22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 NİSAN 2004 ÇARŞAMBA CUMHURÎYET SAYFA DIZI im Beşiği BASLARKEN Kentler vardır, karakîerleri siner tarihe. Kenîler vardır göç yolları üzerine kurulu, denize komşu. Gerek Bizatıs gerek Osmanlı imparatorluğunda Istanbul dan sonra ikinci büyük kent olan Selanik, yukarıdaki tanımı hak ediyor. Özellikle 19. yüzyılda devrimci hareketlerin kamrgâhı ve adeta reform laboratuvan olan kent, Türkiye Cumhuriyeti 'nin kuruluşuna giden yolda da önemli bir başlangıç nokîası. Büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk, büyük şair Nâzım Hikmet 'in doğum yeri. Jön Türk hareketinin beşiği, Meşrutiyetin ilanım sağlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti 'nin karargâhı, Osmanlı Imparatorluğu 'ndaki ilk sosyalist örgütlerden birisi olan Selanik Işçi Federasyonu 'nun kurulduğu yer. Osmanlı Imparatorluğu 'ndaki değişik ulusların bağımsızlık hareketlerinin önemli merkezi. Peki, neden başka bir kent değil de Selanik? Buyazı dizisinde 14. yüzyıldan başlayarak sadece devrim hareketlerini anlatmakla kalmayacak, neden Selanik'te meydana geldiklerini anlamaya çalışacağız. Gerek Bizans gerekse Osmanlı İmparatorluğu döneminde devrimci hareketlerin doğduğu bir kent oldu Dlıılıalifloriıı başkenti Arlstokratları devirdiler Bizans Imparatorluğu'nun, Konstantinopolis'ten sonra en büyük şehri olan Selanik'te1342 yılında toplumsal-devrimci bir hareket olan Zelot ayaklanması gerçekleşti. Grek dilinde Zelotai; kızgınlar, hırslılar, talep edenler gibi anlamlara gelmekteydi. Zelotlar'ın belli bir ideolojisi, örgütü ve programı olan halk partisi, kanlı bir devrim yaparak iktidan ele geçirdi ve kenti yedi yıl boyunca Bizans împaratorluğu'ndan bağımsız yönetti. Zelotlar, toplumsal eşitliği savunuyorlardı. ~M ^"akedonya Kralı l\/l Kassandros tarafindan A. V J. kurulan kent, adını kralın kansı ve Büyük Iskender'in kızkardeşi Thessaloniki'den aldı. IÖ 145 yılında Makedonya eyaletinin başkenti olan Thessaloniki, tarih içınde Romalılar, Araplar ve Normanlann saldınsına uğradı. 1342 yılında devrimci halk partisi Zelotlar, aristokrasıyi alt edip kentin yönetimini ele geçirdi ve 1349 yılına kadar iktidarda kaldı. Thessaloniki, 1374 yılında I. Murat döneminde Osmanlı Ordusu tarafindan alındı. 1382'den 1391'e kadar TürkJerle Bizanshlar arasında birkaç kez el değiştiren kenti, Yıldınm Bayezit 1394'te yeniden fethetti. Osmanlılar, Bizans ve Venedikliler arasında el değiştirmeye devam eden Thessaloniki, II. Murat tarafindan bir kez daha Osmanlı topraklanna katıldı (1430). Bir sancağa dönüştürülerek Rumeli eyaletıne bağlanan kente, Türkler "Sdanik" dedıler. 1492 yılında, tspanya'dan gelen yirmi bin Yahudı göçmen Selanik'e yerleştirildı. II. Murat, Yahudi cemaatine bazı ayncahklar tamdı. 19. yüzyılda, reform laboratuvan haline gelen ve demiryollanyla Batı'ya bağlanan Selanik, bağımsızlık hareketlerinin de merkezi haline geldi. Selanik, Balkan Savaşı'nın 15. yüzyılda Osmanhlar tarafindan yapüan Beyaz Kııle, Selanik kentinin sembolü. Yakınzamana kadar rasathanenin çahşmalanm yürüttüğü kule bugün müze olarak kullanılıyor. ardından 1913 yılında imzalanan Bükreş Antlaşması ile Yunanistan'a bırakıldı. Zelot ayaklanması Selanik, gerek Bizans gerekse Osmanlı imparatorluğu döneminde başkente (Konstantinopolis- Istanbul) karşı muhalif hareketlerin doğduğu kentti. Bizans'a kadar geriye gidersek, tarih bize 14. yüzyılda imparatorlukta derin bir sosyal uçurum olduğunu anlatır. Imparatorluk fakırleştikçe, geniş halk tabakalannın sefaleti daha da artıyordu. Kırsal bölgede olduğu gibi köylerde de mülkiyet bir avuç asilzadenin elindeydi. Bu da, halkta nefiret uyandınyordu. Ve Bizans Imparatorluğu'ndaki en büyük sınıf mücadelesi, içinde en ölçüsüz zenginlikle en koyu sefaletin yaşandığı Thessaloniki kentinde verildi. Imparatorluğun, Konstantinopolis'ten sonra en büyük şehri olan Thessalonike'de 1342 yılında toplumsal-devrimci bir hareket olan Zelot (Zelotai; Grek dilinde kızgınlar, hırslılar, talep edenler gibi anlamlara gelirdi) ayaklanması gerçekleşti. Zelotlann belli bir ideolojisi, örgütü ve programı olan halk partisi, kanlı bir devrim gerçekleştirip iktidan ele geçirdi ve kenti 7 yıl boyunca Bizans Imparatorluğu'ndan bağımsız yönetti. Ernest Baker'ın kaleme aldığı, "Bizans'ta Toplumsal ve Siyasal Düşünce" adlı kitapta da yer alan ve Selanik başpiskoposu olan Nikolas Kabasilas'ın 1360'larda yazdığı mektup ve söylevinden Zelotlann şu ilkelerini saptayabiliyoruz: "Kentierin yönetimi çoğunluğun yaranna, zoria da olsa ele geçirilmeli. Yazılı yasalara göre değil, kendi geienek ve göreneklerine göre yönetmeli. Tüm zenginlerin mallanna el konulmahdır... El konulan mallar ve mülkleri halkın gereksinimlerini karşüamak için kullanmak hakûr. Bunlara zoria da el konulmuş olsa, bir adaletsizlik söz konusu değildir.." Baker'ın yazdıklanna göre, Zelotlar Eski Yunan'daki öncelleri gibi, toplumsal eşitlik davasını savunuyorlardı; öncelleri daha geniş kapsamh bir programla borçlann kaldınlmasını ve toprağın yeniden dağıtılmasını istemışlerse de, Zelotlar da hıç değilse yoksullara yardım edilmesi, şehirde genel düzeltimler yapılması amacıyla manastırlann bir ölçüde mülksüzleştirilmesini ve zenginlerin bir miktar mal varlığına el konulmasmı isteyecek kadar ileri gitmişlerdir. Daha önce 1340 civannda Adrianopolis'te (Edirne) mahalli aristokrasiye karşı isyan çıkmış ve alev bütün Trakya kentlerini sarmıştı. Aristokratlar, büyük mülk sahipleri ve Bizans temsilcisi Kantakuzenos taraftarlan ya öldürülmüş ya hapsedilmiş ve mallanna el konmuştu. Bu arada, tarih Zelotlann 1345 yılında Selanik'te gerçekleştirdikleri toplu kıyımdan şöyle bahsedıyor; üst sınıfa mensup yüzlerce kişi hapsedildikleri kalenin bedenlerinden aşağı firlatıldılar ve orada bekleyen kızgın bir kalabalık tarafindan parçalandılar. Üst sınıf temsilcileriyle genel bir hesaplaşmaya giren Zelotlar devrimin ardından, aristokratlan köleler misali, boyunlannda bir ip, sokaklarda sürüklediler. Yarın: Mustafa Kemal Atatürk, İttihat Terakki ve 31 Mart olayı Yedi yüzyıl önce kul değil insan olmayı savunan Şeyh Bedreddin, Zelotlar'dan etkilendi KöleBğe karşı çıkh emeği yüceltti Z elot isyanından birkaç yıl sonra çok uzakta değil, yine aynı çoğrafyada büyük bir de\Tİmci dünyaya geldi: Şeyh Bedreddin. ldnü kaynaklara göre 1358, kimisine göre 1365 ya da 1371 yılında, Balkanlann Yanbolu-Eski Zagra-Kazanlık çizgisi üzerindeki Semaven Kalesi'nde doğdu. Kimi kaynakJara göre ise Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Mahmud diye bilinir ve I359'da Edirne'nin Simavna ilçesinde doğmuştur. Kolektif mülkiyeti savunan, emeği yücelten, cennet-cehennem kavramına karşı çıkan Şeyh Bedreddin'in doğum tarihi ve yeri konusunda tam bir fikir birliği olinasa da tarih boyu özgürlükçü ve devrimci hareketlerin filiz verdiği bir çoğrafyanın ortasında dünyaya geldiği aşikârdır. Bedreddin'den önce, Selanik'te görülen Zelot ayaklanmasmdan beri sosyal kargaşalar bölgenin hemen her yerinde birbirini izlemiş ve bunlann nedenleri çeşitli olmakla birlikte, patlamaya hazır bir hava oluşmuştu. Şeyh Bedreddin'in çocukluk ve yeniyetmelik döneminde anasının dilinden, ninnilerinden ve terbiyesinden kazanımlan, folklor araştırmacısı ve yazar tsmet Zeki Eyüboğhı'nun yazdığı gıbı sadece "Hıristiyanük inanç ve geieneklerini almış olmasT değıldır. Bedreddin'in Melek anası, Edirne'den Selanik'e uzanan ve Dimetoka'yı içine alan bölgede meydana gelen toplumsal harekete tanıklık etmiştir. Işte Bedreddin, Zelotlann devTİmci hareketinj anasının dilinden dinleyerek büyümüştür. Bereketli topraklar Gazeteci_yazar Mine G. Kınkkanat "Gülün Oteki Adı" adlı ldtabında. 10. ve 15. yüzyıllar arasmda Batı Anadolu'dan îngiltere'ye yayılan Katharizmden bahsediyor. Evrensel ve birincil derecedeki merkezi Balkanlar olan Katharizm (Bogomolizm), söz konusu yüzyıllarda Makedonya, Bosna, Dalmaçya bölgelerinde çok yaygındır. Kınkanat'a göre, Şeyh Bedreddin mezhebı. özel mülkiyete karşı çıkan, cennet ve cehenneme inanmayan. çalışmayana ekmek vermeyen ve köleliği alaşağı eden, yerleşik düzenlere aykın Katharizm öğretisinin sonuncu halkası ve evrimidir. Yazar şöyle devam ediyor: "Bedreddin, düşünce ve inanç doğanın kendi içindeki dengenin bir sonucudur, zora koşulmaz, diyordu. Katharlar da aynı kanıdaydı ve çocuklann ergenük çağına gehp kendi özgür iradelerfyie bir inanca gönül verinceye dek, herfaangi bir dinden sayılmalannı kabul etmiyordu. Cennet ve cehenneme her iki mezhep de inanmıyor, krvamet son yargı gibi korkutmacalan safsata dh e nitebyor, insanın öldükten sonra yeniden dirileceği inancını da dışhyordu." Kınkkanat, bundan yedi yüz yıl önce kadın erkek eşitliğini, inanç ve düşünce özgürlüğünü, ortak mülkiyeti savunan; köleliğe karşı çıkan ve ölüm cezasını kaldıran. kul değil insan olmayı işleyen bu öğretinin uygulayıcılannı (Katharizm mezhebi) engizisyonun mahkemelerinin yargıladığını da ekliyor sözlerine. Yazann da kitabında sık sık hatırlattığı gibi, tarihin farklı dönemlerinde meydana gelen olaylar arasmda birebıre nedensellik kurmak değil amaç, ancak aynı çoğrafyada filizlenen özgürlükçü ve de\Tİmci düşüncelerin farklı yüzyıllardaki hareketleri beslemiş olması da şaşırtıcı değil. Bedreddin mezhebi Balkanlar'da, Makedonya'da yandaş bulur, Deliorman'ı mesken tutar, Serez'de yargılamrlar. Şeyh Bedreddin, 1417 yada 1420 yılında Serez Çarşısı'nda asılarak öldürülür. Ve zaman makinesini hızla çalıştınp 19. yüzyıla geldiğimizde, Selanik'te Bektaşi ve Mevlevi tekkelerinin fazlalığı dikkat çekiyor. Öyle ki, Meşrutiyet'in ilamnı sağlayan ittihat ve Terakki Cemiyeti gibi ilerici örgütlere Bektaşilerin ilgisi küçümsenecek gibi değıldi. Nâzmı Hikmet de Mustafa Kemal gibi Sdanikiedoğdu. NâzımHikmet'in kaleminden Şeyh Bedreddin Şeyh Bedreddinden söz açınca çoğu kişinin aklına büyük şair Nâzım Hıkmet'in "Şeyh Bedreddin Destanı" akla gelecektir. Nâzım Hikmet Ran. 20 Kasım 1901de Selanik'de doğdu. Dedesi Mehmet Nâzım Paşa( 1840- 1926), Selanik'in son Türk valisiydi, özgürlükçü, şairliği olan bir kişiydi ve Mevlevi tarikatındandı. Anayasayı hazırlayan Mrthat ftşa'nın da yakm arkadaşıydı. Nâzım Hikmet'in, "Simavne Kadısı Oğhı Şeyh Bedrettin Destânf'nın bir bölümü şöyle: En yumuşak, en sert, en tutumlu, en cömert, en seven, en büvük, en güzel kadın: TOPRAK nerdeyse doğuracak doğuracaktı. Sıcaktı. Bulutlar doluydular. Nerdeyse tatlı bir söz gibi ilk damla düşecekti yere. Birden- -bire kavalardan dökülür gökten yağar yerden biter gibi, bu toprağın verdiği en son eser gibi Bedreddin yiğitleri şehzade ordusunun karşısına çıktılar. Dikişsiz ak libaslı baş açık yalnavak ve yahn kılıçtılar Mübalağa cenk olundu. Aydının Türk köylüleri, Sakızlı Rum gemiciler, Yahudi esnaflan, on bin mû'lhidyoldaşı Börklüce Mustafanın düşman ormanına on bin balta gibi daldı Bayrakları al, yeşil, kalkanlan kakma, tolgası tunç saflar pârepâre edildi ama, boşanan yağmur içinde gün inerken akşama on binler iki bin kaldı. Hep bir ağızdan türkü söyleyip hep beraber sulardan çekmek ağı, demiri oya gibi işleyip hep beraber, hep beraber sürebilmek toprağı, ballı incirleri hep beraber yiyebilmek, yârin yanağından gayrı her şeyde her yerde hep beraber! diyebilmek için on binler verdi sekiz binini.. Yenildiler. Yenenler, yenilenlerin dikişsiz, ak gömleğinde sildiler kıhçlarının kamm. Ve hep beraber sövlenen bir türkü gibi Edirne sarayında damızlanmış atların '• eşidi nallarıyla. 1 Tarihsel, sosyal, ekonomik şartlann zaruri neticesi bu! deme, bilirim! • O dediğin nesnenin önünde kafamla eğilirim. f Amabuyürek o, bu dilden anlamaz pek. O, "hey gidi kamburfelek, hey gidi kahbe davranan hey," der. Ve teker teker, bir an içinde, | omuzlarında dilim dilim kırbaç izleri, i yüzleri kan içinde geçer çıplak ayaklarıyla yüreğime basarak geçer Aydın ellerinden Karaburun mağlûpları.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle