03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 HAZİRAN 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DIZI Gençlik arasında şiddet eğilimi giderek yayılıyor, intiharlar ve çeşitli bağımlılıklar genç nüflısu tehdit ediyor Dünyagençliği nereye gidiyor? Sunuş "Ruh sağlıklı olmak ", hele de çağımızda çok önemli sayılmah. Ruh sağhğım bozucu bunca etkenin içinde kendini konıyabilmek, nıhsal sağhk dengelerini sağlam tutabilmek büyük bir kazamm. Ama bu konularda ne biliyoi'uz? Bildiklerimizin ne kadan bilimsel verilere dayanıyor? Işte, ruh sağlığı ile ilgili toplantılarda ülkemizin en önemli uzmanları, niversitelerimizin öğretim üveleri, bu konuya emek veren hekimler, hemşireler, sosval hizmet uzmanları, hastalann ve yakınlannın dernekleri bir arava geliyorlar ve gerçekleri anyorlar, gerçekleri tartışıyorlar; sontnlan açarak çözüm yollarım anvorlar. Ulusal Psikiyatri Kongresi 2002 Mayıs ayında Marmaris 'te toplanmıştı. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kongresi Ankara'dayapılmıştı. 5-7 Haziran tarihlerinde de Sosyal Psikiyatri Kongresi Ankara'daönemli Ruh sağlığımız ne durumda? ErdalATABEK ıErgen Psikiyatrisi Kongı Başkanhğı 'm da Ankara konulan görüşmek üzere gerçekleşti. Her üç kongre de kamuoyuna yansımadı. Oysa, bu konularda toplumun bilgilenme gereksinimi çok açık olarak ortada. Toplıım "ruh hastahkları" kavramından çekiniyor, böyle bir konunun dile getirilmesi bile ürküntü yaratıyor. Bu bakımdan konulan açıklamak önemli bir toplum hizmeti sayılmah. Konular arasında seçme yapmak kolay değil. Ancak ben, her iki kongrede de programda yer alan birpaneli özetlemek istiyorum: "Dünyada ve Türkiye 'de Gençliğin Sorunlan ve Çözümler ". Bu konu hepimizi çokyakından ilgilendiriyor. Ulusal Psikiyatri Kongresi, Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi 'nden Prof. Dr. Ilkin Içelli tarafından düzenlenmişti. Çocuk ve •esi 'nin ev sahibi GATA dan Prof. Dr. Teoman Söhmen, Sosyal Psikiyatri Kongresi Üniversitesi Tıp Fakültesi 'nden Prof. Dr. Işık Sayıl yaptüar. B D ünyada veTürkiye'de Gençliğin Sorunlan ve Çözümler Pa- nefi önemli gerçekleri ortaya koydu. "Dünya gençBğinin ruh sağnğı ne durumda kJi?" Bu soruya Prof. Dr. Aysd Ekşi, en yeni güvenilir verilerden yararlanarak şöyle yanıt \eriyordu: "Birleşmiş MiDetfcr raporlanna göre günümüzde dün>anın beş kı- tasında 1.1 müyar çocuk \e genç yaşamaktadır. Bu gençlerin en bü- yük bölümü olan 715 milyon (yüzde 62) Asya'da, 184 milyon (yüzde 16) Afrika'da, 98 milyon (yüzde 9) Latin Amerika'da, 98 milyon (yüz- de 9) Avrupa'da, 43 milyon (yüzde 4) Kuzey Amerika'da ve 4 mihon (yüzde 0.4) Okyanusya'dadu". Normal getişim sürecinde, gençlerde çeşitli problemlerin vartığı olağan kabul edilir. Örnegin zaman zaman ortaya çıkan moral bo- zukhığu, kederli haL karamsariık, gelecekle ilgili düşünce ve duygu- lar olağandır. Ya da zaman zaman kendini gösteren kızgınhk. öfke. başkakhrma. isyan ernıe. karşı gelme bütün normal gençlerde buhı- nabiiir. Normal gelişim sürecinde gençler arasında itişip kakışma. ça- tışma ve hatta birbirine beUi bir dereceye kadar zarar verme de ola- ğansayıhr. Ancak başta ABDobnak üze- re Kanada, Avustralya, İsrail gibi ülkelerdeki araştırnıalar göstermiştir ki gençlerde silah taşuna,sık sık ka\ ga etme, ka*- gaya bağh olarak yaralama-ya- ralanma-zararverme, kavgave aşın alkole bağh şiddet çok art- mışör. Dünyada her gün orta- lama 1424 genç, başkası tara- findan öldürübnektedir. Saldırgan davranışlaruı bir başka biçimi intihardır. Son kırk yüda ülkelerin hemen ço- ğunda genç intiharlan öylesv ne artmışür ki, intiharlar 15-24 yaşlanndaki ölüm nedenleri arasında ikindsrayayerleşmiştir. İntihartehükesi ile karşı karşıva bulunan genç- ler çoğunlukla alkoL ve/veya uyuşturucu-uyancı bağımhsıdır. depres- yon veya davranış sorunlan göstermektedir, aynca aile ile ilişkileri sagükn degildir ya da anne-babaiann ruh sağhğı ile ilgili sorunlan var- du~ ya da anne babalan taranndan aşağüanmış, dışlanmışür. Şiddet, gençlik dönemindeki ölümlerin ve probtemlerin en önemli nedenlerinden birisidir. Cinsel saklırrya uğramak kadınlann veçocuk- hnn çok ciddi sorunlan oimaktadır. ÇeşMi ülkearaşürmalan kadınlann yüzde20'sininveerkekterinyüz- de 5-10'unun çocukhık döneminde cinsel sakünya uğradığını göster- mektedir. Dünyada gençJige yöneük büyük tehtikelerden biri de AIDS'dir. Bu- güne kadar dünyada 1.9 mihon insan AIDS hastahğmdan ölmüşrür. aşta ABD olmak üzere, Kanada, Avustralya, îsrail gibi ülkelerde yapılan araştırmalara göre, dünya gençliğinin ruh sağlığı durumu giderek daha da kötüleşiyor. Şiddet, saldırganhk, silahla yaralama ve ölümler, intiharlar, cinsel kötüye kullamm, alkol ve uyuşturucu bağımlıhğı, istenmeyen ergen gebelikleri, bütün dünya gençliğini tehdit eden tehlikeler olarak kendini gösterirken, uzmanlar aile ortamı ve ebeveynin tutumlarımn önemine dikkat çekiyor. Bir yd içinde AIDS hastahğına yakalanan genç sayısı (10-24 yaşlar) 5.8 mihondur. On beş ülkeyi kapsayan bir araştırmada. gençlik dö- neminde nıhsal hastanklannortâlama sıkhgıyüzde 24 bulunmuştur." Prof. Dr. Aysel Ekşi, ülkelere ilişkin araştırma sonuçlanru da açık- lamıştır. Bu durumda, dünya gençliğinin ruh sağlığı durumu gide- rek daha da kötüleşmektedir. Şiddet, saldırganhk, silahla yaralama ve ölümler. intiharlar, cinsel kötüye kullamm, alkol ve uyuşturucu bağımlıhğı, istenmeyen ergen gebelikleri, bütün dünya gençliğini teh- dit eden tehlikelerdir. Dünyada kaygının, karamsarhğın bu denli artmasının nedenleri nelerdir? Bir genc nasıl olgunlasır?.. Acaba genç insanlar olgunlaşmada güçlüklerle mi karşılaşıyor? Bunahmı aşmada sorunlan mı var? Bu konuya nasıl bakmalıyız? Bu sorulara Dr. Müge Tamar yanıt anyor: • Btos, ergenliği 'ikin- ci bireyleşme' olarak ta- nımlıyor (Birinci bireyleş- me dönemi ilk üç yıl için- de yaşanıyor). Bu dönem- de birbiriyle yakından iliş- kili iki süreç yer alıyor: Anne babadan aynlma ve vazgeçme. aile dışında anne babanın başka karşı- hklannı bulma. • İkınci bireyleşmede gelişimsel göre\ 'bağım- sızlaşma'dır. Bunun için de genç. ıliş- ki gereksinimi olan dürtü- lerini doyurmak, boşluk duygusundan kurtulmak, özsaygısını des- tekleyebilmek için, genç arkadaşlanna yönelir. • Yaşıt grubu, erken çatışmalannı çözümlemeye çalışan gence, yargılayıcı olmayan bir destek sağlar. Yaşıt ve grup ilişkilerinde.pratik yapma niteliği vardır. Bu zaman içinde oluşturulur, sürekli bir bağlantıyı gerektirmez. • Bireyleşme süreci boyunca dalgalanmalar yaşanır: Sevgi-nefret Etkinlik-edilgenlik Erkeksilik-kadınsılık Cazibe-il- gısızlikBağımhlık arayışı-bağımsızhk çabalan • Anne babanın rolü: Gencin kimliğini oluşturma. ruhsal ve duygusal olarak farklı bir kışi olma çabasının başanlı olması için ebeveynin de desteği gere- kır. Kendi bireyleşme sorununu çözümlememiş ve belli bir düzey- de duygusal olgunluğa ulaşmamış ebeveyn, çocuğun bağımsız ola- rak düşünmesini bir tehdit olarak al- gılar. • Ergenin süperegosu rutarsız ol- duğundan dışardan gelecek bir oto- riteye gereksinimi vardır. Ebevey- nin beklentilennin değişken, tutu- munun rutarsız olduğu durumlarda, gencin bocalaması daha fazla olacak- tır. • Okul, ergenlik döneminde 'ge- çiş nesnesı" işlevi görür. Kendı bi- reyleşme sorununu çözümlememiş \ e belli bir düzeyde duygusal olgun- luğa ulaşmamış ögretmen. çocuğun bağımsız olarak düşünmesini bir teh- dit olarak algılar. Dışardan gelecek otoriteye gerek- sinim duyan genç için, öğretmenın beklentilennin değişken, tutumunun rutarsız olduğu durumlarda, gencin bocalaması daha fazla olacaktır. Dr. Müge Tamar, Patterson"un de- ğişmesini önerdıği eğitim uygula- malannı da (1975) şöyle açıkladı: 1-Akademik başan ile ilgili alan- lann geliştirilmesi, diğer alanlann ihmal edilmesi... 2-Okullarda öğrencilerin sınıfgeç- me uğruna kişilik bütünlüğünü bo- zucu, çoğunlukla pek dürüst sayıl- mayan yollara başvurulması... 3- Öğretımde bilgi kazandırmaya önem verilmesi, bu bilginın ne an- lama geldiği üzerinde durulmama- sı... 4- Okul programlannın yetişkin mantığına göre düzenlenmesi... 5- Sessız ve edilgen sınıf toplulu- ğunun aktif ve gürültücü topluluğa yeğlenmesi... 6- Alışılmış ve gelenekselliğin ba- şan, yaratıcılığın başansızhk görül- mesi... 7- Öğrencilenn okullarda işbirli- ğinden çok yanşmayı öğrenmesi. Paneli yöneten Prof. Saynur Ca- nat. 14-21 yaşlar arasındakı 536 er- gen üzerinde yapılan bir araştırma- nın sonuçlannda gençlerde: hırçın- lık ve sinirlilik, alınganhk. anne-ba- ba ile çatışma, kendini yalnız hisset- me. çok sorumluluk aldığını düşün- me, günaha girme, suç işlediğini dü- şünme rutum ve davranışlan ortaya çıkmaktadır. Aile içinde şıddete maruz kalma, şiddete tanık olma ve alkol kullan- manın sorunlarla ilgili olduğu da açıklanıyor. Dünyanınve ülkemizin hızlı değişim sürecinde ortaya çıkan korkuve kaygdarı içsefleştirerek yaşayan gençler, geleceğe güven duyamıyor Tükeüm çağının mutsuz ve umutsuzgençliği P aneldeki 3. konuşmacı olan Dr. Erdal Atabek, gençleri- mizin geleceğe güven du- yamadıklannı, dünyanın ve ülke- mizin hızlı değişim sürecinde or- taya çıkan korku ve kaygılan bü- yük ölçüde ıçselleştirerek yaşadık- lannı, bunun sonucunda da mutsuz ve umutsuz olduklannı belirtri. Bu durumun nedenlerini beş alt baş- lıkta toplamak istediğini belirten Dr. Atabek, dikkatimizi çekmesı ge- reken en önemli değişımin endüst- ri çağında eğitimin çok uzadığını. bunun da gençlerin tüketicilik dö- nemini çok uzatması olduğunu be- lirtti. 1. 'Uzun süren tüketicilik' bu ne- denlerin birincisi olarak, ergenlerin doğal gelişimi olan süreçleri en- gellemektedir. Yaklaşık 25 yaşına kadar bir gencin topluma üreticiola- rak kanumrolanaksızdır. 75 yıllık ortâlama insan ömrünün üçte biri, üretici bir çalışmaya katılamadan desteklenen bir yaşam süreci oi- maktadır. Bu ise genç insanın şu amaçlannı engellemektedir: •Ekonomik açıdan bağımsız ol- ma •Bu bağım- sızlığa dayalı olarak kendi ya- şam seçenekle- rini kararlaştır- ma etmek istemektedir. Bugün genç- lerimiz arasında bir yabancı ülke- ye giderek çalışma isteği sürekli yükselmektedir. Dahası, bu genç- lerin pek çoğu, oralarda ne yapa- cağını da bilmetnekte. ama 'biryo- lunu bulup kendini kurtaracağı' umudunu taşımaktadır. Pek çok genç üniversite mezunu, eğitimini yaptığı dallarla ilgisi ol- mayan iş alanlannda iş aramakta. bulduğu zaman da çalışmakta. böy- lece 'kalifiye eleman' olmadan ça- lışmak zorunda kalmaktadır. Çalı- şanlann eğitimleriyle çalışma alan- lan arasındakı ilgisizlik giderek ar- tan boyutlara varmaktadır. Sorun- lann önemli bir kaynağı da bu ola- rak görünmektedir. 3. 'Tophunsaldeğeryargdannm değişimi' de sorunlann bir başka ne- deni oimaktadır. Üretım toplumu- nun değerleri artık 'gereksizveya- rarsız'görülmektedir. Bu değerler 'toplum için yarariı olma' üzerine yapılanmış değerlerdir: •Çalışkan olma •Toplumuna yarariı olma •Elde edebilmek için hak etme •Kendine, ailesine, toplumuna, SÜRECEK •Yaşamına kendi kararlany- la yön verme •Yaptıklany- la özdeğer, öz- saygı, özgüven kazanma •Yaptıklann- dan aldığı motivasyonlarla yeni iş- ler başarma. Kendi bağımsız gücüyle yapmak istediklerini yapamayan gençler bütün yaşam enerjilerini tüketim- le karşılamaya çalışmakta, bu da on- lann eğitimlerini bitirmeden ıste- dikleri gibi yaşama taleplenyle ai- le içinde çatışmaya sokmaktadır. Gençlerin büyük ölçüde eğitimle il- gili mori\asyonlannı kaybermele- ri, iyi yaşamak için beklemeye ta- hammül edememeleri, ne yapacak- lannı bılememeleri, karar vermek- te zorlanmalan, verdikleri karar- lara güvenememeleri bu nedenle bağlantılıdır. 2.' Eğitim ile çalışma arasındakı makasm açüması' da çok önemli bir güvensizlik kaynağı oimaktadır. Yapılan eğitim, yüksek eğitim ol- sa dahi ilerde gü%enilir bir iş bul- manm yolu olamamaktadır. Yılla- nnı verdiği eğitimin onu bekledi- ği hedeflere ulaştıramayacağını bil- menin yarattığı hayal kınklığı çok büyük bir güvensizlik kaynağı ol- makta, genç insan geleceğıni birgü- venceye ulaştırma isteğini yaban- cı ülkelere girme niyetiyle telafi ndüstri çağında çok uzayan eğitimin gençlerin tüketicilik dönemini de aym ölçüde uzatması, ergenlerin doğal gelişimi olan süreçleri de engellemektedir. Geleceğe ve kendine güvensiz gençler, 'eğitim ile çalışma arasındaki makasın açılması', 'toplum için yarariı olma' üzerine yapılanmış değerlerin artık gereksiz ve yararsız görülmesi, geleneksel aile yapısındaki değişikliklerden de olumsuz olarak etkilenmektedirler. dünyaya karşı sorumlu olma •Başkalannın yargılanna önem verme olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde bu değerler ortadan kalkmakta, gereksiz ve yararsız bu- lunmaktadır. Bunlann yerini de tü- ketim toplumunun değerleri' al- maktadır. •Başkalannın çalışmasından yararlanmak •Kendi çıkannı kollamak ve yalnız kendi çıkannı önemsemek • Istediği her şeyi en kısa yol- dan elde etmeye çalışmak •Kimseye karşı sorumlu ohna- jnak •Herkesi kendine sorumlu say- mak •Başkalannın yargılannı önem- sememek. Toplumsal değeryargılannın de- ğişimi son derece önemli çatışma- lann ve sorunlann kaynağını oluş- turmaktadır. 'Çoculdannane oldu- ğunu?' anlamakta güçlük çeken ai- leler, öğrencilerinde istedikleri mo- tivasyonu göremeyen öğretmenler hep aynı sorunla karşılaşmaktadır- lar. Toplumumuzun bu konuya çok daha fazla önem vermesi gerek- mektedir. 4. 'Aile içi otorite kaynaklan de- ğişimi' de birçok sorunun ortaya çıkmasının nedeni oimaktadır. Ge- leneksel ailenin otorite yapılanma- sı, birçok gelişimi engellemekle birlikte kimlik oluşumunda belir- ginlik yaratmakta idi. Geleneksel 'baba otoritesi' yerini otorite dağı- lımına bırakırken gençlerin kendi girişimciliklerini doğru kullanma- yı öğrenmeleri gerekmektedir. Bu yapılamadığı zaman zayıflayan ba- ba otoritesi, ev içinde belirsizlik- lere yol açmakta, bu da karmaşık yönelimler ve çelişik kararlar ola- rak görülmektedir. Bu durum, bi- reylerin ev içi ve ev dışı sorumlu- luklannı azaltmakta, kimi zaman yok etmekte, bu da çeşitli sorunla- ra kaynaklık etmektedir. Giderek ev içinde çocuklann 'güç odağı' duru- muna gelmesi. çeşitli sorunlar ya- ratmaktadır: •Çocuklann kontrol dışı kal- ması •Çocuklann sorumluluklannı öğrenememesi •Çocuklann kendini kontrol et- meyi ögrenememeleri •Buralardan kay- naklanan davranış bo- zukluklan •Çocuklann değer odaklanndan ve ku- rumsal değerlerden kopmalan. 5, 'Cinsel konular- daki karmaşa' da önemli ve artan sorun- lann kaynağı oimak- tadır. Aile içinde de,okul- da da 'cinseleğitim' ya- pılmamakta, çocuklar ve gençler- le aileler arasında güvenilü- bir ile- tişim bulunmamaktadır. Erişkin- ler olarak anne-babalar kendi kül- türel yaklaşımlan nedeniyle cin- sel konularda 'çeldngen vesuskun' davranmakta, çocuklar ve gençler de 'kendiduyum vedeneyimleri' ile baş basa kalmaktadırlar. Bu du- rumda mternet yoluyla, yazılı-gör- sel basm yoluyla, çeşitli filmlerle ahnan uyan ve bilgiler kontrol dı- şı kalmaktadır. Bu durumun da çeşitli olumsuz sonuçlan oimaktadır: •Gizlilik ve saklanma •Kcnmmasız ve bilgisiz cinsel girişiiTLer • Gizlenmiş ve kontrol dışı cin- sel ilişkiler •Pornografık merak ve sömü- rü, •îstenmeyen cinsel ilişki sonuç- lan •Cinsel hastalıklar. istenmeyen. gebelikler vb. Bu korıulann tümü de kontrol dışına çıkan hızlı değişimin ve kü- reselleşen tüketim çağının sonuç- lan olaıak karşımıza çıkmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle