17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2004 ÇARŞAMBA 14 İ L J J A [email protected] Fransız yönetmen Jean - Luc Godard, son fılminde dünyanın gittikçe kötüleşen durumunu irdeliyor Katledilenlereağıt..ASLISELÇUK Ağustos 1995 'te kendısine yöneltilen "Av- nıpa'ya inamyor musunuz" sorusunu, "Ben Avrupa'ya, Fransız devlet TV Kanalı TF l'de ne zaman kötü bir Amerikan filmi ye- rine kötü bir Türk filmi oynarsa işte o za- man inanacağım" dıye yanıtlayan Fransız Yenı Dalga Akımı'nın en önemli adlanndan yönetmen-eleştirmen ve gerçek smema ada- mı Jean-Luc Godard'ın son çalışması "Not- reMusique" (Bizim Müziğımiz 2004) Can- nes Fılm Festivali'nde yarışma dışında gös- terıldı. Dünyaya bakış Sınema tarihıne "ABoutdeSouffle" (Ser- sen ÂşıkJar 59), "Le Mepris" (Nefret 63), "AlphaviUe" (65), "Pierrot k Fou" (Çılgın Pierrot'65), "La Chinoise" (Çınlı Kız 67) gıbı unutulmaz özgün yapımlar la gıren Go- dard 'ın "Notre Musique"ı dünyanın gıderek tökezleyen yanını, berbatlaşan durumunu irdeleyen şursel bir deneme. Içınde Kızılderilıler. Füıstınliler, savaş, ölüm, Israıl ve Saraybosna var. Fılm 3 bö- lümden oluşuyor: Cehennem'de Robert Ald- riehveSergeyAyzenştayn'ınfilmlennden So- ah ve Cezayir film arşivlerinden seçilmiş sessiz savaş sahnelerı yer alıyor. Araf'ta yö- netmen, "For ever Mozart" çalışmasında değındıği yazar Juan Goytisolo ile birlıkte Fılıstin ve şiir üstüne konuşuyorlar. Cennet'te Tel Aviv'de banş için kendıni öl- düren bir genç kız denizcilerın koruduğu cennet'te dolaşıyor Tartışmadan caymamak Godard, on yıllık dünya tarihine saplan- tılı, tartışmadan caymayan bakışlannı dıkmiş, olup bıteni titizlikle eleştiriyor. "Vercors'un 'Silence de la Mer'ini (Deni- zin Sessizliği) uyaıiamakistedinı. Alman su- bayın yerine bir İsrailli subay koydum. Aynı türden, şık. kültürlü. İncil'den beri tarihi ka- nşbran işgal edilmiş topraklan canlandıra- rak yeniden anımsatmayı istiyordum. Ditı olgusunu da katarak. Homeros'tan da alıntdar yapıp, metinle görüntülerin karşıt- lığmdan yararianarak filmimi oluşturdum. Piyano çalan biri de olacaktı. Isveç'teki evi- me döndiim, çalışmaya girişince işin içinden çıkamaz oldum. Kalkrım Saraybosna'daki Fransız Merke- zi'ne gittim, işte orada aklıma Avrupa Ma- nifestosu'nu kullanmak geldi. Manifesto'yu başka bir zaman küçük bir dijital kameray- la görüntülejebilirdim. Gerçek bir fılm çek- favaşın ardından üç kez Saraybosna 'ya giden Godard'a bu projeyigerçekleştirnıe düşüncesi üçüncü gidişindegelmiş. Filistinlilerin dışlandığını düşünen, onların hakhnda tüm dünyanın yeniden olumlu yaklaşımlar getirmesini isteyen Godard,fılminde onları destekliyor. Kızılderili katliamını da vurgulayan sinemacı, bu çalışmasında Apaçiler gibi acımasızya da onlardan dahayumuşakbaşlı kabileleri anlatıyor. mek istiyordum" dıyerek son çahşmasını anlatan Godard dijital görüntüyü sevme- yen, çok yapay bulan bir sinemacı: "Elinize bir kalem alınca doğal olarak Go- riot Baba ya da Mezar Ötesinden Hatıra- lar'ı yazacağınızı düşlemezsiniz. Oysa elini- ze ufak bir kamera verdiklerinde hemen çe- kim yapabikceğinizi düşünürsünüz Biz insan- lar günaha hemen kapınnz. Filme çektiginıiz görüntüleri bizim kaydettiğimizi sanınz, oy- sa ki kamera çekiyordur. Tıpkı cep tclefon- larında olduğu gibi. Günümüzde insanlar cep telefonlanyla konuştuklannda Uetişim kurabildiklerini düşünüyorlar." Savaşın ardından üç kez Saraybosna'ya gıden Godard'a bu projeyi gerçekleştırme dü- şüncesi üçüncü gıdışınde gelmiş. Filistinh- lenn dışlandığını düşünen, onların hakkın- da tüm dünyanın yeniden olumlu yaklaşım- lar getirmesini isteyen Godard, filmınde on- lan destekliyor. Kızılderili katliamını da vur- gulayan sinemacı, bu çalışmasında Apaçi- ler gibi acımasız ya da onlardan daha yumu- şak başlı kabileleri anlatıyor: "Günümüzde Apaçiler Amerikan savaş uçaklannın tasanmlarmı yapıyorlar, Çero- küer de Amerikan ciplermi tasarirvoriar. Baş- ka bir deyişle Amerikalılar katlettiklerini bir şekilde hâlâ kullanmayı sürdürüyorlar. Bu tıpkı Fransızların Renault arabalanndan bi- rine" La Juive' (Yahudi) aduu vermesine ben- ziyor." Alain Delon, Johnny Halryday, Gerard De- pardieu, Brigitte Bardot gibi ünlü oyuncu- larla çalışan Godard, onların Godard adını bir logo olarak gördüklerini, oyuncuların politikacılardan da beter olduklarını vurgu- luyor: "Örneğin Delon, nimlerini sayarken No- melle Vague'ı(\'eni Dalga/90) hiçsöylemez. Oysa bu filmiyle Cannes'a katılnuştır." Si- nemamn günümüzde çok başka bir boyuta geçtiğıni de behrten Godard, "Yeni Dalga' (1958-62) kavramlarıyla düşündüğümüz si- nema ele geçirih'p sömürgeleştirildi" diyor: Yenl Dalga "Yeni Dalga sürekli sorular sorardı, metin nedir, görüntü nedir, ikisini nasıl birkştir- meliyiz diye. O yıllarda yönetmen çok biün- mezdi. yapımc» ve senarist yönetmenden ön- ce gelirdi. Cahiers du Cinema'da çalışırken senarist ve yönetmen bizce tek kişrydi. O zamanİar insanlar filmlerle ilgili tartış- maktan, konuşmaktan çekinmezlerdi. Bu yüzden birbirinden kopariardı. Beethoven, Rock and Roü ya da tenis yüzünden aynlmaz- lardı, fîlmlere olan yaklaşımlarmdan ötürü yollannı ayınrlardı." Günümüz TV yayıncılığmdakı görsel an- latıma, kurgulamaya baktığında hayrete düş- tüğünü behrten Godard, France 5'tekı haf- talık program "Ripostes"dan (Anında Yanıt) örnek venyor "Programın o haftaki teması demokrasiy- di. Benim gördüğüm kadanyla oradaki zor- ba şef animatörün ta kendisiydi. Onun çev- resinde de bir hükümet vardı. En dipte. ge- ride ise izlevkiler bulunuyordu. tzleykileri iyi- ce seçmeye çabştım. nafıle. Onları yakından bir kez bile göstermediler. Demokrasiyle ilgili bir programı dinleyen izleyicileri bir kerecik yakından gösterseîer- di ne dedikleri, neyi tartıştıkları doğrusu da- hi iyi anlaşıkrdı." Sevgili Jean-Luc Godard, 1950'lerdenbe- rı diri mılıtan kimlığinı, sanatını özenle ko- ruyarak yolunda yürümeyı sürdürüyor. Çünkü onun her zaman söyleyecek önemli bir sö- zü, verecek düşündürücü bir ıletısı, eleştı- recek cıddı bir konusu var. Artium'un yaz müzayedesi 21 Temmuz'da Kuruçeşme Divan'da düzenlenecek Geleneksel ve çağdaş yapıtlar geçidi Açık arürmada Süley- man Saim Tekcan, Ergin İnan, Abidin Dino, Mustafa Pi- levneli, SelimTuran, DevrimErbil, Yalçm Gök- çebağ. Salih Uralh, Per- tev Boyar, Özdemir Altan,Ad- nan Va- nnca,Eş- refCren, Cemal Toüu, ZekiFa- iklzer, Şeref Akdik, Hamit Görele, Hüseyin Bflişik,Sa- BmÖzü- doğru, Eren Eyü- boğlu, Leyia Gamsız, Nuri tyem gibigeçmişdö- nemlerden usta- lann ve çağdaş sanatçılann yapıt- lanndan toplam 200 örnek sabşa sunulacak. / Kültür Servisi - Artium Mûzayede Evi, 21 Temmuz Çarşamba saat 21 .OO'de Kuruçeşme Divan'da 'Yaz Müzayedesi' düzenlıyor. Artium Sanatevi'nm sanatseverler ve koleksıyonculan buluşturduğu bu 46.açık artınnada, resmimızın ustalanndan yapıtlar sarışa sunulacak. Bu yapıtlannn arasında 'Muazzez Hanını Portreleri' dikkat çekıyor. Hikmet Onat, Feyhaman Duran ve Ercüment Kalmuk. Güzel Sanatlar Akademısi'nde okuduktan sonra uzun yıllar bir Ermenı okulunda Türkçe öğretmenhğı yapan Muazzez Hanım'ı birer portre çalışmasında resmeden ustalanmız. Artium Yaz Açık Artırması'nda sanatsever ve koleksiyonculann ılgisine sunulacak dığer yapıtlardan biri Hasan Vecih Bereketoglu'nun 'Salacakta Gün Baümf adlı tablosu. Mehmet Ruhi Arel'uı "Galata Köprüsü', Diyarbakırh Tahsin'ın 'Denizde Gün Baûnıı'. atumada yer venlen manzara çalışmalanndan. Yapıtlar 20 Temmuz'a kadar sergllenecek Türk resminin dünyaca ünlü isimlerinden Fütret MuaUa'nın 'Baküs Zaferi', Bedri Rahmi'nın - Donıino Oyunlan', Hoca AH Rıza'nın 'Peyzaj', Dıyarbakırlı Tahsın'm 'Denizde Gün Baümı'. Faruk Cimok'un 'Çiçek Pasajı Eğlencesi', Burhan Uygur un 'Çift Tarafh', AMiiArbaş'ın'Kediler', Utku Varhk'ın 'Solgun Ayın Anlatüklan' adlı yapıtlarının yanı su~a bu artırmada satışa sunulacak. Aynca, Süleyman Saim Tekcan, Ergin tnan, Abidin Dino, .Mustafa Pilevneli, Selim Turan, Devrim Erbfl, Yalçın Gökçebağ, Salih Uralh, Pertey Boyar, Özdemir Altan, Adnan Vannea, EşrefÜren, Cemal ToUu, Zeki Faik İzer, Şeref Akdik, Hamit Görele, Hüseyin BiMşik, SaÜm Özüdoğru, Eren Eyüboğlu, Leyla Gamsız, Nuri İyem gibi geçmiş dönemlerden ustalann ve çağdaş sanatçılann yapıtlanndan toplam 200 örnek de satışa sunulacak. Açık artırmaya katılan tüm yapıtlar, 14-20 Temmuz tarihleri arasmda, Teşvıkiye Artium Sanat Evı'nde sergilenecek. (0 212 291 01 31) Ölümünün 1. Yıldönümü Rafet Ekiz anüıyorKültür Servisi - Çağdaş Türk resminin önemli isimlerinden Rafet Ekiz, ölümünün birinci yıldönümünde, dostlan tarafından anılacak. Dostlan, bugün 18.00'de sanatçının Kuzguncuk'takı atölyesinde bir araya gelecekler. Otuz üç >ıllık sanat yaşamında Türk resmine yüzlerce önemli yapıt bırakan, yaşamı başanlarla, ödüllerle dolu olan Rafet Ekiz geçen yıl, bir otomobıl kazası sonucunda yaşamını yıtirmişti. Ekiz, kuşağının öncülen arasında gösteriliyor. 1974'de Istanbul Atatürk Eğıtim Enstitüsü'nü, sanat eğıtimini sürdürdüğü Devlet Güzel Sanatlar Akademısi'nil982'de bitırdi. 195O'de Istanbul'da doğan sanatçı, yapıtlannı bugüne kadar 22 kişısel ve 200'ün üzerinde karma sergiyle sanatseverlerin beğenisine sundu. 30 yıh aşan sanat yaşamında farklı kımliğıyle ve sanarıyla dikkat çeken Ekiz, özgün stiliyle Türk resmine yenı bır soluk ve heyecan kazandırmıştı. Bırçok önemli ödülün sahibı olan sanatçı, yapıtlannda renkçı anlayışın bıçım sonılannı gündeme taşımıştı, yapıtlanyla soyut ve figür arasındaki ılişkiyi sorguluyordu. Rafet Ekiz'in otuz üç yıllık yaşamını anlatan kitabın çalışmalan sürüyor. Bulut Yayınlan'ndan çıkacak olan kıtapta, sanatçının sanatı, fotoğraflan, sanat üzenne yazılan ve şıirleri yer alıyor. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Vedaflar, Günyoriar Daha dün gibi, 13 Mart 2001 günü, Ferhan Şensoy'un Ses Tiyatrosu'nda Vedat Günyol'un 90. yaşgününü kutlayışımız. Sahnede Hüseyin Erdem, onun yaşamöykü- sünü okuyor. Ben saydam makinesinin başında, tuşa dokundukça perdede görüntüler değişiyor. Birinci Dünya Savaşı günlerinden 21. yüzyıla uza- nan birtanıklıkvemücadelenin öyküsü. Diyarba- kır'dan Paris'e, Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nden askeri tutukevlerine ülkesinin, insanının yazgısıy- la bütünleşmiş bir yaşam. Paris'te hukuk dokto- rası yaptıktan sonra gelip Köy Enstitüsü'nde öğ- retmenlik yapmak, onun belki de bütün dünya gö- rüşünün özeti sayılır. Doksan yaşında ama hepimızle akran. Yirmi- sindeki de onunla şakalaşıp konuşabilir, yetmi- şindeki de. Herkesle herkes, herkesin karşısında kendi olabilen bir insan. Yirmi yıl öncesini de hatırlıyorum. Vedat Gün- yol'un 70 yaşında olduğu 1981 yılını. 19 Mayıs günü, Vedat Günyol'un, 1960'larda Taksim Atatürk Lisesi'nde öğretmenlik yaparken başlattığı, sonra da gelenekselleşen Kalpazanka- ya gezisi için Burgazada'dayız. ögrencilennden kimilen telaşlı. Artık yetmiş ya- şına geldı. O kadar yolu yürüyebilir mi, bir fayto- na mı bindirsek düşüncesi içindeler. Vedat Günyol, kimı yirmisınde, kımi ellisinde öğrencilerinin arasında güle oynaya yürüyor, ada- nın inişli çıkışlı yollannı. O kadar uzun yıllar öğretmenlik yapmış, o ka- dar değişik çevrelerden öğrencileri olmuş kı, bir yanda henüz konservatuvarda okuyan gencecik insanlar, ötede çocuklan torunlan olmuş, saçı sa- kalı ağamnış yaşlı başlı öğrenciler. Ve onların ma- salannın çevrelerinde koşuşturup duran çocuk- lan, torunlan... Kimınin adı Vedat, kıminin Gün- yol. Kimilen başka kentlerden geliyortar 19 Ma- yıs toplantısına, öğretmenlerini bir kez daha gö- rebilmek, sözünden, ışığından biraz dahayarar- lanabilmek için, kimilen Almanya'dan, Isvıçre'den... Hoş onunla görüşebılmek için 19 Mayıs'ları beklemeye de gerek yok. Ne zaman çalsanız, kapısı açılır. Dost sofrası her gelene, her an açık- tır. Kendisine yazılan mektupları hiç yanıtsız bı- rakmaz, içının aydınlığı her başvuranın yanında- dır. 'Güleryüzlü Ciddilik' demiştı bir kitabının adı- na, Mehmet Ali Aybar'ın 'Güleryüzlü Sosyalizm' sözünü anımsatırcasına. Katı, hoşgörüsüz ciddi- yete ise dayanamaz, sık sık Voltaire'in, "Ciddi- yet budalalığın aynasıdır" sözünü yinelerdi. Adı hep, ülkemiz düşüncesinin öncü yazarlan; Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Halikarnas Balıkçısı ve Orhan Burian ile birlikte anılsa da Ve- dat Günyol, çevresinde inanılması zor genişlikte birsevgi ve dostluk çemben kurmuştu yaşamı bo- yunca. Atalay Yörükoğlu'ndan Yılmaz Güney"e, Halide Edip Adıvar'dan Masis Kürkçügile sa- yılan yüzlerie söylenebılecek çok farklı kışılikler- le yakın dost olmuş, hayatın nasıl paylaşılabilir, paylaşıldıkçagüzelliklerdoğuranbirverimliliğiol- duğunu göstennişti. 1974'te, on sekiz yaşındaydım, Çan Yayınlan ve 'Yeni Ufuklar' dergisinin bürosu olan küçücük odaya geldiğimde. Hayatımda tanıdığım ilk ya- zardı. Şanslı sayarım bu nedenle kendimi, daha o yaşta erdemli bir insanla tanışmanın, dost ol- manın güzelliğini yaşayabildığım için. Yayıncılığın ne denli saygın bir uğraş olduğunu da o büroya gidip geldikçe öğrenecektim. 80 yaşına girdığınde, Adam Yayınlan'nda yan yana odalarda çalışıyorduk. Ansiklopedi madde- lenni redakte ediyordu. Herkesle birlikte sabah işı- ne gelir, yine herkesle birlikte evıne dönerdi. San- ki hiç yaşı olmamıştı. Bızlerden bırıydi. Vedat Günyol, uzun yaşamına pek çok insanın yaşamını sığdırabilmiş bir bilge kişilikti. Hangi ucundan çekseniz başka bır hayat hikâyesı ya- zabileceğınız dopdolu bir hayat. Vedat Günyol bırtaneydi, öyle de kalacak. öz- lediği insan ve topluma giden yolda hiç duraksa- madan çalıştı, üretti, paylaştı. Yalnızca yazdıkla- n değil, hatta daha çok yaşam biçimiyle çevresi- ne ömek oldu. Onu tanıyıp aynı kalabilmek ola- naksızdı. O yaşadığı çağa, güçlü izler bırakarak aramız- dan ayrıldı. Bakalım geride kalan Vedat'lar, Günyol'larya- şadığımız dünyada nasıl ızler bırakacaklar? ' fisekci.com R Ü L T l R • Ç İ Z İ K K A M I L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle