli. Ne yaparsanız yapın, ne denli eğitirseniz eğitin erkek-insanın, kadına, kadın-ınsan olarak ve eşitlik duygu ve bilinciyle bakma- sı olanaksız. Kanımca, erkek cinsinin ayak- ta kalması, hatta var olması, kadına yarat- tığı baskıcı ve eşitsiz konum ve durumla bes- leniyor. gerçekleşiyor ve sanılıyor kı çağ- daş değerler geliverirse tüm güçlen yitıp gıdecek ve yok olacaklar. DaMla nın saçını kestiğinde gücünü yitiren Samson'a döne- cekler!.. Son günlerde, Türk Ceza Yasa- sı'nda zorunlu olarak birçok düzeltme ya- pıldığı halde "namus cinajeti" kavramının yasaya konmaması için gösterilen direncı yo- rumladığımda düşündüm bütün bunlan. Ne acı değil mi ve ne anlamsız bütün bunlar. "Namus" denen kavram, Adem'le Hav- va'dan beri, kandınlan erkeğin kontrol ve hâ- kimiyeti altındadır. Kendi başma bırakıldı- ğında hep kötü şeyler yapacak olan kadın. sık sık dövülmeli, işkence görmeli ve ge- rektiğinde öldürülüp namus temizlenmeli, bu da olağan sayılmalı! Siz hiç, pastaneye gitti. kadınla görüldü. sevdiğine kaçtı diye öldürülen "erkek" duy- dunuz mu? Neden 21. yüzyılda bile her şey kadının hareketlerinin, yaşamının, cinselli- ğinin ve de her şeyinin erkekçe kontrol al- tına alınmasıyla bağlantılı? tnsan, kadınıyla erkeğiyle, farklı cinsel kimlikleriyle, farklı zevkleri, yetenekleri. kültürleri. yaratılanyla, özgür, onurlu ve eşit bir yaratık. Eğer biz. kim olursa olsun bir insanın onuruyla ovnuyor, onu kendüniz- den aşağı, ezebileceğımiz. dövebüeceğimiz ve infaz edebileceğimiz bir \arlık olarak görüyor, hem baba, eş, ağabey. sevgili hem de polis, savcı ve hâkim olabiliyorsak bu- rada büyük bir sorun var demektir, hem de korkunç bir sorun! İktidar, yeryüzünde hâlâ erkeklerin elin- de, kontrolünde. kadınlar hâlâ göstermelik vitrin süslerinden ötede değiller. Oysa ka- rar mekanizmalarında, kadınlıklarından ödün vermeden varoluşlan ne çok şeyi de- ğiştirip geliştirebiliyor ve cinslerin birlikte- liği ne güzel ve banşçıl bir görüntü veriyor. farkında mısınız? Türk Ceza Yasasfnda bekâret kontrolü- nün hâlâ koşulsuz kaldınlmaması, namus ci- nayetlennın, nıtelikli suç sayılmaması, fark- lı cinsel eğilımleri olanlann eşitsizliklerinin süregelmesi. "müstehcenük" ölçütlerinin, hâ- lâ e\Tensel değerleri içselleştirememişlenn yorumuna bağlı kalması gibi eksikliklerin gıderilmesi için daha ne kadar bekleyece- ğız? iktidar, yani elinde gücü olma, insanlık de- ğerleriyle taçlanmadıkça. toplumu oluştu- ran insanlann eşitliği, onuru ve özgürlüğü- nü ödünsüz koruma üzenne yerleşmemiş- se içi boş bir kavram olmaktan başka neye yarar ki? Yasama erkimizi oluşturan ve çoğuniuğu erkek olan ınsanlanmızın, AB yolunda iler- lerken bin yıllar öncesınden getırdikleri ve bir türlü üzerlerinden, beyinlerinden, ruh- lanndan ve bedenlerinden atamadıklan üs- tünlük. güç, otorite ve şıddet gibi çağdışı iç- güdü ve kavramlan artık terk etmelerini bekliyoruz. Her türlü aynmcılığın yok edildiği. her- kesin özgüven ve karşılıklı güven duygula- nyla saygı ve sevgi içinde yaşayacağı, eşit- likçi, güçlü kişılenn değil, hukukun üstün- lüğünün egemen olduğu uygar bir Türkiye istemek hepimizin hakkı değil mi? Hesap SoracaklarBizden... Hakan ÇOBAN Bir Yurttaş i i nceMustafakemaL | 1 ardından milyon- V - / larca halkın Ba- ğımsızlık Savaşı ordusun- dan kişiler, sonsuz uyku- larmdan uyanabilseler he- sap soracaklarbizden. Biz- ler neden savaştık, neden öldük, neden şehit düştük bu topraklarda.. hangi de- ğerler uğruna nelenn mü- cadelesini yaptık.. kimle- nn mermisine, süngüsü- ne, topuna ve tüfeğine göğ- sümüzü siper ettik; kimin için, ne için kanımızı, ca- nımızı hiç düşünmeden fe- da ettik... Hani nerede diyecekler, büyük acılar, yokluklar içersinde kazanılan tam bağunsızlık, özgürlük. ül- kenin ve insanlaruun onu- ru nerede? Değerlenmiz, sizlere bıraktığımız ema- netlenmız hanı nerede? Yanıtverin!.. Günümüz insanlan, ya- ni bizler hâlâ tanhten me- det bekliyoruz oysa ondan ders çıkarmalı, örnek al- malıyız. Yoksa tarih kitap- lannı okuduktan sonra sus- pus oturmanın kimseye yaran olmaz, zarardan baş- ka... Yüce Atamızın önderli- ğinde halk, tüm bireyle- riyle beraberce birleşerek halktan ordusunu kurmuş ve bütün ülkede düşmana karşı müthiş bir ulusal güç (kuv\ r a) hareketini başlat- mış ve utkuya (zafere) ulaşmıştık... Bugün de bu ülke var- dır, elbette halkı da var- dır, içeriye sızmış malum düşmanlan da vardır, ama ulusal güç ruhu ve yeni "km'vaalar* nedenseyok- tur. halkınıız hâlâ neyi bek- lemektedir, uyanalım ve kendimize gelelim, tarihı- miz kapı gibi karşımızda durmaktadır: Bırlik, bera- berlikten başka çare var mı? Kenetlenerekmücade- le etmeliyiz, ülkemızi sa- \aınmalı, yüce değerlenmi- zı ve bızlere teslim edilen emanetlerimizı sılınme- den, yok edilmeden sahip çıkmalı ve korumalıyız. Özgürlük ve bağımsızlı- ğımızı elimizde tutmalı- yız. Yoksa ülke elden git- tıkten sonra, sömürülen halk ve ulus (kahrsa eğer) olduktan sonra, manda devleti olduktan sonra, be- nim ülkem Türkiye ve ben Türküm demenin ne an- lamı %-ar... Tabir caizse "Git Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı MUSTAFA BALBAY GEZİ - ÎNCELEME KİTAPLARI ÇAĞ PAZARLAMA A.Ş. Türkocağı Cad. No: 39/41 34334 Cağaloğhı-tstanbtıl Tel: (0212) 514 01 96 Faks: (0212) 514 01 95 kendini köprüden at daha iyi" demezler mi? Tabii bu arada köprüler de yaban- cılara kiraya verilmemiş- se... Yoksa önce köprü pa- ranı öde, sonra atla derler adama. Şimdi bu Kıbns neden bizden kopartılmak ıste- niyor acaba? Şimdilik ül- kemizin ve bizlerin yan bağımsızlığını devam et- tirmek için ıstenen bedel olmasın sakın ve adı da "özgüriük bedeli"... Ya- bancılar Annan Planı di- yorlar, basit söyleyişiyle ya malını ya canını. şahtık şahmeran olduk diyorlar. tarihten ders almadık di- yorlar, tarih elbette teker- rür edecektir ve her şey bizlerin elindedir. Kıbns giderse al eline makası, haritan Türkiye'nin Ak- deniz karasulannı kes, çün- kü orada egemenliğin so- na eriyor, başkalan at koş- turacak o bölgede; şimdi ne oldu, Türkiye'nin bir parçası kırpıldı, Kıbns'tan sonra ne var? Ege var.. ora- da da Ege karasulannı kes, burası da kırpıldı, o bölge- de de başka savaş gemile- ri gezecek. Niye? 30 Ni- san 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi 3. maddesine göre Yunanistan'a Ege ka- rasulannı 12 mile çıkar- ma imkânı ^'e olanağı ta- nınmış durumda. Ne mi olur bu hak verilmişse? Şu olur: Akdeniz gibi Ege'de de denizden ve havadan hareket ve yararlanma öz- gürlüğün elinden alınmış olur... Bir örnek vennek gerekirse, tstanbul'dan kal- kan herhangi bir gemi, An- talya'ya gitmek için Yu- nan karasularından geç- mekzorundakalır... Bu ışlerin sonu kötü gö- züküyor, Rumlar bir de bu hakla adalarda silahlan- maya giderse (son günler- de gıdişat onu gösteriyor) Yunanistan'la aramızda yenı çıkmazlar ve sert tar- tışmalar meydana gelecek- tır. Bu düşünceye paralel Kardak krizi unutulmama- lıdır. Ege'den sonra ne ola- cak diyenler. kimse merak etmesin, Kıbns ve Ege'yi halledebilirlerse ondan sonra neler var neler... Sö- zü mutlu bitirelim: El ele aydınlık günle- re... PENCERE Kıssadan Hisse.. Sen bizim aklımıza gel de şaşma!.. Bir ülke namaz, oruç, imam, müezzin, tesettür, din, hacı, hoca, tarikat, cemaatle kalkınıp refaha kavuş- saydı, 1.5 milyar nüfuslu Islam dünyası bugünkü gi- bi geri kalıp sürünür müydü?.. Ama, sonunda vardığımız noktaya bak; geldiğimiz yerneresi?.. Halka selam, IMF'ye devam!.. • Vaktiyle kadıncağızın birinin edepsiz bir oğlu var- mış, kerata her gün anasına zulmeder, eve zırnık ge- tirmez, geceleyin içip içip sarhoş olur, olmadık rezil- likyaparmış... Kadıncağızın canınataketmiş, "Vanp Kadı'ya der- dimı anlatayım" demiş; ama, huzura vardıkta ne gör- sün!.. Kadı Efendı barut gibi bir ihtiyar; hemen ora- cıkta birinı falakaya yatırmış, bir başkasını kucakta dışarı çıkarıyorlar, bir öteki köşede titrıyor. Bu ortam- da Kadı Efendi hışımla dönüp sormuş: - Ne istiyorsun hanım?.. Kadının eli ayağı çözülmüş; oğlundan şikâyetini di- le getırmış; ama, hemen pişman olmuş... Kadı tüm ceberrutluğuyla: - Kımmiş bakayım senin evladın olacak nankör!.. Kadının ödü kopmuş, oğlunu korumak çabasıyla hemen orada davalan ızlemeye gelen tanımadığı bir gencigöstermış... Kadı delikanlıya dönmüş: - Bre nabekâr!.. Sende hiç vicdan yok mu ki şu nur yüzlü ananı üzersinL Delikanlı şaşırmış: - Hangi anamı?.. Kadı küplere binmiş: - Bak yediği naneye!.. Bre edepsiz kaç anan var senin?.. Karşındaduran ananı tanımazlıktan gelmek- le kurtulacağını mı sanırsın!.. Delikanlı: - Af buyurun Kadı Efendi, bu kadın benim anam değil ki... Kadı emretmiş: - YatınnL Gence on değnek vurmuşlar, "aklı başına gelmiş- tir" diye kaldırmışlar; Kadı yine sormuş: - Söyle ulan, bu senin anan mı?.. - Değil, bu karı benım anam değil!.. - YatınnL Yatınn, kaldınn, yatınn, kaldınn, derken sonunda delikanlı, ımana gelmiş: - Peki, demiş, kabul ettim, iyice tanıdım, bu karı benim anam!.. Kadı Efendi: - Hah, yola gel bakayım, şimdi öp ananın elini.' Sonra al sırtına, götür eve, kendisine iyi bak!.. Yok-' sa yapacağımı bilirım ben!.. '. Genç demiş ki: ; - Anam olacak kadın, gel sırtıma bin, senı evımıze, götüreyim... • Delikanlı yüklenmiş kadını, çarşıdan geçip eve gi-= derlerken gencin kardeşi bakmış ki ağabeyi bir ya- bancı kadını sırtına almış gıdiyor, hemen ardından ko- şup yetişmiş: -Ağabey, ağabey... -Nevar?.. - Bu ne hal?.. Kim bu sırtındaki kadın?.. - Bu bizim anamız!.. - Kim söylüyor bunu?.. - Kendısi!.. - Sen benim büyüğümsün, ama, böyte şey olmaz, sen git Kadı Efendi'ye var, bunun anamız olmadığı- nı söyle; bir çare bulsun!.. Delikanlı patlamış: - Ulan, demiş, senin dünyadan haberin yok!.. Bu karıyı anamız yapıp anamı belleyen zaten Kadı'nın ta kendısi!.. • Usuldendir, böyle eski bir fıkra anlatıldı mı "kıssa- dan hisse" çıkarılır... öyleyse söyleyın bakalım: - Anamız olmayan kanyı sırtımıza yükleyip anamı- zı belleyen kim?.. SİLİVRİ İCRA MÜDÜRLÜĞC'NDEN GA\TWMENKULjDN AÇIK ARTTIR- MAİLAM DosyaNo 1999 741 Tal. Hacızlı olup satışına karar alınan. Sılıvn ilçesı Selımpaşa beldesı 2 pafta. 125 parselde kayıtlı 303 m2 yüzölçümündekı taşınmaz ûzennde yer alan ıkı adet dubleks mesken \ asıflı taşınmazın borçluya aıt l 2 hıssesı aşa- ğıdakı koşullarda satılacaktır Ga\Timenkulün ımar durumu: Parsehn uygulama ımar planı içinde aynk nızam 6.50 |2 kat) ırtıfamda ımannın bulunduğu bıldınlmıştrr Gaynmenkulün halıhazır durumu \e kışmetı Se- lımpaşa beldesı Koyundere mevkıı İCaya Tatıl Koşıi'nün ıçen- sınde 3999 Sokak ile 3402 Sokağın kesıştığı yerde \er alan parsel ûzennde çıft dubleks şeklınde yapılmış bahçelı nızam .' adet mesken me\currur Yaklaşık 120 m2 olan meskenın her bınnın zemın katında 1 adet salon. mutfak ve banvo. üst katın- da 3 >aak odası ile banyo bulunmaktadır Meskenler yaklaşık 117 m2 konumdadır Bılırkışı tarafından her ıkı meskenın ta- mamına 50 000 000.000.-TL. değer taktır edılnıış olup. borçlu- nun 1 2 hıssesıne 25 000 000 000 - TL. değer takdır edılmıştır Adına teblıgat yapılamayan ılgililere satış ılanı teblığ hükmun- dedır 1- llk satış 23.08 2004 gunü saat 14 30-14.45 arası Sılıvn tc- ra Miıdürlüğü'nde açık arttırma suretışle vapılacaktır Bu art- tırmada tahmın edilen kı\metın yüzde 60'ını \e rüçhanlı ala- caklılar \arsa alacaklan toplamını \e satış masraflannı geçmek şartıyla ıhale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa. en çok arttıranın taahhüdü bakı kalmak şartı\la 02.09 2004 günü aynı >er ve saatte ıkıncı arttırmaya çıkanlacaktır Bu arttırmada da bu mıktar elde edılememış ıse en çok arttıranın taahhüdu saklı kalmak üzere arttırma ılanında gostenlen muddet sonunda en çok arttırana ıhale edılecektır Şu kadar kı arttırma bedelının malın tahmın edilen kıymetının yıizde 40'ını buiması ve satış ıstevenın alacağma ruçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevırme ve pavİaştırma masraf- lannı geçmesı lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı düşecektır. 2- Arttırmaya ıştırak edeceklenn. tahmın edilen kıvmetın yüzde 20'sı nıspetınde pev akçesı veva bu mıktar kadar mıllı bir bankamn temınat mektubunu vermelen lazımdır Satış. pe- şın para ıledır Alıcı ıstedığınde 10 günü geçmemek üzere me- hıl venlebılır. thale pulu. tapu harç ve masraflan. K.D\' alıcıya aıttır Tellaiıye. bınkmış vergıler ve satış harcı satış bedelınden ödenecektır. 3- Ipotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılenn bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususıyle faız ve masrafa da- ir olan ıddıalannı davanağı belgelen ile on beş gün içinde da- ıremıze bıldırmelen lazımdır Aksı takdırde haklan tapu sıcıt ile sabıt olmadıkça pavlaşmadan hanç bırakılacaklardır 4- the leve katılıp daha sonra ıhale bedelını yatırmamak suretıvle ıha- lenın feshıne sebep olan tum alıcılar ve kefillen. teklıf ettıklen bedel ile son ıhale bedelı arasındakı farktan ve dığer zararlar- dan ve aynca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacaklar- dır Ihale farkı ve temerrüt faızı aynca hükme hacet kalmaksı- zın daıremızce tahsıl olunacak. bu fark. varsa öncelıkle temınat bedelınden alınacaktır 5- Şartname. ılan tanhınden ıtıbaren herkesın görebılmesı içın daırede açık olup masrafı venldığı takdırde ısteven alicıya bir ömeğı göndenlebılır 6- Satışa ıştırak edenlenn şartnamevı görmüş ve mündereca- tını kabul etmış sayılacaklan. başkaca bılgı almak ısteyenlenn 1999 741 Tal sayılı dosya numarasıyla müdürlügümüze baş- vurmalan ılan olunur. 05.07.2004 Basın. 32946 "
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle