Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 EKİM 2004 SALI CUMHURfYET SAYFA
17
hj Beşiklaş. Trabzon
E maçtnda 9 kişi
3 kabnış. Fark etmez,
£ çoğu sahada fazlahk
^ duruyor!
>
Te): 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97BektronSk posta; denizsom©cumfturfyetcom.tr
- Başbakan, AB liderlerini
ciddi olmaya çağırmış...
"llainc bir saka!!"
Büyüme
Anıl Öçal: "Büyümeden
memura pay yokmuş..
Olmaz, çünkü büyüme
yalan. Enflasyon
hesabına keçiboynuzu
fiyatını katan RTE
iktisatçılan, ülke
ekonomisini değil yeşil
sermaye ekonomisini
büyütmekte!"
Air FranceBir okurumuz,
Istanbul'dan Paris'e
giden Air France
ucaklannda yolculann
ilaçlartdığmdan ve
terminaldeki pasaport
kontrolünün ameliyat
eldivenleriyle
yapıldığından söz
etmişti. Air
France'nin avukat
Nazan Candaner
Elver, ilaçlamanın
Dünya Sağlık
Örgütü'nün talimat
gereği yapıldığını;
terminaldeki
uygulamanın
sorumlu/uğunun ise
havaalanındaki
gö'revfilerde olduğunu
bildirdi.
Kevgir
Erol Işisağ: "Deniz
Baykal, 'seçim yenilgisi
kurşun yarası gibidir'
derken 'ben kevgire
dönmüşüm' demek mi
istiyor!"
M
armara Denizi'nin bir lağım çukuruna dö-
nüşmesini ya da Iskenderun Körfezi'nde
I zehir yüklü geminin batışmı ayn tutarsak,
I dünya denızlerinde de ciddi bir kirlilik soru-
nu yaşanıyor. Denizlerdeki kirlenme bir boyutuyla,
ağır para ve hatta hapis cezaları uygulanmasına rağ-
men gemılerin bastıgı at/k yağlardan kaynaklanıyor.
Cezalar, caydıncı olamıyor...
TMMOB Gemi Makineleri Işfetme Mühendisleri
Odası Başkanı Süleyman Savaş, sooınu çözmek
için, AB Denizcilik Sekreteriiği ile Deriız Kirfiliğini Kont-
rol Organizasyonu yetkililerinin çalıştığını ancak kir-
lilik yaratan gemilerin listesinin birbilgi bankasınaak-
tarılması gibi önlemlerin öteki gemilerin yaratacağı
kiriiliği önlemeye yetmeyeceğini belirtiyor.
Süleyman Savaş, şöyle diyor:
"Bazı Avrupa ülkeleri gemileri suçüstü yakalayarak
önleme yoluna gidiyor, birçoğu ise zabıt tutup aşırı
cezalar vererek sorunla savaşmaya ça/ışıyor. Başa-
Oeniz kirliliğînlı oldukfan ise söylenemez. Liman kontrolörleri ta-
rafından yağ kayıt defterleri kontrol edilerek, eğer
varsa, yağ atıklannın gemı seyre başlamadan önce
dışan verilmesi sağlanabilir. Fakat liman kontrolörie-
rinin gidemeyeceği durumlarda örneğin limana uğ-
ramadan geçen gemilere bu durumun uygulanması
mümkün degildir. Aynı zamanda kayıt defterleri düz-
gün ve doğru tutulmuş da olmayabilir. Çünkü çoğu
başmühendis, birkaç ton yakıtını ayn bir yerde tuttu-
ğu gerçeğini örtmek için ya da bazı işletmeciler da-
ha fazla yakıtı gemide bulundurabilmek için sahte
kayıtlar tutabilirler."
Peki, ne yapılmalı?
Gemi Makineleri Işletme Mühendisleri Odası,
AB'ye ve dünyaya bir öneri getiriyor
"Yağ atıklannın takibinde DNA tespiti veya uydu
sistemi gibi yeni teknolojileri kullanmak olasıdır. Ya-
kıt verilirken tespit edilmiş olan DNA, denizdeki yağ-
dan alınan numunedeki DNA ile karşılaştınlarak ge-
mi tespiti yapılabilir. Veya uydulardan gemilerin bas-
tıkları atıklar tespit edilebilir. Ama bu iki sistemin de
maliyeti çok fazladır. özellikle de uydu sisteminin kul-
lanılması ancak devletler tarafından karşılanabilir.
Cezalar caydıncı olsaydı denizin kirletilmesi bugü-
ne kadar çoktan biterdi. Amerika'da deniz kirfenme-
sinden sorumlu personel demir parmaklıklar arkasın-
dan bakarken gemi sahibi sadece cezayı ödemeye
çağrılmaktadır. Sırf işvereni üç kuruşluk masraftan
koruyabilmek adına gemi personelinin bu riski niçin
göze aldığını anlamak ise mümkün degildir. Belki de
işverenler, işten çıkarma tehdidi ile personel üzerine
baskı yapıyor veya kiriiliği yapanlar, işveren tarafın-
dan ödüllendiriliyor."
Neden olmasın?
SESSÎZSEDASIZ(l) Borsa, YTL'ye nasıl geçemeyecek!
Adının açıklanmasını haklı olarak iste-
meyen yazılım sektöründen bir ilgili, yeni
lirayla ilgili bakın neler anlatıyor:
"Mevcut sistemde hisse senetleri ge-
nellikle 1.000 TL nominal değer üzennden
1 adet olarak hesaplanmakta, 1.000 TL
altında kalan küsurat da İMKB Takasbank
ve aracı kurumlar tarafından takip edil-
mektedir.
YTL dönüşümü sonrası borsada
kullanılan 1 lot=1.000 adet kavramı, 1
lot=1 adet=1 YTL olacağından kıymet
bakiyelerınde bir dönüştürme söz konu-
su olacaktır. Ancak bu dönüşüm sonrası
müştenlerin hesaplanndan çıkanlan küsu-
ratlı hisse senetlerının ne yapılacağı net
açıklanmamıştır. İMKB Takasbank ken-
di sisteminde müşterilerin hesaplanndan
çıkış yapmak suretiyle aracı kurumlann
havuz hesaplarınagöndereceğinı bildire-
rek işin içinden sıynlmış, topu aracı ku-
rumlara atmıştır.
Aynca YTL sonrası kıymet bakiyelerinin
üç veya dört hane kuruşlu olarak saklan-
ması gibi bir durum ortaya çıkabilecektir
ki, bu olmayan bir para birimi için yapıla-
cak muhasebe işlemlerini getirecektir.
Bu konudaki sorunlar başından beri il-
gili kurumlar ve kuruluşlara defalarca ile-
tildiği halde halen netlik kazanmadığı için
yazılımcılarhazırlıkJannı tamamlayama-
maktadır. Üstelik SPK bir de kurumlar-
dan en geç 10 Ekim'e kadar YTL ile il-
gili testlerini tamamlamış olmasını iste-
diğini belirtmiştir ki bu tam bir komedidir.
Belli olmayan mevzuata ilişkin yazılım de-
ğişikliklerini yapacaksınız ve test edip
SPK'ye bildireceksiniz. Sonra 'Ben böy-
le yapmaktan vazgeçtim' diye ilgili ku-
rumlara bildirecek, sıl baştan yazılımlan
değiştirip tekrar test edeceksiniz."
TL'den YTL'ye geçerken Borsa da
"tahta"dan "yaz boz tahtasfna geçecek
olmalı!
Evet, 'Tek Devlet!'
TÜRKKAYA ATAÖV
Tarihi Filistin'de tek devlet
önerisi bazı yankılar yaptı.
"Yeni mi, çözüm mü, nasıl,
gerçekçi mi?" gibi. Kısaca,
yepyeni değil. Ama Lozan
Üniversitesı gibi bir yerde
uluslararası düzeyde ele alını-
şı yeni aşama. Bu öneri yine-
lenecek, destekçileri artacak.
Neden mi? Olaylar kişileri
bu yöne itiyor? Sonunun tü-
münü burada yenıden ele al-
mayalım, yalnızca birkaç ger-
çek. örneğin, Batı ve Siyo-
nizm Filistinli Arapları genel-
de yok saydı. Balfour Bildirisi
(1917) Arap dememek için
"Yahudi olmayanlar" deyip
geçiyor. Bunlar, son Osmanlı
sayımına göre nüfusun yüzde
91 'i. El-ınsaf! Ingiliz dememek
için "Manş'ınkuzeyinde Fran-
sız olmayanlar" demeye ben-
zer. Yıllar sonra, Carter - Be-
gin - Sedat üçlüsü Filistın so-
rununu konuşmak için David
Kampı'nda buluştuklarında,
aralanna bir Filistinliyi bile al-
mamışlardı.
1940'larda Naziler 6 milyo-
na yakın Yahudi öldürdü. Bu
Avrupa ayıbının bedelini Filis-
tinlilere ödettıler. Oysa, Müs-
lüman Araplar ve Osmanlılar
Yahudilere tarih boyunca iyi
davranmışlardı. Yahudi devle-
ti kurma işi BM Genel Kuru-
lu'na gelince Filistinlilere soran
olmadı. Bu yöre tarihini iyi bi-
len ve o yıllarda kişiliklı siyaset
izleyen T.C. baskılara boyun
eğmedi, bölünmeye karşı oy
kullandı. Asgari oyu sağlamak
isteyen ABD. Filipinler, Haiti ve
Liberya'ya baskı yaptı, oylannı
değiştirtti. Uluslararası Adalet
Divanı'nın görüşü için oylama
21 'e 20 ile geri çevrileceğine
kabul edilseydi, bugünkü acı-
lar yaşanmayacak, orada tek
devlet olacaktı.
Israil'ı BM'ye alma söz ko-
nusu olunca, temsilcisi A. E-
ban'ın Kudüs'ün Yahudi dev-
leti dışındaki konumuna say-
gı sözü verdiği belgelenmiştir.
Oysa, daha 1950'de bu kenti
başkent ilan etti, 1967 saldın-
sıyla doğusunu da aldı,
1980'de de tümünü başkent
yaptı. Israil'in BM üyeliği
1949'da verdiği söze uyması-
na, yani koşula bağlıdır.
ABD'nın başını çektiği bugün-
kü "Güçlünün dediği olur" si-
yasetinde devletler hesap so-
ramıyor. Ama halklarsorabilir.
Onlar adına sorgulamayı biz-
ler başlatabiliriz.
Savaş ve şiddetle karışık
yarım yüzyıldan fazla süre
geçtikten sonra, Madrid "ba-
nş süreci" denen gelişmeler-
le Oslo Antlaşmalan'na gelin-
di. Ne var ki banş süreci de-
nen kısıtlı gelişme uluslarara-
sı ilişkilerde bağımsız Arap
konumunun neredeyse bütü-
nüyle yitirildiği bir ortamda
gerçekleşti. Herkesi aldata-
mazlar. Bu antlaşmalar Filis-
tinlilerin kendi geleceklerini
kendilerinin saptayacağını
açıkça belirten hiçbir Genel
Kurul kararının sözünü etmi-
yor. Filistin Ulusal Otoritesi iş-
gal gücünün yasadışı deneti-
mi altında. Ancak bu türlü
egemenlik görüntüsü eski
Güney Afrika'da yürümemiş-
ti; Filistin'de de yürümeye-
cek.
Sözde banş süreci içinde
bile Filistinlilerin başına gelen-
ler yarım yüzyılın acılarını da
gölgede bırakıyor. Kuşatma,
saldın, bombalama, zehirli gaz,
suikast, ölüm, kolektıf ceza, tu-
tuklama, ışkence, yıkım, yeni
Yahudi yerleşmeleri, vb. C. Po-
well, "Arafat başkanlıktan ay-
nlmalı" buyurdu. Israil yöneti-
mi de (seri suikastları anımsa-
tarak) "0nun da sırası geldi"
dedi. Imza konan antlaşmala-
ra bir daha bakalım. Halkının
önderi olan Arafat'ın, yaşam
hakkı başta olmak üzere, elin-
den alınamaz hakları vardır. Ki-
mi Israil yöneticileri, kaç kez
göçe zorlanmış Filistinlilerı, bu
kez, toptan sürüp atmanın sö-
zünü ediyorlar.
Lozan'da benim de katıldı-
ğım tek devlet toplantısı bun-
lardan ötürü yapıldı. Arafat'ın
da Oslo Antlaşmalan nedeniy-
le Israil'i tanıdığını biliyoruz.
Banş süreci keşke gerçekten
barışçı olsa. Ancak nükleer
güce sahip ve komsusuna ırk-
çı siyaset güden "ısrail" biçi-
minde tek devlet olacaksa,
herkesi kapsayan tek devlet
düşüncesi halklann yöneten-
lere yol göstermesiyle kendi-
ni bir gün er geç kabul ettirir.
Açmaz ve çözüm burada. Bi-
zim görevimiz seçenekleri
sunmak ve tartışmak.
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaracka mynet.com
HARBİ SEMİH POROY semihporoyinyahoo.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGENÇ k_urgenc(gyahoo.com
n pqvıX''' âJ/lhJ
feJt/
SAFRANBOLU ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
DosyaNo: 2002'223
Yargıç' Bılgin Şen Altınpuıar 36050 Yazmaır Turhan Öğüt 265
Da%-acı Asım Şen vasisi Kema) Şen tarafından, davahlar Penbe
Çelebi ve arkadaşlan aleyhine açılan nesebin reddi davasının ya-
pılan yargılaması sırasında. Davacı vekili dava dilekçesınde
özetle; davalılardan Penbe Çelebi ile olan evlilik birliği içıde do
ğan küçük çocuklar Avien ve Erkan Şen'in babalanniü kendisi
olmadığından neseplerinin reddine karâr verilmesini talep ve da-
va etmiştir Davahlar Penbe Çelebi. Ayten ve Erkan Şen'in tüm
aramalara rağmen tebligata yarar açık adresleri tespit edilemedi-
ğınden, dava dilekçesı ile duruşma gününün ılanen tebliğine ka-
rar verilmiştir. Adı geçen davalılann yargılamanın bırakıldığı
20.10. 2004 giinü saat 10.00'da Mahkemenuzde hazır bulunma-
sı, ya da kendilerini bir vekille temsil ettirmesı, aksı takdırde
yargılamava yokluğunda devam edileceği ve karar venleceğı,
dava dilekçesı ve duruşma günü yenne geçmek üzere 7201 tebli-
aat yasasının 28. maddesı gereğince ılanen tebliğ olunur.
14.05 2004 Basın: 24121
HAYAT EPtK THATROSU MUSTAFA BÎLGİN hayatepikn mynet.com
9
ÇOOJK &UNUNDE
AMERİKA'NIN ÖZ6ÜRLEŞTİftDİ£İ
IRAKTN ŞANSLI COCUKLARI
."KUTU KUTU PEN5E "OYNUYOf
ı NE MUTLU ONURA !..
1,-M f I \~-\"\
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 5Ekim ınnc.mumtaz-arikan.com
DONKIŞOTVN YARATiaSI
1S4-7'[>£ BUSÛN, ISPANrOL YAZA8L4SUNIN EN
ÜMLÛSÜ MI6UEL D£ CERVANTES SAAVEDKA,
İSPAHYA'ÛA ALCATÂ'OA OOİCÜ.MAPgirÜNİ-
ÇOK S£RÜveNÜ Big YAŞAM6£ÇJ£Dt. 8UAM-
0A M£8A#rr O&VCZ SAVAŞINM HAÇJJ KUV-
VETL£RİYt£ eiOJKTe, TÛKfa£J^e KA8$t SA-
VA$fKK£N SOl KOLÜSM&TCMO/. DAHA SON.
İ KOZSAHİARtNA TUTSAK
RÜNDA KALDf. yuRDuHM G£ÇİGOİĞ/SON
YUJJIG/NM BVYÜKBİ#&OMW >AZO/.SÜ RO-
UAN DONKİ$Or'rU.(Ç>ON QUO(OT£). YAZAK,
VAPmYLA,OÜNYA EPeBİYATM/A /e/iJrTAS-
lARINİMN eftİNİ KAZAMPfRMfÇn
GÖRÜŞ
BEDRÎBAYKAM
Sn. Cunfturbaşkamm,
Urtten Bu MadtJeyi Veto Edii
Sn. Cumhurbaşkanım, ne yazık ki yankılan bütün
dünyaya ulaşarak ülkemizin ımajını rencıde eden çağ-
dışı "zina "tartışmalanndan sonra, TCKyeni halıyle par-
larnentodan çıktı. Bu yasa önümüzdeki günlerde önü-
nüze "onay" için gelecek.
TCK'nin geneli üzennde, özellikle düşünce özgürlü-
ğü konusunda, hâkımın yorum alanını oldukça geniş-
leten ve bunu tehlikeli boyutlara çeken maddeler, zora-
ki muhbiriiğe iten maddeler ve d/gerieri üzerinde, emi-
nim düşünme fırsatınız olacak. YaJnız hazırlanan kanu-
nun içinde yer alan maddelerden bıri, tartışmaya ma-
hal vermeyecek şekılde insan haklanna, evrensel de-
mokratik hakve özgürlükler kavrammaters düşüyor. Bu,
"18 yaş altında olan gençlers ve çocuklara cinsel bir-
liktelik yasak olacak. 15-18 yaş arasında suç şikâyete
bağlı olacak, verilecek ceza altı ayila ikiyılarasında cte-
ğişecek" maddesıdir.
TCK tartışmalannda, gerek yurtıçinde gerek AB iliş-
kileri düzeyinde, hep "zina" kavramı ön plana çıkanldı-
ğı için bu madde, gazete sayfalannda ancak kısıtlı bir
yer bulabilmıştir. Ancak birkaç gazetede manşet olabı-
len bu madde, ülkemizi çağdışı birsınıfa sokan, yüz ka-
rası bir ortaçağ engizisyon mahkemesi karartannı ha-
tırlatan, tüm çağdaş, evrensel hukuk değedennden yok-
sun bir utanç vesikasıdır. Zina konusu gündeme geldi-
ğinde, bildığinizgibı cınsellığisorun halınegetıren Ugan-
da, Afganistan, fran, Nıjerya gibi çağdışı ülkeler sıralan-
maktadır. Zina olayının yasadan çıkanlmış olması, her
ne kadar demokratık çevrelere bir tür "galibiyet reha-
veti" getırmış olsa da gençlerimizin üstüne örtülmek is-
tenen bu yobaz kara perdenın affedılır bir yanı yoktur.
Bir yandan "keyf bekâret kontrolüne son verildiği"
söylenirken öte yandan uygulanması yalnız çelışkiler,
entnkalar, pişmanlıklar ve belki de cınayetler getirecek
olan böyle bir insanlık dışı yasa, "AB ile bütünleşmek"
ıddıasında olan bir ülkede nasıl gündeme gelebihr? Bu
tra/ikomik kanun tasansı, öncelikle doğanın tüm yasa-
lanna karşı gelerek "insan" isimli canlıyı kendı içinde,
hem de en zor dönemı olan ilkgençfik yıllannda, suçlu-
luk ve yalnızlık duygusu ile baş başa bırakacak, tüm do-
ğal arzu ve güdülennin en doruğa çıktığı yıllarda, onu
toplumdan soyutlayıp belki intiharlara ya da zindanla-
ra sürükleyecek bir kaos yaratacaktır.
öncelikle şunu ortaya koymaya mecburuz: Hadı top-
lum olarak dedik kı "Zina birsuçtur, ama cezası hapis
değil, boşanma ve maddi-manevi tazminattır..." Öte
yandan gençlen korumak için de onlann 18 yaşına gel-
meden yetişkin insanlaria ilişkiye girmemeleri için birya-
sa çıkardınız. Bu da anlaşılır bir yasadır. lyı de, 15-16-
17 yaşlannda bırbırine âşık olup ıstedıklen şekilde ve-
ya birbirieriyle ilişkiye giren gençlere, hangi mantıkla
"suç" bulunacaktır? "Suç" kavramı burada nerededir?
Dünyada gençlerine bu şekilde davranmayı aklına ge-
tiren bir adet başka uygar ülke var mıdır?
Burada tek "suç" bu, özüriü kanun tasanlannı kendi
ha/kına dayatmaya çalışanlardadır.
Diyebılirier ki: "Efendim, zaten kimsenin haberi ol-
maz, bu yasa da öylesine konulmuş işte." Ya da ciddi
bir hukukçu, bu yasadan mahkûm olacak ilk gencin
AİHM'ye açacağı davada, Türkıye'nin dünya kamuoyu
önünde prestij kaybederek davayı kaybedebileceğını
söyleyebılir. İyi de biz o zaman bu yasalan gayri cıddı
bir şekilde "uygulanmasınlar" diye mi çıkanyoruz?
Sn. Cumhurbaşkanım, bir gencı ailesinden, okulun-
dan kopanp "hapse atmak", bir insanın geJeceğini ka-
rartacak ağır bir olaydır. Bu yasayı, hangi delilleıie, kim,
nasıl uygulayabilir? Hangi hâkim, iki tarafın anlatacağı
özel durumlar üzenne "bu iş gerçekleşmiş ya da ger-
çekleşmemiş" diye kararverebilir? Bu kadar absürd kc-
nulann mahkemelerimızi abesle ıştigalden de öte, utanç
verici bir gündemle meşgul etmelen düşünülebiiir mı?
İki genç insan, doğa gereği, en geç 12-13 yaşından
itibaren birtaırierine âşık olurfar. Bız gençlerimizin son-
suz bir gızlilik ve suçluluk duygusu içinde yaşamalannı
mı ıstiyoruz? Bu yasaian getiren "muhafazakâr"^) insan-
lar o zaman Tann'nın, tüm cinsel fonksiyonlan ve arzu-
lan, 13 yaşında insanlara neden verdiğıni de araştırsın-
lar. Havada uçuşan ve çiçeklerie çiftleşen polenlere de
dava açsınlar! 18 yaş altı cinsellik tehlikeliyse (!) evlen-
me yaşını da yükseltsinleıi Bu olayda mantık değil, yal-
nız şeriatçı ülkelere özenme hâkimdır.
Sn. Cumhurbaşkanım, dünya edebiyatı ve sanatı bu
makaleye sığdıramayacağımız oranda, genç âşıklann
mutlu hikâyeleri veya aşk acılan ile doludur. Zaten kar-
maşık insan doğasının en zor anlannı, bir de "muhbir-
lik-tehdit-gözyaşı ve kan"\a mı dolduracağız? Bu mu
çağdaş insan profilimiz? Geçen haftalarda Samsun'da
yaşanan zabrta baskısını, yurda daha kötü ömeklerle
yaymak mı Türkiye'nin hedefi?
Son sözüm şu Sn. Cumhurbaşkanım: Ne yazık ki
herhalde ilgınç bir mahcubiyet duygusundan olsa ge-
rek, medyamız, krtle örgütlerimiz ve muhalif partilerimız
bu konuda ağızlarını pek açmıyorlar. Belki kendi yaşla-
rı 18'i geçtığinden, konunun kendilerini ilgilendirmedi-
ğini düşünüyorlardır (!). Bu büyük hatadan dönülmesi
için bu çağdışı maddeyi veto etmeniz, bir hukuk dev-
letinin olmazsa olmaz şartıdır.
Saygılanmla.
e-mail: bedbay • tnn.net Faks: 0212 227 34 65
BÜLMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDA.N SAĞA:
1/ Izmır yöresme
özgü, daha çok
sabah kahvaltı-
sında yenen bir
çeşit börek... Eşi 3
olmayan, bincik.
2/ Yeniçeri örgü-
tünde. görevi
alaylarda selam
törenlerini dü-
zenlemek ve yö- 7
netmek olan su-
bay. 3/ Kolu çev-
rilerek çalınan,
sandıkbiçiminde
bir tür çalgı. 4/En uygun
durum ve zaman... Paro-
la... Iskambilde bir kâgıt.
5/Pirinç ve şekerkanıışın-
dan elde edilen bir tür ra-
kı... Hintli kadınlann ulu-
sal giysisi. 61 Çaresiz,
umarsız... Kirli. 7/Bağış-
lama.. Pirinçli ve yoğurt-
lu ıspanakyemeği. 8/Ma-
ranta adlı kamışın kökün-
den çıkanlan ve çocuk
maması yapmayayara>
r
an un. 9/Verme, ödeme... Öznenin dış
dünyayla ılışkijı reddederek kendi iç dünyasına kapanması.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Soğan, domates, maydanoz ve salçayla yapılan bir tür sa-
lata. 2/Aşk ateşi... Mekke'nin dogusunda, hacılann kurban
bayramının arifesınde toplandıklan tepenin adı. 3/Peygam-
ber... Eski Mısu-'da güneş tannsı. 4/Bölmeli göçebe çadın...
Özensız, gelışigüzel yapılmış. 5/Kişısel, özel... Bır tür deniz
taşımacılığı. 6/Eski dilde güneş... Motorlu taşıtlarda direksi-
yon ile tekerlek arasındaki bağlantıvı saglayan mil. 7/Büyük
kamyon... Iradesizlikten ilen gelen sürekli cansızuk. 8/kıce
yapılı. 9/Eski Yunan ve Roma sanatından esinlenerek XVII.
yüzyılda Fransa'da ortaya çıkan sanat ve edebiyat akımı.