Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 2004 ÇARŞAMBA
HABERLER
Üniversitelerarası Kurul, YÖK taslağı karşısında nasıl bir yol izleyeceğine yarın karar verecek
ÖÖğretimüyeleri gerginANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Te-
ziç'in Yükseköğretim Yasa Taslağı'-
nı Başbakan Recep Tayyç Erdoğan ve
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çefike
sunmasına tepki gösteren Üniversite-
lerarası Kurul (ÜAK) yann ODTÜ'de
olağanüstü toplanarak gelişmeleri de-
ğerlendirecek. ÜAK Başkanı Prof. Dr.
Ayhan Alkjş, toplantıda Yükseköğre-
tim Yasa Taslağı'yla ilgili gelişmele-
rin değerlendirileceğini kaydederek
bundan sonra nasıl bir yol izleneceği-
ne kurulun karar vereceğini belirtti.
"Ayn bir tasiak mı hazırlayacaksınız''
sorusuna Alkış, "Bizim bir taslağımız
var zaten. Yeni bir tasiak söz konusa
değiT yanıtını verdi.
ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Ak-
bulırt da Yükseköğretim Yasa Tasla-
ğı'yla ilgili olarak, beklentilerinin dı-
şuıda hızlı gelişmeler olduğunu ifade
Prof. Dr. Isıkli:
Hanedan
sistemi
yara alacak
• Teziç ile rektörler
arasında uzlaşmaz bir
çelişki olmadığını savunan
Işıklı, "îtirazın asıl nedeni
özel üniversitelerde egemen
olan bir tür hanedan
sisteminin yara alması
tehlikesidir" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- YÖK üyesi Prof. Dr. Alpaslan
Işıkn, YOK Başkanı Prof. Dr.
Erdoğan Teziç tarafindan
hazırlanıp Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'a sunulan
taslağın çeşitli çevreler
tarafindan eleştirildi|ine işaret
ederek rektörlerle YOK Başkanı
arasında uzlaşmaz bir çelişki
olduğu kanısında olmadığını
söyledi. Işıklı, YÖK Başkanı
Teziç'in hazırladığı taslağın
geniş ölçüde Üniversitelerarası
Kurul'un hazırladığı taslaktan
esinlendiğini belirterek "Aynlan
noktatar ise anayasanın
öngördüğü sınırhhklardan
kaynaklanmaktadır'" dedi.
Eleştirilerin bir bölümûnün özel
üniversitelerden kaynaklandığını
anlatan Işıklı, asıl uzlaşmaz
çelişkiyle itirazın buradan
kaynaklandığını dile getirdi.
Mevcut YÖK Yasasf nın özel
üniversitelerin rektörlerinin
görev sürelerini sırursız olarak
belirlediğini bildiren Işıklı
şunlan söyledi: "Aynca özd
üniversitelerin rektörlerinin
seçiminde mütevelli heyeti,
dolayısıyla mütevelli heyeti
başkanı, yani özel ünh ersitenin
sahibi tek söz sahibidir. leaç'in
hazuiadığı tasiak özel
üniversitelerle kamu üniversiteleri
arasında bu açıdan bir eşnük
getiriyor. Aynca özel
üniversitelerin demokratik
yapısının bozulduğu yohındaki
bir anlayış kesinükle yanhştır.
Çünkü özel üniversitelerde
rektörler ve dekanlann seçimi
demokratik yolla yapılmamakta.
Bu yapının değiştirilmesi
demokrasiden uzaklaşmak
olarak nitelendirUemez. Şimdi
anlaşıfayor ki itirazın asıl nedeni
özel üniversitelerde egemen olan
bir tür hanedan sisteminin yara
alması tehlikesidir. Kıyamet biraz
da bu yüzden kopanlmaktadır."
• ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, toplantıda üniversitelere karşın taslağın yasalaşmasını
nasıl önleyebileceklerini konuşacaklannı söyledi. Akbulut, "Beklentimiz, Sayın Başkan'ın toplantıya
gelip bundan sonra ne yapacağız, bu iş nasıl yürüyecek bize anlatması. Biz de hocalanmıza anlatalım
ki onlar da tatmin olsun. Amacımız gerginlik değil. Hocalanmız diken üstünde oruruyor" dedi.
ederek toplantıda bu durumu günde-
me getireceklerini belirtti. Akbulut,
"Biz Başbakan'dan sûre istenecek di-
ye bekliyorduk ama haberimiz otana-
dan MiDi Eğitim Bakam'na da sunul-
du. Bunu da televizyonlardan öğren-
dik.Mai Eğitim Bakanhğı ile VÖK ara-
sında çahşma yapılacağmı da televiz-
yondan öğrendik" dedi.
Öğretim üyelerinin kendilerini ara-
yarak tepki gösterdiklerini anlatan Ak-
bulut, üniversitelerin dışlandığını sa-
vunarak şöyle konuştu: "Bu toplanü-
mn asılönemi şudun Vladem kibunok-
taya geünnıiştir. bundan sonraki süre-
ci değerlendirmek la/jnı. Ne şekilde
olmabkiüniversitelererağmenbu tas-
iak yasalaşmasın. Çünkü bundan ön-
ce hükümerJe olan gerginöğin nedeni,
hükümetin üniversitelere rağmen tas-
iak hazırlamasry dL O zaman, ünher-
sitelerin içine sinmeyen yasa çabukyıp-
ramr, eleştiri ahr, bunu uygulayacak
olanlar öğretim üyeleri okhığuna gö-
re onlann içine sinmeyen bir yasa uzun
ömürlü ohnaz demiştik"
Sunulan taslağı öğretim üyeleri-
nin benimsemediğini kaydeden Ak-
bulut, şunlan söyledi: "Benolayaiçe-
rikten çok şekil ve süreç açısından
bakıyomm. Henüz, 'evet, bu içimi-
ze sindirdirebileceğimiz bir taslaktır'
noktasına gelemedik. Oysa birkaç
haftada bu noktayagetinebuirdi. Baş-
bakan'a denseydi ki bize iki hafta sü-
reverin, bu sürede toparlanabflirdi ve
bu gerginlik olma/dı. Bunun görmez-
den gelinmesi ünhersite hocalannda
rahatsızhk yarattı. Biz, Sayın Teziç
tasiak üzerinde ilk revizyonu yapak-
tan sonra öğretim üyelerinden görüş
istemiştik \ e bunu senatolarda da tar-
oşacakük. Ama daha bu tamamlan-
madan tasiak sunuldu. Taslağın su-
nulduğunu basından öğreniyoruz.
Beklentimiz, sayın başkamn toplan-
tıya gelip bunu bize anlatması. Bun-
dan sonra neyapacağız, bu iş nasılyü-
rüyecek bize anlatması. Biz de hoca-
lanmıza anlatalım ki onlar da tatmin
olsun. Amacımız gerginlik değil. Ho-
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
Prof. Dr. Terzioğlu, yükseköğretim yasa taslaklannı eleştirdi
Türkiyefirsatıkaçırmak üzere'
FİGENAIALAY
Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. TosunTerzioğlu, yeni yükseköğre-
tim yasası konusunda köklü bir reform
beklemediğini belirterek "Türkiye bir
firsatı kaçırmak üzere. Reform değil
de mevcutyasanm tadilan yapüacaksa
bu yasa aynenkalsm daha ^ — —
iyFdedi.
Yasanın felsefesinin tar-
tışılmadığına dikkat çe-
ken Rektör, şunlan söy-
ledi: "Reform diyorlar, çer-
çeveyasadiyorlar amafel-
sefesitarnşımııyor.Buy'üz-
Çerçeve yasanın, "tektekherüniver-
sitenin özerk hale getirilmea" demek
olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Terzi-
oğlu, "Haztrlanan taslaklar 2547 say>
h kanunun tadüaüna dönüşüyor. Mev-
cut yetkiler, rektörlerle kurûllar ara-
sında nasıl pay laşılır diye düşünüyor-
lar. Merkezden vönetim esas ahnıvor.
• Yasanm felsefesinin
tartışılmadığını söyleyen Prof.
Terzioğlu, "Reform değil de
mevcut yasanm tadilatı yapüacaksa,
bu yasa aynen kalsm daha iyi" dedi.
den de vakit kaybediliyor.'Aman vakit
kaybetmeyelim' diye gruplar hatinde
tasiakhazırhyorlar. Bu işintemefini,ü-
kekrini, fefeefesini tarnşmadıklan için
de bir grubun yapbğmı diğeri beğen-
miyor. Vakit kaybetmeyelim derken
müthiş vakit kaybediliyor. Hazırlayan
gruplar, ÜAKolsun,YÖK olsun bugün-
kü düzenin içindeler zaten"
Üniversitelerin kendilerini yönetmesi
gerek. ünrversiteler, rektör yardımcısı
kaç tane olacak, fakülte, böhım sayısı
neolacak? Bunlan bile belhieyetniyor-
lar" diye konuştu. Terzioğlu, Yükse-
köğretim Yasası'nın nasıl olması gerek-
tiğini şöyle anlattı: "Betirlenen çerçe-
ve yasa ile her ünh ersitenin kendi işle-
rini düzenleme yetkisi olmah. Başkala-
n kanşmamah. Türkiye birfirsatıka-
çırmak üzere çünkü ünhersite yassda-
n hep olağandışı siyasi durumlarda dü-
zenlendi. Şimdi olağan bir siyasi kon-
jonktürde reform yapmafirsatıvar. Re-
form yapılmayacaksatadüatyapılacak-
sa bu yasa aynen kalsm"'
Üniversite Öğretim Üyeleri Deme-
— — ı ği Başkanı Prof. Dr. Kadir
Erdin, "Kaımıoyu, daha ka-
tüuncı ve demokratik bir ya-
sa bekfenusi kmdeyken rektör-
lerin mevcut yetkuerini daha
da artnran ÜAK taslağı tam
bir düşkmkbgıobnuştur" de-
di. YOK taslağında ise bö-
lüm ve fakülte düzeyinde katılımın
sağlandığma dikkat çeken Prof. Erdin,
şunlan söyledi. "Zatenrektörlermde,
Sayın Teziç'in girişimiyle haznianan
taslağa itirazları tam da bu noktadadır.
Taslağa gösterdikkri şiddetfi tepki, üni-
versite içinde kanlımcı ve karar alma
yetkisi olan hiçbir kurula tahammüDe-
ri ohnadığını göstermektedir."
calanmız diken üstünde otunıyor."
ÜAK'nın ayn bir tasiak hazırlayıp
hazırlamayacağı sorasuna Mbulut,
"Zannetmiyorum. Öyie bir yaklaşım
doğru obnaz" yanıtını verdi.
Teziç'ten Baykal'a ziyaret
Öte yandan YÖK Başkanı Prof. Dr.
Teziç CHP Genel Başkanı DenizBay-
kal'ı ziyaret etti. Teziç, taslağın hükü-
mete erken sunulduğu yönündeki eleş-
tirilerin hatırlatılması üzenne, kendi-
lerine \erilen süreye uyduklannı söy-
ledi. Milli Eğitim Bakanlığı ile oluş-
tunılacak ortak komisyona Başbakan
Erdoğan'ın kendisinin başkanlık etme-
sini istediğıni kaydeden Teziç, hazu--
lanan metnin TBMM'deki görüşme-
lerde değiştirilmeyeceği konusunda
garanti verilemeyeceğini belirterek,
"Mecns'in iradesuıe ambargo konula-
maz. bunu bilhoruz" dedi.
İşlem yapılmadı
'Türban
cezası'
bürokrasiyi
beMiyor
• Nurten Başak'ın önceki
gün Çankaya îlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü'ne
dilekçe ile başvurmasına
karşm Ankara îl Milli
Eğitim Müdürü Murat Bey
Balta, 'henüz kendi
dairelerine intikal eden bir
şey' bulunmadığını söyledi.
MUSTAFA ÇAKIR
ANKARA - Ankara 11 Milli
Eğitim Müdürü Murat Bey
Balta, Çankaya Lisesı'nde iki
türbanlı öğrenciyi açık lise
sınavına almadığı için
karakolluk olan Türk Dili ve
Edebiyatı öğretmeni Nurten
Başak'ın dilekçesinin henüz
kendilenne ulaşmadığmı
söyledi. Balta, dilekçenin
dairelenne ulaşmasının
ardından yasa ve
yönetmeliklere göre gereğini
yapacaklannı bildirdi.
Çankaya Lisesi'nde iki türbanlı
öğrenciyi açık lise sınavına
almadığı için müdür tarafindan
gözetmenlikten alındığını
kaydeden öğretmen Nurten
Başak, önceki gün Çankaya llçe
Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bir
dilekçe ile başvurarak
yaşadıklannı anlatmıştı.
Ancak Ankara 11 Milli Eğitim
Müdürü Murat Bey Balta.
henüz kendi dairelerine bir
başvurunun ulaşmadığmı
söyledi. Balta, dilekçenin ilçe
milli eğitim müdürlüğünden
kendilenne ulaşması halinde
gereğini yapacaklannı söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığf nın
çıkardığı yasa ve
yönetmeliklerin gereğini yerine
getireceklerini belirten Balta,
"Dilekçe geldiği anda yasalar ve
yönetmeliklere bakarak gereğini
yapanz. Benim için önemli olan
mevzut, yasa ve y önermeliktir.
Şu anda bana intikal eden bir
şey yok. Eğer ilçeye gehnişse
onlar bugün-yann bize intikal
ettirirler. Biz de yasalar ve
y önetmelikler kapsamında
konuyu inceletiriz'' dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Türkiye'de olduğu gibi Almanya'da
da çeşitli kentlerde faili meçhul cina-
yetlerde yitirdiğimiz aydınlan anıyo-
ruz. Uğur Mumcu'nun 24 Ocak 1993
yılındaöldürülmesinin üzerindentam
11 yıl geçti. Muammer Aksoy, Bah-
riye Uçok, Ahmet Taner Kışlalı,
Musa Anter, Doğan Öz, Abdi Ipek-
çi... Daha nice kıymetli insanımızı yi-
tird'ık. Onların çoğunun katilini bile
bulamadık. Katilini bulduklanmızla
sevinemedik. Çünkü mahkemeler
katilleri serbest bıraktı. Asıl onlan öl-
dürterek amaçlanna ulaşan karanlık
güçlere ise hiç dokunamadık.
Türkiye'den binlerce kilometre
uzakta, Türkiye'den buralara çalışma-
ya, yaşamaya gelen insanlarımızla
her zaman olduğu gibiTürkiye'yi ko-
nuşuyoruz. Augsburg Alevi Kültür
Merkezi'nin davetlisi olarak Tufan
Türenç, Avrupa Alevi Birlikleri Fede-
Bertolt Brecht ve Willy Brandt
rasyonu Genel Başkanı Turgut Öker
ve Augsburg Alevi Kültür Merkezi'nin
kurucularından Ali Kocakahya ile
AKR CHP, yerel seçimlerve faili meç-
hul cinayetleri konuşmaya devam
ediyoruz.
AABF Başkanı Turgut öker, Türki-
ye'deki bir Alevi yurttaşın zorunlu din
derslerine karşı çıkmasıyla başlayan
süreci anlatıyor. Yurttaş, lisede oku-
yan çocuğunun din derslerine zorla
sokulmasının, inançlarına ve insan
haklanna aykırı olduğunu ve bu uy-
gulamanın durdurulmasını isteyen bir
dilekçe veriyor. Türkiye'de ortaokul
ve liselerde okutulan din dersinin,
Sünniliğin Hanefi inancının propa-
gandasını yaptığını belirtiyor.
Lise müdürlüğü bu talebi valiliğe
yolluyor. Valilik de bu eğitim biçiminin
anayasada yer aldığını belirterek red-
dediyor. Yurttaş, önce idare mahke-
mesine, ardından da Danıştay'a baş-
vuruyor. Bu başvurular da anayasa
gerekçe gösterilerek reddediliyor. Iş-
te bunun üzerine AABF bu insan hak-
ları ihlalini, Avrupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'ne taşıyor. AABF Genel Baş-
kanı Turgut öker; bu başvurularının
bazı çevreler tarafindan, "Türkiye'yi
AB'ye şikâyet etmek doğru değildir"
gerekçesiyle eleştirildiğini söyledi.
Türkiye AB'ye girmek istiyor. Top-
lumumuzun çok büyük çoğunluğu da
bu isteğe destekveriyor. AB'yegirmek,
aynı zamanda Avrupa ülkeleriyle ba-
zı ortak değerleri paylaşmak anlamı-
na geliyor. Avrupa insan Haklan Mah-
kemesi'nin biz de Türkiye olarak uzun
yıllardan beri parçasıyız. Orada görev
yapan hukukçulanmız var. Yani o mah-
kemeyi biz de kabul etmiş ve uygula-
malarına ortak olmuşuz.
Strasbourg'daki Avrupa Konseyi bi-
nası içinde Avrupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'nin de binası yer alıyor. Türki-
ye, çok eski yıllardan beri Avrupa Kon-
seyi'nin üyesi. Bu kadar iç içe oldu-
ğumuz, Avrupa'nın ortak hukuk değer-
lerini oluşturan bir mahkeme, birçok
ülkede iç hukuk yollannı tüketen insan-
lann başvurduğu son umut kapısı olu-
yor. Buna neden itiraz edilir ki?
• • •
Bu yazıyada sizlere Augsburg'da
gezdiğim iki sergiyi de anlatmak is-
tiyorum. Augsburg belediye (hükü-
metle aynı şey) binası içinde ünlü Al-
man tiyatro yazarı, şair Bertolt
Brecht'in yaşamını anlatan bir fo-
toğraf sergisini gezdik. Brecht, Augs-
burg doğumlu. Kendi kenti, onunla
övünüyor. Brecht komünist. Uzun yıl-
lar Doğu Almanya'da yaşadı. Nâzım
Hikmet'in durumuna benzer bir du-
rumu var. Ona hangi Alman "hain" der
ki!
Willy Brandt'ın yaşamöyküsünü
(1913-1992) anlatan sergi de etkile-
yici. Orada yüzlerce görüşmenin, bir
uzun dönemin fotoğraflannı görüyor-
sunuz.
Son 50-60 yılın ünlü siyasetçileri,
bilim insanlan var bu fotoğraflarda.
Bir Türk politikacısı bu fotoğraflarda
yer almıyor. Hiçbir önemli dünya ola-
yında bir Türk politikacısı öne çık-
mamış. Kadermi, üzülecek birbaşa-
nsızlık mı?
GLOBALpOLÎTtKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Çüpüme ve knparatorluk
Roma Imparatorluğu her gittiği yere, toplumsal,
ekonomik düzen, yeni ve daha gelişkin bir kültür
götürerek genişledi. Ihtiraslı, ama akılsız diktatör-
lerin, açgözlü senatörlerin elinde çökmeye başla-
yana kadar...
Bush'un Amerika'sı Roma değil. Aksine, o kü-
resel hegemonyasının ekonomik, kültürel ve gide-
rek de etik temelleri zayıflamaya başladığı için elin-
deki rakipsiz şiddet araçlanna dayanarak konumu-
nu korumaya çalışan bir devlet. Bush-neocon eki-
binin imparatortuk atılımı bir gelişmenin değil, çü-
rümenin ürünü; üstelik, çok büyük bir olasılıkla ba-
şarısızlığa rnahkûm, Michael Mann'ın Incoherent
Empire (2003) (iç tutarlılığı olmayan imparatorluk)
başlıklı kitabında ileri sürdüğü gibi, kaba, bir mili-
tarizmden öteye geçemeyecek bir macera... Bu çü-
rümenin pis kokusunu alabilmek için jeopolitik uz-
manı olmak da gerekmiyor, günlük gazetelere şöy-
le, kabaca bir göz atmak yeterli.
'Zalim bîr ay'
Ocak "zalim bir ay" oldu Bush yönetimi için.
Muhafazakâr bir araştırma kurumu olan Carnegie
Endowment for Peace'in, yayımladığı aynntılı bir
rapor, savaştan önce Saddam Hüseyin'in acil bir
tehlike oluşturmadığı sonucuna ulaştı. Bir başka,
rapor daVVashington Consensus'ınüçüncüsaca-
yağı IMF'den geldi. IMF'ye göre ABD'de "bir ön-
ceki 10 yılın tüm kazanımları kaybedilmiş, bunla-
rın yerini ne zaman kapanacağı belli olmayan bir
bütçe açığı almıştı"... ve " ABD'nin büyük mali açı-
ğı dünyanın geri kalanı için bir tehlike oluştunıyor-
du". IMF'e göre sorunlann kaynağında savaş har-
camalannın büyük payı vardı..
Bu ne biçim imparatorluk, "hem sahtekâr, hem
hazinesi tam takır" diye düşünürken, Bush yöne-
timinin ilk Maliye Bakanı O'Neill'in açıklamalan
geldi. 11 Şubat'ta CBS televizyonundaki bir prog-
ramda, O'Neill, kendi dönemindeki Milli Güven-
lik Konseyi toplantılarında yaşadıklarına atıfla
"Bush daha 11 Eylül'den önce Irak'ı işgal et-
meye kararlıydı, bir bahane anyordu" dedi. Böy-
lece, ilk kez bu kadar içeriden, bu kadar üst dü-
zey bir bürokrat "Kitle Imha Silahlan" iddiasının as-
lında bahane olduğunu açıklamış oldu. Bu da yet-
medi, Bizzat Bush yönetiminin savaştan sonra
Irak'a "Kitle Imha Silahlannı" bulması için gönder-
diği yaklaşık 3000 uzmanlık heyetin başkanı Da-
vid Kay, "Irak'ta kitle imha silahlan olduğuna
inanmadığını" açıkladı (CNN). Derken, 25 Ocak
günü, Vietnam Savaşı'nın miman olarak bilinen
Robert MacNamara sessizliğini bozarak Kana-
da gazetesi Globe&Mail'e Irak savaşı üzerine ver-
diği demeçte "Etkimizi yanlış kullanıyoruz" de-
dikten sonra ekledi, "Yaptığımız yanhştır. Ahla-
ki olarak, siyasi olarak, ekonomik olarak yan-
hştır!"
Kan, tecavüz ve para..
Siyasi maceralann faturasını her zaman sıradan
askerieröder. KatledileniO.OOO'denfazlalraklıbir
yana, ABD askerlerine de aynı şey oluyor! Bu gü-
ne kadar 530 ABD, 100'e yakın koalisyon askeri
öldü. Yaralıların sayısı 3000'e ulaştı. Üç asker ka-
yıp. Bunlaraek olarak The Observer, yalnızcage-
çen ay, 600 ABD askerinin, psikotojik sorunlardan
dolayı Irak'tan çekildiğini bildiriyor. Irak'taki ABD
askerieri arasında intihar oranı da ordu ortalama-
sı olan 100.000'de 10.5'ten, 13.5 yükselmiş. Üs-
telik bu intiharlar, 1 Mayıs'tan sonraki toplam ölü
sayısının yüzde 7'sine ulaşıyor. Ve nihayet, Den-
ver Post gazetesinin 25 Ocak'ta bildirdiğine gö-
re, ordu içinde tecavüz olaylandayaşanıyor. Irak'ta
37 kadın asker, bu nedenle halen psikolojik teda-
vi altında. Silah arkadaşlarına tecavüz edenlerin,
işgal ettiği halkın kadınlarınayapabileceklerini dü-
şünmek bile kâbus.
Bu sırada gazeteler, Bush yönetiminin, bir Ku-
veyt fırması (bu firma kitle imha silahlan teknoloji-
si ticaret de yapıyormuş-The Moscow Times
23/01) aracılığıyla Irak'a fahiş fiyatla petrol getire-
rek 61 milyon dolar haksız kazanç sağlamakla
suçlanan Halliburton'a(Chaney'in fırması) Irak'ta
1.2 milyar dolarlık yeni kontrat verdiğini yazıyordu
(Associated Press 16/01). Böylece kimileri ölü-
yor kimileri de milyarlarına yenilerini ekliyor, ABD
hegemonyası çürümeye devam ediyor...
Michael Mann kitabının önsözünü "Kılıçla ya-
şayanlar, kılıçla ölür" özdeyişini anımsatarak biti-
riyordu. Bundan benim de hiç şüphem yok, ama
bu arada olacak olanlar beni korkutuyor...
"Cezaevindeyim, gelemem'
Zana'danPatCox'a
teşekkür mektubu
ANK\R\ (Cumhu-
riyet Bürosu) - Ankara
Nİerkez Kapalı Ceza-
evi'nde tutuklu bulunan
Leyla Zana. Avrupa Par-
lamentosu Başkanı Pat
Cox'a yazdığı mektup-
ta, "AB ile üyeük müza-
kerelerine başlamış bir
Türkrye'de hıtsak/tutuk-'
lu olmayı, AB kapdan-
nm kapankhğı ya da AB
değerlerinden giderek
uzaklaşan bir Türki-
ye'de özgür olmaya ter-
cih ettiğimi önenile be-
lirtmek isterinrT dedi.
Zana, AP Başkanı
Cox'un29Arahk2004
tarihinde yapılacak "AP-
2003 Saharov Düşünce
Ozgürlüğü" ödül töreni
davetine, mektupla ya-
nıt verdi. Zana mektu-
bunda Cox' a daveti için
teşekkür etti. Zana, tö-
rene gelmeyi ve katıl-
mayı istediğini, ancak
cezaevinde olmasmın
bu istemi gerçekleştir-
mesine olanak tanıma-
dığuu anlattı.
A\Tupa Parlamento-
su'nun davalannı yakın-
dan takip etmesi nede-
niyle teşekkür eden Za-
na şöyle dedi:
"Davanın hükümetin
genel olarak Kürt soru-
nu, demokrafikleşme,
AB ile Uişkiler ve hatta
Kıbns sorununa ilişkin
behrlediği genel konsep-
tin bir parçası ve siyasi
olduğunun ildnci yargı-
lamada açığa çıknğma
inamyorum. Bizler her
şeye karşm davayi hu-
kuk zeminine çekmek-
ten\azgeçmeyeceğiz.Bu
yılın sonunda AB'nin
Türkiye'ye vereceği ke-
sin müzakere tarihi, ya-
şanmaktaobn ükanma-
yı açarak AB karşıtJa-
rmın da direncini lara-
caktır. Ancak beürsizli-
ğin sürmesiyada müza-
kareperspektifınmerte-
lenmesi Türkiye'yi ve
dolayısıyla bölgeyi bir
kaos ortanuna sürükle-
yecektir. Konuyla ilgili
kaygı ve hassasiyetimi
özellikle \nrgulamak is-
terim."