19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2004 ÇARŞAMBA SOYLEŞI "Kinıseriskalmakistemiyor''Gurbet Kadını y dizisindekiperformansıyla yıldızı yeniden parlayan Mahmut Cevher, maliyetin yüksekliği nedeniyle sinemaya olan ilginin azaldığını söyledi HÜSEYİNKIVANÇ Mahmut Cevher, 1949 Gemlık Armutlu doğumlu. 1976 yılında, bir sinema dergisinin açtığı yanş- mada birinci seçildi. Orhan Ak- soy'un yönettiği Aile Ş«refi filmiy- le sinema pıyasasına girdi. Bugü- ne kadar 25 fılmde oynadı. Ulus- lararası festivallerde Türkiye'yi temsil etti. Şimdilerde Gurbet Ka- dmı adh televizyon dizisiyle yeni- den gündeme geldi. Gurbet Kadı- nı adlı dizide Mahmut Cevher'in dı- şında Fatma Girik, Mcitem Cum- bul, Tımuçin Esen ve Burak Hak- kı gibi pyuncular var. Bütün reyting- lerde bu dizi ilk üç arasına giriyor. Mahmut Cevher'le dizinin çekil- diği Şanlıurfa'da konuştuk: • MahmutCevher, sinema oyun- culuğuyia nasü tanışö? • 1976 yılında o yıllann popiiler sinema dergisi olan Ses dkrgısinın ka- pak yıldızı seçildim. tlk fılmim, Or- han Aksoyun yönettiği, Adiie Na- şt ve MünirÖzkul ile oynadığım 'Ai- le Şerefi'dir. Daha sonraki yıllarda toplam 25 filmde başrol oynadım. Slnemanın dururnu • Sinema oyunculuğuyla dizi oyunculuğu arasında fark var nu? • Oyunculuk açısından bir fark yok. Ancak teknolojik olarak fark vardır. Televizyon, uzıun süreçli bir iştir. Bir sinema öyküsünden kırk bölümlük bir dizi yapılabilir. • Türk sinemasının bugün için- de bulunduğu dunun nedir? • Bugün, Türk sineması birliği kayboldu. Ben bunu, yapımcdık kay- boldu anlamında söylüyorum. Eko- nomik koşullar nedeniyle şimdiki sinema ürünleri, bireysel çabalarla oluşturuluyor. Çünkü maliyetler çok yüksek. Bu yüzden eskd sinemacı- lardan yüzde doksan beşi, kendini emekliye ayırdı, film yapamıyorlar. Kimse risk almak istemiyor. Pizlde verilen mesaj • Gurbet KadınTnın reytingler- deyüksekçıkmasuun nedeni nedir? • Dizide, olayları hiç abartmadan ülkemizin ihtiyacı olan mesajlan verdik. Bizim bu dizide verrneye çalışüğımız ilk mesaj, insandır. Özel- likle Doğu'da yaşayan kadınlann haklan, aşiret kavgalan, kan dava- ları, özellikle benim oynadığım Re- şo Ağa tıplemesi, son derece ilginç bir insan, olumlu bir tip. Dığer aşı- retlerlebanşyapılması, kandavala- nnın durmasını istemek, banşmanın gerekliliği, bu dizinin önemli mesaj- lanndan biri. Bu yıl Gurbet Kadını Kazandığı ödüller • Uhıslararası festivallerde Türkiye'yi temsil ettiginiz mi? • 1984 yılında, yönetmenliğini Yusuf Kurçenli'nin yaptığı Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe filmi yapıldı. Bu filmin öyküsünü, ben küçük bir gazete haberinden aldım. Bir cinayet haberiydi bu. Yönetmen Kurçenli'ye önerdim. Bu öyküyü Kurçenli çok sevdi. Kurçenli, Ayşe Sara ve ben, bunun senaryosunu yazdık. Çok zor koşullarda bu senaryoyu, benim doğup büyüdüğüm Gemlik Armutlu'da 1983 yılında çekmeye başladık. Daha montaj masasında iken parçalan gören festival temsilcilerince, Berlin Film Festivali'ne Türkiye'yi temsilen bu film davet edildi. 1987 yılında Yusuf Kurçenli'nin yönettiği Merdoğhı Ömer Bey filmi, o yıluı kültür Bakanlığı film ödülünü kazandı. Bakanlık da beni, o yıl kültür elçisi olarak, 635 mark yolluk vererek, Şam Film Festivali'ne gönderdi. Hiçbir gazete, o günlerde bu festivalden ve bizim filmimizden söz etmedi. înceleme için cezaevinde kaldım • Yılmaz Güney'le ilgili anılanıuz da var_ • Yılmaz Güney'le 1981- 1982 yılında adı sonradan Yol olan bir film için anlaşma yaptık. Filmi önce Erden Kıral yönetecekti, sonra Şerif Gören yönetti. Ama en ufak bir sorunda Yılmaz Güney habergönderirdi. Kafasındaki mekânlar için beni görevlendirirdi. Bir keresinde cezaevinde çekim yapmak için günlerce Ankara'da Cezaevleri Genel Müdürlüğü önünde bekledim. Aynca Yılmaz Güney'in isteği üzerine Aytaç Arman'la îmralı Cezaevi'nde, oradaki insanlan incelemek için bir gün, cezaevinde kaldık. Sonra Erden Kıral yönetmenlikten alındı Yılmaz Güney tarafından. Şerif Gören'e görev verildi. Ekip Doğu Anadolu'ya çekime gittiğinde Şerif Gören, rolümü bana vermedi. Bütün bu süreç içerisinde ben Yılmaz Güney'le hiç karşılaşmadım. Daha sonra Yılmaz Güney şunlan söyledi: "Türkiye'de iki kişiye özeleştiri yapacağım. llki Mahmut Cevher ve ikincisi de Savaş Yurttaş." Ama ömrü vefa etmedi. dizisi ikinci yılına girdi. Hiçbir rek- lam ihtiyacı olmadan, bu dizi; ya- pım, yönerim, oyuncu ve teknik kad- ronun çok uyum içinde çalıştığı ve özverililiğe dayanan bir birliktelik- le başanlı çizgisini yakaladı. • Genç oyunculara önerileriniz nelerdir? • Yeni oyunculuğa başlayanlara, şunlan öneriyorum: Oyuncu ol- mak için gerekli ilk şart, yetenek- tir. Bu yetenek insanın doğasında vardır. Eğitimde de bu yetenekle- rin iyi kullanıhnası öğrenilir. Bu noktada en önemli şey; senaryo ve inceleme, disiplin ve çok dikkatrir. Her zaman çok dikkatli olmak ge- rek. tyi bir gözlemci olmak gere- kir. Bu iş, laubalilik kaldırmaz. iyi bir düşünce özellıği gerekir. • Türk sinemasının gelecegi için düşünceleriniz nelerdir? • Türk sinemasının şu anda iki so- runu var. Birincisi, özgün ve güzel senaryolar, ikincisi para. Ve bunu yaşama geçirecek ortam. Türfclye AB'ye giremez • Türkrve'nin AB'ye girmesi Türk sinemasına nasıl vansır? • Türkiye; ekonomik, sosyal, si- yasi ve kültürel olarak dünya coğ- rafyasının neresindeyse sinema ola- rak da oradadır. Bugün, ekonomisi olmayan bir ülkenin siyaseti de ol- maz, kültürü de olamaz. Türkiye, 2005 yılında AB müzakerelerine başlasa bile, 15 yıl içinde AB'ye gi- remez. 2005 yılında Türkiye, müza- kerelere başlarsa, AB'den birçok pa- rasal yardım alacaktır. Bu yardım- lann çok iyi kullanması gerekir. 12 Eylülün etklsl • 12 Eylül döneminin sanat üze- rindeki etkisi nasıldı? • 12 Eylül dönemi, sanatı çok olumsuz etkiledi. Sanat üzerinde ağır bir sansür uygulandı. Sanata- sal üretimler engellendi ve bu alan- da çalışanlar, çok zor günler yaşa- dı. Birçok firma iflas etti. • Siz bir sinema oyuncusuydu- nuz. Şimdi ise televizyon dizisi oyun- cususunuz. neden? • Sinemanın içindeki kriz nede- niyle, kendımi ancak dizi oyuncu- su olarak ifade ediyorum. Çünkü insanların yemek yeme hakkı, ken- dilerini ifade etme hakkından önce gelir. Ben şimdi televizyon dizilerin- de oynayarak yemek yeme hakkımı kullanıyorum. Ama ileride iyi film projeleri olursa inşallah kendimizi ifade etmek hakkırruzı buluruz. Ok- tay Kaynarca adlı oyuncu arkadaşı- mız, televİ2yon dizilerine "Bu bir fast-food'dur" dedi. Ve ekledi: "Oyuncunun er me\ danı, sinemave tiyatroduıf Sevgilı arkadaşım, oyun- cunun er meydanı olmaz. Oyuncu için her yer er meydanıdır. • Mahmut Cevher, bundan son- ra ne vapacak? • 55 yaşında yakaladığım bu çizgide, bir Amerikan sineması oyuncusunun formatı içerisinde çok önemli şeyler yapacağrmı, si- nema ve televizyon izleyicilerinin bilmesüıi istiyorum... AVRUPA'DAN GURAY OZ Utanma Zamanı Felluceli analar, babalar, ço- cuklar kentlerinden kovuldular ve dünya medyası onlara "Fel- luceli Mülteciler" dedi. İnsan kendi ülkesinde mül- teci olur mu? Oluyor işte. Başka şeyler de oluyor. ABD, küresel egemenliğini pekiştirmek için bir ülkeyi işgal edebiliyor, srvilleri katledebiliyor, esiriere işkence yapabiliyor, sa- vaş koşullannda uyulması ge- reken kurallan düzenleyen Ce- nevre Sözleşmesi'ni hiçe saya- biliyor ve... Tüm dünya seyrediyor. Utanma zamanı geldi, ama dünya utanmıyor... Yalan, sahtekârlık, ihanet diz boyu. ABD'nin bundan sonra- ki hedefleri, genişletilmiş bir alanı türiü düzenlerie ele ge- çirme stratejisi olan "Genişle- tilmiş Ortadoğu Planı", semi- nerterde, sempozyumlarda ko- nuşuluyor. ABD'nin bölgeye el koyma kumpasını güzelleşti- renler mi ararsınız, bir "uygar- lık projesi" olarak tanrtanlar, kendine pay biçenler mi arar- sınız, hepsi de sempozyum- larda boy göstermeklçin yan- şıyoriar. Karşı çıkanlann söz- leri, bildirileri medyada yer bu- lamıyor. Medya, "uygariık pro- jelerini" çok seviyor. Kanlı ol- sun, kansız olsun tüm "uygar- iık projelerinin" gönüllü savu- nucusu, ateşli yandaşı, ihanet- lerin suç ortağı medya. Medyada utanma, arianma yok. • • • Medyanın neredeyseelbirli- ği ile savunduğu bir başka "uy- gariık projesi" debildiğiniz gi- bi AB projesidir. AB yandaşla- nnın temel tezi, "Türkiye'nin AB'ye katılarak uygarlığa da- hil olabileceği, yoksa geri kal- mışlıktan kurtulamayacağı" şeklinde özetlenebilir. Bu tez, her şey den önce Avrupa'nın uygar olduğu varsayımına da- yanır ve eleştiri süzgecinden geçirilmeden, sorgusuz sualsiz kabul edilebilecek bir tez de- ğildir. Çünkü uygariık, çağımızda hem eskisi gibi tarif edilemez hem de Avrupa eski tarife gö- re bile gerilemektedir. Uygariık eskisi gibi tarif edilemez; çün- kü uygariık, insanlığın tüm bi- rikiminin, tüm kazanımlannın niteliksel gelişimidir, tüm insan- lığa yayılarak çoğaftılabilmesi- dir. Avrupa ise insanlığın ka- zanç hanesine yazılmış değer- lerden hızla uzaklaşıyor, en önemli olanlan ise yok sayma eğilimindedir. ikinci Dünya Savaşı sonrası- nın denge koşullannda emper- yalist emellerinden uzaklaş- mak zorunda kalan Avrupa, ko- şullar değişince paylaşıma ka- tılabilmek için deli danalar gi- bi, önce içerde haklara saldır- maya, sonra da dışarda pay- laşıma katılabilmenin koşulla- rını yaratmaya soyundu. Bu işin uygarlıkla bir ilgisi yoktur. AB'nin aba-sopa yöntemiy- le Türkiye'den almak istedikle- ri açık seçik belli oldu. AB, Tür- kiye'nin askeri gücüne, strate- jik konumuna taliptir. Türkiye, AB için ABD'ye bırakılamaya- cak, en azından onunla payla- şılması gereken değerli bir üs alanıdır. Bölgede AB çıkarian- nı savunabilmek için, daha açı- ğı bölgenin paylaşımına katıla- bilmek için uygun bir ülkedir. Petrol ve doğalgaz boru hatla- n için doğal ve güvenilir bir yol alma özelliği taşımaktadır. Üs- telik Türkiye, bolge için gittik- çe değer kazanan su yollanna sahiptir ve bu yolların yöneti- mi Türkiye'ye bırakılmamalıdır. Bütün bunlar, Türk medyasına ve bir kısım akademisyene Tür- kiye'nin "iyi pazarlanabilir bir mal" olduğu bilgisi gibi görü- nüyor. Gerçekten de öyledir. Pazar- lamak satmanın öteki adıdır. Satabilmek içinse utanmamak gerekmektedir. • • • Bunca yıllık mücadeleyi gör- mezden gelen medyanın ve bir kısım akademisyenin, "Türki- ye 'ye demokrasiyi AB 'nin ge- tireceği" tezi ise hızla eskiyen bir tezdir ve artık üzerinde dur- maya gerek kalmamıştır. Demokrasinin ithal ve ihraç edilemeyeceğini, bölgeye akın edenlerin niyetlerinin başka ol- duğunu Fellucelilertüm dünya- ya öğretti. Şehir boşaltıldı. Fel- luce halkı kendi ülkesinde "mül- teci" oldu. Kalanlara tankla, topla, uçakla, vahşetin hertür- lü "uygar" aracıyla saldırdılar. Üsteltk hâlâ "demokrasi ve öz- güriük getirmekten" söz ede- biliyoriar. Oysa bu saldırganlar çağımızın barbariandır. Onla- nn uygariığı temsil ettiğini söy- leyenler ise nerede, hangi ülke- de yaşıyor oluriarsa olsunlar, barbartann ortağıdırlar. Bu vah- şeti seyreden, saldırgana top- raklarını açan, sonra da tim- sah gözyaşlan dökenlerin uy- gariıkla bir ilgisi olabilir mi? Felluceli direnişçiler, belki modernleştikçe uygarlıktan uzaklaşan barbarian kovmak- ta zoıianacaklar, belki de savaş çok uzun sürecek. Ama onla- rın tüm dünyaya sıkı bir ders verdikleri kesindir. Fellucelile- rin hepimize verdiği en büyük ders, utanmak üzerinedir. Onlar verdi, peki biz dersimi- zi aldık mı? İşte onu bilemiyorum. e-posta guay.ozfucumhuiyeLcoratr VEFAT Merhum Hasan ve Merhume Zehra Mazlumoğlu'nun kızı Merhume Lütfiye Saracık, Merhum Osman ve Merhum Faruk Mazlumoğlu'nun kardeşleri Esma - Mesut Erez, Hikmet Mazlumoğlu, Asuman - Turan Ilgaz, Metin - Belgin Mazlumoğlu, Yılmaz - İlser Mazlumoğlu, Yıldız - Erdüş Örnek, Mazlum - Gönül Mazlumoğlu'nun halalan, Ali - Sevinç Saracık'ın teyzeleri Zeynep - Merhum İbrahim Zeytinoğlu, Mediha - Sadık Soner. Nezihe - Merhum Mehmet Ekiz, Mualla - Ahmet Gürel, Süheyla - Mehmet Düzgün, Ferit - Emine Zeytinoğlu, Mustafa - Nezahat Zeytinoğlu, Merhum Tevfık - Ferda Zeytinoğlu'nun yengeleri Nermin - Merhum Celal Sölpük, Merhum Mümtaz - Güneş Zeytinoğlu, Yavuz - Göksel Zeytinoğlu'nun anneleri Nilgün - Suat Kutlu, Şebnem Sölpük, Zeynep, Banu, Alev, Mehmet - Yonca Zeytinoğlu'nun anneanne ve babaanneleri Burcu, Gülru, Merve, Kurt Mesut, Ata Mehmet'in nineleri Merhum Mesut Zeytinoğlu'nun eşi Zeytinoğlu ailesinin büyüğü Zeliha ZEYTİNOĞLU 15 Kasım 2004 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 18 Kasım 2004 Perşembe günü Eskişehir Alaaddin Camii'nde kılmacak öğle namazım takiben Odunpazar Aile Mezarlığı'na defnedilecektir. Ailesi L
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle