Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2004 ÇARŞAMB,
NATOISTANBUL DORUGU 2004
Emperyali
1920 tarihtt TBMMBeyannamesVnibaz
alan TürkiyeIşçiPartisi, 60'hyülarda
emekçihalkla birlikte mikadeleyibaşlattı
karşı bitmeyenmücadeleALEVATEŞ
UĞUR CANKOÇAK
-1-
Türkiye Işçi Partisi (TlP),
Türkiye Curnhuriyeti 'nin anti-
emperyalizm ve antikapitalizm
temelleri üzerinde kurulduğu
gerçeğini, programının giriş bö-
lümüne 1920 tarıhlı TBMM
Beyannamesi'ni alarakveböy-
lece tarihle bağmı kurarak an-
tiemperyalist, antikapitalist mü-
cadeleyi 1960'lıyıllarda emek-
çi halkla birlikte başlatma gö-
revini üstlenmişti.
TlP'in hedefi "Üdnci Miili
Mücadele'yi" kazanarak sos-
yalizmi kurmaktır. 1964 yılın-
da antiemperyalıst mücadele,
doğal olarak, (tıpkı 2004'te ol-
duğu gibi) ABD'ye karşı veri-
lecektir.
Ancak, antiemperyalist mü-
cadele aynı zamanda antikapı-
talist mücadeleyi de içermeli-
dir. Programın "Temd tlkeler''
başlığını taşıyan bölümünde bu
zorunluluk şöyle ifade edilmek-
tedir: "...Türkiye'ııin maddi.
sosyal ve poütik yapısuıın biUm
açısuıdan incelenmesi, azgeüş-
nıişyada geri kaJnuş bir toplum
oiduğumuzu ortaya koymuştur.
Türkhe'nin geri kalnuşhk-
tan kurtuluşu ve halkımızın in-
sanca yaşama kavuşması ama-
«a, tanmsal temel üzerine aşılanmış azgeoşmiş
ve bağunh kapitanznûn tutucu ve gerfletici et-
kilerinden kurtulmak zorunhıiuğunu ortaya
koymaktadır."
Programın VII. bölümünde ise 'Kurtuluş
Savaşı'yla yeniden doğan Türkiye'nin bağım-
sz yaşaması, çağdaş uygartağa bir an önce ulaş-
masL her tüıiü sömürücülüğe ve sömürgecüi-
ğe kesiıüikle karşı olmasma bağbdır.
Kendimiz için okluğu kadar, başka milletkr
ve haiklar için de sömürgecüiği ve sömürücü-
lüğü reddederiz. Bütün nıilktkrin hürriyete ka-
vuştuklan bir dünyada banş düzeninin kurul-
ması ve konuunası en yüce dileğunizdir" de-
nilerek mücadelenin bütünlüğü belirtilmek-
tedir.
TtP, tüm çalışmalannda (parlamento içi ya
da dışı) parti programına titizlikle uymuştur.
O nedenle de antiemperyalist mücadele ile
antikapitalist mücadele, aynlmaz bir bütün
olarak birlikte sürdürülmüştür.
Nitekim,
TBMM'de 7 Kasım 1965 Pazar günü Süley-
man Demirel hükümetinin programı üzerine
görüşmelerin yapıldığı oturumda ilk sözü Tür-
kiye Işçi Partisi adına genel başkan Mehmet
An" Aybar aldı. Iki saari aşkın devam eden bu
konuşmanın öncelikle önemi, sosyalistlerin
ülke sorunlan üzerine Meclis kürsüsünden ilk
kez görüşlerini aktarabilmeleridir. Biz bu alın-
tılarda günün sıcak gündemi olan NATO-
ABD-AB'ye ilişkin o dönemde yapılan sap-
tamalann genel hatlan ile hâlâ geçerli oldu-
Kıbnslı gençler Sarayburnu'nda 6. Filo aleyhine suya çelenk atarken -II Şubat 1%9- (Fotoğraf: Cumhuriyet Arşivi)
ğunu göstermeyi hedefledik. üluslararası ku- Mehmet Ali Aybar: "~MiDi Kurtuluş Müca-
ruluşlara ilişkin göriişlerinden çok kısa bir bö- detesTnesosyalist bir özkazandmlmazsa, Ame-
lümü başa koymamızın nedeni, TlP'in genel rika'vaaracıhkedenJerin,onundesteği>1e.Mil-
yaklaşımının bu kuruluşlann emperyalist-ka-
pitalist sistemin organlan olduğu gerçeğini
belirtmek içindir. Bugünkü bakış açısının da
çok farklı olmaması, aklın gereğidir. Ve bu
konuşmalann üzerinden geçen 50 yılhk tari-
H Kurtuluş Mücadelesi'ni kolayca yozlaşüra-
caklan muhakkaknr. Buna meydan vermeme-
Hyizvedevermeyeceğiz_''dıyerek antiemper-
yalist mücadele ile antikapitalist mücadelenin
birlikte yürütülmesi zorunJuluğunu bir kez da-
ha vurgulamıştır. Mehmet Ali Aybar'ın ko-
nuşması şöyledir:*
Mehmet Ali Aybar'dan:
Türkiye'nin bağımsız bir
varlık olarak yaşaması ve
ileri bir toplum haline
gelmesi, Atatürk'ün dış
politikasına bağlıdır.
himız, bunun somut kanıtıdır.
Aynca şu anda Meclis'te "sol" adına bulu-
naniann bu konuşmalarda var olan gerçekçi-
lik doğrultusunda en ufak yaklaşımda bulun-
mamalan da "sosyafistsol" ile "sol" diye umut
bağlananlar arasındaki farkı da açıkça ortaya
koymaktadır.
10 Temmuz 1966'da Amerikalılara karşı pa-
sif direnmeyi başlatan TİP Genel Başkanı
MehmetABAybar (Istanbul) -... Hüküme-
tin, üluslararası kapitalist ilişkilere bağhhğmı
gösteren diğer bir nokta da, programda Or-
tak Pazar, GATT, OECD ve Para Fonu'ndan,
sanki bunlaryıırdumuzun kalkuunasını amaç
bilen kurumiarmış gibi söz edilmiş ohnasıdır.
Oysa biluımektedir kt bu kurumlar, esas ola-
rak ileri sanayi ülkelerinin iüşkjlerini düzen-
lemek için kurulmuşlardır. Bunlar azgeuşmiş
ülkeler için yararh değiL, zarartı olmaktadır.
Yine bih'ndiği gibi geçen yıL, az-
geuşmiş ülkeler, özellikle
GATT'a karşı birlikte bir tavır
almışlar ve kapitalist ellerle da-
ğıülan yardımlann geri kalmış
ülke ekonomilerini köstekleyi-
ci bir etki yapüğını rakamlaria
ortaya koy muşlardır.
Ekonomikkalkmmamızın di-
ğer temel koşulu, modern koşul-
lara ve teknolojiye uygun bir
ekonomik sistemi uygulamak-
ür_ Bu da planb bir ekonomi dü-
zenidir. Oy sa hükümet, Tanzi-
mat'tan bu yana uygulanan ve
gerek Osmanlı Devleti'nin çök-
mesine neden olan, gerekse
Cumhuriyet Türkiyesi'ni bu-
günkü geri kalmış hale ve ifla-
sın eşiğine getirmiş olan kapita-
listyolu daha da büyük birzevk-
le benimsemiş bulunmaktadır.
Kapitalist yol, bizim için vuka-
nda da behrttiğinıiz gibi hiç de
yeni değildir.
Hükümet programının en
önemli bölümü, poütika ve dış
ilişkilere aynlmış olan son bö-
lümüdür. Gerçekten dış ilişki-
lerin özü, biçimi ve doğnıltusu
toplum geJişmesinin tümünü et-
kiîeyecek bir ağırhk taşır. Tur-
kivemiz geri bırakıhnış bir ül-
kedir. Konuşmanıızın başında
ifade ettiğimiz gibi, kalknup iler-
lememiz her şey den önce bizim geri kalmamı-
za neden olan dış güçlere, yani emperyalizm
ve kapitafizme karşı çıkmamıza, potirik ve eko-
nomikbagunsızhğunızı her zaman kıskançhk-
la korumamıza baghdır. Bundan dolayı Demi-
rel hükümetinin dış iuşküer hakkındaki görüş-
lerini TİP Meclis Grubu, en büyük titiztikle in-
celemiştir. Hükümet. Atarürk dış pob'tikasuı-
dan daima üham alacağım söy lüyor \e kendin-
ce Atarürk dış politikasının dayanaklaruu say -
dıktan sonra, dış Uişkilerimizin aynı doğrultu-
da olacağını beürtiy or.
Hükümetin Atarürk dış poütikasma bağh-
hk göstereceği hakkındaki açıklamasuu mem-
nunlukla karşılarız. Gerçekten Türkiye'nin
bağımsız bir varhk olarak yaşaması ve ileri
bir toplum haline gehnesi her şey den önce
buna bağhdır. Ancak bugün Atarürk dış po-
Utikasuun doğrultusunda bulunamadıgımız
da bir gerçektir. Hükümet progranunda bu
gerçeğe değuıilmediği gibi, tam aksine bu-
günkü baglanülann sürdürüleceğine dair ke-
sin ifadeler vardır.
* YerdarlığınedeniyeTÎP'insadeceTBMM'de-
ki çalışmalanylastmriamakzonmm kaldığımızbu
yazı dkisini Turhan Salman 'm hazıriadığı ve
TÜST4V vayınlanndan birinci cildi bu aypiya-
sayaçıkacakoianbeşciltlik "TtPPcoiamentoda "
adlı çalışmasından yazann ve yayınctnın izniyle
yanırianamk kotardık Yazam veyayması TUS-
TAV'a teşekkürlerimizisunuyoruz.
Yarın: Neden Atatürkçü polltika?
Komünizm tehdidine karşı kurulan NATO, Avrupa veAfganistan'dansonra Ortadoğu yayayılmaya hazırlanıyor
NATO'nun dünü, bugünü, yannıCÜNEYTAKALIN
• 1 -
Avrasya'nın kalbinde yeralan Istan-
bul, 28-29 Haziran günleri tarihsel bir
Atlantik Doruğu'na ev sahipliği yapa-
cak. Irak'ta maskesi düşen Atlantik
barbarhgı ne yapmaya çalışıyor? NA-
TO'nun ABD'nin kanlı macerasında-
ki yeri ne? Bu sorulara net yanıtlar ver-
mek geleceğimize ışık tutacak, kimli-
ğimize açıkhk kazandıracak.
Gölgesi 55 yüdanberi Atlannk'in iki
yakasının ama özellikle Avrupa anaka-
rasının üzerine düşen NATO, yani Ku-
zey Atlantik Ittifatı Orgütü, adı üzerin-
de, birAtlantik kurumudur. Üstelik bu
örgüt bir anda doğmadı, dünya hâki-
miyeti sürecinde birbirine omuz ve-
ren, destek olan Ingiliz-Amerikan em-
peryal ikilisinın elbirliği ile yaratıldı.
Kapitalizmin uygarlığı bir Atlantik
uygarlığıdır. Kuzey Atlantik ittifakını
doğuran süreç I. Dünya Savaşı sonra-
sında başladı. Geriden gelen ABD, In-
giliz-Fransız emperyalistlerini yaka-
lamış, dünya siyaset sahnesinde cüs-
sesine uygun bir yer aramaya başlamış-
h. Dünya Savaşı'nı ABD'nin yardımı
üe Ingiltere kazanmıştı, dünyaya yeni
şeklini vermek de bu ıkiliye düşerdi.
ABD Başkanı VVîlson emperyal yak-
laşım esaslannı belirleyen Wilson Pren-
sipleri'ni ortaya attı (14 Nokta). Ancak
bfl program, dBnyanın ağası olmaya*
• Atlantik'in iki kıyısını birleştiren NATO, 20. yüzyılm ikinci
yansma damgasını vurdu. Bir Soğuk Savaş örgütü olarak
Büyük Britanya'nın Atlantik, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'de
bıraktığı siyasal boşluğu doldurdu. NATO, askeri düzlemde,
dünyajandarmalığını üstlenen ABD'nin Eisenhower,
Bradley gibi ünlü generalleri tarafından; siyasal düzlemde ise
en Atlantikçi politikacılarca yönetildi.
kendini hazır hissetmeyen Senato'ca
reddedüince aksadı; Ingiltere yaşlı ana-
karayı tek başına zapturapt altında tut-
maya devam etti. Atlantik Ittifakı bir-
kaç on yıl gecikti.
9 Ağustos 1941'de Roosevelt ile
Churchfllbuluşmasının yarattığı Atlan-
tik Demeci, Atlantik fttifakı'nın te-
mellerini attı. Atlantik ortaklan Nazi-
lerle ve Japonlarla savaşmaya karar
verdi. 7 Arahk 1941'deki Pearl Har-
bor saldınsının ardından ABD 'nin Ja-
ponya'ya savaş açması üzerine Churc-
hill'in sarfettiği sözler, kader birliğini
gösteren çarpıcı sözlerdir: "Bizi hari-
tadan süemeyecekler, tarihimizdevam
edecek" Churchill İngiltere'nin ABD
sayesinde yok olmaktan kurtulduğunu
ifade ediyordu, Tony Blair günümüz-
de bunun bedelıni ödüyor.
Savaşı müttefıkler kazandı, Naziler-
le Japon militaristleri kaybetti. Ancak
savaş sonrasında tablo altüst olmuştu.
Avrupa anaMrası Nazilerden, Pasifık
Japon militaristlerinden temizlenmiş-
ti ama bu kez kocaman bir Sovyet dün-
yası dikilivermişti Anglosakson dün-
yasınınkarşısına...
Soğuk Savaş bu koşullarda doğdu.
Churchill 5 Mart 1946'da Missouri
eyaletindeki bir kolejde "Balük'taki
Stenn'denAdriyatik'teki Trieste'ye ka-
dar uzaııan demirperdeAvnıpa'vı iki-
ye böHiyor" sözleriyle Soğuk Savaş'ı
başlatrı. Churchill'in o ünlü "Demir-
perde" konuşmasını ABD başkanının
ve dışişleri bakanının önünde yapmış
olması anlamlıdır. Truman'ın onay
vermediği plan olsa olsa rafi boylardı.
Churchill'in çerçevesini çizdiği So-
ğuk Savaş'ın poütik mühendisliğini
ABD'li diplomatGeorgeKennan yap-
tı. Kennan'a göre SovyetlerBırhğı gü-
neyden kuşatılmahydı (ünlü çe\Tele-
me politikası). ABD ve Avrupalı müt-
tefılderibupolitikayıuyguladı. 12 Mart
1947 tarihli Truman Doktrini, Yunanis-
tan ile Türkiye'ye yardım sağlarken, Ha-
ziran 1947'deki Marshall Planı Avru-
pa'ya oluk oluk Amerikan ekonomik
yardımı akıtırken, güdülen amaç, Sov-
yetler Birliği'ni güneyden kuşatmak
ve Avrupa'yı ayağa kaldırarak, sosya-
lizmin Atlantik 'e yönelmesinin önüne
set çekmekti.
ABD, 1947-50 arasında Avrupa'ya
yaklaşık 15 milyar dolar yardun yap-
tı. 1948'dekiÇekoslovakyaDarbesi'ni
ve Berlin Ablukası'nı BAB (Batı Av-
rupa Birliğı'nin) kuruluşu izledi. İki
blok Doğu ile Batı'yı ayıran çizgisin-
de karşılıklı mevzılendi.
4 Nisan 1949"da kurulan NATO, Av-
rupa ile Amerika'daki Atlantikçileri
Sovyet tehdidine karşı birleştirerek,
Batı'nın başlıca siyasal-askeri örgütü
konumunu kazandı.(*)
Atlantik'in ıki kıyısını birleştiren
NATO, 20. yüzyılın ikinci yansına
damgasını vurdu. Bir Soğuk Savaş ör-
gütü olarak. Büyük Britanya'nın Atlan-
tik ve Ortadoğu"da ve Doğu Akde-
niz'de bıraktığı siyasal boşluğu dol-
durdu. NATO, askeri düzlemde, dün-
yajandarmalığını üstlenenABD'nin ün-
lü generallerince (Eisenhower,Bradley
vb.) siyasal düzlemde ise en Atlantik-
çi politikacılarca yönetildi. (PaulHenry
SpaakBelçika, Lun&Tiollanda vb.)
50'li ve 60'h yıllarda toparlanan Av-
rupalı devletlerle ABD'nin çıkarlan-
nı uyumJulaşrıran NATO, Batıh em-
peryalist sistem içinde tutkal rolü oy-
nadı.Soğuk Savaş döneminde Alman-
ya cephe ülke, Türkiye kanat ülke
konumundaydı.
(*) 1948 Brüksel Antlaşması nin taruftan
(tngıltere, Fransa, Hollanda, Belçıka,
Luksemburg) ile ABD, Kanada, îtalya,
Danimarka, Norveç, Portekiz ve lzlanda,
Washington 'da bir araya gelerek 4 Nisan
1949 da Kuzey Atlantik Antlaşması 'nı
ımzaladılar. 18 Şubat 1952 de Türkiye ve
Yımanistan, 23Ekim 1954 'teAhnanyaFedend
Cumhuriyeti ve 30 Mayıs 1982'de lspanya
NATO 'vakatıldı. Fransa 'nin 1966datttifak'm
asken kanadmdan çekilmesi üzerine örgütün
merkezı Paris 'ten Brüksel'e taşındı. 1974 'te
örgütünasker kanadmdan çekden Yımanistan,
1980 deüyelığe geri döndü ÇekCumhunyeti,
Macaristan ve Polonya'mn 1999'da
katılımından sonraNATO 'mm üyesayısı 19 'a
ıdaştı. NATO2004Nisan mda 7Doğu Avrupa
iikesmiaeiçmeabnca, (Romanya, Bulganstan,
Shvenya, Slcvakya, Letonya, Litvanya, Estonya)
iiye sayısı 26 va ulaşü.
Yarın: Berlin Duvarı ve NATO
AVRUPA'DAN
GURAY OZ
Tek Perdelik
Postmodern Oyun
Aldı Bush:
Dünyamızın yeniden "dizaynı"zaman alıyorefen-
dim.
Son yıllardaki olağanüstü gayretlerimizin mey-
velerini henüz tam olarak aldığımızı söyleyemeyiz.
Aramızdaki kavgaların, çatışmaların, anlaşmazlık-
lann ve tabii iflah olmaz münafıklann gayretlerinin
işi zorlaştırdığını da açık yüreklilikle itiraf etmeliyiz.
11 Eylül'de elde ettiğimiz fırsatın hızla değerfen-
dirilmesi konusunda bizimle aynı fikirde olmayan
arkadaşlanmız oldu. Daha önce Yugoslavya'nın par-
çalanması konusunda pek örnek bir işbirliği yap-
tığımız ve bizim açımızdan bakarsanız epeyce de
fedakârlıkta bulunduğumuz herkesin maJumu. Ne
yazık ki, bu ortaklık daha sonra aynı şekilde sür-
dürülemedi. Afganistan'da becerdiğimiz yanm ağız
işbirliği Irak'ta hiç gerçekleştirilemedi.
Tabii biz bu gerçeklerı Avrupalı arkadaşlara an-
latamıyoruz. Nihayet hepimiz "serbest rekabete"
inanmıyor muyuz?
Çok rica ederim, hep birlikte, "hayır, inanmıyo-
tvz" diye bağırmanın âlemı var mı?
Cümle âlem bize bakıyor!
• • •
Aldı Schröder
Nihayet anayasamızı yaptık efendim. Zor oldu,
daha da bitti sayılmaz, şimdi son zirve toplantımız-
da kabul gören anayasamızj, 25 ülkenin tek tek onay-
lanması gerekiyor. Bazı maddelerde su koyveren-
ler var ama, çok da önemli değil. En önemli mad-
deleri oybirliği ile geçırmiş bulunuyoruz. Gerçek-
ten de müthiş bir anayasa yaptığımıza inanmanı-
zı isteriz.
Bir kere anayasamıza ekonomik, sosyal ve si-
yasal sistemimizin liberal demokrasi, liberal eko-
nomi, serbest pıyasa ekonomısi olduğunu yazdır-
mış ve onaylatmış bulunuyoruz. Artık "şiddete
başvurmamak koşuluyla toplumsal sistemi de-
ğiştirme hakkını" tanıyan eski anayasalara hep
beraber gülebıliriz.
Kısacası anayasamıza "devrim yapmak yasak-
tır" diye yazdık efendim.
Böylece demokrasiye yeni bir tanım getirmiş
bulunuyoruz.
Demokrasinin eski tanımlannın bir sürü dert çı-
kardığını şu son yüzyılda yakından gördüğümüz
ve "demokrasi düşmanı rejimleri" tarihin çöplü-
ğüne gömdüğümüz için artık zamanıdır, yeni bir ta-
nım gerekmektedir; bunu gönül rahathğı, iç huzu-
ru ve sınıf kinıyle yapmış bulunuyoruz. Gerçi Tür-
kiye gibi ülkelere hâlâ eski demokrasi masalını an-
latmaya devam ediyoruz ama, biliyorsunuz, bu da
nihayet küresel, kıtasal ve ulusal çıkarlanmızın ve
o ülkedeki dostlarımızın, serbest piyasa ekonomi-
sinin, "ılımlı"islamındostlannınçıkannaolduğun-
dandır.
Bir süre sonra gerekli "hiyerarşi" içinde herkes
yerini alacaktır.
Başka bir şey daha getirmiş bulunuyoruz.
Silahlanmayı da anayasa hükmü haline getirdik
efendim. "Olurmu hiç öyle şey?" demeyin, oldu.
Irak'ta tekerimize çomak sokan ABD de hoşlan-
mıyor bu işten ama, ne yapalım, bizim de koru-
mamızgereken ulusal, kıtasal, küresel çıkarianmız
var. Silahlanmak geç kaldığımız bir konudur ve
hızla açığı kapatmak zorundayız.
Hiç sıkıntımız yok mu? Olmaz mı? Şu son Av-
rupa Parlamentosu seçimleri fena halde canımızı
sıktı. Katılımın bu kadar düşük olması, yüzde 15'le-
re kadar inmesi üzdü bizi. "Acaba halklanmız, git-
tikçe gelişen seçkinler demokrasimiz konusunda
tehlikeli kuşkulara mı kapıldılar" diye bir soru bey-
nimizin içinde dönüp duruyor.
Amaaan, çok da ciddi bir sorun değildir.
Eskiden olsa biraz ürkerdik, şimdi hiç, ama hiç
gerek yoktur efendim telaşlanmaya.
• • •
Koro:
NATO toplantısı için Istanbul'da bir araya gele-
cegiz. Kozlarımızı paylaşmak için bundan daha
uygun bir yer doğrusu seçilemezdi.
Istanbul, Konstantinopol, tarihimizin kırık ve hü-
zün dolu şehri!
Hiç değilse birkaç günlüğüne şu vadinin keyfi-
ni sürmek hiç fena olmayacak. NATO vatandaş-
lanna ayrılmış olan vadinin halka kapatılmış olma-
sından da dehşetli memnun oiduğumuzu söyle-
memize izin veriniz. Terör konusunda yeni karar-
lar alacağımız, iç hesaplaşmalanmızı, pardon uz-
laşmalarımızı halledeceğimiz bu önemli ve tarih-
sel günlerde, halkın ve "teröristlerin" işe kanşma-
sı hiç de iyi olmazdı.
Türkyetkililere bu konuda da şükran borçluyuz
ve verdiğimiz geçici rahatsızlık için özür diliyoruz.
Kalıcı rahatsızlık arkadan gelecektir efendim.
e-posta:[email protected]
Özpolat'tan soru önergesi
'Doruktayağnuır
yağarsa ne olacak?'
HaberMerkezi-CHP
MYKÜyesıveîstanbul
MilleU ekilı MehmetAB
Özpolat, TBMM Baş-
kanlığı'na Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan'ın
yanıtlaması istemiyle
verdigi soru önergesinde,
"N.4TO zirvesi süresüıce
yağmur yağmasın diye
duaya mı çıkılacak" diye
sordu.
Özpolat, Istanbul'un
19 Haziran'da yaz yağ-
muruna teslim olduğu-
nu anımsatarak yağmur
sonrasında oluşan çağ-
dışı görüntüler ve yurttaş-
ların mağduriyetini
TBMM gündemine taşı-
dı. Özpolat, Erdoğan'ın
yanıtlaması istemiyle
verdiğı soru önergesinde
şu sorulan yöneltti:
• Dünya medyasının
objektiflerinin üzerimiz-
de olacağı iki önemli top-
lantı süresince yağmur
yağmaması için, hep bir-
likte dua etmekten baş-
ka çaremiz var mıdır?
Hesapta olmayan bu tür
aksilikJer için başkaca
rasyonel tedbirler alını-
yor mu?
^ Iki saatlik yağmur-
da yaşam felç oluyorsa,
-üstelik meteoroloji uyar-
dığı halde- daha büyük
doğal felaketlerle başa
çıkma konusunda yurttaş,
hükümete ve yerel yöne-
timJere nasıl güvenebi-
lecek0
i/ Istanbul'un yöneti-
mi, bu küçük krizleri bi-
le yönetemiyorsa, NA-
TO zırvesı gibi çok bü-
yük bir organizasyonun
alhndan nasıl kalkacak?