20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 ARALIK 2004 ÇARŞAMBA HABERLER îşkenceye ortak olmak ve tedaviyi engellemekle suçlanan doktor, tabip odasında onur kunıluna sevk edildi F tipi doktoruna soruşturma ALPERTURGUT Hasta tutuklu ve hükümlüler tarafindan "îşkenceye ortak oHuğu, tehdit ve hakaretie tedavileri engeUediği, disiphn cezalan verilmesini sağladığı ve etik davranmariıgı" ıddiasıyla şikâyet edilen Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nin doktoru Adnan Ozerhakkında, Tekirdağ Tabip Odası tarafindan soruşturma başlatıldı. Aynca Özer'in görevden ahnması ve cezalandmlması için Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı ile cezaevi yönetimine yüzlerce şikâyet dilekçesiyle başvuruda bulunulduğu belirtildi. Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde yatan tutuklu ve hükümlülerin, cezaevi doktoru Adnan Özer'in görevden GLOBALpOLİTtKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU 2005e Girerken 'Hayal Dünyası' II Pazartesi, dünyayı yönetenlerin artık eskisi gibi yönetemediklerini vurgulamış, RnancialTimes'ın (FT) bu duruma çare olarak önerdiklerini bir "yakın okuma° süzgecinden geçirerek aktarmıştım. FT, ABD'nin küresel güvenlik sorunlannı, bir mali yardım karşılığında gelişmekte olan ülkelerin yönetici sınıflanna devretmesini öneriyordu. Uygun bir fiyat ödenirse, bu sınıflar, gerektiğinde, servetlerini ve yaşam tarzlannı koruyabilmek için ulusal egemenliklerinden bile vazgeçebilirierdi. FT'nin, bu önerisi bir "hayalâleminden" kaynaklanıyor ve hayal olarak kalmaya da mahkum. Çünkü, yükselmekte olan güçler, ABD'nin küresel manevra alanını her gün biraz daha daraltıyorlar. • Hakkında yüzlerce şikâyet olan doktor Adnan Özer'i onur kuruluna sevk eden Tekirdağ Tabip Odası, iddialan araştırmak için de bir komisyon oluşturdu. Adnan Özer'in görevden ahnması ve cezalandmlması için Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı ile cezaevi yönetimine de çok sayıda başvuruda bulunulduğu öğrenildi. ahnması için aylardır başMirmadıklan kapı kalmadı. Şikâyet mektuplan, Tekirdağ Tabip Odası'na da ulaştı. Tekirdağ Tabip Odası Başkanı Dr. Aytaç Aras, şikâyetler üzerine defalarca telefonla aradıklan ve iadeli taahhütlü mekruplar gönderdikleri Özer'in kendilerine yanıt vermediğini belirtti. Aras, doktor Adnan Ozer'i onur kuruluna sevk ettiklerini kaydederek şöyle konuştu: "Özer'e yöneük, işkenceye ortak olduğu, idarenin ceza vermesini sağladığı, tutuklularm tedavisini engeDediği, etik davranmadığı yönünde çok sayıda şikâyet var. Kendisini onur kuruluna sevk ettik. Aynca, insan haklan kurulunda bir doktor ve bir avukaün kaübmıyla komisyon oluşturuldu. Komisyon iddialan inceleyecek." Cumhuriyet Savcıhğı'na yüzlerce yazılı başvuru yapılmasına karşın herhangi bir gelişme yaşanmadığı vurgulandı. TAYAD'ın açıklamasında, Ağustos ve Kasım 2004 tarihleri arasuıda Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nin revirine çıkan Oktay Yıkuz, Hasan Gökhan, Bayram Saz (5 kez), Celal Yayla, Hasan Kaya, Banş Ateş (astım hastası), AliKoca, parmağı kesilen Gültekin Toprak, Muharrem Cengiz, AK Uludağ, Teldn Dönmez, Zeki Doğan, Sinan Tökü ve Musta fa Erol' un Dr. Adnan Özer' in görevli olmasından dolayı muayene olamadıklan ve tedavilerinin engellendiği ifade edildi. 'Hastavı revlrden kovdu' Yüz felci geçiren Marmara TAYAD Başkanı Orhan Eski ise mektubunda, durumunun ağır olmasına karşın revire üç gün sonra çıkabildiğini vurgulayarak "Doktor Özer, beni hastaneye sevk etmediği gjbi iki kez de revirden kovdu. Hastalandıktan tam 7 gün sonra üçüncü defa revire çıküm. Bu kez başka bir doktor vardı. Bana Özer gibi davranmadı, hemen iğne yapıp hastaneye sevk etti. Tedavim, Adnan Özer nedeniyle bir hafta geç başlanuş oldu" dedi. 'Yüzlerce suc duvurusu' Tutuklu ve Hükümlü Aıleleri Yardımlaşma Derneği'nin (TAYAD) açıklamasında, Dr. Adnan Özer hakkında cezaevi yönetimi ve Tekirdağ •VVashington Consensus' mü, o da ne? özelleştirme, 1980'lerden sonra özellikle de, 1990'larda, IMF eliyle dayatılan "VVashington Consensus"ün en önemli bileşeni, her gelişmekte olan ülke hükümetinin ekonomik programının vazgeçilmez parçasıydı. 1989'da Berlin duvannın yıkılmasıyla oluşan ideolojik zafer havası özelleştirmeye, dünya ekonomisinin ABD ve Batı ülkelerinin kullanımına açılmasına karşı direnişi zayrflatmak için kullanıldı. Asya krizinden sonra sermaye hareketlerinin serbestleştinlmesi sorgulandı, ama hiçbir hükümet özelleştirme sürecini geri çevirmeyi gündeme getirmeye cesaret edemedi. Ta ki geçen hafta Rusya'da Putin yönetimi, stratejik öneme sahip petrol şirketi Yukos'u piyasada satın alarak kamulaştırana kadar. Yukos, özelleştirme sürecinde önce yok pahasına satılmış, sonra da zamanla, ABD/lsrail sermayesinin eline geçmeye başlamıştı. Rusya yönetici sınrfı önce bu süreci durdurdu, ABD Israil çıkariannı tasfıye etti sonra da Yukos'u yeniden devletleştirdi. Bu ABD ve Avrupa'nın gelişmekte olan ülkelerin üzerinde, askeri müdahaleye gerek kalmadan denetim kurmalanna olanak sağlayan "Washington Consensus"ün temelinde önemli bir gedik daha açmakla kalmadı, ulus devietin gücünü de yeniden vurgulamış oldu. Geçen hafta The Washington Times bir yorumunda, genelde özelleştirme sürecinin, özellikle enerji sektöründe, Bush hükümetinin Irak'taki başansızlığının da katkısıyla, geleneksel olarak sola ait kamulaştırma eğiliminin tarihsel birtrend olarak yeniden gündemine geldiğini, bu tarihsel eğilimin de Putin'den yana olduğunu yazıyordu. Bu dünya ekonomisi ve ABD için iyi bir haber değildi (24/12). AİHS HÜKÜMLERİUYGULANDI KENDÎNÎ YAKAN EYLEMCÎ Insan Haklan Gündemi Derneği için kapatmayok İZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu) tzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, lnsan Haklan Gündemi Derneği'yle ilgili açılan davada, Avrupa însan Haklan Sözleşmesi (AlHS) hükümlerinin, iç hukuktan üstün olduğu yargısına vardı. lzmir'de özellikle AÎHM'yle ilgili davalara bakan bir grup avukat geçen yıl İnsan Haklan Gündemi Derneği'ni kurdular ve yasal izin için Izmir Valiliği tl Hukuk Işleri Müdürlüğü'ne başvurdular. Ancak müdürlük, avukatlardan eksikliklehn giderilmesini istedi. Avukatlann istemler doğrultusunda tüzük maddelerinin yerlerini değiştirmesine ve yeniden başvurusuna karşın valilik, Dernekler Yasası'nın 10. maddesinin çiğnendiği gerekçesiyle kapatma karan aldı ve Izmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurdu. Tecride karşı 118. ölüm tstanbul Haber Servisi Taksun'dekı Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde iki gün önce kendini yakan 26 yaşındaki Sergül Hatke Albayrak'ın dün akşam saatlerinde yaşammı yitirmesiyle F tipi cezaevleri ve tecride karşı yapüan eylemlerde ölenlerin sayısı 118'e yükseldi. "Sevgi Erdoğan Ölüm Orucu EkÜH" üyesi Albayrak'ın, eyleminin 156. gününde olduğu belirtildi. Sergül Albayrak, 1978 yılında Almanya'da doğdu. Türkiye'ye 15 yaşında gelen Albayrak, 4 yıl sonra 1997'de tutuklanarak cezaevine konuldu. Hayata Dönüş operasyonu sırasında Çanakkale E Tipi Cezaevi'nde bulunan Albayrak, baskımn ardından önce Kütahya, ardından da Uşak Cezaevi'ne sevk edildi. Uşak Cezaevi'nde son ölüm orucu ekibi üyesi olarak 25 Temmuz 2004 günü eyleme başlayan Albayrak, iki hafta önce tahliye edildi. Petrol ve 'serbest piyasa'... Gerçekten de enerji piyasalanndaki gelişmeler, ABD'nin ulusal enerji güvenliğini, serbest piyasa mekanizmasına(Washington Consensus'ün en önemli ilkesine) dayanarak sağlamasının giderek zorlaştığını gösteriyor. Çünkü bu piyasalarda artık Çin gibi çok güçlü bir oyuncunun yaratmaya başladığı talep söz konusu. VVashington Post, Çin'in Sudan petrol sanayiine yaptığı yatınmlara, 1000 millik Çin yapısı boru hattına dikkat çekerken (23/12) Bloomberg Çin'in Iran'la geliştirdiği 70 milyar dolarlık petrol anlaşmasının ABD'nin Iran'ı dizginleme çabasını zayıflattığını yazıyordu (20/12). Financial 71mes'a göre de Rusya'da Gazprom'un, Yukos'u Çin Ulusal Petrol Şirketi'yle biıiikte geliştirmeyi planlıyordu (22/12). New York Times da petrol ihtiyacının Çin'i ABD'nin petrol ithalatı içinde en büyük paya sahip olan Kanada'ya kadar getirdiğini, bu iki ülke arasında büyük çaplı bir anlaşmanın tamamlanmak üzere olduğunu aktanyordu. Böylece ABD, artık kapı komşusu Kanada'nın petrolleri üzerinde bile Çin'le rekabet etmek zorunda kalacaktı (23/12). Rnancial Tımes'ın gelişmekte olan ülkelere yönelik gündeme getirdiği "mali yardım karşılığı güvenlik" denklemini kurmak bir başka nedenle de giderek zoriaşıyor: Gelişmekte olan ülkeler, hızla bir diğer büyük gücün, Çin'in ekonomik çekim gücünün etkisi altına girmeye başladılar. 1997 Asya krizinden bu yana ASEAN ülkelerinin ekonomik büyümeleri Çin ekonomisinin yarattığı talebe bağımlı hale geldi. ASEAN'ın diş ticareti içinde Çin'in payı ABD ve Avrupa'nın payını geçti. Nihayet, geçen kasım ayında Çin ve 10 ASEAN ülkesi arasında serbest ticaret anlaşması imzalandı. Çin Brezilya'nın ikinci, Şili'nin de birinci ithalat pazan haline geldi. Kasım ayında Çin Devlet Başkanı 12 Latin Amerika ülkesini ziyaret ederek toplam 30 milyar dolarlık yatınm anlaşması yaptı. Diğer bir deyişle, New York Times'ta Robert Kaplan'ın vurguladığı gibi, artık ABD, dünya ekonomisinde gelişmeleri belirleme gücünü giderek kaybediyor (26/12). özetle ABD'nin hegemonyasını restore etme, Batı'nın küresel egemenliğini sonsuza kadar korumaplanlannın hepsi, "hayalâleminde" kalmaya mahkum. Aksi yönde zorlamaların gerçek dünyada yeni "fcâbusâ/em/en"yaratması kaçınılmaz, Irak'ta olduğu gibi... Eksikllkler glderildl' Mahkeme ise dernek yöneticilerinin yasa uyannca eksiklikleri giderdiğini, ancak tüzük maddelerinin yazılış sıralannda hatalar olduğu sonucuna ulaştı. Türkiye'nin de imza koyduğu AİHS hükümlerinin, ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ kapatma öngörmediği • tzmir vurgulanan mahkeme •,, ı ı x ' • karannda, "AİHS'nin ikinci 'Arkadasımın vanına gömün' AKM'nin önünde 26 Aralık günü "Tecrit kalksın, tecride hayır" yazılı dövizle eylem yapan Albayrak, daha sonra üstüne döktüğü benzini tutuşturarak kendisini yakmıştı. Yurttaşlann müdahalesiyle kurtanlan Albayrak, yanık merkezi olmayan Taksim Ilkyardım Hastanesi'nde tedavi altına ahndı. Halkın Hukuk Bürosu avukatlan, Istanbul'da yanık ünitesi olan 3 hastanenin de, bedeninin tamamına yakını yanan Albayrak'ı "Yerimiz yok" gerekçesiyle kabul etmediğini öne sürdü. Albayrak'ın ölmeden önce kaleme aldığı vasiyetinde, "Bursa Şehir Mezarhğı'nda yatan ölüm orucu eylemcisi Gülnihal Yılmaz'm yanına gömüimetiyim. Cenazemin, evimde çeyizlerimle buükte bir gece boyunca tutulmasını istiyorum" yazdığı ifade edildi. Vahlığı nın kapatma karan alarak mahkemeye basvurdu£u aerneK oaşvuraugu dernek ıçın, 7. Asliye . . Hukuk Mahkemesi, AİHS hükümleri bozmayan toplanülar yapınak, dernek kurmak, avnca çıkanannı korumak altında nispi bir hak düzenknusb01i" nÜona ^ ^ ^ ri d ^ herkesin asayişi maddesi, dernek kurmare toplanü özgürlüğü adı Izmir'de terör örgütü operasyonu tzmir'de, bir istihbaraü değerlendiren terörle mücadele şube müdürlüğü ekiplerinin Kadifekale semtinde düzenlediği operasyonda. hakkında gıyabi tutuklama karan bulunan Ramazan K. (25) yakalandL Ramazan K'yi evinde banndınhğı tespit edilen Bedii Ş. de (39) gözalona ahndL Ramazan K'nin PKK KONGRA/GEL adına sabotaj yapmak, pankart asmak, de\1et mahna zarar vermek suçlanndan girdiği cezaevinden 1999 yıhnda tahliye edildiği, Kuzey Irak'a giderek örgütün kamplannda eğitim gördüğü. hakkında gryabi tutuklama karan bulunduğu büdirildi (AA) fskraaada gereğınce asayışı fa başkjjan U e sendjka bozmayan dernekler kurmak ve sendikalara hakkında kapatma kanhnak haklanna sahip , .... . otöukian vurgulanmısür. Aynı m a d d e Yüce Divan'a sevk edilen Özkan ve Önal için ön inceleme bugün yapılıyor vurguladl. bendinde ise bu haklann ""^^^~""~"~"~"""~^^~ kullanıhnasL, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteüğinde olarak ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunmasL, kamu düzeninin sağlanması ve suç işknmesinin önlenmesi, sağhğui wya ahlakın wya haşkalannın hak ve özgüriüklerinin korunması amacıyla ve ancak vasa Ue suurianabfleceğine dair huküm getirmiştir. Kapatma hükmü yoktur" görüşüne yer verdi. AtHS'nin iç hukuktan üstün olduğunun vurgulandığı karar gerekçesinde, şöyle denildi: "AlHS'nin, iç hukukun üzerinde ohnası nedeniyle konunun AİHS kapsamuıda çözühnesi gerekmektedir. Bartşçıl bir derneğin çahşmalan ancak zorunlu durumda snurlanabilir. Hakkında dava açılan tnsan Haklan Gündemi Derneği hakkında, eksUdUderin süresi içinde yerine getirUmemesi gerekçesiyle fesih karan verilmesi, AİHS'nin ikinci maddesine göre mümkün görülmemiştir. Aynca bu karann hakkaniyet ve adalet ükeleriyle de bağdaşmayacağı da göz önüne ahnarak davanın reddi yönünde karar verilmiştiıf ongoruhnedığını 4 Ü^T" Duruşma günü belirleneeek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan'a sevk edilen eski Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile eski Devlet Bakam Recep Önal hakkındakı dava dosyalannın ön incelemesini bugün yapacak. Özkan ve Önal'm Yüce Divan'a sevk dosyalannda herhangi bir eksiklik bulunmazsa tensip tutanağı düzenlenecek ve duruşma günü belirlenecek. Bu süreçte, iddianame yerine geçecek olan TBMM'nin raporu, incelemeleri için samklara ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilecek. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı değerlendirilecek, duruşmaya daha sonra samklann savunmalanyla devam edilecek. Yüce Divan'a sevk 'Adalet llkeslvle bafldasmaz' H.Ozkan • Türkiye Halk Bankası'nı zarara uğrattıklan öne sürulen Hüsamettin Özkan ve Recep Önal 'ın 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandınlmalan isteniyor. karannda, Ozkan ile önal'ın, "Türkiye Halk Bankası AŞ yönetidlernıi korumak ve SOnımlıılann yargılanmnlarmı yargılamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı iddia makamuıda bulunacak. Davanın ilk duruşmasında, usule ılışkin itirazlar olursa önkmek kastryla, bflerek ve isteyerek;ttgüıkunıhışlann raporiannın gereğmin yapıhnasun geciktirerek, gerekü tedbirleri zamanmda ahnayarak, takdir hakkmı amacı dtşuida kuDanıp kanoni yetfdkrini aşarak ve yasaya aykm ııygıılamalarda bulunarak Türkiye Halk Bankası'nm zarara uğramasma sebep okiuklan" öne sürülüyor. Özkan ve Önal'ın, bu gerekçelerle Türk Ceza Yasası'nm 1 yıldan 3 yıla kadar hapis öngören "görevi kötüye kuDanma" hükmünü düzenleyen maddesi uyannca cezalandınlmalan isteniyor. [email protected] İKKB Başkanı Moroğlu: IR NOKTASI Güney Asya'da meydana gelen tsunami felaketi, tarihin belki de en büyük insanlık dramlanndan biri haline dönüştü. Felaket bölgelerinden gelen haberier ölü sayısının 50 binlere ulaşacağını gösteriyor. Ancak daha da kötüsü, bu felaket sonrası ortaya çıkan durum ve daha sonra neler olacağı. Felaket, dünyanın en yoksul ve en kalabalık bölgelerinde yaşandı. On binlerce insanın ölümünün de ötesinde milyonlarca insan yersiz, yurtsuz ve çaresiz bir şekilde kaderiyle baş başa kaidı. Şimdi onlan kirii sulann, evsizliğin yaratacağı yeni felaketler bekliyor. Kirli sulan içen insanlann yeni hastalıklara yakalanacağı ve yeni ölümlerin gündeme geleceği kesin. Kolera, sıtma ve kirli sudan kaynaklanan yeni hastalıklar bölge insanını tehdit ediyor. 1O'dan fazla ülkenin sular altında kalması yüzünden, dünyadan gelecek olan yardımlann /ORAL ÇALIŞLAR 'Medya yayınları bilgiden uzak' tstanbul Haber Servisi Istanbul Kadın Kuruluşlan Birliği (İKKB) Başkanı Nazan Moroğlu, medya yöneticileri denetiminde hazırlanan programlann, sosyal sorumluluğu gözden uzak tutmamalan gerektiğini belirtti. Moroğlu, medyanın popüler kültürü özendirici, geleceğe dair umutlan olmayan, kendine güvensiz, karamsar yayın yapüğmı vurguladı. İKKB Başkanı Nazan Moroğlu, yaptığı yazdı açıklamada, televizyonlarda yaygın hale gelen yayın politikalanyla 'halkın bilgikndirUmesi ve aydnüaühnası' işlevinin giderek ortadan kalktığını üzülerek izlediklerini kaydetti. Televizyonlann bir eğitim kurumu olmadığını bildiklerini anımsatan Moroğlu, büyük bir bölümü okur yazar ohnayan yurttaşlann tek eğlence ya da bilgiye ulaşma kaynağuıın televizyon programlan olduğunu belirterek "Üçüncü sayfa haberleri olarak adbndmbnkonular Türkiye'nin gündemini oluşrurur hale geML Haber programlan dahil olmak üzere siyasi gündem gizleniyor'' diye konuştu. Moroğlu, "tKKB olarak, tefevizyonlann genel yayın yönetmenlerinin ve programlan hazniayanlarm, sosyal sonımluluğu gözden uzak tutmamalannı bekttvonız" dedi. Bir Felaketi Tahlil Etmek... bölgeye nasıl ulaştınlacağı da ayn bir sorun olarak gündeme geliyor. Sular durulduktan sonra, şimdi dünyanın ve bölgenin sorunlan da artık masaya yatırılıyor. Ingiliz The Guardian gazetesinin internet sitesinde yer alan başyazıda "Erken uyan" konusundaki eksikliğe dikkat çekiliyor. Pasifik okyanusundaki Honolulu Uyan Merkezi, 15 dakika içinde, merkeze üye ülkelere gelen felaketi haber vermişti. Pasifik'te bu merkeze üye olan yalnızca iki ülke vardı: Tayland ve Endonezya. Diğer dokuz ülkenin ise böyle bir üyeliği söz konusu degildi. Ancak Tayland ve Endonezya depremin merkezine çok yakın olduklan için bu felakete karşı bir önlem almayazaman bulamamışlardı. Fakat örneğin Sri Lanka bu uyarıdan tam iki saat sonra tsunamiyle yüzyüze gelmişti. Hindistan'ın güney kıyılanna dev dalgalann ulaşması ise üç saati bulmuştu. The Guardian, "Bu bazı yörelerde önlenebilir bir trajediydi" diye yazmıştı. Birçok sahil yöresine önceden uyarıda bulunmak mümkündü ve ne yazık ki, bu sistem kurulmamıştı. Bu felaketten en çok çocuklar zarar gördü. The New York Times'ta Seth Mydans, bir başka olguya dikkat çekiyor: ölenlerin üçte birinin çocuk olduğunu yardım kuruluşlan saptamışlardı. Zaten bu yoksul ülkelerin nüfusunun en az yansının çocuk olması da ayn bir gerçekti. Ortaya çıkan büyük felaket tablosu, dünyadaki adaletsizliği de gözler önüne seriyor. Pasifik'in bu bölgesi Batılı insanlann en çok ilgisini çeken turizm yöreleri. Batılılar, bu yoksul ülkelerde ucuz tatil imkânlannı değerlendiriyorlardı. Bir anlamda bu bölgelerin insanlan, bölgeye yönelen Batılı turistlere hizmet ederek kannlannı doyurma olanağı buluyorlardı. Güneydoğu Asya, Batı için turizm olanaklan dışında aynı zamanda ucuz işgücü olarak da iştah kabartıyordu. Dikkat ederseniz birçok dünya çapındaki firmanın üretim alanlan bu bölgelere kaydınlmıştı. Bu bölgenin yoksulluğu, Batı için yeni bir zenginlik kaynağı olarak kullanılıyordu. Gazete haberterine bakıyoruz, zengin ülkelerin yöneticileri, öncelikle kendi yurttaşlannı nasıl kurtarmaya çalıştıklannı anlatıyorlar. Herkes kendi yurttaşının derdinde. Almanya Dışişleri Bakanı, bölgedeki insanlannı nasıl kurtarmaya çalıştıklannı kendi kamuoyuna anlatıyor. CNN Internati onal'ın altyazılannda, bir Türk uçağının bölgedeki Türkleri kurtarmak amacıyla bölgeye gittiğini haber veriyordu. Zengin ülkeler bölgede tatil yapan kendi yurttaşlannı belli ki büyük ölçüde kurtardılar. Bölgenin geri kalanı ne olacak? 0 yoksul milyonlar bundan böyle nasıl ayakta kalacaklar? Bu bölgelerin yoksulluğu üzerinden zengin olanlar şimdi ne yapacaklar? Şurası bir gerçek ki, küreselleşen dünya, zengin ve yoksul ülkeler arasındaki uçurumu daha da açıyor. Fark büyüdükçe, yoksul ülkelerdeki felaketlerin bilançosu da daha ağır oluyor. Batılı gazetelerin birinde şöyle bir yorum vardı: "Bu felaket zengin ülkelerden birisinde cereyan etseydi, ölenlerden en az yansı kurtulurdu." Dünyanın gerçeği bu. Felaketler fakirleri daha acı ve acımasız şekilde vuruyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle