19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET tNCELEME Doç. Dr Abuzer Pınar: Orta ve alt grubun payı azaldı, orta üstü ve en üst grubun payı arttı 6 ARALIK 2004 PAZARTESİ GeBr eşit' dağılnııyor TABLO 1 1994 (DİE) 2002 (DİE) 1.%20 En Düşük 0.049 0.053 2.%20 Düşük 0.098 3.%20 Orta 0.140 4.%20 Yüksek 0.208 5.%20 En Yüksek 0.501 Gini 4 elir dağılımı kavramı, bir ülkenin yarattığı toplam gelirin toplumun farklı kesimleri arasındaki dağılımını temsil eden temel ölçüttür. Bu açıdan gelır dağılımındaki iyileşme ya da kötüleşme, toplumun adalet duygusuna duyduğu inancın da basit bir göstergesidir. Toplam geliri artan, ancak gelir dağılımı düzenli olarak bozulan bir toplum 'adil' bir toplum olabilir mi? Bu ıronik soruya vereceğimiz hayır yanıtıru ne yazık ki uzunca süredir gerek gelişmış ve gerekse gelişmekte olan birçok ülke halkının deneyimlediği bir gerçek! tnsanlığın toplumsal adalet kavTamına olan inancını sarsan bu oluşum, ülkemizde de DtE'nin yayımladığı Hane Halkı Gelir Dağılım Anketi sonuçlannın her yayımlanışının ardından yeniden başlayan bir tartışmaya dönüşmektedir: Bu ülke halkı yaratılan toplam geliri nasıl paylaşmaktadır? Hatırlanacağı gibi benzer bir tartışma, DtE'nin yayımladığı 2002 ve 2003 yıllannı kapsayan son ikı gelir dağılımı anket sonuçlan üzerinden de sürdürüldü. Çoğu DtE'nin yayımladığı bulgular üzerinden sürdürülen bu tarrışmalar sonucunda ülkemizde gelir dağılımının "az da olsa duzekti" sonucuna ulaşılarak; bu ülke halkma yaşadığımız bu son kriz döneminin maliyetinin ashnda üst ve orta gelir gruplan tarafindan yüklenildiği ve bu nedenle krizin 'adil' olarak atlatılmaya çalışıldığı müjdelendi. Genel kabuller ancak aynntıda çalışıldığında berraklığa dönüşebiliyor. Gelir dağılımı konusunda da Ankara Universitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Doç. Dr Abuzer Pınar, TESEV (Türkıye Ekonomi ve Sosyal Etütler Vakü) adına sürdürdüğü aynntılı bir çalışmayla bu konuda genel kabullerin aslında ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koydu. Bugün inceleme sayfamızı Doç. Dr. Pınar'ın bu çahşmasına ayınp, çalışmanın temel bulgulannı okuyucumuzla paylaşmak istiyoruz. G Katsayısı J 044 ) koşullannda elde edilen 1994 (Nakdi) 0.055 0.094 0.137 0.518 0.196 0.43 j gelir (ücret, kâr, kira ve faizden oluşan faktör 2002 (Nakdi) 0.046 0.090 0.132 0.203 0.530 0.45 gelirleri) açısından 1.%20 2.%20 3.%20 4. iını bakıldığında gelir TABLO 2 Katsayısı dağılımında bir Piyasa Dağılımı ^ 0.038 0.066 I 0.102 0.153 ! 0.641 bozulma olmuştur. Net Mali Yansıma (NMY) 0.027 0.036 0.041 0.051 0.155 Ekonomideki bozuk (NMY Sonrası Dağılım 0.065 0.102 0.143 0.204 0.486 0.40 işleyişe rağmen 2002 Piyasa Dağılımı 0.038 ülkemizde sosyal 0.069 0.114 0.190 0.589 0.56 Net Malı Yansıma (NMY) 0.029 0.038 0.036 0.020 0.123 dayanışma var ve bu NMY Sonrası Dağılım 0.067 0.107 0.150 0.210 0.466 0.42 sosyal sorunlann derinleşmesini bir 2002 1994 2002 TABLO 3 Harcanabilir Geliri ölçüde engelliyor Eğitim Sonrası Geliri Sağlık Sonrası Geliri denebilir, ama bu 0.055 0.046 0.057 0.056 0.056 0.052 1 0.094 0.096 0.097 0.096 0.096 0.090 ülkemizdeki piyasa P 0.137 0.138 0.137 0.138 0.132 0.138 mekanizmasının gelir 0.206 0.196 0.198 0.203 0.197 0.204 dağılımı açısından kötü 0.508 0.518 0.530 0.152 0.507 0.512 işlediğini görmemizi Gini 0.426 0.451 0.420 0.422 0.420 0.424 engellememeli. Katsayısı nedenleri üzerinde oldu. Öncelikle birinci tabloda verilen sonuçlar bile önemli şeyler söylüyor. En düşük gelir grubunun payında sadece binde 4'lük bir artış olurken, orta ve üstü grubun payında yüzde 3.2'lik bir artış olmaktadır. Dolayısıyla bu tanım üzerinden gidilse bile sözü edilen düzelme alt gruplara değil, orta ve üst gelır gnıplanna yansımaktadır. Bu önemli bir nokta. Daha da önemlisi ve bizim tartışma gündemine taşıdığımız nokta, gelirin tanımı ile ilgili. Yukandaki gelir tanımında, hane halkının sahip olduğu üretim faktörlerinden elde ettiği gelir yanında, izafi kira, ayni gelır, akrabaeşdosttan yapılan yardımlar vs. birçok kalem yer almaktadır. Bunlann her birinin hane halkı hayat standardı üzerindeki etkisi önemli elbette. Plyasa kosulları Ancak ekonomik sistemin işleyişi açısından bizi yanlış yerlere götürür. Sıkça vurgulanan bir 'piyasa mekanizması' var. Teoride tanımlandığı gibi anlasak bile, piyasa koşullannda elde edilen geliri esas almamız gerekir ki bu özü itibanyla ücret, kâr, kıra ve faizden oluşan faktör gelirleridir. Bu açıdan baktığımızda, gelir dağılımında bir bozulma olmuştur. Daha da çarpıcı olam, orta ve altı gelir gruplannın payında azalma olurken, orta üstü ve en üst gelir gruplannın payında artış olmuştur. Bu hesaplamalan yaparken dışanda bıraktığımız kalemler önemli değil midir? Ancak o farklı bir tartışma boyutuna götürür bizi. O kalemler arasında sadaka sayılabilecek kalemler var. Ekonomistler olarak ciddiye almamız gereken, piyasa koşullannda elde edilen gelirdir. Ekonomideki bozuk işleyişe rağmen ülkemizde sosyal dayanışma var ve bu sosyal sorunlann derinleşmesini bir ölçüde engelliyor denebilir, ama bu ülkemizdeki piyasa mekanızmasının gelir dağılımı Doç. Dr. Abuzer Pmar: Piyasa açısından kötü işlediğini görmemizi engellememeli. 'Nakdi gelir' kavramından 'hesaplanan piyasa' kavramına hangi gerekçelerte, nasıl geçtiniz? Sonuçlan. 19942002 karşüaşürması yaparak özetler misiniz? Pevlet müdahalesl olmaması PINAR Yaptığımız çalışma vergi ve kamu harcamalannm etkisi ile ilgiliydi. DtE anketlerinde ise gelir vergisi sonrası gelir yer almaktadır. Aynca emekli maaşlan ve vergi iadeleri gibi devletten yapılan transferler de gelir kalemleri arasmda yer almaktadır. Dolayısıyla biz öncelikle devietin hiçbir müdahalesı olmaması halinde piyasada nasıl bir dağüımın ortaya çıkacağını görmek istedik. Değişik gelir kategorilerinin tabi olduğu vergi rejimlerini göz önüne alarak her hane halkı için gelir vergisi hesaplayarak bunu net gelire ekledik ve brüt gelire ulaştık. Aynca devletten yapılan transferleri de düşerek ortaya çıkan geliri piyasa geliri olarak tanımladık ve bunun dilimlere dağılımma baktık. Tablo 2'de görüldüğü gibi piyasa koşullannda gerçekleşen dağılım bir hayli eşitsiz bir dağılım özelliği sefgilemektedir. Gini katsayısı yüzde 50'lerin üzerine çıkarken, en düşük gelirli grubun aldığı pay yüzde 4'ün altma düşmekte ve en yüksek gelirli grubun aldığı pay ise yüzde 60 civannda olmaktadır. 2002 yılında en yüksek gruptan orta üstü gelır grubuna bir gelir kayması söz konusudur. Yalnız burada şöyle bir sorun çıktı karşımıza. Devlet tç Borçlanma Senetleri'nden (DtBS) elde edilen gelirleri 1994 yılı için aynştıramadık. Tahmini bir rakam üzerinden gittiğimizden bu yıl için hata payımız yüksek olabilir. Dolayısıyla 2002 yılı hesaplaması bu anlamda daha güvenilir. 'Hesaplanan piyasa' kavramından 'net mali yansuna' kavTamuıa nasıl geçtiniz? Bu geçişi, kamu maliyesinin etkilerinden önceki ve sonraki gelir dağıhmı olarak yorumlayabilir miyiz? 19942002 sonuçbuinı (i) kamu maliyesinin iki dönemdeki net etkisi; (ii) iki dönem arasmdaki değişme bakmundan nasıl yorumlarsuıız? 19942002 KARŞILAŞTIRMASI Faiz ödemesi kazanca aynıoranda yansımadı ANKARA (ANKA) E n önemli transfer türü olan faiz harcamalannın gelir dağılımı üzerindeki etkisi nasıldır? 19942002 karşılaştırmasının sonuçlan nedir? PINAR 2002 yılında bu gıderler 1994'teki seviyenin yaklaşık iki katına çıkmıştır. Hane halkı geliri içerisindeki dağılımına bakıldığmda, bu gelirin tamamına yalcını en üst gelir grubuna gitmektedir. Bunun aynca bir hesabını yapmadık. Ancak görünen haliyle, faiz ödemelerini transfer olarak değerlendirip hane halkı gelirine eklersek, gelir dağılımını ciddi derecede bozan bir etki ortaya çıkacaktır. 1994 ile 2002 arasmdaki en önemli fark, hane halkı geliri içerisinde menkul ve gayrimenkul gelirlerinin payıdır. 2002 yılında ciddi bir düşüş var. Toplamda ortaya çıkan ciddi artışa rağmen hane halkı geliri içerisindeki düşüşün başka mekanizmalarla açıklanması gerekir. Şirketlerin kânna bakıldığmda özellikle son yıllarda faaliyet dışı kazançlar ciddi ölçüde artmaktadır. Yabancı portföy yatınmcılan önemli paylar almaktadırlar. Diğer yandan kriz sonrası ortaya çıkan borç stokunun küçümsenmeyecek bir bölümü özel ve kamu bankalanna verilen kâğıtlardır ve faiz harcamalannın bir kısmı buradan gelmektedir. Sonuç olarak artan faiz ödemeleri hanehaUa gelirlerine aynı ölçüde yansımamaktadır. Harcamalann vergUerden fazla olduğu dikkate alınırsa, kamu maliyesi öncesi/sonrası düzeltnıede bir sapnıa oluyor mu? Falzln yarattığı bozulma PINAR Bu önemli bir nokta sanınm. Çünkü gelir dağılımını eşitçil yönde etkileyen, diğer deyişle hizmete yönelik harcamalann oranı düşük ve aşağı yukan vergi gelirlerine denk düşüyor. Aradaki fark ise faiz giderlerinden oluşmaktadır. Bu açıdan faiz ödemelerinin yarattığı bozuhna bu anlamda ciddiye alınmah diye düşünüyorum. Milli gelirin 'harcanabilir gelir' kavramı ile gelir dağılımı araşürmasında ulaşüan toplam hane halkı geliri arasmdaki fark nedir? Diğer deyişle, anket yoluyla yapılan gelir dağılımı araşomıalaruıda 'eksik beyan' diye bir sorun var mıdır? Hangi gruplar söz konusudur? Bu etken nasıl düzeltilebUir? DİE araştırmasında sorun ele alınmış mıdır? Nasıl? Kavıt dısı calısanlar PINAR DtE'nin çalışmalannda buna ilişkin bir açıklama yok. Ancak ankette yer alan gelir beyanı en azından teorik olarak hane Halkının elde ettiği toplam gelir olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan kişilerde genellikle kayıtlı gelirini beyan etme gibi bir eğilim de yok değil. Bu daha yüksek bir olasıhk aslmda. Bu yüzden biz anketteki geliri kayıt içindeki gelir olarak varsaydık. Sosyal güvenliğe ilişkin bir soruda kayıt dışı çalışanlar bunu belirtmektedirler. Buna bakıldığmda çok çarpıcı oranlar çıkıyor ortaya. Örneğin toplam içerisinde 1994 yılında yüzde 10 civannda olan kayıt dışı çalışanlar 2002 yılında yüzde 30'un üzerine çıkmaktadır. Daha da çarpıcı olam, 1994 ve 2002 yılında benzer olmak üzere, üst gelir gruplannda önemli oranda kayıt dışı çalışanlar olması. En düşük gelir grubunda yaklaşık yüzde 30 olan bu oran en yüksek grupta yüzde 10'un üzerinde ve geriye kalanı orta gelir gruplannda toplanmaktadır. Bu parasallaştınldığı zaman, en üst gelir grubundaki kayıt dışı gelir, en düşük gelir grubunun yaklaşık olarak 4 katıdır. Bu tamamen kayıt dışı çahşanlara ilişkin bir hesaptır. Kayıtlı göründüğü halde gelirinin bir bölümü kayıt dışı kalanlar da vardır mutlaka. Biz bunlan ham veriler üzerinden kabaca okuyabiliyoruz, ancak DtE'nin buna ilişkin sistematik bir çalışmasından haberdar değilün. Cellr düzeylndeki artış Ük önce DtE'nin 1994 ve 2002 gelir dağılımı ankerJerinin nasıl yapüdığun ve bu iki anket sonuçlannın gelir dağılımı bakunından DÎE tarafindan nasıl ynnımlaıntığını özetler misiniz? DtE bulgu ve yorumlanna göre iki dönem arasında gelir dağılımı, özeDikle geürler arası eşitsizlikler nasıl, hangi yönde değişmiş,? ABUZER PINAR Aslında kısa bir süre önce açıklanan 2003 anket sonuçlan dahil olmak üzere, DtE birçok ülkede yapılan anketlere benzer bir yöntem uygulamakta ve hane halkının değişik kaynaklardan elde ettiği ayni ve nakdi gelirleri saptamayı amaçlamaktadır. Anket sonuçlanndan tüm gelir kalemlerinin dahil edildiği bir harcanabilir geUr tanımı yapılmakta ve bu tanım üzerinden yüzde 20'lik dilimler itibanyla bir gelir dağılımı istatistiği hesaplanmaktadır. TESEV'e yaptığımız araştırma 1994 ve 2002 yılı sonuçlarım kapsamaktadır. Buna göre 2002 yılında, 1994 yılına göre gelir dağılımı düşük gelirli kesimler lehine değişmiş görünmektedir. Yeni açıklanan 2003 verileri de benzer bir eğüimi doğrulamaktadır. Tablo 1 'de görüldüğü gibi en düşük gelir düzeyindeki yüzde 20'lik dilimin payında binde 4'lük bir artış, en yüksek yüzde 20'lik dilimin payında yüzde 4.8'lik bir azahş var. 'Gini ölçütü'yle de yüzde 5'lik bir düzelme çıkıyor ortaya. Cellrln tanımı Siz DÎE'nin kamuoyuna dağralan ve yorumlanan bulgulanna eleştird bir bakışia yaklaşümz ve bazı düzeltmeler yapünız. Bu eleştirilerinizin nedenlerini ve hangi doğrultuda düzettmeler yapoğuuzı genel olarak açıklar mısnnz? PESAR Yaptığımız araştırmada uyguladığımız yöntem aynı aslında, ancak gelir tanımına farklı bir açıdan baktık. DİE'nin kamuoyuna açıkladığı sonuçlar da kuşkusuz önemli şeyler söylüyor, ancak tek bakış açısı bu olamaz. Değişik çevrelerce yapılan tarrışmalar, bu sonuçlann bize ne söylediğinden ziyade, 'düzelen' gelir dağıhmının Net mali yansıma PINAR Bütün vergi ve kamu harcamalannın hane halkma sağladığı yarar ve getirdiği yükü hesaplayarak netleştirdik ve 'net mali yansuna'ya ulaştık. Bu takamlan piyasa dağılımma ekleyerek NMY sonrası gelir dağılımma ulaştık. Belirttiğiniz gibi bu, kamu maliyesinin etkilerinden önceki ve sonraki gelir dağılımı olarak yorumlanabilir. Tablo 2'de vergilere ilişkin yaptığımız hesaplar dışında. hanehalkının kamu harcamalanndan sağladığı yaran hesaba kattık. Bunlar eğitim, sağlık, genel kamu ve altyapı hizmetleridir. Bunlan hane halkının demografik yapısını göz önüne alarak dağıttık. Örneğin okula giden çocuğu olan ailelerin geürine, öğrenci başına yapılan harcama eklendi. Toplam kamu sağlık harcamalan fert başına hesaplanarak gelire eklendi. Altyapı harcamalan ise konutun değeri ya da kirası göz önüne alınarak hane halkma dağıtıldı. Bütün vergi ve harcamalann yansıması net mah yansıma olarak toplulaştınlarak başlangıç dağılımma eklendi. Tablo 3'te görüldüğü gibi, vergi ve kamu harcamalan açısından en üst gelir grubu net katkıda bulunan kesim olarak ortaya çıktı. Bu katkı en büyük bölümü orta gelir gruplan olmak üzere değişik oranlarda alt gelir gnıplanna yansımaktadır. Alt kalemler itibanyla bazı ilginç noktalar var. Örneğin eğitim harcamalan 1994 yılında önemli bir dağılım etkisi yaratmazken, 2002 yılında daha dikkate değer bir etki yaratmaktadır. Bu bir ölçüde okul çağındaki nüfustaki değişmelerden, bir ölçüde de burs imkânlannm genişletilmesi ve eğitim altyapısındaki gelişmeyle ilgilidir. Sağlık açısından bakıldığmda, 1994 ve 2002 yıllan için eğitime benzer bir etki ortaya çıkmaktadır. Özellikle 'yeşil kart' etkisi 2002 yılında sağlık hizmetlerinin düşük gelir gnıplanna yansımasmı arttırmaktadır. Mevcut hatiyle eğitim ve sağnk hizmeüeri yeterli ohnadığından, aileler kendi ceplerinden yapöklan harcamalarla ihtiyaçlannı karşılamaktadır. Eğer bu harcamalar vergi olarak ahnabilirse fınansman sonınu çözülecektir. Vergiyle firsat adaleti T üm aksama ve yetersizliklerine rağmen, kamunun eğitim ve sağlık harcamalannın gelir eşitsiziiklerini azaltnğı ortaya çıkıyor. Farkh bir ifadeyle, eğitim hizmetinin giderek 'kullanıcı bedeUeri' ile sağlanması eğiliminin bölüşüm sonuçlannı nasıl etkilemesi beklenir? PINAR Yaptığımız çalışmada firsat eşitliği kavramını da tartıştık. Eğitim harcamalan düşük gelir gruplan lehine bir sonuç yaratmakla birlikte, kamusal hizmetten yararlanma imkânlan bu sonucu belirsiz hale getirmektedir. Özel eğitim harcamalannın tamamlayıcı etkisi düşünülürse, üst gelir gnıplannda bu harcamalar daha yüksek olduğundan kamu eğitim hizmetinden yararlanma imkânını arttırmaktadır. YÖK'ün yaptığı araştırmalarda da bunu destekleyici sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin gelir düzeyi yüksek olan aileler, kamu eğitim hizmetine ek olarak çocuklanm özel kurslara göndermekte, yardımcı kaynak gibi farklı şeylere daha fazla harcama yapabilmektedirler. Üniversitelerde okuyan öğrenci profiline bakıldığmda bunun etkisini görmek mümkün. Dolayısıyla firsat eşitliği sadece bir hızmetin bütün kesimlere açık olması biçiminde algılanmamahdır. Bu hizmetten yararlanmak için gerekli imkânlara sahip olunması gerekir. Sağlık harcamalan potansiyel olarak gelir dağıkmını düzeltici bir etkiye sahip görünmektedir. Ancak sosyal güvenlik şemsiyesinden yoksunluk ve kamu sağlık hizmetlerindeki dağınıklık dolayısıyla beklenen olumlu sonuçlar alınamamaktadır. Bu açıdan bakıldığmda kullamcı bedelleri ile yapılmak istenen şey açıkça ortaya konmalıdır. Eğer yoksullukla mücadele ya da firsat eşitliği amaçlanıyorsa bu bedeller düşük gelir gruplan açısından ciddi sorunlar yaratacaktır. Mevcut haliyle kamu eğitim ve sağlık hizmetleri zaten yeterli ohnadığmdan, aileler kendi ceplerinden yaptıklan harcamalarla ancak ihtiyaçlannı karşılayabilmektedirler. Bunu yapamayan yoksul kesim ise zaten bu hizmetlerden büyük ölçüde mahnım kalmaktadır. Eğer ödeme gücü olandan kullamcı bedeli alınması düşünülüyorsa, ki bu tartışılabilir, ancak şu kadannı söyleyeyim. Aslında bunu gelir vergisi ile çözmek mümkün. Ödeme gücüne göre vergi alınması halinde bu sorun fınansman kaynağında çözülecektir. Manzara bence şu şekilde özetlenebilir. Gelir vergisinde ciddi bir başansızlık var. Dolaylı vergilerin de sınınna gelindi. Fınansman zorluğundan dolayı kullamcı bedelleri konuşuluyorsa, bu kamu hizmetleri için tam bir kısırdöngü yaratacaktır. Ödeme gücü olmayan kesim için ne tür bir çözüm düşünüldüğünü merak ediyorum. Eğitimde gerçek bir firsat eşitliğini sağlayacak çözümler, sağlıkta yoksul kesimi de içine alan kapsayıcı bir sağlık sigortası sisteminin geliştirilerek sağlık hizmetinden yararlanmaya ilişkin uygulama farklannın ortadan kaldınlması zoninlu hale gelmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle