19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S.AYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2004 ÇARŞAMBA 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Isianbul Ectirne Kocaeli Çanakkale Izmır Manısa Aydın Denızlı Y PB Y PB PB PB PB Y 13 12 13 14 17 16 17 15 Sınop Y 14 Adana Y 20 Zonguldak Y 11 Antalya Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskışehir Konya Sıvas Y Y Y Y Y Y Y 14 14 14 10 8 10 g Y 20 Kars Mersın Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siırt Hakkân Van Y Y Y Y Y Y Y 20 14 17 13 13 10 11 Tum yurt parçalı çok bulutlu. Marmara'rtın batı- sı, kıyı Ege ıle Balı Akdenız kıv'ları dtşında kalan tum yurt yağışlı geçecek Yağış- lar Doğu Karadenız, Doğu Anadolu'nunkuzey vedo- ğusj ıle Guneydoğu Ana- dolu'nun doğusunda yer yer etkılı olmak uzere yağ- mur ve sağanak Batı Kara- denız'ın ıç kesımlennde karta kanşık yağmur ve kar şeklmde olacak. DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K K K Y Y Y Y Y -1 0 1 14 13 11 13 11 Berlın Y 10 Moskova Budapeşte B 10 Aşkabat Madrıd B 16 Astana Viyana Belgrad B 10 Taşkent Sofya B Roma Atina Münıh Y 6 Zürih B B 10 Bakû B 15 Tıflıs Y 16 Kahıre Parçalı bulutlu • Sıslı Bulutlu t Çok buiutlu ı Yağmuriu Gok gurultulu G U N C E L Cl'NEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Bu hükümet, ona uygun adım atan çevrelerle bir- likte Kopenhag ölçütlerini yerine getirdiğini, görev sı- rasının artık AB'ye geldiğini sürekli yineliyor. Ama, AB'nin ne getirdiğini, ne götüreceğini halkı- mıza anlatan yok. Halk, AB konusunda gazetelerin yayımladığı Avrupalı olmanın yararlarını ifade eden söylemlerden, yazılardan, yorumlardan başka he- men hiçbir şey bilmiyor. AB konusunda kara cahil! Buna karşın gelen giden, ismi cismi kamuoyunda biraz bilinen kimi yabancılar Kopenhag ölçütlerinde- ki başanyta övünmemizi artık pek fazla ön plana al- mıyorlar. Biz Kopenhag dedikçe onlar uygulamalardan, AB'ye uyum sağlamamızdan söze giriyor, "uyum sağlamamız gereken çok sayıda kriter bulunduğu" karşılığını veriyorlar. AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Kretschmer Doğu illerinde. Bölgedeki mayınların AB için önem- li olduğunu, Hakkâri'ye mayınlar hakkında bilgi aimak için geldiğini söylerken hem umut veriyor hem de da- ha çoook yapacaklarımız olduğuna değiniyor. Alman Yeşilleri'nden Claude Roth, Güneydoğu'ya "daha fazla siyasal haklar vehlmesini" istedikten son- ra; Berlin'de "Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin Güneydo- ğu Anadolu Bölgesi'ndeki sorunlann çözümüne bağ- lı olduğunu" bir kez daha anımsatıyor. • • • AB'ye göbekten bağlı olanların arada bir üyeliğe başvurduğumuza göre birliğin temel kurallarını ay- nen kabul edeceğimizi söyleyerek geçiştiriverdikle- ri bir konu Türkiye'de hiç tartışılmıyor. Oysa AB yetkilileri zaman zaman biriiğe üye olun- ca "egemenliği paylaşmak" zorunda olduğumuzu, Brüksel'e bağlı olacağımız için, örneğın Meclis'in is- tediği gibi yasalar çıkaramayacağını anımsatıyorlar. Ana muhalefet de bu konuda konuşmuyor; üste- lik Atatürk'ün egemenliğe ve bağımsızlığa verdiği önemi sindirmiş olması gereken muhalefet partisi... Suskun! Egemenlik devredılmiş devredilmemiş, iktidar par- tisinin fazla önemsediği bir konu değil. Şu sıralar lafıyla geçiniyorlar. Ne var ki, bugünkü söylemleriyle dünkü söyledikleri yan yana getirildi- ğinde ikiyüzlü bir görüntü ortaya çıkıyor. Istanbul'dabirsempozyumda RTE, "Atatürk ege- menliği kayıtsız şartsız millete ait biryetki olarak gör- müştür" dedi. Onceki yıllarda dediğine bakalım: "'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' lafı kosko- ca biryalan! Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır". RTE'deki öyle bir degişim ki, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu söyleyen Atatürk'ün bu sözünü bugün övüyor, dün yalancı damgasını vuru- yor. ••• Ne çare bu noktada bir başka soru karşımıza çı- kıyor. Daha doğrusu RTE'nin yanıtlaması gereken bir soru: Egemenliğin kayıtsız şartsız Allah'a ait olduğunu söyleyen, söylemekle yetinmeyip elbette öyle oldu- ğuna inanan RTE; egemenliğin Brüksel'e, AB Komis- yonu'na devredilmesine neden karşı çıkmıyor? Niçin karşı çıkan tek bir cümle söylemiyor? iktidar galiba egemenliğin Allah'a veya ulusa ait ol- duğunu savlamaktan, söylemekten vazgeçti. Egemenliği kayıtsız şartsız Brüksel'e devrediyor. Mecidiyeköy'de 3 kişiyi öldüren Halil Gül, Beşiktaş'ta ölü olarak bulundu joprak ve bina satm aiıyoriar Esrarengiz cînayet ismiVin Irak ilgisitstanbul Haber Servisi - Mecidiyeköy'de bir apartman dairesinde 3 kişi öldürülürken bir kişi ağır yaralandı. Cinayet zanlısı olduğu bildirilen 1 kişi de 5 saat sonra kullandığı ara- banın içinde ölü bulundu. Polis olayın namus cinayeti olabileceğini açıkladı. Mecidiyeköy Gülbağ Caddesi Biberiye Sokak üzerindeki Koç Aras Apartmanı"nın ikincı katındaki dairede dün sabah saat 06.30 sıralannda silah sesleri duyuldu. Bunun üze- rine apartman sakinleri, polıse haber verdı. Eve giren Cinayet Masası ekipleri, ıçki ma- sası üzerınde Mahmut Aydın, Ayşe Halide Ertül ve kimliği henüz belirlenemeyen Rus uyruklu bir kadının cesetlerini buldu. Ev in bir başka odasında ise 1.5 yaşlannda bir er- kek çocuk bulundu. Odada bulunan ve ağır yaralı olarak hastaneye kaldınlan Gültekin Gûl'ûn ise Büyük Birlik Partisi (BBP) Bay- rampaşa Ilçe Başkanı olduğu ileri sürüldü. Ancak BBP'den yapılan açıklamada Gül'ün partüeriyle ilişkısinın olmadığı belirtildi. 5 saat sonra bulundu Görgü tanıklarırun silah seslerinden sonra bir kişınin evden çıkarak bir otomobille uzaklaştığını söylemesi üzerine çevTede ara- ma yapan polıs, 5 saat sonra Beşiktaş'ta Sa- it Çiftçi Viyadüğü'nde bir otomobil ıçınde Halil Gül'ü ölü halde buldu. Gül'ün cinayet zanlısı olduğu ve ıntihar etmiş olabileceğı bildinldi. Polis yaptığı araştırmada, dairede ölü bulunan Ayduı'ın daha önce bir kişinin yaralanması olayına kanştığı gerekçesiyle arandığuıı ve bir cinayet olayına ilişkin de sa- bıkasuıın bulunduğunu belirledi. 1.5 yaşla- nndaki çocuğun da öldürülen Rus uyruklu kaduı ıle Aydın'ın çocuğu olduğu bildirildı. Apartman dairesinde öldürülen Ayşe Hali- de Ertürün de cinayetlerın zanlısı olarak ara- bada ölü bulunan Halil Gül resmi nikâhlı eşi olduğu öğrenildi. Yetkililer olayın "namus cinayeti" olabileceğini söylediler. Halil Gül'ün içensınde ölü bulunduğu 34 SLK 24 plakalı otomobılın de Mutlu Kan adlı kişiye ait olduğunu kaydedildi. Gül'ün, Gazıosman- paşa'da Savaş Kadakal'ın öldürülmesi ola- yıyla ilgili olarak arandığı da ortaya çıktı. Alman istihbaratı tarafindan izlenen camilerde nefret içeren vaazlann önü alınamıyor Şeriatçılar nefret kustu• Baştarafı 1. Sayfada karşı nefret içeren şeriatçı vaaz- lann önünün alınamadığı ortaya çıktı. 9 Kasım'da, Alman tkınci Televizyonu ZDF'deki "Fron- tal21" isimli haber programın- da, Berlin'deki bir camının ima- mı tarafindan verilen ve Alman halkına yoğun hakaret içeren va- azın çevirisiyle birlikte yayım- lanması, büyük tepkiye neden ol- du. Kreuzberg'deki Mevlana Ca- mii'nde "Dinsiz Almanlan öte- ki dünyada cehennem ateşinin beklediğini" söyleyen imam Ya- kup Taşçı'nın, daha sonra bu sözlerinden ötürü caminin so- rumluluğunu üstlenen Berlin ls- lam Federasyonu'ndan yazılı ola- rak özür dilediği açıldandı. Ha- ber programında, bu sözlerle bir- likte ülkedeki Müslümanlann uyum ve banş içinde bir arada yaşama perspektifinden söz edil- mesinin çok zor olduğuna da işa- ret edildi. 'Bunlar bir lse yaramaz' Bunun yanı sıra dün Alman- ya'nın önde gelen günlük gaze- telerinden "Die VVelt" de geliş- meleri aynntılı bir biçimde işle- di. Berlin Mevlana Camii'nde verilen vaazda, Taşçı'nın "tyi Al- manlar da var, ama bunlar Al- lah'a inanmazlar ve öyle de ka- lacaklardır. Bunlar bir işe ya- ramazlar" diye konuştuğunu ay- nntılanyla sunan ZDF'teki haber programında, "vaizin" bütün Al- manlan aşağılayan sözleri de yer aldı. Mevlana Camii imamı, "Biz buraya geldiğimizde bu Alman- larda tuvalet bile yoktu" dedik- ten sonra Almanlann koltuk alt- lanndaki tüyleri almadıklannı ve bu nedenle çok kötü koktuklan- nı, bu nedenle bır parfüm endüst- risı bile kurulduğunu ileri sürdü. MHIi görüş bağlantısı Berlin tslam Federasyonu'nun Idare Kurulu Başkanı Burhan Kesici, YakupTaşçı olduğu öğre- nilen "vaiz'Mn tüm görevlerin- den aluıdığını bildirdi. 1995 se- nesine ait gizli bir Milli Görüş listesine göre Milli Görüş teşki- latının 2940 numarah üyesi olan Taşçı, Berlin'de uzun yıllardır Milli Görüş'ün hac işlerini dü- zenleyen isim olarak tanınıyor. îatll önerlsi Yeşiller Partisi'nden yapılan açıklamalarda ise Almanya'da 3 milyonu aşkın Müslüman yaşadı- ğına dikkat çekilerek Islama ait dini bayramlardan birinin bir gün tatil günü olarak kutlanması is- tendi. Partinin Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Christian Ströbele, ramazanın bitimindeki bir bayram gününün Almanya'da da bayram günü olarak kutlana- bileceğini belirterek, bunun Hı- risıiyanlara ait dini bayram tatil- lerinden birinin iptal edilerek ye- rine konulabileceğini savundu. Federal Çevre Bakanı Jürgen Trittin de bu öneriyı olumlu bul- duğunu belırttı. Tnttin, "Ancak bunun için Müslümanlar ve Müslüman cemaatler kendi iç- lerinde anlaşmalı' dedi. AL GÖZÜ1VI SETREYLE/IŞILÖZGENTÜRK Kırmızı hiç bu kadargüzel olmamştL.. Vallabi iyi yapmışım, kalkıp Karabu- run'a gelmişim. Gözüm gönlüm açıldı ve kırmızııun ne demek olduğunu bir ıyi anladım. Efendım. sevgılı arkadaşım Zeynep Oral cumartesı yazısında Kara- burunda kurulan bir kadın kooperatıfin- den söz ediyordu. Bu kooperatifin ben- zeriniYunanlı kadınlar yirmi yıl önce Mi- dilli Adası'nın Petra köyünde hayata ge- çırmişler. Yani kadınlar Midıllı'nin sadece zey- tin ve bahkçıhkla geçinen yoksul Petra köyünde bir araya gelip. "hayatınnzı na- sıl değiştirebiliriz" diye düşünmüşler ve birleşip bir turizm kooperatifı kurmuşlar. Önce evlerini güzelleştirmişler, sonra bahçelerini. sonra sandıktaki eski işle- meleri açığa çıkarmışlar; bunlara yenile- rini katmışlar ve yirmı yıl içinde Petra kö- yü zengin bir köy olmuş. En önemlisi ar- tık gençler iş için büyük kentlere gitmi- yorlarmış; aksine, özellikle yazlan, köy başka köylerden. kentlerden işçi alıyor- muş. Ben de bunlan, bayramda Petra'daki kooperatifin yirmi yıllık başkanı Eleni Chouton ve arkadaşlanyla onlan ağırla- yan Karaburun'un birbirinden güzel üç İcöyü Parlak, Sarpıncık ve Küçükbah- çe'de gezinirken öğrendim Gezinirken diyorum doğrusu dahndan taze kopanl- mış mandalinleri. güneşten çatlamış nar- lan, güzelim süt enginarlarını ve ev bak- lavalannı tam bir açgözlülükle mideye indirirken öğrendim. Tabii kırmızının baş döndürücü güzelliğini de... Gelelim şim- di yazımın başından beri söz ettiğim kır- mızı meselesine. Bekleyin biraz. Evet. Türkiye-Yunanistan Banş Girişimi WIN- PEACE'in bir projesini gerçekleştirmek ve köy turizmı yapmak için bir araya ge- len yukarda adlannı saydığım üç köyün kadınlan, artık burada sürekli esen rüz- gârdan mı, yedikleri içtıkleri çok hakiki olduğundan mı pek bir güzeller. Ve bu güzelliklerini kırmızıyla daha da belirgin bir hale getıriyorlar. Şöyle; buralarda bütün genç kadınlar kırmızı şalvar giyiyorlar. Bir bakıyorsu- nuz yanınızdan salına salına bir genç ka- dın geçiyor şalvan kumızı... Arkanızı dö- nüyorsunuz bır genç kadın daha geçiyor, onun da şalvan kırmızı. uzaktan bir genç kadın size doğru geliyor onun da şalvan kırmızı. Ben kendimi bir an kırmızı bir cennette sandım. Sızleri bilmem. Sora sora öğreniyorum... Karaburun köylerinde evlenmeden önce şalvarlan rengârenk olan genç kızlar evlendikten sonra sadece kırmızı şalvar giyiyorlar- mış. Pekı kırmızı şalvar giv-mekten ne zaman vazgeçiyorlarmış, bunu tam öğre- nemedim. Sanınm. doğurganlıkbittiğin- de. Bu kırmızı şalvar işi benim çok ho- şuma gitti. AnaTannça Kibele'nin yaşa- dığı topraklara bu yakışır. Petra'dan gelen Yunan dostlanmızla birlikte Karaburun'a vanp Parlak köyü- ne konuk olduğumuz ilk gece bizi hoş bir sürpnz bekliyordu. Bir kına gecesi.. ama bu, bildiğimiz genç kızlara evlenmeden önce yapılan kına gecesinden çok farklı bir kına gecesiydi. Şöyle: Karaburun köylennde aileler, kızlan altı aylık oldu- ğunda mutlaka bir kına gecesi yaparlar- mış. Âdetmiş tşte gene bir kız çocuğu için kına yapılıyordu, ancak kızımız bi- raz büyüktü, sekiz yaşuıdaydı Sorup öğ- rendim. kızımızın ailesi çok yoksubnuş. Babası erken ölmüş, aıle bir türlü kızla- n için kına yakamamış. Bunun üstüne köy halkı birleşip küçuk kızın kınasını hep birlikte karmışlar. Türkülerle, mani- lerle. hoş bir gece geçirdik. Ben ve fılm çeken ekibim Küçükbah- çe köyünden Yıldız'ın evinde kaldık. Da- ha doğrusu pansiyonunda. Yıldız, yalnız yaşayan cabbar bir genç kadın. Babası, annesi genç yaşta öhnüş. O. erkek karde- şiyle oturuyor, erkek kardeşı Izmir'de ça- lıştığı için mandalin bahçesinin çapalan- ması, enginarlann bakımı ve bir yıldır gi- riştiği pansiyon işini ilerletmek Yıldız'a kahnış. Dert değil, Yıldız hepsinin üste- sınden geliyor. Eh.. ne de olsa Tannça Kibele'nin topraklanndayız. Siz bayra- mı nasıl geçirdıniz bilemem ama, ben çok keyıfli zamanlar yaşadım ve ülkemın ka- dınlannı bir kez daha çok sevdim. isilozgenrurkıfl superonline.com IŞIL ÖZGENTÜRK'ÜN TEKNİK BtR HATA NEDENlYLE EKSİK YAYIMLANAN YAZISINI BUGÜN TEKRAR YAYIMLIYORUZ. Türklerden dizi ekibine tepki İskeçe'degerginük MDRATİLEM ATİNA - Yunanis- tan'da son dönemde reyting rekorlan laran Türk-Yunan dizileri, sonunda Batı Trakya bölgesinde istenmeyen olaylara neden oldu. Dün Alfa televizyo- nu içın çekilen "Ada- lar Denizi Ege" adlı dizinin çekiminin ya- pıldığı sırada Türkler çekim ekibine büyük tepki gösterdiler. Çe- kim sırasında bazı Yu- nanlı kadın sanatçıla- nn çok açık kıyafetler- le cami yakınına gel- meleri bölge halkının tepkisine neden oldu. Yunanlı yetkililer tara- findan yaklaşık bin ki- şi olduğu ileri sürülen Türk grup. sanatçılara saldırarak yaralanma- sına neden oldu. Eki- bin karakola sığınması üzerine protestocu Türk grup karakolu çember altına aldı. Yu- nan çevik kuvvet ekip- leri olay yerine sevk edildi. Onlarca otobüs- le bölgeye sevk edilen Yunan toplum polisi olaylan güçlükJe kont- rol altuıa aldı. Televiz- yon ekibi Iskeçe Su- çüstü Mahkemesi'ne sevk edilirken gergînli- ğin sona erdi. Televiz- yon yayınlan su-asında bazı muhabirlerinin, olaylardan Türkiye'nin Gümülcine konsolos- luğunun sorumlu oldu- ğunu belirten ifadeleri dikkat çekti. Aleviler azmlığı reddetti: tlkeletie bağdaşmaz • Baştarafı 1. Sayfada Genel Sekreter Atil- la Erdem. Alevi- Bek- taşilerin asli unsur ol- duğunu ve kendilerine azmlık statüsünün ta- nınmasını şüpheyle karşıladığmı belirtti. Erdem, aynca kaste- dılen statünün, "ucu açık, neye varacağı belli olmayan, sonu öngörülemeyen sa- kıncalar" içerdiği gö- rüşünde olduklannı söyledi. Erdem, ülke çıkarlan açısından azmlık statüsünün ül- kenin ulusal bütünlü- ğüne karşı kullamlabi- len bir statü olması ne- deniyle böyle bir statü- nün Türkiye Cumhuri- yeti'nin asli unsurlan olan Alevi-Bektaşile- rin, Cumhuriyetin ko- runması ve kollanması ilkesiyle bağdaşmaya- cağını vurguladı. Alevi-Bektaşilerin, Alevilik tarifinin ken- dileri dışmdaki unsur- lar ve makamlar tara- findan yapıhnasmdan rahatsızlık duydukla- nnı belirten Erdem, Alevi-Bektaşilerin is- temlerini şöyle sırala- dı: "Diyanet tşleri Başkanüğı'nın dev- let kurumu olmak- tan çıkarılması, zo- runlu din derslerinin kaldınlarak seçmeli hale getirilmesini, derslere Alevi inanç ve öğretisinin kendi- lerinin tespit edeceği koşullarda çocukla- nna okutulması." VURALSAVAŞ/'Azmlık' ve 'Federasyon'... • Baştarafı 2. Sayfada ğının reddi Fransız hukukunun temel ilkelerinden biridir. Fransız hukuku. Fransa ulusunun birliği ilkesine dayanır ve etnik nitelikli farklüığı reddertiği gibi, bu neden- le hiç bir azınhk kavramını da ka- bul etmez." Fransarnn, ECO- SOC'tayayımlattığı, 05/03-1991 ta- rihli belgede de şunlar yazılıdır: "Fransa, toprakları üzerinde, özellikle ırksal, dilsel, dinsel esas- lara dayalı grupların varlığını ka- bul etmez. Fransa'nın bu konuda- ki kavramları evrensel bir ilkeye dayanır: Bütün insanlar, saygın- lık ve hukuk yönünden özgür ve eşit doğarlar. Fransız Anayasası bir ve bölünmez olan Fransa Cumhuriyeti'nin tüm vatandaş- lannın yasa önünde eşit olduğu il- kesinden ilham alır. Fransız halkı- nın birliği ve eşitliği, etnik kriter- lere dayah farklüıklar ile ilgili tüm savları yok sayar (Pulat Y. Tacar, Terör ve Demokrasi, s.206)." 81. yıldönümünü kısa bir süre önce kut- ladığımız Cumhuriyetimizın, 1961' e kadar geçerli olan 1924 Ana- yasası'run 88. maddesı şöyle bir hü- küm içermektedır: "Türkiye ahali- sine (halkına) din ve ırk farkı ol- maksızın vatandaşlık itibarı ile Türk ıtlak olunur (denir)." tşte size "Türk" demenin ırkçı- lığı hiçbir zaman ıçermediği ve Türk vatandaşlan arasında genel bır eşıt- lik bulunduğunun en güzel kanıtı... Türkiye'de, Lozan Antlaşması'nda kabul edilenler dışında azmhklar bulunduğunu ve Türkiye "dekı azın- lıklara yeterince kültürel haklar ta- nınmadığını ısrarla ilen süren Al- manya'nın tçişleri Bakanı Otto Schüy, Suddeutssche Zeırung gaze- tesine verdiği demeçte bakınız ne diyor: "En iyi uyum asinıilasyon- dur. Uyumun hedefı, Alman kül- türüne çekmektir insanları. Mümkün olan her dili destekleye- meyiz. Aynca böyle bir şey kaosa sürükler. Ben birinci dili Türkçe olan homojen bir Türk azınlığın oluşmasını istemiyorum. Türkler bizim kültür alammızda büyüme- li ve anadilleri de Almanca olnıa- lı..." Tüm bunlan \e daha fazlasını bilenler; ülkemizde "federasyon" ve "azınhk hakları" terimlerini sık sık tekrarlayanlan, "cahil" ya da "hain" olarak nitelendirmekle on- lara haksızlık mı yapıyorlar acaba? Bence değil... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Irak'taki kanh işgal sürerken Israil'in bu ülkede etkin ohnak için Kuzey Irak'tan toprak ve bina sa- tm aldığı, bölgesel liderler Celal Talabani ve Mesut Barzani aracılığıyla da Bağdat yöne- timini biçimlendirmeye çahştığı öğrenildi. Ankara'daki güvenlik birimlerinin iç değer- lendirmelerine göre tsrail, Kerkük-Hayfa bo- ru hattmm bir an önce açılması için çaba har- cıyor. Raporlara göre Israil Irak'ın kuzeyinde etkin ohnak için 2003 yazmdan bu yana top- rak ve bina satın alma politikası izliyor. Israil, Kerkük'te 6 bin dönüm arsa, 500 mesken, Musul'da 7 bin dönüm arsa, 6 bin adet mes- ken ve bina, Erbil'de ise 2 bin dönüm arsa, 30 bina ve daire satın aldı. Bölgede "Kürt kö- kenli Yahudilerin yaşadığı" teziyle hareket eden tsraılm buradaki ekonomik birikimi öne çıkan kişilerie Ürdün üzerinden ticaret yaptığı ve onlann gücünün artması için çaba harcadığı değerlendirmeleri dikkati çekiyor. Güvenlik birimlerine göre Israil, Irak'ın bü- tün olarak kendisine yönelik tehdit olmaktan çıkması için şu politikayı benimsedi. if Kuzey Irak'ın Bağdat yönetiminden ba- ğımsız olarak kendi ayaklan üzerinde durma- sını sağlayacak ekonomik ve politik güce ulaşmasını sağlamak. • Kuzeyin Bağdat yönetiminden kopması halinde Iran'la bütünleşecek bir Irak Şii yö- netiminin kendisi için büyük bir tehdit oluş- turacağını düşünerek Kürtler aracılığıyla merkezi yönetimi de kontrol etmek. • Kürtlerin etkin olmasıyla birlikte onlann Suriye ve Iran'daki ağırlığını kullanmak. • Kerkük-Hayfa boru hattınm bir an önce yeniden de\Teye girmesini sağlamak. Denge kurma çabası Değerlendirmelere göre Israil, Irak'ta etkinlik kurmak için ekonomik çıkarlan ve güvenlik kaygılannı çok öne çıkarmak istemiyor. Bu bağlamda özellikle Tevrat'ta yer alan kimi de- ğerlendirmelere dayanıp "kutsal topraklar" üzerindeki köklerini gündeme getiriyor. Ra- porlarda aynca tsraü'in Kuzey Irak'taki faali- yetlerinin 20 Mart 2003'ten bu yana sürmek- te olan Amerikan işgali ile başlamadığı, 1993'ten beri devam ettiği belirtiliyor. Rapor- lara göre, Türkiye'yi karşısına almak isteme- yen Israil, Irak'ta Türk Silanlı Kuvvetleri'ni de görmekten yana değil. Politikalannı bu iki denge arasına oturtmaya çahşıyor. Sakarya vaiisi TMSF'yl eiestirdl Okutan: Çijüikte delülerkarartddı Haber Merkezi - GP Genel Başkanı Cem Uzan'm Pamukova'daki çifliğe girerek gizli ka- salan götürdüğü yönündeki iddialara ilişkin tar- tışmalar sürüyor. Sakarya Valisi Nuri Okutan, çiftlikte delillerin karartüdığını söyledi. Uzan'ın beraberinde 22 kişiyle çiftliğe girerek bazı du- varlan kırdıklannı anlatan Okutan, "Deliller kaybolmamış olsaydı net davalar açılabilirdi. Ama şimdi neresinden dava açüabiür" dedi. TMSF'nin çiftlikte güvenliğin sağlanması yö- , nünde yanlışlan olduğunu savunan Okutan, şunlan kaydetti: "Cem Uzan'ın eski adamlan- na güvenîiği teslim ermişler. Belki 3-4 gün önce girdi. Cem Uzan olayın duyulmasını is- teği için bu boyuta taşımış olabüir.îşin başka bir boyutu da olabiür. Bir belge olabiür. Ama kasanın olması düşük ihtimal. Cem Uzan giz- lediği, sakladığı bir şeylerin peşinde." Maddi tazminata gerek görülmedi AİHM Türkiye y yi haksız buldu STRASBOURG (AA) - Avrupa Insan Hakla- n Mahkemesi (AİHM), evlendikten sonra mes- leki yaşamında sadece genç kızhk soyadını kullanmak isteyen avukat Ayten Ünal Teke- li'nin yaptığı başvxıruda Türkiye'yi haksız bul- du. Tekeli'nin 1996 yılında kayıtlara geçen başvurusunu değerlendiren AİHM, Avnıpa In- san Haklan Sözleşmesi'nin (AtHS) özel ve ai- le yaşamına saygıyla ilgili 8. maddesi ile ay- nmcdığın yasaklanmasıyla ilgili 14. maddesi- nin Türkiye tarafından iİüal edildiğini bildirdi. Maddi tazminat cezasma gerek görmeyen AİHM, bununla birlikte, Tekeli'ye mahkeme masraflan olarak 1750 Euro'nun Türkiye tara- findan ödenmesini kararlaştırdı. AİHM, Kuzey Iraklı altı kadmın, eşlerinin ve çocuklarunn, te- rör örgütüne karşı düzenlenen sınır ötesi ope- , rasyonlarda hayatını kaybettiği gerekçesiyle yaptığı şikâyet başvurusunu ise kabul etmedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle