25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2004 PAZl HABERLER Son 6 yıldır yeni eleman alımı için smav yapılmadığından büyük sıkıntılar yaşanıyor PAZAR Sahnede 'yevmiyeli' sanatçılarf"N evlet Opera ve Bale- L/si (DOB) Genel Mü- dürlüğü, boş kadrola- ra eleman alımı için yeni yapılan- mayı bekliyor. En son eleman alımı için 1998 yı- lında smav yapılan DOB'de, uzun za- mandır yeni ele- man alınmadığı için özellikle bale X f sanatçıları konu- • sunda büyük sıkın- tılar yaşandlğl VUr- l f düzeriemeyVyerüden gulandl. SolİSt Sanat- 11 yapılandınlması gerektiğini çılann hemen hepsi ' * blIdırdi D0B G e n e l "yevmiyeli". BAHAR TANRISEVER ANKARA - Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü'nde, son 6 yıldır yeni eleman alımı için sınav yapılmadığından, Türkiye çapında perde açtıran sanatçılann çoğunluğunu, "yevmiyeli'' kadroda çalışanlar oluşturuyor. DOB Genel Müdürü Remzi Buharau. boş bulunan Uzun zamandır yeni eleman alınmadığı için özellikle bale sanatçılan konusunda büyük sıkıntılar yaşandığı vurgulandı. DOB Genel Müdürü Remzi Buharalı, balenin yanı sıra orkestranın bazı enstrüman gruplan, solist sanatçılar ve koronun belli ses gruplannda da sıkıntı olduğunu kaydetti. KAI en son 1998 yılında sına\- yapılmıştı. DROLAR BOŞ Buharalf nın verdiği bilgiye göre Ankara, Istanbul, Izmir, Antalya ve Mersin operalarındaki 330 orkestra kadrosundan 37'si boş bulunuyor. Aynca 380 bale sanatçısı kadrosunun 25 'i, 200 solist sanatçı kadrosunun 41 'i, 341 koro sanatçısı kadrosunun 35'i, 498 teknik personel kadrosunun da 89'u boş durumda. Buharalı, mevcut yapıdakı sanatçılarla 5 operada çalışmalannı sürdürdüklerini belirtirken. "SoKst sanatçılann hemen hepsi yevmiyeli. Ankara'da. İstanbuTda, İzmir'de perde açüran dansçılann çoğunluğu da yevmiyeli kadroda çahştvorlar" dedi. 'BAŞARI ESAS OLACAK' Sanat kurumlannın işleyişıne ilişkin yasal düzenlemeler konusunda çalışmalann sürdüğüne dikkat çeken Buharalı, şöyle konuştu: "Önce bir taslak haznianacak ve buna yönelik olarak gerek sanatçılar, gerek srvil topium örgütleri ve gerekse sanatia ügüenen herkesin görüş ve eleştirileri alınacak Vasal düzenleme vapddıktan sonra ortaya çıkacak tabloya göre kadrolanmız üzerinde değerlendirme yapüacak. Bunlar yapıhncaya kadar bir smav açılması söz konusu değiL" Buharalı, yeni yapılanma olduğunda mevcut sanatçılann da şu anda sahip olduklan statüde çalışmaya devam edeceklerini söyledı. Opera ve balede sahneye çıkrnadan "teşvik" adıyla çift maaş alanlann, bu ek ödemelerinin kesılmesi uygulamasınuı anımsatıknası üzerine Buharalı, şöyle konuştu: "Sanatçılar 4 ikramiye ve 6 aylık perrvotiarla 2 teşvik ikramiyesi alıyordu. Aslında teşvik ikramiyesinin başari' kıstasıyla verilmesi gerekiyor. Yülardır sanatçüann içinde bulunduklan oJumsuz koşuUar da göz önüne alınarak körü örnek olmuş ve bu herkese verilmiş. Bugüne kadar işletilmedi başan kıstası. Kununda çabşan var, çabşmayan var~ Herkesin kapasifesini en ryi biz biHyoruz. Teşvik ikramiyesini çahşan ve görevini iyi yapanlara vennek istiyoruz." AKP'nin operasyonuna tepki 'Türkiye'nin Iran9 dan farkı kalmaz' ÇETİNYİĞENOĞLU ADANA - Altı senfoni orkestrasının müdür ve şefi tarafından Bakanhğa "tutanak" adıyla "munö- ra" nitelığınde olumsuz bir rapor verilmesi üzeri- ne AKP hükümetinin CSO (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) Yasası'nı değiştirme girişimi- nin ortaya çıkması, kültür ve sanat çevrelerinde büyük tepkiye yol açtı. Başta opera-bale ve tiyat- ro olmak üzere, kültür-sanat alanıyla ilgili birçok yasayı değiştırmeyi amaçlayan AKP'nin bu çalış- malannı sanat çevreleri "kültür- sanata darbe" olarak nitelendirdiler. CSO skandalının ortaya çıkması üzerine bir açıklama yapan . Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı ^—«^. Bilal Şimşir, Kamu Yönetimı Temel Yasası'mn Kültür Ba- kanlığı'nı merkezi idarenin görev ve so- rumluluklan arasında saymadığını, dola- yısıyla taşra teşkilatlannı kapattığını söy- ledi. Şimşir, yasanın 11. maddesinin kamu hizmetlerinin özel sektöre, sivil topium ör- gütlerine ve üniversitelere "gördürüJebüîr'' hükmüne dayanarak, sadece senfonılerin değil, müze ve kütüphanelerin ve koroların merkezi yönetimin yetki alamndan çıkan- lacağı tehlikesüıe dikkat çekti. Eski Kültür Bakanlığı Müsteşar Yarduncısı Hasan Hüseyin Akbulutise "SanatkurumlannıTürkiye'denkal- dırın. I ürkiye'nin Iran'dan farkı kalmaz" dedi. AKP'nın kültür-sanat politikasını eleştiren Akbu- iut, "Bu iktktann yapagı ilk iş Kültür Bakanhğı'ru lağv^tmek oldu. Bir iktidar on beş bin inıam kad- rosu açarken elH sanatçı kadrosu vermiyorsa ora- da çok ciddi düşünmek lazunn diye konuştu. Mü- zik Eğitimcileri Derneği Başkanı Refik Saydam, bu yıl 40 bin ilk ve orta dereceli okula 125 müzik öğrermeni atanırken 1200 din ve ahlak bilgisı öğ- retmeninin atandığını belirterek "Kültürü \e sa- naü zayıflatmaya, ortadan kakürmaya yönelen girişimler sonuç olarak Cumhuriyet'e yönelen ey- lemîerdir'' diye konuştu. 'Atatürk'e Saygı Yuruyüşu Atatürk'ün Bolu'ya geiişinin 70. yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde kentte, "Atatürk'e Saygı Yürüyüşü" düzenlendi. Bolu Valiliği ve Belediye Başkanlığı tarafından organize edilen "Atatürk'e Saygı Yürüyüşü", Izzet Baysal Caddesi'nden başladı. Yürüyüşe, Bolu Vali Vekili Nevzat Dalkıran, Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören, Anrt Park'taki Atatürk Anrtı'na çelenklerin bırakılmasıyla sona erdi. (Fotoğraflar: AA) um:ag Minikler, yaz tatilinde gazeteci oldu ANKARA(CumhurivetBürosu) - Uğur Mumcu Araştırmacı Gaze- tecilik Vakfı (um:ag) Çocuk Kulü- bü tarafindan düzenlenen "Içimiz- dekJGüneş" yaz etkınhklerinın bu yılki dönemi sona erdi. Program kapsamındaki derslerle gazeteci- likle tanışan çocuklar. düzenlenen törenle katılım belgelerini aldı. um:ag"ın 9-12 yaş grubundaki çocuklara yönelik programının yaz bölümü törenle sona erdi. Çocuk- lann sorun çözme becerilerini, bi- reysel ve sosyal kimliklerini geliş- tirmek amacıyla 4 yıldır başanyla düzenlenen yaz etkinlikleri dört haf- ta sürdü. Etkınliklerde çocuklar, uz- manlar ve psikolog rehberlığinde "Yazma Dünyasına \blculuk,Yara- ücı ZekâOyunlan, SatrançDünya- su Müzik Dans ve Yaşam, Kültür GezilerivePiknüder, Yaraöcı Sanat EtkinfikJeri Oyıuı ve Tîyatro. Düş- ler ve Sinemaİar, Gazeteciüğe İlk Adım ve Çocuktan Çocuğa" başlı- ğıyla çalışmalar yürütüldü. Etkinliklerin arüatıldığı gazeteyi çıkararak bu meslekle de tanışan çocuklar, duygu ve düşüncelerini dile getirdiler. Katılımcı çocuklann ürünlennin de sergilendiği törende um:ag'dan yapılan açıklamada şu değerlendirme yapıldı: "Tüketim tophımunun, yabana- laşmanın,ezberedayah. sorgulama- yı unutruran egitinı sisteminin. ço- culdanniızınözgündüşünceleruret- mesme,>araücılık]annıözgürceor- taya koymalanna engel okhığu açık- tir. Tüm bu olumsuziuklara karşm çocuklanmızuı doğru yönlendirit- diklerinde özgürce yaratabildikle- rini, duygusalvedüşünsel zenguıKk- lerini rahaöıkla ortaya kmabikiik- lerinj görmek umut verickür." TÜRK EDEBİYATI'NIN DÜNYA'YA AÇILAN YENİ PENCERESİNE DAVET İlk İNGİLİZCE BİLİMSEL TÜRK EDEBİYATI DERGİSİ Joıırnal of Tıırkish Literature Türk Edebiyatı'nın 12 asıra yayılan eserlerinin dünyaya tanıtılması için Syracuse University Press işbiriiği ile yayımlanan bu dergide önde gelen uzmanların özgün bilimsel çalışmaları yer almaktadır. 50 ABD Doları (veya T.L. karşılığı) Törkiye'den siparişler için Yapı Kredi Bankası Bılkent Şubesı 940000-3 hesap Bılkent / Ankara Dünya Dağıtımı Syracuse Unıversty Press 1600 Jamesvılle Avenue Syracuse, NY 13244-5160 USA ABD Dernekler Yasa Tasansı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi Geıriş yetki dönemiANK\R4 (Cumhuriyet Büro- su) - Dernek kurma ve üyelikle il- gili bsıtlamalan kaldıran Dernek- ler Yasa Tasansı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Yasaya göre, dernekkurmak için izin koşulu kaldınlırken çocukla- nn da dernek kurmasının yolu açıl- dı. Yurtdışında şube açabilecek olan dernekler, siyasi partilere yar- dım edebilecekleri gibi partilerden yardım da alabilecekler. Dernekler, yurtdışın- dakı kurum ve kuruluş- lardan resmi makamla- ra önceden "bfldirinıde'' bulunmak koşuluyla ay- ni ve nakdi yardım ala- bilecek. Daha önce res- mi makamlardan izin al- malan gerekiyordu. Yasa, şu dü- zenlemeleri öngörüyor: # Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzelkışiler önceden izin al- madan dernek kurabilecek. • Yabancı dernekler, Dışişleri Bakanlıgı 'nın görüşü alınmak ko- şuluyla Içişleri Bakanlığrnın iz- niyle Türkiye'de faaliyette veya işbirlığinde bulunabilecek. # Dernekler, tüzüklennde gös- tenlen amaçlan gerçeldeşrirmek üzere benzer amaçlı demeklerden, siyasi partilerden, işçi ve ışveren sendikalanndan ve mesleki kuru- luşlardan maddi yardım alabile- cek ve kurumlara maddi yardım- da bulunabilecek. # Demekler, mülki idare amir- liğine önceden bildirimde bulun- ^ Dernekleryurtdışından yardım alabilecek v' Çocuklar da dernek kurabilecek •" Taşmmaz mal edinmelerindeki kısıtlama kaldınlacak %/ Yurtdışında şube açabilecekler */ Siyasi partilere yardım yapabilecek partilerden yardım alabilecek. mak koşuluyla yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alabilecek. 0 Uluslararası Çocuk Haklan- na Dair Sözleşme gereğınce çocuk- lann dernek kurabilmesine ola- nak sağlanacak. 9 Dernek kurma hakkı A\TU- pa Insan Haklan Sözleşmesi'ne koşut biçimde düzenlenecek. • Yargı mensuplannın dernek- lere üye olmasındaki izin esası kaldınlacak. % Deraeklerin ışlemleri basit- leştirilecek ve bürokrasi azaltıla- cak. # Dernekler _vurtdışında tem- silcilik veya şube açabilecekler. # Taşmmaz mal edınmesınde- ki sınırlama kaldınlacak. # Kolluk kuvvetle- rinin dernekler üzerin- deki yetkisi kjsıtlana- cak. % Denetimde çok başlılık kaldınlacak. # Kamu yaranna ça- hşan derneklerinmalla- nna karşı suç işleyenler devlet malına karşı suç işlemiş sayılacak. # Türkiye Kızılay Derneği ve Türk Hava Kuru- mu'nun tüzüklerini onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkili olacak. • Dernek adlannda, "Türk, Türkiye, MiDi, Cumburiyet, Ata- türk, Mustafa Kemal" sözcükleri ile bunlann baş v e sonlanna geti- nlen eklerle oluşturulan sözcükler, Içişleri BakanJığı'nın iznı ile kul- lanılabilecek. ORHAN BL RSALI Güncel Fotoğraf Türban konusunda kamusal alanın tarifinde bir birine zrt düşünceler ortada yüzüyor. Bu farklılıklar doğaldır. Çünkü bu zıt düşüncelerin ardında hem tama- men farklı siyasal-ideolojik anlayışlar hem de tür- banı bütün boyutlarıylatopluma "yedirmek" için, düşünce tarihini derinden çarpıtmaya yönelik oportünist siyasetler var. Oportünist siyaset, örneğin, cumhuriyetçile- ri demokrat olarak görmez, göstermek ve gör- mek istemez. Ona göre ya cumhuriyetçi ya da demokrat var- dır! Cumhuriyetçi demokratlar, kavramını es ge- çer. Onlara göre Cumhuriyetçi demokratlar "fark- lı bireylehn, farklı toplumsal kesimlehn, farklı fi- kirierin demokratik bir biçimde birarada bulun- malanna veyanşmalarına" izin vermezler! Böy- le bir "kamusalalan"\ savunmazlar! "Kamusalalan" tarifiyle, farklı görüş ve düşün- celerin birarada yaşadığı ve yarıştığı "toplum"u kasıtlı olarak birbirine karıştınrlar. Demokrasiyi, ancak, "öz gürlük, birey, çoğul- culuk gibi liberal değerleri öne çıkartanlar" sa- vunabilirf Oportünist bakış, "toplumbilimsellik" kisvesi altında, düşünce tarihini de çarpıtarak, Cumhu- riyetçi demokrat ile demokratı birbirinin zıddı gi- bi gösterme gafletinde bulunur veya bunu kasıt- lı yapar. Üstüne üstlük, demokrasi jle liberalizmi eşitler. Demokrasinin farklı akımlan, anlayışları ve ta- rifleri arasında, demokrasi=liberalizm anlayışını ya- yar. Amacı, saklı olarak, ülkemizdeki cumhuriyetçi- leri, demokrat olmayan, diktacı rejimlerin savu- nucusu olarak göstermek ve kötülemektir! Aslında, toplumların tarihinde, demokrasinin en kararlı savunuculannın Cumhuriyetçiler ol- duğunu görmeziikten veya bilmezlikten gelir. Hem faşizme karşı en kararlı mücadelede.. Hem demokrasiyi yerleştirmek ve kabul ettir- mede bu böyle olmuştur! Cumhuriyetçiler çağ açıcı davranmışlardır ve ile- riye bakarlar. Liberaller ise özellikle zor karşısında genellikle popolarını dönerler, uzlaşırlar... Toplumların çal- kantılı dönemlerinde ya yokturlar ya da "tehlike- li" unsurları olurlar. Liberaller, toplumların durgun ve sakin zaman- lannın tatlı su balıklarıdır; bu dönemlerde vardır- lar ve en önemli kendilerinin olduğunu ileri sürer- ler. • • • Dinsel siyasal kesim, dinsel dogma, davra- nış ve dinsel yönetimle ilgili küçüklü büyüklü bü- tün tezlerini topluma kabul ettirmek amacıyla, dönemlerinin en hızlı liberalleridir. Sadece en hızlı liberalleri değil, aynı zamanda en hızlı "ctemoAraf/an"dırlarda! Islamcı dogmalarında, ideolojilerinde, iktidar- larında asla kabul etmedikleri ve etmeyecekleri düşünceleri savunurlar. örneğin binbir çiçek açsın, gibi! "Farklı fikiıier, farklı bireyler, farklı toplumsal kesimler, medeni ve demokratik bir biçimde bir arada bulunsun, yanşsın!" gibi. Farklı çiçekler, farklı bireyler ve farklı fikirierden kasrtları, genellikle, kendi Islami düşünceleri, fi- kirleri, simgeleri, görüşleri ve bunları savunan kendi bireyleridir. Islamla, dinle ilgisi olmayan "liberaller" ile "saf demokratlar" hatta "süzme solcular'la kol ko- la girerler. Bakmışsınız bir cephe oluşturmuşlar. Hem de "Demokrasi Cephesi"! Ortak hedefleri "Cumhuriyetçi demokrat" dü- şüncelerdir. Birileri bunu liberalizm adına, diğeri demokra- si adına, öbürü yeni solculuk adına yapar. Onlara göre, laikliği savunanlar, '7a/7cç/"lerdir! Laikliğin (veya laikçiliğin!) gerçek demokrasinin tam teminatı, hatta eşiti olduğunu iirdelemek is- temezler ve bu konuda yüzeysel kalırlar. Devletin ve demokrasinin, dinsel iktidar ara- yışlan karşısında "liberal" kalamayacağını, bu konuda "liberal tutum"un, tamamen, siyasal Is- lama öncelik vermek olduğunu görmek istemez- ler. ••• "Liberal" düşünce, "Bırakınız yapsınlar"ı sa- vunur! (Hem iktisadi hem siyasi!) Devlet, onlara göre, sadece kurallar koyan ve düdük çalandır. Ancak dünyanın hiçbiryerinde "düdükçalan dev- let" bulunmadığını ve bulunamayacağını itiraf edemezler. Çünkü devlet her zaman iktidara ge- len şu veya bu düşüncedeki siyasetin, bazen ta- mamen, bazen de epey güdümüne girer! Bu "demokrasi cephesi"nöe, ittifak edilen to- taliter düşüncenin mutlak iktidarında, ilk kafası kesilenler de saf demokratlar ile süzme solcu- lar olur. Liberallerin önemli bir kısmı ise, oportünist ya- pılanndan dolayı, totalrterlerle de işlerini pişirir. Po- posunu kurtarmak ve işlerini yürütmek için, bıra- kın yapsınlar düşüncesinin iktidara getirdiği to- talrterlere katılır. Bu arada, liberal düşüncenin kendisi de güme gider! Ta, cumhuriyetçi demokratlar, demokratik top- ium yapısını yeniden kuruncaya kadar! O zaman, yeniden sahneye çıkarlar! Liberal düşünce, toplumlarının siyasal gelişnr dinamiğinde bu anlamda eksi (olumsuz) rol oy nar. Liberal düşünce ile siyasal dinin buluştuğu nok- ta, bu açıdan "Yeter, söz milletin!" sloganıdır. Bu slogan ise büyük bir siyasal palavradır. Neden mi? • • • Şimdi, arada sırada üzerinde yazacağımız ye- ni bir konu doğdu! obursalifflcumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle