Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 MAYIS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 17
KULE CANBAZI SUNAY AKIN
Nâzım Hikmet veuzaylılar~m T âzım Hikmet. Bursa Ce-
J\J zaevfndeki hücresınin
_Z Y penceresınden, onca yıl
Ay'a bakarken neler düşündü, kım
bilir?.. Bu sorunun yanıtını yalnız-
ca, 1949 yılının herhangi birgece-
sinde. yazdığı şu şiiri okuyarak ve-
rebiliriz:
Ay doğdu içinde tavuşanıyla
ben birşey düşündümyüreğimin
kanıyla
terini sildi o şey ceketininyeniyle
o şey tepeden tırnağa süzdü beni
bastı gaza aldı virajı
debriyajdayken
ezip geçti aydan asfalta düşen
tavuşanı.
Sanskrit efsanelerinde, Ay'da ya-
şayan ve bütün Dünya'daki soydaş-
lannın kralı olan bir tavşanın varlı-
ğından söz edilir. Nâzım'ın, dört du-
var arasında yazdığı 'Aydan Asfal-
ta Düşen Tavuşan* adh şıir. bu bil-
ginin dızelere yansımasından başka
bir şey değildir... Ve ne ganptir kı,
insanoğlunun Ay'a adım atmak ıçin
yaptığı ılk yolculukta, astronotlann
Houston Kontrol Merkezi"yle yap-
tığı konuşmalarda söz dönüp dola-
şıp Ay'dakı tavşana gelir!
Çango ve çinll tavşan
Nâzım Hıkmet'in gözlerini Ay'a
kapayışından altı yıl sonra, 20 Tem-
muz günü, Türkiye saatiyle saat
13.00'te. Ay çevresinde onuncutu-
runu atan Âpollo 11 uzay gemisin-
de astronotlar uyanmış, kahvaltıla-
rını yapmaktadır. Armstrong ve
Aldrin önlerindeki günün heyeca-
nından rahat uyuyamamış olsalar
da, ColJins deliksiz bir uyku çek-
miştir. O gün, yüzyıllardır sürege-
len özlem sona erecek. Ay yüzeyi-
ne ilk kez bir insanın ayak izi bıra-
kılacaktır.
Kahvaltıdan sonra gündelik ha-
berleri astronotlara ileten Houston
Kontrol Merkezi, Bursa Ceza-
evi'nin taş duvarlan arasında şiiri
yazılan Ay'daki tavşanı anlatmaya
başlar: "Eski bir masala göre,
dört bin yıldır, Çango adında çok
güzel bir Çinli kız yaşarmış ora-
da. Kocasından ölümsüzlük ha-
pını çaldığı için Ay'a sürgün edil-
miş. Bir de arkadaşı varmış ya-
nında. Her zaman. tarçın ağacı-
nın gölgesinde arka ayakJarı üze-
rinde oturan Çinli bir tavşanmış
bu." Kontrol Merkezı'nin bir Çin
masahnı anımsatması üzenne kar-
şılık olarak Collins'in sesi duyulur
Dunyada: "Hiç merak etmeyin.
O tavşan kızı ne yapıp yapıp bu-
lacağız!"
Ay'a gidilmesinden yıllar sonra
bile, yolculuğun gerçek olmadığı.
böyle bir yolculuğun yapılamaya-
cağı Suudi Arabıstan okullannda
okutulurken Nâzım Hikmet, 'daha
da ötelere' gidileceğinin şiirini ya-
zar. 1959yıhnda:
Aya gidilecek
daha da ötelere,
teleskoplann bilegörmediğiyere.
Ama bizint dunyada ne zaman
kimse aç
kalmayacak,
korkmayacak kimse kimseden,
emretmeyecek kimse kimseye,
yermeyecek kimse kimseyi,
umudunu çalmayacak kimse
kimsenin?
İşte ben komünistim bu soruya
karşılık
verdiğim için.
Nâzım Hikmet bu dizeleri 13 Ey-
lül 1959 da, Sovyetler Birliğı'nın
'Lunik 2' adh uzay gemisini fırlat-
masından birkaç gün önce, 26
Ağustos'ta yazar. Lunik 2, biraz
sert olsa da. Ay yüzeyine inmeyi
başaran ilk araçtır. Nâzun'ın şiire
'Aya gidilecek' dizesiyle başlama-
sı, uzay yolculuklan konusunda
gündemi ne denli yakmdan takip
ettiğini gösterir. Şair, bu başandan
bir yıl önce, 1958 yılının 4 Ocak
günü fırlatılan 'Lunik l'in yer çe-
kıminin etkısinden kurtulmayı ba-
şaran ilk roket olduğunu ve Ay'ın
7500 kilometre yakınından geçerek
Güneş sistemindeki yörüngesine
oturduğunu da çok iyi bilmektedir.
Ve Nâzım, 1959'un Aralık'ında,
'daha da ötelere' gidileceğinin
inancıyla şu dizeleri yazar:
Merih 'egiden kosmosgemisinde
turistler
yeryüzündeyazılmış şiirler
okuyacak.
Hersözü beste beste, renk renk,
kat kat açarak
en sıriı çekirdeğe ulaşabilecekler.
'Kosmosun Kardeşllfll Adına'
Insansız yapılan ilk denemelerde
Sovyetler Birliği, Amerika Birle-
şik Devletleri'ne karşı ezici bir üs-
tünlük sağlar. Amerika'nın, o yıl-
lardaki çalışmalan Sovyetler'in ol-
dukça gerisindedır. 6 Aralık
1957'de, uzaya göndermek istedik-
leri ilk uydu milyonlarca televiz-
yon izleyicisinin gözü önünde, he-
nüz roket rampadayken yansa da,
Amerika pes etmez. Bir yıl sonra,
17 Ağustos günü, Dünya'dan Ay'a
ulaşmak anıacıyla yapılan ilk araç
olan 'Able 1' atıştan 77 saniye son-
ra yere çakılır. 11 Ekim'de ateşle-
nen 'Pioneer 1' ise Ay yolunun üç-
te birlik kısmına yaklaşmışken
Dünya'nın çekiminden kurtulama-
yıp parçalanır. 9 Kasım 1958'de,
Amerika *dan fırlatılan 'Pioneer 2'
ve 6 Aralık'ta denenen 'Pioneer
3'ün sonlan da diğerlerinden fark-
lı olmaz. Bütün bu başansız dene-
meleri yakından takip eden Nâzım,
yıldızlardan birinde yaşadığına
inandığı uzaylılarla ilk karşılaşa-
cak olanlann Sovyet kozmonotlar
olduğuna emindir. Bu yüzden
'Kosmosun Kardeşliği Adına'
adh şiirinde Rusçada yoldaş anla-
mına gelen 'Tovariş' sözcüğüne
yer verir:
Veyıldızlardan birinde
hangisinde bilmiyorum
yıldızlardan birinde konuşacak
elçimiz
hangi dilde bilmiyorum
yıldızlardan birinde konuşacak
elçimiz onunla
Tovariş diyecek
sö'ze bu sö'zle başlayacak
biliyorum
Nâzım Hikmet, bu şiirini 13 Ni-
san 1961 tarihindeParis'teyazmış-
tır. Yani, uzaya gönderilen ılk insan
olan Yuri Gagarin'in, Dünya'yı
aracının penceresinden seyretme-
sinden bir gün sonra!.. Şainn 'bili-
yorum' diye kendinden son derece
emin bir ıfade kullanmasının nede-
ni 'Vostok 1' adh uzay aracının
yaptığı başanlı yolculuktur.
Nâzım'ın enerjlsl'
'Kosmosun Kardeşliği Adına'
şiiri edebıyatımızda bir uzaylıya
seslenen ilk dizelerdir Belki. bu
özellığiyle dünya şiirinde de ilk ör-
nekler arasındadır.
Ne gariptir ki, Radi Fiş. 'Nâ-
zun'ın Çilesi' adh kitabında şöy-
le tanımlar şairi: "Uzun boylu,
güçlü kuvvetli, yakışıklı, etrafa
nerede ise fiziki bir şekilde his-
sedilen ruhu enerji saçan bir in-
sandı. tcap etmiş olsa, başka
dünyalarda yaşayan kimselere
dünyamızın insanını en müspet
şekilde temsil etmek için Nâ-
zım 'dan daha iyi elçi buluna-
mazdı. Onunla ilişki kurmak
bahtiyarlığına eren, enerji saha-
sına yaklaşabilen herkes, ondan
harikulade bir kuvvet ve enerji
alarak ayrılıyordu: Tasavvur
olunan her şey mümkün görün-
meye başbyordu ve onun men-
sup olduğu cinse mensup olmak-
la iftihar etmeye başlıyordu in-
san. Bu cinsin, bu ırkin adı ise
'ÎNSANLIK'tı."
Uzayda bizden başka canhlar var.
Buna inanıyorum. Bizden de haber-
darlar. Yeryüzündeki bunca zulmü,
baskıyı, paylaşım savaşlannı, sö-
mürüyü gördükleri için de uzak tu-
tuyorlar kendilerini. Hele, Ameri-
kan fılmlerinde vahşi. cani, cana-
var, kötü ruhlu olarak yansıtıldıkla-
nnı bıldiklerinden tanışmaya hiç de
niyetleri yok. Sevindiricı olan
'Kosmosun Kardeşliği Adına' şi-
irini okumuş olmalan. Bu yüzden-
dir ki, içinde yaşadığımız gezege-
ne 'Nâzım Hikmet' adını vermiş-
lerdir!..
'Graffst: uiuslararası istanbul Craflk Tasarım Cünlerf başlıyor
Tasanmcılar buluşuyor
Külrür Serv isi - Mimar
Sinan Güzel Sanatlar
Üniversıtesı, Güzel Sa-
natlar Fakültesı. Grafık
Bölümü tarafından 1997
yılından bu yana düzenle-
nen 'Grafist: Uluslara-
rası İstanbul Grafik Ta-
sarım Günleri' yann
başlıyor.
7 Mayıs'a dek sürecek
Grafist 8'e bu yıl da Al-
manya'dan Pierre Men-
del, Avusturya'dan Mo-
nochrom Tasarım Gru-
bu, Fransa'dan Philippe
Apeloig, Israıl'den Yossi Lemel. İsviçre'den
Ralph Schraivogel ve Niklaus Troxler, Tür-
kiye den Emre Senan ve Tevfîk Fikret Uçar
katılacaklar. Etkinlik kapsamındakı sergiler
mayıs sonuna kadar sürecek.
Mimar Sınan Güzel Sanatlar Üniversite-
si'nde, Fransız Külrür Merkezi'nde, Beykent
Cniversıtesı Sergı Salonu ve Alman Külrür
Merkezi Galen Dürer'de gerçekleşecek sergi.
seminer \ e \vorkshop"lara Mimar Sınan Güzel
Sanatlar Üniversıtesi Grafik
Bölümü öğrencilennın yanı
sıra Türkiye nın altı üniver-
sıtesinin grafik tasanm öğ-
rencileri katılırken Alman-
ya'dan Fachhochschule
Augsburg Tasanm ve Multi-
medya Yüksek Okulu Tasa-
nm Bölümü öğrencıleri,
Rusya'dan Moskova Grafik
Tasanm Yüksekokulu öğ-
rencileri, Lübnan'dan Notre
Dame Ünıversitesi Sanat ve
Tasanm Fakültesi öğrenci-
leri ve Iran'dan Tahran Üni-
versitesi Grafik Bölümü öğ-
rencileri katılacak.
Grafist 7 kapsamında başlahlan 'Grafist Ge-
lecekKuşak' sergısi, buyıl da Yunanistan'dan
Kallina Kyratsoulis. Dionysis Livanis. Di-
mitris Papazoglou ve 'Dolphins' Tasanm
Topluluğu, Türkiye'den Ahmet Başer, Cem
Erutku, Ulas Eryavuz. Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakülte-
si. Grafik Bölümü araştırma görevlilerinden
Ebru Aytoğ ve Burcu Dündar ile sürecek.
Dansa davet
Bu yıl dördüncüsü düzenJenen 'Ulus-
lararası İstanbul Dans Festivali' kap-
samında sanat yönetmenliğini John
Scott'ın yaptığı Irish Modern Dance
Theatre bugün saat 20.00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 'Intimate
Gold' adlı gösterisini sunacak. 5 Mayıs'a kadar sürecek olan festival çerçeve-
sinde, ayrıca, Dilek Evgin Dans Projesi '3', Devlet Opera ve Balesi Genel Mü-
dürlöğü Modern Dans Tiyatrosu '29-30' ve Bulgar Çağdaş Dans Tiyatrosu'nun
'Bir Zamanlar Doğuda' adlı gösterileri izlenebilir. (0 212 232 98 30)
i DVD / VCD Venilar Aslı SELÇUK J
Aboııt Schmidt (Schmidt
hakkında) / Yön:
AlexanderPayne /
Cyn: Jack Nicholson,
Kathy Bates / 2003,
renkli, 120dakika/
•>ew Films-Palermo.
louis Begley'in öyküsünden
jsrdeye uyarlanan film.
y llarca tekdüze. sıradan bir
yışam sürdükten sonra
«55 yaşmda çalıştığı sigorta
şrketinden ernekli edilen
"Varren Schmidt'ın
•cmliğinı. ilışkılerinı sorgulaması üzerine
«ajikomik bırçalışma. Emekli olur olmaz
•endıni boşlukta hisseden Warner, en
sevdiğini sandığı şeylerden bile
nefret etmeye başlar. 42 yıllık
eşini de yitirince yaşamın çok
kısa olduğunu aynmsar, kalan
zamanını boşa harcamaması
gerektiğine karar verir. Öfke,
korku ve yalnızhk duyan
Warren. şimdi kendini
sorgulamakta, yıllarca
bastırdığı duygulan gitgide
yüzeye çıkmaktadır. Warren
Schmidt rolünde usta aktör
Jack Nicholson her zamanki
gibi inanılmaz bir oyun
çıkanyor. Bu sıra dışı yapunı kaçırmayın.
• • •
lntol^>able Cruelty (Dayanılmaz
Zulüm) / Yön: Joel Coen /
Oyn: George Clooney,
Catherine Zeta / 2003,
renkli, 100dakika/
Universal-Tiglon.
Ethan-Joel Coen kardeşlerin
senaryosunu birlikte
yazdıklan, Joel Coen'in
yönettiği çalışma, evlilik,
evlilik öncesi anlaşma ve
boşanma üzerine başanlı,
Coen'lere özgü zekice
esprilerle dolu bir romantik
komedi. Miles Massey
popüler, işüıde çok başanlı bir boşanma
avukatıdır. "Ben her zaman kazanırım
diyen Miles'uı karşftına zengin koca
avcısı, büyüleyici Marilyn
Resroth çıkar. Marilyn için
evlilik boşanma, boşanma
para, para da özgürlük
demektır. Özel Bölümler de
sekiz yıllık projenin doğuşu,
oyunculann özellikleri,
rollenn tanımı, Coen'lerin
çalışma metodu, kostüm
tasanmlan, çıkanlmış
sahnelervar. 1930'Iarm
Amerikan komedilerinden
esinlenilerek oluşturulan bu
usta işi çalışma. taş kalpli
kadınla yufka yürekli erkeğin kurnazlık ve
taktiklerle dolu cinsiyet ve ırk savaşımını
eğlenceli bir anlatımla irdeliyftr.
ESINTİLER
ZEYNEP ORAL
Sahiciliğin Önemi...
Birkaç gün önce bu sayfalarda yer alan Semih
Balcıoğlu'nun "60. Sanat Yıiı"na ilişkin Gamze
Akdemir'in yazısının ne güzel bir başlığı vardı:
"Çizgilerin Efendisi"...
A Sanat kültür Merkezi'ndeki sergiyi dolaşır-
ken, yıllann içinden damıtılmış karikatürlere ye-
niden yeniden bakarken hep bu iki sözcük bü-
yüyordu içimde. Evet, Semih Balcıoğlu çizgilerin
efendisiydi. Ama hepsi bu kadar değil... O aynı
zamanda yaşamdaki efendiliğin birsimgesiydi...
Ben doğmadan önce Semih Balcıoğlu'nun ka-
rikatürleri Akbaba dergisinde yayımlanıyordu.
Onu, gazeteciliğe başladığım ilk günlerde tanı-
mak şansına erıştim. Neredeyse 35 yıl... Bütün
bu süre içinde, nasıl yaptı, nasıl etti bilmem ama,
şu üç özelliğini benim için hep korudu:
1) O, gözlemlerinden, eleştirilerinden, çizgile-
rinden, yazılanndan, konuşmalarından sürekli bir
şeyler öğrendiğim, yararlandığım, saygı duydu-
ğum bir sanatçı, bir ustaydı... 2) Dünya ve Türki-
ye sorunlannda, farklı alanlarda, her konuda ko-
nuşup tartışabileceğim, düşünce değiş tokuşun-
da bulunabileceğim bir akranım, arkadaşımdı...
3) Girdiği her çevrede gülmeceyi yücelten, daha
da önemlisi yaşama sevincini çoğaltan, afacan
mı afacan bir çocuktu...
Bu üç özelliğin hepsi, aynı anda, bir arada on-
dan hiç eksik olmadı. Bunları bir de alçakgönül-
lülüğüyle, cömertliğiyle, sahıciliğiyle ve yaşama
karşı "efendi" tavrıyla bütünledi.
Teşekkürler Semih Balcıoğlu, yalnız o değerli
yapıtlar, kitaplar, albümler için değil, bu eşsız ki-
şilik için de teşekkürler. Nice 60. sanat yıllarına...
• • •
Cemal Reşit Rey (CRR) salonlannda Uluslara-
rası Dans Festivali doludizgin devam ediyor...
Açılış gecesinde CRR Dans Tiyatrosu'nun su-
nacağı, dünya prömiyeri yapılacak olan Ismael
Ivo'nun koreografisi "Naked Hamlet" (Çıplak
Hamlet) eserini büyük bir heyecanla bekliyor-
dum.
Nasıl beklemem ki! 1997 yılında Uluslararası İs-
tanbul Tıyatro Festivali'nin açılışında Ismael Ivo
veVVeimarDevletTiyatrosu'ndan "Othello"yu iz-
lemiştim. Birçok yeteneğinin yanı sıra olağanüs-
tü bir fıziğe de sahip Brezilyalı bu siyah dansçı
ve koreografın, "Othello"yu nasıl "yabancı ol-
ma"-"öteki" kavramı üzerine kurduğunu görmüş
ve hayran olmuştum. Shakespeare'in eserinde
beden diliyle düşünce arasında gidip gelişini iz-
lemiş, erotizmin gizli bahçelerinde gezinişine ta-
nık olmuştum... Ve şimdi Hamlet'le ve coşkula-
rını, çalışmalannı alkışladığım CRR Dans Tiyat-
rosu dansçılarıyla ne yapacağını çok merak edi-
yorum.
"Çıplak Hamlet" başladı... Shakespeare'in ese-
ri bir Türk hamamına taşınmıştı... Musluklardan
akan sular, takunya yerine asker postallan, ese-
rin baş kişileri aksesuvar olarak kuru kafa, hep-
si tamam... Genç dansçı ların coşkusu, çabası ve
bu ilk gecede kendi de dans eden Ismael Ivo'nun
muhteşem fiziği, Bahar Korçan ın güzel kos-
tümleri, hepsi yerli yerinde...
Ama gelin görün ki, temsil boyunca, bu ne de-
mek, bunun anlamı ne, neden, nasıl diye kendi
kendime soru sormaktan vazgeçmedim. öyle
çok zorlama, yığılma ve yapaylık vardı ki.. Ve öy-
le az koreografi vardı ki.. Ve koreografi yoksun-
luğundan başlıyordunuz onca soru sormaya...
Shakespeare'e ait olmayan bu sözcükleri neden
vermiş dansçıların ağızlarına? Şimdi bu koşuş-
turmanın anlamı ne?
"Hamlet"\r\ bugüne dek tiyatroda, operada,
dansta, dans tiyatrosunda, performans sanatın-
da birbirinden çok farklı yorumlarla binbir hale so-
kulduğunu bilmez değilim. Bunlara karşı da de-
ğilim. Yalnız yeter ki sahici olsun.
Zaten yapaylıktan uzak oldu mu, yönetmen ya
da koreograf, yaptığı tüm değişikliklere ya da yo-
rumlara sizi inandırdıysa, bütün o sorulan sormu-
yorsunuz, yanıtı yüreğinizle, gönlünüzle, ruhu-
nuzla biliyorsunuz ya da hissediyorsunuz.
Sanatın "büyü"sü de bu zaten... Ve bu "büyü"
sahicilikten geçiyor...
e-posta: zeynep < zeyneporal.com
Faks:(0212)257 16 50
Kapalıçarşı sanata açılıyor
• İST.4NBUL (AA) - istanbul Kapalıçarşı
Esnafian Derneği Başkanı Ahmet Şengör, tarihi
çarşıyı, boş olduğu akşam saatlerinde kültürel
çalışmalar yapan topluluklara açacaklannı
bildırdi. Sanatçılann günümüzde mekân sıbntısı
çektiğini ifade eden Şengör, çarşının saat
20.00'den sonra ve pazar günleri kapalı olduğunu
belirtti. Şengör, söz konusu zaman dilimlennde
çarşıyı sanatçılara ücretsiz tahsis edeceklerini
kaydetti. Tiyatro sanatçısı Levent Kırca da
kendisine böyle bir teklif geldiğinde çok
heyecanlandığını dile getirerek Aziz Nesin'in
kaleme aldığı'Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz' adlı
yeni oyunlarının ilk gösterimini 14 Mayıs günü
Kapahçarşı'da yapacaklannı söyledi.
Senfonilere sanatçı smavı
• ANKARA (ANKA) - Kültür ve Turizm
BakanJığı, Türkiye "de eksik kadrolarla
çalışmalannı sürdüren 6 senfoni orkestrasının
yaylı ve üflemeli çalgı sanatçısı gereksinimini
karşılamak amacıyla bir sınav açacak.
ÜUcemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na
bağh, Ankara (CSO), İstanbul, Antalya,
Adana, tzmir ve Bursa'da 6 senfoni orkestrası
bulunuyor. Uzun zamandır sanatçı sıkıntısı
çeken orkestralardan biri olan CSO
2003 yıhndaki 29 Ekim özel konserini
'kadrosuzluk' nedeniyle iptal etmek zorunda
kalmıştı. Orkestranın pek çok konserinde
konsen'atuvar öğrencileri çahyordu.
Bakanhk senfoni orkestralannın kadro
sorununu tümüyle gidermeyecek, ancak
hafifletecek olan 'eksik kadrolar için açılan
giriş sınavı'nı bu yıl gerçekleştirecek.
BUGÜN
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ nde 11.00'de Hüseyin Goncagülün
'Çocuk Oyunu'. (0 212 293 12 70