25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Z UIAY1S2O04PAZAR + CUMHURİYET SAYFA P A Z A R Y4ZBLARI dishab@cumhuriyet.com.tr 11 Torch Kulüp'te öğlen yemeğibir bahar günü VVashington tvüeydanı'ndan geçip New York t^aiversitesi"ııin yolunu tutmak kadar t^=}"ifli bir şey olamazdı herhalde. New Vcr>:k Üniversitesi'nden çok kişiyi t*nnmam asknda, birkaçıyla merhabamız ^^t^dır o kadar. ama Profesör Mkheal )ÜDwalsky'yı ıyi tanınm. Birzamanlar li-oğaziçi Umversitesi'nde konuk (gıetim üyesı olarak ders vermişti. Son juicJerde biraz sıkıntıh olduğunu cuaymuştum: eşiyle olayh bir boşanma «tiireci yaşıyordu ve hakkındaki t&cikodulardan bunalmıştı. Kısa jiijreliğine New York'ta olduğumu tgprsnince benı görmek istedi; gerçi }ijjv haftasi olduğundan programı •ofundu ama.. belki perşembe günü 'orch Kulüp'te birlikte bir öğle yemeği •ryebilirdik. Peki. dedim ona. Zaten /Ulage, Nev- York'a gittiğimde havasını »lumak isteyeceğim bir yerdi. Torch Crnjlüp tipik bir ünrversite restoranıydı, J e w York Üniversitesi'nin. Hanım ^örevli bize oturacak bir yer bulmaya alışırken bir yandan da Kowalsky'yi, ocuğundan yakınan bir anne şefkatiyle tatlı tatlı şikâyet ediyordu:"Bay Kovvakky hep böykdir, geteceğini haber vermeyi unutur, son dakikada arayrp ild ayağınuzı bir pabuca sokar!" Yakasındakı karrta adının Jane olduğu yazıyordu ve tuhaf olan, bütün bunlan söylerken bizi restoranın en iyi masasma oturtmayı becermesiydi. Birkaç dakika içinde önümüze birer çanak Sezar salatası ve bir şişe beyaz şarap konulmuştu bile. Bu yediğim en lezzetli Sezar salatasıydı. Kovvalsky yemek için benim kadar iştahlı görünmüyordu. Sohbete başladıktan kısa bir süre sonra kendimi yan yaşında olduğum birini, çeyrek yaşındaki biriyle yaşadığı yasak aşk için teselli eder konumda bulmuştum, bu galiba New York'tu, belki Village belki de milenyumdu. Oysa Kowalsky aralanndaki yaş farkını önemsemek bir yana, sözünü bile etmeye değmez buluyordu. "Büiyor musun" dedi, beyaz şarabından geniş bir yudum alırken, "BizJer arük yaştan söz etmemetryiz, saçma ohır bu, anhyor musun? \e de olsa hepimiz geçen binyüa aitiz." Galiba haklıydı, sonuçta hepimiz NEW YORK ŞANSEVTÜZÜN aynı binyıla aittik! Doğum tarihleri binyıl öncesinde kayıtlı kalmış birileriydikişte... Öyleyse yaşlanmızın ve yaşlar arasında yaratılmaya çalışılan yapay uzaklıİdann ne " ~ ^ ~ ^ ^ ^ ~ önemi vardı? îkimizin de ikinci binyılda yeşerecek yeni tohumlara gıpta ettiği sessiz bir an oldu. Kadehlerimizi suç ortağı olmusçasına birbirine dokundurduk. "KE~ öğrencüerinden biri miydi?" diye sordum. Bir profesörün çeyrek yaşuıdaki biri en kolay öğrencileri arasında bulunurdu. Kowalsky'nin bakışlanndan hayal gücümün sığlığını bana yakıştıramadığını sezdim. Polisiye bir romanın ilk sayfasından katili tahmin etmeye çalışıyor gibiydim. Çeyrek yaşındaki sevgili, öğrenci değilse kim olabilirdi? Prof. Kowalsky: "Finli bir sahne sannfçışı,,," dedi. Bu galiba New York, belki Village belki de milenvumda. Gözümde Finli kızın küçük san bedeni canlandı. Kulağıma eğilip "Düşünebüiyor musun" dedi, bana doğru iyice eğildi, "Manhattan'daki küçücfik dairemin içine bir Fin Hamamı yapürdım_ Benim dersim onun da provası obnadığı her anımıa orada geçÛTyoruz." Micheal iri yan bir ~ adamdı. Bir Manhattan dairesine ancak 1 metrekarelik bir Fin Hamamı sığabilirdi. Ufak tefek Finli kızla oraya sığabilmek için bayağı eğilip bükülmesi gerekiyordu. Gülmeme engel olamadım: "Mkheal". dedim. "neden küçük FinKni ahp eskisi gibi Boğaziçi Üniversitesi'ne gebnrvorsun, geniş bir ev tutar içine bir de Türk Hamamı yaptmrsın!" "Fena füardeğUastaıda_." dedi, gerçekten bakışlanndan bir an için bunu ciddi olarak düşündüğünü sezdim, ancak hemen "Eminim böyle bir şeyi duymak bile istemez!" dedi, sonra hatırlatır gibi, "O bir sahne sanatçısL." dedi yeniden. Unutmuşum, minicik bir fare olsan da daima büyük elmayı dişlemeye çalışacaksın, belki hiçbir şey koparamayacaksın ama mutlaka deneyeceksin. Micheal'ın da minik bir faresi vardı işte! Manhattan'daki bir metrekarelik Fin hamamında kovalamaca oynadığı minik bir fare... Micheal sahne sanatçısı kavramını benim gözümde somut kılmak istercesine: "Şu an Wendy'yi oynuyor, Peter Pan'm VVendy'si" diye ekledı. "Dün gecetiyatrodaen ön sırada oyunu izJerken, birdenbire elimi sahneye uzanp onu ahnak ve ceketimin cebine koymak istedim~" Bilmiyorum, yalnızca Kowalsky'nin mi yoksa tüm erkeklerin fantezisi miydi; ceketlerinin cebinde saklayabilecekleri bir parmak sevgili... Micheal'ın yetişmesi gereken bir sınav olduğundan tatlıya boş verip kahve söyledik. Bana öğleden sonra neler yapacağunı sorarken bakışlannda yerimde olmayı isteyen hafif bir kıskançlık sezmıştım. "Her zamanki gibi biraz Bames&Nobie, birkaç kafe_ belki bir de sinema™" dedim ona. Gerçekten sınav yapmaktan daha keyifli bir öğleden sonra olacağı açıktı. Peki ya akşam? Kabul edelim, akşam o daha şanslıydı... 6 AB 'de Türkiye'ye hayır mı?' Juralarda, P&skalya hafta sonunu ılcip eden pazartesi günü dını tatil ^inüdür. Bugün iki haftalık bahar <kul tatiline de denk geldığinden, 'aris ağustos ayından bile daha jnhadır. Sokaklan sakm sakin rşınlamak. fotoğraf çekmek steyenler ıçın ideal bir gündür. şte böyle bir günün huzurlu ve erin sabahmda sen adımlarla jimize giderken (gazetecilik :eceyi gündüzü, resmi tatili, hafta onunu pek tanımadığından), Jeaugrenelle alışveriş merkezinin ırtasından geçiyorduk. Merkezin liğer ucundaki benzin istasyonu adilat nedenıyle koruma luvanyla çevrilmişti. Bu duvarlar .onser, toplantı vs. kaçak duyuru e reklamlarla kaplaruvermişti. ^oğu zaman bu ilanların önünden o ş gözlerle geçenm. Ancak 12 >Jisan sabahı işımıze giderken azeliği kenarlanndan sızan utkallardan belli, dev kaçak ıfişlere kayıtsız kalamazdık. 'ransız gencileri yelpazesinde •Kraüyetçi" kahfıyla kendine bir amanlar nıspeten özgün bir ,onum edınen Phflippe de VTDiers PdV) afışten üstümüze ıtlayacakmı> gibi duruyordu. •Mouvement pour la France- tansa İçin Hareket" (FtH) partisi ıderi PdV haziranda yapılacak Wrupa Parlamentosu seçimleri çın propaganda çalışmalanna )aşlamıştı. PcTV leş bulmuş aç ırtlan edasıvLa : ransız sagının avori konusuna ek başına sahip ;ikıp. kısa ve ;olay yoldan >arsa toplaraayı ımaçlıyordu- i bozması PARIS UĞITÎHÜKLIM uratına yapıştırdığı sahte ve kiyüzlü fotoğjafının yer aldığı 'eşil-beyaz afişm üstünde iri annızı harflerle şu ifade yer ılıyordu: ".AR'tle Türidye'ye ıayır!". Afışıeki "Union Suropenne" {AB) sözcüklerindekı 'o" harflerimn içine ters birer ay- aldız yerleştirilmişti. "Haşmefli" cendince Türkiye gibi bir ülkenin 'en hakiki A^Tupahlara" ters lüştüğünü karutlamaya ;alışıyordu. PdV gibi bir )portünist ırkçının telaşını gayet yi anlıyoruz. O kendisini \quitaine-\'osges bölgesi cöylüleri, 1739 Fransız levriminde Kraliyet yanlısı 'Chouans'lann tarıhi mirasçısı .ayıyor. Merkez ili Bordeaux olan >u bölgenin "derin geleneğine" .ahip çıkma%a çalışan yalnızca >dV değıl. İtidardakı UMP >artisinin lıderi ve Bordeaux »elediye başkanı, yolsuzluk ve ıüfuz suiistımali suçlamalanyla -ediği hapis ve sıyasetten men :ezalarının temyiz karannı >ekleyen Alain Juppe ve çok ,ayıda arkadaşı da Türkiye'nin \B üyelığıne karşı savaş ıçmışlardı. Fransa'nın bozkurtları, :akallan. sırtlanlan bir önceki ıölge seçiml^inde öyle bir tokat 'emışlerdi kı hıç olrnazsa A\Tupa ^arlamentosu seçünlennde :evahiri kurtarmak ıstıyorlardı. \şın milliyeıçi sağdan gelip, iberallikte karar kılanlar kadar oplumun Hristıyanlık çgüdülerinı gıdıklayıp lslam cbisıni kışkırtanlar da ucuz ve adi >ir Türkiye karşıtlığı oynamaya başladılar. Buna yeni dünyada oturup da eski dünyadakı "şer ekseni" hakkında fetvalar döşenen "şej'h-ül âKm" hocalar da eklenince, ABD'nin ve Islamın Truva atı Türkıye'vi ,\B'ye almakta yarar var mı sorusunu soranlar çoğaldı. Karşıta ve farklıya saygı konusunda, lslam literatüründe "etik anlayış ve evrensel insanhk değeri"ne zemın aramaktansa, terönst=ateist benzen denklemlerle raks eden, kodlu lcıvırtmalarla mılim milim hedefe yaklaştıklanyla ÖNİinen, kimilen neye çanak tuttuklannın farkında değil görünürler. PdV ile 1999 Avrupa Parlamento seçimlennde ortak liste çıkartan Charfcs Pasqua"nm destekledikleri sözüm ona bilim adamı Aleıandre Del VaDe adlı zatın yazdığı 600 sayfalık "Türİdye AMiıpa'da: Islamcı Tnrva Aö mı?" başlıklı kıtaba göz atmakta yarar var (www.alexandredelvalle.com). Bu karanlık tablonun neyse kı bir de aydınlık yüzü var: lslam Voltaire'ini araya dursun, başta Cumhurbaşkanı Jacques Ourac olmak üzere bir kesım gerçek De Gaulle"cüler ve Fransız solu, 12 Eylül 1980 sonrasında başlayan ve henüz bitmemiş sürecın bugünkü noktasında Türkiye'ye ılkesel ve tutarlı babyor. en azından sıyası planda... Kopenhag ölçütlen u\"um v e uygulaması, "Köprüyü geçinceye kadar ayıv'a da\ı demek" değıl. Bir " uygulamadır kı o, şeyh-ül âlim hazretlennın umduğu saygı ve hoşgörüyü. ateiste de göstermeyi zorunlu kılar... Sonikıyılda ~~ Fransa'da Türkiye hakkında 30 civannda kitap yayımlandı. Ermeni kökenli iki yazann kaleme aldığı ve \-ukanda zikrettiğımiz eser dışında, hepsi Türkiye'ye objektif, olumlu ve dostça bakan çahşmalar. Bu eseTİer, 19-25 Nisan tarıhli Mananne dergısınde yayımlanan bir kamuoyu araştırmasının ardındaki gerçeğe de katkıda bulunuyor. Fransız sağının bir bölümü. ınanılması pek kolay bir demagojiyle Türkiye'nın AB üyelığine karşı çıkıyordu. Gerekçelen Fransız halkının sözüm ona olumsuz tavn. Halbuki, kamuoyu araştırmalan dışında bilimsel dayanağı olmayan bu eğilım, yine son iki yılda düşüşe geçmiştı. Dergiye göre, BVA kamuoyu araştırma kuruluşunun verileri bu gelişimı onaylar nıtelikte. Fransızlann yalnızca>üzde 5l'i Türkiye'yi AB'de görmek istediklerini ifade ermiyor, AB'nin bir Hıristiyan kulübü olmadığını da vurguluyordu. Ancak yüzde 39"u karşıydı. Sol seçmenlerin >oizde 58'ı Türkiye'yi AB'de görmek istediklenni ifade ederken 18-24 yaş grubu gençliğın \oizde 63.7'si "Türkiye AB'nin bir parcasıdır" diyordu. Hâlâ mı AB'de Türkiye'ye hayır? Birkaç gün önce Türkiye'ye uçmak için Paris Orly Havalimanı'nın kondorlannda yürürken hayatımızda ilk kez devasa bir Türkçe reklam panosuyla karşılaştık: "Dünj'a ne kadar küçük değil mi?" AB'ye "Hayır"ı nerede aramak gerek acaba? ugur.hukum@paris.com Şişman da güzeldir... Tayland'ın Nakhon Pathom kentinde dün düzenlenen geleneksel Jumbo Kraöçe Yanşması'nı eski manken Bangon Warvawong (soldan 6.) kazandı. Bir zamanlar 52 küogram ağırhğında incecik bir manken olan VVah a>vong arük 150 kilo>a ulaşb. 2004 vıİuun Jumbo Kraüçesi seçilen \Vaiyawong, "Şişmanlarda güzeldir" dryor. (Fotoğraf: AP) Nazilerden anndırılmış bölgeAvrupa'da Türk ohnak hiç de kolay değildir. Hele bir de Belçika'da, Flamanlann arasında yaşıyorsanız işiniz daha da zordur. Valon kesüninde ırkçı partinin esamisi okunmazken Flamanlann ırkçılan 1991 'de başladıklan yükselişlerini hızla sürdürüyorlar. ilk seçimlerde birinci parti olmalan bile söz konusu. Işte bu gelişmelen yıllardır gözlemleyen ve yer yer ırkçılığın olumsuz etkilerini de yaşayan biri olarak "ırkçıhk hakkında yan yazmak" pek hoşııma gıtmez. Ama bu kez, belki de ilk kez önyargı \e ırkçılık konusunda iki olumlu gelışmeyi ele alacağım. Flamanca yayın yapan devlet TV kanalı VRT ve De Standaard gazetesinin 18 yaşından büyük 1000 Flaman arasında yaphrdığı ankete göre, Flamanlann yüzde 70'i Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini desteklerken yüzde 25'ı Türkiye'nin üyeliğine karşı olduğunu belirtmişler. Üniversite mezunlan, öğrenciler ve yönericilerin hemen hepsinin Türkiye'nin üyeliğini desteklemesi dikkat çekici. AB'nin genişlemesine olumlu bakanlann oranı yüzde 60'da seyrederken Türkiye'nin üyeliğine verilen yüzde 70'lık destek beklenmedik ve çok olumlu bir sonuç. (Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini destekleyen Flamanlann yüzde kaçının ırkçı parti Vlaams Blok'çu olduğunu merak ediyorum.) Hafta içinde Gent Yüksek Ceza Mahkemesi'nde görülen dav'ada Irkçı parti Vlaams Blok (Flaman Bloku) ile üişkili 3 dernek ırkçılık karşıtı yasa çercevesinde yabancılara "tecrit ve aynmcıhk" yapmaktan suçlu bulundular. Bu da ikinci BRÜKSEL ERDtNÇUTKL' olumlu gelişme. Vlaams Blok söylemi, yabancılan ve yabancı kökenli Belçikalılan "suç işleme, işsiziik ve güstnük sorunu" ile ilişkilendiriyor. Mahkeme, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ~ düşünceleri ifade özgürlüğü maskesı altında yabancılara nefret kampanyası yürütülmesine izin verilemeyeceğıni bildirdi ve ırkçı parti ile bağı olan bu 3 demeği para cezasına çarptırdı. Yargıç, Vlaams Blok'un ırkçılığa teşvik eden bir parti olduğunu ve yabancılar hakkında olumsuz yargılar oluşması için çaba harcadığını belirterek parti programındaki önerilerin "toplu smır dışı ve geri göndermeyi" amaçladığım açıkladı. Davanın görüldüğü Gent'te, ırkçılık karşıtlan, "Nazikrden anndmlmış bölge" anlamına gelen "\aa-vrije zone" yazan çıkartmalan etrafa yapıştınrken ırkçılar da Eşit Haklar ve Irkçılıkla Mücadele Merkezi'ne telefon ve e-postalarla tehditler yağdınyorlar. Yargıtaya gideceğini bildiren Vlaams Blok ise yargıçlan siyası karar vermekle ve taraflı davTanmakla suçluyor. Parti yetkilileri karan düşünce özgürlüğüne ındirilmiş bir darbe olarak değerlendirdi. Vlaams Blok'u öldürme denemesinin lcurbanı oldiiklaruu ileri süren ve karara karşı diz çökmeyeceklerini söyleyen parti başkanı Vanhecke, 13 Haziran'daki A\Tupa Parlamentosu seçimleri ve bölgesel seçimlere, Flamanlann çoğunun destekledığini iddıa ettiği, yabancılarla ilgili politikalanm değiştirmeden gireceklerini açıkladı. Partinin ağır toplanndan Föip Dewinter ise "adli hoKganizm"den ve "poBtik)"amjamuk'"tan dem vurdu. Parti temyiz için yargıtaya son başvuru tarihi olan 6 Mayıs'ı bekleyerek başvurusunu son anda yapıp temjiz karannın 13 Hazıran öncesi çıkmasına olanak \ ermemek istiyor. Yüksek mahkeme karan onarsa partinin aldığı devlet yardımlan kesilebilecek. Diğer parrilenn liderleri, "ırkçı parti ile sandıkta mücadeJe%i yeğlediklerini" söylediler ve kararla ilgili yorum yapmaktan kaçındılar. Sadace Valon Sosyalist Partisi (PS) Başkanı EBo Di Rupo, antidemokratik partilerin mali yardımlardan yararlanamamasım öngören yasa tasansının bir an önce oylanmasını istedi. Son zamanlarda "şhndiye kadar dışladıklan"" \laams Blok'la flört girişimlerinde bulunan geleneksel sağ ve muhafazakâr partıler bu mahkeme karanndan sonra ırkçı partiye daha mesafeli davranmak zorunda kalacaklar. \laams Blok, "sistem kurbanı ve mağdur" rolü oynayarak 1. parti olma şansuıı yakaladı. Zaten da\a öncesinde yapılan kamuoyu yoklamalan ırkçı partinin konumunu güçlendirdiğıni gösteriyordu. Mahkemenin karan, kısa vadede ırkçı partinin ekmeğine yağ sürmüş oldu ama uzun vadede tüm Belçika'yı "Nazflerden anndıninuş bölge" yapmayı kolaylaşOracak bir adım olarak görmek gerek. Yaratıcı bir toplum için... Amerikan Yaratıcılık Derneği-American Creativity Association (ACA), her yıl uluslararası konferans düzenliyor. Bu yıl 1-4 Nisan günlerinde Houston'da toplanıldı. 1980'lerde kurulan ACA'nın kuruculanndan biri benim profesörüm, eski Ulusal Başkanı da sınıf arkadaşım (50 yaşlannda bir bey). Konferansa katılmak çok pahalıydı, fakat profesörüm benim gibi birkaç öğrenci için imkân sağladı: Kitap standında çalışırsak hem konuşmalara katılabilecek hem de konferansın düzenlendiği Galleria adlı 5 yıldızlı otelde kalabilecektik. Zaten Houston da okulum Texas A&M'e sadece bir buçuk saat uzaklıkta. Tabii bu fırsatı kaçırmak olmazdı. Isminde "Amerikan" kelimesi olsa da ~ ^ ^ ~ ACA uluslararası bir kuruluş. .Amacı yaratıcılığın yaygınlaştınknası ve gelişririlmesi. Konferansa dünyanın dört bir yanından konuşmacılar ve ilgililer katıldı. Üye olanlar sadece yazarlar, sanatçılar değil; Sanayi-Ticaret, lletişim- Sanat, Eğitim-Öğretim, Bilim-Teknoloji alanlannda da üyeler var. Danışma kurulunda ünlü düşünür ve TEKSAS ADALET BARIŞGÜNERSEL eğitmen Edward de Bono da yer alıyor. Konferansa Yaratıcı Problem Çözme ile Beyin Fırtınası alanlannın kuruculanndan ^ ^ ^ ^ ^ Sidney Parnes ile animasyon şirketi olan Pixar'm bazı kuruculan katılanlar arasmdaydı (Oyuncak Hikâyesi, Bir Böceğin Hayarı. Canavarlar ve Nemo'yu Bulmak gibi filmleri Pixar yaptı). Bizim de katıldığımız bu kuruluşun görüşü şu: Her insanın tabiatında yaratıcılık vardır. Yaratıcılık sadece ressama, şaire has bir şey değildir. Ve her alanda yaratıcılık gerekir. Günlük hayatta gerekli olan Problem Çözme Becerileri de yaratıcılıktan doğar. Fakat tabii günümüzde herkes işle, okulla o kadar meşgul ki, "yarabcı olmak" adeta lüks %eya yük. Oysa yaratıcılığımızın gelişmesini sağlamak, buna izin vermek kendimize borcumuz. Her gün her işte elemanlann fikir üretmesi. yaratması lüks veya fuzuli değil, hayati... Gelecekle ilgili araştırmalara göre 2O15'te var olacak işlerin üçte ikisı daha gündemde bile değıl! ACA ile daha çok bilgi için: www.amcreativityassoc.org'a uğrayabılirsiniz. bgunersel2@hotmail.com STUTTCART AHMETARPAD Almanya 'cennetten bir köşe' En son kamuoyu araştırmalanna inanmak gerekirse, Türkiye'de insanlann yüzde 72'si Avrupa Birliği'ne giribnesıni arzuluyor! Geçenlerde Güney Almanya televizyon kanalı SWR'de, tartışmalara stüdyodaki seyircinin de katıldığı bir açık oturum yapıldı. Bu canlı yayında hazirandaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde adaylığını koyan Cem Özdemir, Baden-Württemberg Eyaleti'nin ikinci adamı Christoph Pataner ile tartıştı. Hıristiyan demokrat Palmer şiddetle üyeliğimize karşı çıkarken Özdemir aynı şiddetle "iDe de almahsınız!" diye dayattı. Yayın sırasında yapılan "ahnsin rru, ahnmasm mı" oylamasına 16 bin ızleyici telefonla katıldı. Sonuç bizler açısından ürkütücü oldu! Çünkü "Türkiye AB'ye ahnmasm" diyenlerin oranı yüzde 92.5 idi... Türkiye'de doğusundan batısına insanlann beklentisı hep aynı. "Alsmlar bizi AB'ye!" dıyenler her yörede. Doğubeyazıt'ın bir köyünde, Ağn Dağı manzaralı kerpiç evindeki yoksul köylü ile Istanbul tkitelli'de, köylünün evinden kat kat büyük, TEM manzaralı odasındaki "köşe kapımş" hep aynı şeyi düşlüyor! Insanımıza AB'yi "aDayıp pullayıp'' satan, kaleminden ballar akan, dolar maaşlı bu "yazarak"la, Iran sınınndaki iki odalı evciğinde dünyadan bihaber(!), tek başına bırakılmış, günlerini Asmalı Konak, Televole ve Süperstar arasında geçiren, yan aç insanımız arasında hiç mi fark yok? Olmaz olur mu? Biri "saöa", öteki "ahcı". Serbest ekonomi piyasasımn kuralıdır. hep satan kazanır! Ahcı da çoğu kez "kazık" yer ve bunun da farkına iş işten geçtikten sonra vanr. Paldır güldür girdiğimiz Gümrük Birliği'nden kimlerin kazançlı çıktığı aradan daha birkaç yıl geçmeden anlaşıldı. Ancak Türkiye hâlâ bu birliğin içinde bir "arka bahçe" olmaya devam ediyor ve milyarlarca zaranna karşın sözleşmeyi bozmak yürekliliğini gösteremiyor. Aym düş kınklığını Kıbns'ta da yaşayacağız gibi. Hele günün bırinde AB'ye aldıklannda. mutlaka! AB ülkelerinin "taşı toprağı alün" olmadığını bilenler susuyor. "Ne ohırsa obun gireHm» Ben kapağı oraya bir atayım da.»" diye düş kuranlan aydınlatmayanlar bır yerde suç işliyor. AB'nın, dünün komünistlerine, Moskova'nın "arka bahçesi" ülkelere kucak açarken, 40 yıldır kapıda beklettiği Türkiye'ye tek adım bile attırmamasının bir nedenı olmalı? Brüksel sevdalısı yazarcıklar bunlardan niçin söz etmiyorlar? AB'nin bir "cennef, lokomotifı Almanya'nın da "cennetten bir köşe" olduğuna insanımızı inandıranlar sanki gerçekleri bibniyor mu, madalyonun öteki yüzünden haberleri yok mu? Işte size, son yıllarda ortaya çıkan kimi gerçekler! Bugünkü AB ülkelerinde 56 milyon insan yoksulluk sımnnda yaşamakta. Mayısta doğu Avrupa ülkelerinin üye olmasıyla bu sayı artacak. Almanya'da yoksullann oranı yüzde 11 ve 5 milyona yakın işsiz var. Türkler arasında işsizlik oranı yüzde 25'e yakın, Almanlarda ise bunun yansı bile değil. Ülke iflasın eşiğinde, hükümet zor ayakta duruyor. Ölümler artarken doğumlar azalıyor. Almanya'nın tarihinde en az doğum 2003'te olmuş. Böyle giderse ülkede 2050'de 50 milyon saf kan Almana karşılık, 25 milyon yabancınm yaşayacağı söyleniyor! 2030'da Ahnanya'da nüfusun yüzde 50'sini emekliler oluşturacak! Okuma yazma bihneyenlerin sayısı 4 milyon. Ülkede alkol bağımlısı 10 milyon insanın yaşadığı ve bu bağımlılığın Almanya'ya verdiği zarann yılda 20 milyar Euro olduğu da resmi bir açıklama. Son on yılda tiyatrodan müzelere kültürde, çocuk bahçesinden üniversiteye eğitimde, ilaçtan hastaneye sağlıkta büyük kısıntılara giden Almanya'da insanlar huzursuz. Iktidardaki SPD kısa sürede 100 bine yakın üye yitirirken öfkeli işçilerle emekliler sokaklara dökühneye başladı. Bu durum kimi başka Avrupa ülkesi için de geçerli. Dünyadaki son yıllann hızlı gelişmelen Avrupa'nın da geleceğini belirsizleştiriyor, insanlannı güvensizliğe itiyor. tşte madalyonun öteki yüzü! www.ahmet-arpad.de
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle