01 Ocak 2025 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 Dünden Bugüne CumhurtYel Psikosomatik sağlık, yaşlanma, iç salgı sistemi gibi bir çok alanda etkisi var Spor bağışıklığın sınırını çiziyor N O S T A L J I Prof. DtHASANKASAP Spor Biiimleri Derneği Başkanı S por etkinliklennin doğası, müca- dele ve savunmaya dayanır. Bu da insanın yaşam biçımi ile ilgili- dir. Egzersizler bu mücadelede bedenin sağ- lıklı, güçlü ve korunaklı bır yapıya kavuşma- sını sağlar. Böylece insan uygun olmayanya- şam ortamlanyla başa çıkmayı, başa çıkama- dığı durumlara da uyum sağlamayı öğrenir. Bu konudaki güncel çalışmalar, spofun insanın korunma sistemleri tarafından nasıl algılan- dığını ortaya kx>ymaktadır. Köln Üniversıtesı Immünoboloji Ensti- tüsü'nden G.Uhlenbruck, spor, beyın ve ba- ğışıklık sistem i ilişkilerinin modem bir yakla- şımını yansrtmıştır. Bağışıklı k sistemi araştırmalan sporun, sadece merkezi sinir sistemi iledeğil, psiko- somatik sağlık, yaşlanma, iç salgı sistemi gi- bi birçok alanla ilişkili oldugunu ortaya koy- muştur. Aynı şekilde koruyucu ve rehabilite edici amaçla oluşturu- lan spor gruplanndakı çalışmalar da bu bağlantıyı desteklemekte- dir. örneğin araştırmalara görebaş- langıçta sporla ilişkisi yokmuş gibi görünen arteri- osikleroz ve kanser sonrası koruyucu spor gruplannda, hastalığın tekrarlanmasını ön- leyicı bir yöntem olduğu bu- lunmuştur. Oksidatif stresve beslenme- nin bağışıklıkparametrelerini et- kilediği bildirilmektedir. Diğer yandan düzeniı alışbrmalar, ba- ğtşrklık sistemi üzerinde sürek- li bir "uyancı stres" oluştur- maktadır. Sistem, dırenci ge- liştiren olumlu stres türünü tanıyarak hastalık riskinı azal- tan dayanıklılığj kazanabilmek- tedir. Bir stres olgusu olarak spor Spor, stresin aktıf bır uyancısı ola- rak tanımlanabilir. Genelde stres beyin ve merkezi sinir sistemi üzennde et- kilidir. Bağışıklık sistemi bu tanımia ve analiz sistemleri ile öylesine ilişkı- lidir ki altıncı duyu organı olarak sayılabilmek- tedir. Beyin ve bağışıklık sistemlerinin; 1) Ta- nıma, analiz ve ayırt etme özellikleri, 2) "Koşullu öğrenme" ile getişebilme özellikleri, 3) Ortak molekül özellikleri gibi benzer- likleri bulunmaktadır. Savunma sıstemlerinde "geiişimi uya- ran bir stres" olarak sporun ikı önemli etki- sınden bahsedilmektedin a) Sporve fiziksel uy- gunluk çalışmalan, egzer- sizleraraalığı ile sevgi, seks, mü- zik, sanat, doğadan hoşlan- ma, düşünme ve meditas- yon yolu ile sorun çözme gibi insanın kendini iyi his- setme duygulannı yük- seltrnektedir. Alıştırma- larla beyine kan ve oksi- jen sağlanması, stres hor- monlannın salınımını (adre- nalin, cortizol, norotransmiterler veyaömeğin endorfin grubu)uya- b) Spor, alkol, uyuşturucu ve- ya sigara gibi aldatıcı stres gıderici- lerinın yerinı alabılır. Rehabilıtasyon- da uyuşturucu bağımlılığında ve depresyon tedavilerinde başanlı olabılir. Böylece bağışıklık siste- mi, savunma stratejisıni tekrar düzenleyerek toparlayabilir. Spor stresinin bağışıklığa olumsuz etkileri "lyi şeylerin fazlası kötü olabilir" derler. Antrenmanlarda aşın yüklemeler, bağışıklık sisteminin savunma organlanna zarar vere- bilir. Bağışıklıkhücreleri korumamekanizma- lanna sahıptir. Aşın yüklenmelerie bitkin dü- şen sistem virüs ve baktenler karşısında çö- kebilir. Hatta kanser hücrelerine karşı koyu- cu homoeostatik kontrol hücreleri zayıflaya- bilir. Enfeksıyon durumlannda spor ve fazla egzersız sağlığa çeşitli zarariar verebilir. Tehlikeli stresler Üstdüzey, profesyonel yada hobi spor- culannın karşılaşabileceği vebağışıklık sıste- mini olumsuz etkileyen bazı tehlikeli stresle- ri aşağıdakı sekilde sıralamak mümkündür. 1) Fazla yükleme: a. Aşın antrenmanlarla, b. Enfeksıyon hastalığı sırasında ant- renmanlarla, c. Bir yaşamsal olay stresi altında iken sürdürülen antrenmanlarla. 2) Anı olarak egzersizin durdurulması: a. Hastalık ve benzeri koşullarda, b. Ortopedik rahatsızlık durumlannda, c. Sporun yasaklanması durumlannda. Ani olarak sporu bırakmak zorunda ka- lan sporculara gizli yedek güçlerini uyarabi- lecek, zıhinsel güçlerini kullanabdecekalışkan- lık (hobiler) veyaanlamlı görevlerönerilir. Baş- ka bir başan umudu alanına yönlendirme ile bıreysel mutluluk girişı sağlanabılir. Bu da psı- ko-nero-bağışıklık sistemlennı tekrar aktıve ederek, hoşnutsuzluklannı aşmalanna yar- dımcı olabılir. 1950'lerin futbolda efsane takımı şimdilerde hayatta kalma mücadelesinde Karagümrük geçmişini arıyor HAKANDtLEK JC.w aragümrük Spor Kulübü 1926'da kuruldu. Kırmızı- Siyahlı takım birinci Ige ilk defa 1936 yılindaçıktı. Biryıl sonra birinci ligden düştıi. 1982'de yeniden Birinci üg'e yükselen Karagümrük, şuanda Cem Duruakan başkanlığında, antrenör Armağan Türkan yönetiminde 1. Lig B Kategorisi A Brubu'nda mücadele ediyor. 37 puanla ideriiğini sürdüren <ırmızı-Siyahlılar grubunda jamoiyonluğun en Düyük adayı. K aragümrükspor 1950'lerin efsane ta- kımlanndan biriydi. Birdönemin dev futbolculannın kadrosundayer aldı- ğı Kırmızı-Siyahlı takımın adını bir süre sonra duymaz olduk. Ardından 1980'lerde yeniden di- riliş ve birinci lig macerası yaşadılar kısa bir sü- rede de olsa. Sonratekrar art kümeler ve hayat- ta kalmamücadetesi... Karagurnrükspor'unbuse- zonki başkanı eski bir futbolcu ve Kyoto firma- sının sahibi Cem Duruakan. Duruakan'la Kara- gümrukspor'u, Fatih'i, taraftarlan ve Kırmızı-Si- yahlılann geleceğini konuştuk... - Köklütakımlann geçmişlerini bağlılık- lan dolayisıyta sponsortara mesafeli olduğu- nu biliyoruz. Bir dönem formalara reklam alınması bile yadırganmıştı... CEM DURUAKAN: Evet ama bu ekibin bunu kırdığını düşünüyoruz. Sponsoru dataraf- tan daiyi idareedeceksin. ömeğin Karagümrüks- por' u Anonim Şirket haline getirmeyi duşünüyo- rum. Ama önce tesisleşmek lazım. Ben gitsem de burada bir sistem bırakmak istiyorum. Kalıcı olmanın yolunun bundan geçtiğini biliyorum. Bu- nu da Karagümrük'teki futbol sevgisinin üst dü- zeyde oluşuna güvenerek söylüyorum. Surlann öte yakasına kadar yaşayan bir milyon insanı bu stadyumayıkmak, bu takımın etrafınatoplamak istiyorum. - Ama çehresinin verdiği izlenim çok farklı... - Tamam öyle görünüyor olabilir. Daha de- ğişik durumlarla anılıyor ama burada yaşayan insanlar gönülleri bol ve kaliteli bir geçmişe sa- hipler... - Görünen o ki projeleriniz ileriye yöne- lik yatınmlan da içeriyor... C.D.: Tabi ki... Ben ileri vadeli ve tüm Fa- tih'i ilgilendirecek bir proje olarak bakıyorum ola- ya. Fatih'in takımıdır Karagümrük. Aydın'dan da- ha büyük aynı Malat- yasporgibi birbölgeyiz. Gizli bir gücü var Kara- gümrük'ün. Nüfusufaz- la, futbola son derece ilgili geniş bir kitlesi bu- lunuyor. Bunu Fatih'e yayarsanız, bunu ba- şarabilirseniz, ambiyan- sı yüksek bir takım ya- ratabilirsiniz. -BeHikisiziniçin -ve aslında da böyte- Karagümrükspor il- çenin turnusolü gibi. Takımla özdeşleşiyor her şey... C.D.: Elbette ki...Tulumbacılardan, papyonlu beyefendile- re, Sulukule'den, biti- rimlere kadar herkes bu takımla özdeşleşmiş, birbiçimdeymiş. Kara- gümrük bütün bunlann toplamı. Fatih geçmişiyle çok iyi bir semt oldu- ğunu gösteriyor ama son dönemlerde kimse il- gilenmemiş. Biraz da maço bir yapımız var. - Maço dayimız bile var değil mi? C.D.: Evet bizTürkiye'nin Keşanlı Ali Des- tanı'yız. Üfürüyoruz biraz ama arkasında hiçbir kötülük yok bu semtin. - Biraz Bat Yakası'nın Hikayesi gibi mi? Çünkü görünen yüzü taraftarın da davranış- lannı belirliyor. Olayiar dinmiyor, dışandan gelen takımlarda bir korku var... C.D.: Bakın aynı zamanda buraya başkan olmamın arkasında bunu dönüşüme uğratma mücadelesi yatıyor. Ben buraya gelmeden önce bu kadar sıcak ve iyi karşılanacağımı bilmiyor- dum. - Sadece olay çıkaran, karanlık ilişkile- Cem Duruakan, rin bölgesi olarak anılmaktan da böytece kur- tulacak gibi Karagümrük. Ama yine de suç- lu ilan edilen taraf hep Karagümrük... C.D.: Buradabir perspektifçızeyim. Buyö- renin insanı bu zamana kadar hep horianmış. Bunu sadece futbolla açıklayamazsınız. Sosyo - ekonomiktemelleri var bu sorunun. Ahmet Çe- vik kulübü ve bayrağı bize devretmiş bir dönem sonra. Takım geldiğimizde küme düşmek üze- reydi. Şimdi şampiyonluğa oynuyor. Varoşlar- dan geliyor bu çocuklar. Onlar kazanırsak varo- lacağız diye düşünüyorlar. Ve o doksan dakika içinde variar ve o maçın sonunda bütün o zen- ginlikleri varoluşlannı gösterenritüelbitiyor, per- de kapanıyor. İşte son on dakikaya sıkışan bütün gergin- likler ceplennde olamayan paralann, evlerine ek- mek götürememenin, marka giyememenin sı- kıntısıdır. Maçın ardından kağrt oynarken mahal- lede takılırken konuşulacak o üç gün çok önem- li ya da... İşte bütün rahatsızlık burada o kaybet- me korkusunda yatıyor. Stadlarda özellikle kar- şı karşıya geldikleri polisler de bugün eğitim al- salar bile varoş kökenli arkadaşlanmız. Birbirle- rini iyitanıyorlar aslında. Ama gücü elinde bulun- duran taraf onlar. Veo arkadaşlanmız "bu adam- lan beklemeye tatil günlerimizde, soğukta kar- da bunlann tıyatrosunu ızlemeye geliyoruz, bun- lann zevkı için mi buradayız?" diye çelişki yaşı- yoriar ve çatışmaya başlıyorlar. -Peki çözüm nedir sizce? C.D.:Bir kere Karagümrük seyircisinin kim- seye kini yok, kimseye kan davası gütmuyor. Bu insanlann üzerine insan gibi gidilse, rehabilite edilmeleri düşünülse onlar değişir ve kesinlikle kazanılır. - Şöyle bir dilekle noktalayalım mı? Ye- ni bir dünya kurulsun ve Karagümrük de bu dünyadaki yeni yerini alsın... C.D.:Evet. O dünyada polis de taraftar da farklı düşüneni, farklı dini, farklı ulusu olanlarda yerbulsun... Gül Çiray 47 rekora imza attı Bebeğiyle birinci oldu ABDÜLKADÎR YÜCELMAN yıl 1958. Balkan Atletizm Şampiyona- sı'nagidiyoruzotobüsle. Sofya'yavar- dık, atletler Balkan Oteh'ne yerleştıler. Ancak sayı olarak rezervasyon yapıldığı için otel- de yer yoktu. Sivastopol Oteli'ne yerieştim. Bul- garistan'da rejimin en sıkı yıllan, otelimin kapısın- daki ayakkabı boyacısı oranın yerli Türklerin- den, az buçukTürkçe konuşuyor. "Sen neden on- laria beraber kalmıyorsun?" diye sözüm ona be- ni sorguluyor, "Bana yer kalmadı" dedimse de inanmadı, elimdeki fotoğraf makinesi kimliğimi or- taya koyuyordu ve ertesı gün ıki sivil peşime katıl- mıştı. Aslında iyi de olmuştu. Yurt dışına ilk seya- hatimdi ve nereye gitsem arkamdaki iki gölge adamdan sıkışınca yol tarifı alıyordum. Kafilede yanşlann tek favorisi vardı Gül Çi- ray. Bulganstan'ın Vıdin kentinde doğmuş 6 kar- deşten birisiydi. Altı aylık bir bebekken ailesiyle Türkiye'ye gelmışti. Ortaokulda okurken atletizme başlamış ve 15 gün sonra da Ulusal Takıma seçil- mişti. Ince uzun ve fulelı bacaklan ile ideal bir 800 metreci olarak Besim Aybars hocamız tarafından yetiştirildi. Çiviliyi ilk giydiğinde "Kendisini hint fa- kirine benzeten" Gül Çiray'ı Sofya merakla bekli- yordu. Yanş günü sahanın içine kimseyi almıyorlar- dıve benGül Çıray'ın bınncı olacağına o kadar inan- mıştım ki ille de ipi gögüslerken onu görüntü- lemeliydim. Peşime düşen sivıl polisler aslında koru- yucu meleklerimdi. Levs- ki Stadı'nın ıçıne hiç kim- seyi almazlarken benim sivil meleklerim beni ara- lanna alıp sahanın orta- sına bırakırken tembih etti- ler "Fazla ortaya çıkma." Vanş yerine yakın çi- menlere upuzun uzandım, tam siper. Yarış başladı, Gül ilk turdan sonra arayı açtıkça açtı, hedefe rüz- gârgibi giriyordu. Artk kim tutardı beni, ayağa kalk- tım, ipi gögüslerken dek- lanşöre bastım. Levski Sta- dı'nıntribünleri BalkanŞam- piyonu Gül Çiray'ı ayakta alkışlarken, ben bu kez iki stat görevlisinin kollan arasında tribüne çıkıyordum. Besim Hoca'nın çok emeği geçti Gül'e. Bir yıl sonunda Gülçiray, 300 metreden bir mile kadar bütün mesafelerde Türkiye rekorlarına imza at- mıştı. 800 metre pistte iki kez Balkan şampiyonu oldu. Altı yıl pistlerde fırtınagibi estı. 47 Türkiye re- koru kırdı, sadece pistlerde değil, krosta da büyük başanlara imza attı. Üç kez Balkan Kros şampiyo- nu oldu. Gül Çiray ne yazık ki 1960 Roma Olimpi- yatlan'ndaSüreyya Ayhan gibi hüsrana uğradı, se- risinde dördüncü olup finale kalamadı.. Gül Çiray ile RomaOlimpiyatlan'nda da beraberdik. Hep dü- şünmüşümdür Gül'ün Roma'dakı düş kınklığını. On- dan umutlananlann en başında belki ben vardım. Ama o öylesine bir gruba düşmüştü ki, Avustural- yalı ve Rus atlet yanşın daha başında kopup gi- derken Gül onlan bırakmadı. Sonra itiraf ettiği gi- bi taktik hata yapmıştı. Ve işin ilginç yanı annesini yitirdiğini yanş sonrası öğrenecektik. Atina pistinde bir hamile var! Gül, Roma'nınacısınıAtina'daçıkaracaktı. 2.5 aylık hamileydi, ama ille de koşmak istiyordu. Ve Gül Çiray Sofya'dan sonra ikinci kez Atina'da Bal- kan şampiyonu olacaktı. Döndükten sonra ise onu bekleyen bin liralık bir ödül vardı. Ama onu bile ala- madı. Federasyon Başkanı Jerfi Fıratlı, "Alırsan amatöriüğün gider" deyince bin liraya elini bile sürmedi. Oysa öylesine ihtiyacı vardı ki... Atletizmden kopamadı Gülçiray atletizmden kopamadı ve yine ken- disi gibi bir atlet olanAhmetAkbaş ile evlendi. Bu- gün And adındaki oğlu da tam bır sporcu, Anka- ra'da özel tim subayı. Gülçiray ıse ENKA'da genç sporculan yetiştiriyor. Hergün atletizm pistinde. O günlerin kırmızı toprağı, şimdilerin tartanı onun vazgeçilmeztutkusu. "Hedefim 800'deikidakika- nın, 1500'dededörtdakikanınaltınainmekti. Ba- şarabilirdim ama o günün koşullan altında olma- dı" diyor ve gözünü hâlâ elindeki kronometreden ayırmıyor. SAY18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle