17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EKİM 2004 SALI CUMHURİYET SAYFA DtZt Eğitim hizmetinde özelleştirmeye doğru adımlar olarak, devlet okullannda da 'paralı eğitim' yerleştiriliyor Çürüyüşten görünümler Nasıl Bir Eğijjm İstiyoruz? SERVER TAfJİLLİ T ürkiye'de eğitim birliği giderek parçalanmaktadır. Ulkedeki toplam 578 bin 805 öğretmenin 515 bin 933'ü kamuda, 62 bin 872 öğretmen ise özel öğretim kurumlannda çalışmaktadır. Kamu okuliannda kadrolu öğretmenlerin yanı sıra geçici öğretmenler, sözleşmeli öğretmenler, vekil öğretmenler, ders ücretli öğretmenler bulunuyor. O zel okullarda ve dershanelerde yaklaşık 60 bin öğretmen ise, dört grupta toplanabilir: Okullardan emekli olanlar; istifa ederek özel öğretim kurumlanna geçenler; stajyerlikten sonra özel öğretim kurumlan kadrolanna geçen gençler; resmi okullarda görevli olduğu halde dershanelerde kaçak olarak çalışan öğretmenler. Bu tablo, kamu aleyhine kanamayı gösteriyor. T ürkiye'de. 1980'li yıllarda uygulanmaya başlanan neolibera] politikalann ülkeye neye mal olduğu açıktır; bu politikalar, toplum yaşamının tüm alanlanna sızmış ve gördüğü her şeyi yıkmıştır. Insanlann en temel haklanndan biri olan eğitim de bu süreçten payını almıştır, almaktadır. Bir yandan, neohberal politikalann sonucu olarak gelir dağılımmda yol açtığı bozulma, öte yandan kamu harcalamalannın -bu politikalar doğrultusunda- kısılması, eğitim hakkına bir darbe indirmektedir. Bir "eğitiınde çürüyiiş"ten bahsedıliyor.Kısa adıyla "KİGEM" olarak arulan ve sendıkalann desteğiyle ayaktan duran "Kamu İşletmeciKğini Gefiştirme Merkezi" vakfinın, ıkı genç akademısyenı, Nuray Ertürk Keskin ıle Aytül Güneşer Demirci'ye yaptırdığı ve "Eğitimde Çürüyüş" adıyla yayımlanan bilimsel araştırmanın ortaya koyduğu önemlı gerçekler var; bizim burada yaptığımız da onlan okurlara topluca yansıtmak olacak. Nereden başlamalı? Eflltlml sömürgelestlrme sürecl 19801i yıllann başında, kûreselleşme, "dünya ekonomisiyle bütünleşme" söylemıyle, bıreylere dünya vatandaşlığı yolunu açan "özgürleş.me" ve "zengutfeşme" olarak sunulmuştu. Oysa, çeyrek yüzyılın sonunda, bu kefimelerin ne anlama geldiği açığa çıkmıştır: Özgürleşme yüzde 9O'ı gelişmış kapıtalıst ülkelere ait olan şırketlerin serbest yahrım ve ticareti; zenginleşme de dünya zenginliğini elınde tutanlann daha da zenginleşmesı demektir. Dünya vatandaşlığı ise, ABD asken işgalleri ile, öbür gelışmiş ülke yönetimlerinin işgal pazarlıklan karşısuıda ezilip gitmıştir. Çeyrek yüzyılın sonunda. kûreselleşme, azgelişmiş ülkeler bakımından yeni bir sömürgeleşme anlamınadır ve başta "özefleştirme"ler yoluyla yürütülüyor. Türkiye ıçin 1980"li yıllann başından günümüze özelleştirme, türlü bahanelerle KlT'lenn karşısına çıkanlmıştır; ve şimdi durduğumuz noktada ise, devlet ışleönelen, halkımızın ne özveriler pahasuıa yarattığı zenginlikler, yok pahasına kışılere, aslında özel tekellere sunuluyor. Öte yandan, 1980'lenn başından bu yana, özelleştirme yalnızca KİT sıstemiyle sınırlı kalmamıştır; devletın sosyal devlet nıteliğini kazandığı üç temel alan "eğjtim", "sağhk", "sosyal güvenlik", neoliberal politikalardan en çok zarar gören alanlar olarak başta gelmektedır. Eğitim ve sağlık gibi alanlar, anayasal düzen gereğince, devletin görev alanına girmektedir; öyle olduğu için merkezi yönetimce yürütülmekte, memurluk sistemıne bağlı personel istihdam edılmekte ve mali pahası vergi gelirleri ile karşılanmaktadır. Söz konusu alanlann özelleştırilmesı demek, bu üç özelliğüı çözülmesı demektır: Binncisı, eğıtim-sağlık, "devletten alınıp yerel yönetime" Özel dershanecilik, özel dersler ve devlet liseleri arasındaki eşitsizlikler, ülkenin gelişmesine fayda sağlayacak kuşaklar yerine, var olan düzeni koruyacak kuşaklar yetiştirmeye yaramaktadır. verilmektedir; ikincisi, öğretmen ve hekım istihdamında memurluk çözülerek yerine "sözJeşmeKlik" getirilmektedir; üçüncüsü, vergiyle finansmanuı yerini "harç", "dipJoma parasT, "gaJoş parası", "vakıf bağışı", "dernek bağışT üzennden ögrencı ve hastanın ödemelen alrnaktır. Bunlar ise, geçiş dönemi uygulamalandır; hedef, eğıtimi bütünüyle "piyasa man" haline getirmektir. Okulların "plyasa malı" haline getlrmeslnden örnekler... Kıtapçık, bu geçiş dönemi uygulamalanndan çarpıcı örnekler venyor. 1. Devlet okullannın yanı sıra özel okullar ve dershaneleri, son yıllarda daha palazlanmış ve yaygırdaşmıştır. Örneğin özel dershaneler üstüne kimi ayrmtılar pek ayduılatıcıdır: I984'te Özal hükümetince tekrar canlandınlmış bu dershanelerin kuruluş amacı. öğrencıleri zayıf olduklan derslerden yetiştirmek ve bilgi düzeylerini yükseltmek, bir üst okulun gıriş sınavlanna hazırlamaktır. Özellikle lise son sınıf ve lise mezunu öğrenciler için ünıversite hazırlık kurslan, smavlann da testlere bağlandığı bir ortamda pek önemli. Özel dershanelerde kurs fiyatlan da, dershanenın büyüklüğüne, ismine ve istihdam eftıği öğretmenlere göre farklılık gösteriyor. Örneğin 275 dershane bulunan Ankara'da ünıversiteye hazırlık kurslannın fıyatlan 2002-2003 öğretim yılı için 900 milyon ile 7.5 milyar arasında değışmektedır. îlköğretim ve ortaöğretim öğrencılenne yönelık kurslann fiyatlan ise 500 milyon ıle 2.5 mılyar arasında değişmektedır. Türkiye genelinde 2002- 2003 öğretim yılında 2615 dershanede 606.522 öğrencı eğıtıme devam etmiştir. Bu rakamlar, sektörün çapını gösteriyor ve kaygılandınyor. Daha da önemli olan şu: Özel dershanecilik, özel dersler ve devlet liseleri arasındaki eşitsizlikler, ülkenin gelişmesine fayda sağlayacak kuşaklar yerine, var olan düzeni koruyacak kuşaklar yetiştirmeye yaramaktadır.Öte yandan, öğretmenlerin istihdamı konusunda, Türkiye"de toplam 578.805 öğretmenin 515.933'ü kamuda, 62.872 öğretmen ise özel öğretim kurumlannda çalışmaktadır. Kamu okullannda kadrolu öğretmenlerin yanı sıra geçıcı öğretmenler, sözleşmeli öğretmenler, vekıl öğretmenler, ders ücretli öğretmenler bulunuyor. Özel okullarda ve dershanelerde yaklaşık 60 bin öğretmen ise, dört grupta toplanabilir: Okullardan emekli olan öğrehnenler; okullardan istifa ederek özel öğretim kurumlanna geçen öğretmenler; stajyerlikten sonra özel öğretim kurumlan kadrolanna geçen genç öğretmen; resmi okullarda görevli olduğu halde dershanelerde kaçak olarak çalışan öğretmenler. Bu tablo, kamu aleyhine Devletten özele doğru T ürkiye'de, 2OOO'!i yıllann eğitim politikalan, devletten özele doğrudur. 1980'li yıllann başından beri, özel okullar her vesileyle teşvik edilmiştir. AKP'nin Acil Eylem Planı da bu teşvike ayn bir parentez açmışftr. Gerçekten, AKP hükümeti iktıdara geldikten kısa bir süre sonra, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çefikin, "10binyoksulvezeki öğrencinin özd okuDara yerleştirileceği ve masraflannın devlet tarafindan karşdanacağr açıklaması. aslında "yoksul çoculdar" üzerinden özel okullara yönelmiş bir seçimdir; çünkü, "\»ksul ve zeta'" çocuklara yardım söz konusu ise, devlet okullan buna imkân verecekti. Bakanın, "NtteHldi eğitim almalan için çocuklan özd okullara göndereceğiz n açıklaması da, devr let okullanna vurup özel okullardan yana tavn ortaya koyuyordu. Öte yandan, Milli Eğitim Bakanlığı, eğitime yeni kaynak bulmak için piyasa değeri yüksek okullan satmaya hazırlanıyor. Siirt Valiliği ise, eğitime katkı sağlamak amacıyla yepyeni bir yöntem *kat" ederek, bu yıl içinde inşaah gerçekleştirilen okullann adlannı satışa çıkarmıştır. Yıllardır öğrencilere verilen kâğıt karneler, yerini "dijital karneler"e bırakacak. Tasanda pilot bölge seçilen Yalova. eğitimde de bir ilke sahne olacak. Öğretmenlik mesleği de, bir ücretlendirme sistemine bir başka adım olarak, sınıflandınlıyor. Ne söylemelı son olarak? Türkiye'de, 1980'li yıllarda > uygulanmaya başlanan neoliberal | politikalar, sosyal yaşamın tüm ı alanlannı yıkıp soysuzlaştınrken, eğıtimi de bozup "çürütmekte"dir; ülkede, bugünkü haliyle, sağlıklı bir eğitim hizmeti verilemez; "Eğitinı tophımun geteceğidir" derken, şu • doğrulann yenıden alhnı çizmeli: Eğitim hakkı "tophımsal bir hak*tır, eğitim de "kamu hizmetTdir; eğitim hizmeti, tüm yurttaşlara "eşitçe" sağlanmalı ve söz konusu hizmet de "kamusal kaynaklar"a dayanılarak f gerçekleştirilmelidir. Öte yandan, < "küresefcffik", "yerefleşme" de, I eğitimin "ulusaTlığını ortadan * kaldırmaktadır. Oysa, günümüz dünyasında Türkiye'nin ihtiyacı, evrensel değerler üzerinde yükselen ulusal eğitimdir. Bu, toplumda var olan eşitsizliklerin giderilmesi, ülkenin ekonomik, sosyal, siyasal birliğinin sağlanması için temel zorunluluklardan biridir. Böyle bir eğitim sisteminin hayata geçirilmesi ise, neohberal özelleştirme polıtikalanna son verilmesi ve eğitimı tüm halk için kamunun ele alması ile mümkündür, değil mi? Türkiye'de eğitim reformu bir de derinleşhnlmesı gereken bir süreçtir. kanamayı gösteriyor. Daha vahimi, ülkede "eğMm birliği'' parçalanmaktadır. Devlet okullannda da "paralı eflltlm" yerlestlrlllyor 2. Eğitim hizmetinde özelleştirmeye doğru adımlar olarak devlet okullannda da "parah eğitiınB yerleşririliyor Anayasada, ilköğretim "devlet okullannda paraazdır" dense de paralı eğitim uygulamalan 1980'li yıllarda başlamış, 1990'dan sonra da toplanan kalemler çeşitlenmış ve miktarlar arttınlmıştır. Işte günümüzde, öğrencilerden para toplandığı - yaklaşık- 30 başlıklı bir lıste: "Eğtöme karJa payT, "katkı parasT, "karae parası", "diploına parası'' ıle başlıyor liste; "konıma derneği parası'', "dergi parası'', "servis ücreti", "yardımcı kitap parası", "spor kolu parası", "tiyatro ve temsfl giderlerT, "fotoğraf parası'', "teşekkür, takdir belgderi parası", "okul arması" ıle devam edıyor; "temMk malzemderi", "boya-tamirat ücreti", "perde, masa örtüsü ücreti", "cam parası", "fotokopi ve sına> ücretieri",u tebesû-parası", "sınıf köşeleri için para", "Kızüay'a yardım parası", "bayTam törenleri için kıyafet ücreti", "gea parası", "elektrik, su, yakıt, tdefon ücreti", **bilgisayar ahmı için ücret" de içinde var; hatta "hizmetii parası", "sözleşmeti personel paraa", "vakrfparası", •Şetiştirme kurslan parası"... Bu toplanan paralann ortak amacı, "eğitinıe katkı sağlamak"; ama neoliberal politıkalann, "Her şey de devletten beklenmez İd!" anlayışıyla örtüşüyor. Ortünün altındaki gerçekler şunlar; Devlet okullannda parasız okuma hakkı olan öğrencilerden istenen paralar (17 katrilyon), kaba bir hesaplamayla Milli Egıhm Bakanlığı 'nın bütçesınin (7 katnlyon) -nerdeyse- 2.5 katı. Bu demek kı, devlet, eğihmın fınansmarundan çekilmektedir. Böylece, sağlıklı bir eğitimin temelı olan "firsat eşitiiği" ılkesı çığneniyor ve halkın eğitim görme hakkı yok ediliyor. Öte yandan, görüldüğü gibi, idarecı ile öğretmen, öğretmen ile öğrenci arasına para girmiş oluyor; ve tüm eğitim ılişkileri bu paraya göre belırlenmektedir. istenen de budur; Velilen, öğrencılen, öğretmenleri, ıdarecıleri ve toplumu özel okula "abşbrma", eğitim hizmetlennın özelleştırilmesi gerektıği bılincinin yaratıimasıdır. Türkıye'de yaşanan süreç budur! Gelişme, özelleştirmeü bir mantığa dayandınlınca, 1990'lı yıllarda, daha başka konular da yeniden yönlendırilmiştir: "Ders kitapJan" yayımcılığında, Milli Eğitim Bakanlığı etkın bir rol oynarken, bu alan özel sektöre açılmıştır; okul kooperatiflerine son venlerek okullarda özel sektörce işleülen "kantinler" yaygınlaşmıştır; "okul layafetieri", eskı sadeliğını terk ederek "renklenmiş" ve "çeşidenmiş" ve "okul knafederi sektöni" yarahlmıştır; "okul temizliği" de temızlık şirketlenne bırakılır olmuştur, olmadığında ve bazı okullarda müstahdemler bulunmadığı için velilerle öğrencilere bile temızlik yaptınlmaktadır... Devlet okullannda paralı slstem nasıl Isllvor? 3. "Milli Eğitim Bakanlığı hizmetiernıe katkıda bulunmak üzere kaynak sağlamak, eğitime gönüllü kaölımı özendirmek ve yönlendirmek" amacıyla 1981 yılında Milli Eğitim Vakfi (MEV) kuruldu. Genel merkezi Ankara'da olan vaknn, Türkiye genelinde her ıl ve ilçede şubesi, yurtdışında da irtıbat bürolan bulunmaktadır. Vakfin gelır kaynaklanru "SürekK ve giderek artan bir ekonomik sistetne bağlamak" amacıyla çeşitlı ticari etkınliklerde bulunacak şirketler kurulmuştur. Okullarda kullanılan öğrenci karneleri, diplomalar, başan belgelen, öğrenci kişisel dosyalan, öğrenci kimlikleri ve öğretmen not defterlen gibi belgelenn basımı, dağınmı ve satılması hakkı vakfa bırakılmışhr. Vakıf, bunlardan inanılmaz boyutlarda gelirler sağlamaktadır. Vakıf, aynca gelirlerine gelir katmak ıçin her yola başvurmaktadır; 1991 yılından başlayarak özel okul açmaya da başlamışhr. Milli Eğitim Vakfi eliyle halktan toplanan paralar, okul "işletmesi" ile sözde kamu kademeleri arasında gölge bir alanda üleşilmektedir. Vakıf sıstemi ve okul koruma dernekkn üzerinden, eğitim fiilen ticarileştirilip yerelleştirilmiştir. Okullarda demekler üzerinden yerel ve "parça başı ûcret" sistemi içinde öğretmen ıshhdamı yaygınlaşmaktadır. Dünya Bankası kredileriyle yürütülen Okul Geliştirme Yönetim Ekibı, Eğitim Bölgeleri Danışma Kurulu uygulamalan, eğitim sisteminin özelleştınlmesini hazırlayan karar zeminler olarak düşünülmüştür. Norm-kadro, toplam kalite yönetimı, performans denetimi gibi uyguJamalar, öğretmenlerin özlük haklannda köklü değişikliklere yol açmaktadır. Özetle, okullar şirket, öğrenciler de müşten oluyorlar. Neoliberal bütün bu politıkalann eğitim alanına taşınması ve yayılmasında, uluslararası ticaret ve yatınm anlaşmalan; IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticareti Örgütü gibi uluslararası kuruluşlar ve AB gibi bölgesel örgütlenmeler önemli rol oynamaktadır. Yarın: Eğitim reformunu derlnle$tlrmek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle