19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 2004 PAZA 12 PAZAR KONUĞU Rusya Federasyonu 'nun Ankara Büyükelçisi Stegniy ile BOP,NATO veBM'yi konuştuk S Ö Y L E Ş I : LEYLA TAVŞANOĞLU [email protected] Önümüzdeki giinler îstanbul'dayaşam, diplomasi trafiği açısından çok hareketli olacağa benzer. Önce îslam Konferansı Dışişleri Bakanlan toplantısı, ardından NATOzirvesinde ABD 'nin Büyük Ortadoğu Pmjesi (BOP) gündemin baş köşesine oturacakgibi. Bu arada NATO zirvesiyle biriikte özellikle BOP 'un Rusya yıfena halde rahaîsız etîiği haberleri güç kazanıyor. Rusya Federasyonu Devleî Başkanı Vladimir Putin 'in de NATOzirvesinde hazır bulunmayacağım bildirmesi kuşkulan iyice arttırıyor. Bu bağîamda Rusya Federasyonu 'nun Ankara Büyükelçisi Petr Vladimiroviç Stegniy 'le bir araya geldik. Çok ciddi bir soğuk algınhğına yakalanmış olan, aynı zamanda da sıhperhizde olan Büyükelçi Stegniy, konuşmamız sırasında sık sık aksmyordu. Buna karşın uzun bir söyleşi oldu. Özetlemem gerekirse Büyükelçi Stegniy 'nin verdiği mesaj, BOP hayata geçecekse bunun mutlaka bütün tarafların çıkanna olacağı ve kabul edebileceği birproje olması gerektiğiydi. Rusya Büyükelçisi ayrıca dünya güvenlik sisteminden BM'nin sorumlu olmasının öneminin altını kalın hatlarla çiziyor ve tek kutuplu bir dünyanın "topal bir insana benzediğini" söylüyordu. G-8 'lerzirvesinin gerçekleşmesi, hemen ardından da Rusya Federasyonu 'nun dün (12 Haziran) UlusalBayramı 'nı kutladığım düşünürsek, bu söyleşinin zamanlaması çokdoğru diye düşünüyorum. 'NATOdeğil,BMgüçlenmeli'-Sizözeffik/e Soğuk Savaşsonrası veAvrasyakon- septi çerçevesinde Türkiye-Rusya ilişkilerini nasıl değerlendiriyarsunuz? STEGNİY - Bana epeyce tehJikeli bir soru sordu- nuz. Benim iki meslegım var. Hem tarihçivim hem de diplomatım. Bu konuda saatlerce konuşabılırim. Ama bu kısa süre içinde sorunuzu yarutlamaya çalı- şacağım. Bana göre 199O'lı yıllarda Türk-Rus ıhşki- lerinın geliştirilmesi için çok anlamh ve yeni fırsat- lar yaratılmıştır. Bana göre iki ülke de bufirsatlanen iyı biçimde kulJandılar. ] 991 tien bu yana iki ülke de başka ülkeler içın onlarca yıl isteyebilecek bir süre- ci sadece 10 yıl içinde aldı. - Bu son 10 yıl negibi sonuçlar verdi? - ÖncelikJe şunu söyleyeyim Eskidenjeopolitik anlamda iki rakip gibi görülen ülkelenmiz arasında geniş bir işbırliğı ılışkisi doğdu. Son zamanlarda hem ticari ve ekonomik ilişkilerde, hem de yüksek siyasi diyalogda ilerleme sağladık. Hem bölgesel hem uİuslararası arenada gelişen olaylan tartışabiliyoruz. Yine vurguluyorum. Bizikirakipten Ucı ortağa döndük. Türkiye ve Rusya olarak tanhte ve coğrafvada özel biralanı doldurmaya başladık. Tür- Idye ve Rusya dışişleri bakanlannın Kasım 2001 'de New York'ta imzaladıklan A\Tasya Eylem Planı'na göre iki ülke büyük bir ortaklığa doğru giden bir yol izlemeye başladılar. Bunun sonucunun eşsizlığını şöyle belirtebüiriz: Hatırlayacaksınız, 1992'de iki ülke de aralannda- ki ilk diplomatik bağlann 500. yıldönümlerini kutla- dılar. Rusya'nın tarihte ilk diplomatik ilişki kurduğu ülkelerden birisi Osmanlı Imparatorluğu'dur. Ondan sonra da biriikte yaşadığınuz ve iyi komşuluk ilişki- lerini götürdüğürnüz ülke tabii ki Türkiye oluyor. Son yıllarda ikili ilişkilerde başardığımız atılımı daha iyi anlayabılmek ıçin tarihe bakmak gerekiyor. Aynca şu- nu da belirtmek istiyorum ki ıkili ilişkilenmizde özel birçizgioluştu. Bavui tlcaretl - Nedir bu özel çizgi? - Ben burada ticari ve ekonomik ilişkilerimızden söz etmek istiyorum. Bunlar ikilı ılişkilenmizın yö- nünü ve geleceğinı belırliyor. Yanı bu bızim ikilı ılış- ldlenmızın sürekMğini sağlıyor. Burada sıze bir ör- nek vermek istiyorum. Geçen yıl itıbarıyla ıkı ülke arasındakı ticaret hacmi 6.8 mılyar dolara ulaştı. - Türkiye 'ninki ne kadar, Rusya 'nınki nekadar? - Düz baktığımız zaman ticaret hacmı Rusya lehı- ne gözüküyor. Biz ikili ticarette sağlıklı bır yapı tut- turmaya çahşıyonız. Rusya 'nin Türkiye'ye başlıca ih- racat ürünleri enerji. yanı doğalgazdır. Ama buna karşıhk başka gelişmeler de var. 1990'ü yıllarda Tür- kıye'yle Rusya arasında serbest ticaret başlamıştı. O zamandan ben süregelen bavul ticaretini hesaba ka- tarsak btzim ikili ticaretin boyutu en az 10 milyar do- lara kadar çıkıyor Bu 10 milyann 3.5 miJyar dolan Türkiye'de kahyor. Çünkü Rusya 'dan küçük işletme- ciler Türkiye'de bu mailan alıp doğrudan Rusya"ya sevk ediyorlar. AJdıklan mal karşıhğında parayı pe- şin ödedîklen ıçin depara Türkiye'de kaJıyor. Bakın, bu sonuçta kayıt dışı bir ticaret. Kayıt dışı tıcaret de bildığiniz gibi şeffaf değildir. Bu nedenle de bu du- rumun düzeltilmesi yoluna gidildı. Şundi Mosko- va'da yeni bir toptancı merkezi faaliyete geçti. Böy- lece bavul ticaretinin toptancı merkezinin faalıyete geç- mesiyle daha düzenli birbiçime sokulabileceğini dü- şünüyoruz. Bir de Rusya'da son 10 yıl içinde türeyen ve kayıt dışı ekonomiden beslenen büyük parababa- lan var. Bir elleri yağda bir elleri balda yaşarlarken bunlar sanki Rusya devletine hıçbir sorumluluklan yokmuşgibi davranıyorlar kı Rusya'nin geleceği bun- larla olamaz. - Bir de Türk müteahhitlerinin Rusya 'dayaptık- ları işler var... - Türk müteahhitler Rusya'da bir baştan öbürüne kadar iş yapıyorlar. Çok geniş çaplı çalışmalan var. Türk müteahhitlerin şimdıye kadar Rusya'da yaptığı işın hacmi 13 milyar dolan aşn. Ankara'yı ziyaret eden Moskova Beledıye Başka- nı Sayın Rişkov, basında da yer alan haberlere göre kendi kendine, "Türkler iş için neden bu kadar fazla Rusya'ya gküyor" diye sormuş. Çünkü Türk müte- ahhitler 1990'h yıllarda Rusya'daki işleri için yatır- dıklan paralan katlayarak geri aldılar. Aynca geçen yıl Türkiye'ye gelen Rus tunst sayısı da 1 miryon 200 bin. Böylece Rusya. Almanya'dan sonra Türkıye'ye ençok tunst gönderen ikincı ülke konumunda. Bu ko- numumuzu da korumaya kararhyız. - Türkiye'yle Rusya arasındakı işbirliği ve daya- nışmanın başka bir boyutu daha olduğunu biliyo- ruz. Bildiğim kadanyla iki ülke arasında bir savun- ma işbirliği anlaşması imzalanmıştu Bunun işler- liği ne aşamada? • Evet, o da var. Ama önce ticari ve ekonomik ış- birliğını etraflı anlatmak istiyorum. Örneğin taşıma- cılık alanında da işbırliğimiz var. Öd ülkeyi de tatmin edıcı boyutlarda. Burada şunu da eklememde yarar var. Bütün bu unsurlan hesaba kattığımızda ticaret her iki ülkeyi de tatmin eden boyutlardadır. fki ülkeyi de tatmin eden bır sürece girmemiş olsaydık ikili ilişki- ler bu kadar hızh gelişemezdi. 500 yıllık ilişkilerimizde yeni bir boyut da var. O da insan unsuru. îkı ülkeden birbirlerine gitmek ve karşı tarafın insanlannı tanımak, dostluk kurmak is- teyenlerin sayısı gittikçe artıyor. Bu da karşılıklı gü- venin bir göstergesidir. Belki tarihte ilk kez iki ülke- de de bürokrasi ilişkilere müdahale etmiyor. Bu da PETR VLADMROMÇ STEGNİY Yükseköğrenimini 1968'deMoskova Devlet Uluslararası tlişkiler Enstitüsii 'nde tamamladı. Aynı yıl SSCB Dışişleri Bakanlığı 'na katıldu Merkezde veyurtdışı misyonlarda çeşitligörevler üstlendL 1968-71 arası SSCBHartum Büyükelçiliği, 1973-95 Aden Büyükelçiliği, 1975-80 Kahire Büyükelçiliği, 1986-90 Trablus Büyükelçiliği'nde görevyaptu 1992-98 arası Rusya Federasyonu 'nun Kuveyt Büyükelçisi oldu. 1998 de Dışişleri Bakanlığı Tarih veArşiv Genel Müdürlüğü görevini yürüttü. Mart2003'ten beri de Rusya Federasyonu 'nun Ankara BüyükelçisL ınsanlar arasında karşılıklı güveni arttınyor. Size bir ömek daha vereyım. Birkaç hafta önce Moskova'da Türk Kültür Festivalı yapıldı. Bunun açılışı Kremlın Sarayı'nda yapıldı. Bu da Türkiye'ye verilen önemin birgöstergesi. Başka ülkelere a\ıu şey >'apılmıyor. Ma- yısta Dışişlen Bakanınız Abdullah Gül bu y\\ içinde ikincı kez Moskova'yı ziyaret ettı. A\nca bızım ye- ni Dışişlen Bakanımız Sa\ın Lavrov da fslam Dışiş- leri Bakanlan Konferansı için îstanbul'a gelecek. Putln gelecek - Bir de neredeyse haftadd bir Ankara ve Mos- kova 'da karşılıklı istişare toplantılanyapılıyor... -Evet. Her kurumdan yetkilıler bu toplantılara ka- tılıyor. Bu da ilişkilerimizin ne derece dinamik geliş- tiğinin başka bir göstergesi. - Cumhurbaşkanmız Vladimir Putin de Türki- ye'ye resmi bir ziyaretyapacakh... - Sayın Putin Türkiye'den gelen davete prensipte sıcak bakıyor. Geçen şubat ayında Abdullah GüJ'le görüşürken davetı aldığını ve Türkiye'ye geleceğini bizzat teyıt ettı. Bır de şuna dikkat çekmek istiyorum. Sa>in Gül'ün. Sa>in Putın'le görüşmesı 30 dakika ola- rak planlanmıştı. Ama o görüşme gerçekte bir saat 10 dakika sürdü. Ben 36 yıldır Dışişleri BakanJı- ğı'nda çahşıyorum. Diplomasıde diyaloğun kalitesi- nin en >iiksek göstergesi şudur: Karşılıklı diyalog başla>ınca iki taraf önceden hazırlanan notlan bır ta- rafa bmıkır. Bundan sonra konuşma irticalen gelişır. Sayın Putin'le Sa>ın Gül arasındakı görüşme de böy- le gelişti. Çok açık ve net bir görüşme oldu. Karşı- lıklı olarak hiçbır konu kapalı kalmadı. Bu da ilişki- lerimizin kalitesını gösterir. Sağlam temeller olu$tu - Diplomaside bir anlayış vardır. Çok açık ve net görüşme dendiği zaman bu kapalı kapılar ardında kâğıtlann havaya uçtuğu veortalığın birbirinegir- diği anlamına gelir. Yoksa Putin-Gülgörüşmesin- de de böyle mi oldu? - Zaman zaman bu olabilir. Ama iki ülke arasında böylesıne sağlam temelleroluşturulmuşken böyle bir olay olmaz. Ben bunu bile yapamam. Çünkü burada sürpriz olmaz. Tanhte ilk kez ilişkilerimizde çok do- ğal bir yapı oluşmaya başladı. Moskova'da Türki- ye'nin hem iç hem de dış polıtikası takdirle izleni- yor. A>nca şunu belirtmeliyım ki Türkiye'yle ortak- lığımız sadece Avrasya bölgesiyle sınırlı değil. Böl- gesel ve uluslararası ortakhklanmız da var. - örneğin NATO bünyesindeki ortaklıkgibi mi? - NATO bünyesindeki ortaklık da bu kapsama gi- rebilir. Yeni dünyada yeni bır güvenlik sistemi kurul- maktadır. Hem Avrupa'da hem de Ortadoğu'da yeni- den düzenlenecek olan güvenlik dengelennin nasd ola- cağı konusunda Rusya 'yla Türkiye'nin yaklaşımla- n birbirine çok benziyor. - Nasıl? - Yeni güvenlik dengelenninnasıl olacağı konusun- da kişisel görüşümü soruyorsanız söyleyejim: Bir kere, bu dengeler çok kutuplu bir dünya için- de kurulacaktır. Bu noktadaki yaldaşunlanmız hem Türkiye'yle hem de AB'yle çok benzeşiyor. Şu an- daki güvenlik örgütlenmesinin daha sonra her ülke ıçin aynı derecede güvenlik sağlayan bir sisteme dö- nüşmesinden yanayız. - Neden bunu istiyorsunuz? - Bizim esas amacımız daha sonra insanlığın sade- ce terorizmle değil. yeni orta\a çıkacak öbür tehlike- lerle de mücadele edebileceği birsıstemin ortayaçık- masıdır. - Bu sizce nasıl bir sistem olmalıdır? - Son zamanlarda ortaya çıkan süreç yeni sistemin nasıl kurulacağını ana hatlanyla bize göstermeye baş- ladı. Örnek vermek gerekirse... A\Tupa'da bir ekonomik bütünleşme süreci devam ediyor. Biz Rusya olarak bu süreci gayet doğal kar- şılıyoruz. Türkiye'nin de Avrupa'ya yönelik bütün- leşme çabalannı gayet iyı anlıyoruz. Türkiye'nin bu gayretlerini hem egemenlik çerçevesinde hem de do- ğal istekleri çerçevesinde değerlendiriyoruz. Rusya Federasyonu olarak biz hem AB'yle hem de NA- TO'yla ilişkıleri sürdürürken bu ortaklanmızı tatmin edecek boyutlarda tutmaya, bir yandan da ulusal gü- venliğımizi ve ekonomikçıkarlanmızı da gözetme ça- lışması içındeyiz. Biz AB'yle diyaloğumuzda çok çenn müzakerelerden geçtik. Dolayısıyla da herhan- gı birkayba uğramadan bu müzakereleri başanlı bi- çımde sonuçlandırdık. Bu yılın aralık ayında Türki- ye'yeAB'den tarih verilmesi konusunda içtenlikle ba- şan diliyoruz. Biz, Rusya olarak AB 'yle ilişkileri- mizde ciddi deneyimlerkazandık. Bundan sonra Tür- kiye'yle ilişkilerimizde bu deneyimlerden yararlan- mak istıyoruz. - Ya NATO'nungenişlemesiyle ilgili ne düşünü- yorsunuz? - Bildiğinız gibi Rusya'nin tutumu ga\'et açıknr. Biz NATO'nun genışlemesini bir hata olarak görüyoruz. Türkiye'yle flklr blrllfll - Peki ama, Rusya 'nin da NA TO 'yla özelbiriliş- ki anlaşması var. Öyle değil mi? - Evet. Bundan daha sonra söz edeceğim. Bugün NATO'dakı durumu dram haline dönüştürmek de is- temiyoruz. Çünkü Rusya'nin NATO'yla ilişkilerin- de yeni bir mekanizma oluştu. Bu da Rusya-NATO Konseyı biçiminde ortaya çıktı. Biz Rusyaolarakglobalgüvenülc sistemınde BM'nin rolünü korumaktan yanayız. Bu konuda da Türki- ye'yle aynı fikırdeyız. - Bu son söylediğinizlebağlantıh birsorusormak istiyorum. Irak savaşı öncesiABDyönetiminin bir görüşü vardu Bu, BM'nin SoğukSavaş döneminin ürünü bir örgüt olduğu ve artık devrini doldurdu- ğu biçimindeydi. Ama bugörüş bugünlerdepek di- legetirilmiyor. Ogörüş konusunda ne düşünüyor- sunuz? - Hatırladığım kadanyla ABDyönetimi bunu açık- ça dile getirmiyordu. Sorunuzun cevabına gelince.. ABD'nin Irak'taki gelişmelerle ilgili olarak BM'nin daha aktifbırrol almasını istediği gibi bir izlenim var. Özellikle de Irak'ın yenıden yapılanması konusunda BM'nin daha faal bir rol oynamasını istediğıni sanı- yorum. Bununla ilgili olarak Brahimi'nın misyonu olabilir. Bır de Rusya Federasyonu'nun ortaya attığı bir fikir var. - Nedir o fikir? - Konuyla ilgili uluslararası bir konferans düzen- lenmesı. Bu konferansın amacı Irak'la ilgili bütün ko- nulann uluslararası boyutta ele alınmasıdır. Tabiı kı artık Soğuk Savaş dönemı çok eskilerde kaldı. Artık ortaya çıkan yeni gerçekler var. Bu gerçekler çerçe- vesuıde BM'nin rolü de değişebilir, diye düşünüyo- ruz. - BM'nin rolü sizce nasıl değişebilir? - BM'nin artık global arenada güvenliğin sağlan- masında çok etkili bir araç olmalıdır, diye düşünüyo- ruz. Bu konuda ABD dahil olmak üzere global are- nadaki aktörlerin görüşleri de aynı. BM, gerçekten eşi olmayan bir kurumdur. Bu örgütte her ülkenin tem- silcisi bir arada bulunmaktadır. Sadece BM'nin ara- cılığıyla diplomatik ilişkilerde demokratikleşme sü- reci başlatılabilir. Bu süreç içinde hem egemenlik ilkesi korunabilir, hem karşıhkh olarak bırbırinin haklanna saygı gösterüebilir, hem de birbirinin içişlenne kanşmama ilkesine sıkı sıkıya bağlı ı kalınabilir. - Yani, bu söylediklerinizidaha açarsak, ulus- lararası bir antlaşmaya tarafolan ülkeler aynı zamanda birbirlerinin egemenlikhaklanna say- gı göstermelidirler vedemokratik bir biçimde dün- ya sorunlannı ve kendi ikili sorunlannı tartışabil- melidirler. Öylemi? ~ Evet. Burada iki noktayı yinelemek istiyorum. Bir kere her bir katılımcı eşit derecede haklara sahip ol- malıdır. Bu foruma katılacak küçük ya da büyük. çok etkıli. az etkili ülkelerin görüşleri çok önem kazana- caknr. Herkesin görüşlerini açıklayacağı ve uluslara- rası arenada olanlan eşit derecede etkileyebileceği tek ve eşsiz bir forum olacaktır. BM, dünyada olupbiten olaylan etkileme durumunda olan tek ve eşsız bir fo- rumdur. İkinci olarak da yıllardır üzerinde durulan uluslararası hukuk bırikimidir. Devletlerarası sorun- lann çözümünde yardımcı olan bir temel var. Sorun- lann sadece siyasi reçetelerle çözülebileceği bırçok çözüm seçenekleri sunuhnaktadır. Bunlardan yarar- lanılması gerçekten i>i olur, diye düşünüyorum. - Rusya'nin tstanbul'da yapılacak NATO zirvesine sıcak bakmadığı haberleri var. Acaba bu zirve Cumhurbaşkanmız Putin 'in Türkiye zi- yaretini nasıl etkiler? - Ben bu iki olay arasında doğrudan bir bağ kurmaktan yana değilim. Vla- dimir Putin, Rusya'yla Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin başanlı bir biçim- de gelişmesi için Türkiye'yi ziyaret etmesi davetini kabul etmiştir. Istan- bul'da yapılacak NATO zirvesinin birçok anlamda çok önemli bir olay ola- cağından hiç kuşkumuz yok. NATO zirvesinde ahnacak kararlar hem Rus- ya hem de öbür ülkeler için çok önem taşıyacak. Bunun altını çizmek için de şöyle bir ömek vermek istiyorum: Dışişleri Bakanımız Sayın Lavrov, ni- san ayında düzenlenen NATO-Rusya Konseyi toplantısma bizzat katıldı. Bi- zim NATO'yla olan ilişkilerimizde etkili bir sonuca varmamız gerekiyor. Rusya Federasyonu olarak biz NATO'yla ilişkilerimizi hem NATO-Rusya Federasyonu Konseyi çerçevesinde hem de Banş İçin Ortaklık Programı için- de devam ettirmeye kararlıyız. Ben gerçekten NATO zirvesiyle Sayın Pu- tin'in Türkiye'yi ziyareti arasında bağ kurmak istemiyorum. Çünkü ikisi- nin birbiriyle ilgisi yok. Bu ikisi ayrı düzeylerde seyreden olaylardır. - Siz Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) içinde Rusya ve Türkiye 'nin ko- numunu nasıl değerlendiriyorsunuz? - Şu anda BOP daha ilk aşamasında. Amerikalılann genel hatlanyla sun- duklan projede coğrafı smırlar bile çizilmiş değil. Prensip olarak bu Ame- rikan girişimini ilginç buluyoruz. Ama bu projede yer alan bazı noktala- nn açığa kavuşturulması gerekiyor. Rusya'nın tutumunun Türkiye'nin- kiyle aynı olduğunu biliyorum. Bakın, bir kere reform girişimlerinin ilgi- li ülkelerin kendi bünyelerinin içinden gelmesi gerekiyor. Dışardan daya- tılan reform reçetelerini verimli bulmuyoruz. Aynca şunu belirteyim ki böl- ge ülkelerinin desteklediği girişimleri biz de destekleyeceğiz. Bizim böl- geye yaklaşımlanmız, demin de söylediğim gibi, Türkiye'ninkiyle çok benzeşiyor. Aslında Amerikalılardan gelen bir anlayış var. O da şunu gös- termektedir: Israil-Filistin sorunu çözülmeden ve Irak'taki olaylar halle- dilmeden böyle büyük bir projeyi hayata geçirmek çok zor olacaktır Za- ten Istanbul bu ay dünyanın merkezine dönüşüyor. Bir kere 14-16 Hazi- ran'da Istanbul'da Îslam Dışişleri Bakanlan Konferansı var. Ondan sonra da NATO zirvesi. 'Dünya diyalektikle düzenlenir' - BOP 'un ortaya çıkmasında AB 'nin ro- lü ne olabilir? - Bütün tarafların ve AB'nin de çıkarlan- na uygun düşerek şekillenecek birprojeyi hep biriikte ortaya çıkarabiliriz, diye düşünüyo- rum. Bu konuya bu şekilde olumlu bakıyo- rum. Aynca BOP'un yeni bir şey olmadığı- nı da belirtmek istiyorum. 1991 yılmda ortaya çıkan, çok taraflı siya- si ve ekonomik ilişkıleri düzenleyen bir Mad- rid Banş Süreci vardı. BOP, Amerikalılann yenıden ele alıp düzenledikleri bir projedir. j Şımdiki haliyle en azmdan Madrid Banş Sü- reci'ne benzemeye başlıyor, diye düşünüyo- rum. Amenkalılar bu projeyi ortaya atarlarken I polıtik biçimde ortak bir çalışma çerçeve- | sinde konuya yaklaşıyorlar. Bunun da olum- lu bir gelişme olduğunu düşünüyoruz. - Bu konuşmamızda projelerin ortak ol- ması ve katılımcıhktan, dünyanın da artık tek kutupluluktan çıkması gereğinden söz ettik. Bu noktada Şanghay Grııbu 'nun üze- rine düşen rolü nasıl değerlendiriyorsu- nuz? - Şanghay Örgürü'nün rolü son zamanlar- da giderek artmaktadır. Gerçekten çok önem- li bölgesel bir örgüttür. Biz Rusya Federasyonu olarak 21. yüzyı- lın çok kutuplu bir dünyayı göreceğini dü- şünüyoruz. Uluslararası ilişkiler uluslarara- sı hukuka göre düzenlenmektedir. Çok ku- tuplu dünya bazı koşullar altında iki kutup- lu bır dünyaya dönüşebilir. Burada demek is- tediğim tek bir kurup altında birçok ülke bir- leşebilır. Aristo, "Dünya diyalektikle düzenlenir" anlayışına sahiptir. Tek kutuplu dünya iste- nilen bır şey değildir. Tek ku- tuplu dünya topal bir j insana benzer. BOP'un coğrafı sınırı çözülmüş değil
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle