19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVİNİLYASOĞLU Melodi, melodi, yine melodi• Bebek Senfonisi ile Cemal Reşit Rey. makamlan da kullanarak halk ezgilerinden de, halk söylencelerinden de yararlanarak büyük bir anıt yaratmış. Bu yapıtı dinledikten sonra onun Türk Beşleri'nin bir üyesi olarak değil, Türk Beşleri'nin öncüsü olarak anılmasının daha yerinde olacağına inandım. Cemal Reşit Rey'ın yüzüncü yaş kutlamalan Cumhuriyet Bayramı kutlamalanyla örtüşünce Onuncu Yıl Marşı başta olmak üzere geçen hafta bütün orkestralanmız onun ya- pıtlanna kucak açtılar. Bestecinın ilk döneminden son günlerine kadar yaz- dığı nice yapıt yeniden gün yüzüne çıktı. Keşke bu son hafta çalınan tüm yapıtlann kayıtlan derlense ve 'Ce- mal Reşit 100 Yaşında' başlığı altın- da bir anı külliyatı olarak değerlen- se. Önceki hafta Gürer Aykal yöne- timındeki Borusan Filarmoni Or- kestrası, 'Türkiye' (1971) başlıklı rengârenk senfonik şiirini seslendir- di. Aynı yapıt Izmir'de de Murat Ko- dallı yönetiminde çalındı. Bursalılar da Cem Mansur yönetiminde 'Ens- tantaneler'i (1931) dinlediler. Istan- bul Oda Orkestrası Hakan Şensoy yönetımınde bir ılke imza attı: Rey'in ondes martenot adlı çalgı ve yaylılar içın 1934"te yazdığı 'Poeme'ini ilk kez seslendirdi. Cemal Reşit Rey JConser Salonu Orkestrası Emin Gü- ven Yaşlıçam yönetiminde Ece tdil'ın söylediği üç halk türküsünü, 'Türk Manzaralarf'nı (1928) ve 'Fatih Senfonisi'ni (1953) çaldı. CSO. Erol Erdinç yönetiminde Ens- tantaneler'e yer verdi. Onun her dönemini üst üste dinler- ken yeniden neler keşfettim! Her şey- den önce durmadan yinelediği şu söz- cûkler, 'Melodi, melodi yine melo- di' onun tüm yapıtlannı tanıtıyordu. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki anma konserinde piyanist Aydın Karlı- bel'in seslendirdiği, ölmeden önceki son yapıtı 'Improvisation'daki (1983) içe dönük şiırselliğini; Hal- dun Dormen Müzikal Sınıff nın gös- tensindeki 'Yaygara 70 1 ve 'Lüküs Hayat' (1933) kolajındakı o uçan ne- şesini; Erol Erdinç yönetimindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası'yla pi- yanist Hande Dalkılıç'ın çaldığı 'Kâtibim Çeşitlemeleri'ndeki (1961) tem ve çeşitleme zenginliği- ni, aynca rengârenk caz müziğı kul- lanımını; kemancı Hasan Tura'nın çaldığı 'Andante Allegro'daki (1969) o zarif anlatımı; yine aynı program çerçevesinde ikınci kez din- lediğim Bırinci Senfoni'nin (1941) geniş ufuklu soluğunu; Rengim Gök- men yönetimindeki Cemal Reşit Rey Orkestrasf nın seslendirdiği, son sen- fonik yapıtı olan 'Ellinci Yıla Gi- riş'teki (1973) o ağırbaşlı soylulu- ğu... İlk bebek senfonisi Hele Naci Özgüç yönetimindeki tstanbul Devlet Senfoni Orkestra- sf nın çaldığı, ilk kez dınlediğimiz Bebek Senfonisi ndekı imge gücü- nün zenginlığı şaşırtıcı boyutlarday- dı. 1928 yılında, henüz yirmı dört ya- şındakı bir gencin birikimi, buluşla- n, anlattığı öyküyü dramatik bir şe- kilde resimlemesi, inanılır gibi değil- dı. ilk kez 1929'da Paris'in Charnpi Elysees salonunda ünlü şef Inghelb- recht tarafindan yönetilip seslendiril- miş. Sonra kayıplara kanşmış. Yalçın Tura sayesinde geçen yıl Filarmoni Derneği'nde tamamı bulunup elekt- ronik ortama aktanhnca bu yıl yaşa- ma kavuşmuş oldu. Belki de Cemal Reşit'e sunulan en güzel armağan- lardan biriydi bu. Yalçın Tura, özgün sayfalann altına düşülen bazı notlar- dan Ankara Radyosu'nda 1944'te ça- hnmış olabileceğini düşünüyor. An- cak hiçbir salonda ve konser progra- mında yer almamış. tDSO'ya ve Na- ci Özgüç'e teşekkürler. 'Bebek Efsa- nesi 1 bir Anadolu söylencesınden kaynaklanıyor. Konu, bir göç kerva- nında bebeğini kartala kaptıran an- nenin feryadı, yakanşı ve yakınma- sı. Tıpkı o zamanlar Stravinski'nin ilkel boylardan esinlendiği gibi. Bir yandan da Fransız müziğinin, Ra- vel'ın inceliklerini taşıyor. Rey'in or- kestra çalgılanm bireyler gibi kullan- ması onlara kişilık vermesi çok il- ginç. Solo kemanın anlattığı öykü, göç kervanının timpanıdeki ritmik yürüyüşü, kontrfagotun o içli ezgisi, derın ıfadesi, hele en so- nundaki viyolanın kahrolmuş anne- nin çaresizliğine ağıt yakması, korno- nun hıçkınğı, kemanın iç çekişi, tah- ta üflemelenn yaklaşan kuşun kanat çırpışını yansıtmalan, bebeğın kapıl- masmdaki orkestranın çığlığı, son de- rece dramatik. Atatürk daha 1934'teki o ünlü mec- lisi açış konuşmasını yapmadan. do- layısıyla müzik devrimine dikkat çe- kilmeden onca yıl önce, Cemal Reşit Rey, makamlan da kullanarak halk ezgilerinden de, halk söylencelerin- den de yararlanarak büyük bir anıt yaratmış. Bu yapıtı dinledikten son- ra onun Türk Beşleri'nin bir üyesi olarak değil, Türk Beşleri'nin öncü- sü olarak anılmasının daha yerinde olacağına inandım. ÎDSO'nun zorluklar içinde gerçek- leştirilen bu haftaki konserinde beni heyecanlandıran diğer yapıtlar da Ce- mal Reşit'in son döneminde en yakı- nı olmuş iki öğrencisinin orkestras- yonlanydı. Böylece hocalannı bir adım daha ileri götürdüler. Halen Vi- yana Müzik Ürüversitesi'nin kompo- zisyon kürsüsü başkam olan besteci Ertuğrul Sevsay, 'On Halk Türkü- sü'nü orkestraya uyarlamıştı. Derin bir polifoni, incecik nakışlar ve zen- gın tınılarla, hocasından birkaç kuşak sonraki bestecilik serüvenini daha ile- riye götürerek. Piyanist ve besteci Ay- dın Karlıbel de Cemal Reşit'in ilk çokseslendirdiği halk türküsü olan San Zeybek'in, Çelebi Operası 1. perde girişindeki Yeniçeriler Koro- su'nun, Himaleyi Etfalin, Denizci- ler gibi eski marşlanyla 1981 'de yaz- dığı Atarürk'ün 100. Yıl Marşfnın orkestralamasını yapmıştı. Cemal Re- şit bugün yaşasaydı mutlaka kendi ya- pıtlannın seslendirilmesi kadar öğren- cilerinin aşamalanyla da övünecekti. Geçen çarşamba bu sütunlarda Ce- mal Reşit Rey'e sahip çıkma çağnma çok geniş bir okur kitlesinden duyar- lı tepkiler aldım. Bugün onun yapıt- lannın elyazmalannı banndıran Fi- larmoni Derneği'nde yangın çıksa Cemal Reşit Rey de büyük ölçüde ta- nhten silinmiş olacak. Tekrar Kültür Bakanı'na ve yetkililere çağnda bu- lunuyorum: El ele vererek bu yapıt- lan gün yüzüne çıkaralım, elektronik ortama geçırterek herkesin kullanı- mına sunalım. Geçen haftaki bir yan- hşımı da düzeltmek isterim: Kayıp- lara kanştığını söylediğim Celebi Operası'nın elimizde sadece şan ve piyano versiyonuyla iki aryası bulun- maktadır, ne yazık ki yazdığım gibi şef partısyonu değil. l. Ulusal Cülden Turalı Keman Yarışması 18-20 Kasım 2004 tanhlerınde Mersin Üniversitesi Devlet Konser- varuvan taraftndan 1. Ulusal Gülden Turalı Keman Yanşması düzenleni- yor. Jüri üyelen, Ayla Erduran, Su- na Kan. Cihat Aşkın, Hazar Alapı- nar, Mehpare Karamenderes, Nu- ri tyicil. Veniamin Varsavski'den oluşan yanşmada koşullar şöyle: Ya- nşmacılarda I. Kategori için en büyük 1 Ocak 1994, II. Kategori ıçinse en büyük 1 Ocak 1980 doğumlu olma koşulu aranmakta. Eleme 18 Kasım 2004'te, finalse 20 Kasım 2004'te. Bir süre önce aramızdan aynlan ÎD- SO'nun baş kemancısı Gülden Tura- h'nın anısına düzenlenen bu etkinlik- le nice genç kemancımız ortaya çıka- cak. www.evinilyasoglu.com € OLLECTION'IN YENİSAYISI Dünü bugüne yansttmak vJeçmişin değerlerini bugüne taşımak altbaşhğıyla yayımlanan Collection'ın yeni sayısında farklı konular ve yazılar yer almakta. Kültür Servisi - "Geçmişin değerlerini geleceğe taşıyanların dergisi" altbaşhğıyla yayımlanan, üç aylık, Türkiye'nm tek 'Collection' dergisinin yenı sayısı çıktı. Dergi dünyada her çeşit koleksıyonculuğun yapılabildiğini vurgulayarak, yeni koleksiyonlan ve araştırmalan bir araya getiriyor. Konusunda tek olan ve koleksiyon araştırmacılığına hizmet eden dergi, 4 yıh geride bıraktı. 'Collection' dergisi yok olmaya yüz tutmuş parçalan toplayarak, bazı insanlann sokağa attığı nesneleri satın alıp koruyarak ve sonra da araştırarak bu sayfalarda yayımlıyor. Bu sayıda da Sunay Akın'la bir söyleşı, Hülya Ede Uçta'nın 'Bir Oğuz Aral Vardı Bende' yazısı, R. Serdar Kayserilioğlu'nun 'tşgal Kartları Koleksiyonu', Nilgün Tugaykan'm 'Kartpostal ve Fotoğraflarda Atatürk' yazısı. Şerif Antepli'nin 'Cüce Kadehler Koleksiyonu', Yasemin Masaracı'nın 'Tüsımlı Mühürler-Şifa Tasları' . Celali Yılmaz'ın 'Polimer Banknotlar' başlıklı yazılan gibi birçok yazı ve söyleşiyle koleksiyon rehberliği yaparak sergi haberlerini de okurlanna sunuyor. Cumhuriyetin 81. yıldönümü nedeniyle İzmir'de iki konser düzenlendiÇağdaş Türk bestecilerinin utkusuCumhuriyet Bayramı dolayısıyla verilen konserlerde, Murat Kodalh'nın yönettiği ÎZDSO. Murat Kodallı, U. C. Erkin ve F. Tüzün'ün; İbrahim Yazıcı'nın yönettiği DESO ise Turgay Erdener, İstemihan Taviloğlu ve U. C. Erkin'in yapıtlannı seslendirdi. ÖNDER KÜTAHYALI Cumhuriyetımizin 81. yıh ne- deniyle tzmir'de yapılan coşkulu kutlamalar arasında iki dinleti vardı. Her ikisinde de sadece çağ- daş Türk bestecilerinin yapıtlan seslendirildi. IZDSO'nun 29 Ekim akşamı verdiği "Türk Bestecileri Cum- huriyet Konseri"nde şef Murat Kodallı'ydı ve sanatçımn 1998'de tamamladığı "Piyano Konçertosu"nun Dünya Seslen- dirmesi gerçekleştirildi. Yapıtı değerli piyanistimiz Muhittin Dürrüoğlu Demiriz çaldı. Bestecinin program notlannı koyduğu açıklamaya göre bu konçertoda, "Kapsamlı olarak polimodal ve poliritmik bir ya- pı hâkimdir. Kesin çizgilerle bezenen orkestra, teknik çeşit- liliklerle beraber armonik y apı, disonans" (kalkışımh) "bir an- latımla şekillenir." Demiriz'in kusursuzluğu Parlak tonu ve kusursuz tekni- ği olan Muhittin Dürrüoğlu De- miriz, konçertoyu çok güzel çal- dı. Dile getirdiği anlatım etkile- yiciydi. Orkestra da ilk iki bö- Piyanist M.Dürriioğlu Demiriz Murat Kodallı'nın piyano konçertosu'nu seslendirdi. lümde solocuya uydu; ancak dar- bukanın ve tefin solocu düzeyin- de kullanıldığı ve soyut bir din- sel dans niteliği taşıyan 3. bölüm- de (Allegro con Brio e Molto B- rillante), ritim bakımından bazı zayıflıklar ortaya çıktı. Izlencede yer alan öbür yapıt- lardan U. C. Erkin in "Bay- ram" başlıklı kısa parçasıyla F. Tüzün'ün "Çeşmebaşı Bale- si"nde Kodalh'nın yorumu do- yıırucuydu. Buna karşılık C. R. Reyin "Türkiye, Türk Rapso- disi"nde bestecinin yoğun armo- ni dokusu içinden ezgi çizgileri- ni ortaya çıkarmada zorlandı. Ba- zı bölümlerde karşı ezgileri de işitemedik, aynca orkestra çalgı- ları arasındaki ritmik tutarsızlık- lardan tedirgin olduk. Izmır Sanat'm düzenlediği "Cumhuriyet Bayramı Özel KonserF'nde ise Şef tbrahim Yazıcı'nın yönettiği DESO vardı. îzlencenin ilk yapıtı, Turgay Erdener'in yaylı çalgılar orkest- rası için "Ml'den Dört Bölüm" başlıklı süitiydi. Bölümlerin Ba- rok sonatına göre ağır-çabuk- ağır-çabuk olarak sıralandıgı bu sevimli yapıtta Erdener, lirikliği ve canlılığı, içtenlik dolu bir ha- va içinde kaynaştırmaktadır. Ma- kamsal nitelikli her bölümde ka- rar sesi Ml notasıdır. Süit, post- modern sanat anlayışının inandı- ncı örnekleri arasındadır. istemihan Taviloğlu'nun "Klarinet Konçertosu", gele- neksel Türk klarnetçiliğindeki güzelliklere yaraşan bir yapıttır. Calgının teknik özelliklerini be- lirgin biçimde sergileyişi, ma- kamsalhğı, lirikliği ve devingen- liği, onu klarinet sanatçılanmız arasında yaygınlaştırmıştır. Bu dinletide konçertoyu Gültekin Ulutaş çaldı. Sanatçıyı ve sahne- ye çağnlan değerli bestecimizi coşkuyla ahcışladık. İki mutlu şölen Dinleti, U. C. Erkin'in yaylı çalgılar için "Sinfonietta"sı ile sona erdi. ibrahim Yazıcı yoru- ma özen göstermiş. Yaylı çalgı- lann tımsı resimsel güzellikler taşıyordu. Ses temizliği tutar- lıydı. Teknik sorunlann bütü- nüyle üstesinden gelinmişti. Besteci son bölümde (Allegro), ritmi anlatımın birincil öğesi kılmaktadrr. 10/8'lik, lL8'lık, 7/8'lik ve 5/8'lik gibi aksak öl- çülerin değişimli sıralanışıyla bölümün yapısı karmaşık bir duruma gelmektedir. Orkestra- run buradaki yorumu saat düze- nindeydi. Bestecilerimizden dinlediği- miz güzel yapıtlarla bize iki mutlu şölen yaşatan sanatçıla- nmıza binlerce teşekkür. GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN 49 Lokmaya Bölünmek İstenen Türkiyem Türkiye'nin, AB'ye alınmayacağının açıkla- nacağı tarihe yaklaştıkça sömürücülerin ve yerli uşaklarının telaşı artıyor; demeç üstüne demeç, sözcü üstüne sözcü yağıyor Avru- pa'dan, Amerika'dan; akla mantığa sığsa da, sığmasa da laf yağmuru sürdürülüyor. Kafala- rın karışması için bütün kavramlarla vıcık vıcık oynanıyor. Son türev, Türkiyeli; Türk yok, hiç olmadı, bundan sonra olmaması için elimizden geleni yapacağız, diyorlar. Satılmış ya da sapıtmış yerli borazanlar aynı havayı çok daha şiddetle üflüyor. Sağ olsun, o arada iyi niyetli, iyi yürekli in- sanlar bu korkunç saldırıyı savuşturmak üze- re çabalayıp duruyorlar; bunlardan biri değer- li dostum Haluk Tarcan yine bilgi yüklü bir ile- ti gönderdi; diyor ki: "Batı karşısında ezilmiş bir tür olan süper ay- dın denen, aslında yüzeysel bilgi sahibi kişiler, sahibinin sesi halinde: Anadolu halklan, Ana- dolu mozaiği şarkılan tutturmuşlar... Anadolu'nun dip kültürünü tantmadan, öğ- renmeyi bağnaz ulusçuluk, ilkellik sayarak, Türk olmaktan utanarak; öbür ülkelerdeki mozaikle- ri göremeyecek kadar körleşerek; ve sürekli Batı'dan aferin bekleyerek, yalnız ülkemizi mo- zaik sanan, sayan bu kişilere bir mozaik örne- ği sunalım: Sınır komşumuz Hayastan (Erme- nistan). Budunsal (etnik) yapısı tam 20 öğeli: Azen, Kumuk, Karaçay, Balkar, Nogay, Kazak, Ost, Tat, Talus, Kürt, Çeçen, Kabard, Ingus, Adige, Abhaza, Çerkez, Dağıstan, Acar, Kal- muk, Gürcü, Ermeni. Günümüzde bir başka mozaik ülke, ABD'dir; şu kadar yüz milyonluk bir konfederasyon, büyük bir mozaik. Ama her çocuk, okulda önce: Ben Amerikalıyım (I am americain) demeyi öğrenir, öğretilir ve bunun- la övünür. Yeridir, hemen dikkatleri -önemle- şu nokta- ya çekelim: Yeryüzünde mozaik kuramlannın, etnik siyasetinin uygulanamayacağı biricik ül- keler Türklerin yaşadıklandır; Ön-Türk kültürü, bulunduğu topraklarda, dip kültür halinde te- melde, öz'de bulunmaktadır. • • • Peter Alford Andrevvs, 1992'de bastırdığı Türkiye'de Etnik Gruplaradlı kitabında, parça- la-böl-yönet ilkesi uyannca 47 budun uydur- muştur: 1. Türkler: Sünni; 2. Türkler: Alevi; 3. Türkler: Sünni Yörük; 4. Türkler: Alevi Yörük; 5. Türkmenler: Sünni; vb. dizelge uzayıp gidiyor, sayıyı tutturabilmek için çeşitli ülkelerden göç eden Müslüman Türkler ayn bir budun sayılı- yor; yetmiyor, 37. sıraya, Kars'taki 21, Arda- han 'daki 25 kişi Almanlar olarak ekleniyor: Ar- dahan 'daki 25 kişi, 1975 yılında Almanya 'ya iş- çi olarak gitmiş, dolayısıyla çift uyruğa hak ka- zanmış. Bu yuttuımacadan 6yıl sonra, Ali Tayyar Ön- der, Türkiye'nin Etnik Yapısı adlı araştırmasıy- la hem Andrevvs 7 çürütmüş, hem bambaşka si- yasal sonuçlara varmıştır; AMA BATI DURUR- KEN, BİR TÜRK'ÜN LAFINI KİM DİNLER? Işi gücü bırakıp Ali Tayyar'ı mı okuyacaklar?" di- ye soruyor sevgili Tarcan. Hayır, doğru söyleyen kimseyi okumayacak- lar, okuyamazlar, beyinleri yanar. Aslında koparılan fırtına çok açık; bugün bu boş tartışmaya hiç kapılmadan birkaç tümce- yi gücünüz yettiğince haykırabiliyor musunuz ona bakın: Avrupa Birliği'ne de, Amerikan uyduluğuna da HAYIR; Avrasya birliğine, bütün ezilmiş, sömürül- müş, geri bıraktırılmış ülke ve uluslarla sımsı- kı, yaratıcı, barışçı işbirliğine EVET. sbonaran " hotmail/yahoo.com Kocabıyık'ın hayatı kitap oldu • Kültür Servisi - Borusan Holding'in kurucusu Asım Kocabıyık'ın yaşam öyküsünü anlatan "Tazlar Köyü'nden Borusan'a" adlı kitap piyasaya çıktı.Kocabıyık, kitabında, Tazlar Köyü'nde başlayan hayatını, ailesini, Borusan'ın nasıl kurulduğunu ve işiyle iç içe geçen yıllannı içeren 80 yılhk yaşam öyküsünü anlattı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin değişik evTelerine de tanıklık eden kitapta, 1924 yılında Afyon'un Tazlar Köyü'nde doğan Kocabıyık, 6 yaşına kadar bu köyde yaşadığını, 1944 yılında Istanbul'da Istikbal Ticaret'in kurulmasıyla ise yaşamırun farklı bir anlam kazandığını dile getiriyor. TarHı Vaktı'ran konferaıtsı • İSTANBUL (AA) - Tarih Vakfı Istanbul Müzesi Proje Grubu'nun düzenlediği müzecilik konferanslarmın üçüncüsü, Tarihi Darphane Binalan'nda gerçekleştirildi. 'Müze Balonu ve Kentsel Reality Show' başlıklı konferansta konuşan Dresden Devlet Koleksiyonlan Genel Direktörü Prof. Dr. Martin Roth, kimilerinin müzeleri 'modası geçmiş yerler' olarak algıladığmı, ancak müzelerin, toplumsal kültürün taşıyıcı sütunlan olduğûnu dile getirdi. 'Müzecilik, sadece birkaide yerleştirip onun üzerine bir yapıt koymak değildir' diyen Roth, bu işe başladığında müzecilik tarihi ve müzelere ilişkin pek çok yapıt okuduğunu belirterek müzecilikte, ziyaretçilerin neyi görmek istediklerini ve nelere ilgi gösterdiklerini bilmenin çok önemli olduğûnu anlattı. BUGÜN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19.30'da 'Karacaoğlan İçin Güzelleme' konseri. (0 212 232 98 30) • BABYLON'da 21 30'da 'Mike Stern Band Featuring Richard Bona & Dennis Chambers' konseri. (0 212 29? 73 68) v
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle