25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S/VFA CUMHURİYET 19 OCAK 2004 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇl MUMTAZ SOYSAL Toplu Bozuluş EEKİR COŞKUN, geçen gün, herzamanki mu- zdpjslubuyla. yolsuzluk ve rüşvetin politikaya, bü- rckasiye. güvenliğe, medyaya, şirketlere, holding- lere natta yargıya bulaştığını yazdıktan sonra, bir cde ç&ğunluğu tüm bunlarfa suç ortağı olan bir top- lurr" diye bitıriyordu. "Yırılış mı? Coğaı. Ama, niçin doğru? Çjnkü, halkımızın büyük çoğunluğu, "Canım, berirn işimi iyi ve çabuk görsün, isterse biraz da o se/tep/ens/n" der. Sonra, bu düşünceyi bütün yö- metcilere ve görevlilere, tüccara ve sanayicilere ya- yank "Işleryürüsün, memlekette yatınm ve canlı- Ink olsun da, birazcıkyolsuzluk ve rûşvet bunun tu- z:u ıfberi ve belki de çarkı iyi döndüren yağı olur" cdiy? düşünmeye başlar. Tabii, bunun üç boyutlu bir çürümeye varacağı- rıı düşünmeden. Eırincisi, böyle bir yaklaşım, kamu yönetiminde ve jenel yaşamda ışlerin ancak böyle döndüğü ya- nılçsını genelleştirerek, devlete ve toplumun yapı- sına olan zaten zayıf güveni büsbütün sarsacaktır. lıirıcisi, hoşgörülmemesiveağırcezalandınlma- sı çereken davranışlann yavaş yavaş hoşgörülme- sina ve cezasız kalmasına yol açacaktır. İçüncüsü, siz istediğiniz kadar din ve ahlak der- sı verin, bu işlerin dışında kalan insanlannızın da ah- lak zayıflayacak, davranış değerieri törpülenecek- tir. f ı are? ^ ^ f Madem bütün kötülükler kamu hizmetleri ve iş*aşamı alanlanndaki yavaşlık veya bozukluktan kaynaklanıyor, o halde "kamu yönetiminin düzel- tilrresı, iş yaşamında da gözetimın ve cezalann artınlması gerekir" diye düşünebilirsinız. Ama, bu düjüncenız yıne insanlar tarafından uygulanacağı içir, sorun dönüp dolaşıp elınızdeki insan malze- mesınin düzeltilmesine gelecektir. Personel reformu mu? ~ürkiye'de bir türiü yapılamayan, anlaşılmayan, başlangıç noktası bulunamayan, bazen de en ters ucjndan başlanan bir konudur bu. "Ben ekibimle çajşınm" diyerek bürokrasinin en tepesine kendi "adam "lannı getiren ve bunun ta aşağılara kadar uza- na;ak bir zincirtemeyle bütün kamu yönetiminde "etip" değişikliğine yol açacağını düşünmeyen po- litikacılann yaptıklan gibi. Vahut, ta Osmanlı'dan beri tek çareyi "tensikat"ta görerek, görülmeyen ve eksik kalan hizmetlere per- sonel kaydırmak yerine, insanlan işten çıkarmak gibi. Maaş sistemıni düzeltip eşit işe eşit ücret ilkesiy- le şe başlasanız, o zaman da "büyük reformcu" Özal'ın "Benim memurum işini bilir" sözünü anım- sayarak "Bozuk sistemi ancak bozuk ahlak düzel- tir' diyenler çıkacaktır. Oysa, bu çeşıt şaklabanlıklara izın vermeyecek kadar ciddi bir sorun söz konusudur ve Prodi'nin şirndikiler için, vaktiyle özal içın söylenenlere ben- zer övgülenne bakmadan, bu ciddi konunun üze- rire ciddiyetle egilmek gerekir. CUMHURİYET KİTAP KULUBU UCAK AYIETKİIMÜKLERİ: 5 TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI Öykü Ustalarımız: 3 • Naim Tirali'den bir öyküsü • Tansu Bele'den Naim Tirali • Kitap imzası 19 Ocak Pazartesi Saat:18.00 Yer: Cumhuriyet Kitap Kulübü, Istiklal Cad., Zambak Sok., No:4, D: 1-2, Beyoğlu - Istanbul Tel: 021272523881 -82 Kafeteryamızpazar dah,! her gbi saat:10.0C - 21.00 arası açıktır. KUTLAMA SEVGİLİ ÇAKMUR Tüm soldakilere örnek olması gereken bu davranışını coşkuyla, içtenlikle kutlar, sevgi ile gözlerinden öperim. ÖMER İHSAN PAKÖZ 16. Dönem Denizli Milletvekili Sivil STK Toplum Rehberi Kuruluşları Yenileniyor Yerinizi aornek@tarihvakfi.org.tr 0212 227 37 33/106 w w w . s t k r e h b e r i . o r g Büyükşehria Sınırlan'Pergel'le ÇizilemezL Ülkemizde, tıpkı il, ilçe ve belediye oluşturulmasında olduğu gibi. büyükşehir belediyelerinin de bilimsel veriler, nesnel ölçütler dikkate alınmadan, daha çok siyasal yeğlemelere göre "keyfi" biçimde kurulduğu bir gerçektir. Prof. Dr. Cevat GERAY Bağımsız Cumhuriyet Partısi MKYK iiyesı A nakentlerimizin sı- sa konu Anayasa Mahkeme- nırlannı, pergelle belli yançapa gö- re çizilen bir alanı ıçerecek, böylece kimi ilçe beledıyelerinı, kasa- balar ile köy muhtarhklannı kapsayacak biçimde genışle- ten yasa değişıkliğı Sayın Cum- hurbaşkanı'nca bir kez daha görüşülmek üzere Meclis'e ge- ri gönderildi. Basına yansıyan haberlere göre, Sayın Cumhur- başkanı, seçim yasalannda ya- pılacak değişikliklerin bir yıl ıçinde yapılacak seçimlerde uy- gulanmayacağını öngören ana- yasanın 67. maddesine aykın- lık nedeniyle geri çevirmıştir. Gerçekten, yapılmak istenen değişıkliğin önümüzdeki mart yapılacak yerel seçimlerde de uygulanmasını öngörmektedır. Anayasanın öngördüğü bu sınırlamaya karşın, Ozal ile baş- lamış olan seçimlerden önce, se- çım kurullanyla. seçım bölge- leri, çe\Telen, barajla ilgili de- ğişiklikler yapma alışkanlığını, bugünkü iktidar da dirilrmeye çalışıyor. Vetolu bu yasadan başka iki seçım sonuçlannı et- kıleyecek iki yasa daha onay için Sayın Curnhurbaşkanı'nın incelemesine sunulmuştur. Bun- ların da aynı ya da benzer bir gerekçe ile geri gönderileceği anlaşıhyor. Doğal kı, AKP ıktıdan, ço- ğunluğu elverdiğınden, daha öncekilerde yaptığı gibi. "ay- nen kabul" yöntemıni uygular- si'nce çözülecektir. Konuya yerel yönetim ku- ramlan ve anakentsel ölçekte (metropoliten) planlama açıla- nndan da bakmak gerekiyor. Yerel yönetımlerin sınırlan, ye- rel toplumun nüfusça büyüklü- ğü yanında, toplumbılimsel, kentbilimsel verilere, kentin coğrafya konumuna, ekono- mik. ekınsel (kültürel) özellik- lerine göre belirlenir. Yerleş- menın. gelecekteki gelişme alanlan, çe\Tesine kamu hiz- metlerini sunma olanaklan. top- lumsal, ekinsel ve ekonomık işlevleri açısından etki alanı- nın genişliği dikkate alınır. Ülkemizde, tıpkı il, ilçe ve belediye oluşturulmasında ol- duğu gibi, Büyükşehir beledı- yelennin de bilimsel veriler. nesnel ölçütler dikkate alınma- dan, daha çok siyasal yeğleme- lere göre "keyfi" biçimde ku- rulduğu bir gerçektir. tstanbul, Ankara ve tzmir'de büyükşehir belediyelerinin kurulmasında, yalnızca belediye sınırlan için- de birden çok ilçe bulunması ye- terli görülmüştü. Daha sonra, Bursa. Adana, Gaziantep, Konya ve Kayse- ri'de birden çok ilçe bulunma- dığından yeni ilçeler kurularak bu beledıyeler Büyükşehir ko- numuna getirilmişti. 1993'te 504 sayılı yasa gücünde karar- nameyle 7 ılde kurulan büyük- şehirlerde ilçe değil, "alt ka- deme" belediyeleri oluşturuldu. 1999 depreminde ağır hasar gören Adapazan Belediyesı, 2000'de yine alt kademe bele- diyelen kurularak büyükşehir belediyesine dönuştürüldü. Gö- rüldüğü gibi, kuruluşlarmda yapay sınırlarla oluşmuş olan ilçe ve alt kademe belediyele- ri temel ölçüt alınmıştır. Büyükşehir kuruluşunda, bu belediyelerin nüfusça büyük- lükle ilgili herhangi bir ölçüte (kritere) uyulmamıştır. Nüfusu bir miryondan çok olan yerle- rin anakent olması gerektiğine ilişkin genel bir ölçütten ba- karsak yahıızca Istanbul, An- kara ve Izmir bu ölçüte uygun düşmektedır. Daha sonra kurulan beş bü- yükşehnn nüfusu da 1 milyo- nun altında (bunlardan biri dı- şında beşi de 500 binin üstün- de) ıdi. Sonra kurulan 7 büyük belediyenüı nüfuslan da 190 bin ile 422 bin arasında değı- şıyordu. Bunlardan hiçbiri ku- ramsal ölçütlere uygun düşmü- yordu. Büyükşehir kurulmasına üiş- kin nüfusça büyüklük ve nü- fus artış hızı dışında başka nes- nel ölçütler de öngörülebilırdi. Endüstrileşme, üretim yapısı ve gelişmesı, yaratılan katma değer ve ulusal gelire katkı, ulusal gelirdekı payı gibi ken- tin ekonomisine ilişkin ölçütler dikkate abıunabvdı. Yerleşme- nin alanca büyüklüğü, kentin çevresindeki yerleşmelere olan etkı alanının genişliği (arta- lan'ı hinterland'ı), imarplan- lamasında anakentsel bürün- lük, bölgeler arası dengesizlik- ler. alandaki yerelyönetimkr ve bunlar arasında eşgüdûmveiş- birliği olanaklan gibi ölçütler göz önünde tutuhnalıydı. Bu yasayla yapılmak istenen, bugünkü dizgeyi bilimsel ve nesnel ölçütlerle yeniden ya- pılandırmak değıl, pergelle sı- nır değiştirerek oy hesapları yapmaktır. Böylece, pek çok sayıda ilçe ve kasaba belediye- si, büyükşehirle birleştirilirken kimi köy muhtarlıklannın tüzel kişilikleri kaldınlmakta, ilçe ve ilk kadame belediyelerine mahalle olarak bağlanmakta- dır. Bu demokratik gelenekle- re aykın düşen bu tür değişik- likler anayasaya olduğu gibi, iç-tüze belgesi olan Avrupa Ye- rel Yönetimler Özerlik Şartı'na da aykındır. Adı geçen AK bel- gesi (Madde-5.1) yerel tophıluk- lann halkoylaması yoluyla gö- rüşü alınmadan yerel yönetim birünlerinin sınırlannda deği- şiklikyapdamavacağını öngör- mektedir. Anakentsel gelişmeyi yön- lendirecek bütüncül bir planla- ma yetkisınin bü>oikşehir bele- diyesine verilmesi gerekirken irili ufaklı çevre belediyeleri bağımsız biçimde planlama ve yapı denetimi yetkilerini sürdür- meleri planlı gelişme açısuı- dan çok sakıncalıdır. Yasanın en büyük eksikliği, Şehir Plancı- lan Odası'nın da açıkladığı gi- bi, anakentsel ölçekle bütün- cül planlama zorunluluğuna ilişkin herhangi bir düzenleme gerirmeyişidir. Bu yasa önensi. anakent dü- zeyindeki bütüncül kent plan- laması yaklaşımına ters düş- mekte. imar tüzemizde yer alan komşu (mücavir) alan kavram ve uygulamalannı da askıya almaktadır. AKP iktidarının hem anayasaya. Avrupa Yerel Yönetimler Ozerklık Şartına, hem de bilimsel kuramsal açı- lardan yerel demokrasi gele- neğine aykın bir yasal düzen- lemede direnmemesinı ve se- çım endişelerinden uzak bir yeniden yapılanmaya gitmesi- ni salık venriz. Delikanlı Müsteşar... EminADNAN B aşbakanlık Müste- şarı Sayın Ömer Dinçer gerçekten delikanlı bir adammış. Bu da nereden çıktı demeyin. İşte izahatı: Sayın Müsteşar, henüz yeni bir profesör iken, 1994'te Sıvas'ta bir ko- nuşma yapıyor. Aynı ko- nuşma Bilgi ve Hikmet dergisinin 1995 yılı güz dönemi 12. sayısında ya- yımlanıyor. Sayın Müsteşar, bu ko- nuşma ve makalesinde ko- nulara din penceresinden bakıyor. Örneğin "İslam bir büründürve hayattar- zKhr" diyordu. tslamınha- yatın bütün yönlerinde ve "siyasette" de "kararver- me hakkmıtalep etmesmi" ıstiyordu. "Islanun top- lumsal bir değişimi sağla- yabilnıesi için nasıl bir dev- let ve toplum istediklerini tanımlamalannı" ıstiyor- du. "Laiklikilkesininyeri- ni Islamla bütünleşme mo- deüne bırakmasınT isti- yordu. Türkiye Cumhuri- yeti'nin kendisini "~ da- ha ademi merkeziyetçi, da- ha Müslüman bir yapı> ı a devTermesini'" istiyordu. Bununla da kalmıyor, " „ globalleşme ne kadar çok artarsa İslamlaşma da o kadar çok artacakor" di- yordu. Bununla da yetin- miyor Sayın Müsteşar, da- ha da ileriye giderek; "İslamiktidaragelsede, tüm dünya Müslüman ol- sa da, düşmanlara karşı üstüntüksağlansada,Müs- tümanın ka\ gası, münke- re. harama ve kötüye kar- şı devam eder" diyordu. Dergide yayımlanmış olan bu konuşmanın siya- sal ve sosyal bilimler açı- sından aynntılı çözümle- mesi, gazetemiz yazan Sa- yın AlevCoşkun tarafindan beş gün süren bir yazı di- zisiyle yapıldı. (7-11 Ocak 2004) Böylece, her şey açığa çıku. Sayın Prof. Dr. Emre Kongar da bu yazının "to- taliter tslarrT anlayışmı sergilediğini belirtti. (Cumhuriyet 12.01.2004) Kuşkusuz, asıl sorun böylesine bir anlayışı tem- sil eden bir kişinin demok- ratikbir ülkede bürokrasi- nin en tepesinde oturma- sından kaynaklanıyor. Sayın Omer Dinçer'in bürokrasisinin en üst nok- tası olan Başbakanlık Müs- teşarhğı makamında otur- ması son derece sakınca- lıydı, kaygı ve sorun yara- tıyordu. CHP bu konuda bildiri yayımlıyor, bütün gazetelerde Sayın Müste- şar hakkında yazılar çıkı- yordu. Hürriyet. Sabah ve Vatan gazetelerinde hak- kında hiç de olumlu olma- yan başyazılar yayımlan- dı. İşte bu noktada Sayın Müsteşarbirbasın toplan- hsı yaparak, bu konuşma- sının üzerinden sekiz yıl geçmiş olsa da bu konuş- mada ortaya atılan fıkirle- rin tamamen arkasmda durduğunu belirtti. Sayın Müsteşar kimile- n gibi "takryye" yapmı- yordu. Oysa, ben bu ko- nuşmayı sekiz yıl önce yaptım, o günkü düşünce- lerimdir, şimdi "de^ştim" diyebilirdi... Sayın Başba- kan gibi, hiç değişmediği halde "ben değiştinr de- miyor, eskiden neysem şimdi de o'yum diyor. Sayın Başbakan, biryan- dan "ben değiştim" diyor, ama bakıyorsunuz değiş- memiş... îstanbul'da AKP'nin ideolojisini anla- öyor, değiştik, biz "Muha- fazakâr demokranz" di- yor, bir gün sonra Alman- yada "türban ve kravat" bir simgedır diyebiliyor. Sayın Başbakan' ın, bu ne- denlerle değiştiğine kim- se inanamıyor. Takıyye yaptığı kuşkusu, bir soru ışareti olarak kafalarda sü- rekli asılı kalıyor. Ama, Sayın Müsteşar öyle mi? Açıkça ben "değjşmednn" diyor, ben ılımlı Islam fi- lan değilim, açıkça "Tota- liter İsJamım" diyor. Şimdi hangisi delikanlı siz karar verin? Sayın Baş- bakan mı Yoksa Sayın Müsteşar mı? Not"GülveDevtetAda- ıru Ounak" adlı yazımı (28.12.2003) çok iyi özümseyerek bu yazıyı ta- mamlayan ve geliştiren bir yazı yazan (Cumhuriyet 13.01.2004) ünlü Süme- rolog Sayın Muazzez II- miye Çığ'a teşekkür ede- rim. irticaEylemde... Av. Celal ULGEN S on günlerde görsel ve ya- zılı basuıın, sabah-akşam gelin seçtirip damat bul- durduğu, boy boy çıplaklıklar sergileyip kişilerin özel yaşam- lannı kamuya açtığı, resmi rönt- gencilik(!) yaptırdığı. niteliksiz izlencelerin birbiri ardından ya- yrnlandığı, vur patlasın, çal oy- nasm döneminde küçük ve cı- lız da olsa önemli haberlere de rastlamaktayız. Bir gazete "gericiBkpusuda'' diyor küçücük haberinde. Nedir gericilik ve gerçekten pusuda mıdır? Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde irtica; geri dönücü- lük, gericilik olarak tanımlan- maktadrr. Peki pusuda olan bu gericilik nereye döndürmek is- temektedir ulusumuzu? Cum- hunyet dönemi öncesine, aklın küçük medreselerde tutsak oldu- ğu, ezber eğitimin taçlandınl- dığı, din kurallannrn toplumun tüm kesımlerine dayahldıgı, çağ- daş, çağcıl bir ülkeden çok Or- tadoğu'nun klasik totaliter yö- netim biçmine benzeyen bir ül- keye... Siyasi iktidar ne yapmakta- dır° Bir yandan her fırsatta ve her olanakta koç başı gibi kul- landığı "türban" ile laiklik ka- lesinı zorlamakta, artık gizlen- meye bile gerek duymadan apa- çık düşün arkadaşlannı çeşitli mevzilere yerleştirmektedir. îletişim sektöründe \aır patla- sın çal oynasın gösteriler ise olanca hızıyla sürmekte; para musluklannm ayannı arttrncı yalakalık ve yağcılık sınırlan zorlanarak. TÜBlTAK yasası ile bilime pranga vuruluyor. ses yok. TRT Genel Müdürlüğü'ne es- ki bir gerici militan getirilmek isteniyor, ses yok. Üniversiteler Yasası ile laik- lik çiğnenmek isteniyor, ses yok. Camı cemaatleriyle örgütlen- me ve ibadet alanlannın siyase- te alet edilmesi en üst düzeye çık- mış, ses yok. A\Tupa tnsan Haklan Mahke- mesi'nde Dışişleri Bakanı'nın eşi, Türkiye aleyhine dava aç- mış para istiyor. Dışişleri Baka- m da Türkiye'nin savunmasun mahkemeden geri çektirerek Tür- kiye'yi savunmasız bırakıyor, ses yok. Bu siyasi iktidar yasal sınırların dışma çoktan taşmış- tır. Ekonomik güçlükler, yok- sulluk ve yolsuzluk sarmalmda boğulan insanlar, halktan üm- mete, yurttaştan kula doğru bir dönüşümün oyunculan olmak- tan kendilerini alamıyor. İrtica pusuda filan değıl artik. İrtica ey- lemde, etkin eylemin doruğun- da. yönetimin her kademesin- de... Îletişim sektöründe sorumlu ses yine yok. CHP ise olumlu muhalefet yapma sevdası ile bu siyasi ik- tidara hâlâ meşruluk kazan- drnyor. Neyazık... DEĞERÜ SANATÇI VE YAZAR ARKADAŞ 28 Mart 2004 tarihinde gerçekleşecek yerel se- çimler ülkemizin yazgısında belirleyici olacak. Bu seçimlerde sadece yerel yönetim adayları değil ülkenin geleceği oylanacak. Bizler, Türkiye insanının çok büyük çoğunluğuy- la Aydınlanma değerlerinden yana olduğuna iç- tenlikle inanıyoruz. Bugün yaşanmakta olan sorunun kaynağı, bu de- ğerleri öncelikle sahiplenip savunması gereken kişi ve kurumlar arasındaki anlamsız bölünme ve çekişmelerdir. İlgili tüm kişi ve kuruluşlara sorumluluklannı bir kez daha anımsatmak amacıyla düzenlenecek basın toplantısına katılmanızı önemle diliyoruz. (Not: Yukandakigörüşlerdoğıvltusunda hazırlan- makta olan metin, basın toplantısı öncesinde im- zanıza açılacaktır.) Tarih : 19 Ocak Pazartesi (Bugün) 2004, saat:11.00 Yer : Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Sıraselviler Cad. No: 48, Kat: 1 Tel: 0 212 - 252 6314/15-0212- 292 09 68/69 Tank Akan, Oktay Akbal, Edip Akbayram, Üstün Akmen, AJaaddin Aksoy, Zeynep Avcı, Rutkay Aziz, Ataol Behramoğlu, Tuncer Cücenoğlu, Halil Ergün, MehmetGüleryüz, Birol Kutatgu, Zuhal Olcay, Yavuz Özkan, VedatSakman, MenderesSamancılar, Serna, AtrfYılmaz. Sessizlik ve Sırdır Ötesi Işıl Özgentürk Anlatı 102Sayfa 13 5x19.5 cm 6.000 000 TL ALKIM KİTAMVİ .. ^ BEŞIKTAŞ DOU|1AB*HÇ(CADI«O65TÎL(212)259 3126 Cumhuriyet , k 1 t a p 1 a r 1 ÖĞRETEMEDİĞİMİZ TÜRKÇE Kemal Ateş 159Sayfa 7.000.000.TL Cağ Pazarlama A S Turkocağı Cad No 39 41 3 4 , 3 4 Cagaloglu-lstanbul U l S H O l 96 Faks(O212) 514 01 95 Emre Kongar BABAM, OĞLUM, TORUNUM REMZI KITABEVI GOKOVA YÜCELEN OTEL'DE tatil aboneliği TANIT1M TURU BAYRAM TURU GtOIŞ DÖNÜŞ ~7 3i OCAK ŞUBATYücelenOtel'deY.P. 5 Gece - 6 Gün GünlükTurlar 1. Tur: Fethiye, Kaya Mezarları,Kayaköy,Ölüdeniz 2. Tur: Marmaris Yat Limanı, Kale, Müze 3. Tur: Bodrum Kalesi ve Müızesi 4. Tur: Şirince Köyü Gezisi Yarım pansiyon konaklama, turlar, müze girişi, ulaşım, rehberlik hizmetleri dahil Kişi Başı: 350.000.000 TL YAPI-CBir Curnhunyet Vakfı * Adres: Turkocağı Cad. Basın Sarayı No.1 Kat. 4 (Gazetecıler Cemıyeti üstü) Cağaloğlu Istanbul Tet (0212) 520 21 91-92, (0212) 522 49 26 Faks (0212)520 50 23 Gazete tel: (0212) 512 05 05 / 550-561 E-Posta: yapic@yapic.com tr www. yapic.com.tr •Tur Acentası, Belge No 3391
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle